Yeni Üyelik
46.
Bölüm

24°Fransa'da Teklif°

@esmeryazarrrr

Çok mutluyum ama neden bilmiyorum.

 

Htaır bir de bütün tekrar deprem oldu korkuyordum da... Bizim okul sallandı tüm Diyarbakır ayakta felsefe hocamız bizi dışarı bırakmadı dedi ki "Nefes alıyorsnaız umut vardır. Derse devam edelim."

En son biri çantasını aldı dedi benim panik atağım sizi de şikayet edicem dedi çocuk hoca da dedi ben seni yok yazarım çıkarsan çocuk çıkınca tüm sınıf eşyaları toplayıp indik.

 

Medya Burak Turgut

 

Neysee harika bir bölüm ile geldim Bu bölüme 30 oy istiyore ve 30 yorum rica edecektim

 

‼️‼️‼️ Bölümde çok az bir zaman sıçraması olucak ama flashbacklerle geri gelicez ‼️‼️‼️‼️

 

Başlayalım...

 

BAŞLIYORUZZZZ...

 

Oda da yalnız kalınca uyumak istesemde aklıma Kara geliyor ve uykum kaçıyordu.

 

Önüme 10 tane erkeği dizip aralarından birinden seç deseler en şerefsizi elimle koymuş gibi aralarından bulurum yemin ederim yaa

 

Elime telefonumu alınca ilk defa tik tok değilde birine yazma isteği geldi ki o biri de kesinlikle Mourir'di

 

Siz: Neden beni yalnız bıraktın bu odada, çok sıkılıyorum.

(19.32)

 

Cevap yok

 

Aradan 1 dakika geçti ve cevap yok kesin beni aldatıyor.

 

Aşkımm 🔥❤ yazıyor...

 

Ben bunu ne zaman aşkım diye kaydettim ki, ayyy hafızam yok

 

Mourir mesajını atmadan ismini Aşkım🤍 diye kaydedip mesajına döndüm.

 

Aşkımü 🤍: Bebeğim kapının önünde 3-4 kişi var zaten

(19.33)

 

Aşkım 🤍Aranıyor...

 

Telefon ikinci çalınışta açılınca kapatma isteği gelse de sesini duymak için kapatamadım.

 

"Niye açılmıyor bu telefon kesin beni aldatıyorsun sen yaa" sesimi olabildiğince ağlamaklı çıkardığımda Mourir kendini savunmak yerine "Sesin niye ağlamaklı çıkıyor senin"

 

Sesi bile yakışıklı kafayı yicem.

 

Allah'ım yerim ben bunu

 

Suratıma aptal bir sırıtış yerleşince istemsizce kahkaha attım.

"Yanıma gelsene yaa, Doktor çıkmama izin vermiyor. "

"Balım şuan sen aradın diye toplantıdan çıktım ama geri gitmem lazım gelemem ama 2 saat içerisinde yanında olurum. "

 

Sevmiyor beni bu

 

Telefonu suratına kapatıp komidinin üzerine fırlattım.

 

Pislik yaa zamanı yokmuş, ben seni yanında istiyorum diyorum o benim toplantım var diyor.

 

Telefonum yanımda defalarca çalmasına rağmen yetişemediğimden takmıyordum telefonum sustuğu anda kapım çaldı.

 

2 saniye içerisinde gelemez herhalde

 

Gel komutunu verdiğimde iri yarı orta yaşlarda simsiyah takım elbiseli biri geldi elinde telefonla "Patron sizi istiyor" telefonu bana uzattığında istemsizce alıp kulağıma yasladım.

 

"Telefon suratıma bir daha kapatmayacaksın. " he bende senin dediğini yapıcaktım. Telefonu kapatıp adama uzattığımda telefon tekrar çaldı.

 

Telefonu adamın elinden çekip "yeter arama artık" dediğimde bir kadın sesi duyuldu. "Sen kimsin" diye şsşkınlıkla çıkan sesi duyduğumda telefonu kulağımdan çekip ekrana baktığımda "Hayatım❤" yazısını gördüm.

 

Adamın karısıyla boşu boşuna aarasını bozdum

 

Yine yedik mi boku

 

"Iııı... Şey... " deyip telefonu adamın eline sıkıştırıp gönderdim.

 

Başımı havaya kaldırıp "Allah'ım ben niye sürekli kendimi rezil ediyorum yaa" keşke telefonu kapatmasaydım bee

 

İçeri başka bir adam girip elindeki telefonu uzattığında önce ekranı kontrol edip Mourir olduğunu netlediğimde telefonu kulağıma dayadım.

 

"Mourir bana çiçek alır mısın? " ne alaka bilmiyorum ki muhtemelen şuan ekranın başında o da şaşırmıştır.

 

"Telefonu kapatma dedim dimi sana" sesi bana huzur verirken diğer yandan keşke bu kadar iyi türkçe konuşmasaydı diyordum en azından dalga geçerdim. Allah'ın Fransızı yaa

 

"Almayacak mısın?" diye sorduğumda "hayır" deyip kapattı.

 

Benim suratıma

 

Telefonu kapattı.

 

Ve çiçek almayacağını söyledi.

 

Bana

 

Yanımda dikilen adama telefonunu uzatıp kendi telefonu mu istedim.

 

Demek bana çiçek almıyorsun.

 

Mourir'i ill olarak her yerden engelleyip sonrasında ise en iyi yaptığım iyi yapıp tiktok açtım.

 

Pislik, cimri adam

 

 

🌺🌺🌺

 

Gözlerimi yavaştan uykuya bırakmıştım ki lanet kapı yine çaldı.

 

Kapnızı silip süpürsünler

 

Kargocu elinde gül ile girdiğinde başta anlamasamda çok geçmeden Mourir'in gönderebileceğini hatırladım.

 

 

 

Bir yandan cimri diye de düşündüm bir tek gül yani ve ben kırmızı gül sevmiyorum ama en azından düşündü.

 

Adam gülü uzatıp gittiğinde başka bir kargocu

Elinde bir buket papatya ile girdi.

 

 

Ayayayayayya çok güzeller ben papatyaları koklarken tekrar bir adam girdi elinde bir buket Lale ile yaaaa

 

 

Laleyi koklamak için aldığımda içinde minik bir not ile "her şey senin için Arı" yazıyordu.

 

Kalbim daha hızlı çarpmaya başlayınca bir süre elimdeki çiçekleri kokladım.

 

Aradan 1-2 dakika geçince tekrar bir buket çiçek ile biri girdi.

 

 

Renkleri çok güzel değil mi

 

Al işte Mourir'e aşık olmak için bir sebep daha bu diğer buketlerden daha güzel ve büyüktü.

 

Adam dışarı çıkınca tekrar biri girdi ve elindeki bir buket çiçek ile

 

 

Elimdeki çiçekleri masaya bırakıp adamın elindeki boyum kadar çiçeği aldım.

 

Mavi gül, harika bir şey değil mi

 

Aşığım bu adama bee

 

Ben fark etmeden içeri başka biri girdi

 

 

Önündeki kalpli çilek buketini indirdiğinde Mourir olduğunu görünce boynuna atlamak için atılsamda dikişlerim izin vermedi.

 

Gelip yanıma oturduğunda boynuna sıkıca sarıldım. "Seni çok seviyorum Allah'ın Fransızı"

"Seni çok seviyorum Arı" deyip beni kendine yaklaştırdı ve küçük bir öpücük bıraktı boynuma.

 

Oda 10 dakika içerisinde botanik bahçesine dönmüştü ama benim en sevdiğim renkte çiçek yoktu.

 

"Sen benim sevdiğim renkte ki gülü bilmiyor musun lan" kaşlarımı çatıp Mourir'den uzaklaştığımda aynı şekilde o da bana kaşları çatık baktı "Mavi rengi seviyorsun"

 

"Mavi rengi seviyorum ama en sevdiğim gülün rengi mavi değil"

 

Şuan böyle bir anı bozduğum için bende kendimden nefret ediyorum.

