@esslala
|
KIVILCIM tayfa ben geldimm 🖤
O zaman hadi okumayaaa 🌹
6. BÖLÜM
İstekleri doğrultusunda bir alamete doğru gidiyordu insanoğlu. Bu yolda gözlerini ne bürümüş olursa olsun kendi doğruları vardı. Kendi duyguları. Kimini kan bürümüştü kimini hırs. Kimi şehvetiyle yanıyordu kimi şehvetin göremeyecek kadar sus pus olmuş çevresinde ona sunulanlarla savaşıyor. Bu yolda ne uğruna olursa olsun kim olduğunu unutanlar vardı. Nasıl olduğunu da... "Nasıl olur bu!" Genç adam gün boyu oldukça sinirli bir ruh halindeydi ve bu sinir onun bedeninde dinmek yerine körükleniyordu. Asistanı Burcu felaketin farkındaydı. Olabildiğince hatadan kaçınıyor olsa da patronu bu haldeyken ister istemez bocalıyordu. "Efendim size mail atmıştım ben." Haklıydı. Ancak genç adam dalgın olduğu kadar dikkatsizdi bu sıralar. Bir eli belindeyken diğer eli burun kemerini sıkıyordu. Derin bir nefes alıp bakışları ondan cevap bekleyen asistanını buldu. "Tamam Burcu çıkabilirsin." Sesini sakin tutup daha fazla oldukça çalışkan olan asistanını mağdur etmek istemedi. Bir süredir maillere de düzgün bakmamıştı. Oturduğun koltuktan utan Serdar! Burcu odadan çıktığında derin bir nefes almış sivri topukluların üzerinde dik duruşunu bozmadan ilerledi. Sağ elindeki dosyaları sıkı sıkıya kavramış sol elini de gelişi güzel boyalı kumral saçlarına daldırıp ivme vermişti. Son saatlere doğru olduğundan en azından bu saatler sakin geçsin istiyordu. Bir defa daha sinirli patronunun gazabına uğramak istemiyordu. Serdar ise sertçe masaya vurmuş birkaç kağıdın hareketlenmesini izlemişti. Yerinden kalkıp boydan camın önünde akıp giden trafiği izlemeye başladı. Akıp gidenlerin trafik değilde zihnince cirit atan düşünceleri olmasını diliyordu. Bir süre sonra da kendi kendiyle konuştu. "Neden?" Neden bu halde olduğunu merak ediyordu. Ruhu sızlıyordu. Her nefesi ona acı vermekle kalmayıp kalıcı izler bırakıyordu. Dahası sinirli olması için bir sebep yoktu o da biliyordu. Anlamlandıramadığı bir istek vardı içinde onu sinirlendiren de buydu. Ne istediğini bilmiyordu. Uzun süredir doğrudan kendi evine gidiyor acı çeke çeke Sare'nin fotoğraflarıyla konuşuyordu fakat rüyasına ise personel kız giriyordu. Bu benzerlik oldukça canını sıkmıştı. Düşünmek istemiyordu, sırf böyle öfkeli olmamak için ne Sare'yi ne de o kızı ancak Sare bir an olsun aklından çıkmazken onu düşünmemeyi istiyor olması da öfkelenmesine etkendi. Dahası o kız da geliyordu bu benzerlikten ötürü aklına haliyle daha büyük bir etkendi. İyice dengem şaştı! ✨ "Baba hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?" Akın babasına öfkeyle harmanlanmış hüzünle baktı. Babasının onu hiç anlamadığını düşünüyordu fakat yanılıyordu. İdrak etmek için çabalamıyor her şeye yüzeysel yaklaşıyordu. Babası oğlunun bu halini görmek istemiyordu. Talihsiz o olaydan önce de sonra da oğlunun her geçen gün hırçınlaştığını görmüştü. Tek oğlunun da bu şekilde yıpranmasını istemiyor yeğeni Serdar'a düşman olmasını hiç istemiyordu. "Anlıyorum seni oğlum sanma ki anlamıyorum. Her şeyin farkındayım evladım. Geçtiğin bu yollardan ben de geçtim fakat olmuşla ölmüşe çare yok. Eğer öyle olsaydı ben de anneni geri getirebilmek için her şeyi yapardım." Akın'ın duyduklarıyla kalbi