Yeni Üyelik
4.
Bölüm

BÖLÜM 4

@esmanur555esma

İyi okumalar.

 

Bu bölümde kadına şiddet ve ölümleri hakkında kesitler geçiyor.

 

Telefonu elime alıp arayana baktığımda Yavuz arıyordu. Kızlara bakarak "Ben hemen aramayı cevaplayıp geliyorum. " dedim. İkisi de tamam anlamında kafa sallayıp yemek yemeye devam ettiler. Onlardan biraz uzaklaşıp aramayı cevapladım.

 

"Yüzbaşı Efnan Karadağ, İzmir. Emredin komutanım. " dedim.

 

Yavuz komutan da "Görev var. Hemen Tugaya gel. " dedi.

 

Bende "Emredersiniz komutanım. " dedim.

 

İlk önce onun kapatmasını bekledim. Çünkü sizin üstünüz olan kişiye ondan önce kapatılmaz. Yavuz Komutan kapattıktan sonra kızların olduğu masaya doru ilerledim ve önünde durdum.

 

Sonra kızlara "Kızlar görev var benim gitmem gerekiyor. Size evin anahtarını ve arabanın anahtarını vereceğim. Kızlar yemeğinizi yedikten sonra hiçbir yere uğramadan eve gidin. Akşam tekin değil buralar. " dedim.

 

Dilara "Tamam. " dedi.

 

Bende sonra arkamı dönüp tam gidecekken Sema "Allah ayağına taş değdirmesin. Allah ' a emanet. " dedi.

 

Bende tekrar kızlara doğru döndüm "Sizde Allah ' a emanet olun. " dedim.

 

Semada bana doğru koştu ve hemen sarıldı. Bende kollarımı açıp ona sardım. Sema böyle şeylerde duygulu oluyordu. Bende onun küçük bedenini iyice sardım kollarımı sonra yumuşak ve lavanta kokulu saçlarını burnuma koyup kokladım.

 

Dilara da hemen "Aaaa ben dışlandım mı şimdi. " dedi.

 

Bende sağ kolumu kaldırıp "Gel sende. " dedim.

 

O da gelip kolumun altına girdi. Bende ikisine sıkı sıkı sarıldım. Benim onlardan başka ailem yoktu. Onlar benim tek ailemdi.

 

Kızlardan ayrılıp "Benim gitmem gerek. Görüşürüz. " dedim.

 

Onlarda görüşürüz dedi. Oradan ayrılıp taksiye binip Tugaya doğru yola çıktım. Tugaya geldiğimde odama doğru ilerledim. Odama geldiğimde dolabımdan üniformamı çıkardım. Üstümdeki kıyafetleri çıkarıp hemen onu giydim. Saçımı da görevde rahatsız etmesin diye örgü yaptım ve odadan çıktım.

 

Yürürken bir askeri durdurup "Sancak timi nerede? " diye sordum.

 

Askerde "Komutanım onlar harekat odasındalar. " dedi.

 

Bende "Sağ ol aslanım. " dedim omzuna iki kere vurup. O da kafasıyla selam verip yanımdan ayrıldı. Harekat odasına doğru ilerlerken yanımdan geçen askerlerin selam verirken bende başımı salladım. Harekat odasının kapısına geldiğimde kapıyı tıklatıp gel sesiyle içeri girdim.

 

Hazır ola geçip "Yüzbaşı Efnan Karadağ, İzmir. Emret komutanım. " dedim.

 

Albay "Oturabilirsin. " dedi.

 

Bende Yavuz komutanın yanına oturdum. Herkes rütbeye göre oturmuştu. Başa da Albay oturmuştu.

 

Albay "Herkes geldiğine göre başlıyorum. " dedi.

 

Sonra konuşmaya devam etmeden büyük ekrandan adam resmi açtı.

 

Albay "Ekranda gördüğünüz adam Hejar. Hejar uyuşturucu , kadın satıcısı ve çocuk satıcısı yani aklınıza gelen bütün şeyleri yapmıştır. " dedi.

 

Ben gittiğim görevlerden birinde Hejar da vardı. Pislik herif çocukları dövüyordu o zaman neyse ki o çocukları kurtarmıştık. Ama elimizden kaçmıştı şerefsiz. Hatırladığım şeylerle ellerimi sinirle yumruk yaparak sıktım. Pislik herif benim elimden kaçmıştı. Tam yakaladım ama köpekleri gelip onu kurtarmıştı. Hatta onların yüzünden bir asker şehit düşmüştü. Onun ailesine naaşını kendi ellerimle vermiştim. Ailesinin suratına bakamamıştım o zaman. Bugün intikamını alacaktım. şehit olan askerin yetim kalan kızı için, anne ve babası için ve eşi için alacaktım.

