@eyfetzeygonk
|
Genç kadın sevdiği adama doktorun söylediklerini nasıl söyleyeceğini bilemez. Gerginlikle sıkıntılı olsa, zorlukla gülümseyerek bir şeyler söylemeye çalışır: "Fethi, ben aşerdim ya. Biliyorum çok yorgunsun, ama n'apayım bebeğimizin canı çekti? Bana erik alır mısın?" Adam şaşırarak: "Eylem, bunda kızacak durum yok ki, benim ailemin görmemle yorgunluğumu unuttum da... Bu kış ayında erik olur mu bilemem, yoksa neden almayım". Adam deri montunu giyinerek: "Hadi birlikte çıkalım, bebeğimizinde cinsiyetini öğrenip birlikte erik alırız". Kadın sevdiğinin sözleriyle panikleyerek: "Yok, bugün gitmeyelim, yarın gideriz doktora. Zaten 1,5 ay var dünyaya gelmesine o zaman öğreniriz. Hadi Fethi, bize erik al, şiştik burada". Kadın adamın bir şey demesine izin vermeden, kovarlar gibi evden dışarı çıkartır.
Eylem kapıyı kapattıktan sonra üzgün halde: "Affet beni, Fethi. Biliyorum bunu öğrenmen seninde en doğal hakkın ama bunu senin dememle kendini yiyip bitirirsin. Vicdan azabı bile çekersin, pişmanlık duyarsın. Neden yanında olamadım diye... Bu yüzden yalan söyledim sana".
Genç adam evinin yanında markette girer. Satıcıdan eriğin olup olmadığını sorar, satıcı da olmadığını söyler. 2-3 market dolaştıktan sonra erik olan bir yer bulur. Satıcı güleryüzüyle adama: "galiba yenge aşerdi". Adam hayretle: "biz bu erikleri bu nasıl saklıyorsunuz ya?" Satıcı: "ee abi, bizde bununla para kazanıyoruz. Yazın buz yerinde koyup, depoluyoruz". Adam satıcının elinden poşeti alarak: "hayırlı işler kardeşim" der marketten ayrılır.
Genç kadının telefonla arkadaşı ile konuşur, Derya sinirlidir Eylem'e: "sen durup dururken izin almazdın hem de uzun bir süreliğine? Kötü bir şey mi oldu? Zaten apar topar gittin ne oldu?" Kadın koynunu sıkarak arkadaşını sakinleştirmeye çalışıyordu: "önce sakin ol Derya. Yorulduğum için kendime biraz tatil ettim o kadar". Arkadaşının sabrı tükenerek: "Eylem, seni nerdeyse 2 yıldır tanıyorum. Benden bir şey saklıyorsun, buna adım gibi eminim söyleyecek misin artık ne olduğunu?"
Kadın oflayarak sıkıntılı sesle: "offf tamam tamam anlatacağım, sakin ol önce. Ama bunu kimseye söylemek yok, en önemlisi de Fethi'ye anlatmayacaksın". Telefonun diğer ucunda arkadaşı zafer gülüşü ile: "tamam kimseye söylemem. Anlat hadi". Eylem aynı ses tonuyla: "Hani geçenlerde seninle gizli göreve gitmiştik ya, ben orada ayağım kayarak düşmüştüm".
Derya şaşırır ve "telaşlanarak: nasıl düştün? Ben nasıl görmedim seni? Bunu bana nasıl söylemezsin?!" Kadın heyecanlanarak: "böyle telaşlayacağını bildiğim için sana bildirmedim. Zaten hemen gittim, doktora gittim. İyiyim şu an sadece..." Arkadaşının lafını keserek: "Sadece ne? Yoksa..." Eylem'in gözleri dolarak: "sadece 1-2 millimlik açıklık var. O yüzden kimseye haber vermedim, en iyisi bebeğimin hayatını tehlikeye atmamak için, bir süreliğine izin aldım". Derya sıkıntılı sesle: "tamam tatlım, iyi yapmışsın da bize, en azından bana haber verseydin. Fethi'nin haberi var mı peki?" Kadın aynı ses tonuyla: "hayır yok". Derya gerilerek: "Eylem, iş şaka değil. Sen ne kadar bebeğin annesiysen, Fethi de babası. Bunu bilmeye en doğal hakkı var".
