Yeni Üyelik
3.
Bölüm

| GÖKPRENS |

@eyalvdzss._

Kaderin kapısına yaklaştım. Ses daha çok açılıyordu ben yaklaştıkça , sonra aklıma kapı da ki adam geldi. Hemen uzaklaştım oradan ve kendi evime yaklaştım . Kapıyı açıp içeri girdim. Işığı yakmadım , telefonum da orada kalmıştı. Camın oraya gittim ve çaktırmadan adam orda mı diye baktım. Orada değildi belki de düşündüğüm kişi değildi! Oflaya oflaya dersin başına geçtim. Kolyemi unutmak için ders çalışacaktım şaka gibiydim. Kitaplarımı odamdan alıp yemek masasına oturdum . Kitaplarımı açıp çalışmaya başladım konum ; Rekonstrüktif Cerrahi bu konuyu asla anlayamıyordum. Göz göze geldiğim adam geldi aklıma. Acaba gitti mi? Of ben daha dün akşam ne demiştim " İnşallah yarın bugünden daha beter olmaz!" Demiştim beterin beteri varmış. Karnımın guruldaması ile kendime geldim . Mutfağa gittim kendime sandviç hazırladım . Sonra koltuğuma oturup devam ettim çalışmaya. Saat 11 gibi çalışmayı bıraktım . Televizyonu açtım kafam dağılsın diye. Komedi filmi izliyordum filmin ismi " Seni Seven Ölsün'dü ". yaklaşık 1 saattir kafam boştu ve bu duygu çok güzeldi . Uykum yoktu 6 saat uyuduğum için. Can sıkıntısından ölürken bir ses geldi. Televizyonun sesini kısıp iyice dinlemeye başladım. Bir daha aynı ses geldi.

 

Camdan geliyordu bu ses ayağa kalktım ve yavaş adımlarla ilerledim. Tekrar ses gelince anladım ki birisi taş atıyordu ama kim? Camın önüne gittiğim de karşılaştığım kişi korkmama sebep olmuştu. Şaka değildi dimi? Serkan gelmişti. Ne istiyordu benden yani bizden? Camı açmadım . Telefonum, çantam, her şeyim o baraka da kalmıştı. Polisi de arıyamıyordum. Hemen oradan çekildim, zaten görünmüyordum ama korkmuştum. Serkan cama taş atmaya devam ediyordu, ben ise masaya geçip ders çalışmaya başlamıştım. Bir müddet sonra ses kesildi. Gitmişti sanırım camın oraya yavaş yavaş yürüdüm. Perdenin arkasından baktım. Kimse yoktu? 1'e gelmişti saat zerre uykum yoktu. Elime kitap alıp okumaya başladım . Kitabın ismi " Sen gittiğinden beri " Çok güzel değil mi? Konusu çocukluk aşklarının kavuşmasını anlatıyor. Belki bende bir gün Alime kavuşacaktım. O gün benim en mutlu günüm olurdu kesin. Balkona geçtim ama ondan önce kahve yaptım kendime. 1-2 yıl sonra staj yapacaktım. Üst üste nöbetler felan çok yorucu olacaktı, tıpkı bu günler gibi... Kahvemi yaptıktan sonra balkona geçtim kitabı elime aldım okumaya başladım. Aşırı güzeldi..Belki bende bir gün Alimle... Diye düşünürken gözüm yolda ki adama çarptı. Üstünde siyah hırka ve üstünde yıldız işareti vardı.. E bu bildiğin Gökprensti. Burada ne işi vardı? Hemde saat 2'de ? Ne işi vardı bilmiyordum ama onu görmezden geldim. Kitabı okumaya devam ettim. Kitap O kadar güzeldi ki resmen içine almıştı beni... Kitapta ki kızı kendi yerime, diğer başrol erkeğimizi de Alim yerine koymuştum.. Ne yapayım bende kendimi böyle avutuyorum.. Yüzüme düşen yağmur damlası ile irkildim... Yağmur çiselemeye başlamıştı. İçeri girdim hemen ıslanmamak için. Klasik aralık ayı işte ne beklersin ki? Kar yerine yağmur yağar. Acaba yürüyen ego gitti mi? En son ordaydı. Camın oraya gittiğim de hala daha orada duran bir yürüyen ego gördüm. Kafasını önüne eğmiş şekilde duruyordu. Hemen kapıya doğru ilerledim. Ayakkabılıktan şemsiyeyi aldım ve normal ev terliklerimle aşağıya indim. Hani ben yürüyen ego'ya demiştim ya " Senin bir suçun yok, sen bilemezdin " Diye. Evet hala dediğimin arkasındayım onun bir suçu yoktu. O nereden bilebilirdi ki benim cebim de çocukluk aşkıma ait kolyenin olduğunu? Ben bunları derken çoktan aşağı inmiştim. Şapşal şey hala daha ağlıyor muydu? Yoksa ona kızdığımı mı sandı? Aptal aptal sırıttım ve yanına gittim. Şemsiyeyi ona doğru tuttum. Kafası bana doğru çevirip " Zümrüt?" Dedi. Salaktı bu çocuk yeminle ya hem bu benim evimi nereden bulmuştu ki? Kimse bilmiyordu? Bizim kızlar söylemiş olamazdı ki songül depresyonda, Cemre ortalıkta yok... " İçeriye geçmezsek hasta olucaksın Gökprens!" Dedim . Oda eliyle gözyaşlarını silip hemen " Rahatsızlık vermiyeyim?" Dedi. Şimdi onu azarlamalı mıydım? Ne alakası vardı rahatsızlıkla Naz yapıyordu aklı sıra " Eğer içeri gelmezsen o zaman görürsün rahatsızlığı " Deyip içeri doğru yürüdük... Naz yapan erkek mi olur? Bence olmamalı ama bu yürüyen ego hem naz yapıyor hemde çok duygusal...

