Yeni Üyelik
12.
Bölüm

11.Bölüm❤️Sen istersen❤️

@eylulunuz

Hepinize merhaba, yeni bölümümüze hoş geldiniz. Nasılsınız iyi misiniz? Umarım iyisinizdir. Benden Sevgili Asker'i basmamı isteyenleriniz var. Arkadaşlar SA(Sevgili Asker) gelişmiş bir kurgu değil ve benim yazım dilimde iyi değil. Aynı zamanda bu hemen olacak bir şey de değil. Bedavaya kitap bastıramıyoruz. Bazıları okunma sayısına ve takipçiye göre alıyor. Evet benim en büyük hayallerimden birisi bastırmak, ama bunu zaman gösterecek. Daha fazla uzatmadan iyi okumalar<3...

 

OY VE YORUM!

 

11.Bölüm: Sen istersen:

 

Helikopter inince Yavuz önde ben arkasından tim de benim arkamdan inmeye başladı. Askeriyenin bahçesinde yan yana dizildik. Karşıdan Albay geliyordu hemen esas duruş aldık. Yavuz, albay önümüze gelince bir adım öne çıkarak bağırdı.

 

"Üsteğmen Yavuz Kızıltürk, emredin komutanım." dedi. "Söyle üsteğmen." dedi albay. Yavuz elini anlından indirip yanına koydu. "Gittiğimiz çatışmada bir takım olaylar oldu komutanım, özel konuşabilir miyiz?" dedi Yavuz. Albay başını salladı. "Tek seninle mi?" dedi. "Hayır komutanım, Şeyma teğmen ile birlikte." dedi. Albay kaşlarını çattı. "Şeyma teğmen özel görevde ya yavrucuğum kafana güneş mi geçti senin?" dedi Albay.

 

Bir adım öne çıktım. " Teğmen Şeyma Güren." dedim. Albay bana döndü. "Alaca? ne işin var senin burada?" dedi. "Komutanım görevde bir takım olaylar oldu." dedim. Albay başını timin sonuna çevirdi. Gözleri Selim'in bedeniyle buluştu. Yavuz'a döndü. "bu kim ve neden askeri kıyafetli?" dedi. "Komutanım kendisi Astsubay başçavuş Selim Gezgin. Orada kampa sızmış askerlerimizden biri. Bize yardımcı oldu." dedi Yavuz.

 

Albay başıyla onayladı. "Dinlenebilirsiniz. Şeyma ve Yavuz hazırlandıktan sonra odama gelin." dedi ve geriye dönerek gitti. Yavuz timin karşısında durdu. "Dinlenebilirsiniz, dışarı da serbest." dedi. Aynı anda "Emredersiniz komutanım." dedik. Tim dağılınca bende kendi odama doğru yol aldım. Yavuz peşimden geliyordu, hissediyordum. fakat dönüp ona bakmadan ilerlemeye devam ettim.

 

Odamı anahtarımla açtım ve içeri girdim. Yavuz da kendi kapısını açıyordu. Hemen kapıyı kapattım. Derin bir nefes aldım. Şırnak'taydım, Yavuz yanımdaydı ve tim iyiydi. Her şey güzel ilerliyordu. Dolabıma doğru ilerledim. Sivil giyinecektim çünkü buradan sonra beste teyzemlere gitme gibi bir planım vardı. Teyzemler artık biz de yaşamıyorlardı. Kendilerine ev tutmuşlardı. Orada daha rahat edeceklerini ve benim rahat olmamı istemişler, Yavuz bana ben yokken olan her şeyi anlatmıştı.

 

Üzerime kenarları siyah, krem renginde bir crop. Altıma ise beyaz kot pantolon giymiştim. Gözlüklerimi çantama koydum ve kol çantamın içine de cüzdanımı koydum. Tam telefonumu da alıp çıkacaktım ki telefonum çalmaya başladı. Arayana baktığımda sadece numara vardı. Önemlidir diye açtım.

 

"Alo" dedim. "Alo, Şeyma kızım sen misin?" bu ses bana bir yerden tanıdık geliyordu. "Şeyma benim de sizi çıkaramadım, kimsiniz?" dedim. "Tanımaman normal baya zaman geçti aradan, Gülnaz ben hani şu havalimanında karşılaştığımız." dedi.

 

Doğru ya, bu benim havalimanında karşılaştığım teyzeydi. Arayacaktım fakat aramayı unutmuştum. "a evet hatırladım Gülnaz teyze, kusura bakma seni daha arayamadım. Görevdeydim." dedim. "Ne kusuru kızım asker kızsın tabi ki görevlere gidiyorsun. Bu yüzden darılmam sana aksine gurur duyarım." dedi.

