@eyalvdzss._
|
Üniversiteden arkadaşım olan Cemrenin yanından ayrıldım . Karanlık bir yolda yürüyordum. Gece 12 civarlarıydı . Aklım doluydu. Bir şeyler yapmalıydım ama elim kolum bağlı oturuyordum. O çocuk daha çok küçüktü. Kim bilir ne gelirdi başına bu soğukta. Hava kapalıydı.
Ağlamak istiyordum. Çünkü gerçekten duygusal birisiydim. Dikkatim sokak lambasının sönmesi ile bozulmuştu. Korkmuştum karanlıktan ama yürüyordum. Kalbim istemsizce hızlı hızlı atıyordu. Arkamda ayak sesleri duymuştum . Bu beni daha tedirgin etmişti. Adımlarımı hızlandırdım.
Eğer peşimde ki onun adamıysa burada öldürürlerdi beni. Adımlarım hızlandıkça nefesim kesildi. Nefes alamıyordum. Kafamı kaldırdım ilerde 1 tane sarhoşa benzeyen adam vardı. Onu görünce daha da çok korktum . Deri ceketi , birkaç düğmesi açılmış gömleği ve elinde bira şişesi vardı. Tek değildim bu benim korkumu bastırıyordu.
Biraz da olsa. Hemen karşı kaldırıma yöneldim. Karşı kaldırıma çıkınca nefesim kesile kesile yürümeye devam ettim. Tahmin ettiğim gibi de oldu adam bana laf attı " Güzelim ben bırakıyım seni evine " Dedi içimden dua ediyordum. Ses çıkarmadım. Hızlı hızlı yürümeye devam ettim. Ayağa kalktı ve bana doğru geliyordu. Korkudan bacaklarım titriyordu. " Korkma güzellik benden , bir şey yapmayacağım sana " Bunları söylerken sesi git gide yaklaşıyordu.
Koşmak istiyordum ama bacaklarım tutmuyordu korkudan. Kolumdan birisi tutmuştu. Bitti mi her şey ? Kurtulamadım mı? Kendine çevirmişti. O iğrenç ve sıcak nefesini yüzümde hissediyordum . Konuşuyordu bende bırak beni diye bağırıyordum . Sesimi duyan kimse yoktu. Ben bağırdıkça O kolumu sıkıyordu. Karanlığın içinden bir adamın sesi geldi. " Bırak kızı " Dedi. Adam kolumu bırakarak beni sertçe kenara itti. Sarhoş olan adam arkasını döndü ve " Sana ne lan eğlenmek de suç olmuş bu devirde. " Karanlığın içindeki adamın yüzü görünmüyordu.
Adam hızla geldi ve sarhoş adama yumruk attı. Sarhoş adam yere düştü. Ben bağırarak onu izliyordum. Siyah hırkası ve siyah hırkasının üzerinde yıldız işareti vardı. Döven adamın . bir anda bana dönerek kısık bir ses tonuyla " Kulaklarını ve Gözlerini Kapa " Dediğini duydum.
o an ki korkuyla hemen kulağımı kapadım gözlerim açıktı. Adam hemen sarhoş adamın üzerine çıkıp yumruklamaya başladı. Adam küfür saydırıyordu. O saydırdıkça ellerimle kulaklarımı bastırıyordum. Duymamak için elimden geleni yapıyordum ve korkuyordum. Döven adam korktuğumu fark edince bir anlığına durdu. Bana baktı ve ayağa kalktı. Diğer adama bakınca bayılmak üzereydi.
Adam bana doğru yaklaştı ve " İyi misin? " Dedi korkuyla bir ona birde yerde yatan adama baktım ve " İyiyim iyiyim! " Dedim. Yerdeki adama baktı ve bana tekrar bakıp " Ben bu şerefsizi hallederim sen git! " Dedi başımı onaylamamış gibi salladım . Bana doğru gelince geriye doğru bir kaç adım attım . Adam " Bu pislik herif uyanmadan git yoksa hiç istemediğin şeylere tanık olacaksın " Dedi.
hemen gelemeyeceğimi biraz hava alacağımı söyledim . O da ilk başta itiraz etse de tamam dedi sonunda . Biraz sahile doğru yürüdüm . kendimi biraz sakinleştirmeye ihtiyacım vardı .
Türkiye de kadın olmak için kendinizi korumanız gerekmektedir aksi takdirde gece dışarı çıkamazsınız. Ya yanınız da erkek olacak ya da sizi koruyabilecek birisi olmalı yoksa Türkiye de dışarı çıkmanız imkansız. Neyse sahile doğru indim .
orda hıçkıra hıçkıra ağladım saatlerce . Etrafımdakilere aldanmadan bağıra bağıra ağladım . Gerçi umurumda da değildi insanlar . Böyle dediğime bakmayın tıp okuyorum ben . İnsanlar umurumda ama bazı insanlıktan nasibini almamış insanları iyileştirmek doktorluğun ilk kuralıydı . Saate baktığım da saat 2'ye geliyordu . Ayağa kalktım zar zor ve eve doğru yürüdüm . Apartmana girdiğim de göz yaşlarımı sildim ve anahtarımı çıkardım .
Eve geldiğim de ışıklar kapalıydı . Songül televizyon izliyordu . Hemen Songülün sesini duydum . '' Eylül sen misin ?'' dedi siz eve geldiğiniz de şöyle bir ses duydunuz mu ? ben daha yeni yeni alışıyorum . ''Evet benim Songül '' dedim ve üstümü değiştirmek için odaya girdim .
O adam aklımdan bir türlü gitmiyordu . Acaba beni takip eden o muydu ? Acaba o adama ne yaptı ? Öldürmüş müdür ? Neden teşekkür etmeme izin vermedi ki ? Acaba bana zarar verebilir mi ? Üstümü değiştirdikten sonra hemen Songülün yanına gittim ve" Sakın bana soru sorma filmi izle " Dedim olanlardan bahsetmeden yanına oturup film izledim . O kadar yorucu ve bir o kadar da berbat bir gündü ki...
Zaman geçmek bilmiyordu! Yarın sabah erken kalkmam lazımdı ama umurumda değildi. Film gece 3 gibi bitti sonra songülle uyumaya gittik . Yatağa uzandım ve deli gibi o adamı düşündüm . Acaba onu tekrar orda görebilir miydim ? Ona teşekkür etmek istiyordum . Ya gelmeseydi...
Bu tarz şeyleri düşüne düşüne uykuya daldım . Sabah songülden erken kalkıp sofrayı hazırladım . Kapı çalındı . Kapıcı gazete ve ekmek için gelmişti . Teşekkür ettim ve kapıyı kapadım . Kapının sesine songül uyanmıştı . ve ''günaydın ''deyip sofraya geçti .
Bende televizyonu açtım haberler açıktı. Normal de o kadar izlemezdim. Büyüyünce anlıyorsun haberlerin ne demek olduğunu. Sofraya oturdum , kahvaltı yapıyorduk. Haber'de dün benim bulunduğum yere yakın bir yerde cinayet işlenmişti. Şok olmuştum. Nasıl olabilirdi ki?
Televizyona baktığım da dün akşam ki adam vardı. Siyah hırkalı ve hırkasının üstünde yıldız şekli vardı. Sadece arkadan görüntüsü vardı . Haberlerin sesini açtığım da öldürülen adamın dün akşam ki sarhoş olduğunu öğrendim.
Ne yani adamı öldürdü mü? Hemde benim için? Yok artık adam benim yüzümden mi katil olmuştu. inanamıyorum! Neden yaptı ki? Adamın ismi yoktu, yüzünü de görmemiştim. Haberlere iyice odaklandım. Pisliği en son gören o adamdı! Hem de benim yüzümden olmuştu. Ne yapacağımı bilemiyordum.
Tek bildiğim O adamı polislerden önce bulmaktı . O adam gerçekten yapmış mıydı? Yoksa başka birisimi yapmıştı? Songül bana şaşkın şaşkın bakıyordu. En sonunda kendime Songül'ün " Eylül orda mısın kızım " Demesiyle geldim. Kafamı songül'e doğru çevirdim ve " Ben bu ikisini gördüm dün gece ." Dedim Songülün gözleri fal taşı gibi açıldı ve bağırarak " NE " Dedi bende başımdan geçen olayları anlatmak zorunda kaldım.
Songül " Kızım kalk karakola gidiyoruz bu adam kesin o şerefsizi öldürdü. " Ben ise daha omu yapmıştı yoksa başkası mı yapmıştı diye düşünüyordum bu yüzden " Songül daha ne olup olmadığını bilmiyoruz? Belki de katil değildir? Polise gidip yalan yanlış ifade vermeyelim " Dememle birlikte Songül ise kaşlarını çatıp " Yalan yanlış ifade verelim neyi değiştirecek o adam katil eylül farkında mısın şuan bana bir katili savunuyorsun? "
Yanıma geldi ve omuzlarımdan tutup beni silkeledi " Eylül kendine gel ne olur her ne olmuşsa olmuş o adam bir katil " Diyerek bağırdı
Ben hala inanamıyordum. Çünkü dün akşam o pisliğin elinden kurtardı? Hem de beni düşündü? Kafam da sadece kendimle çelişiyordum ama kanıtlamak zorundaydım . Çünkü o katil değildi eminim buna. Ayağa kalktım ve çantamı alıp gitmeye karar verdim. Nereye mi? Dün gece neredeysem oraya.
Songül "nereye, inşallah karakoladır " dediğinde bir an duraksadım. " Hayır karakola değil , onu bulmaya gidiyorum." Dedim Songül anlamsız gözlerle bana bakıyordu. " Te Allahım ya kızım sen salak mısın bekle bende geliyorum. Eğer katilse direkt polise gidiyoruz tamam mı? " Demişti buna sevinsem mi? Üzülsem mi? Bilemedim.
Yalandan kafamı onaylarmış gibi salladım. Songülü izliyordum söylene söylene hazırlanıyordu. " Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete " Dediğinde bir yerlere dalıp düşünmeye başladım. Ya o... İçimden bile onun katil olabileceği geçmiyordu ve eğer katilse hepsi benim yüzümdendi.
Sokak geziyorduk. Onu bulacağımıza kendimi o kadar çok inandırmıştım ki.. O mahalleye sonunda gelmiştik. Etrafımız da tuhaf tuhaf insanlar vardı? Herkese böyle tuhaf tuhaf mı bakarlardı? Songül de rahatsız olmuştu bu bakışlardan.
En sonunda songüle dönerek ikiye ayrılalım böyle olmayacak yoksa dedim " Kızım zaten yaptığımız şey samanlıkta iğne aramak? Kim bilir hangi deliğe girmiştir? Eylül yaptığın şey çok aptalca farkındasın dimi? Onu bulduğun da ne diyeceksin? Dur ben söyleyeyim hemen. Ya şey dün gece için teşekkür ederim ama sen katil misin yada dur dur daha fenası var? ya ben sana teşekkür ederim kahramanımsın sen benim ama seni şikayet edeceğim çünkü sen katilsin mi diyeceksin? " Demişti ama haklıydı ama haksızdı da
" Songül sus lütfen rica ediyorum sus " Demiştim çünkü onun kalbini kırmak istemiyordum. Her ne kadar o benim kalbimi kırsa da ben onun gibi düşüncesiz konuşamazdım.
Yolda bir kadın gördük. Onun yanına gittik ve onu tarif ettim. Kadın " Siz hayalet çetesinden bahsediyorsunuz? Onlar ilerdeki bir barakada yaşıyorlar ama içindeki insanlar garip haberiniz olsun " Deyip koluma eli ile dokunup gitti. Songül anlamsız gözlerle bana bakıyordu.
"Sus songül sakın konuşma çok yaklaştık. " Bunu dedikten sonra yürümeye devam ettik. Biraz daha ilerlerken bir baraka gördük. İçerden berbat koku geliyordu. Songüle baktığım da ona bana bakıyordu. Sanırım aynı şeyi düşünüyorduk. Hemen ben barakanın kapısını çalmak için oraya yöneldim. Kapıyı çaldım ama açan olmadı maalesef ki...
Tüm umudumu kaybetmiştim sanırım. songüle istemsizce gözüm kayıyordu ve yüzünde ki ifadeden anladığım üzere boşuna uğraşıyoruz demek istiyordu. Tekrar çaldım ve " içerde kimse var mı? " Dedim kimse yoktu bu beni iyice üzmüştü.. Arkamı döndüm songüle doğru ve " Tamam yürü karakola " Dedim tam gidecekken arkamızdan barakanın kapı açıldı, arkamı döndüm.
Üstünde siyah hırka ve hırkasının üzerinde yıldız işareti vardı. O değildi bunu anlamıştım. Çünkü karşımda duran kişi dün gece gördüğüm kişiden daha kısaydı ve onun vücut şekline benzemiyordu. Çekik gözleri ile bize anlamsız şekilde bakıyordu. Songül yanıma geldi ve kulağıma fısıldadı " Bu o mu? " Dedi bende onun kulağına yaklaşarak fısıldadım " Hayır o değil sanırım çete gibi bir şeyler "
Bunu dedikten sonra adam bize " Artık neden burada olduğunuzu söyleyecek misiniz? Yoksa ben bunlar deli deyip kapıyı mı örteyim? " Dedi Bunu kaçıncı söyleyişim ama haklıydı. Ne diyecektik gerçekten . Bunu bilmiyordum gerçekten . " Şey biz bir şeyler anlatmak istiyorduk da onun için geldik " Dedim çok saçmaydı dediğim. Adam dışarı çıktı ve arkasını dönüp barakaya baktı ve bize tekrar bize baktı " Üzgünüm kızlar burası Psikoloji merkezi değil gördüğünüz üzere eğer bir şeyler anlatmak istiyorsanız psikoloji merkezine gidebilirsiniz ki sizi tutan yok diye düşünüyorum. " Dedi
Haklıydı. Of bunu kaç defa daha söyleyecektim bilmiyorum ama konuyu ona anlatmalıydım. Belki arkadaşıdır. Diye düşünürken bunun onu öldürüp kıyafetlerini giyme ihtimali aklıma geldi. Off yine kendi kendime saçmalamaya başlamıştım ama bu sefer içimde ki ses de haklıydı. Ya yapmışsa...
Adama bakıp " Hayır o anlamda değil, bir arkadaşınızla ile ilgili " Dediğim de adam çekik gözlerini kısarak " Hangi arkadaşım " Dediğinde songülle birbirimize bakarak gözlerimizle konuştuk. Songül girdi lafa " Arkadaşınızı tanımıyoruz onun adını ve ona teşekkür etmeye geldik " Adam sırıtarak bize bakıyordu. " Tamam kıvırcık anlatın belki arkadaşımı bulma konusunda yardımcı olabilirim. " Dediğin de gerçekten hayatım da ilk defa bu kadar mutlu olmuştum. Songüle döndüğüm de sinirli sinirli ona bakıyordu. Sanırım kıvırcık demesine kızmıştı. Songül yanıma gelerek kulağıma fısıldadı. " Kıvırcık ne be? " Bunu dediğinde gülmüştüm. Ve adama dönerek " Anlatabilir miyiz? " Diye sordum. Adam da hemen içeri baktı ve ve dışarda ki tabureleri göstererek yanıtladı. " İçerisi biraz dağınık sizi şöyle taburelere oturun bende geleyim " Dedi adam içeri geçti. Songül " Bu erkeklere ukâlalık doğuştan mı geliyor" demişti. bende gülüp " Sen sanırım sana kıvırcık demesine bozuldun? " Tam cevaplayacakken adam ve elinde çaylarla geri döndü. " Kusura bakmayın size sormadım ne içersiniz diye ama çay getirdim burası soğuktur içiniz üşümesin " Songül gözlerini kısarak " Sağ ol bay düşüncesiz japon " Adam da sırıtıp " Rica ederim kıvırcık ne demek " Demişti o zaman ikisine de gülmüştüm. Ben ortalığın havasını bozarak " Artık anlatsam mı? " Diye sormuştum. Adam beni sanki ilk defa görüyormuş gibi " Pardon konumuza dönelim "dedi bende sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi anlatmaya başladım .
Ben adama ne var ne yok her şeyi harfi harfine anlatmıştım. Adam şöyle dedi ilk başta " Evet dün arkadaşım bana böyle bir olaydan bahsetti . Sende O kız olmalısın " Dedi kafamı onaylar gibi salladım . Adam sonun da bize bakarak " Anladım siz polissiniz arkadaşımı tutuklamaya geldiniz anlıyorum " Dediğin de bizi yanlış anlamıştı. Songül " Kız o kadar şey anlattı tek anlam olarak bunu mu çıkardın? Adam " Evet bunu çıkardım. Hem size nasıl güvenebilirim ki? Daha isminizi bilmiyorum. " Diyerek songülü yanıtladı. Yine ve yine haklıydı. Ben direkt söze atladım. " Tamam haklısın ama bak benim tek amacım arkadaşına teşekkür etmek lütfen onun bize nerede olduğunu söyleyin." Adam " Tamam sana güveniyorum ama bu yanındaki kıvırcığa asla! " Dediğinde songül " Ay ben sanki sana çok güveniyorum japon " Dediklerinde konuya daldım. " E artık tanışalım ben Eylül "deyip ona elimi uzattım. O da bana elini uzatarak " Güney bende " İkimiz de memnun olduk der gibi başımızı salladık Adam " Peki bu kıvırcık ? " Diye sorduğun da Songül göz devirip sustu. Ben ismini söyledim ismini tabi ki " İsmi songül " Deyip güldüm. " Evet artık tanıştığımıza göre beni arkadaşına götürebilir misin? " Sorduğum da Güney " Biraz beklerseniz gelir . O şimdi " Diyerek yanıtladı. Çok mutlu olmuştum. Direkt sıcak çayı kafama dikmiştim. İkisi de bu halime gülmüştü. Şimdi kafam da sorularımı düzenlemem lazımdı. Katil miydi? Bilmiyordum? İsmi neydi? Bilmiyordum. Nasıl birisiydi? Bilmiyordum? Beni görünce nasıl tepki verecekti? Eh onu da bilmiyordum ama çok heyecanlıydım. Bakmayın siz bana ben her gizemli şeylerde heyecanlanırdım. Güney'e döndüm ve " Arkadaşının adı ne? " Dedim
Oda gülerek tam cevaplayacaktı ki " Onun adı... Heh kendisi de geldi arkanı dönüp ona sorarsın he ? " Deyip sırıttı. Arkamı döndüm. Siyah hırkalı ve hırkanın üzerinde yıldız işareti vardı. Kafasın da siyah şapka vardı. Ve yüzü yara bere içindeydi . Dövülmüş müydü? O buraya doğru geldi. Adam konuşmaya başladı . " Hayırdır abi? Kim bana neyi soruyor? Ve sormaya korkuyorum ki bu kızlar kim? " Demişti. Güney hemen onun sorularını cevapladı. " Şu karşında duran kız senin ile konuşmak istiyor " Diyerek kısa kesti konuşmasını tabi güney bunları derken O bana baktı. Ben iyi ve kibar bir konuşma tarzı beklerken sertçe konuştu. " Güney! kim bu kız? Beni dellendirme be ! açık! açık! konuş . " Diyerek sesini yükseltmişti. Songül lafa girerek " Gördün mü buraya gelmemiz bile hataydı! Konuşma tarzına bak ? " O bunları derken songülü susturup ayağa kalktım. O bana bakmıyordu bile. Beni görmesini için konuşmam lazımdı sanırım. " Seninle özel bir şey konuşabilir miyim? " Diye sorduğumda tüm saf ve masumluğumu O cümleye bırakmıştım resmen. Olumlu bir yanıt vermesini bekliyordum. " Hayır konuşamazsın eğer benimle konuşmak istiyorsan bir polis olmalısın!" Dediğinde O da beni güney gibi yanlış anlamıştı. Her ne kadar kırılsam da belli etmeden " Ben polis değilim sadece bir şey hakkında konuşmak istiyorum. Hatta ben tıp öğrencisiyim . " Dediğim de suratı değişmişti. Sırıtarak " Şimdi sana hemen güvendim dimi? Neyse nasıl geldiyseniz öyle de gidin Doktor Hanım anlaştık mı? " Bunu deyip barakaya gitmişti. Bir şey de diyememiştim. Yine aynısını yapmıştı. Bir şey dememe izin vermemişti. Songül " Bu neydi şimdi? " Diye sorduğun da anlamsız gözlerle güneye baktım. Güney " Onun adına ben özür dilerim kızlar ama yine bir şeye sinirlenmiş olsa gerek daha sonra gelin hatta gelmeyin ben Eylül'ün yerine teşekkür edeyim tamam mı? " Diye sorduğun da kafa mı onaylamamış gibi salladım. Songül " Tamam bu konuşma fazla uzamıştı zaten biz gidelim" dediğin de ona dönüp hayır anlamında başımı salladım . Songül ayağa kalkıp kolumdan tuttu ve yüzündeki yalandan gülümseme ile "iyi günler Japon bey" Demişti. Beni kolundan sertçe tutup yürümeye başladı. Güney arkamızdan " İyi günler kıvırcık " Demişti . Yolda yürürken kalbim acıyordu . Ağlıyordum sessizce. songülün beni azarlamasını dinliyordum bir yandan da " Herife bak ya kız taa nerden kalkıp gelsin? Sen onu görmezden gel! Paşama bak ya hata bizde niye geldik ki biz buraya? Katil kızım O ! Sana nasıl davrandığını görmedin mi az kalsın ki seni öldürecekti!" Hâla O mahalledeydik. Sabah gördüğümüz kadını gördük. Hemen yanımıza geldi. Kadın " Size dedim onların yanına gitmeyin diye " Dediğinde sanki yıllar önce tanıyormuş gibi hissettim kadını hiç kimsenin yüzüne bakmadım. Bir anda koşmaya başladım. Songül arkamdan bağırıyordu. Neden canım bu kadar acıdı? Tek amacım teşekkür etmekti? Koştum, koştum, koştukça ağladım, ağladım,ağladıkça da koştum yollar bitmiyordu. Songül'ün sesi artık gelmiyordu. Birisine çarpmamla durdum. Bana mavi gözleri ile bakıyordu . Ondan korkmuyordum . Tüm sinirimi ondan çıkarmak istiyordum. Tüm gücümü sağ elimde topladım elimi yumruk yaptım. O bana pis pis bakarken yüzüne yapıştırdım yumruğumu. Bağırmaya başladım. " Benden uzak dur anladın mı ?O pis gözlerini ellerini çek benim üzerimden ! Senin yüzünden her şey mahvoldu ? Menfaatini yüzünde gördüm bir kere nasıl O yüzle nasıl karşıma çıkıyorsun pislik! Allah senin belanı versin ! Seni tanıdığım gün...bir şey demek istemiyorum ama Allah bana yaşattığını yaşatmadan ölmene izin vermesin inşallah ! " Deyip oradan ayrıldım. En son kendimi kayalıklarda buldum oraya oturup denizin mavisini izledim. Neden hep ben? Diyordum içimden çok yanlıştı . İsyan ediyordum Allah'a. Bağırmak geliyordu içimden ona sadece teşekkür etmek istiyordum . O buna bile izin vermedi . Bir an kendime gelmem gerektiğini anladım . Onu tamamen hayatımdan çıkaracaktım . Ben ona teşekkür etmek istemiştim . Yürüyerek eve gittim Songül evde yoktu . Hemen hazırlanıp evden çıktım . Bu akşam şarkı söyleyecektim . Merali hapisten çıkarmamız gerekiyordu . Onun için de para biriktirmemiz gerekiyordu . Akşam ne söyleyeceğimi dahi bilmiyordum . Bunun üstüne bugün sınavım vardı . Sınavdan sonra şarkı söylemek iyi gelebilirdi . Tüm stresimi atmak için . Karakola gidecek miydim ? Tabi ki de hayır gitmeyecektim çünkü onun daha katil olup olmadığını bilmiyordum . Eğer katilse ne olacaktı ki her şey benim yüzümdendi . O benim için öldürmüş olacaktı . Şuan bir katile yardım mı ediyordum. Onun yakalanmaması için susacaktım . Songül her ne derse desin umurum da bile değildi . Zaten onu bir daha görmeyecektim . Neden bu kadar uğraştım ki ? Öldürmüşse de öldürmüştür . Kendisi enin de sonunda bulur cezasını . Bir daha görmeyeceğim kişiler için ağlamıştım . Bazen kendime çok kızıyordum . Elim de değildi . Bu saatten sonra vazgeçicem . Bu huyumdan . Yolda yürürken hiç bir şey hissetmiyordum . Aslında ne kadar güzelmiş . Hiç bir şey hissetmemek .
