Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. BÖLÜM

@eysanyagmurberber

İyi okumalar dilerim. 💚

 

EĞER BİRİNİ ALLAH'A EMANET EDERSEN, ONU GÖRMEDEN ÖLMEZMİŞSİN. O YÜZDEN SENİ ALLAH ' A EMANET EDİYORUM.

 

 

 

Bölüm On Bir - VEDA

 

 

 

'' Madem öyle, bu kitabı sana seni de Allah emanet ediyorum Ahsen. ''

 

ÜSTEĞMEN ARSLAN ÖZTÜRK 'DEN

 

Ondan sonra Ahsen uyumuş, Minel komutan gelmişti. Gelirken kahve getirmişti onu içmiştik. Bu gece Yusuf ile dönüşümlü şekilde nöbet tutacaktık.

 

Ahsen uyanmış, yemek yemişti - sadece çorba içmişti bizim zorumuzla - en azından midesine sıcak bir şeyler inmişti. Yusuf gelmiş, Minel komutan gitmişti.

 

Odada oturmuş sohbet ediyorduk. Ağrı kesicinin etkisi geçmişti. O yüzden Ahsen 'in ağrısı vardı.

 

Hemşireyi çağırmıştık. Serumunu yenilemişti. Bizimle biraz sohbet ettikten sonra tekrar uyumuştu. Yusuf sigara içmek için bahçeye çıkmıştı.

 

Yatağının kenarına oturdum saçlarını okşadım. Dikkatlice dudağının kenarına dokundum. Ben canını acıtmamaya özen gösterirken onlar hiç düşünmeden acıtmıştı canını.

 

'' Her canının yandığı saniyeden hesabını onlara soracağım Üsteğmenim. Sana söz. Asker sözü. ''

 

Kalkıp koltuğa oturdum. Yusuf gelmişti '' Komutanım çıkın istiyorsanız ben dururum. ''

 

'' Yok, iyi böyle. ''

 

'' Kaç saattir buradasınız hava alın size de iyi gelecektir. ''

 

'' Peki, madem, gel terasta çay içelim. ''

 

Çayları alıp terasa geçtik. Teras bu kattaydı.

 

Korkulukların önünde durup şehri izlemeye başladım. Yarım saattir terasta duruyorduk. Telefonumu da almamıştım odaya girdiğimde sessizce telefonumu alıp kapıya yöneldim.

 

'' Ne olur... Dokunma. '' ses duyduğum da arkama döndüm. Ahsen 'den geliyordu. Hızlı nefes alıp veriyordu. Kötü bir rüya görüyor olmalıydı.

 

Yanına gittim. '' Ahsen, Ahsen kalk. Rüya görüyorsun. ''

 

'' Dokunma '' diyerek hızlıca kalktı. Hala nefes nefeseydi. Telaşla etrafına baktı.

 

Korku dolu gözlerle bakıyordu.

 

Ben bu korku dolu bakan gözlerin hesabını soracaktım.

 

Koluna dokundum. '' Sakin ol, nefes al... Ahsen. '' kafasını göğsüme yasladım. Nefesini düzene sokmuştu. '' Hadi, uyu. ''

 

Hiçbir şey demedi sadece dediklerimi bir bir uyguladı.

 

Kafasını yastığa koydu yorganı üzerine çektim. Yataktan kalkacakken mırıldandı. '' Gitme, beni bırakma. ''

 

'' Buradayım, bırakmam. '' yanına uzandım.

 

'' Arslan, öbür tarafa yat kolun acıyacak. '' gülümsedim.

 

'' Senin canının acısından önemli değil. ''

 

💂‍♂️

 

Ertesi sabah gözlerimi Ahsen 'in yanında açmıştım. Bütün gece beraber uyumuşuz. Sessizce yataktan kalktım. Kolum acıyordu. Gece boyunca üzerine yatmıştım ondan olmalıydı.

 

Kapı çaldığında hemşire ile birlikte Yusuf gelmişti. Hemşire koltuğu gösterdi. '' Buyurun oturun, kolunuza pansuman yapalım.''

