Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@eylul_safak

Bazen yapmam dediğin şeylerin başrolünde buluyorsun kendini.Benim için bazen değil,çoğu zaman böyle sanki.Elimi sol yanıma koyuyorum, daha biri için atmayan bu yüreğim vicdanımla sınanıyor adeta.Ne yapmalı ? Her şeyi bir kenara bırakıp hayatta kalabilmek için devam mı etmeli bu yola? Yoksa düşünmeden atıldığım bu yoldan geri mi dönmeli? Hep bir şeyleri tercih etmek zorunda oluşumuz ne kötü! Oysa durmak istiyorum durdum yerde,hiç kimseye çıkmayan yol başlarında beklemek istiyorum.

Yağız’ın peşinden gitmedim.Onun özrünün altında yatan nedenleri düşündüm yol boyunca.Yürüdüğüm yol bitmedi bir türlü.Düşündükçe daha da sıkıştı yüreğim.Kendimi kullanılmış hissettim nedensiz yere.Halbuki onu kullanmak için bu yola çıkan bendim.O her şeyden habersiz belki de kendi yangınında kül olacağı günü beklerken ben çıkıp daha da körükledim her şeyi.

Odamdaki boy aynasından izliyorum şimdi kendimi.Kahverengi saçlarım omuzlarıma düşerken kaküllerim özenle taranmış şekilde kapatıyor alnımı.Daha da yaklaşıyorum aynaya.Hafif çekik gözlerime ve küçük burnuma değiyor ellerim.Ardından bir saat önce Yağız’ın öptüğü dudaklarımda duruyorum.
24 yıllık hayatımda ilk sayılacak bu öpücük bana ne hissettirdi onu düşünüyorum.Aslında bana ne hissettirdiğinden çok ona ne hissettirdi merak ediyorum.Kaç kişi girdi yüreğine o kadından sonra? Kaç kişiye ,yüreğe dokundu elleri ? Daha da önemlisi ne kadar sevdi o kadını ?
--
Düşüncelerimden sıyrılıp çalışma masama oturdum.Bilgisayarımın açılmasını beklerken posta kutumdan dolup taşan belgeleri aldım kucağıma.

“Reklam broşürleri..su faturası,elektrik faturası,yine reklam broşürleri,tanıtım daveti,doğalgaz faturası,apartman harcı,kredi kartı ekstrelerim..

Derin bir nefes alıp arkama yaslandım.Çekmecemden çıkardığım hesap makinesıyla teker teker hesaplamaya çalıştım.
Çıkan rakama baktığımda neredeyse bayılacaktım! Kafeden kazandığım para anca bunları ödememe yetiyordu zaten.Peki ya ev kirası ? Delirecektim. Önce babamı aramayı düşündüm belki bana borç verebilirdi ama en son kavga ederek ayrılmıştık ve aylardır birbirimizi görmüyorduk,gururum bunu yapmama engel oldu bu yüzden.

Acaba Yağız’dan gelecek ayın avansını mı istemeliydim? Peki ya sonraki aylar nasıl ödeyecektim?
Hesap makinesini sinirle çekmeceme koyarak maillerimi kontrol etmeye başladım.Yayınevi yine uyarı niteliğinde bir mail yollamıştı.Telefonda onları oyaladığımı anlamış olacaklar ki sözleşmemi yenilediğimde bahsettiğim yeni romanımdan birkaç kesit istiyorlardı.Daha hiçbir şey yazamamıştım ki! Üstelik yazmaya da gücüm kalmamıştı.Yüz yüze konuşmaya vaktim olmadığı için romanı yazamayacağımı ve anlaşmayı fesh etmek istediğimi belirten ciddi bir mail yazdım genel yayın yönetmenine.Bu saatlerde onunla defalarca yazışmıştım ve kısa sürede bana döneceğini biliyordum.Dudaklarımı kemirerek merakla beklemeye başladım.Aradan geçen yarım saat sonucunda telefon çaldı.

