Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. BÖLÜM

@eysanyagmurberber

Herkese merhabaaa, yeni bölüm ile karşınızdayım. İyi okumalar dilerim. ❤

 

'' Üsteğmen Arslan benim kalbimin atış hızını değiştiriyor, dengemi bozuyor. ''

 

 

 

Bölüm On Üç - YER ALTI CEHENNEMİ

 

 

 

'' ÜSTEĞMEN ARSLAN ÖZTÜRK 'DEN ''

 

 

 

Yemekten sonra Yiğit'in fikriyle langırt oynamaya karar verdik. Yusuf ve ben bir takım.

 

Eymen ve Yiğit bir takım olmuştu. Eren 'i albay çağırdığı için onun yanına .

 

2 - 1 Yusuf ile biz öndeydik. Oldukça keyifli geçiyordu. Şuan da kaybettikleri için Eymen itiraz etse de eğleniyorduk.

 

'' Siz kesin hile yapıyorsunuz, bir daha oynayalım komutanım. '' dedi Eymen itirazla. Çocuk gibiydi.

 

'' Tamam, sen kendinizin kaybettiğini inanana kadar oynarız. Kaybedersiniz. ''

 

Eymen bir şey demeyip koltuğa oturmuştu. Bu haline gülmeye başladık. Oyunu o kadar içselleştirmişti ki kaybettikleri için üzülüyordu.

 

Beraber oturup televizyon izlerken telefonumdan gelen bildirim sesiyle dikkatimi oraya verdim. Telefona baktığım da kayıtlı olmayan bir numaraydı.

 

Kaşlarımı çattım. Kim olabilirdi ki? Mesaja girip yazılanı okumaya başladım.

 

Turgut Uyar'ın şiiriydi.

 

Ahsen yazmıştı.

 

Ezbere bilirdim şiiri, Ahsen'e verdiğim kitaptı.

 

Mutluluktan havalara uçmamak için zor tutuyordum. Hızlıca ayağa kalktım. '' Ben odama geçiyorum, iyi seyirler size. ''

 

'' Sağ olun komutanım. ''

 

Hızlıca odama geçtim.

 

Kapıyı kapadım. Kalbimin hızlandığını hissediyor, kalp atışlarımın sesini duyuyordum.

 

Görüldü atmış olmamak için mesajlara girdim. Şiirin hepsini yazmamıştı.

 

Ben tamamlamaya karar verdim. İçimde sanki karşımdaymış da ona söylüyormuş gibi hisle tekrar ederek yazdım.

 

'' Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar. ''

 

'' Şu aranıp duran korkak ellerimi tut. ''

 

'' Bu evleri atla bu evleri de bunları da

 

Göğe Bakalım... ''

 

Göndere bastıktan sonra çıkmadan bekledim. Mesaj gelmemişti, niye gelmemişti ki.

 

Göndereli beş saniye olmuştu...

 

Ayağa kalktım odada oradan oraya yürüyordum. Mesaj sesi geldiğin de telefonuma baktım. Teşekkür etmişti. Gülümsedim. Ardından elim klavyeye giderek o cümleleri yazdım.

 

' Lafı bile olmaz güzel üsteğmenim. ''

 

Daha sonrasında hemen iyi geceler mesajı göndermişti. Mesajlaşma bitmişti kısa da olsa ama beni mutlu etmeye yetmişti.

 

Verdiğim kitabı o gün içinde okumaya başlamış ve bana yazmıştı... Nasıl mutlu olmayayım ki.

 

Mesajları birkaç kere daha okuduktan sonra telefona kaydetmediğim aklıma geldi. Ahsen ne diye kaydetmişti bilmiyorum ama ben biliyordum.

 

Ad soy ad kısmına girdikten sonra ekranda yazı belirdi.

 

'' 'Güzel Üsteğmenim' kişisi kaydedildi! ''

 

Acaba Ahsen ne diye kaydetmiştir. Kaydetmiştir değil mi?

 

Bunu öğrenmeyi aklıma kazıyarak telefonu kapatıp yatağın üzerine koydum.

 

Aklım durmuştu. Ne yapacaktım ki ben şimdi unuttum.

