Yeni Üyelik
7.
Bölüm

BÖLÜM 7

@esmanur555esma

Merhaba sevgili Efnan okuyucularım. Yeni bölümle karşınızdayım.

 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.🥰

 

Keyifli okumalar:)

 

Yetimhaneden çıktıktan sonra bir taksi çağırıp sehitliğe gittim.

 

Şehitliğe geldiğimde adama parasını verip taksiden indim.

 

Yıllardır abimin yanına gitmedim. İnanmak istemedim , kabullenemedim öldüğüne... Düşünsenize sizi koruyup kollayan , güven veren kollara sığındığınız ve sizi çok seven kişiyi kaybettiğinizi işte ben bunu yaşadım. Benim gözlerim hep onu aradı etrafta sanki bir yerden çıkıp bana cennet kokulum diyecek gibi geliyordu... Ama sonra anladım ondan sonuza kadar ayrıldığımı... Hemde çok acı bir şekilde... Ölüme terk edildiğimde hemde...

 

Doğrusu hiç gitmedim... Cesaret edemedim... Ama şimdi gitmek zorundayım çünkü dertlerimi anlatacağım kimse kalmadı... Önceden benim dertlerimi dinlerdi ve hep yanımda olurdu. Şimdi içimde kor ateşi gibi canımı yakan acılarımı anlatma zamanımdı...

 

Yavaşça mezarlığa doğru yürümeye başladım. Onu asla toğrağın altına yakıştıramıyordum... O soğuk taş mezarını olduğu yere asla yakıştıramadım... Onun sıcacık kollarıyla beni sarması gerekiyordu... O şimdi üşüyordur orada... Kim yakıştırırdı ki sevdiği insanın toprağın altında olmasını...

 

Onun artık kokusu kaybolmaya başladı tişörtünde. Ondan sadece o hatıram vardı. Bir fotoğrafımız bile yoktu... Artık sesini de unutmaya başladım... Onun sesini unutmak istemiyordum...

 

O gideli 10 yıl 2 ay oldu...

 

Daha başka şeyleri de kaybettim ben... Hemde sonsuza dek...

 

Ben Efnan Karadağ anne ve baba sevgisi nedir bilmeyen hep şiddet gören kadınım...

 

Çocukluğu elinden alınan kızım... Beni çocuk olmam gereken zamanda kadın oldum...

 

Abimin mezarının önüne geldiğimde mezar taşındaki yazan ismi okudum içimden hemde binlerce kez... Göktuğ Karadağ...

 

Beni bir tek seven koruyup kollayan abim... Beni bu acımasız dünyada tek başıma bırakıp gitti... Sonsuza dek... Benim koruyucum sonsuza dek kapadı gözleri... Ben kendimi korudum hep. Sırtımı yaslayacağım kimsem yok...

 

Ben kendi başıma büyüdüm...

 

Mezarın başına gelip elimle toprağın üstündeki yaprağı aldım. Sonra toprağın üstünü okşadım. Sanki abimi okşarcasına... Abim saçını okşamamı hep istedi. Bana çok hoşuma gidiyor derdi... O ölürken bile saçını sevdim... O ise bana gülümsedi...

 

Mezarlığın girmeden aldığım su dolu şişeyi toprağa dökmeye başladım.

 

"Abi orada mutlu musun?.. Canın yanıyor mu?.. Abi benim canımı aldılar... Benim çocukluğumu aldılar... Benim içimdeki çocuk ruhunu öldürdüler... Ben çok yalnız hissediyorum abi... Sanki dünyayı sırtladım gibi... Ama ben dayanamıyorum... Çok canım yanıyor... İnsanoğlu neden çok acımasız abi... Beni kimse duymadı... Bağırdım , çağırdım... Ama insanoğlu beni görmedi yada görmemezlikten geldi... İçim çok yanıyor abi sanki kor bir ateş gibi... Artık insanlara güvenmiyorum... Onlar bir yalancı... Sadece hayatımda iki kişi var , senden sonra sadece onlar kaldı... İsimleri Sema ve Dilara. Sema 'yı bi görsen çok iyi ve güzel. Bir gülüşü var , çok güzel gülüyor. Onun gülmesi bulaşıcı , yanında olanları bile güldürüyor. Ama senin beni güldürdüğün zaman gibi değil abi...Sen beni ağladığımda güldürmeye çalışırdın, seni çok özledim...Sende olsan benim gibi düşünürsün. Dilara da ise biraz çapkın ama iyi kalpli birsidir. " dedim. Şişedeki suyu döktükten sonra mezar taşının yanına bıraktım.

 

Soğuk mezar taşının kenarına oturdum.

 

"Abi seni çok özledim... Sende beni özledin mi?.. Yanına bir gün geleceğim abi... O zaman asla ayrılmayacağız... " dedim sol gözümden akan yaşla birlikte. Sonra gözyaşımı sildim.

 

"Bu dünya aynı cehennem gibi. Şeytan ise insan dedikleri kişiler..." dedim.

 

"Abi bu dünyada adalet diye bir şey yok. Ama adaleti ben sağlayacağım... Ben çocuklar ve kadınlar için adalet sağlayacağım... Sen cennete ben ise belki cehennemde olucağım bilmiyorum... Çünkü benim günahlarım çok fazla var... Allah affeder mi bilmem... " dedim.

 

Alışveriş merkezinden aldığım başörtüyü başıma takıp. Elimi semaya açıp bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Duayı bitirdikten sonra toprağı okşayıp "Abi ben gidiyorum... Bir daha ne zaman gelirim bilmiyorum. Ama kesinlikle gelicek. Görüşürüz... " dedim ve yürümeye başladım.

 

Mezarlığa girdiğinden beri ve konuşmayı duyan birisi vardı. O kişi "Merak etme Laviniam seninle bu dünyaya adaleti beraber sağlacağız. " dedi. Ama Efnan duymadı ve görmedi onu.

 

Mezarlıktan çıktıktan sonra kulağım taktım ve şarkı açtım. Yürüyordum nereye gittiğimi bilmeden...

 

 

Model - Sarı kurdeleler

 

Dün gece yaralı küçük bir kız bulunmuş

Etrafına sarı kurdeleler sarılmış

Son bir kez süslemek istemiş onu büyükler

Yine yasaklarıyla

 

Yaklaşıp yakından bakınca gördüm

Yatan benim küçüklüğüm ve ben büyüdüm

 

Ben küçük bir kız çocuğuydum ama kimse benim çocuk olmama izin vermedi.

 

Mevsimlik elbisemle, cenaze alayını izlerken

Geçtim meyveli ağaçlarla, mis kokan bahçelerden.

Bir çiçek kopardım, son kez ona baktım

Çiçeğimi taktım, göğsüme

 

Kimse yeni yara açamaz artık

Çok canım yandı acımaz artık

Bugün düşerse yarın kalkar

Bu kız kendine acımaz artık

 

Kimse yeni yara açamaz artık

Çok canım yandı acımaz artık

Bugün düşerse yarın kalkar

Bu kız kendine acımaz artık

 

Ardımdan konuşulurken

Fısıltılar duydum tesadüfen

Sordum tanır mıydınız bu yatan kızı

Henüz nefes alırken?

 

Mutluluk başka kalplerde saklı sanırdı

Hep yarımdı, yanıldı

 

Evet sonsuza kadar yarım kaldım. Ben bir gün mutlu olurdum zannederdim. Ama mutluluğum elimden alındı.

 

Kimse yeni yara açamaz artık

Çok canım yandı acımaz artık

Bugün düşerse yarın kalkar

Bu kız kendine acımaz artık

 

Evet kendime acımam yok artık. Düşünce tek başıma kalkıyorum kimseden yardım almadan.

 

Kimse yeni yara açamaz artık

Çok canım yandı acımaz artık

Bugün düşerse yarın kalkar

Bu kız kendine acımaz artık

 

Bir yol yürüdüm evimizden

Yol büyüktü hepimizden

Ölümden, ikimizden

Ve zavallı sevgimizden

 

Dün gece ufacık bir çiçek solmuş

Bugün yeniden güneş doğmuş

Bak burada küçük bir kız ölmüş

Ruhu büyüyüp kadın olmuş

 

Güneş doğdu ama benim çocukluğum öldü. O zaman kadın oldum.

