@eyalvdzss._
|
Sabah çok feci bir ağrısı ile uyandım. Gözlerimi zar zor açabilmiştim. Doğrulamadım bile sadece tavana bakıyordum. Hatırladığım tek şey kapıyı açmamdı. Sonrası yok bende kimin geldiğini bile hatırlamıyordum. Buraya nasıl geldim ,nasıl uzandım gram fikrim yoktu. Telefona bildirim gelmişti. Zar zor telefona uzanıp gelen bildirime baktım. İnstagramdan birisi mesaj isteği göndermişti. Tanımadığım birisiydi. İsmi de garipti. Profil fotoğrafı yoktu. Fake hesap olabilirdi. Mesaja baktığım da " Günaydın..." Yazılmıştı bir de yanında kalpli emoji vardı. Tedirgin olmuştum. Çünkü daha yeni uyanmıştım ve böyle bir mesaj almak istemsizce korkutmuştu . Sonra herkese yazılabileceği aklıma gelmişti.
Telefonu bırakıp ayağı kalktım. Telefona tekrar bildirim geldi. Umursamadım. Mutfağa doğru yöneldim. Buzdolabın da hiç bir şey yoktu. Bomboştu resmen. Dışarısı çıkasım da yoktu. Başım çok pis çatlıyordu. Aç karnına da ilaç içmek istemiyordum. Salona geçtim koltuğa yayıldım. Aklıma dün gecenin en güzel anları geldi. Gökprens ile teknede ki halimiz, sonra buraya geldiğimiz de onu yanağından öpmem. Dediğim de bile tuhaf oluyordum. Aklıma geldikçe sırıtıyordum. Ne yaptın adam sen bana... Kumanda masanın üzerinde duruyordu. Ne kadar çok üşensem de kumandaya uzanıp elime aldım.
Televizyonu açtım. Öylesine takılıyordum. Haber kanalına denk geldim biraz haber izlemek iyi gelebilirdi. Haberlerde bir seri katilden bahsediyorlardı. Kafamı koltuğa doğru yasladım ve gözlerimi kapadım. " Siyah hırkalı bu adamın seri katil olduğu söyleniyor. Beyoğlu'nda işlenen her iki cinayetin etrafında görüntülenen bu adam katil mi? " Dediğin de kafamı kaldırıp ekrana baktım. Ekranda ki gökprens'e benziyordu. O katil olabilir miydi? Benim yanımda meleğe dönüşen adam gerçekten de katil miydi ? Hemde yanımda hüngür hüngür ağlayan bir adam? İmkan veremiyordum!
Kapı çaldı tam o sırada, televizyonu kapatıp, kalkıp kapıya baktım. Kapıyı açtığım da gülümsemesi ile içimi ısıtan bir Songül duruyordu. Elindekileri göstererek konuşmaya başladı. " Poğaça ve açma aldım. Kahvaltı yapıp çıkalım. Bugün Meral çıkıyor." Dedi. Çok heyecanlıydı. Bende en az onun kadar heyecanlıydım . 2 ay sonunda meral'e sıkı sıkı sarılabilecektim. Songül içeri geçti. Kahvaltı hazırladı. En son bıraktığım da çok kötüydü. Şuan ise gülücükler saçıyordu. Salona geçip oturdum. Halim yoktu. Songül sofrayı hazırlıyordu. Şarkı mırıldanıyordum bende. " Aşk adamı inletir, Dert adamı söyletir..." Diye söyleniyordum.
Başım öyle kötü çatlıyordu ki, sanki yerinden çıkacaktı. Dün çok zor bir gün geçirdim ondandır. Çarşamba günü olduğu aklıma geldi bir an da. 5 gündür derslere girmedim . İnşallah çalışabilirim. Bekle beni 2025 "doktor Eylül Acar" geliyor . Songül "sofra hazır doktor hanım!" Dedi gülümseyip zar zor ayağa kalktım . Masaya geçip oturdum. Ben 2 dakika içerisinde kahvaltımı yaptım. İçeriye geçip hazırlanıcaktım ki telefonumun şarjı azalmıştı. Telefonumu, televizyonun önündeki prize taktım. Oda ya gittim. Siyah kaban giyecektim hava soğuktu da biraz...
Mavi kot pantolon ile siyah badi giydim. Üzerime kabanı giyip, yeşil atkımı taktım. İçeri geçtiğim de songül sofrayı toplamıştı. Kafam da ki tokayı çıkarıp saçlarımı saldım. Telefonumu şarjdan çıkardım . Cebime koyup dışarı çıktım. Botlarımı giyerken songüle bağırdım. " Songüül hadi kızıım ya geç kalıcaaz! " Sesim tüm apartmanda yankılanınca ter bastı beni. Rezil olmuştum . Yani ben öyle hissediyordum. " Kızım parayı aldın mı ? Ayrıca acele ettirme beni geliyorum." Dedi içeriden.
