@eylcnkrtrn71
|
1- Kurt Timi Zorla tayin isteyip görevlendirildiğim Askeriye'ye bakıyordum. Evet zorla. Merhaba. Ben Umay. Umay Bozkurt. Üsteğmenim ve tayin istedim. Aslında istemedim. Babam Kars'da bir askeriyede Albay. Beni sevdiği bir time görevlendireceği gözünün önünde olursam aklının bende kalmayacağını söyleyip durduğu için babam tarafından resmen Kars Sarıkamış'a sürülmüştüm. Askeriye'ye girip babamın odasını bilmediğim için dümdüz yürümeye başladım. Aynı zamanda etrafı inceliyordum. Tabi ki önüme bakmadığım için duvara çarptım. Bir dakika yolun ortasında ne duvarı ? Bu bir duvar değildi. Bu bir askerdi. Uzun boyu yüzünden kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım. Hayır ben kısa değildim. Bu adam çok uzundu. "Önünüze bakmayı deneseydiniz keşke." dedi yakalığından soyadının Öztürk olduğunu öğrendiğim asker. Evet resmîydi ama bir o kadar da öküz. "Denerim. Rütben ne Öztürk ?" Şuan da tek temennim rütbesinin benden düşük olmasıydı ama bu gökdelen beyefendi hiç öyle durmuyordu. "Pardon siz kimsiniz ? Niye bunu size söyleyeyim ? Kim aldı sizi içeri ?" Ardarda sıraladığı sorulara göz devirerek cevap verdim. "Beni Albay Ümit Bozkurt'un odasına götürmeniz lazım." diyerek cevap verdim. Tabi ki götürmeyecekti. Tam itiraz edeceği sırada çantamdan askeri kimliğimi çıkarttım. İkna olmuş olacak ki elini ileri uzattıp ilerlemeye başladı. Bende peşinden ilerlemeye başladım. Acaba kaçtı boyu. 1.90 ? Yok 1.90 değildi. 1.95 ? Yok daha uzundu. 1.98 ? Evet kesinlikle 1.98'di. "Geldik." diyerek kapıyı gösterdi. Teşekkür edip odaya girdim. Babam önündeki dosyalarla meşguldü. "Babacığım." diyerek geldiğimi haber verdim. "Güzel kızım." diyerek yanıma geldi. Sarılıp hasret giderdikten sonra beni timin odasına götüreceğini söyleyip ayağa kalktı. Peş peşe odadan çıktık. Hemen odasının yanındaki kapıya tıklattı. Ne yani odasının yanıda mı olacaktım ? Bu kadarıda fazlaydı. Odadan babamın yaşlarında biri çıktı. "Mehmet amcan." diyerek tanıttı babam. Bu babamın yakın arkadaşı Mehmet amcaydı. Onunla da görüştükten de sonra timin odasına doğru ilerlemeye başladık. Önüne geldiğimiz kapının yanında Kurt Timi yazıyordu. Sevmiştim bu ismi. İçeri girdik. Öztürk'te buradaydı. Aynı timde olamazdık ya. O da aynı şeyi düşünüyor olacaktı ki "Gene mi sen ?" diye bir soru yöneltti. Bu sorunun altında kalamazdım. "Başka birini mi bekliyordun Öztürk ?" Kafasını hayır anlamında sağa sola salladı. "Kimseyi beklemiyordum Bozkurt." "Ne güzel tanışmışsınız." dedi Mehmet amca. "Düşündüğüm şey değildir umarım baba." dedi Gökdelen Bey. Ne yani babası Mehmet Amca mıydı "Tam olarak öyle Oğuz." dedi Mehmet amca. Demek adı Oğuz'du. Babam konuşmaya başladı. "Kızım Umay. Tayini Kars Sarıkamış'a çıkınca olaya el atıp timine ben karar verdim ve en uygun timin Kurt olduğuna karar verdim. Tanışın siz. Sonra bahçede çalışmaya iniyorsunuz Kurt." Babam ve Mehmet amca kapıyı kapatıp dışarı çıktı. Ben ayakta kalmıştım keşke bir tanıştırıp gitseydi. Tamam üsteğmen olabilirim ama bu utangaç olmama engel değildi. "Buraya oturun isterseniz." dedi yirmili yaşlardaki asker yanındaki sandalyeyi işaret ederek. Kafamı sallayarak onayladım ve ilerleyip sandalyeye oturdum. "İlk önce seni tanıyalım sonra rütbe sırasına göre biz tanıtalım kendimizi." dedi Gökdelen Bey. "Umay Bozkurt Üsteğmenim. 26 yaşındayım." Yaşımı söylemek fazla mı olmuştu yoksa ? Gökdelen Bey kafasını salladı. "Timimize hoşgeldin Umay." dedi Gökdelen. "Hoşbuldum." diyerek karşılık verdim. "Oğuz Öztürk. Yüzbaşıyım." Hafifçe güldü. "Yaşımızı da söylüyorsak 29." dedi soğuk nevale. Yerin dibine girmeme ramak kalmıştı. "Teğmen Gökalp Şahin 27 yaşındayım." Hemen arkasından timde ki tek kadın asker sözü aldı. "Hilal Demir Teğmenim 25 yaşındayım." "Asteğmenim Aras Arslan 26 yaşındayım" dedi yanına oturduğum asker. "Astsubay Kıdemli Başçavuş Alparslan Çelik. 26 yaşındayım." "Astsubay Kıdemli Üstçavuş Akın Bozdağ 25 yaşındayım." "Astsubay Üstçavuş Hakan Kaya. 32 yaşındayım." Tekrardan odaya baktım kendini tanıtacak kimse kalmamıştı. "Tanıştığıma memnun oldum." dedim. "Bizde." diye karşılık verdi Gökdelen Yüzbaşı. Bu adama ayrı gıcık olmuştum. "Arkada üniformalar var onlardan bedenine olanı giy bende yakalığını teslim alıp geliyorum." dedi. Başımla onayladım. "Hilal istersen gel yanıma hem daha iyi tanışırız." dedim reddetmesinden korkarak. Bu korkuyu bana annem bırakmıştı. Okula başladığım da kimseyle konuşmamam için sıkı sıkı tembihleyip göndermişti. Dört sene hiç arkadaşım olmamıştı. Ortaokulda ise ben çekingen kalmıştım. Lisede ise hiç insan tanıyamadığım için hepsi tarafından ihanete uğramıştım. "Geleyim." diyerek onayladı Hilal. Arkaya geçtik bedenime uygun olan üniformayı aramaya başladım. "Niye buraya tayin istedin ?" diye sordu. "Babam burda diye. Sen niye burdasın ?" "Bilmem. İlk tayinim buraya çıkmıştı ondan sonra bir daha istemedim." Bedenime uygun olan üniformayı bulmuştum. Postallarımı da seçtim. "Seni buraya bağlayan bir şeyler var belli ki benim gibi." "Olabilir." dedi daha fazla kurcalamak istemedim. "Elinizde tutmayın giyininde üzerinizde görelim komutanım." dedi gülerek. Bende güldüm. Kabine girip üzerimi giyindim. Omuzumdaki bayrak kısmı yakamdaki soyisim kısmı omuzlarımın üzerindeki rütbe kısımları boştu. Hilal'le birlikte diğerlerinin yanına geldik. Soğuk nevalede gelmişti. Elindekileri elime bıraktı. Bir Türk Bayrağı, iki rütbe arması, bir tanede üzerinde BOZKURT yazan yakalık, birde dolabımın ve kabinimin anahtarı vardı. "Hoşgeldin Üsteğmen." dedi. Yüzündeki tebessüm dikkatimi çekmişti. "Hoşbuldum Yüzbaşı'm." dedim. Benden sonra elini çırptı. "Kurt toplanın 10 dakika içinde anteremana hazır olun." dedi. Kabine girip üzerimdeki üniformanın ceketini çıkardım. Altımda askeri pantolon üzerimde ise kısa kollu haki yeşili bir tişört vardı. Hepimiz bahçeye çıktık. Bugün ki eğitimi babam verecekmiş. "Evet yeni gelen üyemizi bir denemeyelim mi ?" dedi babam. Bir dakika ne oluyor bu aşağılık ortamda. "Deneyelim bence. Askeriye'nin etrafında 30 dakikada 10 tur koş Bozkurt." Hayır yani babam ne saçmalıyordu. "Baba ?" Yarım saatte nasıl 10 tur koşmamı bekliyor ki. "Baba değil komutanım 15 oldu." "Komutanım askeriye etrafını bir kere dolanmak en az 10 dakika." "20 oldu Bozkurt koşuyor musun ?" Yapacak hiç bir şeyim yoktu el mecbur koşmaya başladım. Yarım saatte 20 tur her tur için 1,5 dakika demekti. Bu da tur başına yaklaşık 8,5 dakika arttırmak demekti. Bende zannettim ki babam beni yanına almak istiyor koruyup kollayacak şu hâlime bak. *** Neyse ki yarım saat içinde koşmuştum ve babam pardon komutanım artı ceza vermemişti. Evlere dağılmıştık. Her zaman ki gibi ev boştu. Aslında ailemin yanında olmak istememe sebebim de buydu. Biz zaten çok kalabalık bir aile değildik. Annem, babam, abim ve ben. Kapıyı kilitleyip evden çıktım buraya gelip ilk önce oraya gitmememek büyük aptallıktı. Arabaya binip hızlıca yola koyuldum. Yolda giderken bir demet mavi çiçek aldım. Şehitliğe gelince arabayı park edip ilerlemeye başladım. Artık her birinin üzerindeki yazıyı ezberlediğim mezar taşlarının yanından ilerledim. Hedefim de olan mezar taşına gelmiştim.
ŞEHİT TEĞMEN KARAN BOZKURT
1992-2018
BABA ADI: ÜMİT
ANA ADI: SELMA
RUHUNA EL-FATİHA Abim şehit olmuştu. Zaten babam ve annem işten dolayı eve gelmezlerdi abimde şehit olunca yanlız kalmıştım. Aldığım mavi çiçekleri sol tarafını biraz eşeleyip diktim. Mavi olması önemliydi. Beyefendi başka renge tövbeliydi. Yengemin gözleri mavi de. Kızının da. Abim bunu bilmese de kızının gözleri de aynı aşık olduğu kadının gözleri gibi maviydi... Bir aksilik olmazsa bölümler her hafta Cumartesi günü gelir diye düşünüyorum. VEE KARŞINIZDA KURT TİMİ |
0% |