@esslala
|
Herkese iyi okumalar canımlarr🧡
10. BÖLÜM
Öfkenin şiddetti adeta damarlarda akan kanın bir çağlayan edasıyla bedene yayıldığı vakit insanın gözünü nefret bürürdü. Öyle ki öfke, içini kemiren bir kurt, kanını emen bir parazitti. Mantığı yok eder. Hiç olmayacağın bir insana dönüşümünü sağlardı. Nefretle bakan bir göz, aynada gördüğü yansımayı dahi alaşağı etmekle kalmaz, yok ederdi. Akın Koraklı burnundan soluyarak çıkmıştı evden. Kuzenine karşı olan nefreti geçmeyecekti hiçbir zaman. Her defasında bu şekilde onu sıkıştıracaktı, canını yaktığını bile bile sonuç her ne olursa olsun yapacaktı. Arabasında olanları düşünürken direksiyonu sıktığının farkında bile değildi. Yine gidiyordu, ne zaman bu şekilde sinirlense gittiği yer Sare'nin yanıydı. Yalnızca orada sakinleşebiliyordu. Sare'yle konuşarak ona olan biteni anlatarak ve sonra hala onu çok sevdiğinden onu çok özlediğinden bahsederek. Bunu daha nereye kadar sürdürecekti kimse bilmiyordu en çok da babası genç oğlunun bu haline oldukça üzülüyor çok sevdiği eşine verdiği sözü yerine getiremediğini düşünüp kendini çaresiz hissediyordu. Akın evlenecekti de bu günleri görecekti, bu gidişle babasının da son isteklerinden biri bu olacaktı. Serdar Koraklı ise alnına buzu bastırırken mutfağa doğru giden kıza baktı işte şimdi benzemiyorlardı diye düşünüp buzu hala tutarken yerinden kalktı ve sadece kendisinin girdiği odaya doğru ilerledi. Aklında bariz olan yakınlıkları dönüp dururken başını hızla sallayıp içeri geçti. Gözünü yavaş yavaş gezdirdi etrafta güçlü durmaya çalışıyordu lakin duramıyordu. Ne zaman bu odaya girse gözleri dolardı ve o buna engel olamazdı. İlerledi karşı duvarın önünde durdu, baktı baktı ve sert bir nefes bıraktı. Yorgun hissediyordu. Güç ver bana Sare'm. "Görüyorsun değil mi? Hala katil olduğumu hala seni ondan çaldığımı düşünüyor." Susmuştu elini uzatıp oradaki en büyük çerçeveden kendisine gülerek bakan Sare'nin yüzünü sevdi. Gözlerini kapattı bir damla yaş süzülmüştü. "Söz verdim sana elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Kendimle ilgileniyorum pes etmedim yaşıyorum Sare'm ama seni çok özlüyorum." Boğuk sesi can yakan cinstendi. Bir kaç zamandır rüyalarına da gelmiyordu sevdiği kadın. Bunun yokluğunu derinden hisseden Serdar daha bir hüzünlüydü hele ki karşısına çıkan şu genç kız onu daha garip bir hale sokmuştu. Eline küçük bir çerçeveyi asılı olduğu yerinden alıp oturmuş ve izlemişti, konuşmuştu ne kadar zaman orada durmuş bilmiyordu ama artık çıkması gerektiğini düşünüp yavaşça çıkmış ve mutlaka kapıyı kilitlemişti. Aynanın karşısına geçmiş yüzündeki ize bakmıştı neyseki Sedef buz getirmişti de şişkinlik minimum derecedeydi. Evdekiler ne yapıyor habersiz çıkmak üzereydi ki Sema ablasıyla karşılaşmıştı. "Ben çıkıyorum Sema abla yemeğe gelirim." Gülümsemişti kadın. "Tamam oğlum görüşürüz." Evden çıkmıştı ve kulübesinde kendisini görünce ayaklanıp heyecanla dil çıkartan köpeğine baktı. "Evet oğlum yürüyüşe gidiyoruz." Kahve ve gri renklerinde olan köpek heyecanla kuyruğunu sallarken gezintiye dünden hazırdı. Genç adam da bir an olsun kafa dağıtmayı umut ediyordu. ✨ "Evet!" Bu kaçıncı deyişiydi bilmiyordu küçük Koraklı. Sıkılmıştı bu