 

Eve girdiğimiz de ışığı yaktım. Üstü ıslanmıştı da.. Saçları ıslak ıslak duruyordu ve bu aşırı komikti. " Sen dur ben sana havlu getireyim üstündekileri de çıkarman lazım... Kız sweatshirt'ü giyer misin? " Diye sordum.. İlk başta biraz düşündü ama sonun da kabul etti.. İçeriye gidip bir tane havlu ve 2 hafta önce aldığım ama 0 kez giydiğim sweatshirt'ü aldım.. İçeri geçtiğim de masaya oturmuş ders kitaplarıma bakıyordu. Gülerek konuşmaya başladım " Üstünü değiştirmek istemez misin?" Diyerek masanın oraya geçtim. " Aslında fena olmaz " Diyerek sırıttı. Ona banyoda giyinelebileceğini söyledim. O da başını onaylar gibi salladı. Saate baktığım da saat 2.19'du şaka mıydı zaman niye geçmezdi ki? Oflaya oflaya mutfağa geçtim. Çünkü en son O da açtı tıpkı benim gibi.. Bu salak yemek yememiştir diye sandviç yaptım. Mutfaktan çıktığım da koltukta oturan bir adet Gökprens gördüm).. Sweatshirt yakışmıştı baya yanına oturdum ve sandviçi ona uzattım. " Açsındır sen şimdi " Dedim gülümsedi sadece sarı Öküz.

 

Eline alıp yemeye başlamadan önce içini kontrol etti. Merak ettim açıkçası " Merak etme içine zehir koymadım " Deyip sırıttım. O ise bana bakıp sandviçten ısırık aldı ve bana baktı " Yok ya içinde soğan var mı diye baktım. Benim mide biraz netameli de Ayrıca soğan sevmem ben. " Demişti. Şaşırmıştım netameli ne demekti ki ben öyle düşünürken konuşmaya devam etti " Anneannemin lafı o rahatsız demek oluyor " Demişti bende başımı anladım dercesine salladım. Biraz çenesi düşüktü sanırım Gökprensin. " Bu kadar kalın kitapları gerçekten de okuyor musun? Ben okuyamam da " Demişti masaya baktım ve büyük ihtimalle de masada ki kitaplardan bahsediyordu. " Evet, geleceğim için önemliler " Dedim. Onun yüzünde görebildiğim üzere " İyiymiş ama ben yine de okumam " Diyordu yüzü..

