Yeni Üyelik
6.
Bölüm

BÖLÜM 6

@esmanur555esma

Nasılsınız okurlarım iyisinizdir inşaallah. Yeni bölümle karşınızdayım inşallah beğenirsiniz. Hiç yorum yok buna biraz üzüldüm fikir ve düşüncelerinizi yazarsanız mutlu olurum.

İyi okumalar:)

 

Sabah uyandığımda burnuma nefis yemek kokuları geldi.

 

Üstümü giyip lavaboda işimi halledip çıktıktan sonra mutfağa doğru ilerledim.

 

Mutfağa geldiğimde kızlar sofrayı kuruyorlardı.

 

Kızlara "Günaydın. " dedim.

 

Dilara "Günaydın Efnan. " dedi.

 

Sema da "Günaydın Efnan kahvaltı hazırladık. Hadi gel yiyelim. " dedi.

 

Bende "Tamam. " dedim sonra da sandalyeyi çekip oturdum.

 

Kızlarda sofrayı kurmayı bitirip oturdular.

 

Sağıma Sema soluma ise Dilara oturdu.

 

Sema ve Dilara ' ya "Elinize sağlık kızlar. " dedim

 

İkisi de " Afiyet olsun. " dedi. Besmele çekip başladık yemeğe.

 

Sema "Efnan bugün boş musun? " dedi.

 

Bende "Evet bugün izinliyim. " dedim.

 

Sema "O zaman bugün beraber dışarı çıkıp gezelim. " dedi.

 

Sema benim hayır diyeceğimi anladığında "Lütfen Efnan çıkalım. " dedi.

 

Dilara da "Evet çıkalım. Hem biraz gezer eğleniriz. " dedi.

 

Ben de sonunda pes ederek "Tamam. " dedim.

 

Sema elini kaldırıp Dilara ' ya "Çak bakalım. " dedi sevinçle.

 

Dilara da elini kaldırıp Sema ' nın eline çaktı.

 

Zaten benim de bir kaç bir şey almam lazımdı. Şimdi alırdım.

 

Kahvaltımızı bitirip hazırlanmak için odalarımıza çıktık.

 

Dolaptan uzun kollu siyah kruvaze yakalı siyah tulumu giyip , belime de siyah bir kemer taktım. Saçımı at kuyruğu yaptıktan sonra aşağı indim. Kızlar her zamanki gibi daha hazırlanmamışlar. Çünkü salonda hiç kimse yoktu. Kızlar süslenmeye biraz özen gösterirler doğrusu.

 

(Efnan ' ın giydiği )

 

 

( Efnan ' ın ayakkabısı. )

 

 

Sema ve Dilara ' ya hitaben " Hadi kızlar biraz acele edin. Sanki düğüne gideceğiz. Alt tarafı dışarı çıkacağız. " dedim bağırarak.

 

Bir süre sonra kızlar geldiğinde Dilara "Düğüne gitmiyeceğiz ama belki sevdiceğimi bulurum dışarıda. Onun karşısında pasaklı bir halde çıkamam. " dedi.

 

Ben ise ona gözlerimi devirdim. Bu kız asla bıkmayacak erkek aramaya. Akıllanmıyor birde gidiyo serserileri buluyor. Lisede iken Sema ve benim yanıma gelip kızlar bakın benim sevgilim diye karşımıza serseri getirmişti. Bir gün Ahmet ' le (yani serseri) kavga ederken Ahmet Dilara ' ya el kaldırıp tokat atmıştı. Sema ve benim yanımıza gelip söylediğinde ben çıldırmıştım. Nasıl el kaldırırdı ona pislik herif. Tabi ben onu okulda bir güzel gine dövüp bunun bütün pisliklerini ortaya çıkarıp okula yaydım. Ondan sonra bir daha karşımıza bile çıkmadı.

 

Sema ve Dilara ' nın üstüne göz gezdirdim.

 

( Dilara ' nın giydiği. )

( Dilara ' nın ayakkabısı. )

 

( Sema ' nın giydiği. )

 

(Sema ' nın ayakkabısı. )

 

 

 

Kızlara " Kızlar güzel olmuşsunuz. " dedim.

 

Dilara ve Sema "Sende güzel olmuşsun." dediler.