sıkışmıştı. Babasının gözünde gördüğü hüzün de ayrıca canını yaktı. Onun annesine nasıl bir aşkla bağlı olduğunu biliyor hissediyordu. Babası kadar dik duramıyorsa bunun nedeni sevdiği kızın bir başkası yüzünden öldüğünü biliyor olmasıydı. Bu nedenle Serdar'ı asla affetmeyecek her daim suçlayacaktı dahası gözlerinde gördüğü acıya rağmen devam edecekti. Her zaman saygı duydu ikisinin o büyük aşkına. İçi yandı bir gün olsun ah demedi. Çünkü yanındaki kadın kuzeniyle de olsa mutluydu. Yüzü gülüyor kapkara gözleri parlıyordu. ✨ "Doğru mu yaptık sence baba?" Bedir Bey oldukça sakin yerinde oturuyordu fakat oğlu Ender oldukça endişeliydi. Genç kızı yemeğe davet etme fikri aklını karıştırmıştı. Evdeki herkes Sare'yi tanıyordu. Belki bir iki çalışan haricinde kızları Sedef bilmiyordu. Bunun nedeni ise Sedef'in o zamanlar küçük olmasıydı. Bildiği tek şey ağabeyi sevdiği bir arkadaşını kaybetmişti. Çok sonra bu arkadaşın sevdiği kız olduğunu Akın ile olan tartışmaya tanık olunca anlamıştı ama sormadı ağabeyine soramadı. "Rahat ol oğlum. Sedef için de iyi olacaktır hem de kızı tanımış olacağız dahası benzerliğe ben de tanık olmak istiyorum." Merakı baskın gelince bir anda yemek fikrini ortaya atıp ani de olsa plan yapmıştı. Eğer denildiği kadar benzerlik varsa torunu ve ailesi için önemli bir konuydu. "Haklısın baba, ben Hazan'a bakayım." Ender karısının yanına giderken Bedir de sadece düşünmüştü. İyi kötü her şeyi. Geçmişi belki de geleceği. "Endişeliyim Ender anlamıyor musun? Serdar için ne kadar zor bir durum olduğunu düşünmediniz mi?" Endişeleri arasında bu da yer alıyordu elbette lakin oğlu bu gün de eve gelmeyecekti biliyordu sabahtan konuşmuştu. "Gelmeyecek o Hazan endişelenme." Hazan Hanım sadece bugün için değil bundan sonrası için endişe duyuyordu. Biliyordu ki kızları sevmiş ve benimsemişti. O halde her daim vakit geçirmek isteyecekti. Bir şeyler için geç olmadan halledilmeliydi. "Sorun bu zaten Ender. Bundan sonrası daha büyük sorun." Ender Bey'de farkındaydı sadece babasına güveniyordu. "Yeter Hazan kızlar gelmiştir. Renk verme Sedef üzülsün istemiyorum. Bu konuyu daha sonra konuşuruz." Hazan hayal meyal genç kızı hatırlıyordu. Organizasyonda yardım istediği personelin o telaşla fark etmemişti fakat Ender durumu anlatınca hatırlamıştı. Sare'yi çok çabuk bağrına basıp kızı bilmişti ama nasıl olurda bir benzerini kabul ederdi. Onun bile yüreği kaldırmazken oğlu için endişesi artıyordu. Bu kız oğluna iyi gelmezdi aksine yaşananları hatırlatıp oğlunu perişan ederdi. Bilmiyordu ki oğlu her gün hatırlıyor kendi ruhuna işkence ediyordu. ✨ "Daha önce de söylemiştik Yavuz Bey teklifinizi kabul etmiyoruz." Genç adam araziler için daha iyi planı vardı Yavuz Bey'in sadece alışveriş merkezi yapma isteği ona basit geliyordu. Daha fazla ısrar edecek olursa bu defa sakince reddetmeyecekti ki "Peki Serdar Bey siz nasıl isterseniz." Demiş ve konu kapanmıştı. Kısa süren toplantısı günün sonuncusuydu. Halinden en çok memnun olan biri var ise kesinlikle Burcu'ydu. Sonunda gün bitmişti hele ki son saatlerde oldukça sakin geçirerek. Genç adam odasında bir süre daha oyalanmıştı. Yaptığı toplantılarda gözden kaçan hususlar var mı diye kontrol etmek onun her daim yaptığı