Parayı almamıştım. Normal ses tonumla songüle seslendim." Parayı almamışım. Benim yatağımın yanında ki, komidinin ikinci çekmecesinde " Dedim. Songülü bekleyemeden ikişer ikişer merdivenlerden indim. Tam son kat'a geldiğim de telefonuma bildirim geldi. Umursamadan aşağı indim. Gelen faturalara bakıyordum apartmandan çıkmadan önce .
Bizim elektrik faturası 275 lira 25 kuruş yazısını görünce şükür ettim. Geçen ay 390 lira gelmişti de.. Faturayı alıp çantama koydum. Apartmandan çıktım. Derin bir nefes çektim. Sonunda kardeşime kavuşacaktım . Telefona baktım saat için. Ekran da " Gökprens " Yazısını görünce tebessüm ettim. Aklıma dün gece geldi. Hatırladıkça utanıyordum.
Of eylül ya aldın başına belayı kızım! Mesaj atmıştı. Mesajına bakmalımıydım? Utancımdan bakıcağımı sanmıyorum. Kendi kendime gülüyordum. O sırada apartmandan songül çıktı. Gülmemi durdurup
" Parayı aldıysan gidelim. " Dedim . O da kafasıyla onayladı. İkimiz de günler sonunda çok mutluyduk. Taksi'ye binmek için durağa gittik. 5 Dakika gibi bir süre sonunda taksi durağına geldik. Hava bozuktu. Dün gece de baya bir yağmur yağmış olsa gerek her yer çamurdu. Arkamız da ki adam " Kızlar, bu sıra benim hadi binin " Dedi adam. Biz araçtaki arka koltuğa oturduk. Adam arabayı çalıştırdı. Songül " Abi bizi istanbul L tipi kapalı ceza infaz kurumuna götürür müsün " Dedi. Adam şaşkın şaşkın bize baktı. Biz yolda giderken telefonumu elime aldım. İnternetimi açtım. Gökprensten gelen mesaja baktım.
" Zümrüt sahile inebilir misin?" Yazmıştı. Niye çağırıyordu ki? Cevap olarak şöyle yazdım.
" Gökprens önemli mi oraya gelmem? Şuan başka bir işim var da. " Yazıp gönderdim.
Telefonu kapattım ve cebime koydum. Taksicinin bize tuhaf tuhaf bakması beni rahatsız etmişti. Songüle baktığım da o da aynı şekilde bana bakıyordu.
Taksici bize birden seslenince korkarak ona baktım. " Siz ne için cezaevine gidiyorsunuz?" Diye sormuştu. Haklı olarak..
Ben de gülümseyerek cevap verdim. " Bir arkadaşımızı çıkarmaya gidiyoruz " Dedim. Adam da kafasını salladı.
Yol boyunca gökprens'ten mesaj bekledim ama gelmedi. Çok yakındı zaten cezaevi,bizim eve ama biz taksi ile gitmeyi tercih etmiştik.
Taksiye parasını ödeyip taksiden indik. Songül ile benim yüzümde resmen günler sonra güller açıyordu. Birlikte cezaevinin kapısının oraya gittik. Cemre oradaydı.
Kaldırıma oturmuş, ellerini dizlerine üzerine koymuş, başı da ellerinin üzerinde duruyordu . Saçları salık olduğu için yüzünü kapatıyordu. Songül ile birbirimize anlamsız gözlerle bakıyorduk.
"Cemre..? " Dedim. Cemre kafasını kaldırıp bize baktı ayağa kalktı ve yanımıza geldi. Sıkıca bana sarıldı. İçini çekiyordu bana sarılırken. Ağlıyordu büyük ihtimalle. " Sizi çok özledim." Dedi ağlarken. Bende ona sarıldım ama tuhaf olan bazı şeyler vardı. İstese yanımıza gelebilirdi? Gelmediğine göre önemli işleri olması lazımdı. Sadece " Bizde seni özledik kızııl.." Diyebildim. Sarılmayı bıraktık. Songüle bakıp parayı yatır anlamında başımı salladım. O da kafasıyla onayladı.
Songül içeri geçti. Cemre ile ben kaldık. Dün geceden sonra hem de... Soru sormadım. Anlatmasını bekledim. Sustu ve asla konuşmadı. Bende bir şey demedim. Kaldırıma oturup songül'ü beklemeye başladık. O sırada telefonuma bildirim gelmişti. Gökprens'ten diye düşündüm. Elime aldığım da sabah ki instagram hesabı yazmıştı. Mesajı açmadan okuyabildiğim için mesaja öyle baktım. " Bu sensiz hallerimin adını bilen yazsın.." Yazıyordu. Bu ne demekti şimdi? Telefonu kapattım ve cebime geri koydum. Cemreye baktığım da hâla ağlıyordu. İşte öyle bir şey aşk acısı... Ya da gerçekten bizi özledi..
Songül gideli 15 dakika gibi bir süre olmuştu. İkimiz de hâla susuyorduk. Birden cezaevinin kapıları açıldı. İçinden songül çıktı. Yanımıza geldi güler yüzlü şekilde.. " Eşyalarını toplayıp geliyor." Dediğinde ayağa kalkıp songüle sarıldık. Sonun da kardeşimize kavuşuyorduk.. Çok heyecanlıydım. Ona sıkı sıkı sarılmak için... Cezaevinin kapısının orda yürümeye başladım. Çok uzun sürmüştü toplanması? Bende yerim de duramıyordum. Biz 4 kardeştik.. Birimizin başına bir şey gelse , birimizin canı acır..
10 dakika sonra kapı açıldı. Dışarıya meral çıktı. " BEBİŞLERİM " diyerek valizi bırakıp, bize doğru koşup sarıldı. Bizde ona sıkıca sarıldık. Çok özlemiştim onu. Birden bir garip duygu çöktü üzerime? Neden olmuştu gram fikrim yoktu... Sarılmayı bırakıp.. " Sizi çok özledim. " Dedi ama sesi titremişti. " Hepimiz özledik hepimiiz " Dedi songül. Hepimiz gülüyorduk günler sonra. " Canısı eve gidelim sana bomba dedikodularım var!" Dedim. Meral gözlerini açarak " Ne hemen anlat eve kadar bekleyemem." Demişti. Evde anlatıcaktım her şeyi.. Songül " Boşver kızım evde söyleyelim , katil felan koruyoruz ya! " Dedi kısık sesiyle . Bana demişti. Meral'e yeni jeton düşmüştü ki " NE?" diye bağırdı.
Cemre " Boşver meral eve gidelim anlatıcaz söz " Dedi. Meral ise gülerek " Okey canısı ama gidelim yoksa burda meyve vericem ben " Diye güldü. Hepimiz gülüp, kolkola girdik. Şarkı mırıldanıyorduk. " İşte Öyle Bir Şey " Bu şarkıyı yol boyunca bağıra bağıra söyledik.
-* Seni düşündüm dün akşam yine Sonsuz bir huzur doldu kalbime Bir de kendimi düşündüm sonra Bir garip bir duygu çöktü omzuma
Hani yıldızlar yanıp sönerken Hani bir yıldız kayar da insan Hani bir telaş duyar ya birden İşte öyle bir şey *-
Bu şarkıyı söylerken ben duygulanmıştım. Aklıma sadece eski günler geliyordu. Yurtta yaşadığımız zamanlar... Neyse işte öyle bir şey... Apartmanın önüne geldik. İçeri girdik. Bizim kata çıktık.
Tam kapıyı açıcaktım ki, Meral beni durdurdu " Dur canısı ben açıcam!" Dedi. Elimden anahtarlığı aldı ve kapıyı açtı. İçeri girdi. Songül ile bende içeri girdim.
Cemre girmemişti. " Cemre gelsene içeri " Dedim ama gözlerini kaçırarak " Eylül benim acilen lal'e bakmam lazım." Dedi. Lal'e bir şey mi olmuştu. " Cemre lal'e bir şey mi oldu?" Diye sordum. Kafasını hayır anlamında salladı. " Merak etme bir şey yok gelince söz veriyorum her şeyi anlatıcam. " Diyerek merdivenlerden indi.
Bende kapıyı kapatarak içeri geçtim. Meral koltukta yayılmış vaziyetteydi. Songül ise mutfaktaydı. Sanırım meral'e bir şeyler hazırlıyordu. " Canısı cemre nerede? " Dedi. " Bir işi var gelicek " Dedim. Meral heyecanlı bir tavırla doğruldu olduğu yerden " Ay dedikoduları anlat canısı " Dedi. Bende gülerek anlatmaya başladım herşeyi.
Yarım saat olmuştu. Ben anlatırken songül mutfaktan gelmişti bile. Meral ise sandviç yiyordu karşımda. " Oha canısı bunların hepsi ben içerdeyken mi oldu? " Diye sordu bende kafamı evet anlamında salladım. Dün geceden bahsetmemiştim. Çünkü yanımda songül vardı.
Songül " Neyse konuyu kapatın, meral sende yorum yapma içinde sakla!" Diye söylendi. Meralin söyleyecekleri için de kaldı tabiki de. Songül lavobaya gitti. Bunu dedikten sonra. Meral ile başbaşaydık. Soru sormamıştı.
Kapı çaldı. Tam ben kalkıyordum ki meral beni durdurdu " Dur canısı ben açarım, özlemişim açmayı." Dedi ve kapıya doğru gitti. Ben ise koltuğa yayıldım. Kafam çok rahattı. Günler sonra ilk defa. " OHA " Sesiyle kendime geldim ve ayağa kalktım " Meral ne oldu? Kim gelmiş? " Diyerek kapıya gittim.
