Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7.Bölüm: Yardım

@eylulunuz

Selamlar<3 Nasılsınız? Size bomba gibi bir bölümle geldim. Merak etmeyin bomba imha yanımda💅 Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. Ama lütfen oy kullanalım. Sizin için o kadar emek veriyorum fakat karşılığını alamıyorum. Mesela 1.bölüm 77 okuma ama 4 oy? Sınır koymak şuan istemiyorum ama böyle devam ederse mecbur koyacağım. İyi okumalar<3

7.Bölüm: Yardım

Şeyma'dan 

Hava aydınlanmaya başlamıştı. Ben çoktan yola koyulmuştum. İleriden çadırlar gözüküyordu. Hemen sefil hale büründüm. E başka nasıl benzeyecektik ki? Benim onlara doğru yürüdüğümü gören teröristler hemen silahlarını bana doğrulttular. Ellerimi korkmuş gibi yukarı kaldırdım.

"Aman durun benim size kötü niyetim yoktur." dedim. Yo var. "Nereden bilecez olup olmadığını kimsen sen?" dedi yandan bir lavuk. "Ben sadece başkanla görüşmek isteyem. Size yardım etmeye gelmişemdir." dedim. Tabi ailesini cenaze derdinden kurtaracağız. Yandaki lavuk diğer yanda ki lavuğa döndü. "Ben başkana söyleyeyim." dedi ve içerideki çadırlardan birine girdi. Şimdiden başkanın çadırını öğrenmiştik.

"Biz senin Türklere çalışmadığını nereden bileceğiz?" dedi yanda ki terörist. "Beraber çatıştığımızda görürsün." dedim. Kaşları havalandı. "Başkanın seni kabul edeceğinden ne kadar eminsin? Bak gör nasıl da seni geri postalıyor." dedi terörist. Kaşlarım havalandı. Başkana haber götüren terörist yanıma geldi. "Başkan seni görmek istiyor." dedi. Sırıttım ve yandaki lavuğa döndüm. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu.

"Tamadır. gidelim" dedim ve yandaki lavuğun yanından geçtim. Çadıra girmeden önce arkadan az önceki teröristin sesi geldi. "Ayağını denk al kadın. Gözüm üzerinde." dedi. Yandan ona bir bakış attım ve çadırdan içeri girdim.

Başkan koltukta oturmuş elinde sigarasıyla keyif yapıyordu. Şerefsiz kansız köpek. "Hoşgelmişsen" dedi başkan. Başımı salladım. "Hoş bulduk" dedim. Sırıttı. "Eğer seni hemen örgüte aldığımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Belli sınavlardan geçeceksin." dedi. Allah'ım ne olur aklımdan geçen olmasın.

"Türklerle çatışmaya gireceksin. Fakat tek." dedi. "Bu sana olan güvenimizi sağlayacak. Kabul ediyorsan anlaşmamızı imzalayalım." dedi. Derin bir nefes aldım. Mecbur yapacaktım. Görevdi. Ama tabi ki karşıdakiler benim olduğumu bilecektiler. Oyun daha yeni başlıyor.

"Tamam. Kabul ediyorum. Yeter ki Türkleri bitirelim." dedim. Allah'ım sen affet. ""Güzel. Yarın sabah 9'da gizli gizli başlayacağız." dedi başkan. Yarın saat 9'da unutma sakın Alaca. "İsmin ne senin?" dedi başkan. "Esma" dedim. Sırıttı. "Güzel, sen baya işe yarayacaksın. Çekilebilirsin." dedi. Başımı aşağı yukarı salladım ve çadırdan çıktım.


***

Yavuz'dan

Şuan askeriyeye doğru yürüyordum. Askeriye ye gidince Beste teyzeyi arayacak ve haber verecektim. Şeyma timle bile vedalaşamadan gitmişti.

Askeriyeye girdiğimde bizim tim kamelyalarda oturmuş sohbet ediyorlardı. Ekim yoktu. Bir süre gözüme gözükmese daha iyiydi. Yanlarına yaklaştım. beni görünce ayağa kalktılar. "Rahat" dedim ve oturdum.