şeylerden biriydi. Masasının çekmecesini açıp dosyaları koyacağı sırada parlayan zinciri görmüş eline almıştı. Uzun uzun baktı, genç kıza ait olduğunu bildiği bilekliği inceledi. Bir kaç gün önce arabasını temizleyen çalışan bulmuş ona vermişti. Sedef dışında arabasına binen ya annesi ya da kız kardeşi olduğundan bilirdi bu bileklik o ikisine ait değildi. Tekrardan dolaptaki yerine koymuş ve çıkmıştı oldukça bunaldığı koca binadan. Sıkıntıyla araba kullanırken bu defa yalnız kalmak istemediğini fark edip eve gitmeye karar vermişti. Babası ile konuştuğu sırada onu yanında istediğini anlamış arayı da epey açtığını fark edince yolu değiştirip Koraklı malikanesine yöneldi. Eve geldiğinde oldukça garipsediği durum üzerine kaşları havalanmıştı. Normalde ev oldukça sessiz olur herkes bir yerlerde kendi halinde bir şeylerle ilgilenirdi. Şimdi ise ileriden gelen kahkaha sesleri oldukça şaşırtmıştı genç adamı. Bayram değil seyran değil! Ne bu? Bir defa daha şaşırmıştı çünkü onu görmüştü. Önce ona sonra masadakilere baktı. Herkes hunharca gülüyordu. Ailesini en son ne zaman böyle görmüştü Serdar? Düşündü. Hatırlamayacak kadar uzun zaman geçmişti üzerinden. Tekrar ona baktı konuşulanı anlamamış olsa da tekrar kahkahalar salonu doldurmuştu ve onunla göz göze geldi. Mavi gözün ışığı söndü bir anda Serdar. Bu kız, nasıl olurdu? Nasıl oluyorda bu durum herkese normal gelebilirdi. Bu durumda artık Sare'ye benzeten tek kendisi değildi acaba kendisi mi abartıyordu bilmiyordu ama kör değildi benziyordu ona bakınca aklına ilk gelen Sareden başkası değildi. Serdar içinde büyük savaşlar verirken sadece baktı. Kızın bir anda kasıldığını uzaktan da olsa anlamıştı. Sebepsizce bakmaya devam etti. Hataydı buraya gelmemeli fotoğraflarda gözlerinin içi gülen sevdiğine bakmalı onunla konuşmalıydı. Henüz o dışında kimse geldiğini fark etmeyince geri dönmeye karar vermişti ki "Oğlum! Hoşgeldin" diyerek ayaklanan Ender Bey'in telaşlanması normaldi. Hele ki Hazan Hanım'ın korktuğu başına gelmişti. Hani Serdar bugün gelmeyecek der gibi bakmıştı kocasına lakin her şey için çok geçti. "Evlat orada öylece dikilecek misin?" Oldukça sakin olan Bedir Bey torunundan cevap beklemişti. Herkes sessizliğe bürünürken Sedef, Hazan Hanım ve Ender Bey'i süzdü. Nedeni neydi bu telaşın, ortamın bir anda gerilmesinin? "Yorgunum dede odama geçeceğim sonra gelirim yanınıza." Cevap bile beklememişti Serdar arkasını dönüp odasına yol almıştı. "Serdar." diyerek gitmeye yeltenen Hazan Hanım'ı durduran Bedir "Gelin nereye?" Hazan endişelendiğini oldukça belli ediyordu. "Şey baba Serdar..." Sözünü kesen Bedir Bey "Ne olmuş Serdar'a yorgun bırak dinlensin gelir elbet yanımıza." O sırada kocasıyla göz göze gelmiş ve omuzlarını düşürmüştü. "Haklısın baba uzun süredir gelmiyordu sanırım ondan heyecan yaptım." Heyecan mı? Diye düşündü genç kız. Düpedüz endişeydi bu ama ne için? Sonra onu ilgilendirmediğini düşünüp sadece sessiz kalmıştı. Etrafı birbirine katmıyorsa sadece aşağıdakilerin endişelenmemesi içindi. Derin nefesler alıp verdi sakinleşmesi gerekiyordu. Öfkelenmesinin nedeni onu görmek mi yoksa ailesiyle görmek miydi? Neden suçluluk hissediyordu, ailesi adına? Sare karşısında olsaydı eğer özür dileyecek kadar