@eylulunuz
|
Merhaba! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Biliyorum KH'yi (Kumsalın Hanımefendisi) biraz boşladım. Beni de anlayın, beynim Sevgili Askerle dolu. Her neyse ara sıra burada da varım. Daha fazla uzatmadan. İyi okumalar<3... 2.Bölüm: Çanakkale'ye inmiştim. Havası çok güzeldi. Antalya da güzeldi fakat Çanakkale'nin havası bir farklı hissettirmişti. Deniz gitmişti, askeriyede baya işi olduğunu söylemişti. Şuan elimizde bavullarımızla havalimanının çıkışına doğru yürüyorduk. Sefa koluma girmişti. Midesi bulanıyormuş beyefendinin eğer kusarsa olanın bana olmasını istiyormuş. "Sefa seni dava etmemi istemiyorsan düzgün dur canım kardeşim." dedim. Sefa daha fazla koluma asıldı. "Bana ne? Uykum var." dedi. Sinirle ofladım. "Ben senin uyuma yastığın mıyım Sefa?" dedim. Sefa sırıttı. "Evet" dedi. Kolumu hızla çekince hemen koşarak annemin yanına gitti. "Anne bu kız senin yaptığın o güzel haşlama tavuk gibi yapacak beni! Bir şey de." dedi. Annem gözlerini büyüterek bana baktı. Sessiz bir uyarıydı. Evet, savcı olsanız bile ailenizin gözünde bir çocuktan öteye geçemiyoruz. Gözlerimi onlardan çektim ve etrafta gezdirdim. her şey normaldi. Dışarı çıktığımızda babam bana döndü. "Baba siz gidin otele benim biraz işim var hemen geleceğim." dedim. "Kızım daha yeni geldik. nereye?" dedi babam. "İşimle ilgili babacım. Siz gidin otel bulun gelirim ben de." dedim. Uzun ısrarlarım sonucu babamları yollanmıştım. Hemen kenardan bir taksi çevirdim. Gideceğim yeri söylediğimde hemen sürmeye başladı. Evime gidiyordum. Evet doğru duydunuz, evime gidiyorum. Ben evimi internetten bulmuştum. Emlakçıyla da anlaşmıştım. Babam ve annemin bundan haberi yoktu. Çünkü biliyordum ki babam evime gizli kameralar koyacaktı. Bu nedenle kendime yedek ev almıştım. Bu evden kimsenin haberi olmayacaktı. Sefa'nın bile. Adam evin önüne gelince parasını vererek indim. Bu evim müstakildi. 2 katlı, modern bir evdi. Geniş evler hoşuma gidiyordu. Ama ailem müstakil evi çok sevemiyorlardı. Neden olduğunu bilmiyordum. Evin önünde duran adama doğru ilerledim. Beni görünce hemen ayağa kalktı. Yaşlı bir amcaydı. "Hoş geldin savcı kızım." dedi. Başımı sallayarak gülümsedim. "Hoş buldum sezer amca." dedim. "Kızım ben seni fazla tutmayayım. Parayı atmışsın hesaba zaten, sadece evin tapusunu ve şu sözleşmeyi imzaladığında tamamız. Evin anahtarı senin." dedi. Uzattığı sözleşmeyi alarak okumaya başladım. Ters bir şey yoktu. Sayfayı evin duvarına yasladım. Sezer amca hemen bana kalem uzattı. Kağıttın alt tarafındaki ismimin yazdığı yere imzamı attım. Kalemle kağıdı Sezer amcaya uzattım. "Hayırlı olsun, güle güle otur kızım." dedi. "Sağ ol amcacım." dedim. "Bir ihtiyacın olursa araman yeterli. Kal sağlıcakla." dedi ve uzaklaştı. Sezer amca gidince elimdeki anahtarı kapının kilidine yerleştirdim. Kapının anahtarını çevirmemle açılan kapıyla içeri girdim. Eşyalı değildi. Mecbur kendim alacaktım. Fazla para harcamamak için ailemin bileceği evi eşyalı tutacaktım. Bütün her şeyimi bu evi inşa etmek için kullanabilirdim. Ev, 2 katlı, bahçeliydi. İçinde ise kocaman salonla bağlantılı olan bir girişi vardı. Alt katta 2 odası vardı. Üst katta ise 3 oda bulunuyordu. 