Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4.BÖLÜM

@eylbahar

YORUM YAPMAYI VE BÖLÜMÜ BEĞENMEYİ UNUTMAYIM KEYİFLİ OKUMALAR 🌟

Sabah aşırı heyecanlı bir şekilde uyandım. Baş mimar olabilirim cidden. Bir haftada hayatımın bu kadar değişeceğini tahmin bile edemezdim. Beş gün önce bu olcakları birinden duysam onlarıda döverdim birde dalga geçiyor diye.

Siyah dar dizimin biraz üstünde biten bir elbise giymeye karar vermiştim dün. Ayy çok heyecanlı patron yokken tüm yetki bende olacak nerdeyse. Görüşmelere bile gitme şansım olabilir. Heyecandan ölmeden umarım gidebilirim adamın yanına. Harbi bu adamın adı ne ki? Aman neyse sorarız gidince.

Siyah elbisenin altına siyah topuklu çizmemi giydim iç tarafı polar ama dışardan siyah tençorap gibi görünen çoraplarım olmazsa olmaz. Güzel olcaz derken götümüzün donmasın gerek yok. Kahve tonlu bir makyaj yaptım ve düz olan saçlarımı açık bıraktım. Ben nereye gidicem ki şimdi. Haber verir herhalde diye düşünürken mesaj geldi.

0557 258 **** : Uyuya kalmışım kusura bakma şirketin karşısındaki kafe ve pastahane karşımı bir yer var beklerim seni orda saat üç gibi uygunsa sanada.

Bir bok anladıysam Arap olayım yazsam ayıp mı olur ki?

Siz : Evim çok uzak saat üçe yetişir miyim bilmiyorum.

0557 258 **** : Bir saat var daha yetişemez misin?

Siz : Şu an evden çıktım ama üç buçuk gibi anca orda olurum.

0557 258 **** : Tamam sorun yok beklerim.

Siz : Teşekkür ederim.

*Görüldü*

Dolmuş iyice sinirimi bozuyordu. Yavaş yavaş gidiyordu. Koşsam daha çabuk giderim. " Abicim işimiz gücümüz var sür artık ya mıy mıy" En son biri kafayı yiyip isyan bağrağı çekmişti. "Gel sen sür o zaman kardeşim" ayy kavga çıkarsa iyice geç kalırım ya. Saat üç oldu bile ama ben hala yolun yarısında bile değilim.

0557 258 **** : Geldim ben

Siz : Dolmuşçu sürerse bende gelmeyi umuyorum.

0557 258 **** : Niye taksiye binmedin?

Niye spor arabana binmedin demedi Allahtan. Kendi düşündüğüm şeye güldüm.

Siz : Herkes bütçesine göre yaşıyor hayatını.

0557 258 **** : Anladım. İn taksiye bin ben çağırdım ben öderim.

Siz : Gerek yok yarım saate ordayım Görüşürüz.

0557 258 **** : Görüşürüz

En son bir çileden çıkma bile bağırdım. " Sür lan şunu vallaha seni atarım bu dolmuşun önüne ezerim yemin ederim ki. Pezevenk senin derdini sikerim amına koyduğum sür lan şunu adam gibi ezerim kafanı sein piç insanı dinden imandan çıkarma. Senin keyfinin kahyasını mı bekleyecez." Uzun bir sesizlik oldu. " Ne bağırıyorsun lan al al sürdük " bu seferde uçar gibi sürüyordu. Ben bunu öldürürdüm harbide neyse.

Üç buçukta tam şirketin öndeydim. Kafeye girdim etrafıma bakmaya başladım. O an fark ettim ki ben bu adama hiç dikkat etmemişim.

0557 258 **** : Beni tanımadığını söyleme sakın.

Siz : Göremedim, tanımıyorum.

0557 258 **** : Altı kere göz göze geldik.

Ağlıyım mı şurda adamı tanıyamıyorum yaa. Gülerek bir telefona bir bana bakan adamı gördüğümde işte buydu dedim içimden.

0557 258 **** : O ben değilim

Siz : Yalancı

0557 258 **** : Evet bendim tamam gel

Gülerek bana bakıyordu. Gidip karşına oturdum. Siyah boğazlı kazağı kumaş pantolonı ve çeketi ile baştan sona benim gibi siyah giymiş ve oldukça şık görünüyordu.

"Tanımadın beni demek. Birde yalancı dedin üstüne." Ay evet adama yalancı demiştim ya. "Özür dilerim" önünde duraran boş bardağın ağız kısmının etrafında parmağını gezdirip duruyordu. "Sorun yok Aylin Hanım zaten şaka yapmak istedim bende" Evet bu adamın adı ne? "Adınız neydi acaba?" gülmeye başladı. Niye gülüyordu ki? Bir anda göz göze gelince ciddileşti. "Şaka yapıyorsun sandım sen ciddisin." Evet adını bilmek zorunda mıydım sanki? Adını bilmediğim o benden daha çok şaşırmıştı benden daha şaşkın bakıyordu hala. "Aras Ateş" ya kendimi tuzkata gibi hissediyorum Ateş soyadı mı yoksa iki adı mı vardı?

