@eylulunuz
|
Selamlar, nasılsınız? Kitabı beğendiniz mi? Şeyma ve Yavuz çifti hakkında neler düşünüyorsunuz? Bunları yanıtlarsanız çok mutlu olurum. İyi okumalar. 4.Bölüm: Kuzen "Oğlum ne kuzusu siz kafayı mı yediniz?" dedi Yavuz. "Kuzu ya yazık ya" dedi Melis. "Kız bu ne? Çiftlik mi kuruyoruz?" diyen teyzem ortama giriş yaptı. "Ya anne Şeyma'ya adak için kuzu getirmişler" dedi Melis. Ben hala olayın şokundaydım. "Şeyma? Adak mı diledin kızım?" dedi teyzem. Cevap vermedim. Kuzu bana doğru adımladı. Kafasını yukarı dikti ve yürümeye başladı. "Bu kuzuyu Kraliçe Elizabeth'ten mi aldınız?" diye sordum. Yavuz kahkaha attı. "Ayıp ediyorsunuz komutanlarım. Hem bakın konuşuyor" dedi Zafer. Şaşkınlıkla kuzuya döndüm. Sanki saçlarını savuruyormuş gibi kafası sallıyordu. "Güzellik konuş bakayım" dedi Zafer. Kuzu melemeye başladı. "Me me meeee meeee meeee" dedi kuzu. Yavuzla kahkaha atmaya başladık. Kuzu ise güldüğüm için dik dik bana bakıyordu. "Zafer niye bu kuzu bana öldürecekmiş gibi bakıyor?" dedim. "Haklı kuzu komutanım. Biri siz konuştuğunuz için güler mi?" diyerek kuzuyu bana savunmaya başladı Zafer. Şokla Zafer'e baktım. "Sen kuzuyu bana mı savunuyorsun Zafer?" dedim. Yavuz, Teyzem ve Melis gülüyordu. "Oğlum manyak mısınız? Kuzu getirmişsiniz bir de nasıl kesip yiyelim kuzuyu?" dedi Yavuz. "Komutanım yemeyeceğiz zaten ben şakasına adak dedim. Bu kuzu artık benim evcil hayvanım." dedi Zafer. Şokla Zaferle kuzuya bakıyordum. "Zafer yalnız bu kuzu." dedim. "Köpek, kedi gibi değil." diyerek Yavuz beni tamamladı. Zafer kaşlarını çattı. "Tamam o zaman, çocuğum olsun onu ben doğurdum." dedi Zafer. Yavuz ya 'ya sabır' temalı bir hareket yaptı. "Beyefendi siz koyun musunuz da kuzu doğuruyorsunuz?" dedi Melis. Timle beraber kahkaha attık. "Tamam lan ne yapıyorsan yap kuzunla. Şimdi gevezeliği kesin de komutanınız dinlensin." dedi Yavuz. Yavuz komutanıma döndüm. "Komutanım beni daha erken çıkarsanız olmaz mı? Zaten 1 ay göreve çıkamayacakmışım. Lütfen çıkarın." dedim. Yavuz komutanım yüzüme baktı. Daha fazla bakamayarak gözlerini kaçırdı ve ofladı. "Tamam. Ama evde de durmazsan bir daha asla çıkarmam." dedi. Başımı salladım. "Tamam komutanım. Ne derseniz o" dedim. Sırıttı. "Ben gideyim doktorla konuşayım. Sen de hazırlan. İzin vermezlerse kaçırırız." dedi Yavuz komutanım. Gülerek başımı salladım. O da gülerek odadan çıktı. Melis kulağıma eğildi. "Kuzen bak ben sana diyeyim bu Yavuz komutan sana yanık." dedi. Kocaman gözlerle Melis'e döndüm. "Saçmalama Melis. O benim komutanım." dedim. Melis ' İnandım inandım he' anlamında başını salladı. "Melis ilk günden elimde kalma istersen canım benim. Bak ben fena döverim" dedim. Anında sustu. "Komutanım tekrardan geçmiş olsun. Bu arada biz daha evinizin eşyalarını taşıdık. Siz eve geldiğinizde yerleştirecektik. Biz üstlerimizi değişelim ve sizin eve doğru yola çıkalım. İzniniz var mıdır?" diyerek sordu Zafer. "Tamam Zafer ama mümkünse kuzuyu evime sokma." dedim. Zafer sırıttı. "Merak etmeyin en sevdiğim komutanım o iş bende." dedi. Güldüm. "En sevdiğin komutanın Şeyma mı Zaferciğim?" dedi aniden odaya dalan Yavuz. Şokla bir Yavuz'a bir Zafer' e bakıyordum. "E şey komutanım." dedi Zafer. Zafer Tolga'ya döndü ve sessizce mırıldandı. "Oğlum şimdi Yavuz komutanıma en çok sizi seviyorum desem. 