 

Başımı sallayarak koltuğa geçtim. Hemşire kolumu tekrar sardıktan sonra gitmişti. '' Çıkış işlemleri tamam, Ahsen uyandıktan sonra çıkabiliriz. ''

 

'' Tamamdır paşam. ''

 

Ahsen uyanmıştı, doktor gelmiş son kez kontrol etmişti. Bizi ise yanında durmamız konusunda uyarmıştı. Ahsen hazırlandığın da arabaya binip askeriyeye yol aldık.

 

Yoldayken haber verdiğimiz için bizi kapıda karşılamışlardı. Herkes Ahsen ile sarılıp geçmiş olsun dileklerini söylemişlerdi. Normalde odası üst kattaydı ama ne olur ne olmaz girişe yani bizim odaların olduğu kattaki bir odayı hazırlamışlardı.

 

Kendine bir şey yapmazdı elbet ama içinde olduğu psikolojik durumu bilmiyorduk. Bizim gelmemizi bekledikleri için yemek yememişlerdi. Bizde çok açtık.

 

Ahsen yemek hazır olana kadar duş alıp dinlenecekti daha sonrasında yemekhanede hep birlikte yemek yiyecektik.

 

Ahsen odaya geçtiğinde bende odama çıktım hızlıca bir duş alıp üzerimi giyindim.

 

Hepimiz yorulmuştuk, ama değmişti günün sonunda hep birlikte geri dönmüştük.

 

Çok şükür...

 

Biraz kitap okuyup kafamı dağıtmaya karar verdim.

 

...

 

Yaklaşık bir saat sonra yemek hazırdı. Ahsen'nin kapısının önüne geldim kapıyı tıklattım.

 

İçeriden '' Gel! '' dediğini duydum. Kapıyı açtım. Yatağını düzeltiyordu.

 

'' Ahsen, dur sen yorma kendini ben hallederim. ''

 

'' Yok, iyim ben hareket etmiş olurum en azından. '' diyerek itiraz etti.

 

'' Biraz daha iyi misin? '' diye sordum. Yastığını düzeltirken kafasını salladı.

 

'' Hadi gidelim, çok acıktım. '' gülümsedim.

 

'' Olur, gidelim üsteğmenimiz daha fazla aç kalmasın. '' Ahsen 'de gülmüştü.

 

Odanın çıkıp yemekhaneye doğru yürümeye başladık ne o konuşmuştu ne de ben. Yemekhaneye geldiğimizde bizimkiler gelmiş masaya oturmuş bizi bekliyordu.

 

Masaları birleştirmiş uzun olmasını sağlamıştık. Bizden başka da kimse olmayacaktı. En başta karşılıklı olarak Minel ve Erdem komutan oturuyordu onların yanına da biz geçmiştik.

 

Ahsen şimdi karşımda oturuyordu.

 

'' Öncelikle geçmiş olsun Ahsen kızım, çok şükür sağ salim geldin. O teröristlerin hepsi şuan sorguda. Hepinizin eline sağlık çok iyi iş çıkardınız sizinle gurur duyuyorum. '' dedi Erdem komutan yüzündeki silinmeyen gülümsemesiyle.

 

'' Öyle gerçekten, hepinize teşekkür ederim. Bizi yalnız bırakmayıp burada ağırladınız. Kurtardınız, hakkınızı nasıl öderiz. '' dedi Minel komutan en içten samimiyetiyle.

 

'' Siz iyi olun da komutanım. ''

 

'' Hadi madem, bekletmeyelim daha fazla aç kalmayın. Afiyet olsun. ''

 

Yemek yeme faslımız keyifli olmuştu. Uzun zamandır ilk defa bu kadar keyifli yemek yemiştim ve de bu kadar çok yemiştim.

 

Göreve gittiğimizde bazen ne yemek yerdik ne de su içerdik. Sadece göreve odaklanırdık. Bazen de hızlıca bir şeyler atıştırırdık.

 

Ama değerdi, her şeye.

 

Arada sıra da göz ucuyla Ahsen'i gözetliyordum. İyi gibi gözüküyordu. Yemek faslı bitmiş, çaya geçmiştik.

 

'' Burada kaldığımız süre boyunca bize sahip çıktığınız teşekkür ederiz. Ama birkaç güne buradan ayrılacağız. Bu bir veda yemeği bile sayılabilir. Eşyalarımızı ufaktan taşımaya başlasak iyi olur. ''

 

'' Bir süre daha kalın, acele etmeyin. '' dedi Erdem komutan.

