@eyfetzeygonk
|
Genç kadın sevdiği adam ile 7 aydır evliydi, birlikte iki oda, bir ebeveyn banyolu bir ev tutmuşlardı. Gerçi evleri onlara büyük geliyordu, onların birbirilerinin sarılması yeterdi. Ama sonunda sıcak yuva kurmuştu.
Kadın evlendiğinden beri masa başında görevlerine devam ediyordu. Sevdiği adam kadının bu süre içerisinde izin almasını istese de, kadın işini çok sevdiğini ve henüz erken olduğunu dile getirerek ikna etmişti.
Eylem son 2-3 aydır sevdiği ile pek iletişim kuramıyordu, sesini duyamıyordu. Sadece monitörde, telsizden konuşmalardan görüp duyuyordu. Kadın evrakları, koordinatları dikkatlice gözden geçiriyordu. Hamilelik döneminde olduğu için, çabuk yorulurdu, ama buna rağmen görevini layıkınca devam ediyordu. Kadın esneyerek ellerini ağzını kapatır ve koltuğunu geri çekerek, eliyle karnını okşayarak:
"Bebeğim, baban yetmiyormuş gibi son zamanlarda sende beni yoruyorsun. Farkındayım sende benim gibi babanı çok özledin bitanem. Emin ol baban bizim için, ülkemiz için mücadele ediyor. Bir gün görevi bitecek ve yine aile olucağız. Söz veriyorum. Hem de baban gelseydi senin kız ve ya erkek olduğunu öğrenirdik artık".
Bu sırada kadının en yakın arkadaşı gelir yanına. Derya güleryüzüyle: "Eee Eylem'cim, nasılsın? Bir rahatsızlığın yok ya?" Eylem oflar ve gülümseyerek: "off sorma Derya ya. Burada otur otur içim şişiyor. Eskiden ne güzel işimin başındaydım, şimdi olduğum yere bak. Masa başındayım". Derya kıkırdayarak: "eee masa başı da sana yakışmış. Ne güzel buradan da takip ediyorsun, izliyorsun durumu. Öyle düşünme zaten biliyorsun, operasyona gideceğini bilseydi, Fethi'nin gözü arkada kalırdı". Kadın ifadesiz yüzle: "Zaten bunu Fethi'nin gönlü rahat olsun yaptım. Yoksa bütün günü söylenirdi. Neyse kapalım konuyu bensiz durumlar nasıl? Her şey yolunda mı?" Derya memnun şekilde: "her şey yolunda ve tıkırında gidiyor".
Kadının karnına dokunarak: "Eee doktora gittin mi? Bebişimizin cinsiyetini öğrenmiş oluruz artık". Eylem gülümseyerek: "evet kontröle gittim. Gayet sağlıklı teyzesi, ama bebeğimizin henüz cinsiyetini öğrenmedim". Derya ilk önce inanamayarak: "Yok canım, sen sadece şaka yapıyorsun saklıyorsun benden değil mi? Hadi söyle bakalım kız teyzesi mi oluyorum, yoksa erkek teyzesi mi?"
Arkadaşının bir anda durumunu anlayamaz: "Deryacım, ben gayet ciddiyim. Daha doktora cinsiyetini öğrenmedim. Gerçi kendisi demek istedi de..." Derya gözlerini büyüterek lafını keser: "Acaba bebeğinin cinsiyetini ne zaman düşünüyorsun? Doğulduğunda mı?" Kadın dudaklarını büzerek, masum çocuklar gibi bakarak: "Fethi bilmeden bende öğrenmek istemiyorum. O anın karşılıklı duygularımızı görmek istiyorum. Ben öğrenirsem, Fethi öğrendiğimi hissetse bile onun yanında inandırıcı numara yapamam yapmam da". Derya hafif gülümseme ile: "Haklısın. Aslında o anın heyecanı, mutluluğunu karşılıklı tatsanız çok güzel olur tabi, iyi düşünmüşsün. Ama ben erkek olduğunu düşünüyorum nedense". Eylem gülümseyerek: "bakalım herhalde kendileri ile yakında tanışırız hayırlısıyla".