Üniversiteye gelmiştim . Bunları düşüne düşüne , geleceğim , her şeyim ve kaderimdi bu üniversite . Çok çalıştım . Burayı kazanmak için . Sonun da yaptım ,kazandım . Cemre daha gelmemişti. o olaydan sonra bir daha konuşmamıştım . Sınav için stresli değildim. sabah ki olayı unutmuştum . Sınava dolu kafayla girmek istemiyordum . O yüzden hiç bir şey yaşanmamış gibi yapacaktım . Gururla gülümsedim . Çünkü sabah yaşadığım olay farklıydı . Sınavdan çıkınca da daha farklı bir gün yaşayacaktım . Elime telefonumu alıp Cemreyi aradım . İlk çaldırışta açmasa bile sonun da açtı . ''Alo cemre neredesin , sınav başlayacak neredeyse .'' diyerek onu azarlamaya başladım . Cemre ağlamaklı bir ses tonuyla bana yanıt verince şaşırdım . Cemre '' Eylül ben bugün okula gelemeyeceğim . Sen sınava gir kardeşim '' dediğinde başının dertte olduğunu düşündüm . ''Cemre iyi misin , yanına geleyim mi ? '' bunu dediğim de telefon kapanmıştı . Ne yapacağımı bilmiyordum . Tam o sırada Serkan yanıma geldi .O en az benim kadar endişeliydi .Serkan '' Eylül konuştuğun kişi cemre miydi ? Neredeymiş dedi mi sana ?'' Ne diyeceğimi bilemiyordum . doğruyu söyleyecektim her zaman ki gibi '' Evet konuştuğum kişi Cemreydi . Bugün okula gelemeyeceğini söyledi bana da sen niye bu kadar endişelisin ? '' diye sordum çünkü dün akşam Cemre Serkan da kalacaktı . Bunu sormam da bir sakınca görmedim . Serkanın gözlerini adeta korku kaplamıştı . Bana kekeleyerek konuşmaya başladı . ''Endişeli değilim sadece merak ettim Cemreyi '' diye cevapladığında ben iyice meraklanmıştım . Cemre dün o küçük kız ile serkana gidecekti . '' Tamam serkan öğrendiysen ben gideceğim . Hayatımın en önemli sınava gireceğim .'' Deyip oradan ayrıldım . Müsait bir yere gittiğim de Cemreyi aradım . Ben arar aramaz telefonu açtı . Hemen konuşmaya başladı . Cemre '' Eylül sınava girme , Serkanla da konuşma ve hemen atacağım konuma gel . '' Deyip hemen telefonu kapattı . Bir kaç dakika sonra konum geldi . Orası biraz uzaktı . Hemen serkana görünmeden Okuldan çıktım . Daha doğrusu ben görünmediğimi sanıyordum . Taksi çevirdim . Doğrusunu söylemek gerekirse Taksi benim ayağıma gelmişti . Taksiye bindim hemen . Taksici '' Adresi biliyorum , soru sorma gidince öğrenirsin . '' Dediğin de şok olmuştum . Çünkü taksicinin üzerin de siyah hırka ve o siyah hırkanın üstünde yıldız işareti vardı . Ne yani? ne oluyordu? İnanır mısınız ilk defa birisini dinledim . bu kişi ne o sabah ki adamdı , ne de güneydi . Herhalde üç dört kişiydiler çetelerinde . Çete olduklarını sanmıyorum . Çete gibi olmaları onları çete yapmaz . Yarım saat boyunca o sustu e normal olarak ben de sustum . İçimden sessizliği bozmak geliyordu ama yapmayacaktım . Telefonumu çıkardım, saate bakmak için. Saat 1'e daha yeni geliyordu. Adama bakmaya çalışıyordum. En sonun da adam sessizliğini bozdu. " Kusura bakma apar topar seni almamız gerekti. Cemre orda yani bizden korkmana gerek yok " Demişti. O kadar mı belli ediyordum korktuğumu? Ben isabetli bir soru sormak için başka bir soru sordum. " İzninle bir soru sorabilir miyim? " Dedim ve cevabını bekledim . Adam " Tabiki de sorabilirsin ama bir soru, Songül gibi beni soru yağmuruna tutma!" Diyip sırıttı. Bir dakika songül de mi ordaydı? Haydi cenaze namazına arkadaşlar. Songül orada ise kesin beni kesecekti. Hele o adam oradaysa.... Hem utancımdan yerin dibine girecektim hemde sinirden patlayacaktım o adamı görünce . Düşüncelerimi kenara atıp " Güney ile arkadaş mısınız? " Diye sordum. Adam kahkaha attı bir anda. Tabi o kahkaha atınca bende tırstım . Adam " Kardeşim gibi bir şey " Dediğin de Songül'ün sabah ki lafı aklıma gelmişti. " Bu erkeklere ukâlalık doğuştan mı geliyor? " Haklıydı tüm erkekler ukalık abidesi. Adam aracı park ettiğini anladım. Adam " Arabadan in bakalım." Dediğin de arabadan indim . Depo gibi bir yerin arka yerine geldik. İçeri girdiğimiz dde,içeri de berbat bir koku vardı.
İçeri girdiğimizi gören Cemre koşarak gelip bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Bir yandan da içeridekilere göz gezdirdim. O adam yoktu. Güney vardı bir tek . Songül neredeydi? Güney " Gel Eylül şöyle geç " Dediğin de oturdum. Cemre de benim karşıma geçti oturdu. " Ne olduğunu artık anlatıcak mısınız? " Diye soruyu ortalığa saldım. Güney direkt cevapladı." Güney " Valla ben anlatamam ama sen de konuya hakimsin Eylül " Dediğin de anlamamış yüz ifadesiyle güneye baktım. " Hangi konuya? " Diye tekrar sordum. Bu sefer taksici adam cevapladı. " Serkan ve Çocuk konusu Eylül " Deyince ufak çaplı bir şok geçirdim. Çocuğu biliyordum ama Serkan ne alaka ki? Çocuk ile serkanın ne bağlantısı vardı ki? Ben bunları düşünürken cemre söze girdi. " Şimdi Eylül serkan burda gördüğün kişilerin düşmanı, tek amacı o çocuğa ulaşmakmış " Diye cevapladığın da daha büyük bir şok geçirip sustum. Kendi kafam çeliştim bir süre sonra sessizliğimi bozarak " İyi de biz ne alaka? Bunlar dediğin kişi kimler? güneyler mi ? Son sorum o çocuk ile serkan ne alaka?" Ben bunları sorarken Cemre ve taksici adam bana bakıyordu . Bunları söyledikten sonra ortamı yumuşatmak için hafifçe güldüm. Cemre de hemen sorularımı yanıtladı. " Güneylerden bahsediyorum evet. Biz ne alaka sorusunu cevaplıyorum. O kız büyük bir olaya tanık olmuş. Biz onu bulmadan önce. Dün akşam serkan beni aramadan önce çocuk serkan ile birlikteymiş. Biz onu kurtarırken o da yani serkan da ordaymış. Hatta o yüzden beni evine çağırmış. Yolda giderken siyah hırkalı birisini gördüm. Bana çocuğu ver dedi. Bende korkarak vermedim. Sonra beni kenara çekti ve o kızın abisi olduğunu söyledi. Bende çocuğu vermek zorunda kaldım. Sonra orda senden başka kimse var mı dedi. Bende seni söyledim. Sonra beni buraya getirip senin peşine düştü. Çünkü adamlar yani serkan ikimizi de öldürebilirmiş. " Deyip susmuştu. Ben ise olayları daha yeni yeni kavrıyordum . Dün akşam beni takip eden o adammış. Ben yine de emin olmak için şu soruyu sordum.