O sandviçini yerken benim de aklıma evimi nereden bulduğu gelmişti. Yaklaşık 10 dakika da bitirmişti . Ne kadar yavaştı ya ben olsam 2 dakika mı almazdı O sandviç ikimiz de susmuştuk ama ben sessizliği bozdum " Eee evimi nereden buldun ? " Diye sordum ilk başta düşündü ama sonra hemen cevapladı . " Florya söyledi " Deyip sırıttı. Ben ise avel avel suratına bakıyordum. Ne kadar garip konuşuyordu bu? Florya kim? " Bakma kız öyle varya kuş türü florya diye " Demişti. Florya diye kuş türü mü vardı? Ben niye yeni duyuyordum ki? Yüzümdeki avel avel olan ifadeyi değiştirdim ve " Florya diye kuş türü mü var? Ayrıca konuyu değiştirme ev adresimi nereden buldun! " Diye biraz azarlayıcı ses tonu ile konuştum . O ise süt dökmüş kedi gibi bana bakıyordu . Yüzündeki O üzgün ifadeyi kırıp yüzüme baktı ve konuştu. " Telefonun da notlara yazmışsın oradan buldum " Demişti sonra kafasını önüne eğdi. Hey ama bu haksızlıktı. Trip mi yemiştim ben? Günümüz erkekleri işte ne beklersin ama neyse.. Gönlünü bir seferliğine alabilirdim çünkü önemli olan onun burada olmasıydı. " Ee florya diye kuş türü mü var? Ben ilk defa duydum gökprens " Deyip sırıttım. O ise kafasını bana doğru çevirip sırıttı. " Florya çok az bilinen bir kuş türüdür. O yüzden pek fazla kimse bilmez ama bir kaç bilgi vereyim sana.. Yeşil renge sahip..Kalın bir gagası var..sıklıkla da ot yiyormuş . Ot yiyen kuş çok garip değil mi? .Florya kuşu, nisan ayından sonra ürüyormuş biliyor musun? Zümrüt..." Demişti. Ona hayret ile bakıyordum . Bu kadar bilgiye nereden sahip olmuştu ki? Belgesel izleyebilecek bir tip de değil.. Eh kitap ta okumuyor ? Nereden ulaştı bu bilgilere.. Ben bunu düşünürken söze girdi " Bakma öyle güney bir arkadaşıma " Florya " Der. oradan biliyorum aramızda dalga geçmek amaçlı uydurduğumuz bir lakap Florya." Deyip gülmüştü . Ben ise günler sonra ilk defa kahkaha atmıştım. Gökprensle konuşmak huzur veriyordu insana.. İlk başta ki o soğuk adamdan... Karşımda hüngür hüngür ağlayan adama.. Değişti en azından bana karşı . Biz gülerken cebinden telefonumu çıkardı.. " İsimsiz kahramanını araman için " Deyip gözlerimin için derin derin baktı . Bakarken de gözünden yaş düştü.. Anlam yüklemedim daha doğrusu yükleyemezdim. " Gökprens? " Dedim kafasını sallayarak " Efendim " Dedi.