"Komutanım Şeyma komutanıma ulaşamıyoruz. Sizin haberiniz var mı?" dedi Alp. "Özel Göreve gitti. Sizinle vedalaşamadı acil çağırdılar." dedim. Herkes başını onaylarcasına salladı. "Komutanım siz nereden biliyorsunuz?" dedi Tolga.

"Hayırlı bir iş oldu diyelim." dedim.

"Ney?" dedi Ege.

"Komutanım uçaktan hızlıymış ha" dedi Ateş.

Çatık kaşlarla Ateşe döndüm. "Ne diyorsun canım benim sen." dedim. Sırıttı. "İyi anlamda komutanumğ" dedi Ateş. Kafamı 'La havle' şeklinde eğdim.

"Hayırlı olsun" dedi Tolga. "Sağ ol" dedim. "Ekim yok mu?" dedim. "Yok daha gelmedi." dedi Tolga. "İyi gelince odama yolla. Ben odamdayım." dedim ve kalktım. "Tamamdır komutanım." dedi.

Alay binasına girdim ve merdivenlere doğru yürüdüm. Merdivenlerden çıkarken gözüm albayın odasının kapısının yanındaki dolaba kaydı. Kendi kendime tebessüm ettim. Şeyma olmayınca askeriye çok renksizdi. Merdivenlerden çıkmaya devam ettim.

Tolga'dan

Yavuz komutanım odasına çıktıktan sonra arkama yaslandım. Hayat çok sessizdi. Ya da değildi benim hayatım çok sessizdi. Tek maceram kansızları gebertmekti. Bunları düşünürken bir anda aklıma Melis düştü. Bu kızın benim zihnimde ne işi var lan? Hayır, Hayır Tolga o senin komutanının kuzeni ve aynı zamanda doktor.

Ama komutanımın kuzeniydi. Benim değil. Ama doktordu. Benim değil. Mantıklıydı aslında. Aman bana ne ya. Tam aklımdan bu gün ne yiyeceğimi geçirirken bir ses geldi.

o ses...

"Merhaba rahatsız ediyorum kusura bakmayın. Şeyma Güren burada mı acaba?" dedi Melis. Sesi telaşlıydı. hemen ona döndüm. "Merhaba önemli değil. Şeyma komutanım burada değil ama sizi yetkili kişiyle görüştüreyim" dedim. Başını salladı Melis. Hemen önden yürüyerek onu yavuz komutanımın odasına doğru götürdüm.

"Yetkili kişi kim?" dedi. Önden ona bir bakış attım. "Yavuz Üsteğmenimle görüştüreceğim." dedim. "Ha tamam sağ olun." dedi. "Görevimiz." dedim. "Hep böyle mi konuşursun?" dedi. Ona döndüm. "Gelen kişiye göre değişir." dedim. Kaşları havalandı. "Anladım. Sizi rahatsız ettim herhalde kusura bakmayın." dedi. "Rahatsız olmadım." dedim. "Ne demek olmadım? Bildiğin rahatsız olduğunu söyledin" dedi.

"Öyle bir şey demedim. Gelen kişiye göre değişir dedim." dedim. "Bu benim için kısa cevaplar vererek konuşmaktan kaçınmak anlamına geliyor." dedi. Derin bir nefes verdim. "Bak ben senin bildiğin diğer insanlar gibi değilim. Ben sadece istediklerime konuşurum. Eğer seninle konuşmak istemeseydim konuşmazdım." dedim.

"Of tamam be. Sende çok agresifsin. Askerlerde genetik mi?" dedi. Güldüm. "Ben agresif değilim ve askerlerde değil. Sen çok sakinsin." dedim. Gözlerini devirdi. "Of bitmedi şu merdivende. Yavuz abi buraya çıkarken yaşlanır." dedi. Sırıttım. "Geldik merak etme. Benden bu kadar sıkıldığını söyleseydin keşke." dedim ve Yavuz komutanın odasının önüne gelince onu orada bırakıp yürümeye başladım.

"Hey! Öyle demek istemedim. Yanlış anladın." diyordu Melis. Tabi ki şaka yapıyordum. Fakat bana bu kadar yakın gelmesi hiç normal değildi. Hem de hiç değildi...