 

Albay "Bu adamda önemli bilgiler var. Bize sağ lazım anladınız mı? " dedi.

 

Hepimiz de "Anlaşıldı komutanım. " dedik.

 

Albay "Sizi helikopter bırakacak. Ama uzak yere siz ondan sonra yürüyerek gideceksiniz. Helikopter ineceği yerden başka inebileceği alan yok. " dedi.

 

Albay "Eğer sorunuz yoksa çıkabilirsiniz. Hemen hazırlanmaya başlayın 10 dakikada bahçede toplanın. " dedi sert bir sesle.

 

Hepimiz ayağa kalkıp "Emredersiniz komutanım. " dedik sert bir sesle.

 

Ve hepimiz kafamızla selam verip çıkarken tam bende çıkacaktım Albay "Sen dur Yüzbaşı. " dedi.

 

Bende herkesin çıkmasını bekledim. Albay "Otur. " dedi bariton sesiyle.

 

Bende kafa sallayıp onun oturduğu yerin karşısına oturdum.

 

Albay konuşmaya başladı...

 

********************

 

Albayla konuşmam bittikten sonra oradan çıktım. Albayın dediğini yapmak zorundaydım. Orada sakin olmalıydım. Adamı sağ sağlim getirmemiz gerek. Onu karşımda görünce inşallah kendimi tutarım.

 

Hazırlanmak için ayrılan odaya girdiğimde herkes neredeyse hazırdılar. Bende kendi dolabımın olduğu yere doğru ilerledim, açtım. Dolaptan üstüme askeri yeleğimi alıp, giydim. Dolaptan mühimmatları yeleğin ceplerine yerleştirmeye başladım. Bitirdikten sonra bacağıma silah kılıfını takıp küçük boy olan silahımı koydum. Belime de kasaturamı yerleştirdim. Yedek olarak şarjör koydum. Sonra ceplerimi de kurşunda koydum.

 

Yavuz Komutanda benim kurşunları cebime koyduğumu gördüğünde "Ne o şeker mi koyuyorsun. Onlar kurşun farkındaysan. " dedi gülerek.

 

Bende sert bir sesle "Benim işime karışmayın komutanım. Bir kurşun bile önemli çünkü dünyadan bir pislik temizleniyor ya da bir can kurtarılıyor. " dedim ve duygusuz.

 

Odada hiç kimsenin sesi çıkmadı sonra "Haydi çıkalım geç kalmayalım. " dedi Fırat.

 

Bende hiç kimsenin suratına bakmadan çıktım odadan. Hızlı ve sert adımlarla bahçeye doğru ilerledim. Geldiğimde öbürleri de gelmeye başladı. Rütbe sırasına doğru girdik.

 

Albay geldiğinde Yavuz komutan öne çıkıp "Yüzbaşı Yavuz Demir, Aydın. Emredin komutanım. " dedi bariton sesiyle.

 

Albay da "Hazır mısınız? " dedi.

 

Hepimiz "Hazırız. " dedi sert bir sesle.

 

Albay "Allah yar ve yardımcınız olsun. Sağ salim gelin. Burnunuz bile kanamayacak. Anlaşıldı mı!! " dedi bariton sesiyle.

 

Hepimiz "Emredersiniz komutanım. " dedik.

 

Albay "Timde emir ve komuta Yüzbaşı Yavuz da şimdi gidebilirsiniz. " dedi.

 

Yavuz komutan "Sancak timi helikoptere bin. " dedi sert bir sesle.

 

Hepimiz bindiğimizde helikopterde kalktı.

 

Helikopterde uçarken konuşmaya başladılar bende onları dinliyordum.

 

Emir "Komutanım Karanlık yine teröristleri yenmiş. Karanlıkta çıkıp ansızın onları öldürüyormuş biliyor musunuz Efnan komutanım? " dedi.

 

Bende "Biliyorum. " dedim kısaca.

 

Fırat "Acaba kim ya. Baksanıza büyük bir terörist gurubunu öldürmüş tek başına. " dedi.

 

Bende ona içimden güldüm. Doğrusu yapmıştım bir görevimde büyük bir grup terörist askerlere pusu kuracaklardı. Bende askerler görmeden işlerini bitirmiştim. Askerlerde sonra gelmişlerdi. Şuan onlara Karanlık olduğumu söylemeyeceğim. İlerde öğrenirler.