 

Dilara " Ama renk değiştirme zamanın gelmiş gibi." dedi.

 

"Hayır ben memnunum değiştirmeyeceğim. Beni bu konuda asla ikna edemezsiniz. " dedim sert bir sesle.

 

Sonra konuşmaya devam ettim. " Hadi hazırsanız çıkalım. " dedim.

 

Dilara ve Sema "Hazırız. " dediler aynı anda.

 

Onlara arkamı dönüp kapıya doğru ilerlerken "O zaman gidelim. Arabayla gitmeyeceğiz. " dedim. Bunu dediğimde Dilara ofladı. Ayakkabımızı dışarı çıktık.

 

********************************

 

Alışveriş merkezine geldiğimizde kızlara dönüp "Ayrılalım , istediklerimizi aldığımızda kafede buluşalım. " dedim. Sonra elimle kafenin olduğu yeri gösterdim.

 

İkisi de tamam anlamında kafasını salladı.

 

Sema bir kozmetik mağazasına girerken Dilara da giyim mağazasına giriyordu. Onları bakmayı kesip bende bir mağazaya girdim.

 

İlerlemeye başladım. Tişörtlerin olduğu bölüme girip beş tane siyah tişört aldım. Sonra pantolonların olduğu bölüme girip 6 tane pantolon aldım. Siyah bir elbise gördüm bacağında derin bir yırtmaç ve sırtında dekolte vardı. Güzeldi ama ben asla giyemezdim elbise. Yemin ettim bir daha elbise giymeyeceğimi o olaydan sonra. Ondan sonra ise asla ama asla elbise giymedim. Elbiseye bakmayı kesip kasiyere doğru ilerledim. Geldiğimde elimdeki kıyafetleri kasiyere verdim. Sonra parasını ödeyip çıktım elimde poşetlerle. Sonra ise iç çamaşır mağazasına ilerledim. İçeri girdiğimde yanıma bir kadın geldi.

 

Kadın "Merhaba yardım edebileceğim bir şey var mı? " dedi gülümseyerek.

 

İnsanlar neden her zaman gülüyorlar anlamış değilim.

 

Bende "Yardıma gerek yok. " dedim sert bir sesle.

 

Kadın biraz bozuldu sonra yanımdan ayrıldı. Ben birkaç tane siyah iç çamaşırı alıp kasaya ilerledim. Kasada onların parasını ödeyip çıktım.

 

Şimdi ise çocuk mağazasına ilerledim. Çocuk mağazasına girip birkaç tane kız ve erkek çocuk kıyafetleri aldım. Onları kasada ödeyip çıktım.

 

Bu kez oyuncak mağazasına ilerledim. Oyuncak mağazasına girdiğimde yanıma bir adam geldi.

 

Adam "Nasıl bir şeyler arıyorsunuz , isterseniz size yardım edebilirim. " dedi.

 

Bende "Erkek ve kız çocukları için oyuncak ama zarar vermeyecek oyuncaklar. " dedim.

 

Adam dediğimi anladığında "Anladım hemen hazırlatayım mı ? " dedi.

 

Bende "Evet . " dedim. Sonra ekledim "Fazla olacak. "dedim.

 

O da olumlu anlamda kafa sallayıp yanımdan ayrıldı.

 

Bende kasaya doğru ilerledim. Kasaya geldiğimde adamı beklemeye başladım. Adam elinde oyuncaklarla geldiğinde ona parayı verip çıktım oradan.

 

Kafeye geldiğimde etrafa baktığımda kızlar yoktu. Bende cama yakın bir masaya oturup kızları beklemeye başladım.

 

Yanıma bir garson gelip "Ne istersiniz? " dedi. Bende "Kahve. " dedim.

 

Garson yanımdan ayrıldığında başımı dışarı doğru çevirdim. İnsanlar nasılda mutluydu. Bir kadın eşi ve çocuğunun elini tutmuş gülüşerek sohbet ediyorlardı. Başka birisi sevgilisiyle kol kola yürüyordu. İnsanlar sanki hayatında hiç sorun yokmuş gibi mutlulardı.

 

Aslında insanlar böyleler bir gün ağlıyorlar ondan sonra hiçbir şey olmamışçasına hayatlarına devam ediyordu.