suçluluk hissediyordu çünkü ona yapılanın yanlış olduğunu varsayıyordu. Sare'm! Evdekiler sanki Sare'yi hiçe saymış bu kızı yerine koymuş gibi halleri olsa da ailesinin bunu yapmayacağını biliyordu lakin hala sindirememişti. Oysa farkında olması gereken bir durum vardı ki o da aradan sekiz yıl geçmiş olmasıydı. Elbette ailesi Sare'yi çok sevmişti her biri vefatına oldukça üzülmüştü dahası son yolculuğunda da üzerlerine düşeni layığıyla yerine getirmişlerdi. Serdar bunları hiçe sayamazdı onları suçlaması hataydı. Sakince oturup düşünürse eğer ailesinin bu konuda yanlış yaptığını düşünüyor olmazdı ancak o henüz bunu atlatmamış olduğu için bir başkasının duygularını şu aralar anlayamazdı. Hala anlamıyordu bu kız nasıl olurda tüm ailenin sevgisini kazanabilirdi. Kimdi bu! Kim olduğunu zannediyordu? İşten çıkması oldukça iyi bir durumdu kendisi ve çevresinden uzak olacağını düşünmüştü. O gün orada sağlığını öne sürerek kovması da oldukça işine gelen bir durumdu peki şimdi ne yapacaktı? Görmek istediğini biliyorum Serdar, hadi sakin ol. Duştan çıkmış öylece aynadaki yansımasına bakan genç adam sıkıntılıydı. Her gördüğünde farklı hissetmesi durumunda kendine de öfkeleniyordu. Sare'yi anımsatmak bir yana yanındaymış gibi hissettirdiğinden bazı zamanlar izlemek istiyordu, sadece izlemek. Ses tonları farklı olduğundan konuşunca büyü bozuluyordu. Bazı zamanlar ise şimdi olduğu gibi öfkeli bir hale bürünüyordu. O da anlamıyor ne düşüneceğini kestiremiyordu. Bazı şeyler için geç olabilirdi. Ailesinden uzaklaştırmayı deneyecekti lakin o gördükleri, düşününce organizasyonda tanık oldukları da aklına gelince bunun belki de boşa kürek çekmekten öte olmayacağını düşünmeye karar vermişti. Ailesine iyi gelmişti kendisine ne kadar kötü gelmiş olsa da. Onlar için huzur bozacak değildi. Yıllar sonra eve bahar gelmiş oğlum. Hazırlanıp yanlarına gitmek için odadan çıkmış ve yine alışkın olmadığı kahkaha seslerini duymuştu. Derin nefes alıp yukarıdan izlemişti bir süre. Mutluydular. O kız sayesinde miydi bu atmosfer bilmiyordu ama etkisi olduğu gün gibi ortadaydı. Ne yapmış olabilirdi? "İyi akşamlar." Salona geldiğinde doğrudan dedesine yönelmişti. Tekrardan sessizlik hakim olduğundan genç kız da önüne döndüğü sırada ayaklanmak için hareketlenen Hazan Hanım'ı durduran Ender Bey'i fark etmişti. Umursamamaya çalışmış ikiliye bakmıştı. "Dede seni burada görmek ne kadar güzel." Yaşlı adamın sürekli gelmediğini bilirdi. "O yüzden mi gelmedin yanımıza." Huysuzluğu sadece Serdar'a yapardı. Nazı ona daha çok geçerdi. "Yorgundum dede yoksa bilirsin beni?" Yaşlı adam başıyla onaylamış "Geç otur evladım." Demişti. Sedef ise birkaç dakikaya kadar kendi evinde gibi hissederken bir anda yabancı olduğunu hissetmiş ve Koraklı ailesiyle nasıl oldu da bu kadar kaynaştığını düşünmüştü. Sessizliğe gömülüp aileyi uzaktan izlemeye koyulduğu vakit küçük Koraklı durumu anlamıştı. Genç kızın elinden tutup kaldırmıştı. "O zaman siz sohbete devam edin biz odaya kaçalım." Genç kız bunun daha iyi olabileceğini düşünüp gülümsediği sırada Serdar'a baktı ama o bakmıyordu, yadırgamadı. "Neden, sohbet edecektik daha hanım kızımızla?" Bedir genç kızı görür görmez sevmişti. Aksinin imkanı yoktu. Bu kızın mavilikleri