Bu sırada kapı çalınır, kadının sevdiği adamın geleceğinden emindir. Eylem bir şey demeden derhal telefon konuşmasını bitirir, gözyaşlarını siler ve hafif şekilde gülümseyerek kapıyı açar.
Eylem boğazını temizler ve gülümseyerek: "Bulmuşsun erikleri, umarım zorluk çekmedin". Adam düşünerek: "Kışın bu vaktinde gerçi ilkbahara girdik de, dışarısı kış soğuyu var. Erik bulmak da gerçekten çok zordu, ama biliyorsun benim imkansız deyilen bir şey yoktur. İğne deliğinde bile olsa bulurum". Kadın sevdiğinin koluna dokunarak: "sana da zahmet oldu. Daha yeni operasyondan dönmüştün seni de apar topar pazara gönderdim kusura bakma". Adam başını sallar ve eliyle kadının karnını okşayarak: "Küçük Eylem'in canı erik çekmiş, almayacak mıydım?!"
Kadın şaşırarak: "A aa sen de mi bizim bir kızımızın olacağını düşünüyorsun? Adam heyecanla: sen de mi öyle düşünüyorsun?! Aslında benim farketmez sağlıklı olsun da önemli olan o". Kadın hafif şekilde gülümseyerek: "evet, haklısın önemli olan sağlığı".
Der birlikte salon ve mutfağa bitişik bir odaya giderlerken kadın bir kapalı odanın karşısında durur. Adam karısının durduğunu görerek beline sarılır: "n'oldu bitanem neden durdun?" Kadın meraklı bakışlarla sorarak: "Fethi, aylardır bu odada bir şey sakladığını bilmiyorum sanma. Anahtarı da bulamadım bir türlü açıp bakmaya. Bu odada saklıyorsun hemen gösterir misin bana?" Adam kaşlarını kaldırarak olumsuz cevap verir: "Hayır, olmaz canım. Bu benim için daha doğrusu bizim için çok özel bir oda olacak. Söz veriyorum, güzel odada da güzel anılarımız olacak".
Kadın adamın dedikleri ile duygulanır. Fethi Eylem'in yanağını okşayarak, sözüne devam eder: "Hazırsan hadi yürüyüş yapalım biraz. Hem de bebeğimize de iyi gelir". *Adam eline yüzüne dokunarak: "hay Allah sakallarım kaldı, kesmedim ya". Kadın adamın yüzüne dokunarak: "hayır, şimdilik kesme. Kirli sakal sana yakışıyor sevgilim".* Adam gülümseyerek: "madem öyle istiyorsun kalsın".
Genç kadın gülümseyerek kapının yanındaki gardıroptan şapkasını, paltosunu alır ve tam kapatacakken adam atkıyı alır. Kadın şapkasını takar, paltosunu giyer ve tam ayakkabılarını giyerken, adam biricik karısının eğilmesine kıyamaz ve ayakkabıları giyindirir: "sen kendini yorma hayatım, ben sana giydiririm". Kadın dudaklarını büzmüş halde, küçük çocuklar gibi bakarak: "ya Fethi, ben çocuk muyum?! Kendim giyinirdim ayakkabılarımı, böyle yaparsan sonra kötü alışırım" der kıkırdar. Kadının paltosunun düğmelerini bağlayarak gamzeli gülüşüyle: "Olsun. Ben hiç sıkılmam, şikayetim bile olmaz". Atkısını da taktıktan sonra kadın bunalır: "Ya Fethi, patladım ben. Terledim çıkartıyorum şunları". Adam kadını tembihleyerek: "hayır, bitanem. Bebeğimizin ve senin sağlığını düşünmeliyim. Hastalanırsınız birden, sizin canınız ağrarken ben size bakamam. O yüzden giyinmek zorundasınız Eylem hanım". Kadın kıkırdayarak: "bende seni seviyorum". Adam kadının elinden öper ve tutarak: "bende seni seviyorum".
Tim dinleme odasında dinlenir, keyifli sohbetlerinden eder. Mücahit her zamanki merakına yenik düşerek Feyzullaha: "Herkesten önce sen evlendin, Avcı Kız en sonda yola gelip evlenir, daha sonra bebek sahibi olurlar dedim aksi çıktı. Oğlum, sizin ne zaman bebeğiniz olacak ya? Ben ne zaman yeğenimi kucağıma alıp, Mücahit veya Mücahit ismi koyacağım aga?"
Mansur kendisine çay koyarak: "komutanım, Avcı Komutan'ımla, Eylem yengenin zaten çocukları olacak. O zaman koyarsın isimlerden birini". Mücahit ellerini kaldırarak: "yoo onlara ben karışmam. Onlar hep kendi yöntemleri ile gidiyorlar, kendi kültürleri ile devam etsinler. Gitsinler kitaplarındaki isimlerden koysunlar". Tim Mücahidin sitemini kahkaha atar. Ateş aralarına gelir ve yanlarına oturarak: "oğlum, Çaylak nasıl baba olacak?! Daha kendisi çocuk. Biraz zaman geçsin olur baba. Acelesi yok ya".
Mücahit sıkıntılı bir halde: "yok aga benim acelem var, oğlum sen bunları dinleme. Esma teyzem torun istemiyor mu?" Feyzullah derin nefes alır ve hafif gülümseme ile: "istiyor, istiyor da ama Su da erken diyor". Mücahit göz devirir ve ellerini ayaklarına çarparak: "Oğlum, siz ne ara hanımcı oldunuz? Sen ne dinliyorsun ya? Kılıbık mısın? Vur masaya dedi ki, ulen ben çocuğumun olmasını istiyorum o kadar". Ateş göz devirerek: "hah Keşanlı da hep böyledir zaten. Kaş yaparken göz çıkartır". Feyzullah çaresizce zayıf sesle: "olur abicim".
Bu sırada Mücahidin aklına maç gelir: "Lan bizim maçımız vardı. Saat kaç?" Yiğido saate bakarak: "Saat 8-e çeyrek var komutanım". Mücahit dişlerini sıkarak: "oğlum, yine beni sohbetinizle başımı karıştırdınız maç gitti ya. Olsun yarın bunu sizden burnunuzdan fitir fitir getireceğim". Feyzullah abisinin omuzuna hafif şekilde vurarak: "tamam abicim, getirirsin". Ateş telefonunu çıkartarak: "o zaman bende Avcı'ya haber vereyim, maçın yarına ertelendiğini söyleyeyim".
Bahçede mis gibi hava vardı: kuşların sesi, hafif rüzgar vıyıttısı, çiçekler yavaş yavaş açmaya başlıyordu. İkili park gezerler, kadın artık eskisi gibi çok gezemediği için bir bankta oturur. Adam gülümseyerek sevdiğinin yanına oturur ve karnına okşayarak: "benim güzellerim yoruldu mu bakalım?" Kadın kaşını kaldırarak kıkırdar: "eee eskisi gibi aksiyonlu hayat yaşayamıyoruz Fethi bey. Hamile olmasaydım, nasıl fırtınalar biliyorsunuz?" Adam işaret parmağıyla ensesini kaşıyarak: "aslında sen rahat durmazsın da. Söyle bakalım neler yaptın bensiz Eylem hanım?"
Kadın kaşlarını çatarak: "Allah benim huysuzluğumu nerden gördün? Hiçbir şey yapmadım merak etme canım, merkezden eve evden merkeze gittim direk gittim. Kös kös oturdum evde, sağ olsunlar kızlar arada bir bize geliyordu. Ama bebeğimizle konuşarak zamanın nasıl geçtiğini bilemedim".
Adamın yüzü düşer ve boynunu eğerek: "ne desen haklısın. Zor zamanlarında yanında değildim. Yalnız başınaydın, bir kere seninle doğru dürüst konuşamadım. Senin bana ihtiyacın olduğu zamanlarda, ben dağda bayırdaydım. Seni belki de bazı şeyler mahrum ettim. Sana bunu yaptığım için beni affet".
Kadın adam elinden tutarak: "Fethi, lütfen böyle söyleme. Aksine ben gurur duyuyorum seninle, bu mükemmel iyi kalpli eşe sahip olduğum için. Sen bu ülkenin Komutan'ısın, sen bizim için masum insanlar huzur için uyusun diye geceni gündüzüne katıyorsun. Gözün gibi sevdiğin o Gonca ile düşman vurup, hayat kurtarıyorsun. Ne senin, ne benim, ne de arkadaşlarımızın yaptığı fedakarlıklar asla paha biçilmez. Seninle konuşmadığım zamanlarda monitörde izlerdim. O alçaklarla nasıl mücadele ettiğini izledim. İzleyemem sanmıştım ama. Sonra seni gördüm yüzündeki o korkusuz ifadeyi. Ben çok doğru bir adamı sevmişim her şey için iyi ki dedim. Bin kere daha aşık oldum sana".
