
Bir devir kapandı benim için. Final geldi, çattı.
Final yayınlandıktan sonra Son söz gelecek. Bölüm değil, sadece bana ait bir bölüm. Karakterle ilgili söyleyemediğim her şey.
O zaman Son kez Keyifli okumalar...
25.Bölüm: Son vuruş; Final
"Komutanım! Yüzbaşı Neslihan ve Binbaşı Alper komutanım saldırıya uğramışlar!" Dedi Zafer. Ben öylece kalırken, Ceylan gülmeye başladı.
"Her şey planlıydi. Ben sana sence bilgi verir miyim komutan?" Dedi. Tekrar bir yumruk attıktan sonra bilinci kayboldu.
"Ne saldırısı?" Dedim.
"Evlerine.." diyen Zafer ile dünyam başıma yıkıldı. Bir yere tutunmaya çalıştım.
"Ne demek evlerine?" Dedi Yavuz.
"Nefes... Nefes evdeydi. Yavuz Nefes. Kızım, Nefes." Dedim. Yavuz beni kucağına aldığında telsizi çıkardı ve var gücüyle bağırmaya başladı.
"Merkez, acil helikopter istiyoruz. Görev tamamlandı." Dedi.
"Hemen yolluyorum." Dedi Albay.
"Albayım. Sizden bir ricam var." Dedi Yavuz yalvararak. Onu ilk kez benden başka birine böyle konuşurken duyuyordum.
"Kötü bir şey mi var evlat?" Dedi.
"Nefes... kızım saldırilan evdeydi. Ne olursunuz ulaşın." Dedi.
"Tamam hemen bir ekip yolluyorum." Dedi ve bağlantı kesildi.
"Yavuz, o daha çok küçük. Daha çok küçük. Ona bir şey olursa ben yaşayamam." Dedim. Ağlıyordum. Hem yalvarıyor hem de ağlıyordum.
"Bulucaz, kızımızı yanımıza alacağız tamam mı?" Dedi. Beni oturttu ve beklemeye başladık. Ben ise olduğum yerde dengede bile duramıyordum.
Helikopter sonunda degildiginde tüm tim bindik. Helikopter normalden daha hızlı ilerlemeye basladı. 15 dakikanın sonunda askeriye bahçesine indigimizde beni revire aldılar.
Yavuz ve tim olay yerine gitmişlerdi. Fakat beni iyi olmadığımı söyledikleri için götürmemişlerdi.
Kolumdaki serumu sinirlenerek çıkardım ve ayakkabılarımı giyerek revirden çıktım.
Alaydan da çıktığımda eve doğru ilerledim. Uzaktan gördüğüm kadarıyla kimse içeriye giremiyordu. Yine vurmuşlardı.
Binanın arka tarafına geçtiğimde açık olan pencereden içeri atladım. Burayı boşaltmışlardı. Koşarak ilerledim. Yavuz beni gormuş olacak ki dışarıdan bağırdı.
"Şeyma!" Diye var gücüyle bağırıyordu. Onu asmadan yukarı çıktım ve bizim eve girdim. Salonda olan kadını görünce oldugum yerde durdum.
"Komutan gelmiş." Dedi ve ayaklandı. Yanında duran Melis'in kucağında ağlayan Nefes'i görünce rahatladım. Fatma Güren Melis'i tuttu ve dışarı attı.
Melis bana bakti ben ona git dediğimde koşarak gitti. Kucaginda Nefes olmasa duracağını biliyordum.
"Sonunda bir babaanne torun buluşabildik." Dedi ardından belinden çıkardigi silahın etrafını yokladı.
"Ama çok konuşamayacağım. Yıllarca ölümümü planladigim torunumla oturmak isterdim. Anne olmuş, hediye alamadık." Dedi.
"Getirin." Diye bağırdı içeriye. Elleri bağlanmış, darp edilmiş anne ve babami gördüm.
Benim yanima bıraktılar ardından benim ellerimi de bağladılar.
