14. Bölüm

Değer

Ezel
ezelin.satirlari

 

Bazen cesur olmak her şeyi düzeltmezdi belki ama iyi hissettirirdi. Cesaret deli gibi atan kalbimin mi yoksa benden bağımsız şekillenen hislerimin miydi bilmiyordum. Bildiğim tek bir şey vardı ben yeni bir hayata doğum günümde değil bugün adım atmıştım. Bugün yeni hayatımın ilk günüydü. Doğduğum gün bugün olsun istiyordum. Bugün ilk defa bir kız çocuğu gibi değilde bir kadın gibi hissetmiştim. Kadın... ​​​​​​ Ama korkularım vardı. Annem gibi bir kadın olmaktan, sokakta rahat bir şekilde yürümekten, yeni hayatımın kar beyazı sayfalarını kirletmekten ve en çok da neler yapacağımdan korkuyordum. Bu hayatta ne yapmam dediysem hepsini tek tek yapmış biriydim ve bugün yapmam dediğim bir şeyin daha üstünü çizmiştim.

 

Aynadaki aksime baktım. Kendimi ilk defa bu kadar asil ve zarif bir şekilde görüyordum. Mutlu muydum? Kesinlikle evet! Kapım tıklatıldığında irkildim ve odaya giren İlayda annemi gördüm. Başını sağa yatırdı ve beni incelemeye koyuldu. Utanmıştım. Göz göze geldiğimizde, "kötü mü?" diye sordum. Mağduru oynayan kediler gibiydim sanki. Kesinlikle kediler o kadar saf ve tatlı değildi. Görünce çığlık bile atabilirdim.

 

İlayda annem omuzlarını dikleştirdi ve yanıma geldi. Ellerimi tutup gözlerimin içine baktı. Utancımdan yerin dibine girecektim ama neden diye sorsanız verecek cevabım da yoktu açıkçası. "Muazzam," dedi. Harfler yayila yayila çıkıyordu sanki ağzından. İki parmağını birleştirip öptü ve yanağıma dayadı. Ne yaptığını pek anlamamıştım. "Makyajın bozulmasın canım,"dediğinde kalbim o kadar hızlı atıyordu ki söküp atmak istiyordum. Elimi göğsüme koydum ve nefes alış verişlerimi düzene sokmaya çalıştım.

Topuklu ayakkabılarım araba kullanmama fazlasıyla engel olduğu için yan koltuğun olduğu yere bırakmış ve spor ayakkabılarımı giymiştim. Arabadan indiğimde tekrardan topuklu ayakkabılarımı giydim. Zor olmamıştı onlarla yürüyebilmek çünkü mezuniyetlerimde İlayda annemin zoruyla defalarca giymiştim. Gaye ve Mete'nin evinin önündeydim. Büyük ve ihtişamlı bir evdi. Kapının önünde durup misafirlerini karşıladıklarını gördüm. En son ben gelmiştim galiba arkamdan gelen kimsecikler yoktu. Buruk bir gülümsemeyle gittim yanlarına. "Çok güzelsin" dedi Gaye. Yanıma gelip ellerimi tuttu ve gülümsedi. Karşılık verdim. Mete'ye selam verdim ve içeri girdik. Gaye bana bizimkilerin oturduğu masayı gösterdi. Onlar misafirleriyle ilgilenirken ben de yaklaşık sekiz kişilik olan ve burada ki en kalabalık masaya doğru gittim. Herkes buradaydı Afra ve Berk hariç. Bide aramıza yeni katılacak olan Eflal.

 

Miray ayağa kalktı, hızlı ama son derece asil bir şekilde yanıma geldi. "Bana benzemişsin Kumsoş," de uzata uzata. Yanaklarımdan sıktı ve öptü. Deli kız. Kastı üzerimdeki lacivert saten elbise ve gümüş rengi topuklu ayakkabılarımın onun tarzı olmasıydı. Ama gerçekten de benzemiştim. Miray gibi hissediyordum.

 

Kiraz gülümsedi ve güzel göründüğümden bahsetti. Çok konuşmazdı. Kayra, Kuzey ve Kuzey'in sevgili erkek kardeşi. Adını hatırlamıyordum. Onlar pek yorum yapmamışti. Miray'in hemen yanına oturmuştum. Karşımda Kayra çaprazımda yani Miray'in karşısında ise Kuzey vardı. İkisininde baştan aşağı beni süzdüğünü farkettim. Kayra bu işi daha çapkınca yapıyordu. Ona göz devirdigimde kahkaha attı. "İstanbul hanımefendisi," dedi ve tekrar kahkaha attı. Ben de bir kez daha göz devirdim. "Hoş olmuşsun bu arada. Yeni tarzın mı?" Bu sefer daha ciddiydi. Ama hâlâ çapkınca bakıyordu. Salak herif!

 

Benim sabrimin sinandigini farkeden Miray söze girdi. "Yeni tarzı, kesecek misin artık şu sesini?" Ellerini çenesinin altında birleştirdi ve yalanci bir şekilde gülümsedi. Kayra artık Miray'a bakıyordu. Onu süzmedi, gözlerinin içine baktı sadece. Orada takılı kalmıştı sanki. Miray tam ağzını araladı onu tersleyecekti ki Kayra hemen bakışlarını yere çevirdi. Miray daha dik durdu, gurur duyuyordu kendisiyle. Bende onunla!

 

"Kumral'im," dedi Kuzey soru sorarcasina. Gözlerim onun yeşil harelerini buldu. "Çok yakışmış," diye devam etti. Tebessüm ettim. Teşekkür edeceğim sırada Kayra yine söze girdi.

 

"İlk defa kız gibi olmuş değil mi, Kuzey?"

 

"Hayır," dedi Kuzey.

 

"Sen ne anlarsın ki zaten," diyerek göz devirdi Kayra. Kendi çok bildiği içindir. Şakasız hayatımda gördüğüm en çapkın erkek.

 

"Allah sevgilinize sabır versin," dedi Miray. Kayra'dan bahsediyordu.

 

"Yeterince sabırlı duruyorsunuz, Miray Hanım." Diye cevapladı Kayra.

 

Miray'in yanakları kıpkırmızı olmuştu. Çok utanmıştı ve ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Ben hafif kıkırdadım. Kayra diğer kızlarla beraber Miray'dan da hoşlanıyordu. En salak herif!

 

"Tek taraflı sevgili olunmaz, platonik iseniz onu bilemem" dedi Miray omuzlarını diklestirerek. Kayra sinsi bir şekilde gülümsedi ve arkasına yaslandı. "Haklısın," dedi.

 

"Haklıyım" dedi Miray.

 

"Ve güzel,"

 

"Siz de fazla ciddiyetsiz,"

 

"Yakışıklıyım da bence, ha ne dersiniz?"

 

"Kesinlikle hayır derim." Gülümsedi Miray.

 

Sırıttı Kayra.

Kayra gerçekten de yakışıklıydı. Az çapkınlık yapsa daha ciddiye alınabilirdi bence.

 

Masadaki herkes onları izliyordu. Miran'ın yokluğuysa az önce dikkatimi çekmişti. Kiraza Miran nerede? diyen bir bakış attım. Dudaklarını büktü. Bilmiyorum. "İşleri varmış" dedi Kayra. Ne de maydanoz biri ama. Ona kimse yanıt vermedi. Pek umrunda değildi zaten.

 

Kuzey'in kardeşi fazla sessizdi. Miray'in kulağına doğru eğildim ve çocuğun adını sordum. Aldığım cevapla haa diye bir ses döküldü dudaklarımdan, istemsizce. Ellerimi tıpkı Miray'in yaptığı gibi çenemin altında birleştirdim. "Sen nasılsın Çağrı?" Diye sordum, Miray hafif kıkırdadı. Gülümsedim ve masanın altından Miray'in dizine vurdum. Göz devirip sustu.

"İyiyim, sağol" dedi.

İki kelime, niye bu kadar fazla konuştu ki şimdi iyi der sanmıştım. "Bende," diye cevap verdim. Gülümsedim.

"Kuzey," dedim uzata uzata.

"Söyle Kumral'im,"

İçim eridi. Bu iyelik eki insanı ne kadar da değerli hissettiriyordu. Değerli olmaya zaafım vardı sanki.

Kuzey bana bakıyor ve ne diyeceğimi merak ediyordu. Bense ne diyeceğimi unutmuştum.

"Unuttum," Utanmıştım, fazla salak hissetmiştim. Kahretsin!

Küçük bir kahkaha attı.

"Ee konuşun, hadi." Konuyu kapatmak için çabalıyordum. Ne kadar başarılı olabilirsem tabi. Kuzey halâ gülüyordu. "Tamam," dedim ve bu sefer ellerimi masada bağladım. "Berk ve Afra'nin bir kızı olacakmış. İsmi Eflal." Dedim heyecanla.

"Kumsoş," dedi Miray. Kumsal olduğumu belli eden bir ses çıkardım. "Biliyoruz biz zaten," dedi. Hevesim kursağımda kalmıştı.

"Ben bilmiyordum," dedi Kuzey. "Adı ne demiştin?" Tekrardan heyecanlandım. İçimdeki küçük çocuk sevinç çığlıkları atıyordu sanki, ya da midemde kelebekler uçuşuyordu.

"Eflal," dedim gülümseyerek.

"Kuzey, Afra söylerken sen de oradaydın." Dedi Miray.

"Hayır,"

Oradaymış. Ama ben mutlu olayım diye böyle yapmış. Bazen sevildiğimi iliklerime kadar hissediyordum.

"Kuzey," dedim.

Gözleri kahverengi gözlerimi buldu.

"Teşekkür ederim."

Beni değerli hissettirdiğin için..

   

  

 

 

    

Bölüm : 01.08.2025 13:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...