Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@eylul_safak

“Kuzey.” Aylin Kuzey’in yanındaki sandalyeye ilişti yavaşça.Bir elini onun sandalyesine diğer elini de masaya koyup gülümsedi içten bir şekilde.


“Geçen gün karşılaştığımızda konuşamadık diye bozulmadın değil mi?”


“Tabii ki hayır.” Güldü Kuzey karizmatik bir şekilde.”Böyle şeylere takılmam biliyorsun.”


“Bıylı şıylırı tıkılmım bılıyırsın.” Leyla Meriç’e dönüp sessizce Kuzey’ın taklidini yaparken gözlerini devirmişti.”Şuna umursamıyorum desene.”


Meriç Leyla’nın yüz ifadesine kıkırdarken bir an olsun dikkati üzerlerine çekmişti.


“Aa Meriç’te buradaymış.Bayan çene nasılsınız?” Kuzey’in sorusuyla ona döndü ikisi de.Kahretsin!Leyla’ya bakmıyordu bile.


“Yürüyen kibir.” Güldü Meriç alayla.Bir elini sandalyesine dayadı havalı bir şekilde.”Beni fark etmemen için çok çabalamıştım aslında!”


Meriç’in alayıyla keyiflendi Kuzey.Bu kızı seviyordu.Her ne kadar geçmişte patavatsızlığıyla ona zor zamanlar yaşatsa da Meriç’ten nefret etmek imkansızdı,şeytan tüyü vardı.


“Seni görmesem sesini duymam yeter Meriç.” Bu sefer alay etme sırası Kuzey’e geçmişti.”Neler yapıyorsun,kaç kişinin yuvasını yıktın yine.”


Boşanma avukatı olması arkadaşları arasında her zaman alaya konu olduğu için bozulmamıştı Meriç.Leyla’nın aşağıdan bacağını dürtmesiyle Kuzey’e hazırladığı lafları yutup gülümsedi sadece.Bu kadar yakışıklı diye bu adama katlanılmazdı ki?Ne buluyordu Leyla yıllardır şunda? Meriç’in gözünde kibirli ve ukala bir adamdı Kuzey.Yakışıklılığını ve karizmasını her zaman kullanırdı.Karşısındakini nasıl etkileyeceğini de iyi öğrenmişti.Ama hırslıydı Kuzey.Önde gelen şirketlerden birinde yöneticilik yapıyordu.Ve hiçbir buluşmada bununla övündüğünü görmemişti Meriç,diğerlerinin aksine Kuzey şaşırtacak derece işi konusunda mütevaziydi.Leyla yılda birkaç kez olan buluşmalara katılmasa da Meriç’ten aldığı bilgilerle bu duruma anlam kazandırmıştı bile.Çünkü Kuzey kendi çabalarıyla ve yeteneğiyle gelmişti o konuma.Bu yüzden herkesin aksine o bununla hava atamazdı.


Meriç’i kışkırtmasına rağmen cevap alamaması kaşlarının çatmasına sebep olmuştu Kuzey’ın.Meriç yemeğine yöneldiğinde istemsizce bakışları Leyla’ya çevrildi.Başlarda tanıdık ama bir o kadar da yabancı gelen yüzü inceledi bir süre.Sonradan onun Leyla olduğunu fark etti.Ne kadar değişmişti bu kız böyle? Güldü kendine kendine.Lisede peşinden ayrılmazdı Leyla.Başlarda zararsız duran platonik aşkı son zamanlarda Kuzey’in başına bela açmıştı.Hatırladıkça gerildi.Kravatını bollaştırıp bakışlarını Leyla’da çekti.


Leyla ise her şeyden habersiz yüreğinde uçuşan kuşla etrafına bakınıyordu.Kuzey’in bakışlarını bir an üzerinde hissedince panikledi ama belli etmedi.Başını ona çevirdiğinde Kuzey çoktan Aylin’le muhabbet etmeye başlamıştı bile.


(Geçmiş.. Lise Yılları)


“Online oldu!Meriç online oldu!” Bir elim cep telefonumda diğer elim klavyede bağırıyorum telefonda.


“Sakin ol!” Meriç beni sakinleştirmeye çalışsa da sesindeki heyecanı hissedebiliyorum.


“Bak ben çıkıyorum msnden.Sen çevrimdışı ol.Senin hesabından gireyim konuşayım biraz ne olur?”