Bu sırada telefon çalınır ve kadın çantasından telefonunu çıkartır ve Derya kıkırdayarak: "hah iyi insan lafın üzerine gelir. Kesin senin arıyordur". Kadın yüzündeki genişlenen gülümsemesi ile derin nefes alır konuşmaya başlar ve arkadaşı yanından ayrılır: "Fethi..."
Telefonun diğer ucunda genç adam biricik hayat yoldaşına sesini duyar, sakin onun sesi kendisine huzur veriyordu. Derinden nefes alarak: "canıım..."
Eylem de adamın sesi duyar çok mutlu olur, sanki yanında olduğunu hissetmişti: "nasılsın? İyi misin? Yani her şey yolunda mı?" Fethi: "iyiyim canım, bir sıkıntı yok, her şey yolunda. Asıl sen nasılsın? Ufaklık nasıl, umarım yormuyordur seni".
Kadın: "Oh çok şükür. İyiyim bende, beni merak etme sen". Kıkırdayarak sözüne devam eder: "Fethi'cim, iyi iyi tekmelemeye başladı". Adam şaşkın halde tek kaşını kaldırarak: "Mercimek kadar boyuna bakmadan". Kadın kıkırdayarak: "bebeğimiz büyüdü artık. Mercimekten geçti, artık fasulye kadar oldu". Adam kıkırdar: "sen bizim ufaklığa bak, nasıl büyüdü orada? Ha bu arada bebeğimizin cinsiyeti belli mi?" Kadın: "bilmem hızlı büyüyor, babası gibi uzun boylu olursa çekeceğim çile var". Adam telefonun diğer ucunda kıkırdar ve kasın sözüne devam ederek: "Allah Allah gülme ya ciddiyim. Yok daha öğrenmedim cinsiyetini. Sen ne zaman geleceksin?" Masum çocuklar gibi duygulanarak: "Fethi ben seni çok özledim...". Genç adam kadının sesinden etkilenir ve duygulanır: "ben de seni özledim Eylem... Hem de çok. Seni bana bağlayan lavanta kokunu özledim... Biraz daha sabret geleceğim. Tekrar kavuşacağız birbirimize".
Bu sırada Mansur adamın yanına gelir heyecanla, telefon konuşmasına yarıda bölerek haber vermeye çalışır: "Komutan' ım, hainler geliyor. Hem de kalabalıklar bu kez". Adam kadınla konuşmasını yarıda bırakarak yüzünü Mansura tutarak ciddi sesiyle: "Onlar kalabalıksa, asla bizim gözümüzü korkutamazlar. Biz onların kabusu oluruz. Tamam Aşık, herkes yerini alsın, bende geliyorum şimdi". Mansur: "emredersiniz Komutan'ım" der gider.
Genç adam sevdiği kadınla telefon görüşmesini bitirerek: "Eylem, benim gitmem lazım. Doktora gitmeyi aksatma tamam mı? Kendine iyi bak, ona da. Seni seviyorum sevgilim". Kadın: "Bizi düşünme, sen n'olur oradan sağlam çık. Ben de seni seviyorum Fethi..." Adam gülümseyerek. Görüşürüz der telefonunu kapatır.
Genç adam eline çok sevdiği Gonca'sını eline alır, Tim'in yanına gider ve planını onlara aktarır: "bakın beyler, yüzlü yüzlü kuyruğuna geldik. Biliyorum yorulduk, zorluk mücadelelerden geçtik. Yol yakınken pes etmek yok. Sevdiklerimiz için, Kurt dereli için, Hafız için tüm Şehitlerimiz için savaşacağız, kanımızın son damlasına kadar çatışacağız. Ya hep, ya hiç. Bunun aksi yok ve olamaz". Tim bağırarak: "emredersiniz Komutan'ım". Adam hafif şekilde gülümseyerek: "Allah yardımcımız olsun kardeşlerim". Tim bir ağızdan: "sağol!" der.
Fethi birer birer Time emirlerini vererek: "Karabatak, Aşık! Siz benimle gelip, önümde biriniz sağda, biriniz solda 1-2 kilometre uzaklığımda olacaksınız". Mansur ve Ateş: "sakin ses tonuyla: emredersiniz Komutan'ım". Adam sözüne devam ederek "Çaylak, Keşanlı, Efe sizde üçünüz birlikte yerinizi alın ve Efe sen zirvede kendine güvenli yer bul". Üçlü aynı anda, "emredersiniz Komutan'ım". Derler herkes kendi yerine alır.
Genç adam her zaman olduğu gibi eline göz bebeğini eline almış, sımsıkı sarılarak sevdikleri için kardeşleri için, ülkesi için son kez mücadele ediyordu. Düşman vuruyordu, hayat kurtarıyordu. Kardeşleri de sevdikleri için son kez çatışıyordu.
Genç kadın bebeğinin durumunu öğrenmek için hastahaneye gitmiştir. Erkenden geldiği için koridorda bekler doktorun gelmesini. O zamana kadar karnını okşayarak, bebeği ile konuşur:
"Sen babanın dediğine boş ver, yanımıza gelecek yalnız bırakmaz bizi. Gönül isterdi ki, babamız da yanımızda olsun, birlikte kalp atışlarını dinlerdik. Gerçi ilk zamanlarda dinlemişti ama duydukça duymak istiyorsun. Ama sen sağlam gel de, o güzel sesini, huzurla uyuduğunda minik kalp atışını dinleriz biz. Yeter ki sen gel. Belki de bir gün her şey bitecek babanla birlikte uzun tatile çıkarız".
Bu sırada hemşire anons ederek: "Eylem Kulaksız?" Genç kadın gülümseyerek: "Buyurun benim". Hemşire gülümseyerek: "Doktor hanım sizi bekliyor". der kadın doktorun odasına gider.
Hemşirenin yardımı ile sedyeye uzanır, doktor kadının şikayetlerini öğrenmeye çalışır ve muayene ederek: "Bugün nasılsınız Eylem hanım? Midenizin bulantısı geçti mi?" Genç kadın: "iyiyim teşekkür ederim. Verdiğiniz vitaminler sayesinde midemin bulantısı geçti doktor hanım, ama beni çok yoruyor ve uyku getiriyor bana. Ama tekmelemeler arada bir oluyor". Doktor: "Genelde hamileliliğin bu dönemlerinde sıklıkla görülüyor bu durum". Doktor monitörde bebeğin kaç kilo olduğunu bakar, kalp atışlarını normal mi diye bakar. Doktor tuşa basarak kadının bebeğinin kalp atışının dinlemesini sağlar ve kadın da huzurlu dinler mırıldanarak: "şükürler olsun". Doktor kadının karnını örterek uyarır: "Ama kendinizi çok dikkat etmelisiniz". Kadın anlam vermeden: "nasıl yani? Kötü bir şey mi var?" Doktor: "Şimdilik bir sıkıntı yok. Gayet sağlıklısınız. Ama erken doğum yapma riskiniz var. Çalıştığınız yerden bir aralığına dinlenmelisiniz, ağır işler stres yapmamalısınız. Yoksa bebeğiniz için tehlike olabilir. Sağlığınıza dikkat etmelisiniz". Kadın endişeyle yerinden kalkar ve doktorla konuştuktan sonra, hastahaneden ayrılır ve alaya doğru gider.
********************************************************
Operasyon 1-2 saat sürmüştür. Tim var gücüyle mücadele ediyordu. Genç adam Gonca'sıyla son atışını yapar ve operasyon biter. Geri de kalan düşmanlarını da esir olarak alarak birlikte helikoptere binerler.
Mücahit durumundan isyan ederek: "aga, daha ben yeni ısınmıştım ya. Bu nasıl operasyon 2 saniyede bitti". Ateş dişlerini sıkarak Mücahidin omuzuna sıkarak: "oğlum, sen nasıl adamsın ya, deli misin sen? Aylardır operasyondayız ya, uykusuz haldeyiz. Sevdiklerimizi özledik lan". Mücahit: "ne yapalım ya? Ben de dağlarda taşlarda seviyorum, ayrılamıyorum bir türlü". Mansur: "o zaman seni burada bırakalım, tek başına çatış". Mücahit sırıtarak: "gitmesine giderdim de siz beni özlersiniz. Bensiz kışlığın tadı tuzu kalmaz, ararsınız beni her yerde. Hem de yakında Mücahit gelecek. Yeğeni bırakmam ben". Adam kıkırdayarak: "Ulan Keşanlı, alemsin valla. Nereden biliyorsun erkek olduğunu belki kızdır". Mücahit kendinden emin şekilde: "Bizim Tim'de biliyorsun hepsi herkesin erkek çocuğu var. Kurtderelinin oğlu vardı, Hafız'ın da. Senin de oğlun olacağı kesin". Ateş hafif öksürükle: "Erdem albayın da bir kızı var unutma, Keşanlı".
Mücahit: "a tabi, ama ben kendi aramızda söylemiştim. Ya oğlum, onu bunu bırakında ben hareketlilik istiyorum". Feyzullah gülümseyerek: "abicim, tamam bu akşam senin futbol oynarız". Mücahidin keyfi yerine gelerek: "vallaha mı lan?" Feyzullah kafasıyla onaylar ve Mücahit sözüne devam ederek: "Kardeşim benim be. Bakın öğrenin biraz be öğrenin. Kardeş dediğin böyle olur. Ama sizde cezalısınız". Adam anlamaz şekilde tek kaşını kaldırarak: "Neden cezalıymışız?!" Mücahit: "beni tek başına dağda bırakacağınız için, bugün sizde bizimle katılacaksınız futbola". Tim gözlerini büyütür ve Ateş sinirlenerek: "lan oğlum, leş gibi kokuyoruz, üstelikte canımız çıktı çatışmadan insafın olsun be". Mücahit kahkaha atarak: "insafsızlık yapmıyorum ki, geceye kadar dinlenin, yine tekrar görüşürüz".
Genç adam Feyzullaha ve Ateşe göz devirir ve Mücahide anlayış görmesi için ondan kurtulması için bir şeyler söyler: "Keşanlı, ben Eylem'in zor zamanlarında yanında olamadım. Kız hamile ya, yardımcı olmam lazım. Kadın tek başına aydır. Zaten kızı son konuşmamla endişelendirdim. Aynı zamanda herkes yıpranmış halde. Görmüyor musun?! Kendimize gelelim söz oynarız". Mücahit Nuh der peygamber demez. Fikrinden asla vazgeçmez: "kendini hiç sıyırtmaya çalışma, Avcı. Akşama kadar herkes ne yaparsa, yapsın. Herkes bu deplesmana gelecek aga". Adam mırıldanarak: "ulan ben sizi..." kendi kendine söylenir.
Efe de ortamı değiştirerek: "Komutan'ım, bir şarkı mı söylesek?" Adam: "Ne şarkısı söyleyelim Efe? Nirvana? Manowar? Anthrax? Hangisini istersiniz Efe bey?" Mansur düşünerek: "benim aklımda bir türkü var ama..." Fethi Mansurun sözünü keserek: "tek kelime edersen, seni Gonca ile ses tellerinle vururum", Aşık. Türkülerin içimizi kan ağlatıyorsun. Mansur kıkırdayarak: "yine benim sesimi kıskandı". Adam sinirlenerek: "bak hâlâ konuşuyor ya". Tim bu konuşmaları güler. Feyzullah: "Gündoğdu marşını söyleyelim mi?" Tim bir ağzından marşı söylemeye başlar.
Genç kadın son durumlardan dolayı, artık çok yormuş ve duygulanmıştı. Biraz da sevdiği adamın son sözüyle etkilenmişti Gözleri dolmuş şekilde dinleme odasında oturur. Karnını okşayarak bebeği ile konuşur: "bebeğim, bizi bırakma tamam mı? Babanı, beni sensiz bırakma bitanem. Sen bizim canımızsın, nefesimizsin, her şeyimizsin. Sen benim aşkımızın meyvesisin. Bak burada güzel insanlar var: Ateş amcan, Derya teyzen, deli Mücahit amcan. Deli dememe bakma, kendisi tatlı piskopat, eğlenceli biri. Zamanın nasıl geçtini anlamazsın... Ama bizim sevincimiz, mutluluğumuz sensin. Güçlü ol hep tamam mı, güzel bebeğim". Aniden sancılanır, kadın sakinleşmeye çalışarak karnını okşar: "tamam kızım, stres yapmayacağız, üzülmeyeceğiz..."
Bu sırada arkadaşı gelir yanına ve omuzunu sıvazlayarak gülümser: "Demek kız teyzesi olacağım". Kadın derhal göz yaşlarını siler, arkadaşı da yanına oturur. Eylem gülümseyerek: "nerden aklına geldi kız olacağını?" Derya: "demin dedin ya "kızım" diye". Kadın konuyu anlayarak: "haa, sen onu diyorsun. Lafın gelişi dedim, ya da ne biliyim öyle hissettim". Derya: "Hmm anladım. Sana güzel haberim var o zaman. Tim helikopterde, birazdan buraya varar" Kadın duyduğu haberle mutlu olur: "gerçekten mi? Şükürler olsun sonunda geliyorlar". Derya kıkırdayarak: "artık Fethi ile güzelce hasret giderirsin". Eylem hafif şekilde kıkırdayarak: "aman Derya... sende" der arkadaşına göz devirir ve sözüne devam ederek: "kızlara haber verdin mi?"
Derya kafasını sallayarak: "evet verdim, birazdan gelirler buraya. Sen biraz üzgün gibi görünüyorsun. Bir şey mi oldu?" Kadın telaşlanarak: "yooo, iyiyim iyiyim. Bir sorun yok". Derya kadının sözüne inanmaz ve ısrarla: "yok kesin bir şey oldu. Doktordan geldiğinden beri böylesin. Bebeğe mi bir şey oldu?" Eylem tam ağzına açacakken nöbetçi asker gelir. Kadın rahat nefes alır ve asker baş eğerek: "Eylem hanım, helikopter piste indi". Kadın güçlükle kalkarak: "tamam sağol sen gidebilirsin". Derya: "hani konuşuyorduk". Eylem gülümseyerek: "sonra konuşuruz Derya'cım. Şimdi Fethi'yi görmem lazım". der bir şekilde arkadaşının işkenceli sorusundan kurtulur.
Tim'in kızları sevdiklerinin helikopterden inmesini bekler ve kapısı açılır. Herkes sevdikleri ile göz göze gelir. Öncelikle Erdem albay kısa konuşma yaparak: "Aferin size çocuklar. Düşmanların kaldıkları yerlerini başlarına yıktınız. Günlerce, aylarca mücadele ettiniz. Bir kere oflamadınız. Aç susuz kaldınız zamanla, ama sabırla canınızı dişinize sıkarak savaştınız. Sizin fedakarlığınız paha biçilmez. Sizinle gurur duyuyorum".
Fethi bir adım öne gelir ve baş eğerek: "Bu bizim Vatan görevimiz komutanım. Ülkemiz için, Vatanımız için canımız feda. Bizde sizinle çalıştığımız gurur duyuyoruz". Genç kadın sevdiğine hem onu sevdiği için, hem ondan çocuğu olduğu için, hem de Vatanına layık bir Komutan olduğu için bin kere gurur duyuyordu ve bakıyordu.
Erdem albay da gururla Tim'e bakar gülümseyerek: "hadi dinlenin, bir ay. Bunu siz çoktan hakettiniz". Der yerinden gider ve Herkes sevdiklerine sarılırken, EyFet birbirilerine bakışlarıyla, sıcak gülümseme oluşur. Mücahit de isyan bayraklarını kaldırır: "Ne?! Bir ay mı?! Aga ben kül oldum ya, bir ay ben silahsız, barutsuz kokmayan yerde ne yaparım hiç düşündünüz mü?" Ateş Mücahidin yakasından yapışarak: "Avcı, kusura bakma ben bu herifi mağaraya gönderiyorum".