durumdan çevresinde neden onu anlayan kimsenin olmadığını düşünüyordu? "Gerçekten personelle arkadaşlık yapıyorsun öyle mi?" Bıkmıştı ve dayanamadı. Kafeteryada oturduğu sandalyeden "Evet evet evet! Ve bu sizi hiç ilgilendirmiyor!" Söylenerek hışımla kalktı kimin ne dediğini daha fazla dinlemeden çıkıp gitmişti. Ne saygıdeğer insanlar ama! Arkadaşının bu yaptığına inanamıyordu. Nasıl olurda herkese bu durumu anlatmıştı garipti oysa ki bu durum onun için gayet normal ve oldukça güzeldi. O kendini şanslı hissediyordu hele ki abla diyerek sevdiği biri vardı hayatında çok da mutluydu herkese inat. Hızlı hızlı yürürken etrafını gözü görmüyor burnundan soluyordu. Biraz olsun çevresine baksaydı eğer bir süredir hoşlandığı çocuğun kendisini izlediğini fark edebilirdi. Hala söylenmeye devam ederken telefonu elinde titremeye başlamıştı kimin aradığını görünce yüzünde gülümsemeyle açtı. "Abiciğim hangi dağda kurt öldü?" Gülerek sorduğu bu soru ağabeyini gülümsetmeyi başarmıştı. Gerçi o Sedef'ine dayanamazdı. "Yanımda seni özleyen biri var Sedef'im." Dediği anda küçük Koraklı "Yoksa Çakır mı?" Eh buna şaşırmamıştı genç adam çünkü bunu dediyse yanında olsa olsa köpeği olurdu. Onaylamıştı. "Evde seni bekliyoruz." Kapatmıştı telefonu buradaki kulübeye Çakır'ı bırakıp içeri girmiş onu heyecanla karşılayan annesine bakmıştı. Gidip sarıldı ardından gelen babasına baktı ve ona da sarıldı. Henüz oturacaklardı ki Ender Koraklı oğlunu durdurmuştu. "Oğlum seninle konuşmam gereken bir durum var gel benimle." Diyerek çalışma odasına çekilmişlerdi. Hazan Hanım öylece kalmış kocasına söylene söylene mutfağa gitmişti. "Ne konuşacaktın benimle baba?" Ender Koraklı konuyu kendisi açsın istemiyordu ve cesaret de edemedi sonra lafı değiştirdi. "Aslında bir durum yok oğlum annen seni biraz diliyle yoracaktı bende seni ondan kurtarmak istedim." Serdar çok içten olmasa gülümsemişti ve Ender Bey konuyu açmak istemese de fark etmeden açmıştı. "Neden yoksa o kız yüzünden mi?" İşte babası bunu yapmasa daha iyi olacaktı diye düşündü ama çok geçti. Henüz o bir şey demeden oğlu önündeki cam masaya baktı ve konuşmaya başladı. "Organizasyonun olduğu gece gördüm bende Sedef'in yanında. İlk görüş mü bilmiyorum ama çok benzettim baba hem de çok. Önce çok sinirlendim bu kızı bir daha asla görmek istemedim ama gece boyunca da gözümü ondan alamadım. Hareketlerini izledim tüm gece. İçimde kopan bir savaş vardı dahası sizinle çok çabuk kaynaşması beni daha bir çıkmaza koydu. Biliyorum Sare yok bunun bilincindeyim ama sanki onu aldatmış gibi hissediyorum o kızı benzeterek onunla sizi çok mutlu görerek." Serdar susup başını elleri arasında sıkıştırdı. Sıkıntıyla iç çekiyordu. Oğlunun bu durumda olduğunu tahmin eden adam anlatmasına sevinmişti. Konuştukça rahatlardı Serdar çok iyi bilirdi. "Bu aldatmak değil oğlum. Evet, ben de benzettim deden de ve hatta Sare'yi tanıyan kim olsa benzetecektir ama atladığın bir şey var evlat o Sare'den çok farklı. Bunu konuşup zaman geçirerek ben dahil herkes anladı. Benzerliğinden ötürü bizim onunla konuşmamız Sare'yi aldattığımız anlamına gelmiyor. O bizim için bambaşka biri lakin bu genç kızımızın da enerjisi başka, biz onunla konuşup vakit geçirmekten