Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Babam Gibi Birisi

@faahte

"Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim. İkinci defa oynayamam." - Sabahattin Ali

 

 

Odadan çıkar çıkmaz bir elimde dosyalar bir elim kalbimde kapının önünde durarak tuttuğum nefesimi verdim. Elimde tuttuğum kağıtlar buna değse çok iyi olurdu.

 

Kapı tekrar açılınca arkama dönmek mecburiyetinde kaldım Eymen hafif kafasını yana yatırıp gülümsedi ve "Mesaim bitti gideceğin yere bırakayım mı?" dedi.

 

İyi ki bir görüşmeyelim demiştik. Az önce veya dün gece bir şey yaşanmamış gibi mi davranıyorduk anlamıyordum.

 

"Bir yere gitmeyeceğim." Dedim kısa keserek, ben zaten yüzüne bakamıyordum. Eymen'in katibi olduğu düşündüğüm kadın odasının önüne gelince az önce olanlar yüzünden bana biraz çekinerek baktı.

 

"Çıkıyor musunuz savcım?"

 

"Evet." Kız bize gülümseyerek kapıyı kilitledi. "Bu gün biraz sinirliydiniz ama siniriniz geçmiş görünüyor." Dedi.

 

Niye sinirliydi ki? Eymen ne diyeceğini bilmez bir şekilde benimle göz göze geldi kesinlikle dün geceyle alakalıydı.

 

"Öyle mi?" Konuşmamla yürümeye başladı "İyi akşamlar." Kıza belli belirsiz bir gülümseme yollayıp peşinden yürüdüm. "Söylemeyecek misin neden sinirliydin? Artık aramızda gizli saklı mı var?" Dedim.

 

"Demek aramızda gizli saklı yok?" Dedi ve durup bana döndü "Birlikte akşam yemek yersek söylerim."

 

Fırsatçıydı büyük fırsatçıydı. "Hayır, ben otele dönüyorum sen-"

 

"Oo ikili yine burada." Bir kez daha Eyşan'la burada karşılaşmamıza şaşırmadım.

 

"Biliyorsun Eymen'in iş yeri burası." ben alttan alıp sustukça tepeme çıkıyordu.

 

"Biliyorum canım. Sen odasının yerini sorarken, ben-" Eymen konuşmamızı elini belime koyarak bölmüştü.

 

"Eyşan inan hiç vaktimiz yok. Bu arada her yerde karşılaşabiliriz buna alışsan iyi olur."

 

Eymen'in beni yürütmesiyle adliyenin çıkışına kadar geldik birden durup içimi yiyen soruyu sordum "Buna alışsan iyi olur?" dedim anlamayarak çünkü bunu anlamamıştım ve böyle bir şeye gerek yoktu.

 

"Sürekli seni rahatsız edip duracak." Dedi. Yüzüne baktığımda ne düşündüğünü anlayamıyordum. "O kadar kalmayacağım merak etme." birden durgun bir deniz olup birden hırçınlaşmamın sebebi fikrimi net bir şekilde beyan edemiyor olmamdı, burada kalacaktım, burada çalışacaktım hatta Eymen'le görüşmeye devam edebilirdim de bunlar net olmamakla beraber Eyşan'ı veya diğer yabancı insanları ilgilendirmezdi.

 

Yalnız başıma yaşadığım bir akvaryumum vardı içinde anneannem sandığım kadın ve çocukluk arkadaşım, eski sevgilimden oluşan akvaryumumun camında küçük bir çatlak oluşmuştu. Okyanusun suyu mu içeri sızacaktı yoksa ben çatlağın büyümesini bekleyip okyanusa mı karışacaktım bilmiyordum.

 

"İyi ya burada geçirdiğin sayılı gün huzurlu olsun o zaman." Dedi ve tekrar yürümeye başladı sürekli niye kalmayacağım diyordum bilmiyorum ama kalacaktım burada yaşamak istiyorum.

 

"Eymen dur bir saniye!"

 

Merdivenden inmeyi bırakarak bana döndü ve umursamazca kafasını salladı.

 

"Ben, dosyalar için teşekkür ederim." tekrar afasını sallayıp önünde döndü.

 

Kendi arabasına yürürken öylece kalakaldım. Yine söyleyememiştim.

 

Eymen çoktan giderken telefonumu çıkartarak Yeşim'i aradım. Beni fazla bekletmeden telefonumu açtı. "Bir şey söyleme ben sana geliyorum şimdi konuşmamız gereken bir şey var." Yeşim'le konuşurken arabama yürüdüm.

 

"Tamam konum atıyorum gel."

 

Telefonu kapattıktan sonra arabaya bindim. Yeşim'in attığı konuma yaklaşık bir saat görünüyordu.

 

 

Arabaya zorla uygun bir yer bulduktan sonra yan koltuğa bıraktığım dosyaya elim uzandı ve kalbim gümbür gümbür atarken dosyanın kapağını açtım.

 

O zamana ait birkaç telefon mesajlaşması, pedagog eşliğinde verdiğim ifadem, komşuların ifadesi ve ailemizden kalan tek tük insanların ifadeleri önümde duruyordu dosyaya bakan savcının adı, adresi sonradan eklenmiş olan anneannemin ölmüş ve not bırakılmış fotoğrafı vardı.

 

İkinci dosyayı elime alıp açtığımda kalın puntoyla yazılmış yeterli delil olmadığı için kovuşturmaya yer yoktur yazısı gözüme çarptı. Sanki yer yarılmış içine girmişlerdi.

 

O günü biraz daha hatırlamaya çalıştım tamamen unutmamıştım ama ifademi elime aldım. O gün kapı açık bir şekilde evimizin merdivenlerinde elimde bebeğimle otururken bir komşunun beni görüp annem ve babamı sormasıyla yoklar diye cevap vermiştim. Yok cevabı insanlara yeterli gelmemiş olabilir ki ben merdivende oturmaya devam ederken içeriye annem ve babama seslenen kişilerle dolmuştu, herkes ne olduğunu sorup duruyordu ama bildiğim tek şey gerçekten yok olduklarıydı.

 

Hemen polis aranmış çevreden diğer tanıdık evlerde kalanlardan babamın mesai arkadaşı ve karısı gelmişti. Tüm gece benimle ilgilenmişlerdi polisler evimizi aradıktan sonra hep birlikte adliyeye gitmiştik bunun şimdi ne için olduğunu anlamıştım; tatil günlerinde babam pek çalışmazdı ama annemle birlikte adliyeye giderdim nöbetçi mahkemelerde annemi seyrederdim. Babamın arkadaşı olan savcı bildiğim ve kendimi iyi hissettiğim bir yerde ifademi vermemi istemişti olayların büyüdüğünü ve çıkmaza girdiğini hissettiğimi hatırladım.

 

Yanımda kimse konuşmuyordu ama karşımda konuşan kişilerin gözü hep üzerimdeydi. Daha sonrasında babamın katibi Banu abla benimle tüm gece ilgilenmişti kucağında uyuduğumu hatırlıyordum sabah olup adliye dolmaya başladığında elime bir tost ve meyve suyu vermişlerdi ardından ise yapacak hiçbir şeyim olmadığından çalışanların çocuklarını bıraktıkları kreşe götürülmüştüm. O günün akşamında ise anneannem sandığım kadın gelip beni almış ve evime dönüp sevdiğim eşyalarımı bile almama izin vermeden götürmüştü.

 

Geri dönüp baksam o odanın içinde daha fazla bilgi bulabilirdim ama daha fazla hiçbir şey öğrenmek istemiyordum.

 

Dosyayı kapatıp elime alarak arabadan indim Yeşim'le konuşmak istiyordum ama dosyayı arabada bırakmak istememiştim. Tarif ettiği yerden içeriye girecekken durduruldum. "Affedersiniz burada özel bir etkinlik var."

 

"Yeşim Hanım'ın arkadaşıyım."

 

"Kusura bakmayın." İçerisi yüksek sesli müzik ve çoğu dolu masalardan oluşuyordu. "Konuşacak bugünü buldun ya Rana gerçekten."

 

Yeşim'i bir masada oturup elindeki bardakla içmeye hazırlandığı şarabını çevirirken görünce oraya yürüdüm beni gördüğünde burukça gülümsedi ve sendelerken ayağa kalktı. "Hoş geldin biraz daha iyi misin?" Masaya otururken diğer kızlara baktım. "İyiyim." Dedim Yeşim'e gülümseyerek bir problem olduğunu anlamıştım.

 

"Bir işkolik mi var aramızda." Dosyayı Eymen kilitli çekmecede tutarken benim arabada bırakmam saçma olurdu diye yanıma almıştım ama kırmızı ve üstünde soruşturma/ceza dosyası yazdığı için fazla dikkat çekiyordu.

 

"Pek sayılmaz ama bunu bırakamadım." Yeşim'in bu kadar arkadaşı var mıydı hiç fikrim yoktu ama görünen o ki varmış.

 

"Yeşim birkaç dakika konuşsak olur mu?" Dedim sıkıntıyla biliyordum ne yeri ne de zamanıydı ama konuşmam lazımdı. Kızlar mesajı almış gibi masadan ayrılırken fazlasıyla mahcup olarak onlara baktım.

 

Yeşim eliyle bir dakika işareti yapıp bir yere gidip geldi. Müziği bizi rahatsız etmeyecek şekilde ayarlatmıştı. "Rahatsız olduysan gidelim." Dedi. Kendi eğlencesinde bile beni düşünmesine gülümseyerek kafamı hayır anlamında salladım.

 

"O kadar önemli değil."

 

Masaya koyup üzerine elimi uzattığım dava dosyasına baktı. "Kötü bir haber verme artık. Üzülüyorum her şey senin başına geliyor okutup üfleteceğim artık." dediğnde dayanamadım ve söyledim. "Yeşim ben bir karar aldım."

 

Merak içerisinde yüzüme baktı. "Beni gerçekten korkutuyorsun."

 

"Bugün Eymen'in yanındaydım. Bana bu dosyayı verdi ve ben odasını karıştırırken yakalandım ayrıca yüzük kutusu vardı ve dün bana biraz bazı şeylerin itirafında bulundu." diyerek her şeyi kısa yoldan anlatmış oldum sadece söylemediğim burada kalıcı olduğumdu.

 

Bir süre yüzüme baktı dediklerimi kafasına oturtuyor olmalıydı ki arada bir kaşları çatık oluyor ağzını açıp kapatıyordu en son "Ne gibi bir itirafta bulundu?" dedi.

 

"Adına ne demek istersen öyle bir itiraf işte." dedim tekrar o anları kafamda canlandırırsam buradan ayrılıp kesinlikle evine giderdim ve olmaması gereken şeyler olabilirdi.

 

"En azından aylar sonra anlatmıyorsun. Bunu atlatabilirim. Yüzük ne yüzüğü, nasıl bir şey gördün mü?" Dedi. "İşte bakamadan biri odayı bastı güvenlik çağırdı. Sonra." Bir süre duraksadım yüzük olduğunu bile net olarak bilmiyordum ki.

 

"Bunun önemi yok aslında yüzük vardı işte bilmiyorum. Eyşan'a almış olabilir."

 

Kızlardan birinin şarabını alıp hızla içti. "Yavaş! Ne yapıyorsun geldiğim zaman zaten içiyordun?"

 

Beni hiç umursamadan bir önceki önergemi cevapladı. "Eyşan'a alsa çoktan vermiş olurdu."

 

Eyşan demişken Eymen'in yanındayken 'Sen odasını ararken.' demişti odasını aradığımı o nereden biliyordu? "Çıkarken onunla karşılaştık. Eymen'de alışsan iyi olur dedi." Dedim.

 

Yeşim başka bir bardağa tekrar uzanacağı sırada "Yeter!" diyerek elinden alıp tekrar masada en uzak köşeye koydum.

 

"Tüm bunlar olurken ben neredeyim? Parti yapıyorum niye çünkü evleniyorum." kafasını usul usul sallayıp kocaman bir kahkaha attı. "En yakın arkadaşımın dertleri almış başını gitmiş ben burada nasıl parti yapabiliyorum ya?"

 

Kafasını kendi kendine sallayarak ayağa kalktı. "Kalk gidiyoruz."

 

Biraz sarhoş olmuştu ama sebebi bu değildi Yeşim'in kafası karışıktı. "Nereye gidelim dur işte." Kolundan tutup oturmasına yardım ettim.

 

"Gerçekten..." nefes aldı bana güldü. "Sana kıyamıyorum Rana. Eymen için çok sevindim çünkü seni üzmez bilerek isteyerek üzmez bundan o kadar eminim ki Furkan'dan daha çok güveniyorum ama her şeyin iki üç günde olması bilmiyorum bilemiyorum kendi yaşadığınız duygulardır hiçbir şey diyemem. Tek merak ettiğim senin nasıl hissediyor olduğun."

 

Ne hissettiğimi düşündüm. Beklerim vazgeçmem derken de aramızda dünyalar olsa bile kararının arkasında durur muydu? Eymen'in lafını geçtim ben onun için ne hissediyordum. Ben de kendimden emindim. Ama bu bir şeye başlamam için yeterli değildi.

 

Şu anda araştırdığım bir cinayet vardı tam ortasına düşmüştüm ve sevdiğim insan sayısını azaltmaya çalışırken önlerine başka birisini atmam saçmalık olurdu.

 

Üstelik diğer tarafta artık eskisi kadar güvenmediğim ama ısrarla ilişkiye devam etmek isteyen birisi daha vardı. Evet buraya yerleşmek istiyordum bunun belki içten içe düşünsem sebeplerinden biri kesin Eymen olurdu ama yine de onunla şu an bir ilişkiye başlamam için seviyor olmam yetmiyordu.

 

Seviyor muydum? Bu hissettiğim veya yeni yeni hissetmeye başladığım şey sevgi miydi? Tam ihtiyacım olduğu anlarda yanımda olması bunları hissediyor olmamı sağlamış olabilirdi şu an karar vermek için çok erkendi.

 

"Yeterli değil. Sevgi mi, hayranlık mı, aşk mı bendeki bu şey bilmiyorum ama Eymen'e tamam olur, demeye yeterli değil." Dedim Yeşim'e tamamen şeffaf olarak.

 

Masada elime uzandı "Seni her konuda desteklerim arkanda da dururum ama başlayıp devamı gelmezse biz zarar görebiliriz. Seninle benim arama kimse giremez ama ben Eymen'i de kaybetmek istemem, sen orada o burada olmaz."

 

İçimden geçen şeyleri Yeşim yüzüme karşı söyleyince daha bir gerçek geliyordu. Ben orada o burada tabi olmazdı. Üstelik dediği gibi arada Furkan ve Yeşim vardı ve onlar aile olacaklardı. Biz bir şeyler deneyip yürütemezsek zarar görecek tek biz değildik.

 

"Beni boş verelim senin derdin ne?" Dedim.

 

Konuyu kapatmanın vakti gelmişti çünkü konuşmak anca beni üzerdi.

 

"Önce seni kızlarla tanıştırayım sonra gitsek olur mu?"

 

Elimden tutarak az önce masanın etrafında olan kızların yanına gittik.

 

Yeşim beni diğerleriyle tanıştırmaya başladı. "Büşra, Rana." El sıkıştıktan sonra "Yeşim'in en değer verdiği insanla sonunda tanıştığıma sevindim." dedi Büşra, Yeşim'e dönüp baktığımda zaten bana bakıyor oluşunu gördüm.

 

Yeşim birisini daha gösterdi. "Aslı." Onunla da el sıkıştıktan sonra Yeşim, Büşra'ya bir şeyler söyleyip eşyalarını topladı.

 

"Ne dedin?" Diye sordum. Çıkışa kadar Yeşim'in yürüyebilmesi için kolundan hiç çıkmadan arabaya ilerledik.

 

"Furkan bana bir süre ulaşamazsa onları arar ararsa eve gitti dersiniz dedim."

 

"Niye Furkan sana ulaşamaz?" Biraz esen rüzgara karşı bekledi.

 

"Furkan'ı yeteri kadar tanımamışım." Dedikten sonra arabaya binerek oturdu.

 

Galiba biz Eymen'le başlayıp bitsek bile bunlar için bir şey fark etmeyebilirdi. Merak içinde ben de arabaya bindim.

 

"Yeşim gerçekten sorun ne? Evlilik öncesi telaş olabilir küçük şeylerdir." Dedim umutsuz olmaması adına.

 

"Furkan daha önce nişanlanmış. Yani olabilir tabi ama ben bunu düğünümden birkaç gün önce öğreniyorum." İlk aklıma gelen şeyleri söyledim. "Yeşim Furkan'ın eminim bir gerekçesi vardır. Dinledin mi onu konuştunuz mu?" Kemerini taktı. "Pardon avukat olduğunu unutmuşum."

 

"Eve mi götüreyim seni?"

 

"Yok sen anlatmaya devam et camı da aç uykum açılsın biraz. Hatta adliyeye gidelim bakalım."

 

"Akşam akşam ne yapacağız?" yüzük için bu saatte gidip savcının odasını karıştırmanın hiçbir gerekçesi yoktu.

 

"Yüzük sana mı değil mi öğrenelim?" Arabayı çalıştırdım.

 

"Saçmalama karşıma yüzükle çıkmasını istemem bu birincisi. İkinci olarak ben o rezilliği bir kere yaşadım. Şimdi söyle nereye götüreyim seni?"

 

"Bana kalsa daha içerdik ama düğünümde çirkin olmak istemiyorum. Otele gidelim annem anlar şimdi bir şey olduğunu." dedi.

 

 

Otelden içeri girdikten sonra Eymen'e haber vermek için planlanmış olduğuna kanaat getirdiğim çalışana doğru yürüdüm.

 

"Şimdi buna gerek yok yanımda arkadaşım var ben arar söylerim." Yanımda duran Yeşim'i görerek kafasını salladı. Asansöre yürüdük birlikte. "Niye öyle dedin?"

 

"Eymen'e rapor veriyor." Dedim bunalmış bir şekilde. "İyi olduğundan emin olmak istiyor."

 

"Neyse yukarı çıkınca geldim derim."

 

Odaya girince Yeşim kendini yatağa attı. "Of! Yorulmuşum ya!"

 

"Misafirlerini orada bırakıp geldik."

 

"Hiçbir şey olmaz çok içtim olamaz mı, yatıp uyumak istiyorum olamaz mı?"

 

Oflayarak kendimi banyoya attım. Odaya geri döndüğümde telefonumu elime aldım.

 

"Saat daha dokuz bile değil."

 

"Olabilir." Eymen'e dün yaptığım gibi mesaj atıp telefonu benden en uzak olacak yere koyup yatağa oturdum.

 

"İlk anlamadım ama Furkan ve Eymen'in arası senin yüzünden bozuk sen anlatınca emin oldum."

 

"Nasıl?" dedim sırtımı dikleştirerek, Yeşim sırt üstü yatağa uzanmış tavana bakıyordu.

 

"Furkan davayı almasını istemedi. Aynı şekilde babası da bu işin içinde olunca almalarını istemedi."

 

"Haklı gerçekten. Kimsenin karışmasını istemiyorum ve şu an kiminle karşı karşıyayım bilmiyorum Yeşim. Bunun için-" Benim yerime konuştu.

 

"Bunun için de Eymen'e bir şey diyemiyorsun."

 

"Babam gibi. Ve ben annem olmak istemiyorum. Her gördüğü haksızlığın peşinde düşecek. Ben arkamda bir çocuk bırakmak istemiyorum. Sırf birisi adaleti sağlamak istediği için bugün bu durumdayım." Kafasını kaldırıp yatakta bağdaş kurdu ve tam karşımda gözlerimin içine baktı.

 

"Sen annen değilsin, Eymen baban değil. Artık durumlar çok farklı. Yine aynısı olacak değil."

 

"Ama olmayacak diye de bir şey yok. Tamam belki çok çok düşük bir ihtimal ama ben istemiyorum. Eymen gerçekten babam gibi birisi. Ne dediysem vazgeçmedi hiçbir davasından vazgeçmez. Nerede haksızlık görse halletmek ister. Babam istedi de ne oldu? Darmadağınım."

 

"Mezarlığa gitmedin dimi?"

 

"Daha gitmedim. Ve kendimi nasıl tutuyorum bilmiyorum. Belki yüzlerce kez o odaya girip bakmam lazımdı belki de her şeyin cevabı içinde ama ben evi görmek bile istemiyorum." "Dedene gitsen bir cevap vermez mi?" Dedi.

 

Dedem aklımın ucundan bile geçmemişti. "Beni görmek istemediği çok açık. Gidip de konuşmam ben."

 

Kafasını dizime koydu. "Destek almak ister misin? Babamla ayarlarız kimse bilmez."

 

"Belki, daha sonra."

 

"Nasıl istersen." Masaya koyduğum telefonum birkaç kere titredi. "Alacak mısın?" Dedi Yeşim kafasını kaldırırken.

 

"Evet." ayağa kalkıp elime aldım.

 

"Eymen yazmış. Furkan seni soruyor." dedim.

 

"Uyudu yaz." dedi fazlasıyla umursamaz bir sesle.

 

Yeşim'in dediğini yazıp yolladım hemen aynı saniyeler içinde ekranıma bir mesaj daha düştü. "Furkan seni görmek istiyormuş." Furkan'ı pek takmadan başka bir şey dedi. "Eymen başka ne demiş?" Mesaja tekrar baktım.