 

" Neden her bana baktığın da ağlıyorsun. Önemli bir şey mi var?" Diye soruyu ortaya atmıştım. Çünkü gerçekten merak etmiştim. " Çok benziyorsun..." Demişti kime benziyordum ki anlayamadım dercesine kafamı salladım. " Anneme çok benziyorsun be Zümrüt... Kaşın, Gözün, Saçların, Ses tonun..." Demişti. Ben buna kıyamam ki..Beni annesine benzetiyormuş.. Konuyu değiştirmeli miydim. Üzülmesini istemiyordum.. " Ee sen neden soğanı sevmiyorsun ki? Gayet güzel bence." Deyip saçımı savurdum. O benim hala bu halime bakıyordu uzun süre baktıktan sonra başımı önüme eğdim.. Utanmıştım sanırım.. " Mide bulandırıcı + kokusu yok mu insanı intihara sürükler valla hem be O çizgili çizgili midem rahatsız olmasaydı bile yemezdim. " Demişti. O normal erkeklerden farklıydı sanırım. Duygusal, Trip atan, Naif, naif dememe bakmayın onu döverken hiç görmediniz ki içinden resmen Ayı çıkıyordu. " Ha bu arada sandviçin için de soğan ne alaka " Deyip sırıttım. O ise kahkaha atmıştı ilk defa benim yanımda. Kahkaha atarken daha mı karizmatik oluyordu.. Saçmalama Eylül kendine gel! " Bizim bu Mal güney içine koyuyordu huyumu bile bile . Bu arada argo felan konuşuyorum da rahatsız olmuyorsun değil mi? " Diye sordu. Aslında bazen evet rahatsız edici olabiliyordu.. Ağzına yakışmıyordu. Bu kadar naif birisine göre daha kibar olması lazımdı. Kafamı hayır anlamında salladım . O da sırıttı sadece.. Saate baktığım da saat 3.49'du . "Oha! " diye bağırdım . Anlamsız gözlerle bana bakıyordu. " Biz O kadar konuştuk mu ya? " Dedim onun da gözleri saate ilişti . " Yuh! " Dedi. ardından devam etti . " Biz o kadar konuştuk mu ? " Dedi haklıydı. Hemen ayağa kalktım , odama yönelip temiz çarşaflar getirdim. Bu gece burada kalacaktı. Çünkü yağmur feci yağıyordu. Temiz çarşafları alıp ona götürdüm. " Kusura bakma seni koltukta yatırıcaz ama.." Dedim ama o çoktan elimdeki örtüleri alıp sermeye başlamıştı. " Önemli değil Zümrüt.." Dedi. Gülümsedim. Onu yatağını sererken izliyordum. İşini bitirdikten sonra " O zaman iyi geceler Gökprens.." Deyip hafif kahkaha attım. Çok ama çok azdı kahkaham kendim bile zor duyuyordum. O ise bana " İyi geceler Zümrüt.." Dedi. Arkamı dönüp gittim. Işığı da kapadım . Kendi odama doğru gittim. Yatağıma uzandım. Kolyemi düşündüm, Alimi düşündüm, Gökprensi de düşündüm nasıl desem gökprens biraz tuhaf birisiydi. Onu anlamak bazen insanı yorabilirdi . Neyse serkanla işleri bitince bir daha ne Gökprensi görücem ne de diğerlerini. O yüzden kafaya takmanın anlamı da yok ! Yani bence... Songül nasıl acaba? Arasam açar mı ki.. Neyse yarın onun için oraya tekrar giderim ama ilk işim fadiğe uğramak.. Zorla da olsa gözlerimi kapatabilmiştim. Uykum yoktu ama yine de uyumuştum .