Gittiğim de şok olmuştum neredeyse. Kapıda gökprens ağır yaralı şekilde duruyordu ve tabiki de onu tutan güney ve mert? Ne olmuştu? Güney " Ee zümrüt içeri almayacak mısın bizi?" Dediğinde şoku atlatıp içeri geçirdim. Gökprens'i koltuğa uzandırdılar.
" Ne oldu buna " Dedim. Güney ise sırıtarak " Çok güzel benzetmişler dimi zümrüt." Dediğin de anlamamıştım. Öyle avel avel suratına bakıyordum. Mert " Güney salak salak konuşma istersen aynısı senin başına da gelebilir, ki bu an meselesi. " Demişti. Gökprens'e baktığım da öksürüyordu. Onu böyle görmek üzmüştü beni.
Gökprens zar zor konuşmaya başladı. " Güney bunun kafasına taş mı düştü. Mert bu kadar mantıklı konuşmaz da?" Demişti. O bunu der demez cevabı yapıştırdım. " Sen Mert'e söyleneceğine kendi haline bak.. Kim bilir kime bulaştın!" Dedim. Bunları söylerken ses tonum biraz azarlayıcı çıkmıştı.
Meral tam yanım da duruyordu. Kolumu dürterek " Canısı bunlar onlar mı? " Diye sordu . Kafamı evet anlamında salladım. Gökprens öksürerek cevap verdi. " Hee ben akıl yoksunuyum ya her önüme gelene çatıyorum! " Dedi. Acaba bu dediğine kendisi inanmış mıydı? Yaraları derin gözükmüyordu ama iyi de gözükmüyordu. Dikiş atılması gereken yerler vardı.
Güney'e bakarak " Otursanıza ayakta kaldınız. " Dedim. Mert tekli koltuğa yayıldı. " Zümrütcüm hiç söylemeyeceksin sandım. " Dedi sırıtarak. Güldüm ama meral'in haline çünkü o koltuk meral'in koltuğuydu. Kimseyi oturtmazdı. Biz bile dahil. Meral'e baktığım da Mert'e öldürücü bakışlar atıyordu.
Güney de diğer koltuğa oturdu. Songül lavobadan çıkmıştı çoktan. Odadan meral'e seslendi. " Meraal gelsene kızım buraya " Diye bağırdı. Meral ise kafasını sallıyordu mert'e bakıp. " Geldim songül geldim " Diyerek içeri gitti. Güney çekil gözlerini iyice kısarak " Kıvırcık evde mi? " Diye sordu. Songül bu ekipten nefret ediyordu? Nedeni az da olsa belli gibi! Meralden düşünceleri almadım daha...
Bende kafamı onaylar şekilde salladım. İçeriden bağırışma sesleri geldi. Herkes bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Ben ise normal bir şey olduğu için önemsemedim. Çok geçmeden meral salona " Canısı bir şey söyle şuna ya!" Diyerek bana bağırdı. Sonra songül içeri gelip " Kızım asıl sen buna bir şey söyle " Dedi. Ben gülmeye başlamıştım. Erkekler ne olduğunu anlamadığı için saf saf bakıyordular.
" Kızım bir insan daha ilk saatlerden çıldırır mı ya?" Diyerek bağırdı songül. Meral anlamsız surat ifadesi ile songüle bakıp bana geri döndü " Canısı asıl hapisten çıkan bir insana iş kitlenir mi ya ?" Diyerek benim yerime oturdu. Songül " Ya alt tarafı çamaşır asıcaksın meral ne oyun bozanlık yaptın!" Dedi ve sandalye'ye oturdu. " Bebişim şuna söyler misi-" Demesine bırakmadan " Tamam ben asarım siz yeter ki didişmeyin ilk günden lütfen!" Dedim. Songül bir şey diyemedi çünkü ben izin vermedim.
Meral'i dönüp " Canısı sana vereceğim şeyleri gidip eczaneden alır mısın hemde hava almış olursun." Dedim meral ise kafası ile onayladı. Pansuman yapılması gerekiyordu gökprens'e. Evde pansumanlık bir şey olmadığı için aldırmam gerekiyordu.
Meral'e bir kağıda neler alabileceğimi yazdım ve onu evden geri döndüm. Songül ise " Hoşgeldiniz " Felan diyordu. Koltuğa geçip oturdum. " Birisi anlatsın neden bu hale geldi bu " Dediğim de mert sırıtmaya başladı. Güney ise söze girdi " Bizimkini seri katil sanıp, dövmüşler." Demişti. İyi de zaten seri katil değil miydi? Songül alayla şöyle dedi " Şaşırmamalı? Haberlerde arkadaşınıza benzeyen insan var?"
