@eysanyagmurberber
|
Bölüm Yirmi İki – AİLE YEMEĞİ
YAZAR ANLATIMINDAN
Üsteğmen Arslan ve diğerlerinin de dâhil mühimmatları tükenmişti. Karşı tarafa hiçbir şekilde bir taarruza geçemiyorlardı. Kayalıkların ardında ateşkesi bekliyorlardı. Fırtına etkisini hala sürdürüyordu. Ne yavaşlamıştı ne de durmuştu aksine zaman ilerledikçe daha da artıyordu. Birbirlerini yanında olsalar dahi duymaları güçleşmişti. Ve artık hava kararmıştı. Etrafı aydınlatan şey tutukları fenerdi. O da yağmurdan dolayı pek etkili olamıyordu. ‘’ Komutanım, bir şey yapmak gerek. ‘’ Mühimmatları olmadan teröristlerle savaşamazlardı. Yeterince sırılsıklam olmuş, üşümüşlerdi. Saatlerce bir şey yemediklerinden açıkmış bununla birlikte güçleri azalmıştı. Bağışıklıkları yeterince düşmüştü. Üsteğmen Arslan Öztürk ilk defa ne yapacağını bilemiyordu. Üşüyen vücudu düşünmesini engelliyor gibiydi.
…
Saatler geçmişti. Teröristler durmamıştı. Zaman kavramı yok olmuştu. Hava kararmıştı işte. Geceydi. 10, 11 veya 12 hiçbir fikirleri yoktu. Teröristler de arada bırakıyor sonra kaldıkları yerden devam ediyorlardı o fırsatta harekete geçseler de etkili olmuyordu. Arslan, bir ses duyduğun da kendini iyice ona verdi. Helikopter sesi duyduğunu düşündü silah sesi ve yağmur sesi işini birazcık zorlaştırıyordu. Ses gitgide yaklaşıyordu. Destek geliyordu. Mikrofona yaklaştı. ‘’ Kendinizi koruyun. ‘’ ardından bir iki dakika içinde helikopter iyice yaklaşmış, alçalmıştı. Yukarıdan ateş açılacaktı. Helikopter yakınlarına inip askerleri dikkate alarak ateş edip uzaklaşmıştı. Birkaç dakika sonra ise helikopterdeki askerler inmiş ateş ederek alana gelmişlerdi. Desteğe gelen askerler de yanlarına geçip mühimmatlardan vermişlerdi. Destek ve mühimmatın gelmesiyle askerler kendine gelmiş, ateş etmeye başlamıştı. Teröristlerin çoğu ölmüştü. Kaçmaya çalışanlar ise yakalanmıştı. Teröristler ve onlardan ele geçirdikleri sandık ile birlikte helikoptere binmiş, tabura gitmek için havalanmışlardı.
