@eylul_safak
|
“Bazı hisler yaşamadan anlatılamıyor.” Elindeki kitabı can sıkıntısıyla masanın üzerine bırakıp kahvesinden bir yudum aldı Duru.Dönen sandalyesinde birkaç tur atıp durdu.Gözlerini kapatıp düşünmeye başladı.Bir şeyler yapmalıydı.Masanın üzerinde duran laptopu açtı ardından.Popüler kitap sitelerinde en çok satanlar listesini inceledi tek tek maalesef artık kitabı görünmüyordu.Köşe yazarlarının eleştirilerine göz gezdirdikçe içi sıkılıyordu.Bir anda patlayan kitabı,bir saman alevi gibi yanıp bitmişti sanki.Aradan iki yıl geçmişti,tüm bunlar normaldi fakat o kadar alışmıştı ki bu duruma şimdi istemeden de olsa endişeye kapılmıştı.Üstelik yayınevi sürekli yeni bir şeyler yazması için sıkıştırıyordu. “Kendine gel artık!” Yaren’in sesini duyar duymaz irkildi Duru.Çok sevgili yakın arkadaşı yine pat diye bitivermişti evin ortasında. “Bazen sana anahtarı vermekle hata mı ettim diyorum.”Diye gülerek sarıldı arkadaşına.Yaren ise hızlıca onu öpüp mutfağın yolunu tutmuştu bile.Yaren ile Duru liseden beri arkadaşlardı.Yaren ablasıyla kurduğu şirkette mühendislik yapıyordu. “Bu evin hali ne böyle? Allah aşkına senin kıçını toplamaktan yoruldum.Aylardır kendini kapattın şu eve.Neymiş roman yazıyormuş.Hani yazsan bir şey değil ama sürekli silip silip duruyorsun.” “O kadar güzel destek oluyorsun ki bana.” Yüzünü buruşturup iki gün önceden kalan pizza parçasını ağzına attı Duru. “Çünkü o lanet yerden nefret ediyordum Yaren,biliyorsun.Samimiyetsiz insanlar.”Burun kıvırıp Yaren’in kolunu bıraktı. “İlk kitabına devam niteliğinde bir şeyler yazsan?” “Bunun için baş karakterleri yeniden diriltmem lazım,yani imkansız.Üstelik yayınevi yepyeni bir şeyler istiyor.Herkesi heyecanlandıracak ve ses getirecek bir roman.” “Onu bunu bilmem Duru.Ama bir şeyler yapman lazım cidden.Evin kirası,arabanın taksitleri ve yayıneviyle yeni imzaladığın anlaşmayla dibe sürükleniyorsun.” Yaren haklıydı.Ünlü olmanın rehavetine kapılıp bir sürü borca girmişti Duru.Fakat ünlü olan Duru değil,kitabıydı aslında.Yoksa kimse Duru’nun yüzünü bile bilmiyordu. ** Duru’nun evini temizleyip akşam yemeklerini yediler birlikte.Yaren’in ısrarlarına daha fazla dayanamayıp bir bara gelmişlerdi eğlenmek için.Liseden kalma Rock müzik aşklarına dayanamayıp bu tür müziklerin yapıldığı mekana girdiler. Kalabalığın arasında küçük bir yer bulup eski günlerden konuşmaya başladılar.Tam bu sırada gürültü kesilip birden ıslıklar çalmaya başladı.Zaten loş olan ortam iyice kararmıştı.Pek de büyük sayılmayan barın karşı köşesindeki sahnede bir hareketlilik başlamıştı.Işıklar iyice söndüğünde solistin şarkıya girmesiyle tüm ıslıklar dinmişti.Sesini duyuyordu fakat adamın yüzünü göremiyordu. “Sevemedim ben bu günü.Sevemedim başından.Göremedim geçtiğini yanı başımdan,her yanımdan.” “Yaşamadım ben bugünü.Yaşamadım inadımdan.” Şarkının nakarat kısmına geldiğinde derin bir nefes verip mikrofona yaklaşmıştı genç adam. “Ellerin uzanmasın,uzak dursun dedim. Alkışlar ve bağırışlar arasında teşekkür bile etmeden sahneden indi genç adam. “Ee bu kadar mı ?” Yaren yüzünü asıp Duru’nun kulağına eğildi. “Bugün niye sadece bir şarkı söyledi?” Genç bir kız sesi üzgün şekilde mırıldanmıştı.Duru aynanın karşısında makyajını tazelerken birden kendini onları dinlerken bulmuştu. “Tam romanlara konu olacak bir aşk.” Kızlardan birinin giderken diğerlerine söylediği sözle duraksadı Duru. Ardından aklına gelen fikirlerden kurtulmak istercesine başını salladı.Kimse bu acıyı anlatarak yeniden yaşamak istemezdi.Fakat böyle bir hikayeden yola çıkarak yazabilir miydi bu aşkı ? Başını salladı umutsuzca lavabodan çıkarken.Yaşamadan,hissetmeden yazamıyordu.İlk yazdığı romanında ilk aşkı anlatmıştı.Evet kitap çok sevilmişti fakat eleştirmenlerden aldığı en büyük eleştiri romanın yüzeysel olup sadece genç kitleye hitap ettiğiydi.Hayatında hiç aşık olmamış biri nasıl kendini böyle bir aşk hikayesinin içinde bulabilirdi ki? Düşünceleri arasında debelenirken bir anlık hatayla gözlerini ovuşturunca sol gözündeki lensi yere düşmüştü. “Hay aksi!” Bulanık gördüğü için lensi bulmakta zorlanıyordu.Son çare dizlerinin üstünde yere çöküp kırmızı halıyla döşenmiş koridorda el yordamıyla düşürdüğü lensi hissetmeye çalışıyordu. Ama Yağız başını hayır anlamında iki yana sallayıp elini geri çekti. “Ah elbette!.” Elini çantasına atıp küçük solüsyon kabını çıkardı.Yağız beklemediği bir hamleyle solüsyon kutusunu elinden alırken hala şaşkınca onu izliyordu Duru.Yağız solüsyonun suyunu avucuna damlatıp ince yapılı elleriyle ustaca lensi temizledi. Bu sırada elinde olmayarak onu izliyordu Duru.Yakışıklı yüzüne baktı bir süre.Ardından sert yüz hatlarını inceledi.Küçük ve birazda kısık gözleriyle sert bakıyordu Yağız.Ama sanki bir anlıkta olsa gülümsese tüm o kasvetli havası dağılacak gibiydi. “Bitti.”Dedi Yağız ifadesizce lensi Duru’nun avucuna bırakırken. “Teşekkür ederim.” Genç kızın söylediğine cevap vermeden ayağa kalkıp koridorda kayboldu. |
0% |