@esslala
|
Fındıksoslukeklerim İyi okumalar 🌺 8. BÖLÜM Mesken olurdu sessizlik. Yara açar kapattırdı. İzler bırakır ağlatırdı. Onun kabuk tutmayan bir yarası vardı ve kabuk tutacak sadece silik bir izi kalacak diye ruhu sancıyordu. O acılarıyla vardı. Yarasıyla bütündü. Kapanacak diye ödü kopuyordu. Gün boyu kendini sorgulamıştı genç adam. Ne istiyordu? Henüz kendisine dahi veremediği bu cevap karşısında oldukça çaresiz hissediyordu. Başı sıkıştıkça Sare'yi sayıklıyor ona sığınıyordu lakin kendisi de biliyordu ki bu sadece bahaneydi artık bu bile yeterli gelmiyordu. Evine almıştı hem de çalışmasına müsade etmişti. Peki neden? Görünce sinirlenmiyor muydu ya da afallayan kendisi değil miydi? Henüz ne durumda olduğunu bilmiyorken ne yapıyordu? Sen sen değilsin artık Serdar diye içinden geçirdi. Tabletinde hakkında çıkan haberlere bakıyordu. Asılsız bir dolu kılıf uydurulmuştu her zamanki gibi. Yalnız hiçbir karede genç kızın yüzü belirgin değildi. En azından bu onu rahatlatmıştı. Hepsi saçma diyerek tableti bir tarafa fırlatıp işine döndü. Yığınla iş onu bekliyordu. Kapısı çalmış ardından da pişkin pişkin sırıtan Melih'i görünce konuyu anlamıştı ancak yine de şaşırmış görünüyordu. Arkadaşı bu saatte kendi iş yerinde olmalıydı. Konuyu anladık! Melih hiçbir şey demeden karşısına oturup öylece arkadaşını süzdü. Genç arkadaşı renk vermemiş olabilirdi ancak o da anlamıştı. "Nasılsın?" Diyerek konuşmaya başlamayı seçti. Serdar kendini geriye atmış durgun bir şekilde bakmıştı. Gönder gelsin Melih. Hala zorlanıyordu ancak buna gerek var mıydı? İstese o kızı uzaklaştırabilirken şimdi evine alması her gün göreceği anlamına geliyordu. "İyiyim Melih." Kısa kesmişti. Melih inanmamıştı elbette tanıyordu yandaşını. Bu cevaba sesli gülmeden edemedi. Serdar'ın ise aklına genç kızın verdiği tepki geldiğinde kısa bir gülümseyecek oldu ama sadece oldu. "Tabi ya iyisin! O kız da kim Serdar?" Şaşkınlığını kahvaltı masasında oldukça gizlemişti artık buna gerek görmüyordu. "Gördün işte yeni çalışan." Bunu sormadığı gün gibi açıktı. "Anladın ne sormak istediğimi." Belirtmesine gerek yoktu halbuki ama bunu yapmakta ihtiyaç duymuştu. Serdar sert bir nefes bıraktı ve iyice koltuğuna yayıldı. "Bir anda hayatıma girdi Melih. Otelde çalışan sıradan bir personeldi. Bizim küçük hanımın gönlünü nasıl oldu da fethetti bilmiyorum dahası ailemi de kazandı." Melih anlamamıştı eş zamanla da kaşları havalandı. "Dün eve gittiğimde bizimkilerle sohbetin dibine vuruyorlardı. Yıllardır sessizlik içinde olan ev dedem dahil herkes kahkahalar eşliğinde yemek yiyordu." Arkadaşı bu durumu oldukça sevmiş ve gülmeye başlamıştı. "Ne hünerler varmış bak sen şu işe ama haklılar beni de güldürdü." Serdar boş boş yüzüne bakıyordu. Gülmeye yer arar hâlbuki! "Eve niye getirdin?" Sert bir nefes bırakan Koraklı çıkmakta olan sakalını sıkıntıyla sıvazladı. "O konuya hiç girme Melih." Yandan sırıtarak baktı. "Elbette gireceğim." Bakışı Serdar'ı rahatsız etmeye yetmişti. Yüzünü buruşturdu. "Sağlığına uygun iş verdin kardeşim. Nasıl girmem, dökül hemen!" Genç adam anlatmadan kurtulamayacağını anlamış ve en baştan anlatmaya başlamıştı. Eksiksiz bir şekilde anlattığına kanaat getirdiğinde başını ovmaya başlamıştı. Neden böyle bir şeyi kendine yük yapıyordu