Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. BÖLÜM

@eysanyagmurberber

Merhabalar hepinize on dördüncü bölümümüz geldi. İyi okumalar dilerim. ❤

 

 

 

'' SOKUR'UN YER ALTI CEHENNEMİNE HOŞ GELDİNİZ! ''

 

Bölüm On Dört – TABURU KAPLAYAN KASVET

 

 

 

YAZAR ANLATIMINDAN

 

Taburda endişe rüzgârı esiyordu. Tim operasyona gittikten sonra gelen koordinatlara göre Sokurun orada olmadığı öğrenilmişti. Ekranda ise

 

'' Beni ben istersem bulabilirsiniz. '' yazısı yansımıştı. Kaynağını ise bulamamışlardı. Albay Erdem Kılıç, timine bağlanmaya çalışsa da başaramamıştı. Tuzaktı orası.

 

Sokur orayı yalandan hazırlanmıştı gerçekte kullandığı bir yer değildi. Oyuna getirmişti.

 

Tim, albayı aradığın da içi biraz olsun rahatlamıştı. Tek temennisi timinin oradan sağ salim bir şekilde çıkmasıydı. Telefonu kapamamış irtibatta kalmak istemişti.

 

Telefondan gelen gürültü ve ardından cızırtı sesi... '' Arslan, Arslan beni duyuyor musun? '' telefondan ses gelmeyince telsize geçti.

 

Belki bir umut diye düşündü.

 

'' Yuvadan, Vatan Timi beni duyuyor musun? Tamam. '' bekledi. Ama telsizden de ses gelmedi.

 

Destek ekibe ve hastaneye haber verdi. Olay yerine gideceklerdi. Albay Erdem Kılıç'ta gidecekti. Timini böyle bir durumda yalnız bırakamazdı. Yarbay'ını aradı.

 

'' Komutanım, acil durum. Vatan timinden haber alamıyorum. Olay yerine intikal ediyorum. ''

 

'' Tamam, Erdem geliyoruz. ''

 

Her ne kadar basına sızması önlense de engel olunamamıştı. İki saatin sonunda her yere yayılmıştı.

 

Albay Erdem Kılıç Ekip araçları ile birlikte olay yerine gelmişti. Hızlıca arabadan indi. O sırada Albay da gelmişti. İleride göçük meydana gelmişti.

 

Ekipler, yarbay ve albay herkes vatan timi için çabalıyordu. Enkaza doğru bağırıp, seslerini duyurmaya çalışıyorlardı.

 

'' Arslan! ''

 

'' Yusuf ''

 

' Eymen! ''

 

'' Eren! ''

 

'' Yiğit! ''

 

Ne kadar bağırsalar da Vatan timinden ses alamadılar...

 

💂‍♂️

 

Üzerinde ki ağırlık hissiyle uyanmıştı Arslan. Öksürmeye başladı her yeri toz toprak olmuştu. Ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Kulağı çınlıyordu.

 

Yormadı kendini. Kendine geldiğini hissettikten sonra açtı gözlerini ilkte bulanık görse de sonra düzelmişti.

 

Hatırlamıştı. Operasyona gelmişlerdi ama sokur onlara tuzak kurmuştu. Doğrulmaya çalıştı ama üzerinde ağırlık vardı içinde oldukları yer altı üzerlerine çökmüştü. Sağ tarafa baktı. Yusuf yatıyordu.

 

'' Yusuf! Yusuf! '' seslenmesiyle Yusuf gözlerini açmaya başladı.

 

'' Komutanım! '' diyerek kalkmaya çalıştı ama acıyla inleyerek geri yatmak zorunda kalmıştı. '' İyi misin? Bir şeyin var mı? '' diye sordu Arslan endişeyle.

 

'' Bacağım, bacağım komutanım hareket ettiremiyorum çok acıyor. ''

 

'' Tamam, zorlama bacağını. Çıkacağız buradan. ''

 

Dışarıdan herhangi bir ses gelmiyordu. Boğazım o kadar kuruydu ve suya o kadar açtı ki zar zor konuşuyordum.

 

Bağıramayacaktım.

 

Vücudum dayanamamış ne kadar dirensem de gözlerim tekrardan kapanmıştı...

 

....

 

Ahsen, Arslan ve timi ile birlikteydi bir yere gitmiştik. Müze tarzı bir yere gitmişlerdi. Fakat etraf iskelet, kafatası ile doluydu. Etrafa bakarken kafatası hareket etmeye ağzını açmaya başladı.

 

Kaçarken Arslan ve tim iskeletler tarafından götürülmüştü, Ahsen koskocaman yerde yalnız kalmıştı. Işıklar sönmüştü, karanlıktı.

