@esza_demir47
|
Bağzı karşılaşmalar vardır. Ve bu karşılaşmalar bağzen hayatımızın dönüm noktası olabilir. Benim dönüm noktamın her zaman babamın evden gidişi olduğunu düşünürdüm bu güne kadar... Yanılmışım. Benim en büyük dönüm noktamın bu gün olacağını bilmeden yaşamışım.
Elimdeki süpürgeyi temizlik odasına bırakıp üstümü değiştirmek için soyunma odasına girdim. Mavi bir tişört ve buz mavisi pantolonumu giyip çıktım. Çıkış kapısına doğru yöneldim.
Cemre'de kalan son işlerin yapımına yardım ediyordu. Kahve rengi saçlarıyla uyumlu kahverengi gözleri vardı. Yuvarlak siyah gözlükleri yuvarlak yüzünde çok tatlı duruyordu. Anne tarafımdan en büyük amcamın kızlarındandı. Sanırım 8 kardeştiler.
Çıkışın yanındaki askılıktan mavi çantamı aldım. Kapıyı itip açtığım gibi yüzüme Mardin'in sıcak havası vurdu. İçerisi kılmadan dolayı soğukken dışarısı sıcaktan kavruluyordu. Cemre bana hitaben konuştu.
"Yarın erken gelmeyi unutma!" Kapıyı kapamadan önce çantamı koluma astım ve omzumun üzerinden Cemre' ye baktım. "Dediğim gibi balık hafızalıyım. Aklıma gelirse gelirim." Kapıyı kapadım. Arkamdan duyabilmem için bağırdı." Bu senin için aklıma eserse gelirim demekse unut bunu! Yine tüm işleri kendi başıma yapamam." Başımı cam kapıya çevirip ona ' sen adam olmazsın bakışları attım.'
Sonra önüme dönüp yürümeye başladım. Mardin'de ara sokaklar genellikle ıssız ve tehlikeli olur. Bunun için bir ara annem beni karate kursuna yollamıştı. Tabi fazla kalmamıştım sadece kendimi koruya bilecek kadar öğrenmiştim. Zaten pek hevesli değildim bu konuda. Maksat kendimi korumak.
Zaten karateye annem istedi diye gitmiştim. Benim hep iyiliğimi düşünür. Babam gittikten sonra bir tek yanında ben ve bir kaç parça eşyası varmış. Evi ve bir çok eşyasını satmış. Bunun iki sebebi var demişti bana anlatırken.
Birincisi Babamdan kalma hiç bir şeyi istememesi. Kalan herşey ona babamı hatırlatacağı için satamadığı şeyleri çöpe atmış. İkinci neden ise ailesine gitmek istemiyormuş. Bir süre de olsa kafa dinlemek için bir otelde kalmışız o parayla. Zaten bir hafta olmadan kendini toparlamış annem. Geri döndüğünde büyük bir kargaşa olmuş. Anne tarafım ve baba tarafım birbirine girmiş.
Hayır hayır nedeni annemi istememeleri değil. Tam tersi hangi tarafta kalacağımızı tartışıyorlarmış. İki tarafta annemi çok seviyorlar mış ama ortada güzeller güzeli bir bebek olunca (o güzeller güzeli ben oluyorum.) Tartışma kaçınılmaz olmuş. En sonunda 1ay süreyle dönüşümlü kalmışız annemle.
Şuanda baba tarafımdaki nerdeyse tüm akrabalarıma aynı evde kalıyordum. Evet bizde böyle tüm herkes aynı evde kalıyor. Aslında Evde denemez villa? Apartman?... Hayır hiçbiri. Her neyse 6 katlı ve her katında 12 odası olan bir eve ne deniliyorsa bizim ki de öyleydi.
Anne ve baba tarafımda aşiret. Babamlar 16 kardeş annemlerde 13 kardeş. Kuzenlerimi saymıyorum bile. Aralarında ben hariç en az çocuğa sahip olan en küçük dayım. 6 çocuğu var.
Evin büyük siyah kapısına gelince kapının bir küçük kapısını açtım. Bahçe çok büyük olmasada bence hoş duruyordu.
Evin merdivenlerinden tırmandım. Kapının kilidini yanımdaki anahtarla açtım. İçeriye girince ilk gördüğüm kişi 3 amcamın 2. Çocuğu Mete oldu. Mete benden bir yaş büyüktü ama benimle kafa dengiydi. Kahverengi saçlı ela gözlüydü boyu benden 5 santim falan büyüktü.
Sağ elini sol gühsüne biraz sertçe çarttırıp " selamın aleyküm bacım. Günün nasıl geçti?" Onun bu kaba hallerine göz devirip sorusunu cevapladım." İyiydi. Yarın tekrar gidicem. Erken gitmek istiyorum bu yüzden yemeğimi yiyip yatıcam."
Ayakkabılarımı dolaba koyup ev terliklerimi giydim tam bir adım atmıştımki sol ayağım sağ ayağıma takıldı ve yere kapakalanmam kaçınılmaz oldu. Mete bana gülerken bende göz devirip kalktım. İşte bu yüzden karateye gitmek istemiyordum. Haddinden fazla sakar Ken birde karatede nasıl olurum düşünün.
O bana hala gülerken bende odama gittim. Çantamı yatağımın üstüne koydum. Elbise dolabını açıp kendime beyaz bir eşofman takımı çıkardım.
( Ayakkabı, şapka ve gözlük yok.)
Elbiselerimi giydikten sonra salona geçtim. Salonda mete Can ve Samet vardı. Samet ve Can'da 3.amcamın çocukları. Samet en büyükleri. Can ise en küçükleri. Bugün işleri olmadığı için evde olmalılar.daha fazla ayakta dikilmeyip büyük koltuklardan birine uzandım. İçerdeki Kılmanın Soğuk havası yüzüme doğru vuruyordu.Bu sıcak havada insana en iyi gelicek şey.
Kanepede uzanmaya devam ederken annem mutfaktan çıkıp yanıma geldi. Annem bana kınayan bakışlar atıyordu. Sanırım evdeki kadınların hepsi mutfakta çalışırken ben de burda salonda uzandığım için. Ama bende daha yeni geldim yani az insaf bir az soluklanıyim değilmi? Ama yok illaki bende çalışmalıyım.
"Zaten aylaklık etmesen şaşırdım! Bak hala uzanıyor. Kalk kalk kalk! Hade markete gidip ekmek al. Zahmet olucak ama ne yapalım?"
Annemi daha çok sinir etmek için sırıtıp uzandığım kanepeden ayrıldım." Mete' yi gönderebilirsin mesela annecim. Bende böylece keyfime bakmaya devam ederim."
Ayağından terliği çıkarmak için hafifçe yere eğildiğinde kafamda kırmızı ışıklar yanmaya başladı. Bende hemen yerimden kalkıp kapıya yöneldim. Ayakkabılarımı giyip çıkmadan önce bir kaç kuzenimin arkamdan güldüğünü duydum. Onlara eve gelince saydırırım diyerek marketin ıssız yolunda yürüdüm. Bağzı yerlerde çocuklar topaşıp oyun oynasalarda bağzı yerler ıssızlığını koruyordu.
Markete varmama son bir sokak kala bizim hayırsız Ayyaş Ozan' ın sesini duydum. Adam genellikle sokakta, kaldırımın üstüne oturup şişesini içer, yoldan gelip geçene laf atar. Sağıma soluma baktım ama kimseyi göremedim. Yine aynı ses bu sefer yalvarır gibi çıkmıştı ve hemen sağımda olan eski apartmanın 2. Katından geliyordu. Apartman 4 katlı bağzı yerleri küf ve tozdan perişan haldeydi. Çatısı yoktu yıkılmaya yüz tutmuş bir binaydı. Yaklaşık 10 senedir eve gelen yok bu yüzden eski ve bakımsızdı. O Kadar bakımsızdı ki kapısı bile yoktu. Kaşım çatık bir şekilde eski binanın ikinci katındaki kırık dökük camına baktım.
Ayyaş Ozan karşısındaki bir adama yalvaran gözlerle bir şeyler anlatıyordu. Üstü başı her zamanki gibi bakımsız ve eskiydi ama benim dikkatimi çeken tek şey elbiselerinin bazı yerlerinde kan olması. Adamın yüzünü burdan göremiyordum. Kahretsin çok merak ettim. Birden gür bir ses binadan geldi. "Kes! Her ne olursa olsun bunu yapmıyacaktın." Çok zaman geçmeden bir silah onu nişan aldı silahın patlama sesi duyuldu ve adamın şah damarından kanlar aktı...
.........
Evet efennim hoş geldiniz sefa verdiniz. Bölümü nasıl buldunuz ? Bunları merak ediyorum. Beğenmediğiniz veya biraz daha vurgu yapılmasını istediğiniz konular varmı? Eğer varsa satır başlarına yorumlarınızı bekliyorum.
951 kelime merak ed enler için yazdım. Sonraki bölüme kadar hoşça kalın😘👋
|
0% |