ki? Melih ciddiyetle bakmıştı. "Ne hissediyorsun?" Sare'yi o da çok severdi. Kaybettiklerinde o da bir hayli üzülmüş yasını tutmuştu lakin öleni unutmuyor olsa da yoluna devam etmesini bilecek kadar bilinçliydi. "Bilmiyorum." Kargaşa içinde kalmış gibi hissediyordu Serdar. "Bazen gördüğümde sinirleniyorum. Bazen de sanki Sare karşımdaymış gibi rahatlıyor sadece bakmak istiyorum." Melih atağa geçip "Bir dakika! Tamam, kabul benziyor ama karşında Sare sanacak kadar da benzemiyor." Bu dediğinde kararlıydı. "Bu dediğine inanıyor musun gerçekten?" Sormadan edememişti. "Elbette! Benzemiyorlar diyemem Serdar ama birebir diyecek kadar da değil. Daha dikkatli bak görmek istediğin gibi değil." Melih arkadaşının aksine farklılıklarına odaklanmış yeni bir insan görmüştü karşısında. "Ayrıca renk körü müsün sen bu kız cıvıl cıvıl renkli. Uslubu desen bak hatırladıkça gülesim geliyor. Beni dövecek sandım lan!" Genç adam beyninde çakan şimşekleri hissetmiş son dediği üzerine durmamıştı bile. Görmek istediği gibi bakıyordu. Evet, bu doğruydu. Benzerliğini kafasında çok büyütmüştü. Peki herkes de böyle mi düşünüyordu? Nasıl başa çıkacağım bununla? "Serdar akıllı adamsın iyi güzel yaptın bir şeyler ama ardını düşünerek hareket et." Ağır ağır başını salladı karşısındaki adama. Melih bilmiyordu ki aklı çalışmaz olmuştu ve bunu ona söylemeyecekti. ✨ "Görüyor musun işte gitti çocuğumuz!" Hazan Hanım hala Serdar'ı düşünüp duruyordu. Eve gelmeyince daha da endişelenmişti. O kız yüzünden oğlu üzülsün istemiyordu. Yıllar geçmesine rağmen toparlanmakta güçlük çeken oğlunu biliyor olması bu durumu daha da önemli kılıyordu. Benzerliği can sıkmış olsa da hal ve hareketlerinden sonra benzemediğini anlamıştı. Her konuda kulvarları oldukça farklıydı. Buna emin olmuştu. Oğlunun da bunu fark ettiğini umut ediyordu. "Büyütme bu kadar Hazan, Serdar çocuk değil artık. Bu kadar endişe ederek onu çok sık boğaz ediyorsun." Ender Koraklı haklıyd, cevap vermemesine rağmen kaç defa aramıştı oğlunu farkında bile değildi. "Haklısın canım." Diyerek telefonu bir köşeye bırakmış sakin olmaya çalışmıştı. "Bari şu haberin aslını öğrenseydik Ender." Adam da şaşırmıştı bu duruma. "Yanına uğrayacağım bugün Hazan sen yeterki sık boğaz etme." Buna da tamam! Dedi kadın içinden. Buna da tamam. ✨ "Sen böyle güzel kurabiyeler yaptıkça mutfaktan çıkamıyorum." Yılların emektarı Esma, Koraklı ailesine yaptığı ve yapacağı hizmetten oldukça memnundu. Evin küçük kızını kendi kızından ayırmıyordu. "Sen seversin de ben yapmaz mıyım?" Diyerek gülümsedi. Sedef bazı zamanlarda annesinden görmediği şevkati Esma teyzesinden gördüğünü hissediyordu. Hatta o kadar emindi ki karşısında durup kendisine sevgiyle bakan kadını oldukça seviyordu. Küçük Koraklı bilmiyordu ki o malum günden sonra odağı Serdar'a kayan Hazan ister istemez küçük kızını ihmal etmişti. Yıllardır evi yas evini aratmıyordu. Kendisini toparlayabilmişti fakat kızıyla aralarına o vakit giren mesafeyi kestirememişti haliyle emaktar Esma ilgilenmişti. "Yarın da yapar mısın bu defa tarçınlı istiyorum." Tarçına bayılırdı ancak istemesinin başka nedeni vardı. "Yaparım tabi." Aldığı cevapla memnun olup kadına hafif bir buse kondurduktan sonra odasına koşturdu. Derse geç kalıp anlamakta problem çekmek istemiyordu. "Siz sadece beni gözünüzde büyütün. Al babacığım sevgili yeğenin neler yapıyor bir bak." Akın her sabah olduğu gibi bu sabah da fevri uyanmıştı. Günlük haberleri kontrol ettiğinden kuzeni Serdar'ı da görmüş krizi lehine çekmekle uğraşıyordu ancak biliyordu ki Serdar hiçbir zaman kendisi gibi olmamıştı. Hatta bu duruma oldukça şaşırmıştı. Yıllar sonra ilk defa biriyle görüntülenmesi aklını karıştırmış olsa da umursamadı. "Sen neler yaptığını daha iyi biliyorsun Akın Koraklı." Babasından bir cevap beklerken kız kardeşinin atılmasına oldukça bozulan genç adam. "Ne zaman benimle saygı çerçevesinde konuşacaksın küçük hanım." İğneleyici konuşması kız kardeşini susturmaya yetmiş olsa da kuzeni Sedef'i düşünmeden edemedi. Bir ona bakıyordu bir de karşısında ağabeyini umursamayan kız kardeşine. Onaylamaz bir şekilde başını hareket ettirip kahvaltısına devam etti. Şirkette değinecek konuları da düşünmeden edemedi özellikle Serdarla ilgili haberleri onunla konuşmak gibi. ✨ Arkadaşının gitmesinin ardından daha fazla düşünmek istemediği için nefes almadan çalışmaya devam etmiş ve uzun süredir önem verdiği projenin çizimlerini dijital haline getirmişti. Kaç saat sürdüğünü bilmese de sırtında ve boynunda hissettiği ağrılar onu rahatsız etmeye yetmişti. Çalan kapıya buyur ettikten sonra geriye doğru kendini atıp gelene baktı. Asistanı Burcu dik duruşuyla kendisine doğru ilerliyordu. Farkında olmasa da çalışanına son zamanlarda kök söktürüyor tabiri caizse canına okuyordu lakin memnundu. Onun kadar disiplinli asistanı daha da kolay kolay bulamazdı. "SR Holdingden misafirleriniz İstanbul'a geldi. Bir saat içinde burada olacaklarını iletmemi istediler." Genç adam yoğunluk azaldı diye umut etmişti ki önemli görüşmeyi atladığından afallamıştı. "Tamam Burcu teşekkürler çıkabilirsin." Asistanı çıktıktan hemen sonra tekrardan açılan kapıya baktığında hiç sırası olmadığını düşünse de artık çok geçti. Gel canım kuzenim! "Serdar Bey hastanede ne işiniz vardı özellikle de o saatte." Akın'a sadece baktı. Günlük olarak Akından belirli doz alması gerektiğini biliyordu. Mavi gözleri alayla parıldıyor ve kuzenine bakıyordu. "Yoksa aileye torun mu geliyor." Sinirlenmemesi gerekiyordu ama elinde de değildi. "Akın yine beni özlemişsin anlaşılan." İğrenerek baktı Serdar'a özlenecek listesinde Serdar yer almıyordu. "Yolunu buldun sonunda yasın bitti demek ki!" Duyduklarıyla öfkesi aniden artan Serdar "Akın!" Diyerek bağırdı. Sare konusunda konuşmak isteyeceği en son kişiydi. "Ne o, yapınca sorun olmuyor da ben söyleyince mi aklın başına geliyor?" Kafasını hırsla iki yana salladı cevap vermesine engel olarak alayla konuşmaya devam etti. "Zevkin de değişmiş anlaşılan sen kim sarı kim?" Sare'nin kömür karası saçlarından dolayı yaptığı bu çıkarımla kuzeninin canını yakmayı hedeflemişti. "Akın!" Bu adam çileden çıkartmayı her defasında başarıyordu. "Dert etme Serdar bundan sonra sana ancak başka renkler yakışır!" Burun kemerini sıkan genç adam kuzenine bakmadı. Ya havle! Lanet olası kuzeni bilip etmeden atıp tutmayı oldukça seviyor genç adamın da damarına basmaktan pek hoşlanıyordu. Nereye kadar böyle devam edeceğini bilmese de bu durumun biteceğini de hiç sanmıyordu. ✨ İyi mi yaptı bilmiyordu. Hala bu yaptığına tatmin