Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@eylul_safak

 

"Hepimiz kalbimize saplanan gizli bir okla sokaklarda yürüyüp giden şu insanlardan çok farklı olduğumuzu, bulutların üzerine çıktığımızı sanmaz mıyız? Okun acısını duyana kadar tabi…"*



“Yine mi içtin sen ?” Onu omuzlarından tutup kendinden uzaklaştırdı Yağız.Acıyan gözlerle baktı sevgilisine.
“Sana kaç defa dedim içme diye!” Sinirle burun kemerini sıktı.Zeynep’in son günlerde artan davranışları canını sıkıyordu.
“Ne olacak sevgilim ?” Omuz silkti Zeynep.Yağız’ın karşısında böyle delirmesi onu güldürüyordu.Ama yine de seviyordu bu adamı.En çokta aşkla bakan gözlerini seviyordu.Ve ne yaparsa yapsın asla onu terk etmemesine hayrandı.Onu aldatsa da defalarca yalan söylese de günün sonunda kendini Yağız’ın sakin limanlarında bulabiliyordu.Asla vazgeçemiyordu Yağız kendisinden.

“Elimde değil.” Dedi Zeynep onun konuşmasına fırsat vermeden.”Ben buyum Yağız!Kabul et artık değişmeyeceğim.”
“Beni kaybetmek mi istiyorsun ?” Son kozunu oynamıştı yine Yağız.Elinden gelen tek şey buydu.Defalarca denemişlerdi.Alıp hırsla bira şişelerini tek tek kırdığı günler,sigara paketlerini attığı geceler,beni bir daha göremezsin diye tehdit ettiği kavgalar,ayrılıklar..Ama hep sonunda kazanan Zeynep oluyordu.Yağız yenilip köşesine geri çekiliyordu.

“Benden vazgeçemezsin ki sen ?” Ellerini iki yana açıp masumca dudak büktü genç kız.Ardından Yağız’ın dudaklarına bir öpücük bırakıp başını göğsüne yasladı.”Bende senden vazgeçemem.”

“Yoruldum.” Ondan uzaklaştı Yağız.”Artık yoruldum.Senin hayatını yaşamaktan yoruldum.”
Güldü Zeynep.”Ama senin hayatın gereğinden fazla sıkıcı sevgilim.Kabul et sen de eğleniyorsun.”
“Hala dalga geçiyorsun!” Bu sefer bağırmıştı.Derin bir nefes aldı.Bir noktadan sonra sevgisi öfkesine yenik düşüyordu.

“Hadi benimle gel.” Onu kolundan tuttu Zeynep.”Kanatlanıp uçmak istiyorum!!”

Onu sahneden izleyen arkadaşlarına baktı Yağız.Gitmek istemiyordu.
“Gelmeyeceğim.” Dedi onun yanından ayrılarak.”Artık bana bunu yapmana izin vermeyeceğim.”
Omuz silkti Zeynep.”Gelme,kendim giderim.”

Zeynep’in bardan çıkışına önce kayıtsız kalmak istedi Yağız.Ama ardından dayanamayıp peşinden gitti.Genç kız kavga sırasında Yağız’ın montunun cebinden motorunun anahtarını çoktan almıştı bile.Kaskı takmaya tenezzül bile etmeden binmeye çalıştı motora.
Yağız bunu gördüğünde koşarak ona yetişti.”İn şuradan,sarhoşsun!”

“Bak.” Dedi Zeynep anahtarı deliğine sokmaya çalışırken.”Yine geldin.Ben kazandım.” Küçük bir kahkaha attı ardından.”Hadi atla.”
“Bu fazla tehlikeli!”
“Sevgilim..”Yağız’ı kolundan tutarak hızlıca kendine çekti Zeynep.Bu sefer uzun ve tutkulu bir öpücük bıraktı.”Benimle gel,gidelim.”
“Tamam ama ben kullanacağım.”
“Hayır hayır hayır!” Bağırarak onu ittirdi bu sefer.”Ben kullanacağım.Yollar boştur bu saatte hadi!”