 

Sabah yine erkenden uyanmıştım. Uykum olmadığı için uyku düzenim mahvolmuştu. Odamda üstümü giyip, odamdan çıktım. Salona gittiğim de Gökprens yerinde yoktu. Çarşafları katlamıştı ve dün verdiğim sweatshirt'ü de koltuğun üzerine koymuştu . Koltuğa gidip oturdum . Koltuğun hemen yanın da bir kağıt vardı . Şöyle yazıyordu kağıtta " Günaydın Zümrüt.. Acil bir işim çıktı o yüzden gitmem gerekti.. Her şey için teşekkür ederim. " Yazmıştı altına da "İsimsiz Kahramanın " Çok garipti. Masayı kurdum kendime göre hemen yedim . Dedim ya 2 dakika içerisinde yiyebilirim diye her şeyi öyle de yapardım. Yedikten sonra hemen hafif bir makyaj yapıp çantamı aldım ve evden çıktım. Haberlere de bakamıyodum günlerdir. Yolda giderken Fadiği aradım. Karakolun adını öğrendim. Taksiyi çağırdım ve Karakola gittim. 15 dakika uzaklıktaydı. Hemen içeri girdim fazla bekletmemek için . İçeri girdiğim de bir polis memuru beni durdurdu." Nasıl yardımcı olabilirim hanımefendi ?" Dedi bende hemen Fadiği görmek istediğimi söyledim . Polis memuru da bana yardımcı olarak beni oraya götürdü. Oda gibi bir yer vardı ama oda değildi " Buyrun hanımefendi" Dedi polis memuru tekrardan başımı teşekkür ederim anlamında salladım . İçeri girdim. İçerde iki tane masa vardı karşılıklı şekilde önemsemedim çünkü Fadik cam kenarında ki masa da oturuyordu. İçeri geçince Fadik sıcak bir gülümseme ile " Hoşgeldin Eylül.." Deyip bana sarıldı. Bende ona sarıldım " Hoşbuldum Fadik " Koltuğa oturduk ikimiz de " Eylül ne içersin? çay mı? kahve mi? " Diye sordu kahveyi pek sevmezdim o yüzden " Çay alabilirim " Dedim. Fadik çayları söyledi öylece havadan sudan konuşuyorduk Fadik. " Ee eylül anlat bakalım dün seni o şekilde yürümeye mecbur bırakan şey neydi? " Tam anlatmaya başlayacaktım ki arkamdan bir ses geldi. " Florya! Ben balkondayım işin bitince yanıma gel! " Dedi . Sesi tanıdıktı aslında ama kim diye arkamı dönmedim " Tamam amirim geliyorum " Dedi Fadik de. Amiri gidince ben başladım. " Florya mı? " Fadik sırıttı. " Amirlerim bana florya derler de . Bazenleri boşboğazlık yaptığım için de söylerler " Deyip güldü.. O sırada büyük bir sessizlik oluştu. Sadece kulağıma gelen şey saat sesiydi . " Ee sen neden şaşırdın Floryayı duyunca?" Diyerek kekeledi. " Dün birisinden öğrendim de bana kuş türü olduğunu söyledi " Deyip sustum. Eminim neden onun için birisi olarak bahsettiğimi merak ediyorsunuzdur. İsmini bilmediğim birisi benim nasıl arkadaşım olabilirdi ki. İsmini bilmiyorum, garip birisi ve hakkında bir şey bilmiyorum. O yüzden O benim için sadece " Birisi" . Fadik güldü ve bana doğru bakarak " Florya çok bilinmez ama Amirlerim bana çok der bazen iltifat olarak bazen de hakaret olarak " Deyip kahkaha attı. Bende ona ayak uydurdum. İkimiz kahkaha atarken içeri çaycı girdi. İkimizin önüne çayları koyup çıktı. " Ee şimdi kimse bölmeden anlat merakımdan ölücem " Deyince güldüm. Anlatmaya başladım başımdan ne geçtiyse . Tabiki de katil olan kısımları değil onun başını belaya sokmak istemiyordum. Ben anlatınca Fadik üzülmüştü sanırım. " Fadik... İyi misin?" Diye sordum Fadik uzun süre düşünüp sonradan cevap verdi " Benimde çocukluk aşkım vardı ama öldü " Dediği anda gözünden yaş düşmüştü. İlk defa kaderi kaderime benzeyen birisini görmüştüm . Kalkıp ona sarıldım. " Biliyorum ne dersem diyeyim geçmeyecek o acı ama hayat devam ediyor meleğim " Deyip ona sıkıca sarıldım. Gerçekten ben bu dediğime inanmış mıydım? Daha kendim hayatıma devam edemezken? O sırada telsizden ses geldi " Merkez 4525 " Diye ses geldi. Fadik gözündeki yaşları silip telsizi eline aldı." Merkez 4525 dinlemede " Deyip sustu " Beyoğlunun Kocatepe mahallesinde küçük bir çocuğunun cansız bedenine ulaşıldı. " Deyince üzülmüştüm. Daha küçücük çocuk ya! " Tamamdır merkez hemen olay yerine intikal ediyoruz. " Deyip ayağa kalktı. Bana baktı ve özür diledi. Bende önemli değil deyip geçiştirdim. " İstersen bir arkadaş eşlik etsin