memnun kaldık tabi ki daha dikkatli oluruz seninle karşı karşıya getirmeyiz ancak Sedef'i gördün öyle değil mi? Oldukça bağlandı bu nadir görülen durum karşısında onun önünü kesemem oğlum." Evde beni bekliyor! Serdar babasının bu düşünceli davranışı karşısında ne dese bilemedi. Ender Bey bilmiyordu ki oğlunun kızı her gün gördüğünü içinde ne savaşlar verdiğini ve bilmemeye devam etti çünkü Serdar bahsetmedi kimsenin bunu bilmesini istemedi. Sadece Melih biliyordu malum o da denk gelmişti yoksa bu durumu Serdar ona da söylemezdi. Küçük Koraklı hiç benzemediği ama oldukça beğendiği ağabeyinin kolları arasında uzun bir süre durmuştu. "Özledim." Her gün görse özlerdi Sedef çünkü çocukken anlamadığı durumdan ötürü evini ayıran Serdar'ı yanındayken bile özlerdi. Genç adam da sıkıca sarıldı ve başından öptü. "Geçen pek yüz vermedin bana küçük hanım." Neyi kast ettiğini anladı ve mahçup bir ifadeyle yüzüne baktı. "Tanıyan herkes seviyor tanısan sen de sever ve bana hak verirsin." Kocaman sırıtmıştı. Kardeşine gülerek bakıp ardından düşündü Serdar. Emindi ki onu şu an ailesinden daha iyi tanıyordu. Nasıl oldu bilmiyordu ama bir gecede hayatına girmişti kız ve çıkmamış öylece kalmıştı. Sen yaptın bunu? Kız yapmış gibi konuşma. Hayret ediyordu genç adam bu duruma ve her zaman olduğu gibi akışına bıraktı. Kısa süre sonra kardeşini aldı ve Çakırla vakit geçirmesi için bahçeye götürdü. Sedef büyük bir aşkla köpeği sevip oynarken Sardar'a döndü. "Sanırım buldum hani sana hep bahsederdim ya hayatıma biri gelecek ve ben onda kendimi göreceğim çok seveceğim hemen kabul edeceğim." Genç adam dinliyordu kardeşini ve kimden bahsettiğini anlamıştı. Sonra bir de kardeşinden dinlemeye karar verdi ve konuyu oldukça ilgili davranarak sordu. "Evet biliyorum, kim peki?" Köpekle oynarken hiç kendisine bakmadan söyledi. "Sedef tabi ki?" Sedef ya tabi ki Sedef! Diye düşündü Serdar. "Nasıl oldu da böyle düşündün peki yeni tanıyorsun?" Kız durdu ve köpeği bırakıp genç adamın yanına oturdu. "Aynen böyle geldi ve yanıma oturdu. Kabul ediyorum başta ben olduğum için değil bir Koraklı olduğum için yanımda olduğunu düşündüm ama sonra nefes nefeseydi koşturmuştu belli. Önce konuşmak istemedim ama onu görünce bende kendimi konuşurken buldum. Onda gördüğüm bir şey yok Abi bakınca hissediyorum." Susmuştu bunu beklemeyen genç adam afalladı. Ne yani bu kadar mıydı? Zaman kaybetmeden sordu. "Neyi?" Gülümsedi kardeşi tüm güzelliğiyle ve "Doğru kişi olduğunu." Doğru kişi, bu kadar basit miydi? Diye düşündü ve saniyesinde hissettiği ince sızı ile aklına gelen canını yaktı. O da Sare'yi çabuk kabul etmiş özellikle Melih'in uyaran tavırlarını hiçe saymamış mıydı? Yaşları küçüktü ve Melih ondan büyük olduğu için uyarıda bulunmakta sakınca görmemişti. Çünkü Serdar kendini hızla Sare'ye kaptırmıştı ve Melih bundan hoşlanmadığını çekinmeden belli etmişti. Ardından şunları dedi kendine. Evet, o kadar basitti. Hissetmek önemliydi. Sonrasında kardeşine hak verdi. "Tabi bunu anlatmak çok zor. Çevremde bunu anlayan yok ve bunaldım onunla daha çok görüşmek istiyorum bu yüzden. Herkesin dilinde bir personelle arkadaşlık yaptığım dolaşıyor. Bu benim umrumda değil ben Sedef ablayı seviyorum