olacak bir cevabı yoktu. Onu sıkıntıya koyan da tam olarak buydu. Kızı görmek istiyorsun iste ne uzatıyorsun bu kadar oğlum! Bir kişinin daha gönlüne taht kurmuştu anlaşılan. Genç adam bu durumla ilk defa karşılaşıyordu. Nerede görülmüştü aniden sevilip hemen benimsenecek birisini. Artık şaşırmamaya karar vermişti. Ancak masadaki halini görünce mümkünmüş gibi daha çok şaşırdı. Her zaman böyle miydi bu kız? Yemek sonrasında olan konuşmayı aklına getirdi. Para konusundan bahsetmemesi dikkatini çekmişti. Sonuç olarak ihtiyacı vardı ama yine de miktar sormamıştı. Yüzünden gülümseme bir an olsun eksik olmadığını fark ettiğinde işe başlaması iyi hissetmesine yeterli bir sebepti. Güzel gülüyor, kısılan gözleri canımı yakıyor. "Anlaşılan çok daha canım yanacak çünkü bok var gibi gülüp duruyor!" Kendi kendine konuşurken sıkıntıyla nefes vermişti. Genç kız evden gittiğinde kendisi de odasına geçmişti. Yatağa kendini atıp olduğu yerde uyumayı düşünüyordu ki komidinin üzerindeki poşeti görünce yattığı yerden kalkıp poşetin içindekilere baktı. Sonra zihninde canlananlara engel olamadı. Hastanede doktor ile konuşmuş durumun ciddiyeti hakkında birkaç bilgi edinmişti. Gerçekten zor olduğunu düşünüp hafif de olsa içerlenmişti ki odaya girmek üzereyken kızın ağlayarak söylediklerini duyduğunda olduğu yerde kalmıştı. O zaman iş vermek aklında olmasa da kahvaltıda aniden bu kararı almasında gördüklerinin payı oldukça yüksekti. Elindekileri poşete koyup ayaklanmıştı. Yol boyunca düşündü. Yaşı küçük değildi oldukça da rahat tavırları onu şaşırtıyordu. Evet gözünden o minneti görmüştü ama güçlü durmak istediğini genç adam anlamıştı. Neyse ki saygısız değil! Arabasından inmiş olmasına rağmen kapının önünde bunları tekrardan aklına getiriyordu. Daha fazla dikilmek istemediğinden kapıyı çalmış ve beklemeye başlamıştı. Çok geçmeden şaşkın bakışların odağı olan genç adam boğazını temizleyip elindekileri hava kaldırmıştı. Bakma öyle bakma! "Bunları getirdim." Dediği sırada kıza vermişti bile. Sedef şaşkın bakışlarını indirip poşetin içine baktığında daha da şaşırdı. "Doktorun yazdığı ilaçlar." Genç adam ne de olsa sabah gelecek diye erteletmeyi düşünmüş olsa da hastanedeki halini hatırlayınca ışık hızında vazgeçmişti. Patron mu dedi o sana? Jeton sonradan düşüyor bir sus! "Ben... Teşekkür ederim Serdar Bey." Diyebilen kıza baktı ardından içeriden gelen sese "Kimmiş kızım?" Feride Hanım torununun patronunu kapıda görmeyi beklemiyordu tabi. "Serdar Bey hoş geldiniz." Dediği sırada genç kızın elindekileri gizlediğini fark edince yaşlı kadının habersiz olduğunu anlamıştı. Şimdi niye bu kadar uysal? Sedef kendi evlerinde Serdar Koraklı'ya çay servisi yaptığına inanamıyordu. Kahvaltı da sert kahve içen adama çay servisi yapmak nedir? Kara kara düşünüyordu. Genç adam geldiğinden bu yana da ağzını bıçak açmamıştı. Sadece konuşan ikiliyi izledi. Takım elbisenin aksine beyaz tişört siyah eşofman altıyla gayet hoş duruyordu. Akşam yemeğinde de aynı şeyler vardı fakat şimdi inceleme fırsatı olmuştu. Çuvalla da mı görseydik? Sedef'in sessizliği genç adamın gözünden kaçmamıştı. Herkesle uzun uzun muhabbet ettiğini görmüş ancak kendisi olunca ağzını bıçak açmıyordu. Nedenini sorgulamamayı seçti. "Sayenizde evladımın yüzü güldü Serdar