Güney ise kaşlarını çatıp " Kusura bakma kıvırcık ama biz insan öldürmeyiz, biz insanların hayatını kurtarırız! Öyle bilip bilmediğin şeylere karışma!" Dedi. Haklıydı ama hayat kurtarırız derken? Doktor muydular? Polis de olabilirdiler? Zaten gökprens fadiği tanıyordu. Kafam karıştı be? " Sizin mesleğiniz ne? " Diye birden sordum. Ani bir soru olmuştu ama yerinde bir soruydu.
Hepsi birbirine bakıp kaş göz yapıyordu. Ne?.. Mesleklerini mi saklıyorlardı? Ajan olmalılar o zaman? Songül " Lan kız bir şey sordu cevaplasınıza?!" Dedi. Hepsi bir şey kekeliyordu. Anlam veremiyorum ne saklıyorlardı bizden?
Güney " Iıı..şey? Biz hepimiz aslında..." Dediği anda zil çaldı. Gökprens haricinde ikisi şükür çekti. Ayağa kalkıp kapıya doğru gittim. Gelen Kaderdi. Böyle sıkıca bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Sarılmayı bırakarak içeri geçti bende kapıyı örtüp peşine gittim. " Meral geldi mi ?" Diyecekti evdekileri gördü. Arkasını dönüp bana baktı.
Songül " Hoşgeldin Kadercim "diyerek ayağa kalkıp sarıldı. Sonra birlikte oturdular.
Güney hemen lafa atladı " Bu kıvırcık gülebiliyormuymuş? Vay be?"
Songül sinirlenmişti yine ama misafir oldukları için bir şey demedi.
Ben gökprens'in yanına gittim. Sessizce " Ağrın var mı? " Diye sordum. O da gülerek ve sessizce " Kalbimde ki ağrı sayılıyorsa neden olmasın. " Demişti. Kalbine mi vurmuşlar. Ah canım yaa...
Bir dakika canım ne ya.. Of kalp ağrısı için ne iyi gelir ki? Ne tarafı ağrıyordu acaba kalbinin? Aptal mısın eylül?
Kenara geçip koltuğun başına oturdum. Kader başına gelenleri songüle anlatıyordu. Telefonum masanın üzerindeydi ve birden ekranı açılınca bildirim geldiğini anladım .
Ayağa kalkıp telefonumu elime alıp tekrar geri oturdum. İnstagramdan gelmişti mesaj. Yine o adamdı sanırım. Yeter. Mesajına yukardan baktım. " Evinize girenler kim? Ne işleri var orada?" Diye mesaj atmıştı. Evimi görebiliyor mu? İçeri girenleri bile görmüş! Bu adamdan iyice korkmaya başladım.
Songül bağırıyordu yine bana " Kızım kapıya baksana meral geldi " Dediği anda hemen kapıya fırladım. Sakince kapıyı açtım. " Canısı nerdesiniz ya? " Deyip sinirlice içeri geçti. Elinde ki eczane poşetini masaya bırakıp " Ben odadayım.. Yorgunum yatıcam biraz.." Deyip odaya gitti.
Bende masanın üzerinde ki poşeti aldım. Verdiğim liste tamdı. Mert bir şeyler diyordu arkamdan " Iı şey beni biraz kan tutar da.. Hava alabileceğim bir yer var mı? " Diye sordu. Arkamı dönüp " Var.. Balkona çıkabilirsin.. " Dedim.
Güney sıkıntılı bir şekilde " Zümrüt bende çıksam sıkıntı olur mu ya hava almam lazım.." Demişti. Böyle insanlar aşırı sinir bozucu değil mi ya? balkona çıkabilmenin nesi sıkıntı olabilir Allah rızası için.. " Evet çok büyük sıkıntı olur..." Dediğim de suratı düştü.. Salak mı bu çocuk " Güney saçmalama istersen çıkabilirsin tabi ki de.. Bir de izin mi istiyorsun?" Dediğin de gülümseyerek mertle balkona çıktılar..
" Songül sende markete gidip hazır çorba alır mısın " Dedim. O da gülerek " Kızım zaten evde bir şey yok alışveriş yapıcam alırım.." Deyip odaya gidip hazırlandı.. Ben ile gökprens kalmıştık.. Poşette ki şeyleri çıkarmaya başlayınca " Doktor Hanım çok acımaz dimi ?" Diye sordu.
Kafamı kaldırıp gülerek cevap verdim " Çok acıyacak maalesef." Dedim. Gazlı belli paketinden çıkartarak, gökprensin yanına oturdum. Kaşını patlatmışlardı. Yazık ya.. Gökprensin yarasını temizliyordum. Bezi sürerken bir an da oflamaya başladı. Canımı acıdı... Keşke gitseydim ya yanında olurdum. " Acıttım mı? " Dediğim de bana baktı.. bende onun gözlerine baktım. Göz göze geldik..