çok sevgili eşinin birebir aynısıydı. Bu rengi nerede görse içi giderdi. Hele şimdi kız ona gülüyordu ya konuşmasına hacet yoktu. "Dede bir yere gitmiyor sonuçta tekrardan geliriz öyle değil mi Sedef abla?" Şu abla işine bir türlü alışamayan Sedef başıyla onaylamıştı. Serdar ise abla dediğini duyduğu vakit başını kaldırıp bakma isteğine engel olamadı. Alt dudağını ağzının içine yuvarlarken bir ayağıyla istemsiz ritim tuttu. Ne ablası? Bir tane ağabeyi var o da benim! Ne ablası? Hem abla deyip hem de en iyi arkadaş yapmasına öyle şaşırıyordu ki. Kardeşinin ilkleri olduğundan olsa gerekti. İstemeden de olsa gerilen biri daha varsa Hazan Hanımdı. Oğlunun oldukça sakin görünmesine şaşırması yetmemişti yine de gözlerini oğlundan çekemiyordu. Ender Bey'e ise babasının rahatlığı bulaşmış olmalı ki kızlar yanlarından gittiği vakit iş konularından bahsetmeye başlamıştı. Böyle olmanın daha iyi olduğunu düşünen Sedef rahattı. Genç kızın odasını oldukça beğenmişti. Sevdiği renk tonlarının hakim olmasından kaynaklanması en büyük etken olabilirdi. Sadece dikkatini çeken ve oldukça boş olan duvar eksik hissettiriyordu. Orayı değerlendirmesi gerektiğini düşünüp dillendirdi. "Bu duvar oldukça boş değil mi?" Küçük Koraklı uzun uzun duvara baktı sonra da yüzünde muzip bir gülümsemeyle kıza döndü. "Kararsızım, çok kez düşündüm bu durumu. Canım sıkkın olduğunda sadece bu duvarın önüne geçip oturuyorum. Dakikalarca belki saatlerce. Bazen ben de boş olduğunu düşünüp nasıl değerlendireceğimi düşünüyorum." Bu durum genç kıza tanıdık gelmişti. O da odasındaki duvarını değerlendirmek adına yeteneğini kullanıp resim çizmişti. "Anlıyorums seni, bulursun doğru olduğunu düşündüğün bir fikir." Dediği sırada telefonu çalmıştı. Babaannesi arıyordu sonra saate baktı ve inanamadı epey geçmişti. Bekletmeden cevapladı.aq "Pamuğum" sakin cevap beklemiyordu elbette öyle de olmuştu. "Evladım nerede kaldın daha orada mısın sen?" Merak etmeyip ne yapısındı Feride sultan. "Birazdan çıkarım sultanım vaktin nasıl geçtiğini anlamamışım." Deli kız diye düşündü yaşlı kadın. "Tamam kızım dikkatli gel." Endişelenmesi normaldi. "Tamam pamuğum." Duyduklarından sonra sıkıntıyla kapatmıştı telefonu. Torunu bir tanecik evladının doğru yerde olmadığını düşünüyordu. Evet, patronunu görmüştü canlı kanlı görmese dahi bilmeyen yoktu. Yine de o hayatın evladına iyi gelmeyeceğini ezileceğini düşünüyordu. Daha önce yaşadıklarından biliyordu. Torunu üzülsün istemezdi. "Rabbim sen evladımı koru. İyi insanlarla karşılaştır." Diye diye ömrünü geçiriyordu. "Reddettim baba." Yavuz Bey'in ısrarlarından sıkılmıştı genç adam. "Oğlum teklifleri kârlıydı iyi düşündün mü?" Biliyordu kârlıydı yine de fazla ısrar onu bunaltmış ve daha iyi fikirleri vardı. "Evet, ama o araziler alışveriş merkezinden daha iyisini hak ediyor başka güzel fikirlerim var." Ender gururla arkasına yaslanmıştı oğluna güveniyor daha iyisini yapacağım diyorsa yapacağını biliyordu. "Evladım böyle kararlı ol her zaman bak nasıl da güzel oluyor her şey." Bedir torununa ince mesajlar vermeyi asla aksatmazdı. Özellikle de torununda ufak bir şeyler sezmiş olsun bunu değerlendirirdi. Birbirlerine baktılar bir süre sonrasında sessizlik devam etmişti. Genç adamın