@eyalvdzss._
|
" Herkes aynı anda geceyi yaşar ama herkesin karanlığı farklıdır. "
🌙
Meral elinde ki telefonu gösterek " Sana "benden kurtulamazsın " Yazan kişi kim canısı " Diye sorduğun da aklıma o adamdan başka birisi gelmedi.
Gökprens " Birisi seni tehdit mi ediyor? " Diye sorduğunda sadece donup kaldım. Bir şey diyemedim.
Bütün vücudum çöküş yaşıyordu ama cevap vermek zorundayım.
" Yok.. Yani kimsenin beni tehdit ettiği felan yok "
Gökprens gözlerini gözlerime dikti. Anlamış mıdır? Korkmuyordum söylemekten ama tedirgindim. İçimde kötü bir his vardı. Hani birden içinize bir ağırlık çöker ya onun gibi. Bu histen, kaçış yoktu.
Songül sesini yükseltti. Bağırarak
" Emin misin? Yazmış işte adam "
" Üniversiteden arkadaşım dalga amaçlı yazıyor işte kafaya takmayın " Diyerek gülümsedim. Zorda kaldığım anda yaptığım bir şeydi. Hiç kimse bana inanmış gibi bakmıyordu , ki ben bile inanmamıştım bu yalana?
O sırada tekrar bildirim sesi geldi telefonuma. Meral telefona baktı. Yüzünde çok hafif ama çok hafif bir tebessüm belirdi. Tepsiyi sehpanın üzerine koyduktan sonra tüm gözler meraldeydi.
Gülerek telefonu bana uzattı . " Al canısı arkadaşın sana soruyor." Dediğin de elime telefonu aldım . İçimde ki sıkıntı büyüktü.
Mesajda " Yarın üniversiteye geliyorsun değil mii arkadaşım?" Yazıyordu. Bir dakika ne? Korkudan telefonun kilidini açıp, adamın numarasını engelledim ve sonra da telefonu kapadım .
" Ne soruyormuş? " Diye sordu gökprens.
" Yarın geliyorsun değil mi yazmış yani önemli bir şey yok. " Dedim.
Sonra yerime geçip oturdum. Herkes çayını alıp içti. Saat 11'e gelicekti. Üzerimde ki yük yüzünden saatin kaç olduğuna bakmamışım. Zaten gökprens de yaralı olduğu için yorgundu biraz. Yastık, çarşaf ve battaniye getirdim. Yorganımız yoktu, yetimhanede de sadece battaniyemiz var şuan ki gibi.
...
Yatacakları yerleri hazırladıktan sonra " İyi geceler " Deyip odama geçtim. Yatakta lâl uyuyordu. Ben cemre ile aynı odada kalıyordum. Songül ile meral de aynı odada kalıyordu. Ateşle barut normalde yanyana durmaz ama neyse..
Yatağın kenarına geçip, oturdum. Kapı açıldı o sırada. Gelen cemreden başkası olamazdı. Gelip kendi yatağına oturdu. Bileğinde ki toka ile saçlarını topladı.
Kısık bir sesle " Bu gece beraber uyuyalım mı eylül?" Dedi.
" Cemre sen iyi misin? Sen birisi ile yatmaktan nefret edersin. " Dedim. Çünkü onu yakından tanıyordum. Hayatı ile herşeyi ilk bana anlatırdı .
" İyi değilim, lütfen.. " Dediğin de sesi titremeye başlamıştı. Yanına geçip oturdum.
" Özür dilerim eylül senden.. Her şey için.." Dedi.
" Ne? "
" Niyesini sorma olur mu?" Dediğin de ona garip şekilde bakıyordum.
" Cemre bana anlatabilirsin. Ne yaşadığını bilmek istiyorum çünkü ben senin kardeşinim." Dedim.
" Zaman ver bana olur mu sadece zaman.."
" Peki.. "
Israr etmedim. Kendisi ne zaman anlatmak isterse o zaman anlatır. Neden özür dilediği hakkında gram fikrim yoktu.
Battaniyenin altına girip, birbirimize sarıldık. Cemre ağlayıp, iç çekiyordu. Bende teselli etmek amacı ile saçlarını okşuyordum.
Gökprens iyi mi acaba? O kadar yara almış ama hastaneye hiç gitmemiş niye? Bir sebebi olmalı. Ya da ben mi kafaya takıyorum, çünkü kendisi baya bir alışmış bu duruma .
Cemrenin durumu kafamı karıştırıyordu. Ne yapmaya çalışıyordu. Umarım kendine zarar verecek herhangi bir şey yapmıyordur. İllâ ki bir gün anlatıcak bana.. Her şeyini...
Bugün ki adam kimdi? Ne istiyordu benden? Evde ki konuşulanları nereden biliyordu? Numaramı nereden bulmuştu? Hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Korkuyor muydum? Tabiki de, tanımadığın bir kişi tarafından böyle mesajlar almak illa ki korkutuyordu insanı.
Valla bu kadar şeyi düşünene kadar, derslerimi düşünseydim Nobel almıştım yemin ederim.
Zaman mı geçmek bilmiyordu? Allahım sen bana sabır ver. Ruhum daralıyor. Nefes alamıyorum. Kalbimde bir acı vardı ne olduğunu bile bilemediğim.
Bir gün ya, bir günüm normal geçsin.
Nefes almak da çok daha fazla zorlanıyordum. Sanki kalbime bir şey saplamışlar gibi..
Cemrenin yanından yavaşça kalkıp, odadan çıktım. Hedef balkondu. Yavaşça koridorda yürüyordum. Kimsenin uyanmaması için.