…
Üsteğmen Ahsen Yıldırım ‘ın çeşitli kontroller sonrasında kürtaja gerek kalmadığından gönderilmişti. Arslanlar haricinde bütün askerler tabura gelmişlerdi. Birlikte oturuyorlardı. Ahsen ‘in aklı ise bebeğinde ve Arslan ‘daydı. Kaybettiği bebeğinde… Arslan ve ondan olan bebeğinde… Nasıl fark etmediğini düşünüyordu. Öyle bir ihtimal aklına dahi gelmemişti. Keşke gelseydi diye düşündü Ahsen. Bir an Arslan ‘a baba olacağını söylediği anı düşündü. Sevinirdi, mutlu olurdu değil mi Arslan da? Olurdu. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ama Arslanların gelmesini bekliyorlardı. Bahçeye helikopterin inmesiyle bahçeye çıktılar. Arslanlar gelmişti, onlarla birlikte teröristler ve Sokur ‘a ait mühimmatlar helikopterden indirilmiş, yetkililere teslim edilmişti. Yarbay, herkes bir aradayken yanlarına gelmiş, tebrik etmişti. ‘’ Sokur ‘a karşı düzenlediğimiz bu önemli operasyonda güzel bir sonuç başardınız. Sokur yakalanamasa da o artık tek. Yanında hiçbir adamı kalmadı. Tek bir mühimmatı kalmadı. Eninde sonunda pes edecektir. Hepinizi tebrik ederim. Odalarınıza geçin dinlenin hepimiz için yorucu bir operasyondu. ‘’
Yarbay, gittiğin de herkes yorgun olduğundan içeriye geçmişti. Ahsen ve Arslan odaya geçmişlerdi. Ahsen kapıyı kapattığın da sıkıca Arslan ‘a sarılmıştı. Arslan bir süre sonra geri çekilmişti. ‘’ üstüm ıslak yavrum, hasta olursun. ‘’ ‘’ Sen iyi gözükmüyorsun. Git bir duş al. Rahatla. ‘’ elini Arslan ‘ın alnına koymuş, ateşini ölçmüştü. ‘’ Emirleriniz güzel üsteğmenim. ‘’ Arslan duş alıp odaya geri dönmüştü. Kendini çok halsiz hissediyordu. Yatağa yattığın da Ahsen ‘de yanına uzandı. Tekrar ateşini ölçmek için elini koymuştu. ‘’ Ateşin var Arslan. Hem de çok. ‘’ Ahsen kalkmak için doğrulduğun da bileğinden tutmuştu. ‘’ Yanımda kal. ‘’ ‘’ Ateşini düşürmem lazım. ‘’ ‘’ Tamam, gitme işte düşür. ‘’ ‘’ Hastasın Arslan! ‘’ ‘’ Dudaklarınla şifalandır o zaman beni. ‘’ oturduğu yerden biraz daha öne gelerek Arslan ‘a yaklaştı. ‘’ Sana istediğin şifayı vereceğim Mon beau Soldat, hasta kalmanı istemem. ‘’ ‘’ Ver güzelim ver de Mon Beau Soldat nedir? ‘’ Ahsen, dudaklarını dudaklarına değdirecek kadar yaklaştırdığın da konuştu. ‘’ Şşt… Kendini bana bırak benim yakışıklı askerim. ‘’ Ahsen, dudaklarını birleştirdiğin de Arslan karşılığını vermişti. Özlemlerini, hasretlerini, kavuşmalarını dudaklarıyla gideriyorlardı.
…
Sabahın ışıklarıyla ilk kalkan Arslan olmuştu. Bir müddet bekleyip kendine geldikten sonra yanına yatan Ahsen ‘e baktı. Çok güzelsin… Diye düşündü. Arslan içinden. Uyurken onu izlemek aşırı hoşuna gitmişti. Bir süre daha böyle gittikten sonra Ahsen ‘de uyanmıştı. ‘’ Günaydın sevgilim. ‘’ dedi uykulu çıkan sesiyle. ‘’ Günaydın güzel üsteğmenim. Erdem Albaya söyleyeyim de kahvaltıya gidelim hep birlikte olur mu? ‘’ diye sordu Arslan. ‘’ Olur, çok güzel düşünmüşsün sevgilim. ‘’ elini Arslan ‘ın alnına koyup ateşini ölçmüştü. Yoktu. Arslan tuvalete girip işleri hallettikten sonra üzerini değiştirmişti. Odadan çıkıp Albay ‘ın odasına doğru gitti. Odanın önüne geldiğin de kapıya tık tıkladı. İçeriden ‘ gel! ‘ sesi duyduğun da kapıyı açarak içeriye girdi. Erdem Albay bilgisayarıyla ilgileniyordu. Kapıya doğru baktığın da Arslan ‘ı gördü. ‘’ Gel Arslan. ‘’ Arslan, içeriye girip kapıyı kapattı. ‘’ Komutanım, eğer izniniz olursa kahvaltıyı dışarda yapalım diyoruz. ‘’ ‘’ Tabi gidin. ‘’ ‘’ Sağ olun komutanım, siz de- ‘’ ‘’ Benim işim var, dün sizin getirdiğiniz sandığı getireceğim, siz gidin aslanlarım. ‘’ Arslan onaylayıp odadan çıkmıştı. O sırada Ahsen ‘de giyinmiş, gelmişti. Timin yanına gittiklerinde Arslan direkt konuya girdi. ‘’ kalkın, kahvaltı etmeye gidiyoruz. ‘’ Herkes hazırlanıp taburun bahçesinde toplandığın da arabaya bindiler. ‘’ Nereye gideceğiz komutanım. ‘’ soru Nazlı’dan gelmişti. ‘’ Bilmiyorum, sizin bildiğiniz güzel bir yer varsa gidelim. ‘’ Arslan aynadan arkaya baktığında Yiğit ‘in telefona gülerek baktığını görmüştü. ‘’ Yiğit, hayırdır kiminle mesajlaşıyorsun kız arkadaşınla mı? ‘’ Arslan ‘ın birden seslenmesiyle oldukça heyecanlanmıştı. ‘’ yok, yok komutanım. ‘’ ‘’ Bir tost güzel giderdi aslında sanki komutanım. ‘’ dedi Yusuf. ‘’ Onun için o kadar yol gitmeye ne gerek var. Yapardık zaten biz serpme kahvaltı yiyelim bence. ‘’ Yusuf ‘un zıt fikrindeydi Lavin. ‘’ Siz nasıl arzu ederseniz Lavin Hanım. ‘’ Yusuf ‘un bu u dönüşü herkesi güldürmüştü. ‘’ Gidelim de bir bakarız. ‘’ Ahsen, radyoya yaklaşıp müzik açtı. Tarkan ve Sibel Can ‘ın söylediği Çakmak Çakmak şarkısı çalmaya başlamıştı. Ahsen, arada Arslan ‘a bakarak şarkıyı söylüyordu. ‘’ Ama çakmak çakmak o gözleri, tam on ikiden vurdu kalbimi. ‘’ ‘’ Olan oldu bu gönül ferman dinlemiyor. ‘’ Arslan, yaklaşıp sadece Ahsen ‘in duyabileceği bir şekilde konuştu. ‘’ Öyle miymiş Ahsen Hanım. Bunları daha sonrada tekken duymak isterim. ‘’ ‘’ Emredersiniz komutanım. ‘’ Yolun diğer kısmında herkes kendi arasında sohbet etmişti. Sahile biraz yakın bir yerde kahvaltı edeceklerdi. Arabadan inip mekâna girdiler. Eren hepsinden önde gidip masaya oturdu. ‘’ öyle bakmayın komutanım valla çok acıktım. ‘’ ‘’ Belli belli. ‘’ dedi Bahar gülerek. Herkes masaya oturduktan sonra sipariş vermişlerdi. Garson masadan gittikten sonra Arslan konuşmaya başladı. ‘’ şimdi hep birlikte bir aradayken bizim Ahsen ile size söylememiz gereken bir şey var. ‘’ ‘’ Birliktesiniz değil mi komutanım? Birlikteyiz deyin. ‘’ dedi Eren. ‘’ Evet, birlikteyiz. ‘’ demişti Ahsen gülerek. ‘’ Best çiftim yaa. ‘’ Herkes sevinmişti bu duruma o sırada garson ara sıcakları getiriyordu. Tamamen bütün yiyecekler geldiğinde kahvaltılarını etmeye başladılar. ‘’ Keşke operasyonda Sokur ‘u da alabilseydik. ‘’ dedi Senay. ‘’ On yere eş zamanlı operasyona gittik ve hiç birinde yoktu. Riske atmak istememiştir. ‘’
‘’ Açıkça söylemek gerekirse gerçekten akıllı ve zeki. Tehlikeli derecede fakat bize sökmez. ‘’ ‘’ Biz adadaydık biliyorsunuz siz neler yaptınız? ‘’ ‘’ Çeşitli kimyasallarla elde edilmiş biyolojik silahlar, bombalar daha çeşit çeşit insan sağlığına zarar verici maddeler. ‘’ ‘’ Şerefsiz. ‘’ ‘’ Onlarla bile bizim operasyona gittiğimiz köyü ele geçirmiş olabilirler sonuçta orada yaşayan insanlara neler yaptıklarını bilmiyoruz. ‘’ dedi Ahsen. ‘’ Öldürmüş olabilir ya da belki de aralarında o köyden gençler bile vardır kim bilir. ‘’ ‘’ Bakalım bu saatten sonra neler yapacak? ‘’ merakla söylemişti Yusuf. Arslan, Ahsen ‘e yaklaşıp kısık sesle sordu. ‘’ iyi misin dalgın gibisin. ‘’ endişeyle. ‘’ Yok, yok iyiyim. ‘’ o operasyondan bahsetmek kaybettiği bebeğini hatırlatmıştı. Sokur mevzunu kapamış, başka konulardan konuşmaya başlamışlardı. Kahvaltının sonuna doğru Arslan ‘ın telefonu açmıştı. Annesi arıyordu. ‘’ Efendim annecim. ‘’ ‘’ Nasılsın oğlum, ne yapıyorsun. ‘’ ‘’ İyim anne sen, bizimkilerle kahvaltı ediyoruz bizde. ‘’ ‘’ Afiyet bal şeker olsun oğlum, selam söyle öpüyorum her birinizi. Bak hem ben ne diyecektim. Akşam yemeğine gelin bize hep birlikte komutana da söyle. ‘’ ‘’ Tamam, annecim ben bir sorayım dönerim sana. ‘’ Tamam, oğlum dikkat edin. ‘’ Telefonu kapadıktan sonra ona merakla bakan masadakilere döndü. ‘’ Annem, hepinize selam söyledi, akşam hepimizi yemeğe davet ediyor. Erdem Albay da gelsin dedi bir soracağım. ‘’ ‘’ Komutanım, rahatsız etmedim umarım. ‘’ ‘’ Yok, Arslan söyle bakalım. ‘’ ‘’ Annem aradı sizleri de hepimizi akşam yemeğe davet ediyor. ‘’ ‘’ Tamam, madem gidelim emir büyük yerden. ‘’ ‘’ Tamamdır, komutanım. ‘’ Arslan, telefonu kapadıktan sonra annesine geldiklerini bildiren mesajı atmıştı. Kahvaltılarını bitirdikten sonra kalkma kararı almışlardı. ‘’ Ee şimdi ne yapıyoruz? ‘’ dedi Bahar. Eren ise ona yaklaşarak ‘’ sen ne yapmak istersin? ‘’ ‘’ Sahile gidelim. Yürürüz. ‘’ herkes bu fikri kabul ettikten sonra sahile doğru yavaş adımlarla yürümeye başladılar. Sahil kısmına yaklaştıkça deniz kokusu burunlarına doğru geliyordu ve bu oldukça huzurlu bir ortam yaratıyordu. Operasyon yaptıkları günün aksine hava oldukça güzel ve güneşliydi. Ahsen ve Arslan en önde kol kola girmiş yürüyorlardı. Diğerleri ise onların arkalarından gidiyorlardı. Sahil henüz o kadar kalabalık değildi. Birkaç insan vardı. Hepsi çok mutlu ve huzurluydular. Sokur ‘u aldıkların da daha da mutlu ve huzurlu olacaklardı. Ahsen, yanında Arslan olduğu için mutluydu deniz kokusunu çeke çeke yürüyordu. Arslan ‘da ondan farksız değildi. İleri de kâğıt helva satılıyordu. Ahsen, onu görmesiyle Arslan ‘a döndü. ‘’ kâğıt helva alalım mı? ‘’ dedi hevesle. ‘’ Sen istediysen alalım tabi yavrum. ‘’ Arslan arkaya dönerek diğerlerine de sordu. ‘’ Kâğıt helva isteyen? ‘’ ‘’ Kim hayır der ki komutanım. ‘’ demişti Eren. ‘’ Valla sen hiçbir şeye hayır demiyorsun Eren. ‘’ Arslan ‘ın dediklerine herkes gülerken Eren ‘in gözleri Bahar ‘ın gülüşünde takılı kalmıştı. Arslan ve Ahsen kâğıt helva almaya satıcının yanına giderken diğerleri arkalarında ki taşlara oturmuşlardı. ‘’ Abi oradan dokuz tane alabilir miyiz? ‘’ ardından Ahsen ‘e döndü. ‘’ Bir? İki? ‘’ ‘’ Yok, bir yeterli. ‘’ ‘’ Sen on tane yap abi. ‘’ Ahsen ‘in canı çekti diye iki tane almıştı. Oturarak kâğıt helvalarını yemiş ardından geldikleri yoldan geri tabura dönmüşlerdi. Tabura geldiklerinde herkes kendi odasına çekilmiş, akşamki yemek için hazırlanmaya başlayacaklardı. Minel Albay taburda işi olduğu dönmüştü, o direkt oradan eve geçecekti. Ahsenler ise yarın kendi taburlarına döneceklerdi. Ahsen odasına çekildiğinde duşunu almış, şimdilik rahat bir şeyler giymişti üzerine. Saçlarının hafif kurumasını beklerken kitabını okumaya başlamıştı.
Birkaç sayfa okuyabilmişti. Heyecanı daha ağır basmıştı. Arslan ‘ın ailesiyle daha yakından tanışacak olmak, onlara bugün sevgili olacaklarını söyleyecek olmak aşırı derece de heyecanlanmasına sebep oluyordu. Annesini cenaze töreninde görmüştü tatlı birine benziyordu ama bu sefer farklıydı. Annesi onu gelini olarak sevecek miydi? Bu soru onu endişelendiriyordu. Dayanamayıp odasından çıktı. Arslan ‘ın odasına geldi. Kapıyı tıklatıp içeriye girdi. İçeriye girdiğinde Arslan dolabın önünde bir şeyler bakıyordu. ‘’ Arslan? ‘’ dedi heyecanla. Arslan ona baktığında sordu. ‘’ Ne oldu güzelim? ‘’ Ahsen yanına giderek elini tuttu. ‘’ Ben çok heyecanlıyım. Ya ailen beni sevmezse? ‘’ ‘’ Öyle bir ihtimal yok güzelim. Diyelim ki oldu. ‘’ ‘’ Seni ben sevdim. Ailem buna saydı duyar. Şüphen annemse merak etme o çok sevgi doludur. ‘’ Güzeller güzeli gelinini seveceğinden hiç şüphem yok. ‘’ ‘’ Öyle tabi ama ailenle tanışıyor olmak çok farklı bir his. ‘’ ‘’ Biliyorum yavrum ve eminim ki gayet güzel geçecek. ‘’ ardından dudaklarını Ahsen ‘in alnına bastırdı. Geri çekildiğin de kolunu Ahsen ‘in omzuna attı. ‘’ evet, üsteğmen söyle bakalım ben ne giyeceğim? ‘’ Ahsen güldüğünde, Arslan ‘da onunla birlikte gülmüştü…
…
Buluşacakları saat geldiğinde hazır olanlar taburun bahçesine iniyordu. İlk hazır olan Eren olmuştu. O diğerlerini beklemeye başlamıştı. Sokur ‘un operasyonun da ne olur ne olmaz diye telefon numaralarını almışlardı. Bundan fırsat bilerek bütün timin olduğu bir grup açtı. Grubun adını ise; ‘’ SON SOKUR BÜKÜCÜLER ‘’ koymuştu.
Bu grubu ilk gören Bahar oldu, mesajda grubun adına gülerken oda aşağıya iniyordu. Siyah yüksek bel pantolon, pantolonun içine soktuğu siyah omuzu açık ince uzun kollu bir bluz giymişti. Boynuna ince bir kolye takarak saçlarını geriye atmıştı. Pantolona ise fazla göze batmayan şık bir kemer takmıştı. Hafif bir makyajla ise kombinin tamamlamıştı. Taburun kapının açılmasıyla Eren kafasını kaldırdı. Bahar ‘da onun orada olduğunu görmüştü. Merdivenlerden inerek yanına gitti. ‘’ Çok güzel olmuşsun. ‘’ dedi Eren. Nutku tutulmuş bir şekilde bakarken. ‘’ Teşekkür ederim. Sende. ‘’ ‘’ Ben de mi güzel olmuşum? ‘’ ‘’ Yok, yani şık olmuşsun. ‘’ dedi Bahar. Yanakları kızarmıştı. ‘’ Teşekkür ederim. ‘’ ‘’ Gruba yaz istersen haberleri olsun. ‘’ Bahar ‘ın demesiyle onaylayıp gruba girdi. ‘’ Aslında ben yazacaktım da seni görünce aklımdan çıkmış. ‘’ Telefondan mesaj sesi gelince ikisi de telefonlara bakmıştı. Gruptan gelmişti. Lavin yazmıştı. Geliyorum demişti. Diğerleri ise mesaja ok işareti koymuştu. İki dakika sonunda herkes aşağıya inmişti. Tim anlaşmış gibi kıyafetleri siyahtı. Arabayı ise Arslan kullanacaktı. Arabaya indiklerinde Ahsen, komutanını aradı. ‘’ Komutanım, biz çıktık şimdi alalım mı sizi? ‘’ ‘’ Benim biraz daha işim var geçin siz. ‘’ demişti Minel Albay. ‘’ Gelebilecek misiniz siz tek? ‘’ Minel Albay boğazını temizledi ve konuştu. ‘’ aslında beni Erdem Albay alacaktı. ‘’ ‘’ Peki, o zaman komutanım siz öyle edin orada görüşürüz. ‘’ Ahsen telefonu kapadıktan sonra Arslan merakla ona dönmüştü.
‘’ Minel Albay, Erdem Albay ile birlikte geleceklermiş. ‘’ ‘’ Allah Allah bak sen. ‘’ dedi Arslan gülerek. ‘’ Valla. Hatta söylerken utanıp yanaklarının kızardığına eminim. ‘’ yolda herkes birbirleriyle konuşurken sadece Yiğit telefona bakıyordu. Neredeyse gün boyu elinden hiç düşürmemişti. Çünkü o telefonun içinde onu heyecanlandıran, mutlu eden bir şey vardı. Ece vardı. Komutanının kardeşi. Ece Öztürk… Ona yardım ettiği gün almışlardı telefon numaralarını o günden sonra konuşmaya başlamışlardı. Ve Uzman Çavuş Yiğit Uluöz tim komutanının kardeşine âşık olmuştu… Ece Öztürk ise abisinin timindeki askere… Şuan ise telefonda onlara yemeğe geleceklerinden ötürü heyecanlı olduklarını konuşuyorlardı. Ve çaktırmamaları gerektiğinin. Hem daha yeniydi ortada henüz bir şey yoktu ve biri abisinden biri de komutanından çekiniyordu. Eve yaklaşmışlardı. Şimdiden park yeri bakıyordu Arslan. Zor bulunuyordu oralarda. Arabasını evin önünde park ettikten sonra inmişlerdi. Evin bahçe kapısından geçip ilerlediler. Müstakil, tek katlı bir evdi. Arslan zile bastıktan birkaç saniye sonra kapı açılmıştı. Annesi, babası, kız kardeşi karşılamıştı. İlk Arslan girdiğinde annesi sıkı sıkı sarılmıştı. ‘’ hoş geldin oğlum. Ne çok özledim seni. ‘’ ‘’ Bende annecim bende. ‘’ Annesinden ayrılıp babasının yanına gitti elini öptü. ‘’ hoş geldin oğlum. ‘’
Ardından kız kardeşi heyecanla sarılmıştı abisine. ‘’ Abicim. Hoş geldin çok özledim. ‘’ Arslan Ece’nin saçlarını karıştırdı. Kız kardeşi bu hareketi asla sevmezdi. ‘’ Hoş buldum fıstık. ‘’ Arslan ‘ın annesi Asiye Hanım, time döndü. ‘’ hoş geldiniz çocuklar geçin içeri çekinmeyin. ‘’ Sarılma faslı geçtikten sonra içeri geçmişlerdi. Koltuklara oturmuşlardı. ‘’ Komutan gelmeyecek mi oğlum? ‘’ diye sordu Arslan ‘ın babası Mehmet Bey. ‘’ Gelecekler baba yoldalardır işleri vardı. ‘’ kafasını sallayarak onayladı babası. ‘’ Sizler nasılsınız yavrularım, operasyondan döndünüz dinlenebildiniz mi? ‘’ ‘’ Dinlendik efendim merak etmeyin, pisliklerin kökünü bitirelim o zaman daha çok dinleneceğiz. ‘’ dedi Yusuf. ‘’ Siz nasıl rahat edersiniz bilmem ama bende sizin anneniz sayılırım. Abla da diyebilirsiniz. ‘’ Ahsen, Arslan ‘ın yanında oturuyordu. Arslan hafifçe Ahsen ‘in kulağına yaklaştı. ‘’ sen anne de bence alıştırma yapmış olursun ileriye. ‘’ Ahsen ise utanmış koluyla hafifçe Arslan ‘a vurmuştu. O sırada kapı zili çalmıştı. Albaylar gelmişti. Onlarda selamlaştığın da yemek masasına geçtiler. Asiye Hanım, askerleri için döktürmüştü. ‘’ Annem yine döktürmüş. ‘’ ‘’ Ellerinize sağlık, zahmet etmişsiniz Asiye Hanım. ‘’ dedi Albay Minel. ‘’ Olur, mu hiç öyle kızım? Sizin yaptıklarınızın yanı sıra benim ki ne ki? ‘’ ‘’ Eline sağlık Asiye Ablacım enfes gözüküyor. ‘’ dedi Eren iştahla. ‘’ Afiyet olsun yavrum. ‘’ Keyifli bir yemek sonrasında çay faslına geçilmişti. Herkes sessiz sakin otururken Arslan sessizliği bozdu. ‘’ Herkes buradayken Ben ve Ahsen ‘in sizlere söylemek istediği bir şey var. ‘’ eliyle hafifçe yanında oturan Ahsen’i göstermişti. ‘’ Hayırdır inşallah. ‘’ dedi Mehmet Bey
‘’ Hayır, babacım hayır. ‘’ ne söyleyeceklerini anlayan Eren sırıtmaya başlamıştı. ‘’ Ben ve Ahsen sevgiliyiz. ‘’ tek bir nefeste söyleyip rahatlamıştı. ‘’ hayırlısı ve en iyisi neyse o olsun sizin için. ‘’ demişti babası. Annesi ayağa kalkıp yanlarına geldi. ‘’ çok sevindim oğlum. Gel sarılayım. ‘’ Asiye Hanım, oğluyla sarıldıktan sonra Ahsen ‘e döndü. ‘’ Hayırlı olsun güzel kızım. Gel bakayım sende. ‘’ Ahsen’de Asiye Hanım ile sarılmıştı. Bu içtenliği görünce heyecanı azalmıştı. ‘’ Ben şimdi görümce mi oluyorum? ‘’ Ece ‘nin heyecanlı ve mutlu söylemesine karşın herkes gülümsemişti. Albay Erdem ve Minel ‘de mutlu olmuş ve tebrikte bulunmuştu. Biraz daha oturduktan sonra geç olduğu için kalkmak istemişlerdi. Sıra vedalaşmaya gelmişti. ‘’ Çok memnun olduk Albayım sizleri ağırlamak çok büyük zevkti. ‘’ dedi Asiye Hanım büyük bir mutlulukla. ‘’ Estağfurullah, biz de mutluluk duyduk. ‘’ Albay Erdem. ‘’ Her şey için teşekkürler. ‘’ dedi Minel. Tim, aile üyeleriyle sarıldıktan sonra ayakkabılarını giymek üzere kapıya çıktılar. Bir yandan da konuşuyorlardı. Bu fırsatta Ece ve Yiğit vedalaşmak üzere sarıldılar. ‘’ Çok güzelsin. ‘’ diye fısıldadı Yiğit kulağına. ‘’ Dikkat et. ‘’ Yiğit geri çekildiğin de ayakkabısını giyindi. Geri de Ahsen ve Arslan kalmıştı. ‘’ Her şey için çok sağ ol annecim. Seni seviyorum. ‘’ ‘’ Dikkat edin olur mu oğlum. ‘’ ister istemez hüzünlenmişti Asiye Hanım. Arslan ‘dan sonra kızı ve hatta kimseye çaktırmasa da şimdiden gelini olarak gördüğü Ahsen ‘e döndü. ‘’ çok memnun oldum kızım. ‘’ ‘’ Bende öyle. Her şey için teşekkürler. ‘’ Diğerleriyle de vedalaştıktan sonra arabalara binip geri döndüler.
Tabura geldikten sonra herkes yorgun olduğu için odalarına çekilmişlerdi. Ahsenler, Arslan ‘ın odasına gitmişlerdi. Arslan, yorgunlukla yatağa oturdu. Karşıdan gelen Ahsen ‘e baktı. ‘’ Üsteğmenim. ‘’ Ahsen, Arslan ‘a baktı. ‘’ Ne güzel olmuşsunuz siz öyle. ‘’ Arslan yatakta oturmaya devam ederken Ahsen yanına gitti. ‘’ Siz de biraz fazla şık olmuşsunuz sanki. ‘’ dedi Ahsen. Arslan elini kaldırıp Ahsen’in beline kadar uzanan saçından biraz alıp parmağında oynamaya başladı. ‘’ Benim aklıma bir takım şeyler geldi. ‘’ ‘’ Hmm, ne geldi üsteğmenim? ‘’ diye sordu Ahsen. ‘’ Araba da verdiğiniz söz. Sanki şarkı söyleyecektiniz diye hatırlıyorum ben. ‘’ ‘’ Hımm, o mesele. ‘’ eğilerek ellerini Arslan ‘ın boynuna doladı. ‘’ Evet, o mesele. ‘’ Ahsen şarkı da en sevdiği kısımla başladı. ‘’ Tuzaklarına düşürdü beni bilerek. ‘’ ‘’ Her halinden apaçık belli oda. Yere bakan yürek yakanlardan. ‘’ Arslan ellerini Ahsen ‘in beline dolamıştı. Ahsen ise hafiften belini oynatıyordu. ‘’ ateşten gömlek. ‘’ ‘’ Yine başımda kavak yelleri. Bacayı sardı yârin alevleri. ‘’ ‘’ Dili yansa da gönül aldırmıyor. ‘’ ‘’ Ne güzel söylüyorsunuz öyle üsteğmenim. Siz de ne marifetler varmış öyle. ‘’ şarkıyı söylemeyi bitirmiş Arslan ‘ın dizine oturmuştu. ‘’ Bende daha ne marifetler var görsen. ‘’ ‘’ Eğlenilecek değil evlenecek kızsın yani. ‘’ ‘’ Tabi ki, evlenmeyecek misin benimle? ‘’ diye sordu Ahsen. ‘’ Düşünmem lazım. ‘’ eliyle koluna vurmuştu hafifçe. Dizinden kalktı. ‘’ Düşünmesi lazımmış, pislik. Gidiyorum ben. ‘’ ‘’ iyi geceler yavrum. ‘’ Ahsen odadan çıkarken Arslan ‘a döndü ve iyi geceler öpücüğünü attı.
|
0% |