"Şeyma... kızım affet kızına sahip çıkamadım. Affetme beni." Dedi.
"23 yıl önce yine aynı gün buradaydım biliyorsunuz değil mi? O zaman sadece Neslihan'ın canını aldığımı sanıyordum. Sadece bir can almıştım ve hepimiz yıkıldınız. Şimdi hepinizin canını alacağım, tek tek." Dedi.
"Belki siz karı kocanın kaybedecek bir şey yok ama Şeyma'nın yeni evli bir kocası, 1,5 aylık bebeği ve bir rütbesi var. En çok ona yazık olacak." Dedi.
Aşağıdan gelen 'Şeyma' diye bagirma sesleri ile gözümden bir yaş döküldü. Ölebilirim, nefes'i kurtardım.
"Umarim bu kadar ismini haykıranlar cenazende de olurlar." Dedi. Umarım.
Silahını ilk babama doğrulttu.
"Son kez ailene bir şeyler söyle Alper." Dedi. Buranın geri dönüşü yoktu, umut yoktu. Babam ilk bana bakti.
"Şeyma'm, biriciğim ben seni çok sevdim. Tek evladımsın. Baban yanında olamadi ama çok sevdi seni. Bana torun gururunu bile yaşattın. Bir damadim olduğunu gördüm. İyi ki varsın kızim" dedi sonra anneme dondü.
"Neslihan, ben sensiz yaşayamam zaten. Sırdaşım, silah arkadaşım ve eşimdin. Sizi çok seviyorum ve sevmeye devam edeceğim." Dedi ardından Fatma Güren'e döndü. Fatma gülümsedi ve babamın kalbine hizaladığı tetiği çekti.
"Baba!" Dedim ağlarken. Annem de ağlıyordu. Babam yere yığıldı ve ağzından kanlar geldi.
"Evet sıra Neslihan Hanım da. Konuş bakalım." Dedi.
"Şeyma, sen beni biliyorsun kızım. Benim diyecek bir şeyim yok. Vedalardan nefret ederim." Dedi.
"Biliyorum anne, ben seni çok iyi biliyorum." Dedim annemin kalbinden geçen kurşunla yutkundum. Sira bana geldiğin de kimseye söyleyecek bir şeyim yoktu.
Ben Şeyma Kızıltürk. Güren soyadını bırakınca geçmişim düzelir sandım. Ama geçmiş geçmeyen ve hep kendini hatırlatan bir şeymiş. 23 yıl önce 4 yaşında bir kız çocuğuydum. Şimdi ise 1,5 aylık bir kızım var. Ona yaşadığım kaderi yaşatmak istemezdim ama eminim ki ona daha iyi bakacak bir babası var. Benim hayatım buraya kadardı. Hikayem buydu. Tatlısı kadar acıydı.
Demiştim ya ilk bölümlerde annemin kaderini yaşıyorum diye. İşte bu benim gerçeğimdi. Ebrar'a bir gün yanına geleceğim demiştim, geliyordum. Annem ile babamla birlikte geliyordum. Arkamda Yavuz'u ve Aybala'yı bırakarak.
Ama biliyorum, Aybala beni unutmaz, adımı yaşatır. Gerekirse kendini unutur annesini unutturmaz. Yavuz... İlk aşkım, sevdam ve kocam. Bana aile kuran adam. Sevgim karşısında kelimeler kifayetsiz. Biz mutlu bir aile olmak istiyorduk ama olamıyorduk. Artık ihtimal bile yoktu çünkü ben ölümün ucundayım.
Şakağıma giren kurşun ile her şey bitti...
🎭
Yavuz Kızıltürk'ten...
İçeriden sedye ile getirilen 3 bedene kaydı bakışlarım. Kafasi kan olan Şeyma'yi görünce kucagindaki Nefes ile gözümden yaş aktı.
Nefes de annesini tanımış olacak ki gözünü kırpmadan ona bakıyordu. O da ağlamaya bana vurmaya başlayınca onu göğsüme sakladım.
Şeyma kızını bana emanet edip gitmişti.
Ardından çıkan Neslihan Anne ile Alper babayı görünce nefes alamadım. Aileyi öldürmüşlerdi. Birbirlerinin gözlerinin önünde vurmuşlardı belki de.
Ambulansın yanına gittim. Doktor hepsinin nabzına baktıktan sonra umutsuzca gözlerini bana çevirdi.
"İyi mi? İyi deyin. Öyle deyin. Kızı burada bakın, o da duysun." Dedim.
"Başınız sağ olsun." Dedi.
Yıkıldı. Hayat, hayaller, umutlar yıkıldı. Hande gibi karın da gitti. Ama sana kızını bıraktım
🇹🇷
"Bir gün gitsen bile, hatıran yeter."
Tüm askeriye Derin bir yastaydı. Tim asla varlığını belli etmiyor, komutanlarının sessizliğini sürdürüyorlardı.
Nefes biberondaki eczaneden aldıkları mamaları emiyordu. Annesi yoktu ki sütü olsun.
Yavuz çökmüştü ama kızı için ayaktaydı.
Nefes'e güçlü duruyordu. Annesinin yerini tutmaya çalışıyordu.
10 dakika sonra bu bahçeye 3 tane şehit cenazesi gelecekti. Daha geçen güne kadar şeyma'nın ona Albay'ı sorduğu gün geliyordu, sosyal medya da gördüğü gün geliyordu.
Herkes esas duruşta bekliyordu. Askerler ilk Şeyma'yı getirdiler. Şeyma'nın arkasından ağıt yakacak ailesi yoktu.
"Şehit Üsteğmen Şeyma Kızıltürk. Vatan sana minnettar." Dedi Albay. Yavuz ve kucağındaki nefes sersem adımlarla tabuta ilerledi. Yavuz Şeyma'nın fotoğrafına bakmaya doyamadı.
Nefes eliyle annesinin tabutuna dokundu ve bayrağı sıktı.
"Güzelim yapma öyle, anne o. Sev anneyi." Dedi Yavuz.
Nefes bayrağı bıraktı sonra annesinin resmini gördü. Babasının kucaginda çırpındı hatta öne doğru atladı. Annesi onu kucağına alsın istedi.
Ardından tim geldi. Onlarla Şeyma'nın önünde esas duruşta durdular. Hepsinin sol tarafında şeyma'nın resmi asılıydı. Kalplerinin ortasında.
Askerler cenazenin yanına Neslihan Hanım ile Alper Bey'i bıraktı. Yavuz onlara da Derin bir minnet ile yaklaştı. Nefes anneannesi ile dedesini de sevince Yavuz kenara cekildi.
Melis köşede bayılacak gibi duruyordu. Kolunda Tolga ve Beste Teyze vardı.
Cenazeler arabalara geri konuldu ve mezarlığa doğru yol aldı. Herkes peşlerindeydi. Mezarlığa gelince Ebrar ve Egenin yanına açılan 3 tane Mezar'a sırasıyla yerleştirdiler.
Yavuz üzerlerine toprak atınca daha dayanamadı ve kenara oturdu. Basini elleri arasına alınca Tolga onun yanına çöktü. Birbirlerine destek olmaktan başka bir sey yapamıyorlardı.
"Şeyma! Hani hep yanımda olacaktın teyzem?" Dedi Beste Teyze.
Yavuz teyzelerin arasinda duyan konuşmayı duyunca daha da çöktü.
"Kız çok genç. 27 yaşındaymış. 1 aylık kızı varmış. Kocasıyla tek kalmış. Yazık cidden."
Aile yok oldu. Dayanak çöktü ve enkaz kaldı.
7 yıl sonra
"Nefes, hazırlandın mı?" Diye içeriye bağırdı Yavuz.
"Evet baba!" Diye bağırdı nefes ve kahve saçlarını sallayarak babasına koştu. Yavuz hemen kızını kucağına aldığında onun yanağından öptü.
"Baba su aldın dimi?" Dedi Nefes.
