Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@eylul_safak

“Az önce çıkan kız kimdi?” Zeren’i görünce yüzündeki gülümseyi sildi Kuzey.Siyah stor perdeyi kaldırıp masasının başına geçti.


“Bir süre bizimle çalışacak.”


“Anladım.Dün gece seni aradım ama açmadın.” Zeren masanın üzerine oturup koltukta gözlerini kapatıp dinlenmeye çalışan Kuzey’e baktı.Uzanıp yanağına küçük bir öpücük bıraktı.


“Yorgundum,uyuyordum.”


“Yalancı.Bizim kızlar seni Tibet’le barda görmüş.”


Yalanının ortaya çıkmasına karşın alayla güldü Kuzey.”Yapma.” Dedi gülmeye devam ederken.


“Etrafta kimse yok.Sevgilicilik oynamamıza gerek yok.”


“Kırıyorsun beni sevgilim.” Bacak bacak üstüne attı Zeren.Kuzey’in ilgisini çekebilmek için biraz daha yaklaştı.


“Belki eskisi gibi olabiliriz.”


Zeren’in sevdiği kokusu ciğerlerine dolmuştu Kuzey’in.İçi gitse de belli etmedi.Onu oyunu getirmesine izin vermeyecekti.


“Eskisi gibi?” Gözlerini devirdi.”Lütfen sadece baban varken gel şirkete.Daha fazla bu saçmalığa katlanmak istemiyorum.” Yerinden kalktı.Masanın üzerinde duran kitabı eline alıp deri koltuğa oturdu.”Çalışacağım.Çıkar mısın?”


Zeren öfkeyle odayı terk ederken iç çekmişti Kuzey.O kadar uyarmasına karşın yine o saçma mini elbiselerinden vazgeçmiyordu Zeren.Nefret ediyordu bu durumdan.Bu şirkette çalışmaya ilk başladığında patronunun kızı olduğunu bilmeden etkilenmişti ondan.Neredeyse bir yıl süren fırtınalıbir aşk yaşamışlardı.Taa ki Zeren tarafından aldatılana kadar.Her defasında aldatan taraf kendisinin olması Zeren’in bu hamlesiyle işleri değiştirmişti.Bu yüzden bir yanı nefret ederken diğer yanı bunu hazmedemediği için olsa gerek aklı ondaydı.Zeren’in babası ve şirketin sahibi Cem bey,ilişkilerini öğrendiklerinde kopma noktasındaydılar.Fakat artık her şey için çok geçti.Kuzey kendi çabalarıyla yönetici olarak geldiği konumu Zeren yüzünden tehlikeye atmıştı.Aldatan taraf Zeren olmasına rağmen babasına gidip olayları lehine çevirmişti.Cem bey eğer terk eden taraf Kuzey olursa,ona verdiği hisseleri almakla tehdit etmişti.Bu yüzden iki tarafında isteğiyle böyle bir oyun oynuyorlardı etraftakilere.Ama ikisi de kendi hayatlarını yaşıyorlardı.


Kitaba odaklanmaya çalışırken aklı Zeren’de kalmıştı.En sonunda dayanamayıp telefonu aldı eline.


“Beni bu kadar çabuk mu özledin?” Zeren Kuzey’in bir zamanlar içini ısıtan kahkasını attı hemen.Ama artık bu genç adamı etkilemiyordu.


“Nereye gidiyorsun?”


“Derneğe gideceğim.”


“Eve git üstünü değiştir.” İfadesiz ve düz bir sesle konuşmuştu Kuzey.Bu yaptığının Zeren’i sinirlendireceğini biliyordu ama elinde değildi.Artık oyunda olsa o Kuzey Zeybek’in sevgilisiydi dışarıda kimse onun kadınına yiyecek gözüyle bakamazdı!


“Lütfen Kuzey yapma.”


“Hareketlerine dikkat et Zeren.” Telefonu kapattı onun vereceği tepkiye beklemeden.Onun bu huyundan nefret etse de direksiyonu evine doğru kırdı genç kız.


--


“Bugün okula gitmek istemiyorum.” Kafamı babamın çalışma odasına doğru uzatıyorum kapıyı çok açmadan.Çalışma masasında babamı göremeyince içeriye giriyorum.


“Padam padam padam..” Yine kulaklığını takmış kendince komik hareketler yaparken buluyorum onu.Beni görünce yüzündeki gülümseme büyüyor birden.Dans etmeye başlıyoruz.Ah canım babam!


Nasılda her sabah böyle enerjik olabiliyorsun?