“Duru hanım?”
“İyi geceler Mehmet nasılsınız ?” Gülümsemeye çalıştım.Maille bu işin nasıl olacağını konuşmak daha kolay olurdu açıkçası.
“Geceninin bu saatinde sizi arayarak şaka yapıp yapmadığınızı öğrenmek istedim.” Sesi samimiyetten uzak oldukça sertti.Benim konuşmama fırsat vermeden devam etti.
“İki yıl önce yazdığınız roman şu sıra popülerliğini yitirmiş olabilir fakat bu hala okunmadığı anlamına gelmiyor.Kaldı ki hatrı sayılır derece okuyucu kitleniz var.Üstelik gizeminizi koruyup kimliğinizi belli etmeden yayınlamanız büyük ses getirmişti,siz şimdi kimliğinizi ifşa edip devam edemeyeceğinizi söylemek istiyorsunuz!”
“Hayatımın zor bir dönemindeyim Mehmet bey.Size verdiğim süre içinde bu romanı yazabileceğimi zannetmiyorum.”
“Süre konusunda esneklik yapabiliriz.Fakat yeni bir şeyler yazacağınızı ve bunun içeriğini detaylı olarak benimle paylaştınız.Bunun için sözleşme yaptık kafanıza göre bunu fesh edemezsiniz!”
“Gereği neyse yapmaya hazırım.” Dedim sözleşmenin şartlarını bilmeyerek.Yarısında okumayı bırakıp imzayı atıvermiştim.”
“O zaman ödemeniz gereken miktarı hatırlıyorsunuzdur” Sesindeki alayı fark ettiğimde sinirlendim.Fakat ondan önce duyduğum rakam dudağımı ucaklatacak cinstendi!

“Yeni parayla mı eski parayla mı?” Saflıkta son noktasın Duru!! Tek başına böyle işlere bulaşırsan cezasını çekersin böyle!

Kahkaha attı Mehmet bey alayla.”Yeni parayla.” Dedi ardından ciddiyetle.
“Bence kararınızı yeniden gözden geçirin ve şirkete gelin.Eğer kararınız değişirse size süre konusunda esneklik tanıyabiliriz.”
“Pekala düşüneceğim, iyi geceler.”

Mehmet Bey’in sesi kabustaymışım gibi kulaklarımda çınlıyordu.Daha dün var olan yazma hevesim bir an da işkenceye dönüşmüştü.Ne yapacaktım acaba?
Yağız’a gidip “Ne olur bana o trajik aşk hikayeni anlat.Sonra ben de onu kitaplaştırayım “mı diyecektim.Parayı birlikte kırışacağımızı söylesem belki bir güzellik yapar mıydı?

“Aptal!” Dedi iç sesim öfkeyle.Yağız’ın asla paraya değer vermediğini az bir sürede de olsa anlamıştım.Zaten acılar parayla satılamazdı.Fakat onun hikayesini gizliden gizliye yazmak çok canice geliyordu.
Teker teker düşünmeye başladım.Buraya gelme amacım neydi?
O esrarengiz sesi bulup hikayesini öğrenmek.
Öğrendiğimde sonra ne yapacaktım?
Onun karakterini analiz edip nasıl yollardan geçtiğini anlamaya çalışacaktım.Ve bunun üzerinden bir kurgu oluşturacaktım.

Peki şimdi bunun neresindeyim?
Kendimle olan iç monologuma ara verip arkama yaslandım.Kurduğum bu denklemde Yağız gibi birini tanımak aklımda yoktu.Onların arasında girmek,onların dostluklarından etkilenmek ve onlara sempati duymak..Hiçbiri hesapladığım şeyler değildi.Adeta bir hayalet gibi aralarında dolaşıp kendimi fark ettirmeden çekip gitmek vardı aklımda.Ama olmamıştı işte.Yazacağım romanın başkarakterinin karşısında buluvermiştim işte kendimi.

Çaresizce dudaklarımı büktüm.Hayatta kalmak için bunu yazmalıydım.Belki de Yağızlar böyle bir romandan haberdar dahi olmayacaklardı.Kendi kadın kitlemle yola devam edecektim.
Bu ihtimal beni rahatlattı.Biraz olsun hafiflemiş hissettim.

İnternette biraz Mavi Ay hakkında araştırma yapmaya başladım.Fakat bulabildiğim tek şey Youtube'a koyulan dinleyici videolarıydı sadece.Hepi topu sadece dört-beş video vardı.
İlkini açıp dinlemeye başladım.Defalarca izledim videoyu.Yağız'ın sahnede nasıl değişip farklılaştığına şahit oldum her seferinde.

Hikayesini yazmaya başlamam için önce öğrenmem gerekiyordu en ince ayrıntısına kadar.Bunun için Yağız'ın değil de diğerlerinin ağzını aramayı düşündüm.Fakat tüm bunlardan önce bu geceki öpücüğün bedelini Yağız'a ödetmeliydim.

Diğer şarkıya geçtiğinde derin bir nefes alıp her hareketini her mimiğini inceledim defalarca.

"Ben sana doyamadım baksan da yüzüme
Kimseyi koyamadım senin olan bu yere." Mikrofona yaklaşıp gözlerini kapatmış ve resmen haykırmıştı.

Gözlerimi kapattım tekrardan ve sabaha kadar aynı şarkıyı dinleyip durdum Yağız'ın ağzından.

"Kimseler göremez kimseler duyamaz.
Bilenler bilmez olur benim yüreğim yanar."

--
Ertesi gün öğlen kafeye gittiğimde sadece Yağız vardı.Tuna ve Caner’in burada yaşamadıklarını duymuştum.İkisinin de işleri İstanbul’da olduğu için sadece hafta sonları burada olabiliyorlarmış.