Onun fikrini değiştirmeyeceğini bildiği için çaresizce onun arkasına oturdu Yağız.Barın önünden uzaklaştıklarında Zeynep gaza basıyordu.
“Yavaşla!” Yağız bağırdı kuvvetlice.”Zeynep yavaşla dedim sana!”
“Ne diyorsun!” Kahkaha attı Zeynep.”Seni duymuyorum doktor!Ne diyorsun?”
“Yavaşla!” Bu sefer daha yüksek sesle bağırmıştı Yağız.Yüzüne vuran soğukla daha da geliyordu kendine.Zeynep’i ve kendisini nasıl bir tehlikeye attığını daha iyi fark ettiğinde artık çok geçti.

“Kanatlarımı hissedebiliyorum!” Zeynep gülerek konuşmaya devam ediyordu.”Uçuyoruz sevgilim.”

O anda direksiyon hakimiyetini kaybetti Zeynep..
-




“Uçtu.” Derin sessizliği yine Yağız’ın iç burkan sesi bölmüştü.”Kanatlarımı hissedebiliyorum demişti.”

Başını öne eğdi.Bu sefer ağlayan taraf bendim sadece.Gözümden düşen damlaları sildim.Ne diyeceğimi bilmiyordum.Kelimeler yersiz kalacaktı tüm bu anın yanında.Ben de elimden gelen tek şeyi yaptım.Onun beklemediği bir anda sarıldım sıkıca.

“Geçmek zorunda.” Dedim fısıldayarak.”Kendine bir şans ver.”
Ona sarıldığım anda her şey durmuştu sanki benim için.Kokusunu derin bir nefes alarak doldurdum ciğerlerime.Kalbim öylesine hızlı atıyordu ki anlam vermek istemiyordum bu duruma.Yüreğim yine acımıştı.Tıpkı o kişinin Yağız olduğunu öğrendiğim o geceki gibi.
Benden uzaklaşıp yüzüme baktı bir süre.Ardından kızmış gibi ayağa kalktı.Ben de ardından ayağa kalkıp karşısına dikildim.Fakat bir şey söylemiyordu.Anlattığı tek şey kaza gecesiydi.Öncesini ve sonrasını sormaya yüreğim el vermemişti.Önce özür dilemek istedim fakat anlatmaya başlayan o olduğu için bunun anlamsız olacağını düşündüm.Onu yalnız bırakmanın daha doğru olacağı kararına vardığımda odadan çıkmak için bir adım attım.O sırada kolumdan sıkıca tutup beni kendine çekti.

“Bana bir kez daha sarıl.” Ardından sıkıca sarıldı bana.”İlk defa bu bana iyi geliyor.”

Özür dilerim diye mırıldandım sessiz bir şekilde dudaklarımı kıpırdatarak.”Tüm bunlar ve olacaklar için özür dilerim.”

9.Bölüm 2.Kısım

Sen tüm kentten daha yalnızdın. Okyanus gibi bir yalnızlık.*


Hava kararmaya başladığında çıktık çiftlik evinden.İşleri dolayısıyla Caner ve Tuna gitmek zorunda kalmışlardı.Bizi merkezde bir yerde bırakıp İstanbul’a geri döndüler.Eren beni eve bırakacağı sırada Yağız araya girmiş ve bugünlük bana eşlik etmek istediğini söylemişti.Eren gözlerinde yeni gördüğüm garip bir ifadeyle durumu kabul etmişti.

O yanımızdan ayrıldıktan sonra sessizce yürümeye başladık.Hava tamamen kararmıştı.Sokak boştu ve ayak seslerimiz bile duyuluyordu.Beni kendine çekip sarıldığı sahne resmen aklımda dönüp duruyordu defalarca.Derin bir nefes aldım.Başımı,yanımda sessizce ve yavaş yavaş yürüyen Yağız’a çevirdim.Başını öne eğmişti.Ne geçiyordu acaba aklından ? O’nu mu düşünüyordu.Belki bana anlattığı için yeniden canlanmıştı gözünden her şey.Belki de ona sarılışını,onu öpüşünü geçiriyordu aklından.Derin bir nefes aldım tekrardan.Neden sıkışıyordu yüreğim böyle ? Ona baktığımı fark ettiğinde gözlerimi kaçırdım.
Bir süre kararsızca kaldı.
Ardından “Kar yağacak sanırım.” Dedi pembemsi havayı göstererek.Gülümsedim.”Kış geldi artık.”
Ve yine sessizlik.

“Yağız.”

“Duru.” Aynı anda birbirimize seslenmiştik.Güldük.

“Önce sen.” Dedim durarak.
“Hayır önce sen.” Ellerini cebine sokup o da yürümeyi bıraktı.
“Hayır sen.Ya da tamam ben.” Ayağımla yerde daireler çizerek düşündüm kısa bir süre.Kelimeler kalbimle ağzım arasında gidip gelmişti.
“Teşekkür ederim.” Dedim sonunda bir çırpıda konuşarak.Ona baktım.”Bana güvendiğin için.”
“Çok direndin.” Alayla karışık güldü.
“Şimdi sen söyle.” Dedim heyecanla.Tam ağzını açacağı sırada bir araba yanımızda hızlıca durdu.İç güdüsel olarak Yağız’ın arkasına geçmiştim.

Arabadan önce tanımadığım birkaç adam indi.Ardından tanıdık bir yüz göründü.Can!
“Selam gençler.” Dedi diğerlerinden bir adım öne çıkarak.”Geri döneceğimi söylemiştim.Ne oldu beni gördüğünüze sevinmediniz mi?”
Yağız beni arkasına alıp öne atıldı.

“Git gece gece belanı bulma.” Dedi sert bir sesle.Korkmuştum.Ama bir yanım güvende hissediyordu.

“Sevgili misiniz siz?” Can’ın sesindeki alay ortamı daha da geriyordu.
“Git buradan.” Yağız’ın ardından öne çıktım ben de.”Lütfen.” Dedim biraz uysal bir sesle.
“Ah tatlım.” Can yanıma gelip çeneme dokundu.”O güzel gözlerin hatrına gitmek isterdim.”
“Çek elini.” Yağız hızlıca Can’ın elini itip beni kenara çekti.
“Bu kadar tiyatro yeter.” Can arkada duran adamlarına el işareti yaptı.Sarışın olan bana doğru yaklaşıp kolumdan yakaladı beni.Yağız ona doğru hareket ettiğinde diğer ikisi gelip onu tuttular.
Korkudan titremeye başlamıştım.Korktuğum bana değil,Yağız’a verecekleri zarardı.

“Bırak beni.” Dedim beni tutan çocuğun kollarında çırpınarak.”Allah’ın belası bıraksana!” Ne yapsam kurtulamıyordum bir türlü.

“Onu bırak gitsin.” Yağız Can’ın karnına attığı tekmeyle dizlerinin üstünde çökmüştü.Kuvvetlice öksürdü.”O gitsin.” İki adam onu tuttuğu için Can’a karşılık veremiyordu.
“Böylesi daha eğlenceli.” Güldü Can.Bana dönüp yanıma geldi.Beklemediğim bir hareketle dudaklarıma eğilip beni öpmeye çalıştı.
Geri çekildiğinde yüzüne tükürdüm.Bu..Bu fazlasıyla mide bulandırıcıydı.

“Allah belanı versin senin.” Dedim ağlamamaya çalışarak.Yağız’a baktım.Gözlerinde gördüğüm nefret beni bile korkutmuştu.

Gözlerimin önünde Yağız’a atılan tekmelere ve yumruklara dayanamıyordum.Başım dönmeye başlamıştı.Ona gelen her darbe önce yüreğime ardından nefes boruma oturuyordu sanki.
Debelenmeyi bıraktığım için kollarını gevşeten sarışın çocuğun ayağına var gücümle tekmeledim.Boşluğuna denk gelmiş olacak ki bir anda bırakmıştı beni.Can’ı ittirip Yağız’ın yanına gittim.

“İyi misin ?” Yüzü gözü kan içinde olmuştu.Titreyen ellerimle gözlerini sildim.
“Çekil kenara.” Can’ın sesi kalp atışlarımı daha da hızlandırırken geri çekilmedim.Beni tutan çocuk bana doğru geleceği sırada Can durdurmuş olacak ki başımı çevirdiğimde hareketsizce yerinde durduğunu gördüm.Ayağa kalkıp Can’ın karşısına dikildim.

“Yeter bu kadar.” Ağladığımı ancak yanağımı ısıtan sıcaklıktan fark edebilmişti.
“Bence daha yeni başlıyoruz.”
“Öldüreceksiniz onu bırak lütfen.” Ben bunları söylerken iki adam Yağız’ı tutmayı bıraktı.Yağız’ın ise kalkıp karşılık verecek hali bile kalmamıştı.
“Hayır hayır.” Gülerek başını salladı Can.”Sana geleceğimi söylemiştim güzellik.” Beni kendine çektiğinde korkarak geri çekildim.Ayaklarının arasına hızlıca bir tekme attım.
Acı içinde kıvranarak birkaç küfür savurdu.

“Seni..” Dedi bağırarak.”Gebertin şunu!”
Adamlar tekrardan Yağız’a yöneldiğinde onun yanına gidip diz çöktüm.Çok kötü görünüyordu.

“Çekil kenara.” Adamlardan biri beni itekleyip bağırdı.”Çekil yoksa..” Umursamadım.Adam tam beni tekmeleyecekken Yağız aniden üstüme kapaklanarak bana sarıldı. gelen darbelere karşı siper oldu.Her gelen tekmede sarsılıyordu.Gözyaşlarıma engel olamıyordum.Onun canının şuan beni koruduğu için yanması daha da üzüyordu beni.Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum ama uzaklaştılar yanımızdan.Gözlerimi kapatmıştım.Kendimi öyle sıkmıştım ki kaskatı kesildiğim için bir süre hareket edemedim.Yağız duvarın dibine çökerken ona seslendim.

“Yağız..Yağız..” Cevap vermiyordu.Nefes alıp verişlerini dinlemeye çalıştım.
“Yağız lütfen gözlerini aç.” Gözlerini açtı ve bir süre boş boş bana baktı.
“İyisin..” Dedi gülümseyerek.Ağzının kenarındaki kanı sildim.
“İyiyim.” Fısıldamıştım.”Sen de iyi olacaksın..”

--
“Kim bu şerefsizler.”
Karakol ve hastane arasında geçen ve hiç bitmeyen gecenin sabahında kendimi Yağız’ın yanındaki koltuğa bırakmıştım.Verilen ifadeler,Yağız’ın tedavisi derken Eren’lere çok geç haber verebilmiştik.

“Boşver bitti gitti.” Yağız’ın sağ kolunda ve kaburgalarında çatlaklar meydana gelmişti.Hastane yatması gerekiyordu ama ısrarla reddetmişti.Eren’de onu karşılıklı olarak oturdukları kendi evine getirmişti.
“Nesi bitti gitti.Adamlar ne hale getirmiş seni.Duru’da çok kötü görünüyor.”
Yağız konuyu kapatmak istercesine koluna bakıp inledi.Eren dayanamayıp şimdilik kapatmış gibi görünüyordu.

“İlaçlarını içmen lazım.Ama önce senin için burayı hazırlayalım.” Eren’in gösterdiği dolaptan temiz çarşaf ve yastık alıp siyah 3’lü deri koltuğa serdim.Burası Yağız’ın eviydi ve perdelerden koltuklara kadar her şey siyahtı.Ardından perdeleri ve camı açıp evi havalandırdım.
Eren Yağız’ı koltuğa yerleştirirken hala mırıldanıyordu.

“Önce bir şeyler yemem gerek.” Yağız ortadaki deri sehpaya ilaçlarımı bırakırken bana doğru konuşmuştu.”Doktor ağır ilaçlar yazmış,boş mideyle kötü olurum.”

“Ben bir şeyler hazırlarım hemen.” Dedim mahcup bir şekilde.Yüzüne nedense bakamıyordum.
“Sen otur.”Dedi Eren gömleğinin kollarını katlarken.”Ben kardeşime en sevdiği çorbadan yaparım hemen.”
Benim konuşmama fırsat vermeden mutfağa geçti.Ne yapacağımı bilmez bir halde ayakta kalakalmıştım.
“Otursana.” Yattığı koltuktan doğrulup eliyle koltuğunun kenarını işaret etti Yağız.Yanına gidip oturduğumda hala gözlerine bakamıyordum.

“Gözlerime bak.” Başımı kaldırdım.Onun yüzüne baktığımda bir kez daha acıdı içim.
“Canın çok yanıyor mu ?” Bunu gözlerim dolu dolu sorduğum için sanırım başını salladı hayır anlamında.
“İyiyim.” Omuz silkti umursamaz bir şekilde.”Önemli bir şey değildi.”
“Nasıl değildi.” Ona biraz daha yaklaşıp sarılı olan koluna dokundum hafifçe.”Çok korktum.Allah belasını versin onların.Nasıl vurabildiler sana böyle?” Soğuk ellerimi onun yüzündeki yaralarda gezdirdim.
“Asıl sen beni korkuttun.” Sesi ciddileşmişti.”Sana bir daha zarar veremeyecek.”
Tek eliyle kollarımı sıyırmaya çalıştı.Bileğimdeki morlukları görünce duymakta zorlandığım bir şekilde küfür etti.
“Sen olmasaydın daha kötü olurdu.” Ellerimi çekerek ona baktım.”Teşekkür ederim.”

“Bana hasta bakıcılık yaparak teşekkür edebilirsin.” Güldü.Ben de güldüm ardından.
“Yemekleri Eren yapacağı sürece sorun olmayacaktır.” Dedim.Gözlerinin içine baktığımda gördüğüm o garip ifade beni düşündürse de üzerinde durmadım.Sehpadaki ilaçları aldım kucağıma.
“Ee doktor, önce hangisini içmeniz gerekiyor ?”
Suratı asıldı bir anda.”Bir daha bana böyle hitap etme.” Az önceki o sevilesi yüz ifadesi yerini yine soğukluğa bırakmıştı.
“Biraz uyusam iyi olacak.” Yanından kalktım.Yastığını ve battaniyesini düzeltip tamam diyebildim sadece.Başta neden birden bire böyle olduğunu anlayamadım.Sessizce salondan çıkıp Eren’in yanına gittim.Kendini aşkla yemek yapmaya vermişti resmen.
“Ne oldu?” Dedi ocağı ayarlarken.
Omuz silktim.”Uyumak istedi bir anda.” Ardından doğramam için uzattığı domatesleri aldım elime.
“Eren bir şey soracağım.”
“Tabii.”
“Yağız’a demin doktor dedim.” Durup ona döndüm.”Sanırım bundan rahatsız oldu.”
“Ahh..” eliyle başına vurdu Eren.”Tabii rahatsız olur.Zeynep ona böyle seslenirdi.”
Yüzüm düştü ama belli etmedim.Aptal Duru! Bunu nasıl düşünememiştim ki! Her şey güzel giderken bir anda tek bir kelimemle yine buğulandırmıştım adamın gözlerini.İç sesim amacım bu değil miydi? Dedi vicdanıma dokunarak..
Evet amacım buydu fakat amacıma ulaştığımda öylece çekip gitmeyecektim hayatlarından.Yağız’a ve diğerlerine bu süreçte yardımcı olmaya çalışacaktım.
Çünkü günün başından beri yeni bir Yağız’ı keşfetmiştim .Bana güzelce gülümseyen Yağız,beni korumak için önüme atlayan Yağız.Peki ya diğer yanda? Acı çeken bir adam,sevdiği kadını kaybetmiş bir adam..

Loading...
0%