alışkın olduğu durum tam olarak buydu diğeri garipti oldukça garip. Sen istiyorsun ki ailen de senin gibi olsun! "Kızım gidiyor musun yoksa?" Serdar babasına baktı sonra da babasının baktığı yere genç kızı yorgun görmüştü dahası az da olsa sıkıntılı. Kaburgalar mı alarma geçmişti? Diye düşünmeden de edemdi sonrasında ise onu ilgilendirmeyen bir durum olduğunu hatırladı. "Evet efendim babaannem merak etmiş. Beni görmeden de kolay kolay uyumaz gitmem daha uygun olur." Sesinden de anlamıştı genç adam gizlediği rahatsızlığını, alnında biriken ter damlaları sadece onun dikkatini çekmiş olmalıydı ki diğerleri fark etmemişti. Kimse derinden bakmıyordu kıza belki de en büyük sebep buydu. "Tamam o halde ben kendi adıma tanıştığıma memnun oldum." Herkes ayaklanmışken "Şuna bak sanki tek kendisi memnun olmuş gibi. Biz de memnun olduk kızım. Kendine dikkat et." Ender Bey ve kızı Sedef söylenene gülerken genç kız yaşlı adama doğru gitti ve elini öpmek için eğileceği sırada yine genç adamın fark ettiği durum yaşanmış kız acıyla yüzünü buruşturmuştu. "El öpenlerin çok olsun güzel kızım." Genç adam duydukları üzerine bu kızın hangi ara bu kadar sevildiğine şaşırıyordu. Ya havle! Dedesi söz konusuydu, koskoca Bedir Koraklı nerde görülmüş birini hemen sevecek benimseyecekti. Sadece sessizliğini korudu Sedef ise gülümsemeye çaba göstermişti. Sonrasında kapıya doğru yönleneceği sırada "Saat epey geç olmuş nasıl geçti anlamadım bile." Bedir Bey konuşmuştu. Normalde bu saatte uyumuş olan yaşlı adam şaşkındı. Nasıl da geçmişti saatler farkında olmamıştı. Gençlerle en son ne zaman bir araya gelmiş uzun uzun sohbet etmişti ki? Genç adam ise gelecek felaketi fark ettiği sırada yerinde huzursuzca hareketlenmişti. Tam olarak da öyle olmuştu. "Haklısın baba fark edemedik. Kızım bu saatte tek gitmen olmaz." Sedef sadece eve gitmek istiyordu yalnız yada yanında birinin olması şu anda çok da umursayacağı bir durum değildi. Nasıl olduysa ağrıları takrardan kendini göstermişti. "Yok efendim sorun değil ben hallederim." Demişti pek oyalanmak gibi bir gayesi yoktu. "Sedef abla sen iyi misin?" Kimseler anlamasın diye çaba göstermiş olsa da görünen o ki olmamıştı. "İyiyim tatlım." Son dakika kimsenin canı sıkılmasın istiyordu genç kız. Genç adam ise şu anın daha ne kadar süreceğini merak ediyordu. "İçim rahat etmez tek gidersen kızım." Sedef ise "Ama efendim..." itiraz edememişti bile çünkü Ender Bey lafını kesmişti. "Aması yok kızım şoföre söyleyelim seni bırakır." Lakin Bedir Bey öyle düşünmüyordu. Genç hanımın rahat edemeyip çekineceğini düşünmüş ve "Şoför değil Serdar sen bırak hanım kızımızı." Genç adam babasından sonra oldukça rahatlamışken bu hiç olmamıştı. Dede tamam sen sevdin de ne bu şimdi? Bedir Bey'e bakakalan genç kız pek de memnun değildi bu olandan. Çünkü Serdar ona sert davranıyordu. Yine azarlar bu bizi! Ender Bey de babasını onaylayınca genç adam karşı çıkmadı. Gün boyu endişesi dinmeyen Hazan Hanım'ın durumuna bu olanlar hiç yardımcı olmamıştı. Oğlunun nasıl renk vermediğini anlamaya çalışıyordu sadece yoksa anlamıştı tabi ki yirmi altı yıllık oğlunu tanıyordu. Sare'ye benzettiğini ortaya çıkaran yakaladığı bakışlarından...
Evet bir bölümün daha sonuna geldik. 🌼
|
0% |