 

Mourir ayağa kalkınca ben gülmeye başladım, ne için güldüğümüde bilmiyorum artık psikolojim bozuldu sorgulamayın. Acilen terapiye başlamam lazım.

 

"Sana istediğin her şeyi alırım ama benimle Fransa'ya gelmeni istiyorum burada son bir buçuk ayım kaldı Arı'm"

 

Yine konu buraya nasıl geldi.

 

Battaniyeyi üzerime örtüp "Taktın sende Fransa'ya ne var orada, kal işte" normalde orası benim ülkem demesini beklerdim ama tam tersine gülümseyip "Bir buçuk ay sürem var sınır dışı edildim ve eğer gitmezsem basın ile paylaşılacak. Ben dış işleri bakanı ile anlaşan kadar ülkede bulunmak saçma olur"

 

Ohaa

 

Ben kahkahımı tutamazken Mourir gayet ciddiydi her zaman ki gibi

 

"Ne yaptın da böyle bir karar aldılar lan" elinin ensesine götürüp "Ülkeye döndüğünden beri göndermek istiyorlardı senin kaçırılmna üzerine ülkede ayaklanma başlatma, Kara'nın polislere teslim edilmemesi, Başbakanı tehtid ettiğim de söyleniyor ama ben sadece senin adına uyarmıştım. Yakında çözerim"

 

Hayır hangi akla hizmet sen bakanı tehdit ediyorsun

 

 

🌺🌺🌺

 

 

~1,5 Ay Sonra Fransa'da~

 

Keşke ben gelmeseydim yaa

 

Mourir'in elini daha fazla sıkıp"Biri bana burda küfür etse anlamam bile beni niye getirdin? "

"Maya biri niye durup dururken sana küfür etsin. "

 

Mantıklı...

 

Etrafa bakınırken gözüm Eyfel Kulesini aramaya başladı, söylemeye de utanıyorum ya Eyfel kulesi Fransa'da değilse diye ama buradaydı sanki ayy ya da İngiltere'de de olabilir nıç Fransa'da vardı.

 

Normalde genel kültürüm iyidir ama Kara o kadar kafama vurdu ki her şeyi unutmaya başlamışım.

 

Bu yüzden olanda benim kültür seviyeme oldu

 

Ben etrafa bakınırken Burak ikimizin arasına girip "Cahilllll Eyfel her yerden görünmüyor, akşam gidicez ona" bağırdı

 

Ben Mourir aynı anda ona ters ters bakmaya başladık "Burak Je vais vous tuer (Burak seni öldürürüm) " dedi Mourir ama hiçbir kelime anlamadığımdan tekrar bakışlarımı etrafa çektim.

 

Ve tanıdık bir yer gördüm evet ilk defa geliyorum ama 7 sezon Mucize uğur böceği ve Kara kedi izledim.

 

"Ben bu parkın her yerini ezbere biliyorum" diye atıldığımda Abiminde bakışları bana döndü.

 

Abimde gelmişti bizimle en azından sadece dördümüz gelmiştik .

 

Burak bana göz devirip "Sende sana laf atmam için beni çok zorluyorsun be yengem"

 

Burak'ın üzerine yürüyüp "Mal gerçekten biliyorum. " bu sefer abimde bana ters ters bakmaya başladı.

 

"Mall hayatında ilk defa geldiğin bir yeri nasıl biliyorsun" diye araya girdi abim

"Yaa biz beraber 7 sezon Uğur böceği ve Kara kedi izlemedik mi"

 

Yaa haklı değil miyim

 

Burası çizgi film de gösterilenin aynısı

 

Mourir elimden tutup Burak ve Abim'in ortasından çekip Burak'ın kafasına vurdu "Doğru diyor sevgilim senarist aynısını aktardı çizgi filme"

 

Büyük bir binanın önünde durduğumuzda güzel giyinimli zayıf biri Mourir yerine abime "Bonjour ( Merhaba) " dediğinde burada da abimin çapkınlıklarının bitmeyeceğini anladım.