"Ateş soyismim bakma öyle" nasıl bakıyordum ki ay rezil oluyorum topla kızım kendini. Ayy çok yakışıklı bu adam. Üstüne kahve dökeyim de soyun be adam. Sapık sapık düşünmeyi kesmem gerek acil rezil oluyorum. "İş için geldik" ya bu nasıl bir cümle çık masaya malım ben diye bağır aynı etkiyi bırakır ya. "Ne zaman öyle bir şey dedim. Seni tanımak ona göre konumunu belirlemek istiyorum dedim." Kovuldun demesin şu adam gün sonu ben başka bir şey istemiyorum.

"Anladım" sesizizlik hakimdi masada. Sadece bakıyordu öylece bana. Bir şey filan sormayacak mı? "Ne içmek istersin?" güzel soru ne içmek isterim acaba. "Kahvaltı veya öğle yemeği yemen gerekiyorsa ona göre bir yere gitmek ister misin öğün atlama." Ay açıklıktanda ölcem ama sırf adam ödesin diye yemek yemek yiyelim demiş gibide olmak istemiyorum. "Bir kahve yeterli bol şekerli kahve olduğu belli olmayan türden kremalı filan" kibar bir gülümseme ile kafa salladı.

Garsona şipariş verirken karamelli olsun lütfen diye bağırdığım için iki saatır gülüyordu. Garsonda ufaktan bir bana yavşadı gibi geldi ama anlamadım. Sizin kadar tatlı bir kahve yapıyorum hemen filan dedi. Bana bak yakışıklı garson üzgünüm senle ben olamayız. Karşımda uyuz uyuz hala gülen adam daha yakışıklı.

Kahveler gelmişti. Aramızdaki uyumsuzluk göz kanatıyordu o filtre kahve içiyordu ben şeker dolu bardak içiyordum. "Sizin kadar tatlı yaptım umarım beğenirsiniz" bu garson harbi bana yürüyor. "Teşekkür ederim çok güzel görünüyor" kibar bir şeklide gülümsedim. "Buda benim kadar acı mı?" Soruyu soran Arasa baktım gayet ciddiydi. " Anlamadım efendim" Araf baya gergin görünüyordu. "Bende anlamadım ne olduğunu onu diyorum. Ne oluyor şeker kız" Garson kızarmaya başladı. Niye adama böyle yapıyordu? Evet yanında ne olursa olsun bir erkek olan bir kadın ile böyle konuşması hoş değil. Belki abim belki kocam ama oda çok üstüne gitti gibi. "Özür dilerim efendim afiyet olsun" diyip kaçar gibi gitmişti masadan garson.

İçeceğimden tam bir yudum alacaktım ki Araf konuştu. "Hadi çıkalım burdan sevmiyorum ben burayı" gayet hoş bir yerdi ben sevmiştim aslında. "Neden buraya geldik o zaman" bir an ağzını açıp kapattı. "Artık sevmiyorum vaz geçtim bozmuş burası güzel değil tadı" kötü mu olmuş kahvesi. Su kahve nasıl kötü olabilir. "Birde ben bakayım tadına." dedim ve kahveyi elime aldım. "Kötü olmuş içme hadi kalk acıktım ben bir şeyler yiyerek konuşuruz.

Zorla bir yere gelmiştik kahvaltı ediyorduk. Aklımda içecekte kaldı çok güzel görünüyordu. Bu adam manyak mı acaba hiç bir şey konuşmuyordu. Soru sormuyordu neye göre karar verecekti acaba. "Üniversitesi hocaların senin çok başarılı olduğunu söylediler. Çizimlerin mükemmel. İnsanlar ile iyi anlaşıyorsun Ecrin ile baya samimi oldun bir anda." Ecrini nerden biliyordu ki.

"Siz nerden biliyorsunuz ki onu" derin bir nefes aldı. "Aynı asansöre bindik onuda mı fark etmedin." Ne biliyim bir sürü kişi binip indi hepsine nasıl dikkat edeyim. "Ama küçük bir sorunumuz varmış senle ilgili" Ay ne varmış ne bok yedim acaba. "Çok sinirliymişsin iş arkadaşını kahve ile yakmışsın birde üstüne tehdit etmişsin. Neydi o bardağı götüne sokmadığıma dua et galiba böyle demişsin." aha bittik koşarak kaçayım mı ki "Neden" diye sordu. Ne neden sapık o taktı kafayı mal gibi mi diyim ne diyim ki sana ben.

"Öyle olması gerekti" kaşları havada bakıyordu. "Ha yani sapık gibi sürekli peşinde gezip sen red ettiğin zaman sana kafayı takıp seni daraldığı için değil öyle mi?" ananı korktum lan nerden biliyor bu herif bunu. "Doğru mu? " kafamı salladım "Doğru"

"İş arkadaşın olan biri anlattı. İki seçenek var ben kafamda seçtim ama sen ne düşüneceksin merak ediyorum. Bir başlamadan kovuldun. İki baş mimar oldun hangisini seçtim sence?" kesin kovdu anasını satayım yaa. "Kovuldum" dedim ama konuşurken sesim içime kaçmıştı. "Yanlış, hoşgeldin baş mimarım"

Allahım ölcem mutluluktan. Yarın baş mimar olarak işe başlayacaktım. Siyah gözleri parlayarak bana bakan adama bende mutluluk ile baktım.

Loading...
0%