" Hayır. Çünkü hayatım da ilk defa birisi bana pansuman yaptı. O yüzden böyle oldu yani ilk bu diğerlerinde böyle olmaz merak etme ." Dedi
" Diğer yaralar nasıl kapandı? "
" Kendiliğinden kapandı.. " Dedi ve devam etti konuşmasına " Bir tane yaram var o asla kapanmıyor ne olursa olsun."
" Nerende bu yara? Önemli ise hastaneye gidelim. "
" Hastanelik bir durum yok. Kalbimde bu yara geçmiyor, geçmicek ve dermanı bir tek kişi de. " Dedi
Buruk bir gülümsemeyle " O kişi kim? " Dedim.
" Bende kalsın olur mu? " Diye sordu kafamı sallayıp ayağa kalktım. Masaya yönelip, bant ve pamuk aldım. Geri döndüm.
" Şimdi biraz bastırıcam haberin olsun. " Dediğimde gülümsedi.
" Gelecek her şey senden gelsin be zümrüt.." Demişti. Kalbime sözleri ile dokunmaya çalışıyordu. Ki başarıyordu da! Pamuğu yavaşça kaşının üzerine koydum. Bantı da üzerine koydum. Bantladıktan sonra diğer pansuman yapılacak yerlere baktım. Karnının üzerin de bir yer vardı. Üzerinde siyah gömlek vardı. " Gömleğini düğmelerini açabilir misin?" Dedim.
" Neden ki eğer pansuman için soruyorsan gerek yok oraya "
" Ne demek gerek yok ya saçmalama kanıyor resmen.."
" Boşver orayı bak rica ediyorum.."
" Utanıyor musun " Diye sordum.
Gülerek " Yok be senden mi utanıcam birde "
" Evet olamaz mı " Dedim.
" Yok senden utanmam bu söz konusu bile olamaz "
" Eee o zamaan?"
" Peki ama sorgulamak yok " Dedi. Bende kafamla onayladım. Gökprens gömleğinin düğmelerini açtı. Açtıkça gözlerim de büyüyordu. Vücudu full yara ile kaplıydı. Bazı yerler kabuk tutmuştu. " Gökprens bunlar ne?" Diye sorduğum da " Sorgulamak yok zümrüt." Dedi. Susmak zorunda kaldım.
İlk önce yarasını temizledim. Sonra yaranın mikrop kapmaması için ve tekrar kanamaması için merhem sürüp, pamukla üstünü kapatmaya çalıştığım da koltuğu sıktı. Yüzüne baktığım da gözünden yaş akıyordu.
" Çok mu acıttım?"
Zorla gülümseyerek yutkundu " Hayır.. Asla.. " Dedi ama yalan söyleme konusunda çok beceriksizdi. Bantı da yapıştırdığım da kapı çaldı. Ayağa kalkıp kapıya baktım. Yani duygusal olarak ne hissetmem gerekiyordu bilmiyorum ama.. Çok kötü yaralar olduğu kesin. Üzüldüm sadece.. Kapıyı açtığım da ellerinde poşetlerle Songül duruyordu. Poşetleri elinden alıp içeri geçtim.
" Hoşgeldin Songül " Dedi .
Songül de kafası ile onaylayıp, mutfağa geçti.
" Bir şeye alerjin var mı? " Diye sordum.
" Yok da neden? "
" Yemek yapıcaz ya "
" Yemeğe kalmayalım biz hem lal evde tek."
" Sen bu halde bir de gitmeyi mi düşünüyorsun? Ayrıca lal'in yanında cemre var sen rahat ol. " Dedim.
Şaşkınlıkla " Cemre mi? Onun ne işi var ki orada? "
" Lal'i merak etmiş? Ayrıca sen hiç bir yere gitmiyorsun. Özellikle de bu halde. "
Dediğim de kalkmaya çalıştı. " Yok ben giderim." Dediği anda koltuğa geri düştü. Gülmemek için zor duruyordum. Maalesef ki benden önce o gülmeye başladı. " Özür dilerim doktor hanım " Dedi. O bunu deyince gülmeye başladım . Songül bana içerden seslenince gülmeyi bırakıp
" Bence burada kalmalısın bir iki gece " Deyince gülerek bana baktı.
" Hadi ben burada kaldım diğerleri bensiz yapamaz asla "
" Onlarda burada kalsın. Hem onlar içinde tehlikeli dışarı çıkmak . "
" Saçmalama istersen rahatsızlık veririz şimdi hiç gerek yok "
" Nazlanma burada kalıyorsunuz bitti nokta. "
Ben mutfağa gitmek için arkamı döndüğümde de " Ne nazı ya..?" Diye sordu bende durup elime telefonumu alıp, Sırıtarak içeri geçtim...
...
Elime telefonumu alıp cemreye mesaj attım.
" Cemre lal'i de alıp bize gelebilir misin..?"
Deyip gönderdim. Songül ile yemek yapmaya başlamıştık. Yaprak sarması yapıcaktık. Çok becerikliyimdir bu konu da. " Bu gece burada kalıyorlar " Dedim songüle.
