Kadın sızlanarak gözlerini açmaya çalışıyordu. Başında dün gece öldürmeye çalıştığı o metal kollu adam vardı. Buğulu buğulu görünen hafif uzun saçlarını gördüğünde tamamen o olduğunu anladı. Elini boğazına götürdü ve dişlerini sıktı. Bileklerinde 10 cm'lik kelepçe takılıydı.

Natasha: Ne o neden öldürmedin beni?

Bucky: Keyfim öyle istedi.

Natasha: Senin keyfine kaldıysak o zaman iyi şeyler olmayacak.

Bucky: Bu sana bağlı.

Natasha: Bana bağlı? Ne demeye getiriyorsun?

Bucky: Seni öldürebilirdim evet ama öldürmedim. Güzelsin, güçlüsün. En önemlisi tıpkı...

Natasha: Hayır hayır... Sana çalışmamı isteyeceksin değil mi? Kesinlikle reddediyorum bunu. Ve beni kendine benzetemezsin. Ben eşsizim bir taneyim. Kimse benim gibi olamaz.

Bucky: Fazlası olduğunuda söyleyecektim.

Kadın duraksadı ve gözlerini devirdi. Adam ise mesafeyi azaltıp kadını kelepçelediği deri koltuğun başına geçti. Kollarını dayayıp kadına eğildi.

Bucky: Beni Hydra kullanıyordu ama şimdi kaçtım. Kaçak bir katilim. Belki sende seni kullananlardan kaçıp kendi bağımsızlığını ilan edebilirsin.

Kadın alay edercesine güldü. Yüzlerindeki mesafe bir nefes kadar yakındı. Ama adam gayet ciddiydi.

Bucky: Kolundaki kelepçeleri çıkarmam sana edeceğim teklife vereceğin cevaba bağlı.

Natasha: Ne teklifi? İşbirliği mi?!

Bucky: Evet. Sana zaman tanıyorum. İyi düşün taşın ve karar ver. Kabul edersen asla pişman olmazsın. Çünkü ikimizde bunun için var olduk. Başkalarının kölesi olacak kadar aptal değiliz. Biz canavarız. İki suç makinesiyiz :)

Adam son cümlelerini söyledikten sonra kadından uzaklaştı. Kadın ise biraz ikna olmuştu, sinsice gülümsedi. Bence bu teklif reddetmeye gelmezdi. Haklıydı. Bunca zaman başka adamlar için kendini ortaya koyuyordu ve bu böyle devam edemezdim. Hiç tereddüt etmeden ismini bilmediği adama seslendi. Adam sırtını çevirip kadına baktı uzaktan.

Natasha: Hey metal kollu! Dur!

Bucky: Birşey mi diyecektin?

Natasha: Önce onlardan başlayabiliriz :)

Bucky: Diyorsun. İyi bu kadar hızlı karar vermene sevindim.

Natasha: Şimdi kelepçeler?

Bucky: Sana güvenmeli miyim?

Natasha: KGB'nin de Hydra'nın da kökünü kurutana kadar güvenebilirsin.

Bucky: Peki anlaştık.

Natasha: Ve son birşey daha. Neresi burası?

Bucky: Benim evim. 

Natasha: ???

Bucky: Gasp ettim.

Kadın güldü bu cevap karşısında. Hâlâ Amerika'daydılar anlaşıldığı üzere. Sonra adamda alttan alttan gülüp kadının kelepçeleri açtı. Ama yinede güvenmiyordu. Bu yüzden hızlıca kadının boğazını metal koluyla sarıp diğer eliyle bileklerini tutup duvara sıkıştırdı.

Bucky: Sakin herhangi bir ibnelik yapma! Bu sefer sökerim kalbini!

Natasha: Sende rahat durmazsan beynini patlatıp dağıtırım anlaştık mı?

Bucky: Bizim iletişim böyle olacak sanırım. Anlaştık.

Ve adam gülümseyip kadını bıraktı. Kadın iyice adamı süzdü. İçinden saydırdı ayrıca övdü. O sırada adam daha önceden getirdiği birkaç hijyenik paket ve kıyafetleri kadına gösterdi. Sonrasında banyo ve tuvaletin yerini belirtti ardından kendi odasına çekildi.

Natasha: Yakışıklı ve gözükara... İstediğini elde edebilen canavarları severim.