 

Büşra pisliğinden sonra kesinlikle bir düzenli ilişki kuracağını sanmıyorum zaten.

 

Abim gerçekten Büşra'yı sevmişti bee, tabi o şerefsizlik yapmasaydı belki de hâlâ beraber olurlardı.

 

Masum yüzlü sahtekar ve şeytan.

 

Arkamı dönünce Kara Kedinin Uğur böceğine ilk defa seni seviyorum dediği çatıyı gördüm.

 

Burak tekrar bana dönüp "Ya tamam en iyi sen biliyorsun buraları yeter" deyip binadan içeri soktu.

 

Büşra olayı olmasa ben Fransa'ya gelmezdim aslında iyi ki o kızda şerefsiz çıkmış.

 

Mourir'e yetişmek için koşunca Burak benim önüme geçip Mourir'in üzerine atladı.

 

"Seni Allah bana kuma olarak mı gönderdi lan ne istiyon sevgilimden"

Abim Burak'ı çekince Mourir'in elini tuttum. "Sende bugün hiç seni seviyorum demedin farkında mısın?" diye mırıldandığımda Mourir duymasına rağmen bir şey demedi.

 

Seni seviyorum demedi.

 

Yine yüzünde sıfır tepki ile önüne bakıyordu.

 

Koridor bitince karşımıza 3 oda çıkına Mourir tarafından ilk odaya sürüklendim. Abimin son odaya girdiğini gördüğümde Burak arkamızdan gelemeye başladı.

 

"Hıhh geldi kumam" Mourir gülmeye başlayınca Burak göz devirip "Yenge bence ayrı odalarda kalın ben kalırım Mourirle zaten ikinizde benimle beraber kalmak istiyordunuz."

 

Baktım ki Mourir Burak'a bir şey demiyor bende tam burnuna yumruk attığım ve kanayan burnunu tutup "Vahşi" diye bağırdı.

 

"Şaka yaptım sadece, senin bir daha işin bana düşerse asla yapmam. Sen bir kötü yengesin" diye diye odasına yürüdü.

 

Odasının kapısını açarken tekrar "Kötü bir yengesin sen" diye bağırıp odasına girdi.

 

Odaya girdiğimizde ilk göze çarpan büyük yatak oldu. Oda beyaz ve toz pembe ile dekorlanmıştı. Pencerenin önüne geldiğimde Eyfel kulesi en güzel haliyle karşımda duruyordu.

 

"Havanın kararmasına 1 saat var. " duyduğum sesle arkamı dönüp kapıya yaslanmış kollarını göğsünde bağlamış olan Mourir'e döndüm.

 

"Eeee"

Mourir "Bir şeyler mi yapsak" deyip belime sarılınca gülümseyip "Haram" deyip gülmeye başladım.

 

"Hiç yapmadığımız şey sanki"

"Sarhoşken yaptığımız bir şeydi"

Mourir yüzünü bana yaklaştırırken hayvan Burak duvara bir şeyle vurmaya başladı.

 

Mourir telefonunu çıkardığı anda telefon çalmaya başladı Burak'ın aradığını görünce telefonu elinden çekip duvara fırlattım.

 

Mourir şaşkınlıkla bana bakarken "Telefonumdan ne istedin"

"Bilmiyorum" deyip kendimi yatağa atınca kapının önünden "Psikopat Yenge" diye Burak'ın sesi duyuldu.

 

Yanımda duran küçük vazoyu kapıya fırlatınca önce vazo parçalarının yere saçılma sesi sonra ise Burak'ın gülme sesleri odaya yayıldı.

 

Yatakta uzanıp battaniyeyi kafamın üzerine kadar çektiğinde Mourir'in yanıma uzandığını hissettim.