" Ne? Neden? " Dedi kısık ses tonuyla.
" Burada kalmaları gerekiyor çünkü. Merak etme ben halledicem tamam mı? "
" Eylül iyi misin sen daha ne oldukları bile belli değil. "
" Ne olabilirler songül. Katil mi? Terörist felan mı sanıyorsun onları?"
" Valla olabilirler şaşırmam. Bu gece kalsınlar yarın gitsinler! "
" Tamam songüll " Deyip bulaşık ellerimle yanağından makas aldım. O sırada telefonuma mesaj geldi. Ellerimi temizleyip telefona baktım. Yine O gizli adamdan gelmişti . " Cevap vermeyecek misin? " Yazıyordu. Bu adam beni iyice korkutmaya başlıyordu hafiften. Adamın profiline girip onu engelledim. İşe yarardı belki.
Songül ile konuşa konuşa sarmaları sarmayı bitirdik. Bundan sonrası songüldeydi. Ben içeri geçtim. Gökprens ile diğerleri konuşuyordu, ta ki ben içeri girene kadar. Ben içeri girince sustular.
Güney " Zümrüt burada kalıyormuşuz ama hiç gerek yok gerçekten " Dedi
" Neye gerek yok ya bence çok gerek var hem gökprens gibi olmanızı hiç kimse istemez. " Dediğim de mert sırıtarak şöyle dedi.
" Biz alışığız be zümrüt yanlış anlaşılmaya! O yüzden gidelim biz " Dediğin de cümlesini yarı da kesip " Sus be! ben burda kalıcaksınız diyorsam burda kalıcaksınız. "
Kapı çaldı.
" Sizin kapı da maşallah bir susmak bilmedi. " Dedi mert. Haklıydı.
Gidip kapıyı açtığım da lal karşımda duruyordu. " Kahraman ablam " Diye bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Cemreye de sarıldıktan sonra hepimiz içeri geçtik. Lal koşarak abisine sıkıca sarıldı. " Abicim senin burada ne işin var?" Dedi gökprens. Cemre gülerek lafa girdi. " Zümrüt bana yazdı. Lal'i de al bize gel diye. Bende hazır ordaydım lal'i alıp geldim."
Gökprens bana baktı " Ne gerek vardı?"
" Çocuk tek mi kalsın.? " Diye sordum. Biraz düşündü ve sonra onay verdi .
Yarım saat sonra songül ile sofrayı kurduk. Misafir odasından sandalyeleri alıp, masanın etrafına koyduk. Herkes sofraya oturdu tek iki kişi eksikti meral ile gökprens.
Meral'i uyandırmak için odaya gittim.
" Meral uyanır mısınn artıık.. Yemek hazır. "
"..."
" Meraaal! "
" Git geliyorum bebişim " Deyip tekrar arkasını dönüp yattı. Aniden gelen cesaret ile masasının üzerinde duran suyu dökmek geldi aklıma.
Suyu başından aşağı dökünce kalkmak zorunda kaldı ne yazık ki.. Birisi bana yapsa sinirden 4 köşe olurdum.
" Kızım uyuyan bir insan böyle mi uyandırılır? "
" Hayır ama uyanmayan insan böyle uyandırılır. " Deyip odadan kaçtım yoksa feci şekilde azar yerdim. Salona geçtiğim de herkes sofradaydı gökprens dışında . Onun tabağı mutfaktaydı hâla. Tek başına yer herhalde. Gidip mutfaktan tepsiye yemeklerden koyup, salona geçtim. Lâl abisinin yanında durup ona heyecanla bir şeyler anlatıyordu ama gökprensin umrunda değil gibi..
" Bende sohbetinize dahil olabilir miyim ?" Dedim.
Gökprens ile lal birbirine bakıp güldüler.
Gökprens " Tilki ile leyleğin macerasını dinlemek mi istiyorsun?" Deyip güldü .
Şaşırmış gibi yapıp " Aaaa en sevdiğim hikaye. " Dedim.
Tepsiyi masaya bırakarak, tekli koltuğa oturdum. Lal abisine bakarak " Gördün mü bir tek sen sevmiyorsun " Dedi. Kollarını birbirine bağlayarak, dudaklarını büzdü. Sonra masaya geçip, cemrenin yanına oturdu. Ah gökprens ah..
" Yazık valla , neden dinlemiyorsun kızı aaa.." Deyip ona tip tip baktım.
" Ya dinliyorum, hem nereden çıkardın dinlemediğimi?" Dedi .
" Valla uzaktan öyle görünüyordu. Hadi itiraf et dinlemiyordun. "
" Dinlemesem nereden bilicem ismini hikayenin?" Diye sordu.
Direniyordu ama yenilecekti elbette.