 

'' Burada da yürütmeye çalışıyoruz ama vatan beklemez. ''

 

'' Haklısınız. ''

 

Biraz daha sohbet ettikten sonra herkes yavaş yavaş odasına çekilmeye başladı. Ahsen'de kalkmak isteyince onunla birlikte kalktım.

 

'' Kremini dudağına sürmeyi unutma olur mu? ''

 

'' Olur, unutmam merak etme. ''

 

Kapının önüne gelmiştik. '' Hadi geç sen. Dinlen odama geçeyim ben. '' gidecekken Ahsen'in bana seslenmesiyle durdum.

 

'' Arslan. ''

 

'' Gitme, gel konuşmak istiyorum. ''

 

Endişeyle. '' Olur, konuşalım tabi ama bir şeyin yok değil mi? İyisin. '' dedim.

 

'' İyiyim. '' kapıyı açtı.

 

'' Gel '' dedi içeri girerken. Ahsen önde ilerlerken bende arkasından odaya girip kapıyı kapattım.

 

Sandalyeye oturacaktı ki durdurdum. '' Yatağa geç, rahatına bak. '' yatağa oturduğun da eliyle yatağı gösterdi. '' Gel sende. ''

 

Yatağın kenarına oturdum.

 

'' O an, orada olmamayı diledim. Gözlerimi kapadım burada olmayı hayal ettim. Zaman o kadar yavaştı ki hiç geçmeyecekmiş gibi. İlk başta onlara dirensem de vücudum aldığı darbelere dayanamamıştı. '' derin bir nefes aldı ve konuşmasına devam etti.

 

'' içimden sürekli sizin gelmenizi diledim. Bunu sürekli tekrar ettim, gelip beni kurtaracağınızı kendime hatırlattım. Eğer bunu yapmasaydım kendime gelemezdim. Tabi sizde gelmeseydiniz. ''

 

'' Seni görmek, azalan gücümü, yitirdiğim umudumu güçlendirdi. Var etti. '' konuşmasını bitirmiş ve derin bir nefes vermişti. Artık konuşma sırası bendeydi.

 

'' Biz operasyondan geldiğimizde, sizin gittiğinizi öğrendim. Daha sonra senin haberin geldi. Birkaç şüpheli yere gittik oralarda seni bulamayınca delirdim, endişelendim. Senin olduğun yere geldik. Teröristlerle mücadele ettikten sonra içeri girebildik. Sonrasını zaten biliyorsun. ''

 

'' Biz oraya girmeden önce senin fotoğrafını gösterdiler, onu gördüğüm an delirdim. '' derin bir nefes aldım ve konuşma sırasını ona verdim.

 

'' Çok korktum Arslan, sizin yardıma ihtiyacınız olduğunu duyunca bir şey olacak diye ödüm koptu ama bizim de operasyona gitmemiz gerekti. Bunu da yaşayınca seni göremeyeceğim sandım. ''

 

Dizimin üzerinde olan elimi tuttu.

 

'' Ama sen geldin, kurtardın. Hem ruhumu hem beni. ''

 

'' Ve artık buradan gidiyoruz. Sana özel bir şekilde teşekkür etmek istedim. Arslan... Gerçekten teşekkür ederim. Yaşattığın her şey için. Hissettirdiğin her şey için. ''

 

'' Ben de teşekkür ederim, hissettirdiğin her şey için. '' o anda Ahsen hiç beklemediğim bir anda beklemediğim bir şey yaptı.

 

Yüzüme doğru yaklaşarak yanağımdan öptü. '' İyi geceler Arslan. ''

 

'' İyi geceler Ahsen, yan odadayım zaten biliyorsun bir şeye ihtiyacın olursa söylemekten çekinme. ''

 

Yataktan kalkıp kapıya doğru gittim. Kapıyı açıp Ahsen'e bir kez daha bakıp çıktım. Odam hemen yan taraftaydı odama girdiğim de kalbimin hızlı attığını fark ettim.

 

Kitap okuyacaktım. Masamda ki kitabı alıp yatağa oturdum kaldığım sayfayı açıp okumaya başladım.

 

Kitabı okurken hala aynı sayfada olduğumu ve okuduğumu anlamadığımı şiir kitabı okurken gülümsediğimi fark ettim.

 

Ah Ahsen...