Salona geçtiğim de hepsi uyuyordu. Bir tek gökprens yoktu. Yavaşça balkona doğru ilerledim tam kolu indirecektim ki, balkonda üzerinde battaniye olan gökprens'i gördüm. Yer'e oturmuş yıldızlara bakıyordu.
Kolu indirip, kapıyı açtım.
Kafasını bana doğru çevirdi.
Beni görünce yüzünde bir tebessüm belirdi. " Zümrüt?" Dedi sorarmışçasına
" Hı "
" Yarın okulun yok mu senin gidip uyusana "
" Uyku tutmadı." Deyip derin bir nefes çekip yanına oturdum.
" Seni niye uyku tutmadı?" Dedim.
" Aklıma bir şeyler takıldı da " Dedi. Merak ettim ve sanırım bu yüzden kendi içim de sürekli çelişiyordum.
" Ne takıldı ki?"
" Bugün sana mesaj atan kişi arkadaşın değildi dimi..? "
Biliyordum zaten inanmadığını. Niye sordun ki şimdi bunu? En iyisi kaçamak cevaplar vermekti.
Düşünüyormuş gibi yapıp , yıldızlara baktım. " Nereden çıkardın şimdi bunu?"
Sırıtarak " Yalan söyleyen insanı da anlarım.. Sorudan kaçmak için kaçamak cevap verenleri de.. "
YUH! İnsanın içini de mi okuyorsun be adam..
Kekeleyerek " Kim? Neyden? Ne için kaçıyormuş " Dediğim de sırıtması gitgide daha da büyüdü.
" Baş harfi zümrüt olabilir mi acaba?"
Öksürük tutmuştu... Tam da yerinde yani.. Yanlış anlayacaktı.
Dalga geçermiş gibi " Soruyu tekrar sorar mısınız? " Dedim gülerek.
Gülüşüme karşılık vererek " Yazan kişi arkadaşın değildi dimi? " Diye tekrar sordu.
Doğruyu söylesem yükümden kurtulacak mıydım?
" Eee cevap " Deyip darlıyordu beni.
Yalan söylemek zorunda değildim. Başı zaten bela da bir de ben mi derdimle uğraştırayım.
" Bak zümrüt.." Deyip elimi tuttu. Kalbim hızlanmaya başladı. Ne oluyordu bana...
" Derdini söyleyemeyen dermanını bulamaz... Senin dertlerin benim dertlerim demek söyle de derdine derman olayım... "
emin oldum kesinlikle akıl okuma diye bir gücü var bunun...
Düşünmüyorum artık..
" Yok yanii arkadaşım o benim.. "
" Emin miyiz? "
" Çok! " Dedikten sonra nefes aldım.
Gökprens elimi bırakıp, duvar tarafına doğru yaslanıp, dik bir şekilde oturdu. Kolunu açıp
" Üşümüşsün "
" Yok ya alakası yok sıcak kanlıyım ben "
" Elin öyle söylemiyor ama. " Dediğin de mor renginden daha çok morarmıştım.
Gerçeği söylemek gerekirse gerçekten de üşümüyordum . Elimi diğer elime aldığım da buz kestiğini anladım.
" Haklı olmak konusunda üzerime yoktur.. " Dedi.
Ukala şey ne olacak..
Sırıtarak " Ukala mısın biraz "
" Biraz mı? "
" Ne?"
" Bence ukalanın tekiyim ama yine de sen bilirsin... " Deyip kolunu iyice açtı.
" Gelir misin artık dondum burada." Dediğin de gülerek yanına yanaşıp, kolunun altına girdim. Kolunun altına girmem ile birlikte kapatması bir olmuştu battaniyeyi üzerimize..
" Gökprens "
" Hı? "
" Hiç sevgilin oldu mu? "
" Hayır yani bilmiyorum."
" Nasıl yani ya, o ne demek şimdi ? "
" Yani küçükken çocukluk aşkım vardı. Bunu zaten biliyorsun. O kız ile sevgili miydik bilmiyorum "
" Hmm anladım. "
" Niye sordun " Dedi. Şimdi naneyi yedin eylül...
" Hiç öylesine.. " Dediğim de bir gülme sesi işittim ama bakmadım yüzüne çünkü şuan aşırı huzurluydum.
" Peki senin sevgilin oldu mu? "
" Seninkisi ile aynı durumdayım."
" Hmm anladım."
" Sen niye sordun."
" Hiç öylesine... " Dedi dalga geçiyordu yüzde yüz eminim. Bir süre yıldızları izlerken uykum geldi ama şu anın bozulmasını hiç bir şekilde istemiyordum.
Gözlerim feci şekilde kapanıyordu. Gökprensin koluna ağırlığımı vermiyordum pek fazla. Gözlerim kapalıydı. Artık bundan sonrası uyku sersemi Eylül'e aitti....
" Gökprens "
" Efendim zümrüt?"
" Sana sarılarak uyuyabilir miyim? "
"..."
Cevap gelmemişti ama benim uykum çok fazla ağır basmıştı. O yüzden cevap gelmesini bekleyemeden, kafamı gökprensin göğsüne koymuştum. Elimi beline sarıldım. Gökprens elini belime koymuştu. Bu izin vermesi anlamına geliyordu değil mi?
Tam uykuya dalacaktım ki.. Derin bir nefes aldım. Gökprensin kokusunu içime çektim, tek nefeste..
Bu koku.. Ali'nin kokusuydu..
" İyi geceler zümrüdüm.. " Dedikten sonra saçlarıma öpücük kondurdu.
" İyi geceler Alim. "
🌙
|
0% |