 

"Sende uzak dur benden bugün bana hiç seni seviyorum demedin diyorum üstüne alınmıyorsun bile." dediğimde bana sarıldı sadece ve yine sustu.

 

Kendimi ondan uzaklaştırmaya çalıştğımda ellerini belime dollayıp kendine yapıştırdı "Biraz yatalım sonra kavga edelim.

 

Delirtmeye çalışıyor beni yeminlen yaa

 

Zar zor yataktan kalkıp Mourir'e baktım gözlerini kapatmış sözde uyuyacak.

 

Bavulun önüne gidip spor kıyafetlerimi seçip aşağı inmek için hazırlandım.

 

 

(Maya'nın kıyafeti)

 

Spor çantamı da sırtıma atıp kapıyı çekip çıktım.

 

Spor salonu için aşağı inerken insanlarla nasıl anlaşacağımı düşünüyordum.

 

3 aydır Mourir ile beraberim daha bir cümle kurmayı bile bilmiyorum.

 

Aşağı indiğimde büyük bir salonla karşılaştım ama içerisinde çok az insan vardı hele ki kadın sayısı, sadece 2 tane vardı.

 

Kara'nın kurşunundan sonra Abim daha sıkı dövüşmeyi öğretmişti.

 

Eldivenlerimi takıp kum torbasının önüne geçip ısınmaya başladığımda arkamdan "Excusez-moi (Pardon bakar mısınız) " gelen ses döndüğümde bana seslenenin benim yaşlarımda uzun boylu sarı saçlı yeşil gözlü biri olduğunu gördüm.

 

Bütün ingilizcemi kullanıp "I don't speak French (Ben fransızca konuşmayı bilmiyorum)" dediğmde adam hiç bozuntuya vermeden "Okey, I sorry-" adamın lafını kesip "I don't speak English" dedim bu sefer

 

Adam önce şaşırıp sonra kahkaha attı ki adam gülünce bende gülmeye başladım.

 

Adam cebinden telefonunu çıkarıp çeviri açıp bana uzattı.

 

Çeviriden türkçeyi seçtiğimde adam "bir dakika, buna gerek yok" deyip telefonu cebine koydu.

 

Adam türkçeyi söktü az önce

 

"Bildiğim 2 dil var. Türkçe d biliyorum. " deyip elini uzattı "Adrien" ahaa kara kediyi buldum.

Bende adamın elini sıkıp "Maya bende" dediğimde adam gülümseyip "Kendime bi' ring partneri arıyorum da bana eşlik eder misiniz rica etsem. " dedi.

 

Adam resmen dövmek için insan arıyor.

 

Aklıma bir anda az önce keşke Kara Kediyi bulsam lafı gelince içimde keşke başka bir şey dileseydim dedim

 

"Canınız yanarsa mızmızlanmak yok ama" dediğimde adam elimi bir kere daha sıkıp "Ben olabildiğince kibar davranmaya çalışıcam. "

"Gerek yok" deyip ringe yürümeye başladık.

 

Ringe çıkıp saçımı sıkıca toplayıp üzerindeki hırkayı köşeye attığımda sporcu atletiyle kalmıştım.

 

Tekrar eldivenlerimi taktığımda Adrien da saçlarını topladı ve hazır bir şekilde karşıma dikildi.

 

Saçı o kadar da uzun değildi halbu ki

 

Pozisyon aldığında ilk hamleyi yapıp yüzğne vurmak için uzandım yumruğuyla yüzünü korumaya devam edeceğini düşündüğümde karnıma doğru yumruk attı yumruğumla elini uzaklaştırdığım anda diz kapağının arkasına gelecek bir tekme attım.

 

Adrien önümde tek dizinin önüne düşünce acımadan zıplayıp suratın tekme attım ama kendini geri çekmesiyle tekme boşluğa düşmüştü.

 

Biraz geri doğru gittiğimde Adrien üzerime doğru yürümeye başladı.