 

Ahsen hızlıca gözlerini açtı. Gördüğü şeyin saçma bir kâbus olduğunu anlayınca rahatlamıştı. Kalbi oldukça hızlı atıyordu ve anlam veremediği bir şekilde ağırlık vardı.

 

Kafasını yastığa koyup uyumadı denedi ama nedensizce uykusu kaçmıştı. Yataktan indi. Sessizce kapıyı açtı. Saat gece birdi. Koltuğa oturup televizyonu açtı.

 

Canı sıkılmıştı. Karşısına çıkan haber kanalı ile birlikte durdurup izlemeye başladı.

 

'' Merhaba sayın seyirciler; maalesef üzücü bir haber ile karşınızdayız. Gece operasyona çıkan beş asker teröristin yuvası olan yerde olan tuzak nedeniyle göçük altında kaldı.

 

Sadece beş kişi olduğu bilgisi bilinen askerlerden haber alınamıyor. Bütün temennimiz beş kahramanlarımız göçük altından çıkması. ''

 

Ahsen duyduğu haber ile bütün dünya başına yıkılmış gibi hissetmişti. Bütün bedeni korku ile kasıldı. Hemen telefonunu elinde aldı. Mesajlar kısmına girdi.

 

Arslan'ın son girişi onunla mesajlaştığı saatti. Ondan sonra bir daha girmemişti. Bu Ahsen'in daha da korkmasına ve endişelenmesine neden oldu.

 

Mesajlardan çıkıp kişilere girdi Arslan 'nı aramaya başladı. Fakat telefonun ucundan duyduğu tek şey çalıyor oluşuydu.

 

Kapatıp bir daha arama tuşuna bastı.

 

' Çalıyor... Çalıyor... Çalıyor... '

 

Eli kolu bağlıydı. Odada dönüp durmaya başladı. Arada pencereden bakıyor o kişilerin kurtulmasını ve vatan timi olmamasını umuyordu.

 

Neredeyse sürekli saate bakıyordu fakat zaman geçmek bilmiyordu. Koltuğa oturmuş kafasını yaslamıştı. Elbet haberlerde çıkar diye beklemeye başladı.

 

Saat gece iki buçuk olduğun da gözleri dayanamamış koltukta uyuya kalmıştı.

 

Ahsen gözlerini açtığın da sabah olmuştu. Bütün haber kanallarına bakmıştı. Fakat o ilk haberden başka bir haber yoktu. İyice meraklanmaya başlamıştı.

 

Nerede olduklarını bilse giderdi fakat şuan beklemekten ve iyi bir haber almayı ummaktan başka bir çare yoktu. Doğru dürüst kahvaltı etmemişti. Edememişti.

 

Kahvaltı faslından sonra odasına çekilmişti. Arslan 'ı tekrardan arasa da hiçbir şey değişmemişti. Yine telefonu açan kimse olmamıştı.

 

Mesaj kısmına girdi.

 

' Arslan ' yazdı ve gönderdi. Ardından cümlelerine devam etti.

 

' İyi misin? Neredesin? Hiçbir fikrim yok. Sadece göçük altında beş askerin olduğu söyleniyor. Onlar her kimse umarım çıkarlar. ' yazdı ve gönderdi.

 

' Eğer ki sizseniz ki umarım değilsinizdir gönlüm ve dualarım bundan yana sağ salim çıkarsınız. '

 

' Bütün gece uyumadım. Sizden bir haber gelir diye. Ama sonunda dayanamamışım koltukta uyuyakalmışım. Neredeyse sekiz saattir sizden haber yok. ' yazdı ve gönderdi.

 

Telefonu kapatıp masasının önünde ki sandalyeyi pencerenin önüne koyup oturdu.

 

Her saatte bir mesaj yazıyordu belki görür umuduyla.

 

'' Dokuz saat oldu... ''

 

'' On saat oldu... Hala ortada yoksunuz. ''

 

'' On dört saat oldu... ''

 

'' Yirmi saat oldu... Haberler hala aynı... ''

 

Odada üzerine gelmeye başlamış, boğulacak gibi olmuştu. Televizyon izleyecekti.

 

Yirmi dört saat diliminin bitmesine az kalmıştı.

 

Koltuğa oturup arkasına yaslandı. En sonunda beklediği o haber çıktı.

 

'' Merhaba, sevgili sayın seyirciler neredeyse hepimizin dört gözle beklediği o haberle karşınızdayız. Göçük altında kalan beş asker ile ilgili...

 

Askerler yirmi beş saatin sonunda başarıyla göçükten kaldırıldı. Maalesef ki teröristlerin kurduğu bu tuzakta bir asker yaralı, bir askerimiz ise şehit oldu... Çıkarılan askerler kontrol amaçlı hastaneye kaldırıldı. ''

 

💂‍♂️

 

Enkaz yerinde çalışmalar yirmi dört saatin sonunda tamamlanmış, vatan timine ulaşılmıştı. Dört asker canlı kurtarılırken bir askerin bedeni çıkartılmıştı.

 

Enkaz çıkartılan vatan timi ambulanslara koyularak hastaneye kaldırıldı. Albay Erdem Kılıç ve Yarbay çalışmalar boyunca oradan ayrılamamış ekiplerden gelecek güzel haberi beklemişlerdi.

 

Yememiş, içmemiş, gözlerine bir gram uyku girmemişti. Ne kadar yorgun olsalar da hastanede de evlatlarını yalnız bırakmazlardı. Ambulansların arkasından arabayla takip ediyorlardı.

 

Hastaneye vardıklarında hızlıca araçtan inip sedyeyle içeriye alan askerlerini takip ediyorlardı. Bir yandan mutlulardı bir yandan içleri buruktu.

 

Müşahede odasına almışlardı. Onlar ise kapıda bekliyorlardı. Kısa süre beklemenin sonunda doktor odadan çıkmıştı. Onunla birlikte arkadan Üsteğmen Arslan, Üstçavuş Eren, tekerlekli sandalyeyle üstçavuş Yusuf ve uzman çavuş Yiğit.

 

'' Öncelikle geçmiş olsun, askerlerimizin durumu gayet iyi Yusuf Bey bacağından zarar almış kısa bir süre tekerlekli sandalyeyle olması iyi olur. Olabildiğince sürekli yatsın. ''

 

'' Başınız sağa olsun teyit amaçlı morga gidip bakmanızı rica edeceğim. ''

 

'' Vatan Sağ Olsun Doktor Bey. '' Erdem Kılıç kafasını sallamış onay vermişti. '' Gidelim. ''

 

Doktorla birlikte morga indiler. Doktor örtüyü açtığın da Başçavuş Eymen Çevik orada yatan askeriydi. Sadece gözünü kapatıp açmak ile yetinebilmişti Albay Erdem.

 

Sessizce morgdan çıkmışlardı. Tabura gidecekleri Albay ve Yarbay ise Eymen 'in ailesine haber vermeye gideceklerdi. Ailenin tek çocuğuydu Eymen, en büyük hayaliydi asker olmak, şehit olmak. Göreve gitmeden önce ailesine son söylediği son şey şuydu; '' Olur da operasyona gidip bir daha geri dönemezsem ağlamayın, üzülmeyin gurur duyun. '' demişti ailesine.

 

Şehit haberi Askerlik Şube Başkanlığına verilmişti. Birkaç asker ve ambulans eşliğinde aileye haber vermek kalmıştı.

 

Tabura geldiklerinde tim içeriye gitmişti. Her şey hazırlandığın da aileye haber vermek için yola çıktılar.

 

Üsteğmen Arslan, Yusuf'u odasına getirmiş yatağına yatırmıştı. '' Kardeşim, bir şeye ihtiyacın olduğun da söyle. '' kafasını sallamıştı Yusuf hepsi çok yorgundu.

 

Arslan odasına gidip duşa girdi. Aklına enkazdayken gördüğü rüya geldi. Ahsen 'i görmüştü.

 

Onu özlediğini fark etti.

 

Duştan sonra giyinip yatağa yattı. Telefonunu eline aldı ama şarjı bittiği için kapanmıştı. Şarja koyup gözlerinin kapanmasına engel olamadı.

 

...

 

Arslan gözlerini açtığın da dinlenmiş hissediyordu. Saat kaçtı bilmiyordu ama öğlen olmuştu sanırım. Yataktan kalkıp odaya çıktı.

 

Tim koltukta oturuyordu. Yusuf'u da koltuğa taşımışlardı. Konuşmuyorlardı. Herkes üzgündü.

 

Bir saat sonra Albayı, Eymen 'in ailesi ile birlikte gelmişti. Birkaç saate tören düzenlenecekti.

 

Tim odasına gidip üzerini değiştirmeye gitti. Arslan odasına gelip asker formasını giydi. Son düzeltmeleri yaparken kapısı çaldı. '' Gel! '' dediğinde kapı açıldı.

 

Gelen Ahsen 'di. Gülümseyerek kapıdan bakıyordu. '' Gelsene. '' kapıyı kapatıp içeriye girdi. Hızlıca Arslan 'nın yanına gidip boynuna sarıldı. Arslan karşılık vererek kollarını Ahsen 'in beline sardı.

 

'' Çok korktum, senden haber alamayınca. '' siye fısıldadı Ahsen, Arslan 'nın kulağına.