" Kız kimin kardeşi ki? " Dediğim de güney yüzünde kocaman bir sırıtma oluştu. Bana gülerek şöyle cevap verdi. Güney " Sabah senin ile konuşmayan şahıs " Dediğin de acaba bu adamın bir ismi yok mu diye düşündüm. Bunu merak ediyordum. Hemen de zaten dile getirdim kabaca bir tavırla " Bu şahıs dediğiniz kişinin bir ismi veya lakabı yok mu? Niye ona ismiyle seslenmiyorsunuz? Özel bir yerde mi çalışıyor ki?" Diye sorduğum da arkamdan bir ses duydum. Bu ses sabah ki adama aitti. " Belki de özel bir yerde çalışıyorum . Sana ne ayrıca benim ismimden. " Dediğin de sinirlenmiştim. Tam arkamı dönüp bağıracakken onun elinden tutan lal'i gördüm. Çocuğun yanında bağırmam hiç hoş olmazdı. Lal beni görünce bana doğru koştu. Lal " Kahraman abla gelmiş yess " Deyince az önce ki sinirim geçmişti . Çocuklara karşı zaafım vardı evet. Lal bunu dedikten sonra " Kahraman abla sana sarılabilir miyim lütfenn? " Diye Sormuştu. Kafamı onaylar şekilde salladım. Lal bana sıkı sıkı sarılmıştı. Bende ona sarıldım. O kadar narin di ki ayrıca çok güzel kokuyordu . Tıpkı bir bebek gibi kokuyordu. Kokusunu içime çekmiştim. Kokusu içime çektikten sonra kafamı kaldırdım. Bir çift mavi göz bizi izliyordu. Suratı buz gibiydi. Sabah şapka takmıştı ama şuan kafasında şapka yoktu. Sarı saçları öyle güzel parlıyordu ki! Sabah şapka yüzünden göremediğim yaralar artık daha belirgindi. Kafam da O kadar çok soru yoktu yani sabaha göre. Hala soru var mıydı? Tabiki de! Şimdilik susmalıydım lal için. Lal ile sarılmayı bıraktık. " Abla sen benim kahramanımsın biliyor musun ?" Demişti. Aşırı masumdu. Tam verecektim ki adam yanımıza gelip diz çöktü ve konuşmaya başladı. Soğuk sesi ile konuşmaya başlayınca üşümüştüm açıkçası. Adam " Hadi direkt odaya abim " Demişti. Neydi bu şimdi? Buzlar bile bu kadar soğuk değildi. Lal abisini dinlemişti ve direkt depo gibi olan yere girdi. Kapıyı da kapattı. Uslu bir çocuktu lal. Adam önüm de duruyordu. Bana bakmıyordu. Direkt ayağa kalktı. Bende onun buz haline baka kalmıştım. Adam ayağa kalktı. Yine O soğuk sesiyle konuşmaya başladı." Kızlar burda kalmak zorundasınız. " Demişti. Bir dakika da ne alakası vardı. Biz kendimizi koruyamıyor muyduk serkandan? Konuşurken bizi aşağılıyor gibiydi ben direkt söze atladım. " Kalmazsak ne olur pardon? Biz kendimizi koruyabiliriz!" Dediğim de alaycı bir gülümseme ile bana bakmadan konuştu. " Gördük dün gece kendini nasıl koruduğunu? Ayrıca bu serkan denilen it öyle sokaktaki sarhoş adamlara benzemez ! " Diyerek sesini yükseltmişti. Az önce resmen benimle alay etmişti. Nasıl bu kadar kalpsiz olabiliyordu. Yani demek istediğim iyilik ile söylemek varken neydi bu şimdi? Ayağa kalktım, gitmek istiyordum! Çantamı aldım ve konuştum. " Burda ben bir dakika bile kalmam! kendimi koruyabiliyorum. " Dedim sesimi yükselterek. Sonra hemen cemreye döndüm " Cemre geliyor musun? " Diye sorduğum da adam söze girdi. " Hayır efendim gitmiyor ayrıca sende bir yere gitmiyorsun otur oturduğun yerde!" Demişti. Bu adam kendini ne sanıyordu gerçekten de bilmiyorum? Ben onu dinlemedim tabiki de. Güneye dönüp teşekkür edicektim. " Güney ben herşey için teşekkür ederim. Ayrıca şuna da dün gece için teşekkür ettiğimi söyle " Dediğim de güney başını olumluca sallayıp tebessüm etti. Güney " Rica ederim ne demek istersen git biraz hava al " Dediğin de çıkışa doğru yöneldim . Gidicektim tabiki de ! O kadar da gurursuz değildim.
Hemen ordan çıktım. Yolu da bilmiyordum ama eve gidecektim. Burada kalamazdım. Hele bu yürüyen egonun yanında bir saniye bile kalamazdım. Otobana kadar yürüdüm. Araba da durdurmadım. Issız ve tenha otobanda yürüyordum. Arkamdan bir araç geldi. Yanımda durunca şaşırdım. Camı açtı ve cidden sinirim iyice bozulmuştu. Tabiki gelen yürüyen egoydu. O ukala ve soğuk sesi ile konuşmaya başladı. " Kız bin arabaya burdan caddeye 2 km var " Dedi göz devirip yürümeye devam ettim. Allah kahretsin ki telefon çekmiyordu. Araçta arkamdan yavaş yavaş gelmeye devam ediyordu. Zaten hemen hemen yanyanaydık araçla. " Ne kadar inatçı birisisin sen ya! " Dediğin de durup yüzüne baktım. " Konuştu yine yürüyen ego " Dedim ve göz devirip yola devam ettim. Ben yürümeye başlayınca araç durdu. Arabanın kapısı açıldı. Adam konuştu. " Yürüyen ego he iyi bunu sen istedin!" Bunları derken sesi yaklaşıyordu bana doğru. Gelip kolumdan tuttu bir eliyle kendisine doğru çevirdi. Anlamsız gözlerle ona bakıyordum. Ben ona bakarken O hemen benim bacaklarım ve belimden tutarak kucağına aldı. Ben bağırmaya başladım. " İmdaaat adam kaçırıyorlarrr! Ya bıraksana beni eve gidicem ben offf! Ya imdatttt! " Ona baktığım da sırıtıyordu ona yalvarmam hoşuna gitmişti sanırım? Konuşmaya başladı yürürken " Yürüyen ego he iyiymiş. En azından diğerlerinin yanında demedin." Deyince ellerimle ona vurmaya başladım. Arabaya doğru gidiyorduk. Resmen onun kucağında çırpınıyordum.