 

Köşeye geldiğimde ellerimi ringin lastiğine bırakıp Adrien tam yaklaştığında kendim havaya kaldırıp suratına tekmeyi çektim.

 

Bu sefer tekme suratına çarpmış onu kendimden uzaklaştırmıştım.

 

Adrien dengesini kaybetmişken üzerine yürüyüp yere düşene kadar yumruklamaya başladım. Yere düştüğünde üzerine çıkıp yumruklamaya devam ettim.

 

Mourirden kaptığım siniri adamın üzerinde çıkarırken adam yüzünü koruyordu.

 

Kendini döndürse beni yere atabilecekken sadece yüzüme korudu ben ise üzerine oturmuş sinirimi boşaltıyordum.

 

Adrien beklemediğim bir anda beni yere atıp üzerine çıkıp yumruk atmak yerine ellerini iki yanıma bırakıp "Güzel dövüşüyormuşsun" deyip ellerimi iki yanımda kere sabitleyip nefes aldı. Bende biraz nefes almak için durduğumda Arkadan ismim duyuldu.

 

"MAYAA! " Adrien üzerinden kalkıp yan tarafıma oturduğunda bende kalkıp ses doğru baktım.

 

3'lü grup tam takır spor salonunun kapısında bana bakıyordu.

 

Abim "Neden yeniliyorsun" der gibi bakarken Mourir çoktan ringe çıkıp beni kaldırmıştı.

 

Mourir benim kolumu bırakıp Adrien'in üzerine yürüdüğünde ben ve Burak aynı anda gülmeye başladık biliyorum şuan ayırmam lazım ama hiç bozasım gelmiyordu.

 

Gülmemi durdurup Mourir kolundan çektiğimde ikiside bana baktı "Aşkım amacın ne sadece bi dövüştü bu hep yaptığım bir şey" dediğimde tam kendimi toparlamıştım ki tekrar Burak'ın gülme sesi geldi.

 

Adrien de ortalığı kızıştırmak için "Mağara adamı işte tatlım " deyince Mourir kendini tutamayıp kafa attı Adrien'a

 

Mourir'i kolundan tutup dışarı sürüklerken "Özür dilerim" diye bağırdığımda Adrien hiç bozuntuya vermeden "Tekrarlayalım bunu" dediğinde Mourir'i zor tuttum.

 

Abimlerin yanına geldiğimizde Burak'a dönüp "ringten hırkamı getir"

 

Burak ilk defa bir dediğimi ikiletmeden yaparken Mourir beni kolumdan çokta sert olmayacak şekilde tutup dışarı sürüklediğinde Abim Mourir'in kolunu tutup benden uzaklaştırdı.

 

"Yusuf " dedi sakin bir ses tonuyla Mourir abim bana bakıp tepkime bakınca dudaklarımı oynatarak "Sıkı tutmuyordu " dediğimde "Düzgün davran kardeşime" deyip çalan telefonunu açtı ve biriyle flörtleşe flörtleşe ilerledi.

 

"Ne kadar gereksiz bir kıskanmaydı az önce yaptığın. " dediğimde Burak'ın elindeki hırkamı alıp giydim.

"Kusura bakma ya öyle sizi üst üste görünce gelip tebrik edemedim. " deyip ilerlemeye başladığında ben arkasından gidecekken bu sefer Burak tuttu.

 

Bin defadır kolumdan tutmayın diyorum yeter yaa

 

"Şimdi değil, kavga ederseniz kendimi yorup sizi barıştırmak zorunda kalırım ve bunu istemiyorum. "

 

Konuyu dağıtmak için "Açım lan" diye bağırdığımda Burak önce "Bizi de yesen doymazsın ki" deyip biraz durduktan

"Sen git hazırlan 10 dakikaya Mourir de kendine gelir çıkarız yenge" dedi.

 

Hayır anlamıyorum benim başka bir adamla antrenman yaptığımı ilk görüşü değil ama ilk defa böyle tepki veriyor.