 

Doğru dürüst gülmeyen, ciddi bir üsteğmenken ne hallere getirdin...

 

💂‍♂️

 

Gece arada Ahsen'i kontrol etmiştim. Her gittiğim de ise mışıl mışıl uyuyordu. Hastane odasında ki gibi bir şey olmamıştı. Kalkıp üzerimi değiştirdim. Odadan çıktığım da Erdem komutanımı gördüm. Bana doğru gelirken asker selamı verdim.

 

'' Günaydın komutanım. ''

 

'' Günaydın Arslan, Ahsen ile birlikte yemekhaneye gelin Minel Hanımlar gitmeden önce kahvaltı edeceğiz ondan sonra gidecekler. ''

 

'' Emredersiniz komutanım! '' komutanım yemekhaneye doğru gittikten sonra Ahsen 'in odasının kapısını çaldım. İçeriden '' Gel '' sesini duyduğum da kapıyı araladım.

 

'' Günaydın. '' dedim kapıyı çok açmadan.

 

'' Günaydın, gelsene ''

 

'' Yok, rahatsız etmeyeyim yemekhanede kahvaltı edeceğiz. ''

 

'' Geliyorum hemen. '' kafamı sallayıp kapıyı kapadım.

 

Bir iki dakika sonra odadan çıkmıştı. '' Nasılsın? '' diye sordum yemekhaneye giderken.

 

'' Ben iyiyim, asıl sen nasılsın. Kolun nasıl? '' dedi endişeli bir şekilde.

 

Ahsen sorana kadar kolumu unutmuştum... Kafam o kadar çok Ahsen doluydu ki...

 

'' Kolum iyi, bir şeyi kalmadı. '' arada sırada acıyordu tabi. Çaktırmayalım.

 

Yemekhaneye geldiğimizde konuşmamızı sonlandırmış yerlerimize oturmuştuk. Komutanlarımız hariç herkes gelmişti.

 

Bir süre sonra komutanlarımız da gelmiş masaya oturmuşlardı. Onların gelmesiyle kahvaltımızı etmeye başladık.

 

Bu kahvaltının bitmesini hiç istemiyorum. Bu kahvaltı bitince onlar gidecekler ve ben gitmelerini istemiyorum. Burada kalmalarına o kadar alışmıştım ki.

 

Kahvaltıdan sonra odama geçmiş öyle bahçeye çıkmıştım. Eşyalarını arabaya yüklemiş onlardan önce göndermiştik.

 

Veda vaktiydi.

 

İlk olarak Minel komutan ile vedalaşmıştık. Timin diğer üyeleriyle de vedalaştıktan sonra sadece Ahsen kalmıştı.

 

İlk olarak sarıldık. Ayrılmadan kulağıma fısıldadı. '' eğer birini Allah'a emanet edersen, onu görmeden ölmezmişsin. O yüzden seni Allah'a emanet ediyorum. ''

 

Kollarını çekip bir adım geriye gitti. '' madem öyle. ''

 

'' Bu kitabı sana seni de Allah emanet ediyorum Ahsen. '' geçen günlerde bahçe de saçını ördüğüm zaman gördüğü şiir kitabıydı. Onu istemişti benden vermez isem içimde kalırdı.

 

'' Unutmamışsın. Ama veda ediyoruz bir daha görüşme imkânımız olur mu ki? ''

 

'' Her vedalar bir birliktelik doğurur. ''

 

'' Her vedalar günün birinde kavuşmalar barındırır. ''

 

'' Her kavuşmanın da bir vedası olur. '' dedim. Kitabın içini açıp küçük kâğıdı gösterdim telefon numaram yazıyordu.

 

Komutanının çağırmasıyla arabaya gitmek zorunda kalmıştı. Araba askeriyeden çıkıp gözden kaybolmuştu.

 

Bu vedanın bize günün birinde kavuşma yaşatacağını henüz bilmiyordum tabi.

 

Bu kavuşmanın günün birinde vedası olacağını da....

 

 

 

 

Bölüm sonu. Umarım beğenmişisinizdir.

 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Twitter üzerinden #vatansağolsunkitap etiketi ile destek olabilirsiniz.

 

Instagram - Eysan.yagmur / Eysan.yagmurkitaplari

 

Sizleri seviyorum, görüşmek üzere. 🤎

 

 

Loading...
0%