 

Üsteğmen Ahsen Yıldırım; benim aklımı başımdan alıyor arkadaşlar. Yataktan kalkıp kapıya gittim. Kapıyı açıp dışarıya baktım. Ne yapmalıydım? Genellikle konuşulduktan sonra ne yapılırdı ki? Şuan hiçbir şey düşünemiyorum.

 

Çocukların yanına gitmeye karar verdim. Odanın kapısını kapattım. Yanlarına gittim langırt oynuyorlardı.

 

'' Bıkmadınız mı? '' dedim kapıdan girerken. Tekli koltuğa oturdum.

 

'' Yapacak başka bir şey yok ki komutanım. '' Eymen. Haklıydı Eren ise ortalıkta gözükmüyordu.

 

'' Eren komutanın yanında mı hala? '' diye sordum bizimkilere.

 

'' Sanırım komutanım gelmedi buraya. '' Yusuf cevaplamıştı. Kafamı salladım. Onlar ise oyun oynamaya devam ettiler.

 

Birkaç dakika sonra ise koşarak Eren gelmişti. Kapıda durdu nefes nefese kalmıştı.

 

'' Erdem Albayım sizleri çağırıyor komutanım. Acilen. '' hızlıca ayağa kalktım. '' Gidiyoruz. ''

 

Vakit kaybetmeden Albayın yanına geldik. Asker selamı verdik. '' Gelin oturun çocuklar ''

 

Masanın önündeki sandalyelere oturduk. '' Fazla uzatmayacağım Sokur'un evini bulduk. Erenle birlikte ona çalışıyorduk. Hemen hazırlanıp operasyona çıkacaksınız. Ayrıntıları sizinle paylaşacağım ama. ''

 

'' Ama? ''

 

'' Bu operasyon fazlasıyla zor olacak birkaç gün ya da bir hafta bilemiyorum sürebilir. Şöyle, biliyorsunuz ki Sokur yer altında yaşıyor evi orası. O yüzden oraya inmeniz gerekecek. Sokur'un yaşam alanı oluşturduğu yüzlerce yer altı var fakat biz sadece bir tanesini tespit edebildik. ''

 

Komutanım konuşmasını bitirip masanın üzerine harita koydu. '' Bu gideceğiniz yer altı oldukça önemli hem bizim için hem de Sokur için. Geçen günler de bir görüşme gerçekleştirdi. Para karşılığın da füze, silah ve birçok mühimmat satın aldı. Onları almasının sebebi yakın zamanda saldırı planı düzenlemesi ve bunu bizim önlememiz gerekiyor. '' haritada kırmızı olarak işaretlenmiş yeri gösterdi.

 

'' Burası bahsettiğim Sokur'un yaşadığı evi. '' biraz geride işaretlenen sarı noktayı gösterdi. '' Bu nokta ise sizin yer altına giriş noktanız. Siz oraya varmadan önce sizin için açılacak. Oradan giriş yapıp Sokur 'un olduğu yere ulaşacaksınız. ''

 

'' Size güveniyorum aslanlarım! Allah yardımcınız olsun! '' hepimiz ayağa kalkıp asker selamı verdik.

 

'' Emredersiniz komutanım! '' Erdem Albay çıktıktan sonra biz de hazırlanmak için gittik. Time döndüm. '' en geç beş dakika içinde bahçede olacaksınız. ''

 

Kafalarını salladılar. Hızlıca hazırlanmaya koyulduk. Helikopter ile gidemezdik ses ile dikkatlerini çekerdik ve planımız alt üst olabilirdi o yüzden arabayla gidecektik.

 

Bu biraz uzun sürse de planı riske atamazdık.

 

Tim vaktinde bahçeye çıkmıştı. Taburun önünde ki arabaya binip yol aldık.

 

....

 

Yaklaşık üç saatin sonunda belirlenen noktaya varmıştık. Komutanında dediği gibi bizim için delik açılmıştı. Yer altına oradan giriş yapacaktık. Arabadan inip temkinli bir şekilde bizim için işaretlenen yere geldik. Sırayla yer altına indik.

 

Karanlık olduğundan kaskımızda bulunan fenerlerle yolu aydınlatıyorduk. Sokurun olduğu yere ne zaman varırdık bilinmez ama önümüzde oldukça uzun bir yol olduğu kesindi.

 

Yaklaşık bir saat boyunca yürümüştük. '' Beş dakika ara. ''

 

Her türlü ihtimale karşı yanımızda getirdiğimiz su, kraker ve bisküvilerden atıştırdık. Onlardan da azar azar yedikten sonra yola kaldığımız yerden devam ettik.

 

İdareli bir şekilde kullanmamız gerekiyordu. Yolda ilerlerken '' Komutanım buradan çıktıktan sonra kebapçıya gideriz değil mi? '' diye sordu Eymen.

 

'' Gideriz tabi. ''

 

Yarım saat kadar da yol yürükten sonra önümüze oldukça büyük bir kapı çıktı.

 

Kapıda ise yazı yazıyordu.

 

'' SOKUR'UN YER ALTI CEHENNEMİNE HOŞ GELDİNİZ! '' yazının altında ise iskelet amblemi vardı.

 

Kapıya tekme attığımızda bir kerede açılmıştı. Sırayla içeriye girdik. Bizi önce koridor karşıladı. Koridoru aştıktan sonra salona benzer oturma alanının olduğu yer çıktı. Salona bağlı iki tane kapı vardı. Sağ taraftaki kapıyı açtığımızda mutfaktı.

 

Kapıyı kapatıp sol taraftaki kapıya yöneldik. '' Komutanım, kimsenin olmaması ve bizim rahatça her yere girmemiz tuzak olabilir mi? '' diye sordu Yusuf.

 

'' Olabilir Yusuf o yüzden bu kapıyı açarken oldukça dikkatli ve temkinli olmalıyız. ''

 

Kapıya yaklaşıp kolunu aşağıya indirdim. Açılmıştı.

 

İçeriye baktığımda görünürde kimse yoktu. İçeriye girdik.

 

Hayretle etrafa bakıyorduk. Burası Sokurun odasıydı. Duvarda onun resmi ve kapıda gördüğümüz iskelet amblemi vardı.

 

'' Komutanım! '' Eymen'nin seslenmesiyle sesinin geldiği yere döndüm. Odada bir kapı daha vardı onu açmıştı. Yanına gidip baktım.

 

İçeride bir süre bilgisayar ve çeşitli aletler vardı. Sokur burayı çok sistemli bir şekilde düzenlemiş. Bütün her yeri gezmiştik ama komutanın bahsettiği mühimmatlar yoktu.

 

Sistem bizim anlayacağımız bir şekilde düzenlenmişti. Sokurun odasında da bir şey yoktu.

 

Yusuf 'a döndüm. '' Taburu ara, bir şey bulamadığımızı çıkacağımızı söyle. '' Yusuf taburu ararken bir şey bulma ümidiyle etrafa bakıyordum.

 

'' Komutanım '' dedi Eymen tereddütle. Ona baktım.

 

'' Bakın '' diyerek bilgisayarların olduğu odayı gösterdi. Bilgisayarda geri sayım sayacı vardı.

 

'' Odanın kapısını açtıktan sonra devreye girmiş acilen uzaklaşmamız lazım komutanım tuzak bu. '' dedi Yiğit.

 

'' Sen bir yolunu bulup devre dışı bırakamaz mısın? '' bomba imha uzmanıydı.

 

'' Kablonun nerede bağlı olduğunu ve nereden uzandığını göremiyorum yerden yağmış olmalılar. ''

 

'' Komutanım, Albay. '' Yusuf telefonu uzatırken elinden aldım. '' Komutanım, tuzak var çıkmamız gerek. ''

 

'' Olabildiğince çabuk olun, oranın başka bir çıkışı yok geldiğiniz yönden gitmeniz gerek kandırmışlar bizi. ''

 

Telefonu kapatmadan ilerlemeye başladık. Salona gelmiştik. Kapıdan çıkarken ilk olarak yer sallandı.

 

Ardından büyük bir gürültü koptu. Sonrası karanlık...

 

Bölüm Sonu.

 

Umarım beğenmişsinizdir. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.

 

İnstagram da #vatansağolsunkitap etiketi ile paylaşım yaparak destek yapabilirsiniz.

 

sizleri seviyorum, görüşmek üzere. ❣

 

instagram: Eysan.yagmur / Eysan.yagmurkitaplari

 

 

 

Loading...
0%