@eylulunuz
|
Selamlar ben geldimm. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Sevgili Asker pek yakında Kitappad de 3K, Wattpad de 1K olacak. desteklerinizi bekiyorum. Battaniyemizi örtelim ve Sevgili Asker 13.Bölüm'ü açalım. Kulağımızda bölüm müziğimiz bizlere eşlik ediyor. Hepinize iyi okumalar...
13.Bölüm: Teğmenim Yazar'ın anlatımından Şeyma gitmişti yerine Gülin gelmişti. Mutluluk gitmişti yerine mutsuzluk gelmişti. Peki daha nelerin yerine başkaları gelecekti? Şeyma duydukları ile sarsılmıştı. Albay konuşmaya devam etti. "Üstündeki askeri şeyleri bırak ve askeri bölgeyi terk edin." dedi. Şeyma yutkundu ve silahını çıkardı. Bunu albaya veremedi. Güvendiği ve koruyabilecek bir kişiye verecekti. Yavuz'a. Silahını Yavuz'a uzattı. "Sen de kalsın, benim sana askeriyedeki tek emanetim." dedi Şeyma. Yavuz da Şeyma'dan farklı değildi. Hem mesleğini kaybettiğine ve sevdiceğinin ilk dakikalardan çökmüş olduğuna şahitlik ediyordu. Yavuz hemen silahı aldı. Tabi ki de alacaktı. Şeyma Yavuz'un almasıyla askeri kimliğini de kutuya koydu. Albay kutuyu bir er e uzattı ve er ilerlemeye başladı. Albay Şeyma'ya baktı uzunca. "Arkadaşın varsa vedalaş ve askeri üssü terk et." dedi ve Albay da ilerlemeye başladı. Yavuz'un anlatımından. Albay arkasını döndü ve gitti. Şeyma olduğu yerde yere bakıyordu. Tam yanına gidecekken arkamdaki ses beni durdurdu. "Yavuz Komutanım, bana odamı gösterebilir misiniz?" dedi Gülin. "Komutanım kusura bakmayın size ikinci kez yapıyorum ama bana odamı gösterebilir misiniz?" demişti ilk geldiğinde Şeyma "Başka askerlere sorarsan onlar seni götürürler." Dedim ve tekrardan Şeyma'ya ilerledim. Kolundan tuttum ve nazikçe askeriyenin arkasına, ağaçlardan görünmeyen bir yere getirdim. Şeyma'yı ağacın gövdesine yasladım ve iki elimi de yanaklarına yerleştirdim. "Güzelim, Şeymam, bir tanem, sevdiceğim iyi misin?" "Alaca-" diyeceğim sırada Şeyma'nın sesiyle cümlem yarıda kesildi. "Alaca değilim ben! Yok artık Alaca. Bitti kül oldu, söndü artık!" Dedi Şeyma sinirli ve sert bir tonda Ne denirdi ki? Haklıydı. Onca yıl emek verdiği askerliği elinden alınmıştı. "Sen benim için hala Alacasın. Ne içimde ki Alaca'ya olan sevgim bitti. Ne de duyduğum gurur kül olup söndü. Sen hala Alacasın öyle kalacaksın." Dedim. Şeyma'nın gözbebekleri dolmuştu. "Yavuz, nolursun onların gözünde de Alaca olduğumun gerçeği sönmesin. Bir şey yap. Benim mesleğimi geri almasınlar." Dedi Şeyma'nın yalvarırcasına çıkan sesi. Dayanamıyordum. Şuan onu böyle görmek bile bana eziyetti. Elimde olsa askerliğini geri verirdim. Ama olmuyordu işte. Bazen bir şeyi çok istesekte sadece istemekle kalıyordu. "Elimde olsa yaparım güzelim. Ama Elimde değil. Sana yemin ediyorum, çözeceğim. Askerliğini geri vereceğim." Dedim. Şeyma yüzündeki ellerimi çekti ve kollarını boynuma doladı. Hemen belinden tuttum kendime çektim. "Yavuz, beni unutmazsınız dimi?" Dedi Şeyma. "Saçmalama, biz seni nasıl unutalım?" Dedim. " Yeni teğmen geldi. Artık onunla operasyona çıkacaksınız." Dedi Şeyma. İşte bu