@eyllwqx1
|
Günler geçmişti ateş bir hücrede tutuluyordu orda yemek de verilmiyordu, işkence de ediliyordu. Bugün artık onu görmem gereken gündü, hazırlanıp evden çıktığımda hücreye doğru giderken içim ürperiyordu. "İçeri girmene gerek yok burda inerim" içeri girdiğimde tam 8 kapıdan geçtim ve sonunda etrafı güvenlik dolu hücreye geldim. Kapı açıldığında içerde darmadağın halde duran ateş vardı. "Neden bu halde!?" Gardiyan yüzüme baktığında bir cevap bekliyordum "Yemek verilmesi istenmedi" sinirle gardiyana döndüğümde tepki vermiyordu "Ölmesi için mi tutuyoruz biz burda!?" İçeri adım attığımda gardiyan önüme geçip durdurdu. "Savcım tehlikeli tek başınıza giremezsiniz." Gardiyanı iteklediğimde Ateş bitik bir halde oturuyordu, gardiyan dışarı çıktığında Ateş'in yanına oturup konuşması için beklemeye başladım fakat sesi çıkmayınca ben konuşmaya başladım "Seni daha iyi bir yere geçireceğim, ölü olarak değil canlı olarak lazımsın sen bana" Ateş başını yerden kaldırdığında yüzüme bakmaya başladı "Sence neden imkanım varken kaçmak yerine halen burdayım?" Anlamaz gözler ile gözlerine bakmaya başladığımda gülmeye başladı "Alacağım bir intikam var iken kaçmak doğru olmaz değil mi savcım? Ayrıca tehlikeli değil mi bakın ellerim, ayaklarım bağlı değil yarama baskı yapan bir zincir veya ipte yok korkmuyor musun?" Gülümseyerek etrafa bakmaya başladığımda bakışlarını üzerimde hissediyordum "Ben sana olan korkumu o gün ellerini o zincirden kurtardığını bilerek arkamı döndüğümde kırmıştım." Ateş yüzümü incelemeye başladığında gözlerimi gözlerine odakladım, "İmkanın vardı o an canımı almak istesen alırdın, almadığına göre senin de benden beklentilerin var değil mi Ateş Ersoy" Ateş gülmeye başladığında kafasını duvara yasladı "Tahmin ettiğimden daha da zekisin ve bu beni şaşırtıyor." Yüzüme sahte bir tebessüm taktığımda Ateş yüzüme bakıyordu "Tahmin bile edemeyeceğin çokça şeye sahibim Ateş Ersoy." Ateş bakışlarını elimde ki dosyaya çevirdiğinde ayağa kalktım "Hadi kalk seninle güzel bir anlaşma sağlayacağız ama önce kendine gelmen gerekiyor" Ateş gülerek kalktığında konuşmaya başladı "yemeğe mi çıkacağız savcım?" "Evet, beğenemedin mi? İstersen şu avukatın da gelebilir ama seninle baş başa konuşmak istediğim konular var" Ateş şaşkın bakışlar ile yüzüme daha da odaklandı "Bir katili insanların içine yemeğe mı çıkarmayı hedefliyorsun? Yürek mi yedin sabah sabah." Gülmeye başladığımda demir kapıyı tıklattım gardiyanın açması için "Yürek yemedim de sana güvendim diyelim hadi gidelim" gardiyan kapıyı açıp peşimden gelen Ateş'i tuttuğunda gardiyanın kolunu tutup geri çektim "Baş savcının izni var çıkarma izni." Kağıdı gardiyana uzattığımda Ateş ile arabaya binmiştik ateş halen şaşkın duruyordu. "kamera şakası felan mı ne bu cesaret? Arabayı tararlar ederler korkusu da yok herhalde" gülmeye başladığımda radyoyu açması için şoföre göz işareti yaptım "Senden korktuğumu kim söyledi ki? Sende benim gibi bir insansın, ayrıca unutma ki bende yarı katilim idamı kimin verdiğini