Şeyma'dan

Şuan bana güvenmedikleri için zindan gibi bir yere kapatmışlardı. Operasyon saatine kadar açılmazsa naneyi yerdim. Alaya haber vermem gerekiyordu. Yoksa daha başlamadan askerler beni öldüreceklerdi. Ben kara kara düşünürken içeri bir tane terörist girdi.

"Başkan hazırlansın dedi. 1 saat sonra operasyonun var." dedi. Başımı salladım. Bu adam nedense düzgün Türkçe konuşuyordu. Sesi sertti ve vücudu yapılıydı. Bu çocuktan asker olabileceğini umuyordum. Zindandan çıktım ve benim için olan çadıra yürüdüm. Üstümü değiştirdikten sonra tuşlu telefonu çıkardım ve kayıtlı olan tek numarayı aradım. "Koçak1 dinlemede."

"Alacadan Koçak1'e albayı bağla." dedim.

"Emredersiniz komutanım." dedi.

"Alo Alaca?" dedi albay. "Komutanım size bir haber vermem gerek. Bu 1 saat sonraki operasyona hangi tim çıkacak?" dedim. "Daha açıklama gelmedi ama büyük ihtimalle sizin tim Savaş Timi" dedi. "Anladım komutanım. Bunlar beni denemek için sadece beni savaştıracaklar. Kimseyi vurmak istemiyorum. Hangi tim gelirse söyleyin. 2 kere boşa sıkacağım oradan anlasınlar. Ve bana ateş etsinler." dedim.

"Alaca söylediklerin tamam da nasıl vuralım seni?" dedi albay. "Tamam ben 2 askerimizi kolunu sıyırtacağım. Yapmaya çalıştığım bana güvenmelerini sağlamak. Yoksa görev iptal olur albayım." dedim. "Haklısın tamam ciddi bir zarar görülmeyecek şekilde istediğini yapmakta özgürsün." dedi albay. "Emredersiniz komutanım." dedim ve telefon kapandı.

Şimdiden özür dilerim tim. Üzerimi değiştirdikten sonra dışarı çıktım. Dağlık bir arazide gezinmeye başladım. Biraz ilerledikten sonra gözüme az önceki adam çarptı. İleride durmuş telefonla konuşuyordu. Sessizce yanına gittim ve dinlemeye başladım.

"Evet komutanım. Yeni biri geldi. Ondan çok şüphe ediyorum. Asker olabilir. Biliyorum gizli görevleri kendileri söylemediği sürece söylemiyorsunuz fakat ihtiyacım var komutanım." dedi. Sırıttım. Duygularımız karşılıklı asker. "Emredersiniz komutanım." dedi ve telefonu kapattı.

"Birileri beni merak etmiş galiba." dedim. Hemen arkasını döndü. "Senin burada ne işin var?" dedi ve sertçe kolumu tuttu. "Kolumu bırak sana kim olduğumu söyleyeyim." dedim. Anında kolumu bıraktı. Derin bir nefes aldım.

"Ben Şeyma. Kod adım Alaca fakat buradaki ismim Esma. Teğmenim. Özel kuvvetler askeriyim. Bordo bereliyim. Şuan gizli bir görevdeyim." dedim. Hemen hazır ola geçti. Sırıttım. Sessiz bir şekilde tekmil verdi. "Astsubay başçavuş Selim Gezgin, Konya" dedi "Rahat" dedim.

"Sağ olun komutanım benimle bu bilgiyi paylaştığınız için bende gizli görevdeyim." dedi. Başımı salladım. "Allah bize kolaylık versin." dedim. "Amin" dedi.

"Komutanım sizi tek çatışmaya sokacaklar ne yapacaksınız?" dedi Selim. "Komutanımla konuştum. Aynı zamanda keskin nişancı olduğum için bana güvenmeleri açısından askerlerimizi küçük bir sıyrıkla yollayacağız. Askerlerinde bundan haberleri olacak tabi ki." dedim.

"Güzel düşünmüşsünüz komutanım. Ben 1 yıldır buradayım. Daha ne kadar duracağımda belli değil." dedi. Sırıttım. "Görev bu başçavuş. Vatana hizmet boynumuzun borcu. Öl deseler öleceğiz. Yaşa dese yaşayacağız." dedim.