“Günaydın.” Dedim Yağız’ın suratına bile bakmadan.Montumu ve çantamı asıp arka tarafa geçtim.Önlüğü belime bağladıktan sonra kasada dalgın dalgın bir şeylere bakan Yağız’ın yanına geldim.Adam geldiğimi bile fark etmemişti.Omzuna dokunduğum irkilerek bana döndü.
Bir süre sessizce göz göze kaldık.Bakışlarındaki değişiklik beni afallamıştı.Artık çoğu zaman içimi titreten soğukluk yoktu göz bebeklerinde.
“Dalmışsın.” Dedim ifadesiz bir şekilde.Yarım yamalak gülümsemeye çalıştı.

“Seni bekliyordum.” Sesi alaydan çok ciddi geliyordu kulağıma.Tamam onunla konuşacaktım ama şimdi hazır hissetmiyordum.

“Neden ?” Dedim tek kaşımı şüpheyle kaldırıp.Ayağa kalkıp bana doğru yürüdüğünde bir iki adım geri attım.

“Ben dün gece biraz alkollüydüm.” Biraz alkollüydüm ? Cümlesi beynimde dönüp dururken elimi yumruk yaptım.Salak mı sanıyorsun sen beni be adam! Geldiğim günden beri bir kere bile içki içtiğini görmemiştim.

“Demek alkollüydün?” Ellerimi göğsümde birleştirip bir adım attım,bu sefer kaçan olmayacaktım.
“Bu bir sebep mi ?”
Sorduğum soruyla biraz duraksadı fakat cevap vermedi.

“Çok içkiliydim hatırlamıyorum diyorsun yani.” Dedim alaylı bir sesle.Ve bir adım daha yaklaştım.

“Duru,uzatma lütfen.”

“Beni niye öptün ?” Ona yaklaştıkça o geri adım atıyordu.En sonunda duvara çarpıp ellerini havaya kaldı.

“Pes ediyorum daha fazla yaklaşma.”

“Neden bir kez daha mı öpersin?”
Alayla güldü.Başını bana doğru eğip fısıldadı.”Bu kadar dillendirdiğine göre sen istiyorsun anlaşılan.”
İşte bu kez sınırı aştın Yağız! Tam kızacağım zaman yine fısıldayarak konuştu.
“Lütfen diyorum.” Dedi samimice.”Bir hataydı ve hiç profesyonelce değildi.Alkollüydüm ve seni sen olarak öpmemiştim aslında.”

Onun kurduğu cümlenin karışıklığıyla ilgilenmeden deminden beri sıktığım yumruğumu karnına geçirdim.
Öksürerek iki büklüm oldu.Yüzündeki şaşkınlığı görünce içten içe keyiflenmiştim aslında.

“Bir daha sakın ama sakın bana dokunma.” Arkamı dönüp hiçbir şey olmamış gibi mutfağa geçtim.
Bu hareketim sonrası işten kovulabilirdim ama umurumda değildi.Fakat öyle olmadı Yağız’da hiçbir şey olmamış gibi yanıma gelip müşteriyle ilgilenmem gerektiğini söyledi.
“Peki patron!” Gülümsemeye çalıştım,artık bu olayın üstüne bir çizik atıp sıradaki olaya geçebilirdik!

“İyi günler.” Dedim karşımda duran adama gülümseyerek.”Ne istersiniz?”
Genç adam gülerek bar taburelerinin olduğu kısma geçti.”Bir bira alabilirim.”
“Maalesef gündüzleri içki servis etmiyoruz.”
“O zaman bir espresso alayım.” Ben siparişini hazırlarken gülümseyerek beni izlediğini fark ettim.Gerilmiştim çünkü burada çalışmaya başladığımda bu tarz olayları defalarca yaşamıştım ama bu sefer nedense ayrı bir gerginlik vardı üzerimde.
Siparişini adama uzattıktan sonra verdiği parayı kasaya koydum.

“Bakar mısın?” Dedi el işaretiyle beni çağırırken.
“Bir sorun mu var ?”
“İsmin ne ?”
“Duru.” Dedim ifadesizce.
“Duru..İsmin gibisin!Ben de Can.”
“Afiyet olsun Can bey.” Elini masanın üzerinde duran elime uzatıp ,alıp öptü.
“Memnun oldum.” Ardından gülümseyip ekleyip.”Numaranı alsam daha da memnun olacağım.”

Ters ters baktım.Üslubuma dikkat etmeye çalışarak bunun doğru olmadığını söyledim.Ama adam o kadar ısrarcıydı ki !