 

'' Bir şey olacak diye ödüm koptu. '' Arslan kollarını belinden çekmeden bir adım geriye gitti.

 

Bütün gece senden bir haber bekledim. '' Arslan, Ahsen 'e yaklaşıp dudağını dudağına değdirdi. Hafif bir şekilde öptükten sonra geri çekildi. Bu sefer öpen ise Ahsen oldu dudağını dudağına değdirdi ellerini Arslan 'ın boynuna getirerek kendine çekti.

 

Arslan, ellerini Ahsen 'in beline sararak kendine çekti. Önünde durdukları duvara yasladı.

 

Kapı çalmıştı fakat durmadılar. Kapı bir daha çaldı ardından Yiğit 'in sesi duyuldu.

 

'' Komutanım, aileniz gelmiş. Anneniz, babanız ve kız kardeşiniz sizi bahçede bekliyor. ''

 

Ancak kendilerini durdurmuş ve geri çekilmişlerdi. '' Tamam, geliyorum. '' dedi Arslan kapıya doğru.

 

'' Ee- gidelim o zaman ailen beklemesin. '' Arslan kafasını sallamıştı. Birlikte odadan çıkıp bahçeye çıktılar. Evet, öpüşmüşlerdi ama böyle bir günde doğru değildi belki ama Ahsen, Arslan 'a güç vermişti. Varlığı ona güç vermişti.

 

Ailesi Erdem komutanla konuşuyordu. Ahsen, Minel Albayının yanına giderken Arslan ailesinin yanına gitti. Oğlunu gören annesi rahat bir nefes almış sıkıca sarılmıştı.

 

Ailesiyle sarılıp hasret giderdikten sonra törene geçmişlerdi.

 

'' Cenaze yürüyüşü! ''

 

Bir askerler önde resimleri taşırken diğer askerler ambulanstan aldığı bayrak ile sarılı tabutu almışlardı.

 

Musalla taşına yaklaştıklarında komut gelmişti.

 

'' Dur! '' askerler durmuştu.

 

'' Dikkat! '' Ellerimizi alınlarımıza koyup asker selamı verdik.

 

'' Yerinde say! '' bir önceki komut ile duran askerler şimdi oldukları yerde sadece ayaklarını hareket ettiriyorlardı.

 

'' Dur! ''

 

'' Şehit bırak! ''

 

Şehidi musalla taşına bırakıp ondan taraf dönmüşlerdi.

 

'' Dikkat! '' taşın önünde duran askerlerde asker selamında duruyorlardı.

 

'' İleri bak! '' bu komutla ellerini iki yana indirmişlerdi.

 

'' Sağa sola dön! ''

 

'' Yerlerine dön! '' Askerler komut ile yerlerine geçtiler.

 

Resmi taşıyan askerler resmi tabutun yanına koyup gitmişlerdi.

 

'' İleri bak! '' komutla elimizi indirmiş, saydı duruşunda durmuştuk.

 

.... 

 

Törenden sonra gömülme işi gerçekleşmişti. Ailesi Eymen ile vedalaştıktan mezarlıktan çıkmıştı. Sadece Vatan timi, komutanlar, Ahsenler ve Arslan 'nın ailesi kalmıştı.

 

'' Hani operasyondan sonra kebap yemeye gidecektik. '' Yiğit 'in dediğiyle etrafı sessizlik kaplamıştı.

 

Dualarını ettikten sonra mezarlıktan çıkmışlardı.

 

💂‍♂️

 

Sokur haberleri izlerken oldukça keyifliydi. '' Merhaba sayın seyirciler; maalesef üzücü bir haber ile karşınızdayız. Gece operasyona çıkan beş asker teröristin yuvası olan yerde olan tuzak nedeniyle göçük altında kaldı. Sadece beş kişi olduğu bilgisi bilinen askerlerden haber alınamıyor. Bütün temennimiz beş kahramanlarımız göçük altından çıkması. '' dedi spiker.

 

'' Çürüsünler... '' diye fısıldadı Sokur.

 

Çıktıklarının haberini izlediğin de sonuca ulaşmamanın verdiği keyifle arkasına yaslanıp karşısında duran mühimmatlara baktı. '' Sokuru yakalamak o kadar kolay değil. Bu daha başlangıç ''

 

 

 

Bölüm Sonu.

 

Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

 

bu bölüm için tiktok attığım videoya bakabilirsiniz.

 

Sizleri seviyorum, haftaya yeni bölüm ile görüşmek üzere.

 

 

instagram; Eysan.yagmur / Eysan.yagmurkitaplari

 

tiktok; eysanyagmurberber0

Loading...
0%