 

Aklıma Kara gelince Burak'a dönüp "O pisliğn derisini yüzüp karakola götürürken hiç mideniz bulanmadı mı"

 

Kara'nın resmen tüm derisini yüzüp Polis Karakolunun bırakmışlardı, 1 hafta boyunca aklıma geldiği her yerde kusuyordum.

 

Burak biraz düşünüp "Biz yapmadık belirli kişiler gönüllü oluyor, işi onlar yapıyor. "

"Ama sonuçta sizde gördünüz" dediğimde masum bir gülümsemeyle "Ama biz yapmadık" dedi.

 

Hepsi psikopat bunların yaa

 

Eğer Kara'nın o hali basına sızdırılsaydı ülke ayağa kalkardı ki ben 1 hafta boyunca kusmama rağmen ben görmeden o hâle gelmiştim.

 

"Yenge bana birini ayarla be çok sıkılıyorum Fransa'da "

 

"Allah başka dert vermesin Burak" deyip odama girdim "Buluruz birini" deyip kapıyı kapattım.

 

İçeride Mourir aynanın karşısında yeni giydiği siyah gömleğin yakasını düzeltiyor. Odadan ağır bir parfüm kokusu gelirken bana bakmadı bile

 

"Küsmüyüz bir tanecik sevgilim"

Cevap gelmeyince arkadan beline sarılıp "Senin için taa nereden nereye gelmişim bence affedilebilirim. " beni kendinden uzaklaştırdığında trip atmaya devam edecek sanarken beni kucağına aldı.

 

Ayaklarımı beline dolayıp "Hâlâ bana seni seviyorum demedin bugün" tekrar güldü ve yine sustu.

 

"İndir beni" deyip inicekken yanağımı ısırdı sertçe çığlık atacakken de bir elini belinden çekip ağzımı kapattı.

 

Kesin iz kalıcak yaa

 

"Bu da cezandı" deyip bu sefer ısırdığı yeri öptü.

 

🌺🌺🌺

 

Şuan hayatımda görüp görebileceğim en güzel manzaraya bakıyordum.

 

 

Eyfel Kulesinde yemek yemek kadar güzel bir şey yokmuş

 

Nedense karşımda oturan 3 öküz de daha önce buraya geldiklerinden çokta bir heyecanları yoktu. Hepsi burada yıllarca kalmıştı, Abim bile 4,5 yıl burada yaşamıştı.

 

Ve o hayvan varlık Burak zorla Mourir'in yanına oturmuş benide Abimin yanına oturtmuştu.

 

Hayır ikimiz başbaşa gelseydik hem daha ucuz olurdu hem daha romantik olurdu.

 

Yemeklerimiz bitince kalkıp bir üst katta geçtik

 

Üst kata yani son kata çıktığımızda adamlar içki bar kurmuşlardı.

 

Geniş bir pist vardı. Çokk kalabalık yoktu ama azda değildi içerisi pistin hemen solunda ise geniş bir balkon vardı ve orada daha fazla insan vardı. Toplamda bu katta 100-150 kişi vardı

 

Ben etrafı izlerken Mourir elinde iki alkolsüz içecekle yanımda durdu. "İçki içince nasıl bir kıza dönüştüğünü bir kere gördüm bir daha olmaz." deyip bardağı uzattı. Bardağı elime alınca aklıma içki içip sarhoş olduğum o an geldi.

 

Tam 1 ay önce bugün sadece ben ve Mourir gece kulübüne gitmiştik Mourir üç şişe bitirip sarhoş olmayınca ben de içme kararına vardım.

 

4. Bardağımda ayakta duramayacak haldeydim her şeyi hatırlıyorum hâlâ ben pistin tam ortasında ki masaya çıkıp dans etmeye başlayınca Mourir yine bir kıskançlık krizi ile beni beline atıp dışarıya kadar götürmüştü. beni indirince Mourir'e tokat atıp "Uzak dur benden" diye bağırmıştım.