kötüydü. Hele ki teğmen olması ayrı berbattı. Şeyma gerçekten yerinin eksikliğinin hissedilmeyeceğini düşünecekti. "Bu beni ilgilendirmiyor." Dedim. "Benle operasyona çıktığında ilgileniyordun ama?" Dedi. "O sendin çünkü. Benim sevdiceğimdin." Şeyma kurduğum cümle ile boynuma öpücük kondurdu. Bu kız beni harbi ateşe vermek istiyordu. Kalbime inme inmesi tek amacıydı. Yavaşça bedeninden ayrıldım. Ellerim saçlarına uzandı. "Kendini iyice toparla daha sonra akşam eve geldiğimde istediğin kadar sarıl gıkım çıkmaz. Tamam mı bir tanem?" Dedim. Başını sallayarak onayladı beni. Ellerimi saçlarından çektim ve ellerini kavradım. Şeyma da sıkıca benim elimi kavrayınca askeriye çıkışına doğru ilerdik. Askeriye'den çıkınca Şeyma bana döndü. "Verdiğim silah sende kalsın. Sahip çık. Benim için çok değerli." Dedi ve cebinden bir anahtar çıkardı. "Bu da odamın anahtarı, boşaltır bana getirirsin." Dedi. Başımla onayladım "Silahın ben de güvende. Anahtarı da odanı boşaltığım da albay a teslim ederim." Dedim. "Ben gideyim. Sana iyi işler." Dedi Şeyma. Gülümsedim. "Kendine dikkat et." Dedim. Başıyla onayladı ve arkasını dönüp ilerledi. Köşeyi dönünce askeriye ye geri döndüm. Alay binasına girmeden önce Nöbetçi asker e döndüm. "Şeyma gelirse sorgulamadan içeri alıyorsun. Asker olarak değil benim misafirim olarak. Anlaşıldı mı?" Dedim "Emredersiniz Komutanım." Dedi. Alaya doğru yürüdüm. Şeyma'nın odasına gidecektim. Şuan bir tek kafamı Şeyma ile doldurmak istiyordum. Şeyma'nın odasına yaklaştığımda Şeyma'nın odasının kapısının anahtarla zorlayan Gülin'i gördüm. Hızlıca yanına gittim ve kapıdan uzaklaştırdım. "Napıyorsun sen?" Dedim. "Odaya girmeye çalışıyorum komutanım." Dedi. "Burada özel eşyalar var ve daha toplanmadı. Toplanınca geçersin odaya. Odasızlıktan ölmezsin herhalde." Dedim. Gülin yutkundu. Başıyla onayladı. Elimdeki anahtarla kapıyı açtım ve içeri girdim... Melis ve Tolga Melis odasında ,bilgisayarın başında oturmuş raporları inceliyordu. Çok fena boynu tutulmuştu. Raporlara bakmaya devam ederken telefonuma bildirim geldi. Bakışlarım telefonun ekranına döndü. Yabancı bir numaraydı. Yabancı Numara: Merhaba Melis Hanım. Ben Asteğmen Tolga, rica edersem aşağı hastanenin bahçesine inebilir misiniz? Diye yazıyordu. Tolga mı? Bu aralar Hastaneye çok sık geliyordu. Her geldiğinde korkuyordum. Hem vatanımızı koruyan bir asker olduğu için, hem de içimden gelen bir duygu vardı ve bu duygu da bir şey olma korkusu da vardı. Bilmediğim bir şekilde ona yakın olduğum da içim de bir kıpırtı oluyordu. Yerimden kalktım ve üzerime doktor önlüğümü geçirdim. Bilgisayarımı kapattım ve telefonumu aldım. Odadan çıkıp merdivenlere doğru yol aldım. Niye geldiğini deli gibi merak ediyordum. Bahçeye çıktığımda Tolga görünmüyordu. Belki geliyordur diyerek bir banka oturdum. Telefonumu açtım ve Tolga'nın mesajına yanıt verdim. Melis: Aşağıdayım, bekliyorum. yazdım ve gönderdim. Aradan 2 dk geçmişti. Hala bankta oturmuş bekliyordum. Etrafa bakınırken birden bana doğru gelen Tolga'yı fark ettim. Ellerinde 