sıcaklığını hissediyorum yanında kendim gibiyim." Şaşırmamıştı Serdar böyle şeyler çabuk duyulur ve göze batardı ama kardeşi doğru bildiğini doğru hissettiğini yapıyordu. O yüzden içi rahattı. O kişiyi henüz kendisi tanımıyor olsa da onun değerli Sedef'i artık küçük bir kız çocuğu değildi. Kardeşini tutup kolunun altina aldı ve başına öpücük kondurdu. "Söyle bakalım için rahat mı? Pişmanlık duyuyor musun?" Anında "Hayır." cevabını alan Serdar devam etti. "O halde o ahmaklar henüz doğru hissetmek nedir bilmiyorlar. Sen sana iyi geleni yap meleğim." İşte buydu bir defa daha kardeşinin gönlünde taht kurmuştu. Zaman bir hayli hızlı geçmiş Serdar fark edememişti. Dahası gün boyu bir şey yememiş ve kendini oldukça aç hissediyordu. Çalışanlara geç geleceğini haber de vermemiş olduğunu düşünüp sıkıntıyla nefesini bıraktı. Sema ablası genellikle geç geleceği zaman haber vermesini isterdi malum yatılı çalışmıyor kendisinin de bir hayatı vardı. Eminim ona çok söylenip durmuştu. Büyük ihtimal bir süre sonra anlamış gitmiş olmalılardı. "Hay aksi!" Aklına gelenle direksiyona bir tane geçirdi. Sema izin alıp erken çıkmıştı. O zaman evde Sedef ya vardı ya da çıkmıştı. Genç adam babasıyla değilde kardeşiyle konuştuklarını düşündü bir süre. Demek hissetmişti. Bu durumda ailesine de sıcak hissettirmiş olması normaldi. Hissetmek öyle mi? Yıllar önce hissetmişti Serdar. Dahası hiç böyle doğru hissedeceği aklına dahi gelmemişti. O uğursuz güne rağmen hisleri onunlaydı. Acıyla yaşamayı öğrenmişti ama kalbine söz geçiremiyordu. Yapması gereken Sare'yi silip atmak değildi aslında lakin o bu ayrımı yapamıyordu henüz. Düşündüğü gibi olmamıştı. Salona girdiğinde masada uyuyan kızı görünce anlamıştı bunu. Yanına yaklaştı ve derin bir uykuda olduğunu gördü. Hafif titreyen telefonunu duymayacak kadar derin bir uykuydu anlaşılan. Ekrana baktığında Pamuğum yazısını görmüş babaannesi olduğunu anlamıştı. Kolundaki saate baktı ve durum iyice oturmuştu bu saate Feride Hanım oldukça endişelenmiş olmalıydı. Telefonu alıp mutfağa gitti ve cevapladı. "Feride teyze benim Serdar." Diyerek açtığı telefondan önce ses gelmedi. "Oğlum Sedef neden açmadı merak ettim epey geç oldu gelmedi." Sesi titriyordu endişeden yaşlı kadının. "Ben eve geç geldim Sedef beklerken uyuya kalmış o yüzden cevaplayamamış." Yaşlı kadın rahatlamıştı. Ah bu torunu bir gün onu meraktan öldürecekti ama ne zaman? diye içinden geçirdi. "Uyandırıver oğlum eve gelsin." Dediği vakit saati hatırladı. "Saatte çok geç oldu ah bu kız beni öldürecek." Daha fazla sessiz kalamayan Serdar konuştu. "Endişelenme Feride Teyze kabul edersen burada kalabilir." Kadın susup cevap veremeyince genç adam içinden konuşmaya başladı. Bir Serdar Koraklı da olsan insanlar senden şüphe edebilir, demişti. "Olur mu ki evladım sana rahatsızlık vermesin." Gönlü gibi düşünceleri temiz insanların var olduğunu bilmesi onu iyi hissettiriyordu. "Olmaz siz içinizi rahat tutun." Dedikten sonra da yaşlı kadın teşekkür etmiş iyi geceler dilemiş ve kapatmıştı telefonu. Salona gittiğinde hala uyuyan kıza doğru ilerlemişti. İlk fark etmemişti ama şimdi gözlerini alamıyordu. Bu çizimler de neyin nesiydi böyle. Hepsini bu kız mı çizmişti. Dikkatlice eline