@f4t1hk
|
Gece kendini sessizlik içinde gösterdiğinde kasaba içine sızan Rick şerifin şerif binasından çıkmasını bekledi. Böylece onu takip edip evini bulacaktı. Birkaç boş fıçının arkasında pinekleyip beklerken canı sıkılmış ve etrafı izlemeye dalmıştı. Kasabanın sıcak ruhunu içinde hissederken binadan şerif yardımcılarının çıktığını gördü. En son da arkalarından Grace çıkmıştı. Onu gördüğünde fıçıların ardına iyice sokulmuş ve nereye gideceğini beklemişti. Grace, Billy ve Henry'nin yanından ayrıldıktan sonra bara ilerlemeye başladı. Rick gizli bir şekilde onu uzağından takip ediyordu. Grace bara girdiğinde Rick barın karşısındaki bir evin duvarına pusup barı izlemeye başladı. Grace bir tezgah önündeki bir tabureye oturmuş ve barmen kız Jackie'den bira istemişti. Tüm bunları izlerken Rick soğukkanlılıkla beklemeye devam ediyordu. Yaklaşık yarım saat sonra Grace bardan ayrılıp ve kasabada yürümeye devam ediyordu. En sonunda kasabanın büyük evlerinden birine girdi ve ardından kapıyı kapattı. Rick evini öğrenmişti. Şerifin kızı Jane'in de bu evde olacağını düşündüğü için gizli bir şekilde evin etrafını dolandı. Pencerelere bakarak Jane'in odasını arıyordu. Bir pencerenin ardında konuşmalar duyuyordu. Bu Grace ve Jane'in sesiydi. Rick dikkatle onları dinledi. Grace: "Annen bugün nasıldı tatlım?" Jane: "Kasabadaki ilaçlar yetmiyor baba. Dışarıdan ilaçların gelmesi gerekiyor. Koruyucularla konuşamaz mısın?" Grace: "Onları tanıyorsun kızım, ölsek de bu kasabadan çıkartmazlar bizi." Jane: "Nereye kadar gidecek böyle? Tutsak hayatı yaşıyoruz sanki." Grace: "Size bir şey yapmalarından korkuyorum. Size bir şey olmasın... Yeter ki tutsak olalım." Jane: "Daha fazla tutsaklık annemi öldürecek. O çok hasta. Tedavi gerekiyor." Sonrasında sesler kesilmişti. Odanın kapısının kapanma sesi Rick'e gelmişti. Pencerenin dibindeyken yavaşça başını pencereye yaklaştırdı ve göz ucuyla içeriye baktı. Yatağının ucunda Jane'i ağlarken görmüştü. Grace odadan çıkmıştı. Rick bir süre onun ağlamasını izlerken düşündü. Sonrasında dayanamadı ve eliyle camı tıklattı. Jane, Rick'i gördüğünde hemen pencereyi açtı ve şiş gözleriyle meraklı şekilde sordu. "Burada ne işin var?!" Rick: "Bakıyorum da hiç merak etmiyorsun beni. O koruyucuyla baş başa bıraktın beni." Jane: "Ama... Bana git demiştin." Rick: "Tanrım... Lafın gelişiydi o!" Jane gülümsemişti. Rick ona bakarak konuşmaya devam etti. "Girebilir miyim? Yani... Kapıyı kullanmak isterdim ancak şerif diye bir duvar var arada." Jane, Rick'in girmesi için ona yardım ettikten sonra Rick odaya girdi ve arkasından pencereyi kapattı. Rick sanki bir şey duymamış gibi Jane'in neden ağladığını sordu. Jane ise kollarını birbirine kenetleyerek konuştu. "Annem... O çok hasta... İlaç bulamazsak ölecek." Rick yüzünün ifadesini üzüntüye bırakarak konuştu. "Kasabada ilaç yok mu?" Jane: "Bu farklı bir şey. Nadir bir hastalık olduğu için ilacı da her yerde yok. Şehirde bulunuyordur ancak." Rick: "Koruyucular buna engel. Değil mi?" Jane: "Evet..." dedikten sonra Jane, Rick'in yüzüne bir süre bakıp düşündü. Ardından gözlerindeki yaşları silerek umutlu bir şekilde konuştu. "Ama... Ama sen bu kasabaya gelmeyi başardın! Şehire de gidebilirsin o koruyucuları atlatarak. Değil mi? Lütfen evet de..." Rick, o an ne diyeceğini bilememişti. Kalbinden bir ses gidip ilacı getirmesini söylüyordu. Diğer ses ise büyük koruyucunun emirlerine uyması gerektiğini söylüyordu. Ne de olsa o kasabaya onu büyük koruyucu göndermişti. Rick, Jane'in gözlerinin içine baktı bir süre. Sonrasında başıyla onaylayarak konuştu. "Giderim..." |
0% |