 

Kimse yeni yara açamaz artıkÇok canım yandı acımaz artık

Bugün düşerse yarın kalkar

Bu kız kendine acımaz artık

 

Kimse yeni yara açamaz artık

Çok canım yandı acımaz artık

Bugün düşerse yarın kalkar

Bu kız kendine acımaz artık

 

Şarkı bittiğinde kafamı kaldırıp geldiğim yere gördüm. Yıllardır gelmedim ve girmediğim. Bu eve girmeye cesaret edemiyordum. Evi incelemeye başladım. Bir katlı küçük bir evdi. Dışındaki boyalar çıkmış ve biraz hasarlıydı ev. Aynı benim ruhum gibi...

 

Buradan hemen uzaklaşmam lazıdı. Evi arkamı döndüm ve koşmaya başladım sanki biri beni kovalıyor muşçasına. Aslında kovalayan geçmişimdi... Ondan kaçıyordum...

 

Hızımı azalttım. Ve yavaşça yürümeye başladım. Akşam olmuştu. Telefondan saate baktığımda 20.30 ' du. Eve doğru adımlarımı çevirdim...

 

Evin kapısına geldiğimde kapının zilini çaldım. Bir süre sonra kapı açıldı. Kapıyı açan Dilara 'ydı.

 

Dilara "Hoş geldin Efnan. " dedi.

 

Bende "Hoş bulduk. " dedim.

 

Ayakkabımı çıkarırken Dilara da önüme terlikleri koydu. Ayakkabıyı çıkardıktan sonra terliği giyip salona doğru ilerledim.

 

Dilara "Aç mısın? " diye sordu.

 

Bende "Hayır. Aç değilim. Siz yemek yediniz mi? " dedim.

 

Dilara "Yedik. " dedi.

 

Salona girdiğimde Sema ' yı gördüm. Koltuğa oturmuş televizyondan film izliyordu. Beni gördüğünde "Hoş geldin Efnan. " dedi.

 

Bende "Hoş bulduk. " dedim.

 

Sonra ikisine bakarak "Ben biraz dinleneceğim. Yoruldum. " dedim.

 

Onlarda kafasını salladılar olumlu anlamda. Onlara arkamı dönüp odamın olduğu kapıya doğru ilerledim. Kapının önüne gelip açtım. Odaya girdikten sonra dolaba ilerledim. Dolabı açıp içinde siyah tişört ve siyah şort alıp dolabı kapattım. Üstümü çıkarıp onları giydim. Çıkardığım giysileri banyoya götürüp kirli sepetine attım. Odaya tekrar girdiğimde yatağa doğru ilerledim. Yatağa geldiğimde oturup yatağın yanında olan komodinin çekmecesini açıp içinden hap aldım. Genellikle pek uyuyamadığım için hep uyku ilacı alıyorum. Kutuyu açıp içinden bir tane uyku hapı alıp ağzıma attım ve komodinin üstündeki su bardağından su içerek yuttum. Elimdeki hap kutusunu çekmeceye koyup yatağın içine girdim. Gözlerim kapanmaya başlamıştı...

 

***************************************

 

Nefes nefese açtım gözlerimi yine kabus görmüştüm. Aslında kabus değil geçmişimdi.

 

Lavaboya girip elimi yüzümü yıkayıp çıktım. Odaya girdiğimde üstümü değiştirip elime telefonu aldım. Saat altıyı gösteriyordu. Şu an kızlar kalkmamıştır. Onlar saat 7 veya 8 gibi kalkıyorlardı.

 

Odadan çıktıktan sonra dış kapıya doğru ilerledim. Ayakkabıları giyip kapıyı kapattım.

 

Spor salonuna doğru yürümeye başladım. Buraya geldiğimde araştırmıştım. Sabah 5 açılan bir yerdi.