evine kadar? " Diye sorunca kafamı onaylamamış gibi salladım. " Yok ya ev yakın hem ben başka yere gidicem " Deyip fadikle beraber karakoldan çıktık o polis arabasına binip giderken ben de barakanın yolunu tutmuştum. Sogülü görmek için. Barakayı az da olsa ezberlemiştim. Kaybolmazdım herhalde bilmiyorum. Taksi çevirip yolu tarif ettim yaklaşık 35 dakika oraya vardık barakanın az ilerisinde inip yürüdüm. Fadik iyi kızdı aslında . Neyse yarın merali hapisten çıkarıyoruz. Heyecanlı mıyım? Çok! Suçsuz yere yatan kardeşim sonunda çıkıyor hapisten. Ona yarın sakın bir kafayla olanları anlatmam lazımdı. Ben böyle böyle düşünürken barakanın önüne gelmiştim. İçeriden sesler geliyordu garip garip. Barakanın kapısını açıp girdiğim de bir kız vardı ama bu kadın Gökprense sırnaşıyordu . Anladığım kadarıyla Gökprens istemiyordu kadını. İçeri girdim . Gökprens beni görünce afalladı biraz " Zümrüt?.." Dedi . Kız garip garip bana bakıyordu. Şeytan diyordu ki saçından tut duvarda kafasını sürt. Hani ne var ki garip garip bakıyorsun yani amaç ne? " Selam " Deyip gülümsedim. Gökprens ayağa kalkıp arkama geçti. Korkuyor muydu? Bu sefer kız konuşmaya başladı. " Selam da Maviş bu kız kim? " Diye sordu arkamdakine de Maviş ne be? Yani tatlı olmak istiyorsan başka şeyler yapmalısın. Kız bize öylece avel avel bakarken Gökprens söze girdi. " Zümrüdüm benim o!" Dedi. O an nefesim kesildi. "Zümrüdüm " Derken? Kafamı ona doğru çevirip pis pis baktım ne yapmaya çalışıyordu. O bana mavi gözleri ile kedinin ciğere baktığı gibi bakıyordu. Aşırı komikti ilk defa karşımda bu hale giren birisini görmüştüm. Sustum. Kız konuşmaya başladı. " Bir dakika yoksa siz sevgili misiniz? " Diye sorunca nefesim ikinci kez kesildi. Zümrüdüm kelimesinden bu anlam mı çıkarılmalıydı ki? " Yok artık!" Dediğim anda gökprens sözümü kesti ve O konuştu " Yok artık ne sevgilisi ya O benim nişanlım " Dediği anda öksürmeye başladım. Ne nişanlısı ya! İsmimi sorsam bilmeyecek kişi bana nişanlım dedi. Elini sırtıma koyarak beni öne doğru hafifçe ittirdi.' zümrüdüm sen otursana ya ayakta kaldın " Dedi. Gerizekalı mı sorusuna cevabım artık evetti bu tam gerizekalıydı. Beni kızın karşına oturtunca kız bana elini uzattı " Memnun oldum Zümrüt bende Meryem " Dedi. Elini sıkarak "Memnun oldum Meryem ". Şimdi ismim zümrüt değil desem gökprens yanımızdaydı. Neyse kızın ağzında sakız vardı ağzında cak cak çiğniyordu. Sanırım gökprense kuru yapıyordu. Kız böyle hafif hafif makyajlı, kahverengi saçlarının üzerinde eşarp vardı ama O eşarp O kadar gerideydi ki görsen kapalı. Kız da hafif köylü tipi vardı. Hoş burası zaten köy gibi bir yerdi . Kız O itici sesi ile tekrar konuşmaya başladı " E siz nasıl nişanlısınız ben seni hiç burda görmedim? " Dediği anda tek kaşımı kaldırıp, yanım da oturan gökprense döndüm " Şey zümrüt bize gelmeyi sevmezde ben hep ona giderim . Çay ister misin zümrüdüm?' diye sordu. İyi kıvırmıştı. " Olur canım.." Dedim. Bir dakika ben az önce gökprense " Canım " Mı dedim? Yuh kızım az yavaş ol canım ne ya yaşlılar gibi . Ben bunları düşünürken gökprens kulağıma doğru yaklaştı. " Gerçekten canın mıyım? " Dedi kısık ses tonuyla. Kurtulmam lazımdı bu Hödükten. Dişlerimi sıkarak ondan uzaklaştım. " Sen çay getirmeyecek miydin?" Dedim ama o kadar dişlerimi sıkmıştım ki döküleceklerdi neredeyse. Utançtan yerin dibine girmiştim resmen. Yuh bana ya! Ona baktığım da aptal aptal sırıtıyordu. Dirsek attım ve kendine geldi." Haa çay getireyim Canım " Dedi. Canım kelimesini bastıra bastıra söyledi. Gıcık ne olacak. Ayağa kalktı. " Siz oturun kızlar ben çay getireyim " Deyip içeri koşarak girdi. Kız sakızı cak cak çiğnemeye devam ediyordu ama şeytan da diyordu bir çak! Çiğneyişe bak ya! Kız konuşmaya başladı. " Ee tatlım okuyor musun?" Diye sordu . Sırıtarak cevap verdim. " Evet Tıp öğrencisiyim. 4. Sınıf . Sen okuyor musun?" Dedim kız somurttu ve bana baktı "Yok okumuyorum lise terk ben " Demişti