“Günaydın küçük karabalığım.” Kulaklığını çıkarttırdığında dansımızı bitiriyoruz.O ahşap çalışma masasına geçerken ben de masanın önünde duran koltuklardan birine oturuyorum.


“Niye okula gitmedin.” Omuz silkiyorum.Öğretmen yerlerimizi değiştirdiği için Kuzey’le oturacağım artık.Tüm gece yarını düşünüp uyayamadığım için sabahta kalkamıyorum doğal olarak.


“Düşündüm de seninle kalmak istedim.”


Az önce açtığı bilgisayarını kapatıyor sözlerimden sonra.Kitaplığına doğru yönelip bir şeylere bakınırken başımı koltuğun kenarına yaslayarak onu izliyorum.


Doktor anne ve yazar bir babaya sahip olmanın zorlukları geçiyor aklımdan saniyeler içinde.Annem ve babam büyük bir aşkla evleniyorlar.Babam o zamanlar bir bankada çalışıyor.Annem ise dedemin inadı yüzünden liseyi bitirebiliyor anca.Ardından babamın desteğiyle üniversite sınavlarına hazırlanıp tıpı kazanıyor.Annem okulunu bitirmek üzereyken ben dünyaya geliyorum.Hem de annemin bitirme tezini savunduğu sırada! Hem benim için hem de sadece yazarlık yapmak istediği için istifasını veriyor babam memurluktan.


Çocukluğum babamın bu çalışma odasında geçiyor neredeyse.Annemin işi dolayısıyla bize pek vakit ayıramaması tüm sorumluluğu babama yüklüyor.Bu yüzden babam yazılarını yazarken ben her zaman bir köşede ya sessizce onu izliyorum ya da elime tutuşturduğu kitapları okuyorum merakla.


“Bugün ne hakkında konuşalım.”


Bakışlarımı kaçırıyorum.Neredeyse haftada iki üç gün tüm şehrin kalabalığından sıyrılıp oturur sohbet ederiz.Bana hayatını anlatır,Necip’i anlatır,Saik Faik’i anlatır.Bir plak başlar dönmeye ”Senede bir gün.” Der


Zeki Müren o sırada babamın anlattığı hayatlara,bazen aklından o an uydurduğu karakterlere takılır düşünürüm uzun uzun.


“Aşk.” Diyorum pijamamın kollarına bakarken.”Ama bu sefer karşılıksız olanından.”


Gülüyor gözlüğünün üstünden bana bakarken.Anladı işte biliyorum.Utanarak yaslanıyorum oturduğum yere.


“Ahmet Arif’i hatırlıyorsun değil mi?” Babamın sorusuna karşın meraklı gözlerle başımı sallıyorum.


“Hasretinden prangalar eskittim..” Diyorum onun kitabını hatırlayarak.Gülümsüyor.


“Arif ‘in şiirlerine ilham olan kadın Leyla Erbil.O da edebiyatçı.Arif’in ona olan aşkı yazdığı her dizide belli eder kendini.Sadece şiir değil mektup yazar ona.Onlarca.” Burukça belli belirsiz gülümsüyor.Gözlüğünü çıkartıp boşluğa dalıyor gözleri.


“Öyle sevmiştir ki Leyla Hanım’ı hiç karşılık beklemeden.Olmayacağını bilir çünkü.Bir mektubunda şöyle der : "Öylesine hûlya, kutsal ve uzaksın ki... Allah kahretsin beni.


"


Uzun uzun mektuplaşırlar.Leyla Erbil her zaman dostu olarak görmüştür onu.Bunu bazen mektuplarında dile getirir bazen de cevap yazmayarak anlatmaya çalışır. Ama Arif bunu bile bile bırakamaz onu.Siyasi çalkantılarla sürüklenen hayatında tutunduğu tek şey Leyla’dır çünkü.Bir başka mektubunda "Ne güzel şey,


Senden gayrısını takmamak, tanımamak.." der.Memnundur yani halinden. Belki de Leyla’ya ulaşamamaya aşıktır.”


Toparlıyor kendini. Yine o sevdiğim gülümsemesini yerleştiriyor yüzüne.


“İlk aşık olduğum zaman lisedeydim.”


Kaşlarım çatılıyor bir den.”Hani ilk aşkın annemdi.” Kıskançlıkla dudaklarımı dişliyorum.


“Anasının kızı.” Diyerek sahte bir kızgınlıkla söyleniyor bana.Masasında biraz daha yaklaşıp gözlerimin içine bakıyor.