Tim gülerken, Melisa ve Nazlı onları ayırmaya çalışır. Genç adam sevdiği kadının karnına dokunarak: "ne kadar büyümüş bebeğimiz?! Gerçekten daha gün gibi mercimek kadardı". Eylem: "ee beni bıraktıktan sonra mercimek, fasulye kadar olur tabi". Bir anda bebek tekmelemeye başlar ve tekmelediği yerden Fethi'nin elini koyar karnına: "bak tekmelemeye başladı". Adam bir taraftan sevinç göz yaşlarıyla dolar, bir taraftan da vicdan azabı çekerek: "Aaa tekmeledi valla. Keşke bi' an önce sağ salim kucağımıza alsak... Eylem, zor zamanlarında yanında olamadığım için affet beni lütfen". Kadın başını sallar gülümser ve adam da kadının elini sımsıkı tutarak: "hadi biz gidelim, onlar kendi kafasını yesinler". Kadın çığlık sesiyle: "hadi kaçalım..."
********************************************************
Sonunda çift evlerine vararlar. Adam tutkulu bir şekilde sevdiği kadını dudağından öper. Sanki bir kaç susuz ve aç kalmıştı. Ona sarılması ile, kokusunu içine çekmesi ile, dokunması ile deşarj olmuştu. Adamın tahrik edici ses tonuyla ve sevdiğinin yanağını okşayarak: "seni çok özledim..." Kadın da tutkulu şekilde bakarak: "bende seni özledim... hem de çok". Fethi Eylem'in kokusunu içine çekerek: "Bu kokun... seni bana bağlayan lavanta kokun beni hasta ediyor, Eylem Kulaksız. Öyle böyle değil". Kadın kıkırdayarak: "öyle değil misin zaten? Adamın gamzeli gülüşü ile: "her zaman". Kadın sevdiğinin kıvırcık saçlarıyla oynayarak: "seninde bu kıvırcık saçların, hele ki yeni çıkmış sakalların beni deli ediyor, Fethi Kulaksız".
Tam yaklaşma olacakken, adamın telefonu çalar. Eylem sinirle:" bu kim şimdi ya?" Fethi kıkırdayarak: "dur sakin ol güzelim, bundan sonra beraberiz". Telefona bakarak dişlerini sıkar ve telefonu açar: "Efendim Keşanlı". Telefonun diğer ucunda: "akşam geliyorsun değil mi deplasmana?!" Adam ağzı eğik şekilde: "bakarız". Mücahit: "ama Avcı!" Adam: "tamam..." Kadın endişeyle: "kötü bir şey mi var?" Adam: "Keşanlı işte deplasmana çağırıyor bizi". Kadın sıkıntılı sesle: "ha, anladım. Fethi, sana bir şey söylemeliyim". Adam merakla: "söyle canım, seni dinliyorum. Kötü bir şey mi oldu?" Eylem sıkıntı bir şekilde: "Önce lütfen sakin ol. Endişelenme lütfen". Adam anlam vermeden: "Ben gayet sakinim güzelim, hadi söyle bakalım ne oldu lavanta kokulum..." Kadın tedirgin halde: "Fethi, ben..."
Bölümün sonu...
Merhaba arkadaşlar nasılsınız bakalım? Sonunda bende burada rahatlıkla hikaye yazarak, sizlere paylaşabildim🥹 Gönül isterdi ki, Wattpad'de hikaye paylaşıyım ama umarım bir gün paylaşırım 🥲 neyse EyFet hikayelerime burada devam edeceğim umarım beğenirsiniz 🧚🏻♀️
Ve de vote yapmayı unutmayın.
Sağlıkla... Sevgiyle... Saygıyla... EyFet'le kalın 💜🪻 |
0% |