@eycmff
|
Bulutlar vardı. Önce güneşi sakladılar. Sonra masmavi gökyüzü rengini kaybetti. Bembeyaz bulutlar griye döndü. Hafif hafif tenimi okşayan rüzgar saçlarımı tanıtıyordu. Rüzgar şiddetlendi ve ellerini belime dolayıp beni istediği yere götürdü. Bora çıktı ve her şeyi yerle bir etti. Dağıttığı, ordan oraya savurduğu hayatımın kalıntılarının ardından bakmak dışında bir şey yapamadım. Elimden gelen çok bir şeyde yoktu zaten.
Sonra...
Sonra yağmur oldum. Benliğimde birikmiş iyi ve kötü her şeyi damla damla toprağa bıraktım. Suyum boranın tahrip ettiği toprakları yıkadı. İçimde, kalbimin derinlerinde sakladığım tohumlarım filizlendi. Fidanlarımın taze yapraklarına onun berrak nefesi değdi. Üflediği nefesiyle şımaran fidanlarımın yaprakları bir hevesle büyüyüp ağaç oldu. Kökleriyse kalbime kurtulması mümkün olmayan bir kafes inşa etti .
Ben onun nefesinin büyüttüğü köklerin arasında yaşadığımı daha yeni fark etmişken aynı zamanda bu kafeste onun aşkıyla yaşadığımı henüz anladım.
Evet ben oyum. Boranın ardından çıkan o yağmur. Fırtınasını dindiren, felaketinin ardından şifasını dağıtan yağmur. Bora' nın Yağmur' u...
20 Eylül 2018 Formasını düzeltti. Göğsünde ki ambleme baktı. Bütün hayatı ve hatta geleceğini üstüne kuşanmıştı. Hiç düşünmeden kendisine doğru koşan adamın eline vurup sahada kendine yer buldu. Düzensiz atan kalbinin heyecanlı sesini derin nefeslerle susturmaya çalıştı. Kafasını kaldırıp önce skor tablosuna baktı.
1 - 1
Maçın bitmesine on dakika kalmıştı ve durum berabereydi. Kendisine güvenli gözlerle bakıp oyuna çıkaran hocasına baktı.
" Sen benim yüzümün akı olacaksın, Bora. " demişti Kubilay Hoca. Ona güvenmiş altyapıdan çıkarıp takıma almış, herkese karşı onu savunmuştu. Ona güvenen bu adamı yüz üstü bırakmak yakışmazdı. Elinden geleni yapmalı hatta bu akşam galibiyeti getiren o golü kendisi atmalıydı.
Oyun topun karşı takımın kendi oyuncusuna attığı pasla başlamıştı. Tirübünde ve televizyonda izleyen taraftarlar nefeslerini tutmuş galibiyetin mi yoksa mağlubiyetin mi geleceğini merakla beklemeye başladı.
Bora rakibiyle verdiği omuz omuza mücadelenin sonucunda topu almayı başardı. Son sürat rakip takımın kalesine doğru ilerledi.
" Hadi, Bora! " Kubilay Hoca yedek kulübesinde heyecanla ayaklandı.
Bora ayağında topla kaleye yaklaştığında ona doğru koşan adamdan topu kaçırmak için sağında önü boş olan Sinan'a pas attı. Önünde ki adamın kurduğu duvarı aşıp kaleyle arasında yakaladığı anlık bir boşlukla Sinan'ın ona attığı pası aldı. Çektiği sert şutla top ağları gördü.
" GOOOLLL ! İŞTE BORA ! BORA ŞİMŞEK. Sinan' nın asistiyle gelen muhteşem gol ... Ve skor 2 - 1. "
Sinan topun kaleyi bulduğunu görünce koşarak Bora' nın yanına ulaştı. Omzuna elini atıp dostane bir şekilde sıktı. " İşte şimdi takıma hoş geldin Bora. " Bora yüzünde hem golün hemde takımda kabul görmüşlüğün verdiği bir sersemlikle güldü. Kendisi için açılmış kolların arasına girip sarıldı. Sarılmayı bölen diğer takım arkadaşlarının tebrik için yanlarına gelmesiydi. Bu takımda ki ilk maçı hiçte tahmin ettiği gibi kötü geçmedi, aksine attığı golle maçın kaderini değiştirip takımdaki diğer oyuncuların teveccühünü topladı.
Kubilay Hoca maçın bitmesinin ardından takımı tebrik etmek için soyunma odasına geldi. Kapının pervazına yaslanıp yıllardır bu takıma verdiği emekleri ' çocuklarım ' dediği adamların sevinçlerinde izledi. Galibiyetin verdiği o gururla göğsü kabardı.
" Sizinle bir kere daha gurur duydum çocuklar. Bora takıma tekrar hoş geldin. " Bora başını sallayıp tebessüm etmekle yetindi. Kubilay Hoca soyunma odasından çıkınca Bora çantasını omzuna alıp gitmeye hazırlandı. Sinan hızlıca hazırlanıp soyunma odasından çıkmak üzere olan Bora' ya yetişti.