“Lütfen.” Dedi yeniden elime uzanarak.Elimi hızla çekmeye çalıştım fakat çoktan sıkıca kavramıştı.Böylesi ilk defa başıma geldiği için ne yapacağımı şaşırmıştım.
“Beni reddedecek ilk kız olma şerefine erişmeni istemiyorum.” Kurduğu cümleden sonra yüzünü inceledim.Evet oldukça yakışıklı görünüyordu fakat bu gram umurumda değildi!
Ben kuvvetle elimi çekmeye çalıştığım sırada Yağız geldi mutfaktan.Önce ortadan duran ellerimize baktı şaşkınca,ardından adamın yüzüne ve bana.

“Ne oluyor burada ?” Sesi hiç duymadığım kadar sert ve güçlü çıkmıştı.
“Bir şey yok patron.Sen işine bak.”
Fakat beni dinlemedi.

“Tanışıyor musunuz ?” Dedi yanımdan ayrılıp adamın tarafına,bar masasının diğer tarafına geçerken.
Güldü Can.” Tanışmaya çalışıyorduk.” Dedi ukala bir sesle.
“Bunu iş saatleri dışarı da yapmanız daha uygun olur.” Ne yani Yağız Bey tek sorun iş saatleri içinde olması mı ? Öküz dedim içimden sinirlice.Fakat o elimi çekmeye çalıştığımı ve Can’ın bırakmadığını görünce durumu anlamıştı sanırım.Birden uzanıp hızlıca ellerimizi ayırdı.
“Bence kahveni başka yerde iç.”
İlk defa gelen bir müşteriye böyle kaba bir üslupla konuşuyordu Yağız.Ben elimi ovalarken bana kısa bir bakış attı.
“Çalışanımın seninle ilgilendiğini sanmıyorum,hadi git buradan.” Ardından Can’ı kolundan tutup ayağa kaldırdı.

“Sen..” Dedi Can ondan kolunu çekerken.”Sen şu adamsın.”
“Hangi adam?” Yüzü sertleşti Yağız’ın.Sinirlendiği her halinden belli oluyordu.
“Kızların dilinden düşürmediği,trajik hikayeye sahip olan adam.” Güldü.Eğlendiği her halinden belli oluyordu.
“Lan çek git belanı benden bulma.” İtekledi onu Yağız.
“Gidiyorum fakat merak ettiğim bir şey var dostum” Ona yaklaştı.
“Dışarıdaki motoru görünce aklıma geldi,hala motor aşkın devam ediyor mu ? O felaketten sonra bile.”

Ona cevabını kuvvetli bir şekilde kafa atarak verdi Yağız.Bense tüm bunlar karşısında kanım donmuş şekilde onları izliyordum.Yağız soğuktu fakat oldukça kibar bir adamdı.Şimdiyse karşımda adamı yere sermişti!

Can kaşındaki kanı silerken bağırdı.”Ama yine geleceğim.” Güldü.
“Fakat senin için değil.”Bana doğru döndü.”Bu güzellik için.”
Ardından hızlıca çıktı Kafeden.Kafenin kapısını hızla kapatıp kapalı tabelasını çevirdim.
“İyi misin ?” Yağız’ın yanına gelmiş onun da kanamaya başlayan kaşına baktım.Daha sonra konuşmasına fırsat vermeden içeriden buz ile temiz bir bez aldım.

“Bırak.” Dedi elimi tutarak.”Gerek yok.” İttirdim elini.Bezle yarasına bastırdım.
Canı yandığı için olacak yüzü buruşmuştu.Fakat ben de canım yanmış gibi hissediyordum.
“Birazcık daha sabret.” Ardından buz torbasını tuttum biraz.
“Sen iyi misin ?” Bakışları morarmaya yüz tutan bileğime kitlenmişti.

“Kılcal damar yapın çok ince.” Dedi elime avuçlarına alırken.”Bu yüzden hemen morarıyor.”
Yüzüme baktı.”Çok yandı mı canın?”
Şaşkınlıkla başımı salladım.Az önce bana tanı mı koymuştu bu adam ?Nereden anlamıştı ?
Buz torbasını elimden almış bileğime tutuyordu.Onun avuçları arasında ellerimi gördükçe içim tuhaf
oluyordu.Fakat elimi çekmeden usluca onun buz torbasını bileğimde gezdirmesini izledim.

“Bu aramızda kalsın.” Dedi diğerlerine söylememem için beni uyarırken.”Fakat yine gelirse hemen bana haber ver.”

Başta benim için adamı iteklemesini düşündüm o an.Ardından adamın ima ettiklerinden sonra olmuştu her şey.Bir an için Yağız’ın beni koruması hoşuma gitse de sanırım olay eski sevgilisi noktasında patlak vermişti.

“O adam neyden bahsediyordu ?” Diye sordum bir an düşünmeden.”Kasttettiği felaket ne ?”

Loading...
0%