Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@esza_demir47

Sonra uykum geldiği için yatmaya gittim...

 

.......

 

"Ecrin, Ecrin! Oğlum ayılar bile kış uykusunda bu kadar derin uyumuyor. Kalksana!"

 

Bir anda üstümdeki yorganı çekip aldı. Tabi benimde inadım inat. Yatağın çarşafını altımdan çekip üstüme attım ve yastığıma da kocaman sarıldım. Çok zekiyim.

 

Zaten havalar sıcak olduğundan bazen üstüme yorgan atmadan yatıyordum ama üstümde de bir şey örtülü olmasa yatamıyorum. huy haline gelmiş bir şey bu benim için.

 

Tepemde ki Ayşe kocaman bir nefes verdi. Bağırarak -daha doğrusu anırarak- " Gül! Bir baksana!" Mırıltılı bir şekilde "anırma! Senin kadar görgüsüz birini görmedim. Az saygı."

 

İkiside benle yaşıttı ve Ayşe Mete'nin kardeşi. Gül'de beşinci sırada doğan halamın kızı. Ne den evdeki çoğu kişinin benimle yaşıt olduğunu bir keresinde anneme sormuştum. Meğer baba tarafımın ilk 3,4,5,6,7,8ve 9. Kardeşlerin düğünü beraber yapılmış. Ve benim babam 4 kardeş. Hal böyle olunca da çocukların çoğu aynı zamanda doğurmuş.

 

Düğünde babamla beraber üç amcam ve üç halam evlenmiş. Düğünleri toplu yapmalarının sebebide bu sekiz kardeşin okullarının bitirmelerini beklemişler. Okullar bitince ve erkeklerde askere gidip gelince düğünler yapılmış.

 

Odamın kapısı açıldı ve tekrar kapandı. "Ne oldu?" Gül gelmişti. "Bağzıları hâlâ kalkmamış. Acaba kalkmasına yardım eder misin?" Gül'ün gülme sesi geldi. Kaşlarım hafif çatılsa da yerimden kalkmadım. En fazla ne yapabilirler? Belki su dökerler ama bu beni etkilemez.

 

Kapının açılıp kapanma sesi geldi. Yatağımın sonunda bir çökme hissettim. Sanırım Ayşe yatağın sonuna oturmuştu. İki dakika sonra kapı tekrar açıldı. Yazık garibim kapıya acıyorum. Bunların elinde eskidi.

 

Yatağıma doğru adım sesleri geldi. Tam baş ucumda ses kesildi. Bu sefer yatağımın sonundaki çökelme düzeldi ve kapıya doğru yürüme sesleri geldi. Sanırım Ayşe yürüyor Gül'de baş ucumda duruyordu.

 

Bir pislik kokusu alıyorum. Kapının yavaşça açılma sesi kulağıma gelince bende ne yapıyorlar diye yavaşça gözlerimi araladım. Bir anda pijamamın boğaz kısmı tutulup hafifçe kaldırıldı ve soğuk şeyler boşaltıldı.

 

Gözlerim kocaman açıldı. İçimde resmen yeni bir buzul dağ oluşuyor. Hemen uzandığım yerden oturur pozisyona geldim. " Ebeni... Ellerinden ÖPERİM LAN BU NE!?" Sonlara doğru bağırdım.

 

Gül ve Ayşe utanmasalar yerlerde parande atacaklar. Gülme sesleri o kadar yüksektiki ev onların sesinden yıkılacak gibiydi. Elimle içimdeki soğuk şeyleri çıkarmaya çalıştım ama olmadı.

 

Bu sefer ayağa kalkarak pijamamı çırpmaya başladım. İçimden buz küpleri yere düşmeye başladı. Tabi içimde bir kısmı eridiği için küçülmüşlerdi. Hepsini çıkardığım zaman sinirli bakışlarım anında gül ve Ayşe'yi bulmuştu. Hem gülüp hemde kapıdan koşarak çıktılar.