“Herkesin bir ilk aşkı vardır.” Diyor tane tane ama şefkatle konuşarak.”Bazen sınıfından biri olur,bazen yolda bir kez gördüğün ama bir daha göremeyeceğin biri.Olur şey değildir bilirsin ama gönül işte.Kanatlanır uçar.”


“Peki nasıl oldu baba?Nasıl anlarsın ki aşık olduğunu?”


Keyifle deri koltuğuna yaslanıyor.”Onu ilk gördüğünde etraftaki her şey silinir.O an sadece sen ve o kalırsın.Rüya gibi hayal gibi büyülü bir andır.Ayakların yerden kesilir başka hiçbir şey düşmez aklına.Günlerce gülümseyerek dolaşırsın karnındaki kelebeklerle.Ama sonra olmaz işte.Zaten olmadığı için güzeldir ya.Dokunamayacağını bilirsin.Ulaşılmaz gördüğün için büyür içinde o ateş.Hele de tanışmadan uzaktan seversen tadından yenmez!Hayalindeki o mükemmel kişiyle buluşur onun yüzü.”


“Peki ya tanırsan?” Sorumla kaşları çatılıyor önce.Daha sonra yüz ifadesini düzeltip cevap veriyor.


“Tanımamalısın.” Sesindeki alayla karışık ciddiyetten sonra kendimi geliyorum.


“Baba ya!” Ayağa kalkıyorum heyecanla.Yine beni oyuna getirdi.


Odasından çıkarken arkamdan bağırdığını duyuyorum.”Duydun mu beni karabalık! Tanımamalısın!”


Artık çok geç baba.İnan ben de isterdim ama işte ne demiş Turgut Uyar bozuk bir saattir yüreğim hep sende durur!


Benim yüreğimin de pusulası hep Kuzey’de duruyor!


--


Sallandığı salıncağı durdurdu Leyla.Başını paslı zincirlere yasladığında yanında duran boş salıncağa kaydı gözleri.İşten çıktığında eve gelmeden sitenin önündeki çocuk parkında bulmuştu kendini.Gece sessizdi,sessizliği bölen salıncağın demirlerinin çıkardığı gıcırtıydı.Bu bile onun içine garip bir huzur serpiştiriyordu.Tüm yol boyunca babasını düşünmüştü.Bir anda onun eskiden olduğu gibi kendisiyle sallandığını hayal etti.Yanındaki salıncak yavaş yavaş hızlanırken gülümsedi.


“Yine yönünü kaybetmişsin.” Bu 40’lı yaşlarının başındaki haliydi.Saçlarına yeni yeni düşen beyazlıklarla övündüğü zamanlar.Ama hala yakışıklı.Çünkü çocuklar babalarını hep hatırlamak istedikleri gibi hatırlıyorlar.


“Kaybettim.” Dedi Leyla gözünden düşen bir damla yaşı silerken.”Küçük karabalığın yine yeni yerler keşfetmek isterken kayboldu.”


“Sana yolunu kaybettiğinde yönünü nasıl bulacağını öğretmiştim.” Elleri kalbinin üstüne gitti babasının.”Sesi duyuyor musun karabalık? Tık tık.. Bunlar sadece gözüyle görenlerin duydukları.Ama sen yüreğinle görürsün hep.Bu yüzden ne dediğini anlarsın.”


“Baba..” Güldü Leyla.Elini kalbine götürdü.”Burası işleri daha çok karıştırıyor.”


Yanındaki salıncak hızlandı Leyla’nın.Babasının kahkahasını duydu,hatırlayabildiği kadar.


“Siz biraz fazla düşünüyorsunuz" demiş Küçük Kara Balık. Durmadan düşünmenin yararı yok. İlerlemek istiyorsak harekete geçmeliyiz.”


Babası Leyla’nın en sevdiği kitaplardan birinin cümlesini tekrarlarken gözlerini açtı Leyla.Az önce kafasında kurduğu düşten sıyrılınca gerçekliğin o soğuk esintisi vurdu yüzüne.


“Ne yapıyorsun burada?” Meriç yanındaki salıncağa oturmuş ona gülümsemişti.


“Canım eve girmek istemedi.”


“Neden?”


Meriç’in sorusu üzerine ayaklarıyla salıncağı hızlandırdı Leyla ve anlatmaya başladı Kuzey’le karşılaşmalarını.


--


Ertesi gün yatağından mutlu uyandı Leyla.Dün gece Meriç’le parkta konuşmaları onu rahatlatmıştı.Babasının da hayalinde de olsa dediği gibi harekete geçme zamanıydı!


Ne giyeceğine karar vermesi biraz fazla zamanını alsa da sonunda karar verebilmişti.Şirketten içeri girdiğinde gülümseyerek selam verdi etrafındakilere.Ofise çıkmak için asansöre bindiği sırada kapının kapanmasını eliyle engelleyen Kuzey’le karşılaştı.Nefes nefese girdi asansöre Kuzey.Başıyla selam verip Leyla’nın yanına geçti.Asansörde yalnızlardı.


“Günaydın Leyla Hanım.” Yüzüne alaylı ifadesine yerleştirip ciddiyetle konuşmuştu.


“Günaydın Kuzey Bey.” Kuzey’in aksine mimikleriyle ve sesiyle oldukça ciddiydi Leyla.Derin bir nefes alıp omuzlarını dikleştirdi.Kuzey’e bakmadan aynı resmi tonla konuşmaya devam etti.


“Eğer uygunsanız size sormak istediğim birkaç şey var.”


Kuzey onun bu alışamadığı resmiyetine karşı kaşlarını çatmıştı.Ona doğru döndü.Leyla’nın özenle yapılmış topuzuna ve ardından kibirli sayılabilecek yüz ifadesinde gezindi gözleri.


“Sizi dinliyorum,buyurun.”


Güldü Leyla kibarca.”İşle ilgili sorularım var.Gün içerisinde sekreterinizden haber bekleyeceğim.”


“Ben de sanmıştım ki..”


Kuzey sözünü tamamlamadan ani ve komik sayılabilecek bir hareketle başını ona doğru çevirdi


Leyla.Gözlerini kuşkuyla kısarak sordu.


“Ne sanmıştınız?”


“İş dışında bir şeyler soracağını.”


Leyla’nın hafifçe üstüne gelmesinden dolayı bir adım geriye atıp kaşlarını çattı Kuzey.Bu kızı anlamak gerçekten zordu!


“İş dışında merak ettiğim biri değilsiniz,hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.” Leyla zaferle başını çevirdi cümlesini tamamladıktan sonra.Asansörün metalik renkli kapısından buğuluda olsa Kuzey’in bozguna uğramış yüz ifadesi belli oluyordu.Genç adam tam cevap vereceği sırada asansörün kapısı açıldı.


“İyi günler.” Leyla topuklu ayakkabılarının çıkardığı tok sesten güç olarak kendine güvenir bir şekilde yürümeye başladığında Kuzey şaşkınlıkla onun ardından yürümeye başlamıştı.


“Kahretsin!” Anlık bir tökezlemeyle az önce oluşturduğu tüm havasını kaybetti Leyla.Kendine içinden küfürler ederken Kuzey yaklaştı yanına.


“İyi misin?” Dedi gülmemek için dudağını ısırırken.”Öyle kendinden emin yürüyordun ki yerdeki koliyi görürsün sanmıştım.”


“İyiyim.” Kuzey’in omzuna dokunan elini çekti öfkeyle.Kalan havasını da yerine getirmek için koliyi teklemedi.


“Kim koyuyor bunu yolun ortasına?” Bu sırada çantasını omzuna yeniden asmakla uğraşıyordu.


“Allah aşkına nasıl patronsunuz siz ?” Adım atmadan önce Kuzey’e döndü yeniden.Hırsını alamamıştı.


“Allah aşkına nasıl patronum ben?” Genç adam alayla söylendi.Ardından sahte bir sinirle bağırdı.”Kim koydu bunu buraya?”


Kuzey’e cevap vermeden öfkeyle baktı sadece Leyla.Topukları üstünde dönerek masasına doğru yürümeye başladı.


Odasına girmeden önce sekreterine Leyla’yı birazdan yanına çağırması için talimat verdi genç adam.İçeri girdiğinde Zeren’le buluştu gözleri.


“Hoş geldin.” Zeren Kuzey’in koltuğuna oturmuş ayaklarını da masaya koymuştu.Neşeyle kahkaha attı.


“Oradan nasıl görünüyorum?İş kadını olmak beni daha güzel gösteriyordur.”


“Fena değil.” Kuzey onun yanına gidip ayaklarını nazikçe yere indirdi.”Patronun şımarık kızı gibi görünüyorsun.”


Bunun üzerine kahkaha attı Zeren.”Ne kadar doğru bir tespit Kuzey Zeybek.Zekanız yine beni büyüledi.”


Siyah deri iş çantasını masanın yanına bıraktı Kuzey.Ceketini çıkarıp askıya astı Zeren’i umursamadan.Fakat Zeren dikkat çekmek için yerinden kalkmıştı bile.Kuzey’e arkasından sarılıp boynuna küçük bir öpücük bıraktı.


“Seni özledim.”


Genç adam onun duymamış gibi koltuğuna doğru hareket etti.Fakat Zeren hala kendisini bırakmamıştı.Belinde kenetlenmiş elleri çözmeye çalıştı.


“Niye geldin sabah sabah?” Pes edip soru sormayı tercih etmişti Kuzey.


“Dedim ya seni özledim.” O anda ona doğru döndü Kuzey.Zeren’le yakınlaşmak bir an için nefesine


kesmişti.Genç kızın kokusu başını döndürürken kendini kaptırmamaya çalışıyordu.


“Demek bana karşı koyamadığın mesafe bu.” Şımarık bir sesle konuştu Zeren.Her ne kadar şuan alay etse de aslında gerçekten özlemişti Kuzey’i.Fakat Kuzey’in ondan nefret etmesi gururunu kırıyordu.Kendini toparladıktan sonra güldü genç adam alayla.


“Seni istemiyorum.” Onun gözlerinin içine bakıp net bir sesle söylemişti Kuzey.”Zorlama.”


“Kuzey Bey!” Leyla içeriye girdiğinde gördüğü manzarayla adeta yıkılmıştı.Sırtından aşağıya kaynar sular dökülürken nefes alamadığını fark etti.Kuzey apar topar Zeren’den ayrıldığında Leyla’yı çağırdığını sonradan hatırladı.


“Özür dilerim.” Kapıdan çıkacağı sırada Zeren durdurdu onu.


“Önemli değil.” Kahkaha attı hafifçe.”Sen yenisin galiba.”


“Evet.” Dedi Leyla başını sallarken.Adeta aptallaşmıştı.Oysa Meriç’e güvenmişti.Meriç’in Kuzey’in hayatında günlük ilişkileri olduğu yalananına inanmıştı.Fakat bu hiçte öyle durmuyordu.Ama içinden bir ses yine de en kötü ihtimalle Kuzey’in şirketten biriyle oynaşması düşüncesindeydi.


“Ben Zeren.” Dedi genç kız bir elini Kuzey’in omzuna atarken.”Kuzey’in nişanlısıyım.”


“Leyla.” Allak bullak olan yüz ifadesini toparladığında anca dudakları kıvrılabilmişti yarım yamalak Leyla’nın.”Memnun oldum.”


“Leyla Hanım buyurun.” Kuzey biraz panik birazda şaşkınlıkla suskunluğunu bozdu.Nedense bu sahne ona tanıdık gelmişti.O an bir anda yıllar önce bir an belirdi kafasında.


Aylin ani bir hareketle tutuyor elimi.Ardından zafer ilan etmişçesine havaya kaldırıyor.”Biz çıkıyoruz!” Tüm sınıfa doğru konuşurken gülüşen arkadaşlarımı görüyorum.Bir tanesi hariç.Leyla.Gözleri dolu dolu hayal kırıklığıyla bakıyor önce bana ardından tutuşan ellerimize.Gözlerim onun gözleriyle buluştuğunda onun bakışlarında gördüğüm o kırgınlığı içimde hissediyorum nedense.Bakışlarını benden kaçırıp yere eğiyor başını.


Kuzey hatırladığı şeye karşı şaşırdı.Üzerinde belki de hiç düşünmediği bir anı nasıl oluyordu da yıllar sonra çıkabiliyordu gün yüzüne?Fakat bu sefer başkaydı.Bir an Leyla’nın yüzünde o anki gibi bir bakış görse de çabuk toparlamıştı genç kız kendini.


“Seni bir yerden tanıyorum.” Zeren Leyla’dan sonra Kuzey’e döndü.”Nereden tanıyoruz hayatım?”


“Liseden arkadaşım.” Kuzey gözlerini devirip konuştu Zeren’e doğru.Ne yapmaya çalışıyordu?


“Tabii ya.” Güldü Zeren.Leyla’nın şaşkın bakışlarına karşı açıklama gereği hissetti.”Kuzey’in evinde fotoğrafınızı görmüştüm.Sınıfça okulun önünde çekilmiş.Duvara asılı büyük bir çerçeve olduğu için ara sıra sıkıldıkça bakardım.” Ellerini çırptı bir anda.”Şuan çok mutluyum.İlk defa Kuzey’in eski bir arkadaşıyla tanışıyorum.”