 

*****************************************

 

Geldiğimde kafamı kaldırıp tabelayı okudum. DEMİR YUMRUK yazıyordu. İçeri girdiğimde giriş yerine adımı yazdırıp soyunma odasının yerini sorduğumda söylediğinde oradan ayrıldım.

 

İlerlerken barlar ( halter çubukları her iki tarafına ağırlık yüklenebilen alettir ) , boks torbaları , koşu bandı , lat pulldown ( sırt ve omuz kası çalıştırma ) , Pec Deck Fly ( göğüs çalıştırma ) aletleri vardı. Soyunma odasına geldiğimde evden çıkmadan sırt çantanın içine koyduğum spor kıyafetini çıkarıp giydim. Ayağımda ise gelirken giydiğim siyah spor ayakkabıları vardı.

 

Soyunma çıkıp spor aletlerinin olduğu salona doğru ilerledim. Geldiğimde etrafta fazla kişiler yoktu. İlk önce koşu bandına çıkıp koşmaya başladım. Hızını yavaş yavaş artırıp koşuyordum. Onu yaptıktan sonra ilk önce 500 şınav yapıp sonra ise 800 mekik çekmeye başladım. Bunları yapmak benim için kolaydı çünkü ben bunlardan daha fazla yapmışlığım var. Ama fazla dikkat çekmemek için günde yaptıklarımdan daha az yapıyordum. Onları yaptıktan sonra yanımda getirdiğim havluyla terimi sildim. Sonra da biraz su içip kenara bıraktım.

 

Boks torbasının karşısına geçtim. Ellerimi boks eldivenini takmadım. İlk başta yavaş yavaş vuruyordum. Sonra hızlanmaya başladım. Sanki bütün acılarımı boks torbadan çıkarıyormuşçasına. Ama asla unutmayacağım olanları... Onlar içimde sonsuza dek bir yara olarak kalacak asla geçmeyecek... Bana öyle yaralar açtılar ki kapanmıyor , kanıyor sürekli... Benim yaşadıklarımı kimse yaşamayacak. Asla izin vermeyeceğim... Savaşacağım... Ben kaybettim hayatımı... Başka çocuk ve kadınların hayatlarının mahvolmasına izin vermeyeceğim... Kimsenin hataları bir kere daha mahvolmayacak izin vermeyeceğim... Sebepsiz yere öldürülen kadınlar ve çocuklar , yemek tuzsuz diye dövünülen kadınlar... daha bir sürü sebepten ölen kadın ve çocukların intikamını alıcağım... Kendiminkini de alacağım...

 

Boks torbasına bütün nefretimle ve öfkemle vurmaya başladım. Nefret ediyordum bu hayattan... Çünkü adaleti yoktu... Ben adalet getirmeye yemin ettim... Bütün susan kadınların ve çocukların sesi olacağım...

 

Boks torbasına vurmaya devam ederken birisi elimi tuttu. Elimi tutan kişiye kafamı çevirip sinirle baktım.

 

"Eliniz kanıyor. Devam etmeyin. " dedi.

 

Sinirle "Bana karışma. Başka işin yok mu , bas git. " dedim.

 

"Sizin iyiliğinizi düşünüyordum sadece. " dedi.

 

Bende "Git! Benim iyiliğimi düşünme. " dedim.

 

O da "Tamam be. Senin iyiliğini düşünen kabahat. " dedi. Sonra arkasını dönüp uzaklaştı.

 

Bende arkasından sinirle bakarken bir çift gözün beni izlediğini fark ettim. Gözlerimi ona çevirdim. O da benden gözlerini çekmedi. Gözlerinde sanki öfke vardı. Yeşil renginde gözü aynı orman gibiydi. İnsan içine girerse kaybolur gibi. Gözlerini benden çekip spor salonunun çıkışına doğru ilerledi. Bende o çıkana kadar gözlerimi çekmedim. Bu adam kimdi..

 

Yeni bir karakter geldi. Fikir ve düşüncelerinizi yoruma yazabilirsiniz.

 

Yeni bölümde görüşürüz:)

 

 

Loading...
0%