 

Garson gelip kahvemi bıraktığında "Teşekkürler. " dedim.

 

O da "Afiyet olsun. " dedi ve gitti.

 

Ben kahvemi içmeye başladığımda kızlar da geliyordu. Kızlar kafeye girdiğinde elimi kaldırdım. Dilara beni gördüğünde Sema ' yla beraber masaya doğru ilerledi. Masaya geldiklerinde ellerindeki poşetleri masaya bırakıp oturdular.

 

İkisine "Bir şey içer misiniz ? " dedim.

 

Sema "Çikolatalı milkshake." dedi.

 

Dilara "Limonata. " dedi.

 

Garsona doğru elimi kaldırdım. Garson yanımıza geldiğinde "Limonata ve çikolatalı milkshake. " dedim. Garson dediklerimden sonra kafasını sallayıp yanımızdan ayrıldı.

 

Kızlar sohbet ederken bende onları dinliyordum. Kızları dinlerken birisinin bana yaklaştığını anladım. O kişinin bana yaklaşmasını bekliyordum. O kişi elini koluma doğru dokunduğunda hemen kolunu tutup ters çevirip sırtına getirip yere eğdim.

 

Sonra o kişi " Komutanım benim benim. " dedi acılı bir sesle Muhammet.

 

Bende hemen elini bıraktım. "Deli misin oğlum neden sessiz sessiz geliyorsun. " dedim.

 

Muhammet "Komutanım sürpriz yapacaktık. " dedi.

 

Bende onun lafıyla öbürlerine baktım.

 

Fırat "Yalan atma oğlum. Sen kendin yaptın. " dedi sonra ise kafasına vurdu.

 

Muhammet "Acıdı. " dedi.

 

Aziz "Merhaba komutanım. " dedi.

 

Bende "Karargahta değiliz bana ismimle seslen. Ve merhaba. " dedim.

 

Time "İsterseniz beraber oturalım. " dedim.

 

Yavuz "Olur. " dedi. Sonra bizim oturduğumuz masaya oturdular ama hepsine yetecek sandalye olmadığı için Ali ve Fırat kendilerine başka masadan sandalye aldılar.

 

Hepimiz oturduğumuzda herkes sohbet etmeye başladı. Hayatımda hiç bu kadar kalabalık değildim. Hep yalnızdım. Hiç bu kadar sesler yoktu. Önceden sessizlik sarıyordu etrafımı.

 

Şimdi ise her şey değişiyor gibi ama bir eksiklik vardı...

 

Keşke o da olsaydı yanımda o zaman ben böyle olmazdım. Onun peşinde koşan , onun cennet kokulusu olurdum. Ama artık olamaz.

 

Hayaller gerçekleşmez o yüzden hayal etmeyeceksin. Ben bunu çocukken öğrendim acı çeke çeke öğrendim...

 

Bu hayatta çocuklar en masumdur. Hayatta en mutlu olmayı hak eden ama işte en çok acı çeken çocuklar...

 

İnsanlar aşk acısı çekiyorum der ama bilmezler ki onlardan daha fazla acı çeken olabileceğini Sanki en büyük acı aşk acısı.

 

İnsanlar sanki kendi acısı en büyük acısıymış gibi anlatırlar. Ama aslında onlardan daha kötü acı çekenler vardır belki işte bunu düşünmüyorlar. Hep şu soruyu soruyorlar. Ne yaşadın.

 

Mesela birisinin annesi kanser onunla baş etmeye çalışırken o zamanda başka birisi abisinden dayak yiyordu. Ya da anne ve babası onu sevmiyordu. İşte annesi kanser olan kişinin yanında sevdikleri vardı. Peki öbürleri birisi dayak yememek için saklanırken öbürü anne ve baba sevgisi bekliyordu. Sizce hangisi daha kötüdür. İşte bizde insanlar ben çok acı çekiyorum der hiç hallerine şükür etmezler. Sanki sadece onlar acı çekiyor. Neden insanlar bu kadar benciller...

 

Emir "Efnan daldınız. Size deminden beri sesleniyorum. " dedi.

 

Bende "N 'oldu Emir. " dedim.

 

Emir "Hiç sevgiliniz oldu mu? " dedi.

 

Bende "Hayır. " dedim.