Kızamamıştı Leyla.Şuan karşısındaki kızdan nefret etmesi gerekirken onun samimiyetiyle üstüne bir de vicdan azabı duymuştu.


“Bakın ne diyeceğim.Siz çalışın öğle yemeğinde şirketin karşısındaki restoranda buluşalım.Seninle sohbet etmek istiyorum.”


Leyla ve Kuzey’in vereceği cevabı beklemeden çantasını aldı eline Zeren.Kuzey’in dudağına bir öpücük bırakıp çıktı odadan.”Öğlen unutmayın!”


Zeren’in gidişinin ardından bir süre şaşkınca birbirlerine bakakaldılar.Leyla kendini kısa sürede toparlayıp deri koltuklardan birine doğru yürüdü.


“Nişanlınız çok tatlı.” Dedi gülümsemeye çalışarak.”Yakışıyorsunuz,tebrik ederim.”


“Aslında..” Diye söze başladı Kuzey.Sandığın gibi değil demek istiyordu ama yapmadı.Bunu demesi için bir sebep yoktu.”Teşekkürler.”


Saat 12’ye doğru geldiğinde elindeki notlara son bir kez göz gezdirdi Leyla.”Öğleden sonra çeviriyi bu notlara göre halledeceğim.Yani ilk bölümünü.Sonra gelir size kontrol etmeniz için bırakırım.”


“Tamam.” Kuzey başını salladı.Ardından çenesine dokundu düşünceli bir şekilde.


“Gelmek zorunda değilsin.” Onun ses tonundaki tını rahatsız etmişti Leyla’yı.


“Merak etmeyin.Benim için bir sıkıntı yok.”


“O zaman gidelim.Zeren çoktan gelmiştir.”


Benim için sıkıntı yok ne demek Leyla.Aptalsın sen.Daha sabah onları öyle görmeye dayanamazken nasıl


şimdi bunu kabul edersin.Adeta Behlül’le Nihal’in evleneceğini öğrenen Bihter gibiyim şuanda.Annemin dizlerine kapanıp Ölüyorum anlasana diye bağırmak istiyorum ama yapamıyorum.Acımı yüreğime gömüp en güzel gülümsememle oturacağım yanlarında.Asla o kadının Kuzey’e dokunmasına üzülmeyeceğim.Onun kolunu bacağını kırmak yerine kibarca bıçakla, sipariş ettiğim etimi keseceğim.Kuzey ona güzelce bakarken gözlerini oyma isteğimle güzelce baş edeceğim.Bir sahne geliyor gözlerimin önüne.O ikisi nasıl tanıştıklarını anlatıyorlar ya da evlenmek üzere olduklarını.Yüreğim tuzla buz oluyor o anda.Asla Kuzey’i bir başkasıyla görmeye dayanamayacağımı anlıyorum yeniden…


“Demek uzun zamandır görüşmemiştiniz.” Zeren masanın üstünde ellerini birleştirip başını Kuzey’in omzuna yasladı birkaç saniyeliğine.”Aslında birkaç arkadaşından bahsetmişti ama seni ilk defa duyuyorum.” Dedi karşılarında oturan Leyla’ya.


“Pek yakın değildik.” Leyla Kuzey’in gözlerinin içine bakarak konuştu.”Ben sınıfta varla yok arası biriydim.Kuzey ise okulun en popülerlerindendi.Beni hatırlamasına bile şaşırdım açıkçası.”


Burukça gülümsedi ardından.Kuzey derin bir nefes alarak baktı Leyla’nın gözlerinin içine.Elbette bu doğru değildi.Leyla’nın söylediğinin aksine onu hatırlamaması için hiçbir sebep yoktu.Zira Leyla o zamanlar Kuzey’e olan sevgisinden dolayı genç adamın başına birçok bela açmıştı.Ama tüm bunların yanı sıra iyi bir dosttu Leyla.Kuzey her ne kadar şuan hatırlamıyor da olsa.


“Demek o zamanlarda böyle popülerdi ha.Eskiden ara sıra anlatırdı.Adını hatırlamadığın bir kız vardı hayatım kimdi o? Hani sana baya yanıkmış,peşinden ayrılmazmış.”


Deminden beri birbirlerinden ayrılmayan gözleri daha da kenetlendi birbirlerine.Bir an Zeren’e ardından yeniden Kuzey’e baktı Leyla üzgünce.Kuzey nişanlısına ondan mı bahsetmişti ?O zamanki aptallıklarını hatırlatıp gülmüşler miydi Leyla’ya.