"Haklısınız komutanım." dedi. Başımı ona çevirdim. "Evli misin?" dedim. "Evet komutanım, 8 yaşında bir kızımda var." dedi. Sırıttım. "Görev bittikten sonra bir ziyaret edelim." dedim. "Mutluluk duyarım komutanım. Üzülüyor kızım. Hiç yanında olamadım. Doğru dürüst yüzümü bile bilmez." dedi.

"Haklısın. Bende küçükken babamı çok görmezdim. Tabi o zamanlar 4 yaşlarındaydım." dedim. "Babanız asker mi?" dedi. Başımı aşağı yukarı salladım. "Evet fakat şehit oldu." dedim. "Başınız sağ olsun." dedi. "Vatan sağ olsun" dedim.

"Siz evli misiniz komutanım?" dedi. "Değilim. Daha dün sevgilim oldu be başçavuş" dedim. Güldü Selim. "Hayırlı olsun komutanım. Kim bu arkadaş tanıyor muyuz?" dedi.

"Üsteğmen Yavuz Kızıltürk'ü bilir misin?" dedim. "Elbette bilirim. Kaç kere sırt sırta verdik." dedi. Sırıttım. "Niye sordunuz komutanım?" dedi. "Sevgilim o da." dedim. "Ne?" dedi. Güldüm. "Yavuz komutanıma da bir hayırlı olsun demek lazım. İlk fırsatta arayacağım komutanım." dedi.

Bir an bana döndü. "Komutanım sakın bana Savaş timinden olduğunuzu söylemeyin." dedi. Sırıttım. "Maalesef başçavuş. Savaş timindenim." dedim. "Komutanım size besmeleyle yaklaşsak yeridir." dedi. Gülümsedim.

***

Melis'ten

O asker beni Yavuz'un odasının önüne getirdikten sonra dediğim sorudan dolayı alınmış ve gitmişti. Erkek değil kadın bu trip atıyor. Odanın kapısını çaldım ve komutu bekledim. "Gel" sesi gelince içeri girdim. Yavuz'un bakışları önündeki dosyadan bana döndü.

"Melis hoş geldin buyur geç otur." dedi. "Hoş buldum Yavuz abi de ben hiç oturmayayım. Şeyma'yı soracaktım. Ulaşamadık ta annem evde kara kara düşünüyor." dedim.

"Şeyma dün gece acil bir şekilde göreve gitti fakat bu bildiğimiz görevlerden değil. 2 aya anca gelir. Zaten biz de birazdan operasyona gideceğiz." dedi.

"Anladım teşekkür ederim Yavuz abi. Ben sizi daha fazla meşgul etmeyeyim hem de anneme haber veriyim. Size hayırlı görevler sağ salim gidin, gelin." dedim.

"Sağ ol. Beste teyzeye selam söyle." dedi. "Tabi söylerim. İyi günler." dedim ve odadan çıktım. Benim aklım hala o çocukta kalmıştı. Sanki az önce yanımdayken bir garip olmuştum. Aman be Melis olabilir. Ama göreve gideceklerdi. Az önce dediklerimden dolayı bana kırılmıştı.

Göreve gitmeden önce ondan özür dilemeliydim. Gidip dönememek vardı. Adımlarımı merdivenlere doğru çevirdim. Merdivenlerden indikten sonra binadan çıktım.

Az önceki gibi kamelyalarda oturuyordu. Fakat bu sefer tekti ve yere buruk bir şekilde bakıyordu. Onun yanına doğru yürüdüm. Beni fark etmemişti. Yanına oturdum ve kollarımı göğsümde bağladım. Bakışları bana döndü.

"Bir sorun mu var?" dedi. Başımı aşağı yukarı salladım.

"Evet var." dedim. Kaşları çatıldı.

"Ne oldu?" dedi. Mavi gözlerimi yerden çekip ona baktım.

"Özür dilerim." dedim. Kaşları iyice çatılmıştı.

"Ne için özür diliyorsun?" dedi. Tebessüm ettim.

"O soruyu sorduğumda senden sıkıldığım için demedim. Yorulmuştum ve merak etmiştim. Fakat sen açıklama yapmama izin vermeyerek gittin. Yanlış anladın." dedim.

"Şaka yapmıştım lan bu kadar ciddiye bineceğini tahmin etmemiştim." dedi. Kaşlarım çatıldı.

"Sen bana şaka mı yaptın?" dedim. Sırıttı ve başını aşağı yukarı salladı.

"Pislik. Yok hata bende zaten düşünerek buraya gelip senden özür dilemek benim suçum aptal kafa-" Cümlemi tamamlama izin vermedi ve eliyle ağzımı kapattı.

"Kendine hakarete etme." dedi. Elini ağzımdan çektim. Daha fazla yanında kalmayacaktım. Ayağa kalktım ve çantamı koluma taktım. "O halde sana mükemmel şakalarınla mutluluklar. ben daha fazla durursam kafayı yiyeceğim." dedim.

"Tamam, tamam yapmayacağım. Ama istemiyorsan git tabi." dedi. Gülümsedim. "Oturmak isterdim fakat evde annem bekliyor." dedim. "Ha tamam o zaman." dedi.

"Bu arada ben Melis." dedim ve elimi uzattım. "Bende Tolga, seninle tanıştığıma memnun oldum Melis." dedi ve elimi sıktı. "Bende Tolga." dedim. "Hayırlısıyla gidin gelin. Geldiğinizde bir daha gelirim daha çok otururuz." dedim. Tebessüm etti. "Sağ ol, gelince kahveler benden." dedi. Güldüm.

"Görüşürüz Tolga." dedim. "Görüşürüz Melis." dedi. Yanından geçtim ve askeriyenin çıkışına doğru yürümeye başladım. tam kapıdan çıkarken oturduğumuz yere baktım. Orada durmuş bana bakıyordu. Gülümsedim ve askeriyeden çıktım.

***

Şeyma'dan

Silahların olduğu odada silahları temizliyordum. Bildiğiniz bana köleymişim gibi davranıyorlardı. Bu durum fazlasıyla sinirimi bozuyordu. Operasyona az kalmıştı. Bu süre zarfında gelecek olan timin bizim tim olacağını öğrenmiştim. Sıkacağım kişileri bile belirlemiştim.

Ekim ve Burak'a sıkacaktım. Diğerlerini sağlam göndermezsem kendime sıkardım. Ben düşünürken içeriye bir terörist girdi. "Başkan hazırlansın diyor. Beraber çatışacağımız yere gideceğiz." dedi. Başımı salladım. Ne kadar istemesem de verdikleri kıyafetleri giydim. Yüzüme siyah maskemi geçirdim. Sadece gözlerim görünüyordu.

Bir şey olur diye yanıma tabancamı aldım ve gözükmeyecek bir yere koydum ve çadırdan çıktım. Başkan da kendi çadırından çıkıyordu. Hızlı bir şekilde yanına gittim. Beni görünce kaşları havalandı. "Verdiğimiz maske sana ne kadarda güzel olmuş ha. Bu iş için doğmuşsun sen." dedi. Manyak herif bu asker maskesi tabi ki güzel duracak. Askerlerden çalmış lavuklar.

"Sağ ol başkan. İzin verirsen devam da edeceğim." dedim. Sırıttı. "İsim neydi senin canım?" dedi. Manyak herif yaşından başından utan 45 yaşında adamsın. "Esma" dedim. "İsminde senin kadar güzelmiş." dedi ve yürümeye başladı. Yanında yürümeye başladım. "Başkan bu askerler bizim orada olacağımızı nereden biliyorlar? Yoksa aralarında adamlarımız mı var?" dedim.

"Özel kuvvetler timinden bir adamım var. Bütün konuşulanları bana söyler." dedi. Nasıl yani Özel Kuvvetlerde köstebek mi var? Vay anasını sayın seyirciler.

Arabalara gelince hepimiz bindik ve çatışma olacak yere doğru gitmeye başladık. Bir yandan da düşünüyordum. Köstebek kimse döndüğümde onun ümüğünden getirecektim. Şerefsiz köpek. Özel kuvvet askeriymiş bir de. Döndüğümde bunu albaya bildirmeliydim.

Az bir süre sonra arabalar durdu. Yandan bir terörist hemen koluma girdi ve beni araçtan indirdi. Başkan yanımıza doğru geldi. "Hadi bakalım Esma göster bize marifetlerini" dedi Başkan. Bu arada adamın ismi Başkanmış. "Sizin bana olan güveninizi boşa çıkarmayacağım." dedim ve kayaların arkasına siper aldım. Başkan ve araçlar gitmişti. Beyefendiler çatışma bittikten sonra izimi belli etmeyecek şekilde yürüyerek gelmemi istediler.

Bir süre sonra diğer tepeden tim göründü. Buradaydılar. Hemen onlarda siper aldılar. İlk atışı tabi ki ben yapacaktım. İlk önce 2 kere boşa sıktım. Hemen anladılar ben oluğumu. Hepsinin üzerinde gözlerimi gezdirdim. Ekim ve Burak yan yanaydılar. İlk atışımı Ekim'e yaptım. Kolundan vurulmuştu. Hemen Burak'ında kolundan vurdum. Bir anda karşıdan bir kurşun geldi ve karnıma isabet etti. Acı içinde inledim. Böyle anlaşmamıştık. Bana zarar gelmeyecekti...

Yavuz'dan

Görevin olacağı dağa gelmiştik ve hepimiz hazırdık. Bir kaç dakika sonra 2 tane boşa kurşun sıkıldı. Bu Alacaydı. şerefsizler onu tek çatıştırıyorlardı. Birden Ekim'i vurdu. Demek ki vuracağı kişileri belirlemişti. Ardından bir kurşun daha attı bu da Burak'a gelmişti. Birazdan biz geri çekilecektik fakat birden bir kurşun sesi daha duyuldu. Siktir. Ekim Alacayı vurmuştu.

Hemen Ekim'e döndüm. "Ne yapıyorsun sen? Karşındaki terörist değil, Alaca." dedim. "Teröristlerin arasındaysa benim için terörist." dedi. "Ne diyorsun sen? O senin üstün lan. Kadın gizli görevde." dedi Tolga. "Hemen Fatih albaya söyleyelim. Ekim'in cezasına o karar verir. <bu yaptığın Şeyma komutanımı tehlikeye atmaktan başka bir şey değildi Ekim. Ya o kurşun kalbine gelseydi? O zaman ne bok yiyecektin?" dedi Ege.

"Ona bir şey olsaydı ilk önce ben senin façanı yakarım Ekim." dedim. "Neden Alaca senin için bu kadar önemli?" dedi. Sinirle soludum. "Bu seni ne ilgilendiriyor lan? Karşında komutanın var doğru konuş." dedim. Hiçbir cevap vermedi ve az ileri gitti.

Yazarınızın Anlatımından

Ekim az ileri gitmişti. Demek Alaca gizli görevle teröristlerin arasına sızacaktı ha? Ekim asla buna izin vermezdi. Telefonunu çıkardı ve başkanı aradı. Telefon 2. çalışta açıldı.

"Söyle" 

"Başkan, benim."

"Tanıdım. Bir sorun mu var?."

"Evet, sizin şu örgüte katılmak isteyen kadın var ya. O aslında özel kuvvetler askeri. Alaca komutan. Ne yapacaksan yap hallet kadını. Az önce karnından vurdum gerisini sana bırakıyorum." Dedi Ekim.

"Demek askermiş ha. Aferin gerisi bende. Asker hanım oyun istiyorsa oynamak lazım. Mızıkçılık yapamayız." dedi Başkan...

-7. Bölüm Sonu-

Sizce Alaca'ya ne olacak?

Melis ve Tolga hakkında ne düşünüyorsunuz?

Alaca ve Sancak hakkında ne düşünüyorsunuz?

!!OY VE SATIRLAR ARASI YORUM!!

Şeyma Instagram: seymaagürenn

Ebrar Instagram: ebrarrsezerr

Yazar Instagram: loresimaxx

Yazar Yt: Eylulunuz2

Yazar TT: eyluluskoom_


Loading...
0%