 

Hemen onların peşlerinden gitmek için aşağıya inecekken sol ayağım yatağın çarşafına takıldı. Yere düşerken yüzüm komodinin üçgen kenarına çarptı. "AHH" bağırmam öyle güçlü ve kuvvetliydi ki bir an o sesin benden çıktığını sorguladım.

 

Yerde sırt üstü uzanıyordum. Başım aşırı derecede ağrımaya başladı. Göz kapağımda hissettiğim hareketlilikle elimi göz kapağımın üstüne, kaşıma koydum. Kahretsin... Sağ kaşım kanıyordu.

 

Sinirle yerimden kalktım. Hızlı kalkmış olmalıyım ki başım dönmeye başladı. Bunu takmadan sinirle kapıya yöneldim.

 

Tam bu sırada kapının önünde Mete belirdi. Üstünde beyaz tişört ve mavi pantolon vardı. Bana şaşkınlıkla baktı. Onu takmadan hızla kapıdan çıktım. Merdivenlerden aşağıya inmeye başladım.

 

Şu an üçüncü kattaydım. Ve Gül ile Ayşe'yi tanıyorsam kesin mutfaktadırlar. Mete hemen yanıma gelip omzumdan tutup kendine çevirdi. Telaşla kaşıma baktı. " Lan bu ne?" Sonra gözlerimin içine baktı bende ona sinirle baktım. " Gül ve Ayşe yaptı."

 

Sinsice sırıttı. Bunun ne demek olduğunu bildiğim için bende sırıttım. Bana intikamımı almamda yardım edicekti.

 

Bizim evde böyle bir şey var. Yani mesela şimdi olduğu gibi bir olay olursa kendimize göre kim haklıysa onun tarafına geçeriz. Herkes takımını seçtikten sonra ya iki yada üç gurup oluruz. Ve bu guruplar bir süre birbirlerine çok çok aşırıya kaçmadan eşek şakaları yaparlar.

 

Bu çatışmaların bitmesi içinde olaya zemin hazırlayan kişiler barışırlar. Ve Mete benim tarafım daaa! Biz ikimiz bir araya gelince evde yıkılmadık yer kalmaz ve çok eğleniriz.

 

"Tamam şimdi ilk önce Senem halam senin yüzünü temizlensin. Sonra üstünü değiştirip kahvaltıya gel kahvaltıda guruplaşacağımızı söyleriz. Daha karakola gidecezzz hadi." Gülümsedim o yukarıya çıkarken bende mutfağa, Senem halamın yanına gittim. Tabi yüzümün halini görenlerin ağzından 'hiih' nidaları eksik olmadı.

 

Gül ve Ayşe'de yüzümü. Halini görünce şaşkınlıkla baktılar. Annem yanıma gelerek yüzümü avuçladı. " Yüzünün bu hali ne!?" Sırıtıp Gül ve Ayşe'ye yandan baktım "sofraya oturunca anlatırım annecim. Senem hala yüzüme bakar mısın?"

 

Senem halam artık benim bu yaralanmalarıma alışmış olmalı ki ilk yardım çantasını alıp çoktan yanıma gelmişti. Mutfaktaki yemek hazırlıkları yapılan masaya oturduk.

 

Senem halam hemşire olduğu için bu tür şeylerde genelde ona gideriz. Bir kaç kuzenimde hemşire ama onlar her fırsatta evde olamıyor.

 

Yemek masasında en baş köşede babaannem oturmuş domates doğruyordu. Bir süre doğramayı bırakıp yüzümü ve kaşımı inceledi. Hüzünlü bir nefes koydu ortaya. Gülümseyerek Ayşe ve Güle baktım. SİZİN ECELİNİZ OLUCM! Adlı bakışlarımı atıp geri babaanneme baktım.

 

"Kızım? Kim yaptı bunu sana?" Nazik ve kibar sesiyle bu sefer ben hüzünlü bir nefes koydum.