2 tanesinde balkon bulunuyordu. Odalarının çok olması benim için çok iyiydi. Evde dolaşmayı bıraktım ve dışarı çıktım. Kapıyı kilitledim. ne olur ne olmaz diye evin kapı kilidini değiştirerek daha kuvvetli bir kilit koyacaktım. Buradan taksi çok geçmiyordu bu nedenle ana caddeye doğru yürümeye başladım. Giderken etrafa bakıyordum. Çevremi tanımam gerekiyordu. Evimin yakınlarında bir market vardı. Aynı zamanda Jandarma komutanlığı da buradan gözüküyordu. Evet, ben bir Terörle mücadele savcısıydım ve görev yerim Jandarma komutanlığıydı. Daha önce askeriyede çalışmıştım fakat uzun sürmemişti. Jandarma'nın uzun süreceğini düşünüyordum. Caddeye inince bir çilingir dükkanı gözüme çarptı. Oraya doğru yürümeye başladım. İçeride bir adam vardı. İçeri girdim. "Merhaba" dedim. Adam bana döndü. "Hoş geldiniz, buyurun." dedi. "Ben evimin kapı kilidini değiştirmek istiyorum da, sağlam bir kilidiniz var mı?" dedim. "Tabi ki var." dedi ve arka tarafa geçti. Arka taraftan gelen tıkırtılar kesildiğinde adam elinde bir kilit modeliyle geldi. "Bu kilitlerimiz gayet sağlamdır. Genellikle lojmanlarda ve müdürlüklerde kullanılıyor. Bir hırsız gelse bile açamaz." dedi. Başımla onayladım. "Sağlam duruyor, ne kadar?" dedim. "600 TL" dedi. Fiyatı biraz tuzlu olsa da güvenilirdi. "Tamam, alayım." dedim ve cüzdanımı çıkardım. "Evinize gelip kurabiliriz isterseniz." dedi. Ben bunu tek başıma yapamazdım. Babam yapardı fakat buradan haberleri olmaması gerekiyordu. "Çok iyi olur." dedim. Bana kağıt ve kalem uzattı. "Şuraya adresinizi ve numaranızı yazabilirsiniz." dedi. Uzattığı kağıda adresimi ve numaramı yazdım ve uzattım. "Buralarda yenisiniz galiba." dedi adam. "Evet, yeni taşındım." dedim. "Hoş geldiniz Biga'ya" dedi. Tebessüm ettim. "Hoş bulduk." dedim. "Ben sizinle iletişime geçeceğim. En kısa zamanda hallederiz." dedi. Başımla onayladım. "Tamamdır, Hayırlı işler." dedim ve dükkandan çıktım. Biga'nın sokaklarında yürümeye devam ettim. Telefonuma gelen mesaj sesiyle çantamdan telefonumu çıkardım. mesaj babamdandı. Konum atmıştı, altında ise. "Otel burası. Çok geç kalma." yazıyordu. Derin bir nefes verdim. Koskoca savcıydım ama babam hiç anlamıyordu. Bazen eve geç kaldığımda kızıyordu. Ben Terörle mücadele savcısıydım ve bazen eve günlerce gelmediğim bile olacaktı. İşte bu yüzden ailemle kalmak istemiyordum. Sefa bana daha çok anlayış gösteriyordu. Daha olgundu. Babama onayladığımı belirten bir mesaj attıktan sonra yoldan bir taksi çevirdim. Taksiye gideceğim oteli söyledikten sonra 15 dk içinde getirmişti. Kendime bir araba almam gerekiyordu. Adliyeye ve Jandarma komutanlığına giderken işime çok yarardı. Taksi köşelerinde telef olamazdım. Taksiye parasını verdim ve otelin girişine doğru yürüdüm. Otel güzeldi. Sakindi. Babam kaçıncı kat olduğunu ve daire numarasını da söylemişti. bahsettikleri oda numaranın önüne gelince kapıyı çaldım. Bir süre sonra kapı Sefa tarafından açıldı. "Buyurun Güneş hanım lütfettiniz yanımıza gelmekle, buyurun." dedi ve içeriyi gösterdi. Sırıtarak içeri girdim. Annem ve babam camın yanındaki sandalyelere oturmuşlar dışarıya bakıyorlardı. "Selamlar" dedim. Sesimle ikisi de bana döndü. "Kızım biz de seni bekliyorduk." dedi Annem. Kaşlarım çatıldı. "Neden, bir şey mi oldu?" dedim. "Antalya'ya çağırıyorlar. Gitmemiz lazım." dedi babam. Ben gelemezdim ki. Adam yarın veya öbür gün kilit için gelecekti. "Ben gelemem." dedim. Babamın kaşları çatıldı. "Neden?" dedi. "Baba, ben daha Antalya'ya dönemem. İşe başlayacağım. Antalya'nın biletleri çabuk tükeniyor. Gelirsem fakat dönecekken bilet bulamazsam işimden olurum." dedim. Yalan değildi. Gerçekten de Antalya'da bilet olmuyordu. Babam derince nefes verdi. O da biliyordu nasıl bir duruma düşeceğimi. "Tamam o zaman sen ev işleri hallet düzenini kur, Ben sana Antalya'ya gidince para atacağım." dedi. Tam para konusunda itiraz edecektim ki işaret parmağıyla susmamı işaret etti. "itiraz istemiyorum." dedi. Annem valizlerini kapıya götürüyordu. Sefa da duvara yaslanmış bana bakıyordu. Ben de ona dönünce gözlerini kaçırdı. Manyak onu da göndereceğimi sanıyordu. Sefa'nın 2 gün sonra gitmek istediği teknofest vardı. Götüreceğim diye söz vermiştim. Annem Sefa'nın valizini de kapıya götürecekken anneme seslendim. "Anne Sefa'nın ki kalsın. O bir süre daha benimle." dedim. Sefa söylediklerimle gözleri ışıldadı ve hemen koşarak bana sarıldı. Bende hemen onu sarmaladım. Saçlarına öpücük kondurdum. "Canım ablam be." dedi. Gülümsedim. Kollarını benden çekti. Hemen babama döndü. "Baba ablamla kalabilirim değil mi?" dedi. Babam gülerek bizi izliyordu. Gözleri bana döndü. Gözlerimi açıp kapatarak onu onayladım. Babam onayladığımı görünce başını Sefa'ya çevirdi. "Kalabilirsin oğlum." dedi. Sefa yandan bir kolunu belime doladı ve kafasını omzuma yatırdı. "E Ozan hadi hayatım! Geç kalacağız." dedi annem. "Geldim canım." dedi babam. Annem de yanımıza gelmişti. Annem bir elini benim yanağıma diğer elini ise Sefa'nın yüzüne koydu. "Bol bol eğlenin. 3 gün sonra uzun bir süre görüşemeyeceksiniz. Oy benim güzel yavrularım. Sefa'm canım oğlum sakın ablanı üzme, Güneş'im sen de iyi bak kardeşine. Aklımız siz de kalmasın." dedi. Gülümsedim. "Merak etme anne, Sefa benim gözetimimde." dedim. "Merak etme anne ben herkesi üzerim ama ablama kıyamam." dedi Sefa. Yanağından makas aldım. Sefa yüzünü buruşturdu ve yanağını ovaladı. "Abla ne yapıyorsun ya. Yanak kalmadı, ben şimdi kızların nasıl karşısına çıkayım?" dedi. "Çıkma. Daha küçüksün." dedim. "Gördük küçüklüğü, sen de bile daha tık yok." dedi. Gözlerimle Sefa'yı uyardım. Oflayarak banyoya gitti. Babam ile annem bize bakıyorlardı. "Boş verin Sefa'yı." dedim. Annemle babam kapıya doğru ilerlediler. Sefa da yanımıza gelmişti. Birbirimize sarıldık. "Anne aşağı gelmeme gerek var mı?" dedim. "Yok kızım siz aşağı gelmeyin daha. Gidin yatın geç oldu." dedi. Annem ve babam çıktıktan sonra kapıyı kilitledim ve Sefa'ya döndüm. Gözlerinden uyku akıyordu. Elimi az önce makas alığım yanağının üzerine koydum. "Hadi yatalım, sabah erken kalkacağız. Uyku akıyor gözlerinden." dedim. Sefa başıyla onaylayarak yatağa ilerledi. Bende banyoya geçtim. Duş aldım ve bakım yaptıktan sonra odaya geçtim. Sefa çoktan uyumuştu. Yanına geçtim ve anlından öptüm. Kendimi de yandaki 2 kişilik yatağa bıraktım. Gerçekten çok yorulmuştum. Yarın yapacak çok işim vardı. Evle ilgilenmem lazımdı fakat Sefa bunu Adliye ile olduğunu sanacaktı. Çok geçmeden ben de uyumuştum... -2.Bölüm Sonu- Nasıl olmuş bölüm? Kumsalın Hanımefendisi'ninde Sevgili Asker kadar okunmasını istiyorum. Fakat bunun için bölüm yazmam gerek:) LÜTFEN OY VE YORUMLARINIZI UNUTMAYIN. BENİ TAKİP ETMEYİ DE UNUTMAYIN. Yollarınız çiçeklerle dolsun, diğer bölümde görüşmek üzere... Youtube: Eylulunuz2 Instagram: pamukunmavigozu
|
0% |