 

Muhammet "Kesin erkektir. " dedi.

 

Bende sinirlendim. "Neden kadın olamaz mı? " dedim.

 

Yavuz komutan "Kadın o kadar güçlü değildir bana göre çünkü Karanlık bütün görevlerini tek başına yapıyor. " dedi.

 

Gerçeği öğrendiğinde nasıl bir yüz ifadesi olacak çok merakla bekliyorum.

 

Bende "Kadınların yapamayacağı bir şey isteseler yapar. Erkeklerin sadece kadınlar güç oranı farklı. " dedim.

 

Biz kadınlar istese her şeyi yapabilir ve başarabiliriz. Erkeklerle eşit haklardayız. Ama günümüzde eşlerini öldüren ve döven erkekler var. Kadına saygı kalmadı maalesef bu yüzyılda.

 

Peki size soruyorum öldürülmeyi hak ediyorlar mı ?

 

Yemek geç kaldı diye döven, eşim beni aldatıyor diye öldüren mi, sokakta küçük kız eve giderken yolda tecavüze uğrayıp öldürülen mi ya da o kız utancından kendisini öldürmesi halbuki utanacak bir şey yapmadı asıl onların suçuydu... söyleyin bana neden saçma sebeplerden dolayı öldürülüyor.

 

Neden artık kadınlar, kız çocukları sokağa çıktığında arkasına bakarak ve yanında kendilerini korumak için sprey gibi şeyler taşıyor. Neden akşama kadar evde olmaları gerekiyor. Erkekler bilmem saat kaça kadar sokakta doyasıya arkadaşlarıyla geziyor ama biz kadınlar yapamıyoruz...

 

Yavuz "Doğru kadınlar yapabilir ben onun hakkında bir şey söylemedim zaten. " dedi.

 

Bende tam konuşacakken pilot "Komutanım geldik. Ama hava şartlarından dolayı inemiyorum. " dedi.

 

Yavuz da "Tamam aslanım biz ineriz burada. " dedi.

 

Sonra "Sancak timi paraşütleri hazırlayın atlayacağız. " dedi.

 

Bizde paraşütleri alıp sırtımıza takıp teker teker atlamaya başladık helikopterden.

 

Sıra bana geldiğinde helikopterden atladım, toprağa yaklaştığımda paraşütü açtım. İndikten sonra sessizce arka arkaya sıralanıp etrafı kontrol ede ede gidiyorduk.

 

Teröristlerin olduğu bölgeye geldiğimizde Yavuz komutan elini yumruk yapıp yukarı kaldırdı sonra da aşağı indirdi. Hepimiz olduğumuz yerde durduk.

 

Yavuz komutan "Geveze, bombacı, sarı siz sol tarafa gidin. Sniper sende yüksek yere yerleş, hiç kimsenin göremeyeceği yere geç. " dedi.

 

Geveze dediği kişi Emir, Bombacı ise Aziz, Sarı Ali, Sniper Fırat ' dı.

 

Onlar kafasını sallayıp Yavuz komutanın dediği yönlere gittiler.

 

Yavuz komutan "Efnan, Timur siz de benle beraber sağ tarafa gidiceğiz. " dedi.

 

Timur dediği dediği kişi de Muhammet ' ti.

 

Yavuz komutan kulağındaki kulaklığın mikrofonu açıp "Allah yar ve yardımcınız olsun. " dedi.

 

Bizde "Sağ olun komutanım. " dedik.

 

Sonra Yavuz komutanın arkasından Muhammet ile beraber ilerledik.

 

Yerleştikten sonra Yavuz komutan kulaklıktan "Herkes yerinde mi? " dedi.

 

Hepimiz "Evet komutanım. " dedik.

 

Yavuz komutan "Sniper ' ın atışıyla başlıyoruz. " dedi.

 

Fırat da " Bismillah. " dedi. Ondan sonra kurşun sesleri dağlarda yankılandı.

 

Muhammet " Komutanım bunları öldürüyoruz ama gittikçe ürüyorlar. " dedi.

 

Yavuz komutanda " O zaman konuşacağına vurmaya devam et. " dedi bariton sesiyle.