"Aldım, Bala'm." Dedi Yavuz.
Kapıya ulaştıklarında Yavuz Nefes'in ayakkabilari giydirdi sonra kendilerinkini giydi. Bugün izin günüydü ve kızıyla Şeyma'ya gidiyordu.
"Baba bak anneme kağıttan çiçek yaptım? Olmuş mu? Annem beğenir mi?" Dedi Nefes. Yavuz güldü.
"Çok güzel olmuş Babacım. Annen bayılır." Dedi Yavuz.
"Bencede. Yiğit'e de yapmıştım, o da beğendi." Dedi Nefes. Yavuz Nefes'in yiğit için çiçek yaptığını duyunca kızına baktı.
"Sen yiğite çiçek mi yaptın?" Dedi Yavuz.
"Evet baba. Niye ki?" Dedi Nefes.
"Kızım sen neden veriyorsun? Sen kızsın o sana vermeli-" Yavuz durdu. Kızına neden bu konuyla ilgili tavsiye veriyordu.
"Küs Babacım sen Yiğit'e. O hak etmiyor, boş ver." Dedi Yavuz.
Yiğit, Melis ve Tolga'nın oğluydu. 6 yaşında nazik, edepli bir çocuktu. Bir de Yusuf vardı. Zafer ve eşi Aslı'nın oğlu. Maalesef ki o babasına çekmişti ve götünde kurt olduğuna inanılmış bir çocuktu. O da 4 yaşındaydı.
Nefes ve Yavuz el ele arabaya ilerlediler. Yavuz nefes'i arkaya oturttu ve kendisi arabaya geçti. Direksiyonu Şehitliğin yoluna sürdü.
"Baba, ben anneme benziyor muyum?" Dedi Nefes birden. Yavuz dikiz aynasından kizina baktı.
"O nereden çıktı Aybala?" Dedi Yavuz.
"Melis teyzem öyle dedi. Annene benziyorsun Dedi."
"Benziyorsun annene. Hatta çok benziyorsun." Dedi Yavuz gülümseyerek.
"Annem kızmaz dimi ben ona benziyorum diye?" Dedi Nefes.
"Kızmaz tabi ki Babacım. Aksine çok mutlu olur." Dedi Yavuz. Nefes sustu ve pencereden bakmaya başladı.
Nefes'in huyları annesine benziyordu. Şeyma da düşünecegi zaman dışarıya dalıp giderdi. Nefes'in birde patatesli börek sevdası vardı. Annesi gibi silahları çok seviyordu. Hatta babası evde olunca evde operasyona çıkıyorlardı.
Araba şehitliğin önünde durunca Nefes hemen indi ve koştu. Yavuz da arkasından onu kaybetmemek için koştu. Nefes annesinin mezarını bulunca hemen mezar taşına sarıldı.
"Anne ben geldim." Dedi sonra Ebrar teyzesine koştu. Ona da sarıldı. Sonra Ege Amcasına sarıldı. Sırayla dedesine ve anneannesine sarılınca annesinin yanına oturdu. Yavuz ise hepsinin önünde dik bir şekilde duruyordu.
Ardından Şeyma'nın yanına çöktü ve anlını dayadı.
"Kızımıza çok güzel bakıyorum. Yarın ilk okula kayıt olacak. Bir sürü arkadaşı var." Dedi sonra derin bir nefes verdi.
"Kızımız sana çok benziyor sevdiceğim. Senin huylarını ve fiziksel özelliklerini almış. Bu konuda çok şanslıyım." Dedi Yavuz.
Ve Kızıltürk ailesi için yolun sonu buydu. Hikaye, senaryo buydu. Çünkü yaşanmışlıklar, yaşayanları geri bulur.
Nefes Aybala Kızıltürk, Şeyma Güren'in kaderini yaşadı.
Kızlar bazen annelerinin kaderini yaşamaya mahkumdur.
Bu hikaye yaralar sarılsa bile dikişlerin patlayacabileceğine işarettir.
SON
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.83k Okunma |
707 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |