Vedaları ile hayatımızı süsleyen tüm sevdiklerimizin anısına 🕊️
Aramıza katıldığın tarih ve saati buraya bırakmayı unutma 🖤
İyi okumalar.
✨🌗🌓✨
Sarayın taş duvarlarına tutunarak bir adım daha attı Mustafa, nefesi boğazına azrail gibi çökerken boşta kalan eliyle kaftanının yakasını çekiştirdi. Hanedanın zehri bir yılan gibi dolandı ayaklarına dizlerinin üzerine çöktü.
Uzaktan ona doğru koşan kadının ateşten tutamlarını gördü, yüzünü seçemese de uçuşan kızıl tellerin yüreğini sımsıcak edişini hissetti. Aşinası olduğu bu his o kadın ne zaman ortaya çıksa içini kavururdu. Tıpkı şimdi olduğu gibi...
Hala yakasında olan eli, dizlerinin üzerine kaydı. Görüşüne pus attı. Boğazındaki baskı ortadan kalktığı sırada gözlerini kapatıp derin bir iç çekti Mustafa. Kafasının içindeki uğultular son bulurken gözlerini açtı ve tekrar kapattı. Göz kapakları çok ağır gelmişti kendisine.
Son kez içine çekti havayı, gövdesi ondan bağımsız yana devrilirken ateşe benzettiği tutamlar savruldu yüzüne , yanılmamıştı. Onu hayal ederken genzine dolan koku yasemindi şuan dolduğu gibi. Bu cihana cennetin kokusu diye sunulacak eşteydi tenine sinmiş koku. Mükâfatlandırılmayı hak ediyordu ama geç kalmıştı.
Heybetli bedeni genç kadının narin kollarının karşı koyamayacağı şiddetle sarsılmaya başladı. İçindeki ateş onu terkeylemiş yerini osmanlıyı yaksalar geçmeyecek bir ayaza bırakmıştı.
"Şehzadem! Şehzadem uyanın, şehzadem. Ağalar... Kimse yok mu? Yetişin. Yardım edin. Şehdazem, Mustafa!"
On altıncı yüzyılın derin uykusu onu etkisi altına alırken, korkuyla ona seslenen bir başka ses daha işitti genç adam.
"Hey! Hey! Beni duyuyor musun? Birileri ambulansı arasın düşerken başını sert çarptı. Beyefendi! Ne bakıyorsunuz öyle bir şeyler yapın ambulansı arayın! Beyefendi, beni duyuyor musunuz?"
Bileğinin içinde bir baskı hissetti adam, " Nabzını hissedemiyorum. Lanet olsun! 112 yi aramak için daha neyi bekliyorsunuz adamın ölmesini mi?"
Bileğinin içindeki baskı azalmış avuç içine kaymıştı "Beni duyuyorsanız lütfen pes etmeyin..." ve yirmi birinci yüzyılın gerçekliği sımsıkı tutmuştu elini.
On altıncı yüzyılın ve yirmi birinci yüzyılın düşleri iç içe geçerken aynı cümleler sızmıştı puslu zihnine.
"Ben yanınızdayım, şehzadem..."
"Ben yanınızdayım, beyefendi…"
✨⏳✨
Merhabalar, hepimizi günden güne tüketen zamanın önüne geçmek için hikayelere geri döndüm. Bir dönem kurgusu ile karşınızdayım umarım severek okursunuz:) Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum...
Ve hiçbir şeyi içinizde tutmayın canlarım daha sonra belki de paylaşacak zamanınız kalmayabilir. Sevdiklerinize bol bol sarılın, seni seviyorum demekten çekinmeyin. Sağlıkla kalın...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |