Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm: Sıyrıklar

@eylulunuz

helüü geçen bölümü çok meraklanacak bir yerde bıraktım. Fakat neden oy verilmiyor? Sağ olsun okuldakiler her fırsat bulduklarında bölümü çabuk at diyorlar sdjeje Hele şu sınavlar bitsin haftada 3 gün gelecek. İyi okumalar

2.Bölüm:Sıyrıklar 

Yavuz'dan 

Şeyma'yı albayın odasına bıraktıktan sonra bahçeye doğru yürüyordum. Asker olabileceğini asla tahmin etmezdim. Hele ki daha dün gece dediğim şeyin gerçekleşeceğini düşünmezdim. Onunla konuşabilecektim. Belki sevgili olamayacaktık ama arkadaş olabilirdik. 6 aydır ondan hoşlanıyordum.

Tam bahçe kapısından giriyordum ki aklıma Şeyma'nın kalacağı oda geldi. Bahçe kapısından dönüp merdivenlere yönelecekken albayın odasının yakınlarından bir eşya sallanma sesi geliyordu. Merdivenleri es geçip albayın odasına doğru gitmeye başladım. Albayın koridoruna girdiğim gibi karşıda duran Şeyma'ya doğru düşen dolabı gördüm.

"Siktir, Yüzbinlerce siktir" diyerek Şeyma'ya doğru koşmaya başladım. Şeyma beni fark etmemişti. Dolap Şeyma'nın üzerine düşecekken tuttum fakat aniden olduğu için Şeyma düşmüştü ben de onunla birlikte düştüm. Bir elimle dolabı tutuyor diğer yandan da Şeyma'nın üzerine düşmemek için elimle yerden destek alıyordum.

Şeyma düşmüştü fakat ses yoktu. Bir şey olma korkusuyla Şeyma'ya seslenmeye başladım. "Şeyma, duyuyor musun beni bir şey yok kalk hadi." sesimle kıpırdamaya başladı. Gözleri hemen beni buldu. "Yavuz komutanım?" dedi Şeyma.

bir dolaba bir bana bakıyordu. Hemen kalktı ve dolabın bir ucunu da o tuttu. "Dolap üzerine düşüyordu. Ben de aniden tuttuğum için dengemi sağlayamadım. Sende düştün o sıra işte" dedim. Onaylarcasına başını salladı. " Çok sağ olun komutanım. Hayatımı kurtardınız bir nevi ve evet korkunca bayılıyorum ama hemen ayılıyorum." dedi. Güzel, hakkında bir şey daha öğrenmiş oldum.

"Bahçeye geçiyorsan gel beraber geçelim. Diğerleriyle tanış zaten 1 saat sonra nakliyeciler gelecekmiş. Bizim çocuklarla taşıyacağız. Ama tabi sen bilirsin." dedim. Şeyma şaşkınca bana bakıyordu. " Nakliyeci derken?" dedi. Tabi ya kıza söylememişler. "Senin eşyalarını hem yardım etmek için hem de albayın emri" dedim.

Başını iki yana salladı. "Gerçekten gerek yok komutanım. Kendim halledebilirim." dedi. Tek kaşımı havaya kaldırdım. "Komutanınızın ve Albay'ın emirine karşımı geliyorsunuz Teğmenim?" dedim. Tebessüm etti. Anlamıştı inat edeceğimi. "Tamamdır Üsteğmenim, buyurun bizimkilere gidelim." dedi Başımı hay hay anlamında salladım.

"Teğmenler önden" dedim. Önden gitmeye başladı. Çok güzeldi ve asla asker tipi yoktu. Kim bilir kaç kere asker kimliği gösterip insanları şoka uğratmıştı. Bahçe kapısına geldiğimizde arkasından yanına geçtim. Aynı anda yürüyerek bizim timin yanına geldik.

Tim bizi görünce ayağa kalktı. Hepsi sıraya dizilip, asker selamına geçtiler. Şeyma konuşmaya başladı. "Rahat olun, normal bir tanışma olsun." Tim hemen asker selamını bozdular ve En baştan tanıtmaya başladılar.

"Asteğmen Ege Kaya, Muğla komutanım" , "Asteğmen Tolga Kan, Çorum komutanım." , " Astsubay Başçavuş Ateş Güven, Gümüşhane komutanım" , " Astsubay Başçavuş Ekim Sarı, Düzce komutanım." , "Astsubay Çavuş Zafer Sarmaşık, Sivas komutanım." ve "Kıdemli Astsubay Burak Deniz, Antalya komutanım."

Bütün tim kendilerini tanıtmışlardı. Sıra Şeyma'daydı. "Teğmen Şeyma Güren, Kastamonu hepinizle tanıştığıma memnun oldum." dedi. "Bu arada bana Timle ve Komutanlarla ilgili bilgi verirseniz çok iyi olur" dedi. Ege hemen atıldı. "Tabi ki de komutanım, Timimizin ismi Savaş İsterseniz kod adlarımızı da söyleyelim komutanım." dedi Ege. Bu çocuğun ağzı çok açılmış kapatmak lazım. "Tamam o zaman, siz başlayın en sonda ben söyleyelim" dedi. Ardından bana döndü. "Evet dedim komutanım ama izniniz var mı?" dedi Şeyma. Sana her şeye izin var be kızım. "Yok sorun olmaz tabi ki" dedim

başını sallayarak tekrardan time döndü. Ege konuşmaya başladı. "Benim kod ismim Kaya, komutanım." dedi. "Benim kod ismimde Kan, komutanım." dedi Tolga. " Benim kod ismim Güven, komutanım." dedi Ateş. "Benim kod ismim Sarmaşık, komutanım." dedi Zafer. "Benim kod adım Sarı, komutanım." dedi Ekim. "Benim kod ismim de Deniz, komutanım" dedi Burak. Şeyma kafasını salladı. "Yani soyadlarınız kod isimleriniz değil mi?" dedi. Başını salladı Ekim. "Evet komutanım, bir tek Yavuz komutanımın ki değil." dedi Ekim.

Şeyma'nın bakışları bana döndü. "Sizin ki ne Komutanım?" dedi Şeyma. Duruşumu dikleştirdim. "Sancak" dedim. Hemen başını salladı. Burak hemen konuşmaya başladı. " Sizin ki ne Şeyma komutanım?" dedi Burak. Şeyma duruşunu dikleştirdi ve konuştu. "Alaca" dedi.

Alaca mı? Şeyma'ya çok yakışıyordu. Alacam... "İsminiz çok güzelmiş Komutanım. Çok uğraştınız mı bulmak için?" dedi Zafer. Şeyma'nın bir anlığına gözü dalmıştı. Ne hatırlamıştı? Bunu da öğrenirdik yakında. "Annem koydu, Eğer bir gün bir lakap bulman gerekirse Alaca kullan derdi." dedi. "Anneniz çok şanslı sizin gibi bir kızı olduğu için, annenizle tanışmak çok isterim." dedi Ekim. "Evet, annemde öyle derdi ve tabi ki seninle bir gün annemi tanıştırırım." dedi. Hemen oradan Zafer atladı.

"Biz de tanışmak isteriz komutanım. Hatta Bütün tim gideriz." dedi Zafer. Şeyma burukça gülümsedi. Az önceki neşesinden eser kalmamıştı. "Mezarlığa o kadar çok kişi alacaklarını sanmıyorum. Ayrı ayrı görüşürsünüz" dedi Şeyma. Siktir annesi yaşamıyordu. Babası da Şehitti. Albay annesiyle alakalı hiç bir bilgi bulamadıklarını söylemişti. Annesiyle ilgili her şeyi kaldırmıştı.

Tüm tim şaşkındı. "Özür dilerim komutanım, Bilmiyordum." dedi Zafer. Şeyma başını salladı. "Önemli değil. Alışkınım fakat size bunu söylediğim için bana acımayın olur mu? Siz bunu bilen nadir kişilerdensiniz." dedi hepimiz başımızı salladık. Ege konuyu dağıtmak için yeni bir konu açtı. "Komutanım sizin eve gitmeden önce bir Alışveriş merkezine mi gitsek?" dedi Ege. "Olur, gidelim fakat ben bir odama gidip üstümü değiştireyim olur mu?" dedi Şeyma. Başımı aşağı yukarı salladım.

"Sen hazırlan biz de hazırlanalım. Çıkarız." dedim. Hepsi onaylayınca dağıldık. Tam ilerliyordum ki arkadan Şeyma'nın sesini duydum. "Yavuz komutanım" dedi. Hemen arkama döndüm. Bana doğru geliyordu. Tam yanıma gelince durdu ve bana döndü. "Komutanım kusura bakmayın size ikinci kez yapıyorum ama bana odamı gösterebilir misiniz?" dedi.

Tebessümle cevap verdim. " Tabi ki Teğmenim ve önemli değil. Görevim. Teğmenler Yandan" dedim. Gülerek başını salladı. Yan yana yürümeye başladık. Odasını gösterdikten sonra bende hazırlanmak için odama gittim.


Şeyma'dan

Üstümü giyinmiştim. Beyaz gömlek, Bol paça kot pantolon ve üzerime lacivert yelek attım. Altına ise uzun siyah topuklu çizme giymiştim. Çok sert ve sade görünüyordu. En sevdiğim. Diğerlerini daha bekletmemek adına aşağı inmiştim. Herkes aşağıdaydı. Yavuz hariç diğer tüm herkesin üzerinde Siyah polo yaka tişört altında ise siyah ve beyaz kumaş pantolon vardı. hepsi çok hoştu. Yavuz ise benimle ikiz gibi olmuştu. Beyaz gömlek, beyaz pantolon ve üzerine attığı lacivert yelek

Hepsi beni görünce gözleri parladı. Yavuz bu tepkilerini anlamamış arkasına dönmüştü. Beni gördüğü gibi yutkundu. "Komutanım, Çok iyi olmuşsunuz da sanki Yavuz komutanımla ikiz mi olmuşsunuz?" dedi Zafer. Güldüm. "Evet. biraz öyle oldu galiba komutanım." dedim. Yavuz komutanım da gülmüştü. " Hadi geç kalmayalım. Çıkalım." dedi Yavuz komutanım.

Askeriyenin çıkısına doğru yürümeye başladık. "Bu arada askeriye dışında bana komutanım diyenin kafasını kırarım." dedim. Hepsi gülmüştü. Askeriyeden çıkar çıkmaz nöbetçi askerler bana bakıyorlardı. Tam ne bakıyorsunuz diyecekken arkamdan bir ses yükseldi. "Dönün lan önünüze!" dedi Yavuz. Yavuz'a dönüp teşekkür anlamında başımı salladım. karşılık olarak tebessüm etmişti. Önüme dönüp yürümeye devam ettim.

AVM'ye gelmiştik. Hepsi benden önce girmişti içeri ben su alıp gelmiştim. AVM'ye girdiğimde kontrolleri geçmiş karşımda bana bakıyorlardı. Çantamın tarama cihazına koyup Cihazdan geçtim. Cihaz yüksek seste ötmeye başlayınca tüm görevliler bana doğru baktılar. Hemen ellerimi ceplerime attım. Önümdeki görevli hemen sertçe uyardı beni. "Çek elini ceplerinden üzerinde silah var biliyoruz!" dedi. "İzninizle cüzdanımı çıkarıp kimlik göstereceğim" dedim.

Cüzdanımı çıkarıp Armayı ve askeri kimliği gösterdim. "Özel kuvvetler Teğmen Şeyma Güren" Dedim. Görevli hemen çekilmişti. "Pardon komutanım, buyurun." dedi. Çantamı alıp bizimkilere doğru ilerlemeye başladım. Hepsi gülerek beni izliyorlardı. "Şeyma nasıl da görevliyi şoka uğrattı ama." dedi Zafer. Bende güldüm "Hep aynısını yaşıyorum. Aktivite oldu benim için" dedim. "Cihazlara girme yandan geç ve direk armanla kimliğini göster. Uğraşmazsın böylelikle." dedi Yavuz. Yavuz'un kulağına eğildim "Komutanım, Size Yavuz mu diyeyim yoksa Komutanım mı?" dedim. Güldü bu soruma "Yavuz de" dedi oda "Tamamdır Yavuz, Tavsiye için teşekkürler." dedim

"Şeyma, Şırnak'a geldiğinden beri sadece şuan böyle bir şeyle karşılaştın değil mi?" dedi Ege. "Hayır. Havaalanında ve askeriyeye girerken de yaşadım." dedim. Ege onaylayan bir mırıltı çıkardı. "Haydi, gezelim zaman" dedi Zafer

                                       🍀                      

Aradan 1 saat geçmişti ve biz AVM'yi turlamayı bitirmiş. Bir kafede oturuyorduk. Ben Zeka Küp'üyle oynuyordum. Yavuz hariç diğerleri de telefonları ile ilgileniyorlardı. Yavuz ise benim küpü nasıl çözdüğümü izliyordu. Birden telefonum çalmaya başlayınca Yavuz'a seslendim. "Yavuz kim arıyor bakabilir misin?" dedim. Hemen baktı. "Numara" dedi. "Aç, sesi dışarı ver." dedim.

Yavuz dediklerimi yaptı ve bana doğru tuttu. Diğerleri de beni izliyorlardı. " Alo, buyurun" dedim. "Şeyma Gürenle mi görüşülüyorum?" dedi. "Evet, benim. Siz kimsiniz?" dedim. "Ben Fatma Güren. tanıdın mı küçük hanım" dedi. Başımı kaldırıp telefona bakakaldım. Aklıma annemi öldürdüğü sahneler geliyordu. Hemen toparlandım. "Sen kimsin ki beni arayabilecek yüzü kendinde bulabiliyorsun? Bana yaptıkların yetmedi mi ha söylesene? Bana bir travma bıraktın daha ne istiyorsun? Annemi öldürdüğün gibi benimde ölmemi mi?" dedim.

Diğerleri hepsi bana şok içinde bakıyorlardı. Telefondan bir kahkaha sesi geldi. "Nasıl hemen anladın ya ben seni annen gibi aptal sanıyordum." dedi. Annem hakkında böyle demesiyle benim sinirler ağır basıyordu. "Annem hakkında doğru konuş yoksa üşenmem gelirim oraya senin işini bitiririm." edim tehditkar bir sesle. "Seni öldürmeden rahat etmeyeceğim Şeyma Güren. Sende en kısa zamanda şehit olacaksın ve puf bay" dedi ve telefon kapandı.

Sinirle sandalyemden kalktım. Diğerlerine döndüm. "Benim biraz yalnız kalmam lazım. Siz beni beklemeyin isterseniz gidin" dedim ve oradan hızla ayrıldım. AVM'nin acil çıkış merdivenlerine oturdum. 2 dk sonra arkamda hissettiğim bedenle arkama döndüm. Yavuz'du. Yanıma oturdu ve kafasını bana çevirdi. "Birlikte yapacağız" dedi. Anlamaz gözlerle ona baktım. "Anlamadım?" dedim

"O kadına ne yapmak istiyorsan birlikte yapacağız. Bu konuda arkandayım Alaca" dedi. Gülümseyerek Yavuz'a baktım. "Teşekkür ederim, bu konuda yanımda olduğunuz için Üsteğmenim" dedim. " Bu arada senin o kadın ölmeden şehit olmana izin vermeyeceğim. Gerekirse ben şehit olurum ama sen yaşayacaksın." dedi. "Demeyin öyle komutanım. Eğer şehit olacaksak beraber olacağız. Kazanırsak da beraber kazanacağız." dedim. Tebessümle bana baktı ve başını salladı.

"Hadi gel bizimkilerin yanına gidelim. Merak etmesinler. Ve onlara söyledim sana bu konuyla alakalı bir şey demeyecekler." dedi. "Tamamdır Yavuz .Çok sağ ol." dedim. "Teğmenler yandan" dedi. Gülümseyerek ilerledim. "Sırtın terlemiş istersen gel bir mağazaya girelim orda üzerini değiş. Yoksa çok fena hasta olursun." dedi.

Başımla onayladım. "Tamam o zaman değiştireyim öyle gidelim" dedim. Ve bir mağazaya girdik. Ben giyebileceğim bir şeyler bakarken Yavuz da arkamdan benle beraber bakıyordu. "İstersen rahat giyin ev taşıyacağız." dedi. Doğru ya unutmuşum. "Bence de, unutmuşum ben ev taşıyacağımızı." dedim. Güldü bu halime. Elime bir kaç şey alıp kasaya geçtim.

Yavuz benden önce davranıp kartını çıkartıp ödemişti. "Yavuz, gerçekten bak olmaz böyle kafede de bana ödetmediniz bir daha karışırsanız. Konuşmam." dedim. Yavuz güldükten sonra bana döndü. "Tamam, söz diğerini sen ödeyeceksin" dedi. Kafamı salladım.

Kıyafetleri alıp giyinme kabinlerine geçtim. kıyafetler üzerimde çok güzel duruyordu. Kabinden çıktım. Yavuz telefonuyla uğraşıyordu. Benim çıktığımı anlayınca baştan aşağı beni süzdü. Hemen toparlandı.

"Hazırsan çıkalım." dedi. Başımı salladım. Mağazadan çıktık. Az önce oturduğumuz yere doğru yürümeye başladık. Tim hala orada oturuyorlardı. Sohbet ediyorlardı. Bizi gördüklerinde ayağa kalktılar. "Oturun" dedi Yavuz. Hepsi bakışlarını bana doğru döndü. "Benden de üst birinden emir alınca neden bendende onay bekliyorsunuz? Oturun." dedim.

Yavuz gülmeye başladı. Diğerleri de yaptığı hatadan dolayı utanmıştı. Hepimiz masaya oturduk. Yavuz benim karşımda, yanımda Ege, Tolga ve Ekim vardı. Yavuz'un yanında ise Zafer, Burak ve Ateş vardı. Çantamdan telefonumu çıkardım ve Yavuz'a uzattım. "Fotoğrafımı çeker misin?" dedim. Hemen telefonu elimden aldı ve 2 tane çekti. Telefonu bana geri uzattı. Çektiği fotoğraflara baktım. Çok güzel çıkmıştı. Hemen fotoğrafları Instagram'a post olarak paylaştım. Birden önerilerimde Yavuz'un Instagram hesabı çıktı. Hemen istek attım ve hesabından timdekilerinde Instagram hesaplarını bulup istek attım.

Şeyma'nın çekildiği fotoğraf (sadece 1 tane koydum buraya Instagram da post olarak var)


seymaagurennn: Gülümse, mutlu görün ve hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam et...

Yazıp paylaşmıştım. Birden önüme bir bildirim düştü. Yavuz isteğimi kabul etmişti ve o da beni takip etmeye başlamıştı. Ege birden konuşmaya başladı. "Şeyma komutanım bizlere istek atan hesap siz misiniz?" diyerek sordu. Olumlu anlamda başımı salladım. "Evet benim, kabul edebilirsiniz." dedim. Hepsi aynı anda kabul edip onlarda beni takip etmeye başladılar. Zafer bir anda bütün fotoğraflarımı beğenmeye başladı. "Zafer telefonumu çökertmeye mi çalışıyorsun? Az yavaş ol." dedim. Yavuz ters bakışlarını kuşanıp Zafere gönderdi.

Zafer hemen elindeki telefonunu bıraktı ve bize döndü. "Ee komutanlarım ne zaman gidiyoruz?" dedi. Yavuz bakışlarını bana çevirdi. "Gidelim mi?" dedi. Tam cevap verecekken telefonum çalmaya başladı. Arayan albaydı hemen duruşumu dikleştirdim ve telefonu açtım.

"Emredin komutanım" diyerek telefonu açtım. Albay konuşmaya başladı. "Teğmen Şeyma görev var hemen Timinizle beraber yarım saat içinde askeriyede olun" dedi. "Emredersiniz komutanım" diyerek telefonu kapattım. Herkes bana bakıyordu. Konuşmaya başladım.

"Albay aradı, görev varmış yarım saat içinde askeriyede olmamızı istiyor." dedim. Yavuz sıkıntıyla nefes verdi. "Eşyalarını taşıyacaktık ama kısmet değilmiş ben bizim arkadaşları ararım onlar halleder. Dönünce evin hazır olur" dedi Yavuz. "Sağ olun komutanım. Ben hesabı ödeyip geliyorum." dedim ve yürümeye başlayacaktım ki Yavuz kolumdan tuttu.

"Burada 7 erkek varken sen neden hesabı ödüyorsun acaba?" dedi ve kartını çıkardı. "Al bunu Zafer hesabı öde gel" dedi ve kolumu bırakıp toparlanmaya başladı. Bende toparlanmaya başladım. Zafer hesabı ödeyip gelmişti. Hemen 2 tane taksi çağırdık. 1. taksiye ben, Yavuz, Tolga ve Egeyle beraber binmiştik. Önde Tolga oturuyordu. Arka tarafta ise. Solda Ege, ortada Yavuz ve sağda ben oturuyordum. Çantamdan kablolu kulaklığımı çıkardım ve telefonuma bağladım. Aralardan bir tane şarkı seçtim ve çalmaya başladı. 5 saniye sonra sol tarafımdaki kulaklık çıkarılmıştı.

Yavuz kulaklığımın sol tarafını çıkarıp kendi kulağına takmıştı. Benim ona döndüğümü ördüğü an konuştu. "İzin almadım ama, bende dinleyebilir miyim rahatsız olmazsan?" dedi." tabi dinleyebilirsin, sıkıntı yok" dedim. Ve müzik çalar yeni bir Şarkıya geçiş yapmıştı.

Kahraman Deniz- Böyle sever

Tam da terk etmek üzereydim bu şehri

Ait olmadığım sokaklara dönmek için

Aniden sen geldin ve mahvettin beni

Ben böyle güzel bir hata hiç görmemiştim

Şarkı çok anlamlıydı. Ben ilk kez duyuyordum fakat Yavuz gülümseyerek ve ağzını oynatarak müziği dinliyordu. Evet, bence o biliyordu bu şarkıyı.

" Bu şarkıyı çok seviyorsun galiba" dedim

" Evet, çünkü bu şarkı sensin ve bende seni seviyorum" demişti Yavuz fakat kimse duyamamıştı...

"Evet en sevdiğim şarkıdır." dedi ve Şarkının nakaratı geldi.

Yar bana düşmanım ol gel.

Düşür beni koynuna boğuver,

Bu garibin ömrü sensiz geçer mi?

Gel bana zindanım ol gel

Kelepçeyi vur zulüm ol gel

İnsan insanı böyle sever mi?

Biraz daha şarkı dinledikten sonra askeriyeye gelmiştik. Hemen üniformalarımızı giyip Toplantı salonuna geçtik. Aradan 3 dk geçtikten sonra albay gelmişti. Hemen anlatmaya başladı. "Köylerden birine pusu kuracaklar. Sizde onları temizleyeceksiniz. Ha birde unutmadan orada korumanız gereken canlar var. Bir öğretmen ve çocuklar birde bilgimize göre bir yaşlı teyzede orada çocukların bakımıyla ilgileniyormuş. O kadını da koruyacaksınız. Yolunuz açık olsun." dedi albay ve toplantı salonundan çıktık.

Yarım saat sonra Gidecektik. Arayıp haber verecek kimsem yoktu. Şehit olsam gelip ağlayacak kimsem yoktu. Ama şimdi timim vardı. Severdim onları, kardeşim gibilerdi. Boş bir koltuk bulup oturdum ve kara kara düşünmeye başladım. Kapı açıldı ve içeri Yavuz girdi. "Gelebilir miyim teğmenim?" diyerek sordu. "Tabi ki buyurun Üsteğmenim." dedim.

Gelip karşıma oturdu. "Sana bu konuyu açmak istemezdim ama zorundayım" dedi. "O kadını yok etmek istiyorsak, ortağına gerekli bilgileri anlatman gerek teğmenim. Bu olayları görev dönüşü bana anlatın. Merak etme. Sırrın bende kalır kimseye bir gram bile ağzımı açmam" dedi. Olumlu anlamda başımı salladım. "Tamamdır üsteğmenim, biliyorum kimseye bir şey demezsiniz zaten fakat bunları kaldırabileceğinizi düşünmüyorum. Bence psikolojinizi benim için bozmayın." dedim. Yavuz dertli bir nefes verdi. "Psikolojim umurumda değil Alaca. Tek derdim sana yardım etmek ve sana bunları yapanları hayattan silmek." dedi. Şok bir şekilde Yavuz'a baktım. "Arkadaşça" dedi.

Gülümsemekle yetindim. "Tamamdır komutanım. Ben hazırım siz de hazırsanız gidelim. Az kaldı" dedim. Başını salladı. "Gidelim. Teğmenler önden" dedi. güldüm. " O bayanlar önden değil miydi ya?" dedim. O da güldü. "Size teğmen kalmış maalesef" dedi. Güldüm. Dediğini yapıp önden gittim. Bahçeye çıktığımızda bütün tim hazırdı. Bizi bekliyorlardı. "Hazır mısınız?" dedi Yavuz. Bende dahil bütün tim aynı anda cevap verdi. "Hazırız komutanım!" dedik. Yavuz sırıtarak başını salladı. Ve helikopterin gelmesini bekledik.

Helikopter gelince hepimiz bindik. Yerlerimize yerleşince Yavuz bana döndü. "Daha önce hiç helikoptere bindiniz mi? Teğmenim." dedi. Göz devirdim. "Maalesef komutanım, Biz dağa taşa yürüyerek gidiyorduk." dedim. Yavuz kaşlarını çattı. Hemen olaya Zafer el attı. "E komutanım tabi ki binmiş. Bu Alaca'nın ilk görevi değil ki. Daha önceden de başka bir il de görev yapıyordu. Değil mi komutanım?" dedi Zafer. Başımla onayladım. Yavuz bana döndü.

"Neden bana şaka yaptın?" dedi.

"İnanmayacağınızı sanıyordum komutanım" dedim.

"Senin her lafına inanırım Alaca. Bir daha yapma" dedi Yumuşak bir sesle.

Bu adam normal değil. Hiçbir tepki vermeden başımı cama çevirdim. Havaya da kir bulaşırdı, biz insanlara da. Fakat hava temizler eski haline dönerdi. İnsanlarda ise izler kalırdı. Bende de vardı bu izler. Küçüklükten kalan travmalarım yüzünden geceleri uyuyamamam. Kendi kendime sayıklamam. Kimse bilmezdi bunu ben hep tek başıma mücadele etmiştim. Yanımda sakinleştirecek kimsem yoktu. Sabahları mutlu Alaca'yken geceleri uyuyamayan kaç kere canımın alınmasını isteyen. Göreve giderken kendi kendime "İnşallah bu görevde şehit olurum" diyen Alacaydım. Bir ailem yoktu ne anneannem ne de babaannem vardı. Tektim. Birine yaslanmam gerekiyorsa ya kendime ya da duvarlara yaslanırdım.

Helikopter gelmişti. Kapılar açılır açılmaz aşağı indik. Sancak konuşmaya başladı. "Aranızda keskin nişancı var mı?" dedi. "Ben keskin nişancıyım." dedim. Sancak hemen başını salladı. "Üst tarafta yerini al Alaca bize yaklaşanları indireceksin" dedi. Hemen başımı sallayarak Yukarı tırmandım. Eşyalarımı kurdum. Hazırdım. "Alaca konuşuyor. Hazırım." dedim. "Sancak konuşuyor. Alaca ilk atışınla başlıyoruz" dedi Sancak. Sırıtarak okulun kapısında durak 2 kişiyi indirdim. Benim atışlarımla timdekilerde içeri doğru koşarak yürümeye başladılar. Bende arkalarından kolluyordum. Bir anda Sancak'ın üzerinde dolaşan kırmızı lazeri gördüm

geldiği yöne bakınca Çatıda 3 kişi olduğunu gördüm. Hemen konuşmaya başladım. "Alaca konuşuyor. Sancak Çabuk eğil keskin nişancı var hedefisin" dedim. Dediğim gibi eğildi ve bende 3 kişiyi hallettim. Kapıyı kırıp içeri girdiler. Birden bir ses duyuldu tam arkamdan. Omzumdan vurulmuştum. Hemen tek elimle arkamdakini hallettim. Çok kan kaybediyordum. Kurşun içerideydi. Tim içeriyi temizliyordu. Onları korumak zorundaydım. Tekrar silahıma döndüm. Tam o an timdekiler kapıdan çıktılar. Çocuklar evlere doğru koşmaya başladı. Timdekilerin yanında ise genç bir kadın vardı. Büyük ihtimalle öğretmendi.

En arkadan bir kadın daha görüldü. Tanıyordum. Annemle babam öldükten sonra bana 1 yıl bakan köyümüzdeki Beste teyze. O buradaydı. şoka girmiştim. Birden omzuma çok büyük bir acı saplandı. Daha fazla dayanamayarak olduğum yere çöktüm. " Sancak konuşuyor. Operasyon tamam. herkes iyi değil mi?" dedi. Konuşamadım. Vuruldum diyemedim. "Güven konuşuyor. Biz iyiyiz komutanım. Fakat Alaca'dan ses çıkmıyor" dedi.

"Sancak konuşuyor. Alaca iyi misin?" dedi. birden arkamdan bir ses duydum. Ege'ydi. "Kaya konuşuyor. Alaca komutanım vurulmuş. Çok kan kaybediyor." dedi. Hemen yanıma geldi. "Komutanım. iyi misiniz? Beni duyuyorsanız elimi sıkın." dedi. Dediğini yaptım. "Tamam komutanım. dayanın ne olur. Sizinle daha yeni tanıştık. Olur mu hiç öyle şey?" dedi. Ege'nin arkasından Önde sancak arkada Savaş timi koşarak yanıma geldi. Sancak yanıma gelir gelmez dizlerinin üzerine çöktü.

"Durumu nasıl Ege?" dedi Sancak.

"Kurşun içeride. Omzundan vurulmuş ve çok kan kaybediyor." dedi Ege.

"İyi olacaksın tamam mı? Yetiştireceğim seni." dedi Sancak. Beni kucağına aldı ve Helikoptere doğru götürdü. Helikoptere binince içeride 2 kadın vardı. Beste teyze beni görünce Korktu. "Vurulmuş mu?" diyerek sordu. "Evet. omuzundan" dedi Sancak. Beste teyze yanıma geldi ve üzerime baktı. Bakışları Güren yazılı yerde durdu. Yutkundu. "Güren... Bu kızın ismi Şeyma Güren mi?" diyerek sordu. Tüm tim şaşkındı. "Evet de siz nereden tanıyorsunuz?" diyerek sordu Sancak.

"Şeyma'm Sen..." dedi. Zafer söze atladı. "Neyi oluyorsunuz?" dedi. Beste teyze yutkundu. "Şeyma'nın anne ve babası öldükten sonra 1 yıl ona ben baktım. Manevi teyzesiyim." dedi. Tüm tim şaşkındı. "Kocam onu benden aldı götürdü. Yurda bıraktı. Annesi bana emanet etti. Kocam öldükten sonra ona ulaşmaya çalıştım. Başaramadım. Daha asla bırakmam. Gerekirse annelik yaparım da bırakmam." dedi.

Gözümden bir yaş süzüldü. Sancak bunu görmüş olacak ki hemen sildi. Helikopter indi. Sancak beni aldığı gibi indi. Albay beni görünce yutkundu. "Sancak hemen hastaneye yetiştir. Ege sende arabayı sür. Kadınlarında bir sağlık kontrolleri yapılsın." dedi Albay. "Emredersiniz komutanım" dedi Ege ve Yavuz. Hemen beni arabaya bindirdiler. Arkada ben, Yavuz ve Beste teyze vardı. Önde Ege'nin yanına öğretmen oturdu.

/ Yazarın Anlatımıyla /

Şeyma'yı Sedyeye koymuşlardı. Yavuz berbattı. Kolları hep kandı. Alacasının kanı... Okulda buldukları kadın manevi teyzesi çıkmıştı. Şaşkındı. Şeyma'yı Ameliyathane kapısına doğru götürüyorlardı. Beste teyze ağlıyordu. Ameliyathanenin kapısı kapanınca Beste teyze Yavuz'a sarıldı. Yavuz'da Beste teyzeye sarıldı. O da kız kardeşi öldüğünde böyle ağlamıştı.

Ve Yavuz da ağlamaya başladı. Çünkü içeride yaşama savaşı veren kişi onun en değerlisiydi...

- 2.Bölüm Sonu-

Uzun yazdım nasıl amaa.

Bu arada Yavuz'un kız kardeşinin neden öldüğünü ve Şeyma'nın Beste teyzeye nasıl verildiğini okuyacağız.

Yazar Instagram: loresimaxx

Şeyma'nın Instagram: seymaagurennn

Yavuz'un Instagram: yavuzkizilturkk

Bu arada Youtube hesabıma da bakabilirsiniz Sevgili asker ile ilgili Editler olacak.

Eylulunuz2

Gelsin oylarr


Loading...
0%