@ezelin.satirlari
|
Parmaklarım bir süre telefon ekranında öylece gezindi. Sonrasında Spotify uygulamasına girdim. Girmemle yaşlı amca mix. Yazısına tiklamam bir oldu. Parmaklarım ezbere biliyordu bu döngüyü. Yaşlı Amca- Yakamoz Güzeli Emre Fel- Veda Türküsü Barış Manço- aynalı kemer Emir Can İğrek- defoluyorum Yaşlı Amca- Giderdi Hoşuma Emre Fel- yar bensiz İkiye on kala- depresyon güzelim Emre Fel- merhabalar Yaşlı Amca- hep de yorgun Karşıma çıkan seçenekler arasından depresyon güzelim şarkısına tıkladım ve müptelası olduğum ses... "Hadi gel döndür beni, Bir gülüşüne bakar hepsi Ah deli sevgilim, Ah benim depresyon güzelim " Size en nefret ettiğim duygudan bahsedeyim mi? İçimde bir sürü şey olması ama hiçbirini dışa vuramam. Kendimi dilsiz gibi hissediyorum, konuşabiliyor ama gücüm yetmiyormuş gibi... Bazen olur ya acı, mutluluk, hüzün vs. hepsi bir arada olur. İşte bende bazen değil hep oluyor. Kafamı dağıtmaya çalışıyorum, aklıma bir tek müzik dinlemek geliyor. Hâlâ arkada çalan şarkıyı kapatıp Spotifydan çıktım. Yatağımın üzerine telefonumu attım ve kenarına oturdum. Derin bir iç çekerek odamın dört bir yanını süzdüm ve aklımdan geçen tek şey, "neden annem okula gittiğimde saçlarımı örmek istememişti? " Oldu. Bunu hiç mi haketmemistim? Kapım çalınca göz yaşlarımı sildim. İlayda annemden başkası olamazdı herhalde! "Girebilirsiniz " dedim yutkunarak. Açılan kapının ardında gördüğüm silüetler yabancı değildi. Miray, Kuzey, Miran ve Kiraz... Yatağımdan kalktım ve bana doğru koşan Miray'a kocaman kollarımı açtım. Miray'in büyüleyici kokusu etrafımı sardiginda daha sıkı sarıldım. Dudaklarım buzustu, kendimi çok zorladım ama gözyaşlarımı tutamadım. Yapamadım off. Onların yanında ağlamaktan nefret ediyorum. "Ağlama güzelim, neyin var?" Diye sordu Miray bedenlerimiz ayrıldığında. Daha çok ağlamaya başladım. Daha çok dudaklarım buzuldu. Beni yatağıma oturttu ve masadaki sürahiden bir bardak su getirdi. Miran önümde diz çöküp "doktor?" Dedi soran bir edayla. "Ne ağlıyon her gün sen, valla bıktım haa!" Ardından diye hayiflandi. Kiraz'ın dudakları buzuldu ve ağlayacak gibi oldu. "Niye ağlatıyon kızı, ha Kumsal?" Dedi Miran Kiraz'ı işaret ederek. Gözlerim Kiraz'ın hafif yaş dolmuş gözlerini görünce yutkundum. Kuzey yanıma oturduğunda başımı ondan yana çevirdim. İki baş parmağıyla göz yaşlarımı silerken gözlerimi gözlerinden ayirmiyordum. O da bakışlarımı üzerinde hissetmiş olacak ki az önce kitlenmis olduğu yanaklarimdan gözlerini bana çevirdi. Anında bakışlarımı ondan çektim. Yere bakıyor olmama rağmen yukarı doğru kıvrılan dudaklarını farkettim. ....
"Çaylarımız da hazır" diyerek elindeki tepsiyle önümden gidiyordu Miray. Terasa çıktığımızda herkese çaylarını dağıttı ve tepsiyi küçük ahşap sehpanın üzerine bıraktı. Bende biraz önce Kiraz ile birlikte hazırladığımız ikramliklari masanın üzerine dizdim ve sandalyelerden birini çekip oturdum. "Daha iyi misin?" Diye soran Kuzey'e çevirdim bakışlarımı. Dudaklarımı araladım. "Hâlâ etkisi üstümde var. Hâlâ mutsuzum ve annem olacak kadına sinirliyim. " Demek yerine "iyiyim" dedim. İşte tek kelimeyle buydu... "Ağlamayacağına söz ver ve yetişkin bireyler gibi konuşalım, Kumsal." Miran'ın söylediklerine anlam vermeye çalıştım. Ne konuşacaktık ki? Başımı aşağı yukarı salladım. "Biz," diyerek söze girdi Miray. "Seni Kuzey," dediğinde durdu ve Kuzey'e baktı. Bende gözlerimi ona cevirdigimde başını aşağı yukarı salladı. "Kuzey seni ilk bulduğunda onunla sokaklarda iki yıl geçirmişsin. Ta ki bir gün biz ikinizle karşılaşana kadar. Olmayan güçlerimizi birleştirme gibi saçma salak planlarımız vardı ve üç yıl da bizimle kaldın. " Yutkundu ve çayından bir yudum icti. "Kuzey taşları boyayıp satıyordu hatırlıyor musun?" Kuzey'e doğru baktım ve başımı aşağı yukarı salladım. Devam etti Miray. "İşte bir gün İlayda annen ve Kerem baban Kuzey'i taş satarken görmüşler. Onunla biraz sohbet ettiklerinde Kuzey'e hiç çocuklarının olmadığından bahsetmişler. Kuzey'in aklına ilk sen gelmişsin. Çünkü küçüktün ve sağlığın kötü durumdaydı. Yoksa seni bizden kimse ayıramazdi, Kumsal. Adını bile bilmediğimiz bir sürü hastalık atlattın, astımın var, bunu biliyorum ve sizde bilmelisiniz artık" diyerek Kiraz ve Kuzey'e baktı Miray. Yutkundum. Onların suçu değildi biliyordum ama bunca yıl sonra yirmi altı yaşındayken mi karşıma çıkmayı planlamislardi? Haksızlıktı. "Size kırgın değilim diyemem ama affediyorum. Bu konuyu lütfen artık kapatalım." Kiraz'ın dudaklarında hafif bir gülüş belirdi. Diğerleriyle aynı anda güldük. Sanırım artık biraz gülmeye ihtiyacım vardı. "Eee yarın günlerden ne?" Diye sordum sırıtarak. "Cuma" dedi Miran. "19 Ağustos". Dedi Kiraz Miray, "Cumartesi değil miydi?" Deyince kahkaha attım. "Kumral'ımın doğum günü" dedi Kuzey. Dudaklarında küçük bir gülüş belirdi. Kocaman gülümsedim.
Miyebaaaa. Nasılsınız? Bölümümü nasıl buldunuz? Sizleri seviyorum satırlarıma kayan yıldızlarım. Namı diğer "Dilek Taşlarım". Hepinize kucak dolusu sevgiler. Kocaman gülümseyin. Çünkü benim Dilek Taşlarım gülmeyi hakediyor. Biliyor musunuz bölümü kötü bitiremiyorum. Uzulmenizi istemiyorum. Umarım çok daha güzel bölümler sizi bekliyordur. Muahhhh😚
|
0% |