'niye Şeyma'nın neyi var it' diye döver. Şeyma komutanım desem. 'Benim neyim var lan' der üst üste nöbete düşürür. Ne yapıyım ben Tolga sen söyle kardeşim" dedi Zafer kederli bir sesle Bu hallerine güldüm. Ateş konuya el attı. "Gomutanumğ" dedi. Yavuz sinirle Ateşe döndü. "Ben senin 'Gomutanumğ' diyen dilini sikiyim emi Ateş!" dedi. Kaşlarımı çattım. "aaa aaa çok ayıp komutanım. Düzgün konuşun lütfen" dedim. Yavuz bana döndü. "Ne yapayım Alaca? Sınırlarımla oynayanlara aşk mektubumu yazayım?" dedi. Ters ters baktım. "Görürüz sizi komutanım bakalım yazıyor musunuz?" dedi Tolga. Yavuz'dan Tolga'nın yaptığı imayla kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Sana ne oluyor Tolga?" diye sordum tehditkar bir sesle. Tolga sırıtıyordu. Yanıma geldi ve kulağıma eğildi. "Alaca komutanımın fotoğrafını anasayfa ekranı duvar kağıdı yapacak kadar yanıksınız komutanım. O yüzden az önce söylediğiniz şeye fazla güvenmeyin" diyerek Yanımdan geriledi. Ben şok bir şekilde Tolga'ya bakıyordum. O nerden görmüştü? Kesinlikle değiştirmem lazımdı. "Komutanım tekrardan geçmiş olsun en kısa sürede yanımıza dönmeniz dileğiyle kalmak isterdim fakat benim erkenden sizin eve varmam lazım. Görüşmek üzere" dedi ve çıktı. Bunu fırsat bilerek hemen bende Tolga'nın arkasından çıktım. Hemen bahçeye indim. Evet tahmin ettiğim gibi bahçede ki kamelyalarda oturuyordu. Yanına oturdum. İkimizde sessizdik. Tolga cebinden sigara çıkardı bana uzattı. "Alacak mısın?" diye sordu. Bir tane sigara aldım ve yaktım. O da yakmıştı. daha fazla sessizliğe dayanamayarak konuştum. "Nereden gördün lan?" diye sordum. Gülerek başını iki yana salladı. "Ege Meltem teyzelerle konuştuktan sonra aceleyle telefonunu bana verdi. Telefona bir baktım ekran fotoğrafında Şeyma var." dedi. "Rütbede miyiz?" diye sordu. "Hayır, ne diyorsan de" dedim. Sırıttı. Derin bir iç çekti. "Ne var lan Alaca'yla aranda?" dedi. Güldüm. "Ne gülüyorsun oğlum? Kadın geleli daha 2 gün oldu ne ara aşık oldun." dedi. "6 aydır takıntılıyım." dedim. Yüzünü şokla bana çevirdi. "Lan ne 6 ayı? Kadını daha önceden mi tanıyorsun?" diye sordu. Kafamı ona çevirdim. "Konuştuklarımız ikimiz arasında değil mi?" dedim. Başını salladı. "Instagram da karşıma çıktı. Önce önemsemedim daha sonra hep karşıma çıktı. 1 ay sonra hep onu düşünmeye başladım. Çok güzeldi daha önce yaptığı yardımları duymuştum. Yani hem kalbine hem de kendisine takıntılıydım. Geleceği günde önceki gece içimden geçirdim. Keşke sabahları askeriyede onu görsem diye. Sabahta bir baktım. Karşımda o. Asker olduğunu öğrendim. Şuan hala hoşlanıyorum ve onu yanımda görmek bana iyi hissettiriyor." dedim. "Vay be, Oğlum size bir kitap yazmaya falan mı başlasalar." dedi Tolga. Ters ters Tolga'ya baktım. "Ee sen neden kederlisin?" diye sordum. Derin bir nefes aldı. "Ben galiba aşık oluyorum be Sancak" dedi. Şaşkınlıkla ona döndüm. "Ne? Kim?" diye sordum. "İlk görüşte aşka inanır mısın diyeceğim de seninki de öyle, Alaca komutanımın yanındaki kız ismini bilmiyorum ama onu ilk gördüğümde bana bir şeyler oldu" dedi. "Melis" dedim. Bakışları bana döndü. "Ne Melis'i lan?" dedi. Ona döndüm. "Kızın adı Melis, Alaca'nın kuzeni ve doktor" dedim. Sırıtıyordu. "Allah razı olsun Yavuz. Bir gün hatırlat da senin için bir börek yapayım" dedi. Güldüm. "Hatırlatıyorum o zaman Şeyma'ya dediğin gibi git bir börek yap. Evi yerleştireceğiz acıkırız." dedim. "Tamamdır Kızıltürk haydi bana müsaade" dedi. ve gitti. Severdim Tolga'yı bu zamana kadar hiç yamuğunu görmemiştim. Ona güvenirdim. Birbirilerimize her şeyimizi anlatırdık. Şimdi de aşık olduğu kişiyi söylemişti. Yakışırlardı. Melis hoş, erdemli bir kızdı. Tolga da kadınlara hem değer verir hem de dürüsttü. Daha fazla düşünmeden aklıma ekran fotoğrafı geldi. Hemen bir uygulamadan o resmin aynılarından ekledim ve küçülttüm. Fotoğraflar gözükmüyordu sanki bir renkmiş gibi duruyordu. Kurtarırdı beni. Değiştirdikten sonra hemen yukarı çıktım. Melis kapıdaydı. Beni görünce oturduğu yerden kalktı. "Komutanım, Şeyma içeride annem yemek getirdi. Ben yedirecektim fakat acil bir işim çıktı siz yedirir misiniz?" dedi ve koltuktaki tepsiyi bana uzattı. "Tamam siz işlerinizi halledin Alaca'nın serumu bitsin çıkacağız." dedim ve odaya girdim. Şeyma gözlerini tavana dikmiş duruyordu. O kadar dalmıştı ki yanında ki sandalyeye geçip oturduğumu da görmemişti. Hala tavanla bakışıyordu. Elimle çenesini sardım ve bana bakmasını sağladım. Beni gördüğünde korktu. "Komutanım siz ne ara geldiniz?" diye sordu. Gülümsedim. "Baya dalmışsın. Bu kadar çok düşünmek sağlıklı değil Alaca dikkat et." dedim. Güldü. "Biraz kafam karışıkta komutanım. O sebeple" dedi. Kaşlarımı kaldırdım. "Biraz?" dedim., "yemek saatin gelmiş. Melislerin işi olduğu için gittiler. Tim de gitmiş. Biz de serumun bitince çıkacağız" dedim. Başını salladı. "Kusura bakmayın komutanım. Sizi de meşgul ediyorum." dedim . "Bu konuyu kaç kere konuşacağız Alaca? Meşgul etmiyorsun ve ben kendi isteğimle buradayım. Haydi soğutmadan çorbanı iç" dedim. Çorbayı yedirdikten sonra geri uzanmasına yardım etmek için kalktım. Elleriyle durdurdu beni. Bakışlarımı ona çevirdim. "Oturayım komutanım. Siz benden hayatımı anlatmamı istemiştiniz. Bunu şuan anlatmazsam bir daha söyleyecek gücü bulamam." dedi. , "Söylemek zorunda değilsin. İyileş daha sonra anlat. Şuan biliyorum anlatırken ağlayacaksın ve bu senin için iyi olmaz. Dikişlerin zorlanabilir." dedim. Onayladı beni. Tekrardan yatırdım onu ve bende telefonumla oyalanmaya başladım. Sonunda serumu bitmişti. Hemşireler kıyafetlerini giydirmek üzere odaya girmişlerdi. Bende bekliyordum. Çıkış işlemlerini yapacaktım fakat Alaca beni bekle dediği için gidemiyordum. Koltuklarda otururken birden odanın kapısı açıldı. Elinde bir çantayla hemşire çıktı. Çantayı bana uzattı. Hemen aldım ve odaya girdim. Şeyma üzerini değiştirmiş camdan bakıyordu. "Hazır mısın?" dedim. Bana döndü. "Evet, hazırım çıkabiliriz." dedi. Üzerine baktım. Çok güzel olmuştu. Yüzüne renk gelmişti. Sanki hiç vurulmamış gibiydi. Neşesi yerine gelmişti. "Daha yeni ameliyattan çıktın. Topuklu ayakkabı giymeseydin keşke" dedim. Güldü. "Yok komutanım. Topuklu ayakkabısız yapamam ve omuzumdan vuruldum sorun olmazmış" dedi. Başımı salladım. Ona doğru geldim ve çantaları aldım. Arabanın anahtarını Alaca'ya verdim. Odadan çıktık ve danışmana doğru yürüdük. Danışmana geldiğimizde ben konuşmaya başladım. "Merhaba, biz çıkış işlemleri için geldik de" dedim. Kadın hemen bilgisayarının başına geçti. "Tabi ki, hastanın adını ve soyadını söyler misiniz." dedi. Cüzdanımdan Şeyma'nın kimliğini çıkardım. "Şeyma Güren" dedim. Kadın bir şeyler yaptıktan sonra çıkış işlemlerini yaptı. "Tamamdır. Geçmiş olsun" dedi. ve Şeyma'yla yürümeye başladık. Arabaya ulaştığımızda Şeyma arabanın kilidini açtı. Ben çantaları bagaja yerleştirirken o da arabayı havalandırıyordu. Hava sıcak olduğu için arabanın içi yanıyordu. Valizleri yerleştirdikten sonra Şeyma'ya döndüm. "Arabada hava durumu nasıl?" diye sordum. "İdare eder komutanım." dedi. Kaşlarımı çattım. "Hani sosyal hayatta rütbe yoktu?" dedim. Güldü. "Tamam Yavuz. Gidebiliriz" dedi. Memnun bir şekilde arabaya bindim. Arabaya bindikten sonra bana döndü. "Şarkı açabilir miyim?" diye sordum. Sorması hataydı. "Tabi ki açabilirsin. İstediğin gibi kullan" dedim. Eli radyoya uzandı ve Rastgele bir şarkı çalmaya başladı. Uğur Etiler- Yaktım Gemileri "Hani çok doğrusun ya? Her şeyde en iyisin ya Dünya etrafında dönmüyor bilesin Bakışıyla bir dağı devirir El alemi dize getirir Bütün herkes onu konuşur öyle zannetsin." Alaca da şarkıya eşlik ediyordu. Sesi çok güzeldi. Bu ona karşı duygularım olduğu için değildi. Sesi gerçekten çok güzeldi. "Sesin iyiymiş" dedim. Bana döndü. "Teşekkür ederim. Normal" dedi. "Normal olduğunu sanmıyorum." dedim. "Sana öyle geliyordur. Ben daha önce böyle bir tebrik alamadım." dedi. "O zaman yakında daha çok tebrik alacaksın Alaca" dedim. "Nasıl yani?" dedi. Sırıttım. "Instagram da bir canlı yayın açarak söylemeye ne dersin?" dedim. Gözlerini büyüterek bana baktı. "Ne? Asla yapamam." dedi. "Alaca neden kendini göstermek istemiyorsun? Güzel bir kızsın ve sesinde güzel. İnan bana sana da iyi gelecek." dedim. Bakışları bana döndü. "Gelir mi?" diye sordu. Gülümsedim. "Elbette iyi gelecek. İnan bana" dedim. "Tamam ama sende benimle söyleyeceksin" dedi. "Benim sesim güzel değil" dedim. Kaşları çatıldı. "Ben de şuan az önce senin bana dediklerini mi söyleyeyim?" dedi. Güldüm. "Ama gerçekten benimki güzel değil. Daha önce hiç duymadın." dedim. Güldü. "Duydum" dedi. Şaşkınca ona döndüm. "Ne zaman duydun?" dedim. "Görevde söylüyorsun." dedi. Doğru ya söylüyordum. "Doğru." dedim. "Daha fazla bahane dinlemiyorum Komutanım." dedi. "Komutanım? Hani rütbe yoktu mızıkçılık yapıyorsun Alaca" dedim. Kaşlarını kaldırdı. "Ben mi mızıkçılık yapıyorum? Ağız alışkanlığı. Hem sende bana Alaca diyorsun" dedi. "Ağız alışkanlığı." dedim. İkimizde gülmeye başladık. "O zaman yarın akşam üzeri seni evden alıyorum ve sahile gidiyoruz. Orada şarkı söyleyeceğiz" dedim. Başını salladı. Eve gelmiştik. İndim ve çantaları aldım. Alaca da almak istemişti fakat ben yarası olduğunu hatırlatınca ısrar etmeden önümden yürümeye başladı. Evi güvenliydi. Lojman da yer olmadığı için benimle aynı sitede ve blokta kalacaktı. Sitenin bahçesine gireceğimiz sırada Güvenlik durdurdu. "Kime geldiniz?" diye sordu. Şeyma çantasından cüzdanını çıkardı. "Teğmen Şeyma Güren. 7.Kat 21 numaralı dairenin sahibiyim" dedi. "Pardon komutanım hiç görmedim de o yüzden hoş geldiniz sitemize" dedi güvenlik. "Hoş bulduk, önemli değil." dedi Şeyma. Güvenlik bana döndü. Daha yeni görüyordu. "Pardon komutanım. Görmedim sizi görseydim durdurmazdım." dedi. Başımı salladım. "Önemli değil Ahmet abi. İyi günler" dedim ve yürümeye başladık. "Seni nereden tanıyor?" diye sordu Şeyma. "Bende burada oturuyorum. Senin karşı dairen" dedim. Bana döndü. "Komşuyuz yani?" dedi. Güldüm. "Komşuyuz diye tuz istemeye geleceğini düşünmüyorum" dedim. O da güldü. "Yo gelirim. Tuzum bitmiş olmaz mı? Ne kadar cimrisin Yavuz" dedi. "Şaka, istediği zaman gel. Senin için evimde bolca tuz bulunduracağım." dedim. Apartmana girince asansöre doğru ilerledik. 7. kata basarak yukarı çıktık. "En yukarı kat bizim kat mı?" diye sordu. Başımı salladım. "En yüksek ve en güzel kat " dedim. Kaşlarını kaldırdı. "İddialıyız" dedi. Güldüm. "Emin ol sende beğeneceksin" dedim. Kata geldiğimizde gözleri etrafta gezindi. "Modernmiş" dedi. Başımı salladım. Daireye doğru gelince kapıyı çaldı. Evden koşturmaca sesleri geliyordu. Kapıyı Ege açtı. "Komutanlarım hoş geldiniz. Buyurun" dedi ve kapıdan çekildi. Şeyma'dan Bizi Ege karşılamıştı. Eve adımımı attığımda geniş bir koridor beni karşıladı. Ev moderndi. En büyük oda benim odamdı. 3 tanede orta büyüklükte odalar vardı. Salon ve mutfakta genişti. Ferahtı. Ben eve bakarken Beste teyzem bana doğru geldi. "Kızım biz her yeri yerleştirdik. Senin odan kaldı. Yavuzla yerleştirin" dedi. Başımla onayladım. "Sağ ol teyze." dedim ve Yavuz'a döndüm. "Odamı yerleştirmemde bana yardım eder misin?" dedim. "Tabi ederim." dedi ve yürümeye başladık. Odamın kapısına gelince derin bir nefes verdim. Kapıyı açtığımda beni bol güneş alan geniş modern bir oda karşıladı. Hemen Yavuz'un elindeki eşyaları aldım. Kıyafetlerimi ayırdım ve yerleşecek olanları ortaya topladım. "İstersen ben yatağını kurayım sende rafları düzenle" dedi. Başımı salladım ve rafların tozunu alarak yerleştirmeye başladım. Aradan 30 dk geçmişti. Tim gitmişti fakat Yavuz hala bana yardım ediyordu. Yavuz yatağı kurmuştu ve şuan perde takıyordu. Hem sohbet ediyor hem de odayı toparlıyorduk. "Gençler Allah muhabbetinizi arttırsın. Kızım bizim Melis'le bir yere kadar gideceğiz. 1-2 saate geliriz." dedi. "Tamam teyze bizimde o zamana kadar işimiz biter." dedim. "Tamam gençler görüşürüz" dedi ve evden çıktılar. Biz devam ederken birden odamın kapısı sertçe kapandı. Gelen sesle hızla arkamı döndüm. "Ne oldu?" dedi Yavuz. "Cereyan yaptı herhalde odanın kapısı kapandı. Açıyorum şimdi" dedim ve kapıya doğru gittim. Kulpu aşağı doğru indirdim fakat kapı açılmadı. "Siktir" dedim. "Ne oldu?" dedi Yavuz. "Kapı açılmıyor" dedim. Hemen bana döndü. "Ne demek kapı açılmıyor?" dedi ve bana doğru geldi. Aynı şekilde o da denedi fakat açılmadı. "Ne oldu bu kapıya ya?" dedim. "Bilmiyorum ama burada kilitli kaldığımız kesin" dedi. "Of bir günde normal geçsin ya!" diyerek sitem ettim. -4.Bölüm sonu- Selamlar hepinize 200 okuma olduk çok teşekkür ederim. Umarım bölümleri beğeniyorsunuzdur. Oy ve satırlar arası yorumları unutmayalım. Görüşmek üzere! Yazar Instagram: loresimaxx Şeyma Instagram: seymaagurennn Yavuz Instagram: yavuzkizilturkk Ebrar Instagram: ebrarrsezerrr Yazar YT: Eylulunuz2 |
0% |