Bir şeyler söyleyemeyip başını salladı hayır anlamında Kuzey Zeren’e belli etmeden yavaşça.”Sen değildin.” Dedi ses çıkarmadan dudaklarını kıpırdatarak.Alayla güldü sadece Leyla.


Bugün daha kaç defa parçalanacaktı acaba kuş gibi çarpan kalbi?


“Zaman Kuzey’i değiştirmemiş anladığım kadarıyla.”Önündeki sudan birkaç yudum aldı Leyla.”Hala aynı görünüyor.”


Güldü Zeren.”Böyle soğuk göründüğüne bakma.İş ortamında her zaman sıkıcıydı.Arkadaş ortamında eğlencelidir.”


“Eminim öyledir.” Leyla artık Kuzey’in yüzüne bakmıyordu.Zeren’le sohbet etmeye başlamışlardı.Yemeğin sonuna geldiklerinde Kuzey daha fazla bu duruma katlanamayacağını anlayıp telefon bahanesiyle dışarı attı kendini.Leyla’ya karşı o zamanlarda vicdan azabı duyuyordu.Geçmiş ve şimdi iç içe geçmişti resmen.Sanırım hala Leyla’nın lisede olduğu gibi ona zaafı olduğunu düşünmüştü ilk andan beri.Çünkü o Kuzey’di,ondan kimse vazgeçemezdi.Fakat yeni yeni durumun böyle olmadığını anlamıştı.Tam içeriye onların yanlarına dönecekken yine hatırladığı bir detayla durdu yerinde.


“Gidiyorum,üniversiteyi başka şehirde kazandım.Gitmeden önce bende sana ait bir şey var” Aylin sinsice sırıtıyor bana.Bu gülüşü biliyorum ve hoşuma gitmiyor.


“Ne bu?” Diyorum bana uzattığı poşete bakarken.”Sana mezuniyet hediyem.” Ardından kayboluyor ortalıktan.Sabahın köründe beni uyandırıp evime kadar gelip ne hediyesi verdiğini anlayamıyorum başta.Eve doğru girerken açıyorum poşeti.İçinden bir defter çıkıyor.Kalın ciltli defterin kapağına çizilmiş pusula çekiyor dikkatimi.Defteri karıştırdığımda her sayfada satırlar arasında ismimi kalplere alınmış şekilde buluyorum.Ardından Leyla ve benim fotoğrafım düşüyor içinden.O zaman defterin sahibini de Aylin’in niyetini de anlıyorum.Ama umursamayarak defteri koyuyorum yeni çıkan lise yıllığının üstüne.


“Defter!” Kuzey kendi kendine mırıldandı.Lise yıllığını nereye koyduğunu hatırlamaya çalıştı önce.Ardından defteri birkaç yıl önce taşındığı evinde gördüğünü fakat yine açmadığını anımsadı.Atmaya da kıyamamıştı nedensizce.İçine merak düşse de akşamı beklemeye karar verdi.


“Kuzey bizi bekletecek herhalde.Tatlıları söyleyelim.” Zeren garsonu çağırdı yanlarına.Menüye bakarken karar verip söyledi.


“İki tane vişneli pasta,sen karar verdin mi Leyla?”


“Ben limonlu cheesecake alabilirim.”


Garson siparişleri alıp giderken kurt düşmüştü içine Leyla’nın.Kuzey’in vişneye alerjisi olduğunu hatırlıyordu.Fakat nişanlısı elbette böyle bir şeyi biliyor olmalıydı fakat niye üstüne basa basa istemişti?


Siparişler geldiğinde Kuzey’de masaya dönmüştü.Bir Kuzey’in önündeki pastaya bir de ona bakıyordu Leyla.Zeren ise çoktan pastasını yemeye başlamıştı.


Kuzey dışı çikolata kaplı pastayı yemeye başlayacağı sırada Leyla onun elini tutarak çatalı masaya bırakmasını sağladı.


“O pasta vişneli.” Sesi bir an da heyecanlı çıkmıştı.Elini Kuzey’in soğuk ellerinden çekti panikle.Tabağı onun önünden alıp kendi önüne koydu.Kendi sunulmamış tabağını da Kuzey’in önüne bıraktı.


“Vişneye alerjin olduğunu hatırlıyorum.”


“Alerjisi mi var?”Zeren ağzındaki lokmayı bitirmeden umursamazca söylenmişti.


“Evet.” Dedi Kuzey Zeren’e öfkeli bir bakış atıp ardından Leyla’ya dönerek.”Alerjim var.”