" Kim değil babaanne kimler. Bana suikast kurdular." Baba annem tekrardan " kimler yaptı kızım" diye sordu.

 

Senem halam da hafifçe kıkırdadı. Gözlerim Gül ile Ayşe'yi buldu. Kaşlarını kaldırarak 'sakın yapma' dercesine baktılar.

 

Sinsice sırıtarak gözlerimle onları işaret etim. "Bunlar babaanne ben masum masum yatağımda uyuyordum sonra bir baktım İçime buz küpleri atmışlar."

 

Babaannem alt dudağını ısırarak bizimkilere baktı. Tam onları azarlayacak diye diye sevinmişken...

 

" Kızım siz buna yaklaşmayın vallaha bu tiple evde kalır alan olmaz kabak başımıza patlar." Ben gözlerimi kocaman açarak babaanneme baktım. Oda dahil herkes gülüyordu.

 

Tam bu sırada Senem halam işini bitirmişti. Sinirle ayağa kalktım. Babaannem gülüşünü sırıtmaya çevirerek bana baktı. Madem sen böyle oynuyorsun hodri meydan.

 

Herkes gülmesini yavaşça sırıtmaya çevirdi. Sağ elimi yavaşça kalbime koydum. Dram modu aktif.

 

"Öyle olsun. Beni sırtımdan vurdun ama ben son sözümü söylemeden bu oyun bitmez!" Babaannem yine hafifçe güldü biz ara sıra babaannemle böyle laf atışması yaparız bunu bilenler babaannemin ne diyeceğini merak ederek ona baktılar.

 

Oda ciddi bir rolle bürünüp sağ elini kaldırdı. " Söyle deli kanlı seni dinliyorum. Eminim halkımda bu söyleyeceğini merak ediyordur." Yine kıkırdama sesleri.

 

Elimi kalbimden indirirken. "Ne demiş Sokullu Mehmed Paşa sen sadece benim sakalımı kestin ama ben senin kolunu kestim." Babaannem anlamaya çalışır gözlerle bana baktı. Daha doğrusu herkes öyle bakıyordu.

 

" Ne söyleyeceksen söyle laf kalabalığı etme hayin antonion"

 

Yüzümdeki sırıtma genişledi sırtımı dikeltip " bu sözün neyini anlamadın Bizans? Eğer sen beni sırtımdan vuruyorsan bende seni kendi silahınla vuruyorum. Kısacası sen benim yanımda değilsen yerini anneannem doldurur."

 

Sinirle gözleri açıldı babaannemin bir kahkaha patlattım. Ben bunu diyince diğerleri de gülmek istesede babaanneme saygısızlık olmasın diye gülmemeye çalışıyorlardı.

 

Babaannem hemen silahına davrandı. Eline terliği tutarak beni nişan aldı. "Anneanne ha! Söyle bakam bacaksız hani nerde Anna Annan!" Son kısmı beni taklit ederek ve ayırarak söylemişti.

 

O terliği atçakken ben hızla mutfağın kapısına adımladım. Babaannem attımı roket atar gibi atıyordu maşallahı var kadının. Ben kapıdan son anda çıkınca terlik benim bıraktığım boşluktan son sürat uçup Yılmaz abimin sırtına çarptı.

 

Yavaşça arkasına döndü bir bana baktı bir de mutfağın kapısından içeriye bakmak için hafif sağa yatırdı kafasını. Sonra yerdeki terliği alarak hafifçe salladı. Terliğe bakarak " bunu hangi gereksiz attı!?" Dedi. Aha b*kun üstüne bastı. Abe çek ayağını!

 

Babaannem sinirle bağırdı "ben attım! Birşey mi deyecen!?"