Bey." Serdar saygıya önem verdiğinden muhattabı olan yaşlı kadının onun karşısında çekinip durmasından sürekli bey demesinden rahatsız olmuştu. "Sizden bir ricam olacak." Babaanne torun genç adama dikkat kesilmişti. "Bana Bey demenize gerek yok." Yumuşak ses tonunda söyledikleri karşısında Sedef şaşırırken yaşlı kadın ne diyeceğini bilememişti. Durumu fark eden Serdar kadının eline uzanıp sıcak gülümsemesinden gönderdi. "Buna gerek yok gerçekten." Demişti. Feride Hanım emin olamamakla birlikte tedirgin bir şekilde "Peki Serdar oğlum diyeyim o halde." Serdar'ın yüzünde gülümseme daha da yayılırken "Bu daha iyi oldu." Demekle yetinmişti. Bize de böyle gülümsesin Sedef bize de! Genç kız olanlara anlam verememiş kısa süre de olsa odasına giderek kaçış yolu bulmuştu. Olanları düşünüp duruyordu. Böylesine hızlı gerçekleşen olay örgüsü görmemişti. Gökyüzünü tüm güzelliğiyle çizdiği duvarın önüne oturmuş öylece bakıyordu. İçine huzur yayılmaya başlamıştı. Koraklı ailesi... Aklı almıyordu! Kendi işini yapmak istiyordu. Serdar Koraklı bile olsa evini temizlemek değildi amacı. Yaratıcıydı, fikirleri olan biriydi o. Bu şekilde zihnini köreltmek akıl alır gibi değildi. Şimdi evlerinde olmasının yükünü taşıyordu. Pamuğunun onun karşısında ne yapacağını bilmez hallerini düşünüyordu. Böyle olmak zorunda değildi. Bu stresi bu yükü taşımak kolay değildi. Farkındaydı bir çok hayran kitlesinin hayır daha doğrusu tüm hayranları kendisinin yerinde olmak isteyebilirdi. Yakından takip ettiği magazin haberlerinden biliyordu. Yanından geçtiğini iddia eden hayranlarının verdiği tepkileri okumuştu. O ise şu anda aynı çatı altındaydı ama yine de iyi hissetmiyordu. İş verendi Serdar Koraklı nasıl hissettirebilirdi ki? Anlamlandıramadığı bir yük vardı omuzlarında onu iyi hissettirmeyen. Öylesine dalıp gitmişti ki düşüncelere odasına gelen patronundan habersizdi. Serdar uzun uzun izlemişti genç kızı. Neden bu kadar düşünceli olduğunu da ayrıca merak etmemiş değildi. Böbürlenmek istemese de evine gelmiş olmasına rağmen odasına kapanan genç kız meraklandırmıştı haliyle. "Güzelmiş" dediği sırada korkup yerinden fırlamasını beklemiyor olsa da olan olmuştu. Bu hali genç adamı gülümsetirken Sedef şimdi de Serdar Koraklı'nın kendi küçücük odasında olduğu gerçeği ile kalakalmıştı. Bak bize de gülümsedi! "Se... Serdar Bey siz?" Ne diyeceğini bilememişti. Genç adam ciddiyetinin yanı sıra sıcak gülümsemesiyle bakıyordu ardından bakışları duvara kaydı. "Gökyüzü güzelmiş." Dediği sırada genç kız da duvara bakmıştı lakin şaşkınlıktan ağzını kapatmayı unutmuştu. "Severim." Demişti Serdar. Uzun uzun hiç sıkılmadan bakabildiği tek şey olabilirdi tabi öncelleri Sare'den sonra gelirdi bu öncül. Derin bir nefes alıp baktı bir süre "Babaannen odana kapanmanı beklemiyordu." Kendisi de aynı şekilde bu durumu beklemeyenler arasındaydı. "Ben dalmışım, özür dilerim Serdar Bey size de ayıp oldu." Her defasında özür dilemesini istemediğini fark etti Serdar. Nedenini bilmiyordu fakat rahatsız olmaya başlamıştı oysa bu yaptığı şey için özür dilemeye gerek yoktu. Yine gülse? "Gerek yok." Duvara bakarak konuşan adamı izliyordu ama neye gerek olmadığını anlamadı. "Anlamadım?" Şimdi o da aynı yere bakmaya başladı. "Özür dilemene gerek yok." Havalanan