alıp inceledi. Karşısında kendisine gülerek bakan kardeşini görünce yüzü aydınlanmıştı. Gözlerini alamadı. Bir elindekilere bir de uyumakta olan genç kıza baktı. Oldukça başarılı olan çalışmalar adamı şaşırtmıştı. Ardından masada durana baktı ve o da aynı şekilde kusursuzdu. Dikkatlice yerine bıraktı çizimleri. Tepeden bakmak yerine çökerek kızla aynı hizaya gelmişti. Bir süre izledi. Kaldırmak içinden gelmemişti adı gibi emindi ki mahçup mahçup bakacak ve özür dileyecekti. Masa ve kendisi arasında ezilen yanağına eşlik eden büzüşük dudağına kaydı bakışları. O pembelik ve dolgunluk karşısında gözlerini kaçırdı. Kendine gel Serdar! Kendine verdiği ikazla yerinden kalktı ve kolayca kızı kucaklamış koltuğa yavaşça bırakmıştı. Her ne kadar nefesini tutmak istese de aldığı zambak kokusu hatıralarını canlandırıyor ve üzerine bir dinginlik sağlıyordu. Zambak da kokmazsın kadın! Üzerini örtmek için pike de getirmiş ve mutfağa geçmişti. Babasını şimdi biraz daha iyi anlıyordu Serdar. Konuşurken karşısındaki Sare'ye ne benziyor ne andırıyordu kız kendi kendini dinletiyordu. Konuşurken ses tonu ve uslubu kendine özeldi. Her şeyin vakit geçirmek olduğunu şimdi daha iyi anlamıştı. Konuşurken kendini kaptırması yüzünün aldığı şekiller heyecanlanıp yükselmesi. Daha uzun konuşsa dinleyebilecekmiş gibi hissettiriyordu. Tabi ki benzetmekten vazgeçmedi lakin farkındaydı her şeyin. Aptal değilim çünkü. Masayı seri bir şekilde toplayan kıza baktı hareketlerinden acele ettiği ortadaydı ellerini izledi bir süre parmağında gördüğü dikiş izleri oldukça şaşırttı Serdar'ı aynısının Sare'de de olduğunu düşündü ama emin olmak için aniden düşündüğünü yaptı tuttu ve inceledi sonra hatırlayamadı dahası benzetemedi hatta bu dikiş izinden sevdiği kadında olup olmadığına emin olamadı yoksa Sare'ye dair ayrıntıları unutuyor muydu? Kendine gelip durumun garipliğini sezdi ve burada kalacağını söyledi ve bunun daha garip olduğunu düşünüp toparlamaya çalıştı. "Aslına bakarsan sen uyurken babaannen aradı. Saat geç olduğu için endişelendiğini düşündüm ve açtım. Bilmen gerekiyor ki çok endişelenmişti. Saat geç olduğu için de burada kalmana izin verdi. Sen de istersen kalabilirsin." Bu kadar açıklama niye Serdar? Genç kız şimdi daha iyi anlamıştı ve saatine baktı. Günün bitmek üzere olduğunu görünce oldukça şaşırdı. Bu saatte gidemezdi ve her defasında genç adam onu evine bırakamazdı. Şaşkın bir şekilde kafasını kaşıdı. Hallere bak. Dedi Serdar. Minyon yapısıyla nasıl da tatlıydı öyle. "Gerçekten sorun olmayacaksa kalabilirim." Emin olmalıydı en ufak bir rahatsızlık duysun istemiyordu her şeyden habersiz varlığının nasıl bir rahatsızlığa yol açtığını bilmeden sormuştu. Ah bir bilsen! Dedi Serdar. Serdar daha ne olabilir diye olanları hızlı bir şekilde düşündü her şeyin kendisiyle alakalı olduğunun farkındaydı o yüzden "Sorun yok, ilaçlarını da al." Demekle yetinmişti. Ardından ellerine sağlık diyerek giden adamın arkasından baktı kaldı. Tekrardan her şeyin oldukça garip olduğunu düşündü ve bu hayatı istemediğine karar verdi. Yarın kısa bir süre izin alıp iş aramaya gitmeyi aklına koydu bunu yaparak Serdar Bey'e ayıp olur mu diye düşünmemişti sonuç olarak adamın düzenine