 

"Hiçbir şey dememiş." Yeşim kafasını salladı.

 

"Net olmayan şeyi onu bozar. Sen net değilsin canını sıkıyorsun. Belirsizsin."

 

Yeşim'e gözlerimi kısıp baktım. "Ee ne yapacağımı bilsem net olurum zaten." Biraz güldü.

 

"Şimdi sana şey demiştir kesin. Bir öylesin bir böyle." Yatağa tekrar oturdum.

 

"Evet dedi."

 

"Meraklanma. Yarına siniri geçer." kocaman bir nefes bıraktım. "Kerem biliyor. Mete amca da anlamış."

 

"Kerem ne zırvalayıp duruyor anladım şimdi."

 

Artık bu konuyu kapatmak istiyordum "Uyusak mı?" dedim.

 

"Olur."

 

 

Gece kendi kendime uyanıp Yeşim'in kolunu üzerimden atıp ayağa kalktım. Bizim için erken bir saatte yatmıştık. Elime telefonumu aldım. Hiçbir mesaj yoktu galiba Eymen bana gerçekten kızgındı.

 

Yeşim'i uyandırmamaya çalışarak dosyanın içinden tüm kağıtları alıp banyoya girdim.

 

Ailem hakkında en son hatırladığım şeyler aralarının iyi olduğuydu ama öncesinde kötüydü. Annem, annesinin öldürüldüğünü biliyor muydu? Buna babam sebep olmuşken öyle yüzüne hiçbir şey olmamış güler miydi? Annemin, annesiyle arası nasıldı? Bu kadar detay kafamda yoktu hatırlamak için zorladım kendimi.

 

Bana anneanne ayarlayan kişi bunca yıldır hayatımı izlemişti belki benim kendi irademle yaptığım birçok şey zaten planlıydı. Her ihtimale karşı öz anneannem ölmemiş olsa çıkardı ama birbirimizle uyuşmamıştık.

 

Yüzleri tıpatıp birbirine benziyordu başka bir şeyler dönüyordu.

 

Herhangi bir durumda nakil olmuş olsa kafasından vurulmamış mıydı?

 

Elimdeki kağıda iyice baktım. Hem fotoğraf hem not vardı. Babam anneme söylememiş olsa böyle gülerek nasıl yüzüne bakabilirdi bunu saklayabilirdi?

 

Mesajlar vardı ama çok şey çıkmazdı. Davaya bakan savcı ile görüşmem gerekiyordu bana yol gösterecek tek kişi şu an oydu. Yeşim'in dediği gibi dedem vardı ama sözde anneannem beni görmek istemediğini söylemişti ama yalan olabilirdi. Savcıyla görüştükten sonra ölmediyse onunla da görüşmeye gitmem gerekebilirdi.

 

Eski ev bana kalmış olabilirdi ama ben 20 yıl sonra yeni ayak basıyordum ya dedem kendisi nasıl gitmemişti veya bana neden ulaşmaya çalışmamıştı.

 

Bunu da mı onlar yaptı anlamaya çalışıyordum.

 

O evde ölmediklerine emindim. Hiçbir iz yoktu o evde ölmemişlerdi o evden kaçırılmışlardı. Gittiklerinde kapı açıktı biri tarafından götürülme olasılığı çok fazlaydı ama bu araştırılan görüntülerde çıkardı herhangi bir şey yoktu ya da vardı ama ortadan kaldırıldı.

 

Kapı çalmış olabilirdi annem yukarıda hazırlanırken kapıyı babam açmış olabilirdi. Ben kapının çalma sesini duymamıştım bahçedeydim duymamam çok normaldi.

 

Gelen birisi ise tanıdık olabilirdi öyle olmasaydı babam şüphe duyup beni uyarırdı kapıya gitmezdi.

 

"Rana?"

 

Kapının tıklatılmasıyla irkildim. Yeşim uyanmıştı. "Efendim."

 

"İyi misin? Ne yapıyorsun içeride."

 

Kağıtları yerden toplayıp dosyanın içine koyup oturduğum klozetten kalktım. "Çıkıyorum şimdi." Elimi yüzümü yıkayıp kapıyı açtım. Yeşim gelen ışıkla gözünü kapatıp açtı. "Hadi gel yok bir şey, uyuyalım."

 

Uyku sersemiyle ne yaptığımı anlamadan geri yatağa yattı.

Loading...
0%