 

Fırat "Peki sevdiğiniz. " dedi.

 

Bende "Hayır. " dedim.

 

Muhammet "Neden ki yani lisede ya da üniversite zamanında sevdiğiniz olmuştur. " dedi.

 

Bende "Hayır o konularla ilgilenecek boş zamanım yoktu. Ben derslerime odaklıydım. " dedim.

 

Sonra içimden devam ettim ' Beni neden sevsinlerdi ki. Benim kirliliğimi kim severdi. Benim yaralarımı kim sarardı. Ben daha nasıl sevileceğini bilmiyordum... Sevgiyi bilmeyen insan nasıl severdi... ' diye tamamladı.

 

İşte ben buydum. Ben kimsesiz , yalnız ve sevgiyi bilmeyen.

 

Size soruyorum sevgi bilmeyen insana nasıl sevileceğini anlatabilir misin ?

 

İşte kimse anlatamaz. Ayrıca onunla kimse olamaz. Çünkü onun yaraları çok derindir. Görünen yaraları kabuk bağlasa da içindeki yaralar kanamaya devam ederdi. İşte o yaraları kimsenin sarmaya cesareti olamaz.

 

Benim sevgim elimden alınmıştı. Benim sevecek kimsem almadı... Benim kimse sevemezdi... Kim severdi kimsesizi... Kim severdi kirliliğiyle bulanmış kızı... (İlerde seni sevecek kişi ve senin yaralarını saracak kişi çıkacak. Ve seni özel hissettirecek. )

 

Dilara "Efnan genellikle erkeklerden uzak duruyordu okuldayken. Ve erkekler Efnan ' dan korkuyordu. " dedi.

 

Yavuz masaya oturduğundan beri sessizliğini bozdu "Neden? " dedi.

 

Bende sorusuna cevap verdim. "Hoşlanmam. Onlara yakın davranmaktan. Ve yakınımda olmasından. " dedi.

 

Sonra herkes kendi aralarında konuşmaya başladı.

 

***************************

 

"Benim kalkmam gerekiyor. Siz oturun kızlar istersiniz. " dedim.

 

Dilara "Biz biraz daha oturacağız. " dedi.

 

Fırat "İsterseniz kızları biz bırakırız komutanım. " dedi.

 

Bende "Tamam. " dedim.

 

Dilara ' ya Sema ' ya doğru dönüp "Fırat sizi bıraktığında evden sakın çıkmayın. Anlaşıldı mı ? " dedim.

 

Dilara "Tamam anne. " dedi gülerek.

 

Bende "Şaka yapmıyorum Dilara. " dedim.

 

Sema da "Boş ver sen bu deliyi. Tamam , çıkmayız zaten. " dedi.

 

Bende "Tamam. Görüşürüz. " dedim.

 

Sema ve Dilara da "Görüşürüz. " dedi.

 

Sonra time dönüp "Görüşürüz. " dedim.

 

Onlarda "Görüşürüz dedi.

 

Kafeden ayrıldığımda içime derin bir nefes çektim. İçeride sanki nefes alamıyormuşum gibi hissediyordum. Kapalı alanları sevmiyordum...

 

İçerideyken benim sözlerimle Yavuz oturduğumdan beri gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Bende onun bana baktığı bildiğim halde ona bakmadım. Yavuz ' un bakışları değişikti bana bakarken , benim bir şeyler sakladığımı anladığını biliyordum. Ama araştırsa bile bulamazdı.

 

Alışveriş merkezinden çıktığımda bir taksiye binip gideceğim yeri söyledim.

 

Geldiğimizde parasını ödeyip indim. Sonra ise kapının oraya asılmış ..... yetimhaneye gelmiştim.

 

Kapıdan içeri girdiğimde çocukların bazıları ip atlıyor bazıları top oynuyordu. Binaya doğru ilerlerken çocuklar oyun oynamayı bırakıp beni izlemeye başladı. Tabi kim gelirdi ki buraya tabi ilk defa kendi isteğiyle geleni görüyorlar. Ve elimdeki poşetlere de bakıyorlardı. İçinde ne var merak ediyorlardı. İşte burada kimsesizler eviydi. Diceğim ama onların dört duvarın içinde yaşamaya çalışıyorlardı. Bunlar sevgi bekliyordu. Buradaki çocuklar sevgiye açtı...