aykırı bir durumu gerçekleştiren hep kendisi oluyordu. ✨ O gece bitmek bilmemişti. Genç kız bir sağa bir sola dönüp durmuş uyuyamamıştı. Kıyafetleri uyumak için rahat değildi. Yerinden kalkıp mutfağa gitti. Su içti ardından masadaki çizimlerine yaklaştı ve baktı, yüzünde kocaman gülümseme hakimdi. Serdar Koraklı çizimlerini beğenmişti. İçinde hissettiği buruklukla çizimleri yerine bıraktı. Kendi işini yapmak istediğini düşündü bir kez daha ve doğru zaman geldiğinde bunun gerçekleşeceğine inanmak istedi. "Neden uyumadın?" Duyduğu sesle irkilmişti Sedef. Dönüp patronuna baktı. "Uyku tutmadı Serdar Bey." Sanki genç adam çok rahat uyuyabilmişti. Onun da gözüne uyku girmemişti. Bir Sare'yi bir Sedef'i düşünüp durmuştu. Dahası Sedef burada kendi evindeydi. Onu inceleme fırsatı var diye düşünmüştü. Kızı ayakta görmeyi beklemiyordu. Yanına yaklaştı ve çizime doğru uzandı. "Bunları ne zaman vereceksin?" İlgiyle bakıyordu. Eğitilmeden böyle bir başarı muhteşem diye düşündü tekrardan. "Çerçeve ayarlamam gerekiyor sonrasında vereceğim." Serdar da çerçeveden fazla fazla vardı. Bir iki tanesini kardeşi için vermek onu mutlu ederdi. "Bekle burada." Demiş ve uzaklaşmıştı. Sedef ne olduğunu düşündü. Serdar Koraklı için oldukça garip olduğu gerçeğini unutmayacaktı. Nereye gitti şimdi bu adam? Genç adam çatı katında çerçeve ararken eski çizimlerine denk gelmeyi beklemiyordu. Bunları çizdiğini unutmuş hatırlamıyordu lakin zamanının çoğunu çizim yaparak geçirdiği bir döneme sahipti. Bunları daha sonra inceleyeceğini düşünüp görünür bir yere almış ve aradığı çerçeveleri bulmuştu. Bir değil üç çizim olduğundan üç tane alıp genç kızın yanına gitti. Farkında değildi ama üstü tozlanmıştı. Ancak kızın gözleri görüyordu neticede kayıtsız kalmadı. "Toz içinde kalmışsınız." Dediği sırada fark etmişti. "Hay aksi!" Elindekileri kıza vermişti. "Bunları temizle geliyorum." Gitmişti. Sedef tozdan kaynaklı hapşırıp hızlıca temizlemek için harekete geçti. Burnun düşmese bari! Serdar onu bir yükten kurtarmış hediyesini erken tamamlamasını sağlamıştı. Genç kız gülerek elindeki eserine bakıyordu farkında değildi ama genç adam da onun gülümseyişini izliyordu. Patronuna bakmadan konuştu. "Çok daha güzel oldular. Teşekkür ederim Serdar Bey." Serdar gülümsemesinde takılı kaldı. Bu kız Sare olsaydı eğer sadece bakmak değil o gülümsemeyi öpmek isterdi. Kendine gelip dikleşti. "Tamamlanmış oldu." Diyerek duvarda asılı olan saatine baktı ardından dışarıda doğmak üzere olan güneşe. "Sabah oluyor." Fısıldamıştı ama Sedef duymuştu. "Dinlenmelisiniz." Her ikisinin de dinlenmeye ihtiyacı vardı. Genç kızda yorulmuş kıyafetlerine odaklanmadan yatağa girmişti. Sonra odaya kimsenin gelmeyeceği aklına gelmiş pantolonu ve tişörtünü çıkartarak yatağa girmişti. İşte şimdi çok rahat olduğunu düşünmüş bunu daha önce yapmalıydım demeden edememişti. Evde derin bir sessizlik hakimdi. Her ikisi de uyumuştu. Birinin yüzü oldukça sakin görünürken bir diğeri çatık kaşlıydı. Tahmin etmesi zor değil bu Serdar'ın ta kendisiydi. Önceden uyurken oldukça rahat olan yüz ifadesi o malum günden sonra hep bu halde kalmıştı. Sabahın erken saatlerinde henüz her ikisi de derin uykudayken dışarıdan gelen kırılma sesiyle Sedef yerinden kalkmış ama tepki verememişti. Bu kendisinin evi değildi bir anda kendini ortaya atması doğru olmazdı yine de hızlıca ayaklanıp üzerini giyineceği sırada bir anda açılan kapıyla çığlık atmıştı. Henüz giyinmemişti ve Serdar'ın onu görmesini beklemiyordu. Kendisine gelip yatağa hızlıca geçip üzerini örtmüş ve şaşkınlıkla konuşmuştu. "Neden buradasınız?" Sormak nihayet aklına gelmişti. "Sese uyandım yine düşüp kaldın sandım." Bunu duymayı beklemeyen Sedef oldukça bozulmuştu. Hay Serdar diline! Aslında onun için endişelenip koşturan adam kötü niyetle demediğinin farkındaydı yine de bir şey diyemedi. Bu durum kendini yük gibi hissetmesine neden olmuştu. Yüzü düşmüş ne diyeceğini bilemez bir haldeyken kendisine doğru gelen şeyi görmüştü önce algılayamadı gözleri kısıldı sonra refleks olarak kucak açıp az önce olanı unutmuş bir halde Çakır'ı sevmeye başlamıştı. Serdar önce yanlış telaffuz ettiğini kaba konuştuğunu düşündü çünkü kızın yüz ifadesi onu yanlış anladığını gösteriyordu. Ama düşüp kalıyor haksız da değilim. Diye düşünse de hödük değildi. Bir şey demek üzereyken gözleri önünde olan görüntü yutkunmasına neden olmuştu. Çakır'ı seveceğim derken kendini unutan kızın oldukça dikkat çeken bir hali vardı. Köpeğin yaladığı yerlere baktı ve burada olmaması gerektiğini düşünüp kendini salona atmıştı. Anlaşılan o ki iç çamaşırı seçimleri de farklıydı. Avuçları şakaklarında hızlı adımlarla bahçeye çıkmıştı Serdar. İlk defa görüyormuş gibi nefessiz kalmayı beklemiyordu bu durum kendisini oldukça rahatsız ederken Sare'den sonra kimseye el sürmemiş olduğunu düşündü ve tabi bu durumda nefesi kesilmesi normaldi hele ki genç kızın göz alıcı teni... Sertçe yutkundu boğazı kurumuştu. Derin bir iç çekerken buldu kendini ve iyiden iyiye kendisine öfkelendi. Kafayı yiyeceğim az kaldı! Sedef, Çakır'ın ilgisi son bulduğunda arkasından gidişini izlerken nefes nefese kalmıştı. Kendine gelmesi uzun sürmedi. Etrafına bakındı ardından kendi haline. Refleks olarak dudaklarını ısırmış ve elleriyle yüzünü kapatmıştı. Bu bir şeyi değiştirmezdi malum iş işten geçmiş patronu kendisini görmüştü. Bu durumda özür dilemesi gerektiğini düşündü ama sonra hızlıca hazırlanırken buna gerek duymadı. Koskoca Serdar Koraklı ilk defa mı görüyordu canım! Diye diye Sonuçta beni ilk defa görüyor! Odadan çıkana kadar kendisiyle savaş vermiş utancını yenmişti patronu mutfağa girer girmez de su içen adama yaklaştı. Renk vermeye niyeti olmasa da dayanamadı. "Serdar Bey az önce..." Evet özür dilemeye karar vermişti lakin lafı ağzında kalmıştı. Farzet bikinilisin kızım ya ne bu tantana! Belki de bu daha iyiydi konuyu hatırlatmaya gerek yoktu. Bilmiyordu ki genç adam aklından silmek için uğraşıp duruyordu. "Sedef tatlım?" Ses yılların emektarı Sema'ya aitti. Ses tonundan genç kızı görmeyi beklemediği açıktı. "Günaydın, hoşgeldin Sema abla." Kuşkulu gözlerle ikiliye baktı çünkü kendince bu ikilide bir şeyler seziyordu. "Erkencisin canım." Oldukça erkenciydi. "Gece burada kaldı." Dedikten sonra mutfaktan çıkan Serdar, arkasında parlayan gözlerle bakan bir adet Sema ve bu bakışlardan utanan Sedef'i bıraktığının farkında olmamıştı.
Umarım beğenmişsinizdir canımlar❤️
|
0% |