Arabanın yanına gittiğimiz de beni yere bıraktı. Tam gidicektim ki kolumdan tuttu. Diğer eliyle arabanın kapısını açtı. Arabaya doğru bindirmeye çalıştı. İstemiyordum arabaya binmek. En sonunda zorla da olsa beni arabaya bindirip arabayı kitlemişti. Kaçmayayım diye. Arabanın etrafında dolaşıp, sürücü koltuğuna geçti. Arabaya bindiğin de bana bakmadan " Yürüyen ego ne be! " Deyip daha doğrusu mırıldanıp arabayı çalıştırdı. Geriye dönmedi ve beni bizim semtimize doğru götürüyordu. Sonunda anlamıştı orda kalmayacağımı. Kollarımı birleştirip trip atıyordum ona. Şuan tıpkı bir çocuk gibiydim. Olsun hak etti o. Oflaya oflaya gidiyorduk. Bana bakıyordu. Ben ise yola bakıyordum. Yaklaşık 10 dakika boyunca sustuk. Sessizliği o bozdu tabiki " Şimdi seni caddeye bırakıyorum geri geldiğim de seni bıraktığım yerden alıcam . Bir kaç eşyanı da kalıcaksın ya bizde!" Dediğinde ona öyle bir bakış attım ki , ilk defa birisine karşı böyle bakış atmıştım. Aklıma gece şarkı söyleyeceğim geldi. Meral için. Bunu meral için yaptığımı söylemeden söylemem lazımdı ona ! Hemen sessizliğimi bende bozup ona " Ben akşam küçük bir bar da şarkı söyleyeceğim. O yüzden gelmeyeceğim!" Dedim adam sırıtıp bana bakmadan konuşmaya devam ediyordu. " Hani tıp okuyordun sen " Dediğinde kan beynime sıçramıştı. Nasıl olurda beni bir hayat kadını yerine koyardı çıldırıcaktım. Sesimin tonunu yükselterek " Oraya O sandığın iş gitmiyorum aptal! Para kazanmaya gidiyorum . Bir arkadaşım için hem ne sandın? beni gerizekalı! " Diyerek bağırdım ona! Adamın yüzünden sırıtması tamamen gitmişti. Bana bakmadan arabayı sürüyordu. " Gerizekalı öyle mi ? İyi bunları kenara yazıyorum sonra ödeşiriz!" Dediğinde gerçekten de ukalanın tekiydi. Hep böyle son kelimelere mi takılırdı bu? Bunla yaşayanlar nasıl yaşıyordu? Katil miydi sorusunu daha soramamıştım bile! Ya katilse ve şuan ben bir katil ile birlikteydim. Yani katil olduğu kesin değildi ama halleri tam bir katil belirtisiydi! Şuan ona sorup kızdırmak istemiyordum. 5 dakika sonra hemen hemen bizim semte gelmiştik. Bir yol kenarında durdu. Cebinden kağıt çıkardı. Yine soğuk sesiyle konuşmaya başladı. " Eğer o serkan iti seni takip felan ederse ki edicek bu numarayı ara! Gerçi aramazsın sen ama neyse!" Demişti. Kağıdı aldığım da içinde numara vardı . Kağıdı hemen çantama koydum. Bu sefer de ben soğuk sesim ile konuşmaya başladım. " Eğer birisi beni takip ederse arayabileceğim başka numaralar da var ! Mesela 155 gibi " Diyip arabadan indim. Çünkü sesini duymak istemiyordum. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum ama sinir bozucu bir tip. Eve gitmem gerekiyordu. Tabi bunun için otobüse binmem gerekiyordu. Otobüs durağına daha çok vardı. Geze geze gidicektim. Telefonumu elime aldım. Songülü arayacaktım. Çünkü oda orda kalmak istemezdi. Ayrıca o gittiğimiz yerde de yoktu. Acaba neredeydi? Bu yüzden hemen songülü aradım. İlk aradığım da açmadı. İyice meraklandım. Başına bir şey gelme olasılığı yüksekti. Bir bank gördüm cidden de oturmaya ve düşünmeye ihtiyacım vardı. Hava kapalıydı. Aralık ayı olduğu içindi herhalde. Banka oturdum ve düşünmeye başladım.
" Birincisi, o adam katil miydi? İkincisi, lal ne görmüş olabilir ki? Üçüncüsü, o adam neden tuhaf birisiydi? Dördüncüsü, bu gördüğüm kişiler çete miydi? Beşincisi, serkan ne yapmış olabilirdi ki? Altıncısı, o adamın ismi neydi? Yedincisi, Dün akşam ki adamı kim öldürdü? Sekizincisi , songül neredeydi? " Ben bunlar ile çelişiyordum. Uzaktan bir gitar sesi geldi. Aldırış etmiyordum ama ses yaklaşıyordu. En sonunda bir gitarcı çocuğun akort yapmaya çalıştığını gördüm. Karşımdaki bank'a oturdu. Çalmaya başladı. Şarkı en sevdiğim sanatçının şarkısıydı. Bu şarkı Cem Adrian'ın " Mutlu Yıllar " Şarkısıydı. Adam çaldıkça mutlu hissediyordum. Aklıma çocukluk aşkım geliyordu. Bu şarkı onunla yıl başında birbirimize verdiğimiz sözümüzü hatırlatıyordu. Yani ayrılmadan önce. Hala ona sadık kalıyordum. Acaba oda bana karşı sadık mıydı? Biz " Her yılbaşında Galata Kulesinin orda buluşma " Sözü vermiştik. Ben her sene gidiyordum. Onu hiç görmemiştim. Belki o beni çoktan unutmuştur. Bilmiyorum ama ben hala onu çok seviyordum. Onun ile tanıştığımız da 8 yaşındaydım. O da 10 yaşındaydı. Sonra onu alıp yetimhaneye verdiler. Ardından çok geçmeden ben yetimhaneye düştüm. Ondan sonra koptuk onunla ama ben onu her zaman yanımdaymış gibi hissettirdim kendime. Belki de o beni çoktan unutmuştu . Belki de benim de onu unutmam gerekirdi . Unutmalı mıydım ? Galiba unutmalıydım . İsmi Ali'ydi . O mavi gözleri , sarı saçları ve o sımsıcak gülümsemesi aklımdan hiç bir zaman çıkmadı . Yaşadığımız o kadar güzel anılar vardı ki , aklıma her geldikçe ona tekrar aşık oluyordum . Bir keresinde bana kış bahçesinde kolyesini vermişti . kolye kalp şeklindeydi . O kalpte A harfi vardı ve bana şunu demişti . Ali '' Eğer bir gün olur da görüşemezsek bu kolyeye bakarak beni hatırla olur mu? '' Tam bunu dedikten 1 ay sonra yurda götürüldü . Ondan sonra daha da onu göremedim şuan bir kolye , ismi ve kokusu var . Ondan başkasını asla gözüm görmedi şu zamana kadar . Peki o da beni hatırlıyor mudur ?..