Leyla’ya döndüğünde bakışları yumuşamıştı.Nasıl hatırlayabilmişti Leyla bunu ? Afallamış halde Leyla’nın pastasını yemesini izledi.Zeren ise bu durumdan garip şekilde rahatsız olmuştu.Kuzey’in kendisiyle birisinin yanında ilgilenmemesi canını sıkmıştı.İlişkileri artık gerçek olmasa da böyle yapmamalıydı.


“Leyla!” Aralarındaki garip sessizliği Ulaş’ın sesi bozdu.Ulaş güneş gözlüklerini çıkartıp Leyla’nın kalkmasını


beklemeden yanağına küçük bir öpücük bıraktı.


“Bana haber vermeden ne işin var burada?”


“Ulaş!” Ağzındaki lokmayı bitirip ayağa kalktı Leyla.Birbirlerine sarıldılar.”İş yemeğindeyim.” Dedi ona açıklama yaparak.Ardından kendilerine şaşkınca bakan Kuzey’e döndü Leyla


“Kuzey bey,şuanda çeviri yaptığım kitap dolayısıyla çalıştığım iş adamı.Zeren’de onun nişanlısı.” Onlara döndü daha sonra.”Bu da Ulaş.” Dedi gülümseyerek.


Zeren’in elini sıktı nazikçe.Sıra Kuzey’e geldiğinde küçük bir kahkaha attı Ulaş.


“Bir dakika sen..” Dedi gözlerini kısarak.”Sen Kuzey Zeybek’sin.”


Başından beri biraz gergin biraz da sinirli bakışları Leyla ve Ulaş arasında gelirken Kuzey önündeki suyu içti bir dikişte.


“Ulaş Tuna.” Dedi ciddi bir sesle elini ona uzatırken.


“Yıllar sonra karşılaşmamız ne garip.” Ulaş davet edilmeyi beklemeden Leyla’nın yanına oturdu.O bu karşılaşmadan ne kadar mutlu olduysa tam tersi Kuzey için geçerliydi.Lise yıllarında neredeyse düşman olan ikili şimdi karşı karşıya gelmişlerdi.


“Dünya küçük.” Alayla güldü Kuzey.


“Yeniden bir aradayız.” Ulaş bir elini Leyla’nın oturduğu sandalyeye koydu.Ardından Leyla’nın omzuna atıp elini kendine çekti.


“Ne güzel değil mi Leyla?Tıpkı eski günlerdeki gibi.”


“Siz sevgili misiniz?” Zeren’in sorduğu soruyla bakışlar ikisinin üzerinde toplanmıştı.


“Yakın arkadaşız.” Dedi Leyla pastasının son kısmını yerken.


“Sevgiliden daha yakınız.” Ulaş geriye yaslanıp gülerek bakmıştı Kuzey’e bunu söylerken.Elbette buraya gelmesi tesadüf değildi.Baş belası Meriç’in kendisine acil durum koduyla attığı mesajdan sonra işini bırakarak kalkıp bulmuştu Leyla’yı.Ne kadar geç kalmıştı bilmiyordu ama en azından durumu


toparlayabileceğini sanıyordu.


“Çok tatlı durmuyorlar mı?” Zeren gözlerinin içi gülerek Kuzey’e baktı.Nedense yeni tanıştığı bu kızın sevgilisi olması içine rahatlamıştı.Leyla her ne kadar arkadaşım dese de Ulaş’ın davranışlarından daha fazlası olduğu anlaşılıyordu.


Gözlerini devirerek başını sallamakla yetindi sadece Kuzey.


“Bugün stüdyo kaydın yok muydu senin?” Leyla Ulaş’a döndü.Ulaş gülümseyerek masanın üzerindeki peçetelerden birini alıp ağzının kenarındaki çikolatayı sildi.


“Yemek yerken bazen kendini kaybedebiliyor.”Gülerek peçeteyi masaya bıraktı.


“Kayıttan önce bir arkadaşımla yemek yemek için gelmiştim.”


Leyla’nın kulağına yaklaşıp fısıldadı Kuzey’den bakışlarını çekmeden.”Baş belası Meriç yolladı beni.Sen sadece ne diyorsam başını salla.”


Ardından Kuzey’e doğru konuştu.”Sen neler yaptın bunca zaman Kuzey?” Ulaş’ın bu rahat tavırları daha da öfkelendirmişti Kuzey’i.Kuzey lafa girecekken konuşmasına devam etti Ulaş yine.


“Bir an sana ufaklık diyesim geldi.Ne günlerdi be! Bir üst sınıfında olmam nasıl sinir ederdi seni.”


Loading...
0%