 

Biz onlara her sıktığımız kurşunla tek tek öldürürken oradan kaçmaya başlayan Hejar ' ı gördüm. Dürbünümü iyice ayarlayıp ona baktım sonra Bismillah dedim ve tetiği çekip vurdum. Ve tam isabet bacağından vurmuşum. Dürbünle tekrar ona bakıp tekrar tetiği çekip vurdum. Bu kezde öbür bacağına isabet etti kurşun. Onun kaçamayacağını bildiğim için öbür teröristleri vurmaya devam ettim. Kısa süre sonra bitti.

 

Hepimiz etrafımıza bakarak çıktık. Önceden teröristlerin yaşadığı şimdi ise cesetlerinin olduğunun yere geldik.

 

Yavuz komutan " Artık kaçabileciğin delik kalmadı , çık ortaya. " dedi bariton sesiyle.

 

Yavuz komutan konuşurken gözlerimi kapatıp yürümeye başladım bir yandan da etraftaki sesleri dinliyordum. Bir süre ilerlerken hızlı nefes alış sesleri ve inleme sesleri duymaya başladım.

 

Gözlerimi açıp sesin geldiği yöne doğru ilerledim. Ses arabanın arkasından geliyordu. Arabanın arkasına geldiğimde Hejar ' ı buldum. Ona doğru ilerlediğimde beni fark etti.

 

" Rojbin bize ihanet ettiğin için bunu ödeyeceksin. " dedi bozuk türkçesiyle daha doğrusu acıdan inliyordu daha çok.

 

Bende " Ben size ihanet etmedim. Zaten sizden değildim. Ben asla vatanıma ihanet etmem. " dedim sert bir sesle.

 

Önüne geldiğimde elini beline doğru yaklaştırdı.

 

Bende " Elini kımıldatma yoksa vururum. " dedim.

 

Onun beline uzanıp belindeki silahı aldım. Hejar " Seni tanıyorum Karanlık yüzbaşı. Senin bilmediğin sırlar var senden saklıyorlar. " dedi.

 

Bende " Sen nereden biliyorsun Karanlık yüzbaşı olduğumu." dedim sert bir sesle.

 

O da "Senin kim olduğunu ve senden neler saklandığını nereden öğrendiğimi bilmek istiyorsan beni serbest bırak. " dedi.

 

Bende " Ben asla seni bırakmam aklından çıkar. Vatanıma ihanet etmem. " dedim.

 

Sonra onun yakasından tutup timin olduğu yere getirdim.

 

Yavuz komutan Hejar 'ın önüne geldi.

 

Hejar dizlerin üzerinde olduğu için Yavuz komutan onunla konuşmak için öne doğru eğildi.

 

Yavuz komutan " Neler saklıyorsun yakında öğreneceğiz. Ali bunun yaralarına bak kan kaybından ölmesin. " dedi.

 

Sonra devam etti " Ondan sonra yola çıkalım. Aziz Albaya bağlan. " dedi.

 

Ali Hejar ' a doğru ilerlerken Aziz de telsizden Albaya bağlanmaya çalıştı.

 

Aziz bağlandığında Yavuz komutanın karşısına geçip "Komutanım Albaya bağlandım. " dedi ve elindeki telsizi Yavuz komutana doğru uzattı.

 

Yavuz komutan eline alıp "Yüzbaşı Yavuz Demir görev başarıyla bitti , Hejar ' ı yakaladık. Helikopter gönderebilirsiniz komutanım. " dedi bariton sesiyle.

 

Albay "Tamam aslanım ben konum gönderirim sizde orada olursunuz helikopter sizi bekliyor olacak. " dedi.

 

Yavuz komutan da "Emredersiniz komutanım. " dedi bariton sesiyle.

 

Sonra telsizi kapatıp Aziz ' e verdi.

 

Bize doğru dönüp " Tim toplanın gidiyoruz. " dedi.

 

Ali de Yavuz komutan telsizden konuşurken Hejar ' ın yaralarını sarmıştı.

 

Yavuz komutan "Aziz ve Fırat Hejar ' ı tutun siz bir yere kaçmasın. " dedi.

 

********************

 

Yola çıktığımızda Hejar "Yüzbaşı senin geçmişini bunlar biliyor mu? " dedi.

 

Bende sinirli bir ifadeyle Aziz ve Fırat ' ın kollarının arasında duran Hejar ' a doğru ilerledim. Önüne geldiğimde çenesini sıkı sıkı tutup yüzünü yüzüme yaklaştırdım ve dişlerimin arasından sert sesle "Nereden biliyorsun benim geçmişimi şerefsiz. " dedim.

 

O da "Dediğimi yaparsan senden saklanan sırları söylerim. " dedi.

 

Bende ellerimiz arasındaki çenesini biraz daha sıktığımda inledi kulağına yaklaşıp "Eğer burada olan kişilerden birisine bile bir şey söyle ölümün benden olur. Madem Karanlık olduğumu biliyorsun benim işkencelerimide biliyorsun o yüzden susup yürü. " dedim ve elimle çenesini ileri doğru iterek bıraktım.

 

Ben Hejar ' a doğru ilerlediğimden beri tim durup izliyordu. Onları öylece orada bırakıp ilerlemeye başladım onlarda arkamda kalmıştı. Bir süre onlarda ilerlemeye başladı.

 

Yavuz komutan yanıma doğru gelip yanımda ilerlemeye başladı. Sonrada "Hejar neyden bahsediyor. Ne sırrı ne geçmişi?! " dedi.

 

Bende "Yavuz komutan seni ilgilendirmiyor, karışma. Yasaklı bölgeleri geçmeye çalışma. " dedim.

 

O da " Ben senin komutanım bana söylemen gerekiyor. " dedi bariton sesiyle.

 

Bende " Komutanım sizi hayatım ilgilendirmiyor karışmayın. Eğer karışırsanız bir daha çıkamazsınız. " dedim ser bir sesle.

 

Çünkü bende geçmişimi unutmaya çalışıyorum ama başardıysam da acılar aklımda kalıyor geçmiyor geçmiyor... Sanki nefes alamıyor gibi hissediyorum. Nefes almaya çalışıyorum ama sanki boğuluyormuş gibi hissediyorum... O gitti ben öldüm. O öldüğünde ben büyüdüm. O öldüğünde umudum tükendi. O öldüğünde duygularım öldü... Yaşama sevincimi kaybettim...

 

Yavuz komutanın yanında daha hızlı yürüyüp öne doğru geçtim.

 

********************

 

Helikopterin olduğu bölgeye geldiğimizde Yavuz komutan "Tim helikoptere bin. " dedi.

 

En son binen Yavuz komutan oldu. Helikopter havalandı ve uçmaya başladı. Helikopterde gözümü Hejar ' dan asla ayırmadım. Çünkü konuşursa hiç iyi şeyler olmaz. Benim yıllardır içimde sakladığım sırrı herkes öğrenirdi.

 

Tugaya helikopter iniş yaptığında herkes teker teker inmeye başladı. İndiğimizde Albayda buraya geliyordu.

 

Yavuz komutan "Hazır ol. " dedi.

 

Hepimiz hazır ol da Albayı bekliyorduk. Albay geldiğinde Yavuz komutan "Komutanım görev başarıyla bitmiştir. " dedi.

 

Albay da "Aferin aslanlarım. Bugün izinlisiniz. " dedi.

 

Albay gittiğinde Yavuz komutan "Albayı duydunuz izinliyiz dağılabilirsiniz. " dedi bariton sesiyle.

 

Sonra tugaya girdi.

 

Bende tugaya girip odama doğru ilerlerken selam veren askerlere başımla selam verdim.

 

Odamın kapısının önünde geldiğimde anahtarla kapıyı açıp girdim. Kapıyı kapatıp dolabımın önüne geldim. Dolabı açıp siyah tişört ve siyah jeans alıp üstümdeki üniformayı çıkarıp düzgünce astım yerine. Üstümü giyip kalçama kadar uzanan siyah saçlarımı toplayıp at kuyruğu yapıp çıktım odadan.

 

Tugaydan çıktığımda saat 6 ' ya geliyordu. Görev üç gün sürmüştü (zaman atlaması) . Yürüyerek eve geldiğimde apartmandan içeri girdim. Merdivenlere çıkıp evin kapısının önüne geldiğimde zili çaldım gitmeden önce kızlara anahtarı verdiğim için yedek anahtarım yoktu.

 

Kapı açıldığında kapıyı açan kişi ne Sema ne Dilara idi.

 

Lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın:)

 

Bölüm hakkında düşündüklerinizi merak ediyorum yorumlara yazabilirsiniz .🥰

Ne kadar yorum ve oy gelirse hızlı bölüm gelecek. Beni destekleyenlere teşekkür ederim. 🥰😍

 

Sizce Efnan ' dan ne saklanıyor.

 

Hejar kim oluğunu onun nereden biliyor.

 

Gelecek bölümde görüşmek üzere 🥰😘

 

 

 

Loading...
0%