" İyi bir ilk maçtı. Tekrar tebrikler Kara Şimşek. "
" Kara Şimşek ? "
" Sosyal medyayı görmedin galiba. Senin adın bundan sonra Kara Şimşek. " Bora kendini tutamayıp kafasını geriye atarak bir kahkaha patlattı.
" Eyvallah. "
Bora ve Sinan uygun adım servis aracına ilerlerken cılız ama tatlı bir ses duydular.
" Bora... Bora. " İkiside durup sesin geldiği yöne baktıklarında küçük ellerin fark edilmek için havada sallandığını gördüler. Altın sarısı saçlar, mavi gözler ve yanaklarının iki yanında belirgin gamzeleriyle tatlı bir kız çocuğu onlara gülümsüyordu.
Bora ağzında yarım bir gülüşle kız çocuğuna büyülenmiş bir şekilde bakarak yanına ulaştı. Havada fark edilmek için salladığı minik ellerini avuçlarına alıp üstüne minik öpücükler kondurdu.
" Merhaba güzellik. "
Kız utanarak annesinin göğsüne sokuldu. " Anneciğim, bak Bora abi. Bu akşam gol attı ya. " Annesi kızı Bora' ya yakınlaştırarak utangaçlığını kırmak istedi.
" Ben bu güzel kızın ismini öğrenebilir miyim? " dedi küçük kızın parmaklarını okşarken. Annesinin göğsüne yaşadığı kafasını kaldırıp Bora' yaklaştı küçük kız.
" Yağmur. "
Bora küçük kızın ismini dudaklarında çevirdi. Yarım gülüşü büyürken gözleri kısıldı. Kalbinin heyecanla çarptığını hissetti. Takımda attığı ilk gol bile bu ismi duyduğu kadar onu heyecanlandırmış mıydı acaba ? Hayır. Zaten bu ismi her duyduğumda heyecanlandırdı Bora.
" Ben Yağmur ismini çok severim. "
Kız beğenilmenin uyandırdığı heyecanla daha çok gülümserken yüzünü iki eliyle kapatmaya çalıştı. Utanmıştı. Bora karşısındaki kız çocuğunun utangaç ve bir o kadar sevimli haline minik bir kahkaha attı. Annesinin isteği üzerine Yağmur' un formasını imzalayıp küçük kızı kucağına alıp kameraya poz verdi.
" Teşekkür ederiz Bora abisi. Hadi kızım, sende teşekkür et. "
Başını öne eğmiş parmaklarıyla oynayan Yağmur, annesinden aldığı cesaretle Bora' nın yanağına küçük bir buse kondurdu.
" Teşekkür ederim, Bora. "
Bora, beklenmedik öpücüğün getirdiği şaşkınlıkla kaşları havalanırken dudaklarında yumuşak bir gülümseme oluştu. Küçük Yağmur' un utangaç ve sevimli halleri Bora' nın yüreğine ılık ılık aktı sanki.
Dikkatini küçük kızdan koparan cebinde çalan telefonuydu. Yağmur' un saçlarına kısa bir öpücük kondurup anne kızın yanından ayrıldı. Telefonunu çıkarıp ekrana baktı.
Annem arıyor...
Stadın çıkışına yürürken telefonu açıp kulağına götürdü. Telefonun arkasında büyük bir enerji ve coşku karşıladı onu.
" Anneciğim maçı izledim. Gol atmışsın. Ben pek anlamam , bana baban dedi. Hepsinin çok selamı var. "
" Sağ ol anneciğim. Benden de selam söyle herkese. " Kısa bir sessizliğin ardından Bora kendi ismini duymasıyla gelen sese doğru döndü. Küçük Yağmur annesinin kucağında çıkışa doğru giderken ona el sallıyordu. Bu görüntü karşısında dudaklarında yarım bir gülüş oluşurken aklına gelen bir ayrıntıyla duraksadı. Sorup sormamak arasında ki o yolda gidip gidip geldiği sırada kalabalığın çıkardığı gürültünün arasından bir adam sesi duydu.
" Aslanım benim. Gurur duyduk seninle. "
" Ali Amca ? Sende izledin mi ? "
" İzledim tabi kerata. Feride teyzen, Yiğit, Yağmur... Herkes izledi. "
Feride teyzen, Yiğit, Yağmur...
Yağmur da izledi.
Yağmur' dan emindi. Yıllardır adını duyduğu anda kalbinde oluşan o histen emindi. Adını duyduğunda deli gibi atan kalbi, sıklaşan nefeslerine rağmen sanki hiç nefes alamayan o hallerinden emindi. Gördüğünde bakışlarını üstünden çekemeyen çekmek istemeyen hallerinden emindi.
O kendini biliyordu. O yüzden bıraktı kendini Yağmur' un sağnağına. Islanmaksa en büyük lütuf oldu yağmurunda.
|
0% |