2 kaseyle buraya geliyordu. Tolga hemen yanıma, bankın köşesine oturdu. "Merhaba." dedi. Tebessüm ettim. "Merhaba." dedim. Elindeki dondurma kasesini bana uzattı. Anlamaz gözlerle Kaseye ve Tolga'ya baktım. "Dondurma almıştım. Sevmez misin?" dedi. Tebessüm ettim ve uzattığı dondurmayı aldım. Limonlu dondurma. "Severim, teşekkür ederim. Neden zahmet ettin?" dedim. "Beğenmene sevindim." dedi ve sustu. Aramızda bir sessizlik çöktü. Ben şuan buraya neden geldiğini bilmiyordum. Eminim ki o da bilmiyordu. "Sen neden geldin, bir sorun mu var?" dedim. Bakışları yerden bana döndü. Gözleri, gözlerime kitlendi. Sadece bana bakmıyordu. Bana duygularını gösteriyordu. Bu bakışmadan ancak bunu çıkarabilirdim. "Ben sana bazı şeyleri söylemeye geldim." dedi. İçimde merak duygusu vardı. Ama az çok tahmin edebiliyordum. Eğer düşündüğüm şeyse ne yapardım bilmiyorum. "Melis ben seni ilk hastanede gördüm. O zamanlar normaldim ben ama bana o günden sonra bir şey oldu. Hayatta hiç tatmadığım, hissetmediğim, adlandıramadığım." dedi. "Tolga..." dedim "Ben seni seviyorum Melis Aysal." dedi Tolga... Şeyma'dan Eve gelmiştim fakat şuan askeriyeye geri gidiyordum. Evraklarımı almayı unutmuştum. Normalde Yavuz alırdı fakat imzalamam gerekiyordu. Askeriyenin kapısına gelmiştim. Normalde hemen beni alırlardı fakat artık asker değildim. Görevli er e yaklaştım. Tam konuşacaktım ki. "Buyrun Komutanım, geçebilirsiniz." Dedi er. Kaşlarım çatıldı. "Asker değilim ben neden hemen alıyorsunuz?" Dedim. "Yavuz komutanımın emri var Komutanım." Dedi. Başımla onayladım ve içeri girdim. Alay binasına doğru ilerledim. İçeri girdiğimde karşıma Gülin Teğmen çıktı. Hiç aldırmadan yürümeye devam ettim. Albay'ın odasının kapısını tıklattım ve içeri girdim. Beni görünce toparlandı. Elini uzattı. "Hoş geldin Alaca." dedi. Elini tuttum ve sıktım. "Hoş bulduk Albayım." dedim. Albay elini çekti ve koltuğu gösterdi. "Otur Alaca, seni sadece evraklar için çağırmadım. Konuşacaklarım var." dedi. Başımla onayladım. "Sizi dinliyorum Albayım." dedim. Albay ellerini birbirine kenetledi ve masanın üzerine koydu. "Ben de senin gibi başarılı bir teğmeni görevinden ırak bırakmak istemezdim. Fakat benim de üstlerimden gelen emir bu şekilde. Şuan her şey çok karışık ve herkesin odak noktasısın. Seni korumak için görevinden uzaklaştırdık." dedi Albay. "Ben Askerim Albayım, Belediye başkanı değil. Canları pahasına korunmaya değil, canım pahasına korumak için askerim. Ne kadar korusanız bile şehadet şerbetinin tadı bir gün bana da gelecektir." dedim. Albay'ın gözleri gurur doluydu. Bakışları aynı 12 yaşında asker olmak istediğimi söylediğim asker gibiydi. "Haklısın Alaca, e o halde isteğini karşılayalım." dedi. Anlamaz gözlerle Albay'a baktığımda bir kutuyu önüme koydu. "Bu ne Albayım?" dedim. "Eşyaların. Üniformanı giy, silahını tak ve kimliğini cüzdanına koy üsteğmen." dedi. Albay'ın dediklerine mi şaşırayım, yoksa üsteğmen rütbesine mi? "Nasıl yani? Albayım ben daha 1 saat oldu atılalı ne ara geri geldim ve Üsteğmen mi?" dedim. Albay güldü. "Gayet iyi anladın Üsteğmen. Bu ufak bir oyundu. Hakkari deki komutan yapıyormuş bazen, ben de deneyeyim dedim. Sana ufak bir hoş geldin hediyesi gibi düşün. Ve evet rütben yükseldi. Sen zaten rütbe alacakmışsın fakat tahinin gelince buraya kısmet oldu." dedi. Kalbimi gerçekten hissetmiyordum. Bu kadarını ben bile beklemiyordum. Aynı zamanda Üsteğmen olmuştum. Benim acilen Yavuz'u bulmam lazım. "E haydi Üsteğmen seni mi bekleyeceğiz? Git hazırlan ve timinin yanına git." dedi Albay. Hazır ola geçtim. "Emredersiniz Komutanım." dedim ve odadan çıktım. Hemen giyinme odasına geçtim ve yeni Üniformamı giyindim. Üsteğmen Alaca. Eminim ki Yavuz da alacaktı ve ben bu adamı yine geçemeyecektim. Cüzdanıma kimliğimi koydum. Belime silahımı yerleştirdim ve odadan çıktım. Yavuz ortalıkta yoktu. Sürpriz yapmak istiyordum. Kendi odamın kapısından geçiyordum ki içeriden iç çekme sesleri geliyordu. Odam da kim olabilirdi? Yavuz. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Yavuz yere çökmüş, başını ellerinin arasına almış duruyordu. Ağlamıyordu ama sinirliydi. "Çık dışarı!" dedi sert bir sesle. Ben olduğumu anlamamıştı. Yavaş adımlarla yanına yaklaştım ve yanına çöktüm. "Sinirliyim, çık dışarı uğraşamam sizle." dedi. Tebessüm ettim. Açıkta kalan yanağına öpücük kondurdum. Kafasını hemen kaldırdı ve beni gördü. Ben de onu gördüm. Yüzü kıpkırmızıydı. İlk önce yüzüme baktı. Daha sonra bakışları bedenimde gezindi. "Alaca ne işin var burada?" dedi. Hemen boynuna sarıldım. "Yavuz, ben geri döndüm!" dedim heyecanla. Yavuz kasılmıştı. "Ne demek geri döndüm?" Dedi. Kollarımı boynundan çektim. "Albay oyun yapmış. Resmi bir şey yokmuş." dedim. "Hay sikeyim, böyle şaka mı olur lan?" dedi. "haklısın ama daha güzel bir şey oldu." dedim. "Ne olmuş Sevdiceğim?" dedi ve bir kolunu omzuma sardı. "Ben artık Teğmen Alaca değilim. Üsteğmen Alaca'yım!." dedim. "Şaka mı yapıyorsun Güzelim?" dedi. Başımı hayır dercesine salladım. Yavuz hemen bana sarıldı. "Benim sevdiceğime Üsteğmenlikte yakışır. Ne yakışmamış benim güzelime?" dedi. Güldüm. Boynunu öptüm. Yavuz da aynı şekilde benim boynumdan öptü. Evet. Artık Teğmen Şeyma Güren değildim. Üsteğmen Şeyma Gürendim. Yavuz ise Üsteğmen Yavuz Kızıltürk değildi. Kıdemli Üsteğmen Yavuz Kızıltürk'tü. Kim bilir belki de bizim hayatımız yeni başlıyordur? -13.Bölüm Sonu- Ay selam. Ne oldu kız şok oldunuz dimi? Size yemin ederim ben bölümü mutsuz bitirecektim ama bir anda mutlu bitti ben de anlamadım yani çaktırmayın. 1 ay boyunca bana yeni bölüm diye gelmeyin, KH yi unuttuk. AY MELİS VE TOLGA DA OLACAK HER ŞEY GELECEK BÖLÜM. Gelecek bölümü atmayacağım. Ağlayın cbjxjbcjdgfw. Yazar Instagram; pamukunmavigozu Sevgili Asker Instagram.; sevgiliaskeroffical Şeyma ya yeni hesap açtık. Diğer hesap silindi. Ve Ebrar'a, Melis'e Yavuz a yeni Instagram açacağız. haberiniz olsun. Şeyma Instagram: seymaaagurennn Yazar YT: Eylulunuz2 OY VE YORUM PLS Kitaplığınız kitaplarla, kalbiniz güzellikle dolsun. Gelecek bölüm görüşmek dileğiyle.
|
0% |