 

"Çok teşekkür ederim. Nasılsınız? İyisinizdir inşallah." dedim. "İyiyim kızım ben sen nasılsın." dedi. "İyiyim bende sağ olun." dedim. "Sizli bizli konuşmak istemediğimi söylesem sınırımı aşmış olurum değil mi?" dedi.

 

"Yok ne haddime sınırımı aştığınızı söylemek, tabi ki de konuşmayalım." dedim. "Özlettin be deli kız." dedi. Gülümsedim. "Bende seni özledim Gülnaz teyze, sen Şırnak'taydın değil mi?" dedim. "Evet kızım Şırnak'tayım, zaten burada yaşıyorum." dedi. "ne güzel, yanınıza uğrarım bir ara." dedim.

 

"Uğra tabi, kapım sana her zaman açık." dedi. gülümsedim. "Sen de istediğin zaman askeriyeye gelebilirsin, ismimi vermen yeterli." dedim. Birden kapı tıklatılıp açıldı. Yavuz gelmişti. Benim telefonla konuştuğumu görünce sessizce kapıyı kapattı ve yanımdaki masaya kalçalarını yaslayıp beni izlemeye başladı.

 

"Tamamdır kızım uğrarım, şimdi benim kapatmam gerek komşular geldi ayıp olmasın." dedi. "Tamam Gülnaz teyze konuşuruz, kendine iyi bak." dedim. "Sen de dikkat et kendine, Allah yardımcınız olsun." dedi. "Sağ ol, görüşmek üzere." dedim ve telefonu kapattım.

 

Yavuz'a döndüm. Üstünde beyaz polo yaka tişört, altında ise beyaz kumaş pantolon vardı. Yavuz gerçekten zevkli biriydi. Bana doğru yaklaştı ve belimi kavradı. "Kiminle konuşuyordun?" dedi. "Havalimanında karşılaştığım Gülnaz teyze, birbirimize numaralarımızı vermiştik de şimdi arama fırsatı bulduk." dedim.

 

Başımın üzerine, saçlarıma öpücük kondurdu. "İyi, ne güzel." dedi. Elleri saçlarıma gitti ve onları da toparlar gibi okşamaya başladı. "Yavuz, ne yapıyorsun?" dedim. "ne yapıyorum Sevdiceğim?" dedi. hayatım da ilk kez böyle bir hitap şekli duymuştum.

 

"Sevdiceğim mi? Anlamı ne?" dedim bende ellerimi Yavuz'un omzuna ve göğsüne koydum. "Sevdiceğim 'in anlamı; gönlümü çelen, aşkım, hayatımın anlamı ve yaşama sebebi anlamına geliyor." dedi. Şuan hayran hayran Yavuz'a bakmaktan kendimi tutamıyordum. Yavuz gülümsedi.

 

"Hoşuna gitti galiba." dedi. "Gibisi az kalır, çok hoşuma gitti ama benim sana söyleyebileceğim bir hitap şekli yok ki Yavuz." dedim. "Senin bana Yavuz demen bile benim için yeterli sevdiceğim, ben senden güzel söz değil o güzel sevginden istiyorum. Ona muhtacım." dedi. Bu adam gerçekten çok iyi laf yapıyordu.

 

Yüzüne yaklaştım ve dudaklarına kapandım. Yavuz onu öpüşümle afallasa da dudaklarımı hemen kabul etti. Ellerim boynuna doğru çıktı. Yavuz'un elleri belimi okşuyor ve sıkı sıkı tutuyordu. Bu ikimizde ilk öpüşmesiydi, ikimizde hoştuk. Öpüşmemiz gitgide hoyratlaşırken Yavuz beni kucağına aldı ve masaya oturttu.

 

Bu git gide derinlere ineceğimizin habercisiydi. Yavaş yavaş Yavuz'dan ayrılırken Yavuz zorlamadan bırakmıştı. Ben hemen Yavuz'un boynuna gömülmüştüm. Yavuz'un bir eli ise saçlarıma gitmişti. "Bu gün ne güzel bir gün ya." dedi. "Hem sen güzelsin, hem olanlar güzel." dedi.

 

Ellerim omuzlarına tutunuyordu. Yavuz omuzlarında duran ellerin üstünden öptü. "Bu durumu dağıtmak istemezdim ama albay bizi bekliyor sevdiceğim." dedi. Boynundan çıktım. Yavuz hemen elleriyle önüme düşen saçlarımı geriye itti. Tam masadan inmek için hamle yapacaktım ki Yavuz beni çıkardığı gibi masadan indirdi.