Biraz daha oturduktan sonra ayağa kalktım ve yürümeye başladım . Yürürken hep aklımda o adam ile ilgili birden fazla soru vardı . Otobüs durağına varmıştım . Otobüs 5 dakika için de gelecekti . Sonun da evime gidecektim . Etrafım da çoğu insanların bakışlarından rahatsız olmuştum . Hava iyice bozulmuştu . Hafiften çiseliyordu . Otobüs normalde gelmesi gerektiğinden baya gecikmişti . Yarım saat olmuştu . Otobüs daha gelmemişti . İnsanlar yanımdan her geçtiğin de tuhaf tuhaf bakıyordular . Ben de mi bir şey vardı ? En sonun da kalkıp yürümeye başladım . İler de bir taksi gördüm . Hemen içine binip evimi tarif ettim . Eve geldiğim de taksiye parasını ödeyip çıktım . Apartmana girdiğim de içimi korku kaplamıştı . Merdivenlerden çıktığımda bir tane kargocu gördüm bir kutu çıkarıyordu ama biraz zorlanıyordu o yüzden hemen yardım etmek istediğimi söyledim . " Kolay gelsin. Yardım edebilir miyim?" Sorduğumda adam şapkasıyla görünmeyen kafasını iyice örtüp kekeleyerek konuşmaya başladı " Sağolun ama yardıma ihtiyacım yok! " Dedi ve hızlı şekilde kutuyu sürüklemeye çalıştı. Bende anlamsız gözlerle ona bakıp " Peki iyi günler " Deyip bizim kata çıktım. Anahtarımı çıkartıp evin kapısını açtım. Açar açmaz şok geçirmiştim. Ev darmadağınıktı. Birileri eve girmişti. Hırsız mıydı? Büyük ihtimalle hemen meral için biriktirdiğimiz paraya bakmaya gittim. Para yerinde duruyordu. O zaman ne aramışlardı bu evde? Kendi odama doğru gidiyordum . Odamın kapısını açtığım da bir tek benim odamın toplu olduğunu gördüm. Şok olmuştum ama şok olmamın sebebi o değildi. Yatağımın üzerinde Ali'nin bana verdiği kolye vardı. O an ki korkuyla evden hemen çıktım yan komşumuz kaderin kapısını çaldım ama açan yoktu. Kader de benim gibi üniversite okuyordu ama o hukuk okuyordu. Çok fazla yakın değildik ama arada sırada konuşurduk. Kapıyı deli gibi çalıyordum açan yoktu. Sonra bizim kapıcı geldi bana baktı " Eylül kızım hayırdır bir şey mi oldu? " Dedi bende kafamı onaylar gibi sallayıp " Kader kapıyı açmıyor abi bir kapıyı açar mısın "diye sordum. O da anlamsız gözlerle bakıp anahtarlarını çıkardı ve çok geçmeden kapıyı açtı . İçeri geçtiğimiz de ev gayet düzenliydi . Biraz daha baktığım da mutfağa doğru ilerledim mutfağın kapısının kolunda kan izi vardı. İçeri korkarak geçtiğim de yerde kan izi gördüm. Kim ne ister bu kızdan ya of diye düşünürken az önce ki adam geldi aklıma
** Merdivenlerden çıktığımda bir tane kargocu gördüm bir kutu çıkarıyordu ama biraz zorlanıyordu o yüzden hemen yardım etmek istediğimi söyledim . " Kolay gelsin. Yardım edebilir miyim?" Sorduğumda adam şapkasıyla görünmeyen kafasını iyice örtüp kekeleyerek konuşmaya başladı " Sağolun ama yardıma ihtiyacım yok! " Dedi ve hızlı şekilde kutuyu sürüklemeye çalıştı. ** Allah kahretsin kaderi kaçırmıştı o pislik hemen elime telefonu alıp polisi aradım. Dışarı çıktığım da kapıcı bana anlamsız gözlerle bakıyordu. Onunla konuşmayıp hemen aşağı inip evime girdim doğruca odama gidip kolyeye baktım. Kolyeyi elime aldığım da bir şey yoktu kolye de hemen onu cebime atıp. Evden çıktım . Saat 4'e geliyordu. Bar'a gitmem gerekiyordu ama ben polisleri beklemiştim ifade için . Saat 16. 15 gibi polisler geldi hemen ifademi verip , yola çıktım. Çünkü bar çok uzaktaydı hemen öylece gidemezdim. 2 saatlik bir yol vardı. Bugün neler yaşadığımı sorguluyordum. Songül yok, Cemre yok, Meral yok ve tabiki de yan komşumuz kader de . Neler gelmiştir başına acaba ne istediler kızdan ? Songül nerede? Of en önemlisi o adam kim ? Bizim evde ve Ali'nin bana verdiği kolyeyi nereden biliyor? Dün akşama gidersek ki O adam katil mi? Lal serkanı ne yaparken gördü? Bu adamlar çete mi? Serkanla ne alıp veremedikleri var? Ayrıca neden bu kadar garipler? Bunları düşüne düşüne otobüse binmiştim.
***
Yaklaşık iki saat sonra otobüsten inmiştim. Saat 18.45'ti hemen kulise doğru yol aldım. Kulise gittiğim de bana makyaj yapacak olan o kadın bekliyordu. Hemen gittim ve oturdum. Kadın bana hafif bir makyaj yaptı. O makyajımı yaptıktan sonra bana döndü ve şöyle dedi " Saat 19.30 gibi sahneye çıkacaksın canım " Bunu dedikten sonra gülümsedi. Bende ona teşekkür ettim. Kadın makyaj malzemelerini toplarken " Eee heyecan var mı tatlım " Diye sordu aslında çok fazla heyecanlı değildim. Yinede stres var mıydı? Tabiki de! Saat 19.18'di zaman gerçekten de geçmek bilmiyordu . 12 dakikam kalmıştı. Telefonuma bakmak için çantamı elime aldım. Tam telefonu elime alırken çantadan bir kağıt düştü elime aldığımda numara ve altında
**
Aman aman, acı yüzler
Aman aman, acı yüzler
**
Ben bunları söylerken adamın yüzünde bir gülümseme görmüştüm. Çok tatlı bir gülümsemeydi. Kim olduğunu bilmiyordum ama mavi gözleri beni sanki etkilemişti. Yada ben öyle sanıyordum bilmiyorum . Arada sırada başka yerlere baksam da gözüm hep ona kayıyordu. Nakarata gelmeden hemen önce yanına bir kıvırcık bir kız geldi. Çok geçmeden kız ile bir şeyler tartışmaya başladılar . Tabi ışıktan dolayı yanlış görmüyorsam...
**
-
Ben bunları söylerken kız adamı bar'ın çıkışına doğru sürükledi, kolundan tutarak. Öyle hissetmem normal değildi. Benim kalbim bir tek Ali için atabilirdi. Ondan başkası olmazdı benim için. Eğer olursa kendimi asla affetmem. Ali de benim gibi affetmez. Tabi beni hatırlıyorsa? Hatırlıyorsa neden söz verdiğimiz yere yani Galataya hiç gelmiyor? Ben bunları düşünürken bir yandan da alkışları alıyordum. Gözüm kapıya gitti içeri bir adam girdi. Biraz daha bakınca Serkan olduğunu anladım. O benim burda olduğumu nereden biliyordu ki? Tebrikleri aldıktan hemen sonra koşarak kulise doğru koştum. Arkamda ayak sesleri vardı büyük ihtimalle fark etmişti beni. Kulise girdim çantamı aldım. Hemen buradan çıkmalıydım. Çantamı aldıktan sonra müdürün odasına girdim ve paramı almak istediğimi söyledim. Oda 5000 lirayı tam olarak verdi. O verdikten sonra hemen barın arka çıkışına doğru yöneldim . Hâla arkamdaydı ve çok da yakınımdaydı. Çok geçmeden kolumda bir el hissettim. Ona doğru döndüğümde serkanı yüzü ile karşılaştım.
|
0% |