sanıyorsun?" Ateş sırıtarak cama döndüğünde arabada ki sessizliği bozan radyo sesiydi "Çoğu ülkede adı bilinen katil Ateş Ersoy ülkesinde , savcı Lidya Adin'in aldığı bu dava da adaletin yerini bulacağı söyleniyor." "Baya ünlüsünüz savcım"gülerek Ateş'e döndüğümde bana bakıyordu "Sizin olduğunu yerde benim adım bile geçmez Estağfirullah" ikimizde susup önümüze döndüğümüzde restorana gelmiştik. "Kelepçe takmayacakmısın?" Derin bir nefes alarak kapıyı açtığımda çıkması için işaret ettim "ya sen baya ciddisin benimle hatta bir katil ile yemeğe çıkma konusunda" tek kelime dahi etmeden restorana girdiğimde Ateş'te peşimden geliyordu, içeri girdiğimizde herkes bize bakmaya başlamıştı anlaşılan bizi tanıyorlardı çünkü biz girer girmez fısıldaşmalar başlamıştı hatta çoğu masa yemeğini bırakıp çıkmıştı bile. "Yanlış bir seçim oldu savcım insanlar kaçıyor." Ateş'in koluna girdiğimde anlamaz gözler ile bir koluna bir de bana bakıyordu "Konuşma ve ilerlemeye devam et." Bize ayrılan masaya geçtiğimizde yemekleri sipariş edip konuşmaya başladık "Bir anlaşma yapacağız" Ateş elinde ki çatalı masaya bıraktığında bana doğru döndü "Ne anlaşması?" "İdam edemediğimiz bir çok suçlu var ve bunlar ağır suçlar fakat her suçlu idam edilmiyor maalesef ki ilahi adalet işte. Sen onları temizleyeceksin ben de senin arkanı temizleyeceğim." Ateş gülmeye başladığında elimde ki bıçağı masaya bırakıp Ateş'e döndüm "Evet ne diyorsun bu teklife?" "Ya bir oyun oynuyorsan?" Gözlerimi kısarak yüzünü incelemeye başladığımda şüphelendiğinin farkdındaydım "dinleyici felan yok merak etme, bak masanın altına, üstüne, yanına" "ya bir yerlerine taktıysan nerden bileceğim?" "Üzerimde ki düz elbiseye taksam belli olur diye düşünüyorum bence" "Sevişmeden anlayamam üzgünüm savcım" parmaklarımı iç içe geçirdiğimde Ateş'e bakıyordum "Kendin bilirsin, her hafta duruşmanı ertelerim ve sende o hücrede geberip gidersen." Yemekler masaya geldiğinde etrafta ki herkes bize bakıyordu "gözler üstümüzde ne kadar şanslıyız değil mi?" Ateş sırıtarak etten büyük bir parça koparıp ağzına attı "Peki savcım ya ben istemiyorsam, biliyorsun ki her yerde adamlarım var tek bir hareketim ile buranın darma dağın olacağını da biliyorsun da neyi halen zorluyorsun?" Peçete ile ağzımı temizlediğimdd camdan dışarıya elimi uzattım "Sağda ki mor bina 7. Kat 6 tane adamın var içerde, solda ki dönerci dükkanı ve midyeci içerde ki çalışanlar senin adamların müşteriler de dahil." Ateş ciddi bir surat ifadesi ile bana doğru döndüğünde artık bazı şeyleri ciddiye almaya başlıyor gibiydi "Hmm şimdi iyi düşün bakalım kim daha zeki, kim daha kurnaz. Fakat şunu unutma ki kurnazın hilesi bir şekilde ortaya çıkar fakat zekinin taktiği asla ortaya çıkmaz" sırıtarak önümde ki etten bir parça alarak ağzıma attığımda ateş gözlerime kitlenmişti "Kurbanlarını öldürmeden önce gözlerinin içine 2 dakika 45 saniye boyunca kitlenirmişsin benim ise 2 dakika 40 saniye baktın, kurbanın değilim sanırım" "Hiç bir zaman size kurban gözüyle bakmadım savcım" |
0% |