 

İlerleyip çantamı ve telefonumu aldım. Yavuz üstünü, başını düzeltiyordu. Bende saçımı düzeltince ona döndüm. "hadi çıkalım." dedim. "Teğmenler önden." dedi. Gülümsedim. Bu sözü hep çok hoşuma gidiyordu. Dediğini yaparak önden yürümeye başladım. Odamdan çıktığımızda Yavuzda yanıma geçti ve birlikte yan yana yürümeye başladık.

 

Yanımızdan geçen herkes bize bakıyorlardı. İkimiz ise birbirimizden başka kimseye dikkat etmiyorduk. Albayın odasının kapısının önüne geldiğimizde Yavuz kapıyı çaldı ve ikimizde içeri girdik.

 

***

 

Melis ve Tolga

 

Tolga askeriyedeki sağlık ocağında bakılacak gibi olmayan Burak'ın yarasını tedavi ettirmek için hastaneye götürüyordu. Sağlık ocağındaki doktorlar bu yaranın derin olduğunu ve hastaneye gösterilirse daha iyi olabileceğinden bahsetmişti.

 

Askeriyede tek boş olan Tolga olduğu için Burak'ı hastaneye o götürüyordu. Arabayı hastanenin bahçesine park ettikten sonra Burak'a omzumla destek olarak hastaneye götürüyordum. Hastaneye girdiğimizde hemen yanımıza bir hemşire gelmişti ve Burak'ı yanımdan almış acil servise yönlendirmişti.

 

Karşıda duran koltuklardan birine oturdum. Hastane sakindi. Birden yanıma kurulan bedenle gözlerimi yanıma çevirdim. Melis doktor önlüğü ve elindeki iki tane çayla bana bakıyordu.

 

"Hayırdır, kime geldin?" Dedi Melis. Bedenimi ona döndürdüm. "Timden bir asker yaralandı, askeriyede ki doktorlar buraya gönderdiler. Refakatçı olarak buradayım." Dedim.

 

Melis onaylayarak başını sallamıştı. "Doktor arkadaşlar ilgileniyorlardır. Bende birazdan gider bakarım." Dedi. "Tamamdır, sen ne yapıyorsun? Yoğun musun?" Dedim.

 

Derin bir nefes verdi. "Normal ama tabi bazı hastalar yoruyor." Dedi. Kaşlarım çatıldı. "Yoruyor derken?" Dedim. "Bazı hastalar ve ya yakınları zorluk çıkarıyorlar, ama hallediyoruz." Dedi.

 

Türkiye'deki doktorlara saldırı ve tehditler gerçekten artmıştı. "Ama bu işimi yapmamam ve ya sevmemem için bir sebep değil. Doktorluğu seviyorum." Dedi Melis.

 

Gülümsedim. Beyaz önlük ona çok yakışıyordu. Zaten iyi kalpli biriydi, hastalarla çok iyi anlaştığına emindim.

 

"Eminim sen de mesleğini çok seviyorsun. Üniforma sana yakışıyor." Dedi. "Eyvallah.Önlük de sana yakışıyor. Tam bu mesleğe göreymişsin." Dedim.

 

Melis gülümsedi. Derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı. "Ben bir askerimize bakayım. Durumu hakkında bilgi vermek için gelirim." Dedi.

 

Başımla onayladım. Bence de gidip bakmalıydı çünkü ben şuan fazla kasılıyordum. Melis bana bağımlılık gibiydi. Ona karşı farklı bir çekimim vardı.

 

"Güzel haberlerini bekliyorum." Dedim. "Elimden geleni yapacağım." Dedi. "O kadar yorma kendini ya boş kafa bir şey zaten." Dedim. Güldü, ben de ona eşlik ettim.

 

Melis yanımdan hızlı ve çevik adımlarla ayrıldı. Bende koltuğa iyice sindim ve düşüncelerime geri daldım.

 

🖤🖤🖤

 

Şeyma'dan

 

Albay'a olanları anlattıktan sonra odadan çıkmıştık. Şuan koridorda alayın çıkışına doğru yürüyorduk. Bakışlarım Yavuz'a döndü.

 

"Nereye gidiyoruz?" Diye sordum. Yavuz Derin bir nefes verdi. "Onu bende bilmiyorum sevdiceğim." Dedi. Ardından "Senin bir fikrin var mı?" Diyerek ekledi.

 

"Ben normalde görev dönüşleri uyurum. Fazla da gezmem zaten, biliyorsun buraya yeni geldim. Etrafta ne var ne yok bilmiyorum." Dedim.