" Konusu ne hikayenin "
" Tilki leyleği yemiyor muydu?" Dediğinde hayretlerle ona baktım. Allah'tan lal duymadı.
" Şuan kendini ele verdin " Deyip güldüm.
" Ne ? Yemiyor mu? " Deyip dudaklarını ısırdı.
" Hayır."
" He.. Tamam dinlemiyordum. " Deyip güldü zorla olsa da.
" Kitap okumanı tavsiye ederim hemde ilkokul kitaplarından başlamalısın. "
"Cahil miyim ben"
Ayağa kalkıp tepsiyi alıp koltuğun kenarına oturdum. Bir kaşık çorba alıp " Çorba iç çorba " Dediğim de bir şey diyecekti." Bir dakka da ben cahil mi?" Dediği anda kaşığı ağzına soktum.
" Nasıl olmuş çorba?" Dedim.
" Sorumu cevaplar mısın?" Dediği anda ikinci kaşığı verdim ağzına.
" Nasıl olmuş be? "
" Güzel olmuş da ben cahil " Dediğin de ağzına ekmeği tıkadım. Hay senin cahilliğine ! Ben sana cahil mi dedim? Kitap okumak ile cahilliğin ne alakası var?
" Çorba nasıl çorbaa!" " Diye bir tık fazla bağırdım.
" Çok güzel olmuş ellerine sağlık.."
" Afiyet bal şeker olsun."
...
Ben gökprens'e yemek yedirirken telefonum çaldı. Telefonu elime aldığım da arayanın üniversitede ki hocam olduğunu gördüm.
" Pardon bakmalıyım buna . " Dedim gökprens de kafası ile onayladı . Telefonu açtım.
- alo efendim hocam.
- eylül kusura bakma kızım seni rahatsız ediyorum ama bir sorun mu var ? Kaç gündür derslere girmiyorsun?
- yok hocam bir problemim yok yarın zaten ders'e gelicem.
- emin misin problem olmadığına?
- eminim hocam sorduğunuz için de teşekkürler.
- rica ederim kızım iyi akşamlar.
- iyi akşamlar hocam.
Deyip kapattım.
" Kim o? " Dedi songül.
" Cemil hoca. Derslere niye gelmiyorsun diye sordu.
Gökprens " Hocaların gözde öğrencisi olmalısın bizim hocalar sormazdı ama zorla ders'e sokarlardı. " Dedi.
Bende başımı sallayıp " Tabii. " Dedim.
...
Yemekleri yedikten sonra hep birlikte oturuyorduk. Lal dışında, o uyuyordu. Biz de çay koyduk öyle, havadan sudan konuşuyorduk.
Mert " Meral sen niye içeri girdin?"
Meral bu konuyu konuşmayı pek sevmiyordu. Yani ne olduğunu anlatmayı felan. O yüzden vereceği cevaba bakıyorduk hepimiz. " Boşver canısı yanlış anlaşılma.. " Dediğin de bir mert gülmüştü. Neden güldüğünü anlamamıştım .
Mert " Canısı derken?"
Bize daha yeni jeton düştüğü için bizde gülmeye başladık.
" Yanlış anlaşılma olmasın herkese diyorum ben onu " Dedi meral. Hepimiz güldük onun bu dediğine . Saat 9'a geliyordu. Herkes gülmeyi bıraktığın da ortamda uzun bir sessizlik oluştu. Bu sessizliği telefonuma gelen bildirim sesi bozdu. Herkes bana bakarken ben masanın üzerinden telefonumu aldım. İnstagramdan gelmişti. Yine o yabancı adamdan gelmişti .
" Artık uyusan mı diyorum. "
Bu bizi mi izliyordu. Sapık herif ya iyice tedirgin olmuştum. En iyisi engellemekti . Cemre " Ne olmuş " Diye sorduğun da üzerimde ki bakışlardan kurtulmak için " Reklam ya , reklam bildirimi " Dedim. Telefonuma bakarak, Adamın profiline girdim. Engelledim. Telefonu masaya bırakarak , Ayağa kalktım. "Ben bir çaya bakayım " Deyip mutfağa gittim. Bu yazan adam kimdi? Ne istiyordu benden? Hayır o değil görüyor gibiydi. Herşeyi. Bunları düşünürken çayları bardaklara doldurdum. Elimde ki bardaklarla içeri geçtim ayakta meral duruyordu. Elinde de benim telefonum vardı. Meral bana bakarak " Bu sana yazan kim canısı?" Dedi.
Şifrem olduğu için instagram'a giremezdi. Ben de bunun rahatlığı ile " Kim ? " Diye sordum. Meral elinde ki telefonu gösterek " Sana "benden kurtulamazsın " Yazan kişi kim canısı " Diye sorduğun da aklıma o adamdan başka birisi gelmedi.
Gökprens " Birisi seni tehdit mi ediyor? " Diye sorduğunda sadece donup kaldım. Bir şey diyemedim.
|
0% |