“Tamam deli sakin ol.” Nasıl sakin olayım Meriç?Birazdan Kuzey’le konuşacağım! Hesabımdan çıkıp Meriç’in adresini ve şifresini giriyorum.Msn’in simgesi olan iki adam figürü ekranda hesap açılıncaya kadar dönerken heyecanla dudaklarımı dişliyorum.


Açar açmaz yazmamak için bekliyorum bir süre.Meriç’te bu süre zarfında beni oyalamak için son dedikoduları veriyor.


“Tamam yeter bu kadar yazıyorum.” Oysa sadece beş dakika geçmiş.Dayanamıyorum.Sanki kendi adımla konuşacakmışım gibi kaptırıyorum kendimi.Alt tarafı Meriç’ten arkadaşça yazacağım.


Meriç_: Selam :-)


Ekrana bakıyorum yüreğim hızla atarken.Kuzey’in avatarına koyduğu fotoğrafa bakıyorum.Üzerinde ona en çok yakışan siyah sweatshirtü elinde basket topu gülümseyerek poz vermiş.Gülünce dudaklarının kenarında beliren belli belirsiz çizgilere dalıyorum.O sırada onun titreşim göndermesiyle çoktan cevap verdiğini görüyorum.


Kuzey: Selam Meriç :-) Nasılsın :-)


Meriç_: İyiyim :-) Sen ?


Kahretsin! Meriç’in fotoğrafını değiştirmeyi unutmuşum.İkimizin çekildiği fotoğraflardan birini atmam lazımdı!


Kuzey: İyiyim ben de :-)


Meriç_ : Ya bugün matematikçi ödev vermişti.Sayfa aralıklarını hatırlıyor musun?


Kuzey: Ödev mi ? Bilmiyorum ben bugün okula gelmedim.


Meriç: Aa doğru ya unutmuşum.Hayırdır niye yoktun?


Gülüyorum.Elbette yoktun Kuzey.Fark etmeyeceğimi mi sandın.


Kuzey: Taşınıyoruz ya.Onun için rapor aldım.Birkaç gün yokum.


Demek bu yüzden yokmuş.Telefonun diğer tarafında hemen laf yetiştirmeye başlıyor Meriç.


“Bak ben sana demiştim.Bir şey olmaz ona.Oh be birkaç gün yok rahatız.”


“Ya öyle demesene.”Dudaklarımı büzüyorum.”Dur cevap yazayım kafamı karıştırma.”


Meriç_: Hayırlı olsun Dikkat et kendine.Geçen gün basketbol oynarken kolunu incitmiştin,çok zorlama


“Ne yazdın ne yazdın?” Meriç’in bağırmasıyla aklım başıma geliyor.Kahretsin!En iyi Kuzey bilir Meriç’in kendisinden nasıl nefret ettiğini.Kırdığım potun büyüklüğü bu sefer beni aştı işte.


“İnşallah benim olduğumu anlamaz.” Ama artık çok geç anlıyor Kuzey.


Kuzey: :-)


Sadece basit bir gülücük yazıp yolluyor bana.Ardından çevrimdışı yazısı beliriyor ekranda.


“O zaman bir daha ki buluşmaya kadar dikkat edin kendinize.” Herkes birbiriyle vedalaşırken Kuzey’in sırası Leyla’ya geldiğinde durdu ikisi de.Leyla Kuzey’in kararsızlıkla kendisine uzattığı eli görmezden gelerek döndü arkasına ve arabasına doğru yürümeye başladı.


“Hala tam bir baş belası.” Kuzey onun arkasından sinirle mırıldandı.Ne zannediyordu bu kız kendini?Neydi bu havaları!Sanki yıllar önce peşinden koşmamış gibi bir de arkasını dönmemiş miydi!Derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı.Delici bakışlarını onun üzerinden çekmeden Meriç’le birlikte oradan uzaklaşmalarını izledi.


“Nasıldım?” Leyla gülerek Meriç’e baktı.Mutluluktan uçmak üzereydi.Kuzey’in bütün gece kendisini yok saymasının bedelini ödetmişti bir şekilde.


Meriç kahkaha atarken Leyla’yı uyardı.”Önüne bak deli.Çok iyiydin.Nasıl bozuldu öyle.Ukala şey oh olsun!”


Gülüştüler uzun süre.Eve geldiklerinde üstünü değiştirip pijamalarını giydi Leyla.Tam yatacağı sırada çalan telefonuyla doğrultu yerinden.


“Aşağıdayım! Kahveleri al gel.” Mesajı görüp gülümsedi.Yorgun olsa da Ulaş’ı geri çeviremezdi.Mutfağa gidip hazır nescafelerden yaptı.Pijamalarını çıkarmadan üstüne hırkasını geçirdi.Telefonu hırkasının cebine atarak spor ayakkabılarını giydi.


Aşağıya indiğinde Ulaş’ı evlerinin önünde park ettiği arabanın içinde buldu.Camını tıklatıp ona hazırladığı bardağı uzattı.Ardından kendisi de ön koltuğa geçip kahvesinden bir yudum aldı.Ne zaman dertleşmek isteseler böyle buluşurlardı.Herkesten uzak,şehrin kalabalığından sıyrılırlardı.


(Geçmiş.. Lise Yılları)


“Şu oyunda bir seni yenemiyorum.” Ulaş gülünce kısılan gözleriyle bana bakıyor gülerek.Egom okşandığı için mutlulukla gülümsüyorum ben de.


“Ee Ulaş bey bu iş gitar çalmaya benzemez.” Bunu dememle biraz bozulmuş gibi bakıyor ama hemen toparlanıyor.


“Sesimi sevdiğini sanıyordum.” O konuşurken satranç tahtasına göz atıyorum yeniden.Doğru hamleyi yapmak için acele etmemem gerek.Çünkü en iyi Ulaş biliyor dikkatimin nasıl hemen dağıldığını.


“Sesini seviyorum.” Hamlemi yapıp gururla arkama yaslanıyorum.Önce yüzü öfkelenir gibi geriliyor ardından masada öne doğru eğilip başını ellerinin arasına alıyor.


“Bu kız cidden..” Dudakları sahte bir sinirle kıvrılıyor.O düşünürken ona bakıyorum.İki yıl önce liseye ilk başladığım zamanlarda satranç kulübünde tanışmıştık onunla.Bir üst sınıfımda olan bu çocuk,okulun gözdelerinden biriydi.Arkadaşlarıyla kurduğu müzik grubunda gitaristlik yapıyordu.Yakışıklı bir yüz ve bir gitar..İşte bizim okulda bu ikisiyle popüler olmak çok kolaydı.


Kulüp aramızda yaptığımız küçük maçlarda herkesi yeni bana yenilmesi aramızdaki bağın oluşmasına neden olmuştu.Bir süre sonra bu okulda güvenebileceğim tek insan haline gelmişti.Onun benimle bu kadar ilgilenmesi,ondan hoşlanan kızların nefretini kazanmama neden olsa da bizim aramızdakiler çok başkaydı.Bazılarının yakıştırdığının aksine Ulaş benim hiç doğmamış abim gibiydi.Onun da bana kardeş gözüyle baktığından oldukça emin olduğum için içim rahattı.Başkaları istediğini düşünebilirdi!


“Seninle bir anlaşma yapabiliriz.” Yapacağı hamleyi düşünürken her zamanki gibi eliyle çenesine dokunuyor.Gülüyorum.Bana cevap vermesi için bir daha tekrarlıyorum cümlemi.


“Seninle bir anlaşma yapabiliriz diyorum.”


“Ufaklık..” Başını kaldırıp bana bakıyor.”Ne zamandır anlaşmalara sen karar veriyorsun.” Gülüyor bunu söylerken.Hamlesini yapıp topu bana atıyor.


“Ciddiyim.” Ciddi görünmek için olduğum yerde doğruluyorum.Gözlerimi onun yeşil gözlerine dikiyorum.


“Kuzey ile her öğle arası yaptığınız şu teke tek kapışmalarda ona yenilmeni istiyorum.”


“Hah!” Alayla gülüyor.Sinirle kısılıyor bu sefer gözleri.”Sana şu çocuğu bırak artık demiştim.”


Omuz silkiyorum.Kolay mı hemen vazgeçmek ? Aklımda bitirsem bile onu her gördüğümde atan kalbimi ne yapayım Ulaş ? Söküp atılmaz ki!


“Eğer yenilirsen haftaya yapılacak turnuvada sana yenilirim.Sen de böylelikle liselerarası turnuvaya katılırsın.”


“Aptalsın sen.” Yüzümdeki gülümseme onun tıslar gibi azarlamasıyla sönüveriyor birden.


“Kaybetmeye tahammülün olmadığını biliyorum.Sana beni yenme fırsatı sunuyorum.”


“Ona yenilsem ne olacak? Mutlu olacak mısın?”


Başımı sallıyorum hevesle.”O seni çok ciddiye alıyor.Sana yenildiğinde yüzünün halini görmen lazım.Yendiğinde ise bütün gün gülümsüyor gururla.O mutlu olursa ben de olurum.Hadi Ulaş ya mutsuz mu olayım ?” Yüzümü asıyorum üzgünce.Dudaklarımı büzüyorum başımı öne eğerken.Ayağa kalkıyor aniden.


“Tamam.” Başka bir şey söylemeden kapıya doğru yöneliyor.Tam kapıdan çıkacakken geri dönüp yanıma geliyor.Satranç tahtasındaki bütün taşları sinirle bozuyor.Ardından hızlıca terk ediyor orayı.


“Dediğini yapmıştın.” Leyla ön koltuğuna oturduğu arabada Ulaş’a doğru dönüp başını koltuğa yasladı.


“Benim için ne kadar zordu biliyor musun?” O günleri hatırladığında belli belirsiz bir gülümseme yerleşmişti Ulaş’ın yüzüne.


“Sen benim hiçbir zaman sahip olmadığım kız kardeşim gibiydin.” Diye devam etti konuşmasına.”Senin üzülmen garip bir şekilde canımı sıkıyordu.”


“Peki neden?” Hatırladığı detayla kaşlarını çattı Leyla.”Neden satrançta beni yenmene izin vermedin ?”


Evet Ulaş dediğini yapmış bütün teke tek kapışmalarda yenilmişti Kuzey’e.Ama turnuva günü geldiğinde


Leyla’yla karşı karşıya olduğunda onun yenilmek için yaptığı tüm hatalı hamlelere karşı yenmemek için direnmiş ve Leyla’nın kendisin yenmesi için elinden geleni yapmıştı.Sonuç olarak turnuvaya hak kazananın Leyla olmuştu.


“Çünkü sen benden daha iyiydin.O ukala yüzünden başarılarına engel olamazdım.”


Derin bir nefes aldı Leyla.Gözlerini kapattı.Uyumak istiyordu,uyuyup her şeyi unutmak.


“O kadar kötü müydü?” Ulaş onun bu çökmüş halini izlerken endişeyle sormuştu.


“Yüzüme bile bakmadı.Tek laf etmedik.Hiç böyle olacağını düşünmemiştim.” Elindeki kahve fincanından son bir yudum alıp koltuğun kenarına koydu.Gözleri ellerinde güçsüzce mırıldanıyordu.”Hani filmlerde olur ya.Yıllar sonra karşılaşırlar.Çocuk kızı görür ve etkilenir.Çok pişman olur yıllar önce onun kalbini kırdığı için.” Güldü.”Öyle olur sanmıştım.”


Oturduğu şoför koltuğundan ona doğru doğruldu Ulaş.Geniş omzunu Leyla’nın yaslanması için ona uzattı.Genç kız başını en yakın arkadaşının omzuna bırakırken konuşmaya devam ediyordu.


“Sanki aradan o kadar yıl geçmemiş gibi.Çok garip.Nasıl her defasında aynı hissedebiliyorum.Ne zaman onu düşünsem şimdiki zamandan kopuyorum.Gözlerimi kapattığımda o okulun bahçesinde buluyorum kendimi.Bir adım önümde Kuzey.Hiçbir zaman yanımda değil.Ne acı yan yana bile yürümedik aslında.Ama artık aşk değil bu.Değildir değil mi? İnsan neredeyse sekiz yıl boyunca aynı kişiyi sevebilir mi?”


Başını Ulaş’ın omzundan kaldırıp gözlerini kocaman açmıştı Leyla.


“Anlaşıldı.” Şefkat dolu gözlerle ona bakarken torpido gözüne eğilmişti Ulaş.”Konuşarak aşamayacağız.” Torpido gözündeki kahverengi çantayı eline alıp Leyla’nın kucağına bıraktı.


“Ulaş!Harikasın!” Leyla çantayı açıp içinden çıkan şişleri ve bir top yünü eline alıp almaya başladı.


“Bir insan örgü örerek nasıl rahatlar aklım almıyor.”


“Senin gibi arabada son hız giderken camı açıp bağırmaktan daha iyi bence.” Kıkırdadı Leyla.Ardından ciddileşerek sordu.


“Sen anlat,niye geldin.”


Leyla’nın sorusu üzerine camı açtı Ulaş.Ceketinin cebinden çıkardığı sigara paketini aldı eline.Bir tanesini alıp yakmaya çalışırken göz ucuyla Leyla’nın tepkisini bekliyordu.Ama Leyla bu defalık bir şey söylemeden sessizce onun derdini anlatmasını bekliyordu.


“Irmak.” Dedi Ulaş gözü uzaklara dalarken.”Kavga ettik.”


“Bu sefer neden?”


“Arkadaşlarıyla Paris’ten İtalya’ya gitmiş geçen gece.Bana haber vermedi.Sosyal medyada gördüm.Görünce kavga ettik.Baya kızdık birbirimize.Şimdi de telefonlarımı açmıyor.”


“Bu kız!” Leyla öfkeyle Ulaş’a döndü.”Sana şunu bırak dedim.Allah aşkına yurt dışına gittin bula bula onu buldun.Sen bir kere uzak mesafe ilişkisinin adamı değilsin.”


“Sağ ol,çok yardımcı oluyorsun.” Öfkeyle gözleri kısıldı Ulaş’ın.”Ne yapabilirim ? Ayrıldık olmadı.Bir yıl kaldı,bir yıl sonra dönecek buraya.İdare edebilirmişim gibi geldi.”


“Her gün burada kendini yiyorsun.Ya orada başına bir şey gelirse Leyla ? Ya gittiği yerlerde herifler ona bakıyorsa Leyla.”


Genç kız onu taklit ederken Ulaş’ın yüzü daha da düşmüştü.En sonunda dayanamayıp elindeki şişleri bırakıp onun yanaklarını sıktı Leyla.


“Hadi gül diye yaptım.Merak etme bir şey olmaz.Eğer Irmak gerçekten anlattığın gibiyse oradakilerin


korkması lazım.” Güldü Ulaş.


“Haklısın.” Dedi derin bir nefes vererek.”Onlar korksun!”


“Güzel güldüğüne göre biraz daha iyisin.Hadi şimdi at o sigarayı bitirmene gerek yok.Evine git ve dinlen.”


Bir ay sonra..


“Leyla bu çeviri için teknik yardım alman lazım.” Elindeki kitabı incelerken patronunu dinliyordu Leyla.Tercümanlık bürosunun en iyi çalışanlarından biriydi Leyla.Bu yüzden kendini zorlayacak işleri daha çok seviyordu.


“Yayınevi bir şirketle anlaştı.Oranın yöneticisi yardımcı olacak sana.Burun kıvırma hemen alaylı değil,mektepli adam.Alanında uzmanlaşmış.”


“Peki öyle olsun patron.Elimden geleni yapacağım!” Leyla tam çıkacakken Ahmet bey durdurdu onu.


“Bu arada sana orada oda da ayarlayacaklar.O yüzden buraya gelmesen de olur.Ara ara beni bilgilendirsen yeter.”


Ahmet beyden adresi alıp sekreterden randevu ayarlamasını istedi Leyla.Hemen ayarlanan randevu


ardından çantasını alıp çıktı bürodan.


“Kahretsin!” Başlayan yağmura karşı homurdandı.Arabasını bugün Meriç’e vermişti.Taksiye atlayıp gideceği adresi söyledi.


Şirketin önüne geldiğinde hızlıca girdi içeriye.Güvenliğin yönlendirmesiyle dördüncü kata çıktı hızla.Görüşmeye gitmeden önce kendini toparlamalıydı.Lavaboya gidip yağmurda sırılsıklam olan saçlarını kurutmaya çalıştı.


Makyajı bile akmıştı! Berbat bir haldeydi.Saatine baktığında birkaç dakika geciktiğini fark etti.Saçlarını birkaç kez havalandırıp makyajını umursamadan çıktı lavabodan.Üzerindeki garip bakışlara aldırmadan görüşeceği yöneticinin odasına yöneldi.Sekreter patronunun müsait olduğunu söyleyince hızlı adımlarla ilerledi.


Kapıyı tıklatıp içeriye girdiğinde odanın boş olduğunu fark etti.Derin bir nefes alıp çantasından küçük


aynasını çıkardı.Mendille yüzünü temizlerken odanın içindeki başka bir odadan çıkan adamın ayak seslerini duydu.Aynayı kapattığında karşısında Kuzey’i görmesiyle olduğu yerde kalakalmıştı.


Loading...
0%