Adam karısının bu sözleriyle duygulanır ve hafif gülümseme ile bakar: "Doğru seçimi yapmanın mutluluğu hiçbir şeye değişilmez o işte. İyi ki ben de sevmişim seni. İyi ki karşıma çıkıp sülük gibi yapıştın bana. Sen o kitapçı da olmasaydın, resmimi çekmeseydin. Şimdi benim böyle mutlu ailem olmayacaktı. Bende benimle gurur duyuyorum ki, böyle muhteşem yolumu birleştirdiğim için. Sen bensin, bende senim... biz biziz. Kara bulutların üzerimize gelmesini asla izin vermeyeceğim. Seni seviyorum sevgilim". Kadın da gülümseyerek: "bende seni seviyorum..." Adam karısının elini öper
Bu sırada telefon çalınır. Adam durumunda sitem ederek: "Kardeşim, bir izin vermediniz bize ya". Kadın kıkırdayarak: "belki önemli bir şeydir aç telefonu". Adam kısık sesle: "benim senden başka önemli işim ne olabilir ki?!" der telefonu açar. Kadın da adamın kolundan hafif şekilde vurur.
Adam dişlerini sıkarak: "Efendim Karabatak". Telefonun diğer ucunda kardeşi sırıtarak: "müjdemi isterim Keşanlının operasyonu iptal oldu". Adam yüzünde tebessüm oluşur. Çünkü sevdiği kadınla zaman geçirecek diye çok sevinmişti. Kadın adamın bu sevincine anlam vermemişti.
Adam: "oh be kardeşim, iyi yaptınız. Sonunda deliyi ikna ettiniz". Ateş: "Aslında ikna etmedik, 1-2 laf ettik aramızda ondan sonra vazgeçmeye mecbur kaldı". Mücahit bağırarak: "Boşuna sevinme, Avcı! Yarın bunun 2 katını, size zülüm çektirerek ödeteceğim. Git şimdi yengemizle oyna der kıkırdar". Adam göz devirerek ve hafif şekilde sinirlenerek: "Keşanlı, şimdi geliyorum ha!" Ateş telefonunu tutarak kısık sesle: "oğlum, n'apıyorsun ya?" Mücahit de aynı kısıkla sesle: "ne var ya, doğruyu söylüyorum işte". Ateş sabır çeker, boğazını temizler ve kardeşi ile konuşmasına devam eder: "bunu haber verecektim sana, dinlenmene bak dayıoğlu". der Adam da ciddi sesiyle: "hadi görüşürüz" der kapatır telefonunu.
Kadın merakına yenik düşerek ne olduğunu öğrenmeye çalışır: "Hayırdır Fethi, yüzünde güller açmış. Sanırım güzel haber aldın". Adam gamzeli gülüşüyle: "evet, Keşanlının zorla bizi gönderdiği deplasman iptal oldu sonunda. Ama tabi bunun yerine yarın 2 misli zülüm çektirecekmiş". Kadın ellerini ısıtmaya çalışarak: "Mücahit işte, asla pes etmez. Onun maceraları, aksiyonları asla bitmez". Adam tek kaşını kaldırarak ve ağzı eğik şekilde: "ona ne şüphe". Kadın üşüdüğünü farkederek, onun ellerini kendi ellerine avuçlar nefesi ile ısıtır: "sen üşümüşsün ya, hadi hemen gidiyoruz kalk".
Kadın mızmızlanır gitmek istemez evine, adam yerinden kalkarak gülümser: "hem de seni çok özledim". Kadın güçlükle sevdiği adam yardım ederek ayağa kalkar ve gülümseyerek: "ben de seni, hem de çok özledim". Adam gülümseyerek: "ama eve gitmeden önce, hastahaneye gidelim bir. Bebeğimizin kalp seslerini hem duyayım, hem de cinsiyetini öğreneyim". Kadının için içini yiyordu adamın gerçekleri öğreneceği için. Ama bir taraftan onun gibi merak ediyordu cinsiyetini öğrenmek için. Kafasını sallayarak: "tamam tamam gidelim hastahaneye, ben de merak bebeğimizin cinsiyetini, ama sen istersen kalp seslerin yerine Beethoven bestelerini o sana iyi gelir". Adam karısına ifadesiz yüzle bakarak: "ha ha ha çok komiksin Eylem". Kadın da kıkırdayarak, ikili birlikte hastahaneye doğru giderler.
****************************************************
İkili hastahaneye gelmiştir. Çift oldukça çok heyacanlıdır. Aylar sonra ilk kez bebeklerinin cinsiyetini öğrenecekler. Hem de adam ilk kez bebeğini ultrasonda görecekti. Birlikte bu ana şahit olacaklardı. Hemşire odasından çıkar ve koridor ellerini tutan çifti görür ve gülümseyerek: "Eylem Kulaksız?!" Kadın derin nefes alır ve heyecanla: "Evet benim". Hemşire güleryüzüyle: "Doktor hanım sizi bekliyor". Adam karısının elini tutar, kalkmasına engel olarak: "peki ya ben?" Kadın kısık sesle: "Fethi..." Hemşire: "biz anneyi hazırlayalım sizde gelirsiniz beyefendi". Hemşire ve adamın yardımı ile kadını yerinden kaldırırlar, kapıya kadar eşlik eder. Kadını hazırladık sonra hemşire: "Buyurun Fethi bey, içeri girebilirsiniz". Adam da derin nefes alarak içeri geçer.
Kadın sedyede uzanmıştı, doktor karnına ultrason jeli sürdükten sonra karnında aleti gezdirmeye başladı. Fethi Eylem'in elini sımsıkı tutmuş ve merakla yanında oturmuştu, doktor ilk önce onun kalp atışlarını dinletir. Adam gözleri dolar ve dudağını ısırır, mırıldanarak: "b-bu mükemmel bir şey Eylem... hayatımda duyduğu en güzel musiki..." Kocasının tepkisini kaçırmadan izleyen kadına eğilir ve saçından okşar ve alnından öper. Adamın nutku tutularak: "p-peki cinsiyeti nedir?"
Doktor gülümseyerek: "öğrenmek istiyor musunuz?" EyFet bir ağızdan: "evet" der. Doktor: "Çoğu insan hamile olurken yada bebeklerinin cinsiyetini öğrenirken hemen aldırmaya çalışırlar. Onunla kendi bağını kesiyorlar, bazen de böyle sizin gibi çiftler geliyor yüzlerinde gülücükler sunuluyor bize".
Kadın gözleri dolarak: "bu nasıl vicdansızlıktır ya? Kendi canından can kopartmak korkunç bir şey. Evlat böyle bir şey ki, sen kendini unutursun ama evladını unutamazsın. Ufak çizik bile yaralansa, paramparça olursun". Kadının daha bebeği doğmamasına rağmen annelik duygusu ile tanışmıştı. Bebeğine bir şey olur diye korkusundan tir tir esiyordu.
Doktor: Sizi daha fazla meraktan bırakmadan "cinsiyetini söyleyim". EyFet'in kalbi durmuş gibi doktorun ağzından çıkacak sözü beklerler: "Bebeğinizin cinsiyeti kız olacak ve durumu da gayet iyi, sağlıklı görünüyor".
Eylem kalbine dolan rahatlıkla gözlerini kapatır, gözlerinden narince yaşlar akar ve Fethi'nin onu sımsıkı tuttuğu elini dudaklarına götürür. Ama oldukça sessizdi, sanki boğazı düğümlenmişti.
Doktor kadına karnını temizlemesi için peçete vererek: "bebeğinize isim düşündünüz mü?" Eylem Fethi'nin yardımı ile yerinden kalkar: "hayır, daha isim düşünmemiştik". Doktor: "şimdiden düşünseniz iyi edersiniz, ansızın görürsünüz gelebilir minik prenses. İnşAllah sağlıklı bir şekilde bebeğinizi kucağınıza alırsınız". Kadın teşekkürünü eder ve birlikte hastahaneden ayrılırlar.
EyFet deniz kenarına gelir ve kadının adamın bu zamana kadar sessizliği endişelendirmişti. Artık dayanamayarak sorar: "Fethi, n'olur bir şey söyle. Benimle olduğuma pişman mı oldun? Kız evladı istemiyordun? Konuşsana Fethi. Korkutuyorsun beni" Adam kadını sımsıkı sarılır, yüzünü saçlarına arasına gömerek havalara uçurur. Kadın anlam vermeden adamı sakinleştirmeye çalışır: "dur sakin ol, bebeğimiz ayran olacak şimdi" der kıkırdar.
Adam kadını bırakır bir bankta oturtturur ve dudaklarından tutkulu şekilde öper: "Bir daha senden böyle şeyler duymak istemiyorum Eylem. Ben bi' an bile seninle olduğum için pişmanlık duymadım. Bilakis seninle olduğum kendimi çok hissediyorum, senin gibi güzel, kız babası olduğum için çok mutluyum ve bununla gurur duyuyorum. Sen benim hayallerimi gerçektirdin, siz hayatımı süsleyen iki güzel kadınsınız. Benim ailemsiniz".
Kadın da adam sarılarak: "sende bizim ailemizsin, sen orada kitapçı da olmasaydın ben belki de doğru seçimin mutluluğunu görmeyecektim, anlamayacaktım. Sen iyi ki ordaydın, iyi ki hayatımdasın hayatıma, hayatımıza renk kattın".
Genç adam sımsıkı sarılır sevdiğine ve gözüne bir yere denk gelerek kadından ayrılır, karnına okşar ona bakarak: "canıım, sen burada otur, ben şimdi geliyorum. Benim güzel kızım, baban gelene kadar anneni yorma tamam mı?" Yerinden kalkar giderken, kadın merakla: "nereye?" Adam yanağını okşayarak: "sevgilini bekle".
Aradan 5-10 dakika geçmiştir. Kadın adamın nereye gittiği merak eder, sağına soluna bakar yoktur. Kendi kendine mırıldanarak: "Allah Allah hiçbir şey demeden nereye gitti bu adam ya?!" Tam arayacakken arka tarafından önüne bir demet mor lavanta çiçeği görür ve adam yanına gelir. Kadının yüzünde güller açar, çiçekleri koklayarak:
"Yiaa sen bana mor lavanta çiçekleri mi aldın?! Nasıl biliyorsun hangi renginde sevdiğimi?!" Adamın yanağından gamzeleri belli olarak gülümser ve aynı zamanda gözleri dolmuştur: "Bilmez miyim? Onun kokusu gibi senin de kokun bana bağlıyor ve büyülüyor her zaman. Sana her şey için çok teşekkür ederim Eylem". Der sevdiği kadının yanağından öper ve boynunu koklar.
Kadın adamın elinde bir kutu görür ve merakla ne olduğunu sorar. Sevdiği kendisinin açmasını ister. Adam çiçekleri alır ve kutuyu kendisine verir. Kadın kutuyu açarak adam: "bak bunu bebeğimize aldık. Aldık diyorum bu bizim bebeğimizin ilk hediyesi olsun. Bu beyaz bebek patikleri ilk adımlarını attığında bizde de yeni sayfa açılanacak. Bizim gibi hayatına güzel, sayfalar açacak. Hemingway'in peçete üzerinde yazdığı hikayeyi biz değiştireceğiz Eylem. Sana söz veriyorum ve söyleceğiz ki, Artık; satılık bebek patikleri giyildi. Nasıl ki, biz bir konuda onu yanıltmıştık: İki insan birbirini seviyorsa, bunda mutlu son vardır..."
Kadın adamın bu sözleri ile iyice duygusallaşır birbirilerinin alınlarına koyarak: "sen dünyanın en iyi adamısın ve en güzel kalbine sahibsin. Ben inanıyorum, sen harika olacaksın Fethi Kulaksız..."
Bölümün sonu...
Merhaba arkadaşlar nasılsınız?
Biliyorum bazılarınız Mercimek'in doğulmasını istiyorsunuz, ama bu işler hızla gitmez ki 😉 ama söz veriyorum 3. kısımda güzel aileye şahit olacaksınız 🥹
Satır arası iyi ve kötü yorumlarınızı bekliyorum
Ve de vote yapmayı unutmayın.
Sağlıkla... Sevgiyle... Saygıyla... EyFet'le kalın 💜🪻 |
0% |