 

"Haklısın güzelim. O halde sana uyalım, eve gidelim." Dedi. Kocaman olan gözlerimle Yavuz'a baktım. "Uyuyacak miyiz?" Dedim.

 

"Sevdiceğim, kaç gündür uyumuyoruz. Ama eğer rahatsız olursan kendi evime gidebilirim." Dedi. Yavuz bunları derken biz askeriyenin bahçesine geçmiş demir kapıya doğru yürümeye başladık.

 

"Saçmalama Yavuz, ne rahatsız olması? Gel tabi ki., hem haklısın. Ne zamandır uyuyamıyoruz." Dedim.

 

"O halde sana gidiyoruz?" Dedi. Gülümsedim. "Aynen öyle." Dedim. Demir kapının önüne gelince nöbetçi askerler esas duruşta durdular.

 

Burada en rütbeli kişi Yavuzdu. "Rahat" dedi Yavuz. Asker hemen rahata geçti ve kapıyı açtı. " İyi günler komutanlarım" dedi nöbetçi asker. Başımla teşekkür ettim ve caddeye çıkmaya başladık.

 

Kısa bir süre sonra sitenin önüne gelmiştik. Yavuz önden benim girmem için eline işaret etti. "Teğmenler önden" dedi. Memnuniyetle kabul ettim ve önden içeri girdim.

 

Ahmet amca sandalye de oturmuş gazetesini okuyordu. Kapıda hareketlilik olduğunu fark edince bakışları bizi buldu. Bakışları hemen birleşmiş ellerimize denk düştü.

 

Keyifle güldü. "Biliyordum sizin aranıza bir şey olacağını. Belliydi zaten. Hayırlı olsun çocuklar." Dedi.

 

Yavuzla birlikte gülümsedik. Sözü Yavuz devraldı. "Sağ ol Ahmet amca." Dedi. "Ne demek gençler. Gerçekler." Dedi.

"Her neyse ben sizi daha fazla tutmayayım. İyi günler gençler." Dedi ce kulübesinden içeri girdi.

 

İkimizde sitenin binasına doğru yürüdük. Asansöre gelince Yavuz 7. Kata bastı. İkimizde sessizdik. Asansör kata gelince önden ben arkamdan Yavuz ile asansörden indik.

 

Çantamdan anahtarımı çıkardım ve kapının kilitini açtım. Kapı açılınca ayakkabılarımı çıkarıp içeri geçtim Yavuz da içeri geçtiğinde ardından kapıyı kapatmıştı.

 

Yavuz'a döndüm. "Ben üzerimi değiştireyim. Kusura bakma erkekler için kıyafetim yok." Dedim. "Önemli değil güzelim. Sen git ben bekliyorum."

 

Yavuz'a gülümseyerek banyoya girdim ve işlerimi hallettikten sonra çıktım. Yatak odamdan gelen seslerle oraya doğru adımladım.

 

Yavuz yatağı açmıştı ve şuan içeriyi havalandırıyordu. Haklıydı, uzun zamandır evimde değildim.

 

Benim geldiğimi görünce bana çok içten bir şekilde gülümsedi. Bende ona aynı gülümsemeyle karşılık verdim.

"Hadi gel." Dedi ve yatağa girdi.

 

Kollarını açınca hemen sokuldum ve bende yanına, Yavuz'un kollarında yerimi aldım. Normalde sarılarak uyumayı sevmeyen ben şuan o kadar rahattım ki anlatamazdım.

 

"Uyu sevdiceğim, uyandığında bol bol vaktimiz olacak. İyi uykular." Dedi Yavuz.

 

Daha da sokuldum. "Biliyorum, yaşayacağımız güzel anılarımız için mutluyum. Sana da iyi geceler Yavuz'um...

 

-11. Bölüm sonu-

 

Nasıl buldunuz bölümü??

 

Artık her bölümümüzde sırayla Ebrar- Ege ve Melis- Tolga sahnesi olacak. O çiflerimize de vakit ayıralım.

 

Şuraya bir not düşeyim. Sevdiceğim kelimesi benim için çok özel. Babamın anneme kullandığı bir hitaptı. Bu yüzden dedim neden Yavuz da demesin??

 

Artık Güzelim sayaçları yerine Sevdiceğim sayaçları açıyoruz. kajwsjskeje

 

Bir diğer bölümüze kadar ışıklı yollarla, güzel günlerle olun.

 

Yt: Eylulunuz2

 

OY VE YORUM!

 

 

Loading...
0%