 

Üzülmüştüm cidden kızların okuması gerekiyordu hemde böyle bir dönemde! " Neden okumadın ki?" Diye sordum. Büyük ihtimalle ailesi göndermemiştir yani ne olacak ki ? Kız konuşmaya başladı. " Ben istedim ya ne yapayım ben çalışamazdım evde oturup koca parası yemek varken çalışmak? Enayilik!" Deyip sustu. Ben bu kıza dalarım. O ne demek ya? İnsan kendini bir denerdi ya! Bir dakika bu bana enayi mi demek istemişti? Ciddileşmiştim. " Bir dakika sen bana enayi mi demek istedin " Tek kaşımı kaldırarak sordum. Kız da ciddileşti. İçeri bakarak " Sen nasıl anlamak istiyorsan tatlım " Dediği anda kan beynime sıçramıştı. Birisinin ona haddini bildirmesi gerekiyordu. Sanırım o kişi bendim. " Bana bak Meryem misin nesin? Laflarına dikkat et! Yoksa seni kimse elimden alamaz anladın mı! Ayrıca nişanlımdan da uzak dur! " Diyerek ses tonumu yükselttim . Kız ayağa kalktı ve ellerini masaya koydu " Anlamadım? Anlatsana!" Diyerek bağırdı. Sinirimi bozmuştu feci şekilde. Ayağa kalktım. Masanın etrafında dolaşarak yanına gittim. Bana doğru döndü. " Biliyor musun? Ben bugüne kadar kimseye kafa atmadım." Dedim. Kız pişmiş kelle gibi sırıttı. " Ee yani!" Dediği anda kafa atmıştım. Oh be rahatladım.