kaşlarının altından adama bakmaya başlarken Serdar da ona dönmüştü. "Çok özür diliyorsun ve buna cidden gerek yok. Özür dileyecek şeyler yapmamaya ne dersin?" Göz kırpmış ve cevap beklemeden arkasında şaşkın halde bıraktığı kızdan bir haber odada çıkmıştı. İnsafsız bir daha öyle gülme bana! ✨ Genç kız olduğu yerde uyuklarken ikili hala sohbet ediyordu. Bu kadar konuşacak konuyu nasıl buluyorlardı anlayamamıştı ama pek de dayanacak gibi değildi. Serdar ise konuştukça konuşuyordu. Bu yaptığını o da anlayamamış olsa da içinden geldiği gibi davranmayı seçmişti. "Eyvahlar olsun deli kız." Yaşlı kadın torununun uyuya kaldığını fark ettiğinde verdiği tepki üzerine genç adam da bakmıştı. Sonradan fark ettiği ise yüzündeki gülümseme oluşmasıydı. Kendine gelip ifadesini değiştirdi hemen. Bir gülmeler bir gülümsemeler hayırdır Serdar? "Saat geç olmuş ben gideyim." Serdar ayaklanmış yaşlı kadına baktığı sırada neredeyse genç kızı uyandırmak üzere olduğunu gördüğünde oldukça sessiz bir şekilde konuşmaya başladı. "Ben odasına götüreyim siz önden gidin lütfen." Feride Hanım itiraz edemeden torunu olduğu yerden havalanmıştı. Serdar ise başını eğmiş uyuyan kıza bakmıştı. Ne de masum duruyordu tıpkı Sare gibi. Sedef refleksif bir şekilde kollarını adamın boynuna dolarken kafasını da göğüsüne yaslamıştı. Nefes al lan öleceksin! Burnuna dolan zambak kokusu onu babaannesinin çiçek bahçesine doğru yola çıkartırken küçüklüğüne dair birkaç görüntü zihninde canlanmıştı. Severiz zambağı ama Sarem'in alerjisi vardı. Kalbine saplanan kıymıklar eşliğinde ilerlemeye başladı. "Ah oğlum ben ilacımı almayı unuttum sen götür ben aklıma gelmişken alayım." Yaşlı kadın hayıflanarak mutfağa doğru yönlendiği sırada genç adam da odaya geçmiş yavaş bir şekilde kızı yatağa bırakmıştı. Üzerini örtüp bir süre izledi. Yüzüne gelen saçı eliyle uzaklaştırıp saçlarında gezindi. Yumuşacık olan saçları Sare'den farklıydı. Bunlar ince ve yumuşaklardı ama müptelası olduğu kömür karası saçlar gür ve kalındı. Dokunduğunda bunu anlaması zor olmamıştı. Çok sonra bu şaşkın kızın da ilaç almadığı aklına gelince baş ucuna not bırakmayı uygun gördü. Böyle devam ederse acılarına son veremeyecekti. Sözde dikkat ediyor! Genç adam bunu neden yaptığını bilmiyordu ancak kötü de hissetmiyordu iyi de. Duygularını yitirmiş sanki olması gereken buymuş gibi hissediyordu. Tam olarak bunu düşünmemişti. Melih'in söylediklerini aklına getirdi. 'Görmek istediğin gibi bakma!' Sesi adeta kulaklarında çınlıyordu. Gerçekten bu muydu tüm sorun? Baktı yanında her şeyden habersiz olan kıza. Benziyordu işte! Farklı iki insanın siması bu kadar benzeyebilir miydi? Düşündükçe kalbindeki acı artıyor kendini Sare'nin fotoğraflarına bakarak teselli ediyordu. Gülen yüzüne, kendisine sevgiyle bakan gözlerine ve sadece kendisinin öptüğü dudaklarına bakıp duruyordu. Benziyordu hem de çok. "Neden?" Diye ses duyduğunda olduğu yerde kalmıştı Serdar. "Beni neden almadınız?" Muhtemel rüyasında birileriyle konuşuyordu. "Neden aldılar sizi benden?" Diyerek devam etmiş sonrasında yatağında büzüşüp uykusunda ağlamaya başlayınca daha fazla kalmak istememişti. Çıktı odadan babaannesiyle vedalaşıp sonra da evden. Düşünmek istemeyerek sürdü arabayı. Nereye sürdüğünü bilmeden.
Bölüm sonu✨
|
0% |