 

Binadan girdiğimde koridordan geçerken küçük kız çocuğunu gördüm. Yanına ilerledim ve onun boyuna gelebilmek için yere eğildim. "Müdürün odası nerede? " dedim yumuşak bir sesle ve gülümseyerek.

 

Çekingence cevap verdi. " İleri doğru gideceksiniz. Sonra sola doğru gideceksiniz ve oradaki ilk kapı. " dedi.

 

Bende "Teşekkür ederim." dedim ve gelirken aldığım çikolatayı verdim.

 

Küçük kız çikolatayı görünce gülümsemeye başladı. Sanki dünyadaki en güzel şeye bakıyormuş gibi. İşte çocukları mutlu etmek kolay. Ama kalbini kırmak da kolaydı...

 

Küçük kıza "İsmin ne ? " diye sordum.

 

O da "Hazal. " dedi gülümseyerek.

 

Bende "Ne güzel bir ismin varmış. " dedim.

 

Sonra devam ettim. "Benim adım Efnan. " dedim.

 

O da "Seninki de çok güzelmiş Efnan abla. " dedi.

 

Bana Efnan abla deyişi çok tatlıydı.

 

Bana " Görüşürüz. " dedi ve elini havaya kaldırıp sallayarak gitti.

 

Bende müdürün odasına doğru ilerlerken etrafa bakıyordum. Duvarlar ne kadar kötü gözüküyordu. Boyaları çıkmaya başlamış ve bazı yerleri kararmıştı. Burası bakıma ihtiyacı vardı.

 

Müdürün kapısının önüne geldiğimde kapıya vurdum.

 

"Gel. " sesiyle içeri girdim.

 

İçeri girdiğimde 50 li yaşlarında bir kadın vardı. Beni gördüğünde gülümseyerek ayağa kalktı.

 

" Hoş geldiniz. " dedi.

 

Bende "Hoş bulduk . " dedim ve masanın önündeki sandalyelerden birine oturdum. Ve müdürle konuşmaya başladım...

 

Odadan çıkıp bahçeye geldim.

 

Çocuklara "Çocuklar gelin bakalım. Size bazı şeyler aldım. " dedim.

 

Çocuklar oyunlarını bırakıp etrafıma doluştular.

 

Bende "Herkes sıraya girsin bakalım. " dedim.

 

Herkes sıraya girdiğinde dağıtmaya başladım oyuncakları ve kıyafetleri.

 

Çocuklara dağıttıktan sonra herkes aldığı oyuncak ve kıyafetleri incelemeye başladı. Ben onlara bakarken ilerideki bir bankta 12 - 13 yaşlarında bir kız çocuğu oturuyordu.

 

Onun yanına geldiğimde "Oturabilir miyim? " dedim.

 

Kız kafasını kaldırıp bana baktıktan sonra "Oturabilirsin. " dedi ve kafasını başka yere çevirdi.

 

Yanına oturdum. "Sana n' oldu ? demeyeceğim. Anlatmak istersen dinlerim. " dedim.

 

Kız kafasını kaldırmadan "Neden yalnızız. Neden kimsemiz yok. Herkes burada mutlu rolü yapıyor ama aslında mutlu değiller. " dedi.

 

Bende "Hayat bazen canımızı yakar. Aslında yalnız ya da kimsesiz değilsiniz. Bak etrafına kimsesizler toplanmış ve arkadaş , dostları olmuş. Asla yalnız ve kimsesiz değilsiniz. İstersen ben senin arkadaşın olabilirim ya da bir dost. " dedim.

 

Kız kafasını kaldırıp dolmuş gözleriyle bana bakıp "Sen çok iyi birisisin abla. Teşekkür ederim. " dedi sonra ise kollarını kaldırıp bana sarıldı. Ben donmuştum hiç kimse bana böyle içtenlikle sarılmamıştı. O benden tam ayrılacakken bende kolumu kaldırıp ona sarıldım. Sıkı sıkı sarıldım sanki elimden gidecekmiş gibi...

 

Oy ve yorum yapmayı unutmayın:)

 

Bölüm nasıldı.

Gelecek bölümde görüşmek üzere okurlarım. 🥰😘

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%