 

" Canım orda mısın heyooo?" Sesi ile yan tarafıma baktım. Yok artık! Gerçek değil miydi? Neyse hayal de bile kıza kafa atıp rahatlamıştım. " Burdayım burdayım " Diyerek kekeledim. Kız bana öyle bakıyordu ki sanki gerçekten kafa atmıştım ona! Kız bana bakıp " Ay sen gittiğinden beri böyle dondu kaldı resmen " Deyip kahkaha attı. Gökprens bana bakıp " Öyle mi? " Deyip o da sırıttı . Ay yeter valla ya bugün ne oldu bana bende bilmiyorum. " Yok ya alakası yok! Abartmayalım." Deyip geriye yaslandım. Kıza öldürücü bakışlat atıyordum. " Ay ay utandı " Deyip çay içti. Bende sinir ile gülümseyip. Çayı kafama diktim. Dişlerimi iyice sıkmaya başladım . Aptal kız ne olcak! Yılışık yılışık hareketler o ne? Of neyse "Songül nerede? " Diye sordum. Gökprens de cevapladı " Haa o mu yukarıda " Dediği anda yukarı hızlıca çıktım. Songül yanına girdim. Ağlıyordu ama benim geldiğimi görünce gözlerini kapadı. Ah canım ya çok zor yaşadığı şey " Songül uyuyor musun?" Diye sordum . Normal de cevabını bildiğim soruyu sormam ama bir şekilde konuşmaya girmem lazımdı. Ses yoktu. Yanına gidip oturdum. " Peki sen ne zaman konuşmak istersen " Dedim ve yanına uzandım. Normalde amacım buradan tamamen gitmekti. Songülsüz gidemezdim ama )

 

Telefonumu çıkardım . Cemreye mesaj attım . " Cemre sen neredesin günlerdir?" Deyip gönderdim. Sonra galeriye girdim kızlarla yurttaki anılarımıza bakıyordum . 5 dakka gibi bir süre içerisinde cevap verdi Cemre. " Sonra her şeyi anlatıcam bitanem şuan işlerim var bayyy." Deyip kalp emojisi koymuştu. Mesajını beğenip. " Peki öyle olsun Cemre." Deyip gönderdim. Saat yine geçmek bilmiyordu. Saat 2'ye daha yeni geliyordu ! Şaka mı? Songülün yanından kalktım. Hemen aşağı indim . Kimse yoktu hayret! Oradan çıktım. Otobanda yürüyecektim. Ne kadar güzel aktivite değil mi? Hayret ediyorum kendime ya! Yolda giderken telefon çaldı. Arayan fadikti. " Selam eylüüül " Diyerek bağırdı. Sanırım heyecanlıydı. " Efendim Fadik " Dedim gülerek. " Bu akşam bizim amirlerin kutlaması var sende gelsene " Dedi . Amirlerin kutlaması mı o da ne? " Ne kutlaması " Diye sordum . " Amirlerim bir davayı çözdüler bu akşam da parti var benim de tek kız arkadaşım sensin gelir miisiiin noluur?" Dedi. Biraz düşündükten sonra " Tamam geliyorum Fadik" Dedim. Fadik hemen kapatmıştı sevinçten . Deli dolu bir kızdı fadik .Yolda giderken araba geldi. Tabiki de Gökprensti ve o ukala ses tonuyla konuştu " Atla bırakayım seni Canım " Dedi. Valla aptaldı bu ya! Hiç itiraz edemezdim . Bindim arabaya. Hayret yol boyunca susmuştu . Şaşırdım ama bende sustum . Gideceğimiz yere gelince durması gerektiğini söyledim ve " Teşekkür Ederim " Deyip gülümsedim. O da bana rica ederim dermişçesine salladı . Biraz sahile indim ve yürüdüm. Bugün düne göre daha güzeldi...

 

 

Loading...
0%