Yılma abi tam konuşacak ken söze ben atlayıp yine kapının önüne geldim. " Hayır! Malkoçoğlu beni- Ahh" babaannemin diğer terlikle patlayan kaşıma denk getirip vurmasıyla ağzımdan ah nidaları çıktı. Ve diğerlerinden de ' hih' sesleri çıktı. Babaannem

" Malkoçoğlu sen niye giriyon araya? Senem bu kız iyice çirkinleşti buna bir detoksi mi yapsak?" Yılmaz abim de dahil herkes güldü. Gülün gülün son gülen iyi güler.

 

🩴🩴🩴🩴

 

Sonuç itibariyle kahvaltıya bir yarık kaşla oturdum.

 

Kahvaltının en başında dedem ve babaannem vardı. Diğer başta ise en büyük amcam ve eşi vardı.

Yemekler ve biz masaya sığamıyoruz diye iki öne iki arkaya, boyuna şekilde masaları dayamıştık ve buna rağmen hala biraz sıkışık oturuyorduk.

 

Mete'nin boğazını sesli bir şekilde temizlemesiyle tüm gözler ona döndü. " Bu gün Ayşe ve Gül, Ecrin'e bir şaka yapmalarından dolayı guruplar savaşı başlamıştır." Anne ve babaların ağzından 'yine mi?' gibi sözler çıktı. Dedem ve zalım babaannem keyifle arkalarına yaslandılar. Bizim bu tartışmalarımız onları güldürüyordu.

 

Kuzenlerim olayın ne olduğunu sorduklarında ilk önce ben sonra onlar anlattı. Ve sonunda guruplar oluştu. Benim guruplar oluştuğunda aklıma düşün tek soru vardı... Niye benim ta takımımın sadece 3 üyesi kız geri kalanı erkek?

 

Sanırım benim uyanmamın zor olduğunu bilen kız kuzenlerim hemen Gül ile Ayşe'yi tutu. Sadece 5 yaşındaki Asen 20 yaşındaki Helin ve 25 yaşındaki ılgaz onun takımındaydı. İyi yönden bakılırsa karşı tarafta da sadece 23 yaşındaki Metehan vardı. Yani onun dışında tüm erkekler Bendeee!

 

🕵️👮🕵️👮

 

"Ecrin! ECRİN! Hadi kök saldık burda!" Mete'nin tüm müşterilerin içinde bana bağırmasıyla bakışlar bana döndü. Bir masadaki kız " Niye bağırıyor acaba?" Diye merakla sordu arkadaşlarına ben Mete'nin yanına giderken o masaya da uğradım.

 

"Elemanın kusuruna bakmayın biraz kafadan gidiktir. İyi akşamlar dilerim." Masadakiler gülerlerken bende Cemre' nin yanına gidip boş tabakları verdim. " Teşekkürler hadi sen gecikme yoksa bu angutlar müşterileri kaçırcaklar."

 

Güldüm tam gidecekken aklıma gelen şeyle daha fazla güldüm. Cemre'ye bakıp " dur gitme Cemre... Bana bir çilekli şeker verirmisin?" Bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı. Şu an çilekli şekeri neden istediğimi düşünüyor olmalı Mete'nin yine kıçını yırtarcasına bağırmasıyla "hadi Cemre!" O kendine gelip hemen mutfağa gidip çok zaman geçmeden geri döndü.

 

Elindeki çilekli şekeri alıp sırıttım. "Tamamdır. Hadi Allah'a ısmarladık" gözdevirdi " bay bay"

 

Hızla askılıktan çantamı alıp çıktım. Mete, Yılmaz abim, Samet abim, Ayşe, Umut -gülün abisi ve mete'yle aynı yaşta - ve amcam kapıda beni bekliyorlardı. Cümbür cemaat karakolun yolunu tuttuk.

 

🚔🚘🚔🚘

 

Merhabalar❤️

 

Sizce Ecrin niye o şekeri aldı?

 

Guruplaşma

olayı için şaka önerileriniz varsa fikirlerinizi merak ediyorum.

 

1501 kelime

 

Bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın❤️😘👋

 

 

Loading...
0%