 

Mourir beni öpünce de onu Kara sanıp yumruklamıştım ki artık Mourir de hafif sarhoştu aramızdaki tek fark o ayakta durabiliyordu.

 

Beraber biraz yürüyünce durduk yere Mourir'e dönüp "aramızda büyük bir fark var " dedim. Mourir de ne farkı deyince "Sen aşkın için herkesi harcarsın, ben kendim için aşık olduğum adamı bile harcarım" dedim.

 

O zamanki beynime tüküreyim.

 

Gerisini hatırlamıyorum sabah kalktığımda biz birlikte olmuştuk.

 

Pişman değilim pişman olduğum tek bir şey var oda geceyi hatırlamamam

 

Bu da böyle rezil bir anıydı

 

Mourir beni hayal dünyasından çıkarınca "Sen çok sarhoş değildin" dediğimde "Ben de kendimde değildim. " dedi. Alayla taklidini yapıp balkona doğru ilerledim, kendimi tek avutma yöntemin gerçekten aşık olduğum adamlaydım.

 

"Peki pişmanlık duyuyorum musun"

"Asla ama" dediğimde kaşları çatıldı "ama?" "Hatırlasak daha güzel olurdu" deyip içki mi kafama diktim. "Benim hatırlamadığımı nereden çıkardın"

 

Neee

 

"Sen o gece neler olduğunu hatırlıyor musun"

Yüzünü yüzüme yaklaştırıp "Her hareketini her mimiğini" yüzüm yanmaya başlayınca arkamı Mourir'e dönüp yürümeye devam ettim.

 

Şuan tek sorunumuz var.

 

Boy

 

Bi boy farkımız çok fazla onu da topuklu ayakkabı ile hallediyordum.

 

Kendimi demirlere yasladığımda Mourir de önümde durunca ona sarıldım. Ben bu adama aşıktım.

 

Başımın tepesinden öpünce daha sıkı sarıldım.

 

Etraf bir anda sessizleşti balkonun ortasında sadece biz kaldık, Burak bir anda elindeki gitar ile bir şeyler çaldığında Mourir beni tam ortaya çekip önümde diz çöktü.

 

Arkadan gelen ani rüzgarla arkamı döndüğümde çokta uzakta olmaya n bir helikopter uçmaya başladı.

 

Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Mourir'in telefon ile konuştuğunu gördüm "Meral şimdi" dediğinde Eyfel ve helikopter hariç tüm Paris'in ışıkları söndü.

 

Herkes heyecanla bize bakarken ben hâlâ anlamıyordum.

 

Tekrar diz çöken Mourir'e baktığımda cebinden bir kutu çıkardı.

 

Bu oluyor olamaz değil mi?

 

Mourir burayı patlatıcak kesin bu yüzden de elektrik de gitti.

 

Kutuyu açtığında çıkan yüzükle ağzım açık kaldı.

 

Yüzükle havaya uçuracak Eyfel'i

 

"Geri kalan tüm ömrümde benimle olmanı istiyorum yaşayacağımız ve yaşadığımız her şey için benimle EVLENİR MİSİN? "

 

Arkamı döndüğümde helikopterden uzun ve devasa bir kağıtla her dilde benimle evlenir misin yazısı aşağı doğru aktı.

 

Ben hâlâ olayın şokuyla "Ben mi" diye sorunca Mourir dalgayla "Yok Burak" dediğinde Burak "Evet Evett Evetttt" diye ayağa atladı.

 

Bende alkışlayıp geri çekilirken Mourir elimi tutup yerimde sabitlendi. İçeride ki herkes Fransız olmasına rağmen hepsi yamuk bir türkçeyle "Eeee cevap" diye bağırdığında aniden "Hayır" diye bağırdım.

 

... 

 

Bir bölümün daha sonuna geldik gençler

 

Bol bol oy ve yorum yapmayı unutmayınız...

 

Sizleri seviyorum

 

Bu bölüm hakkında düşüncelerinizi bekliyorum burayaaaaaaa

 

 

Loading...
0%