Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@falankesss

Şuan ne yaşıyordum ben acaba bana biri anlatabilir mi? Önümde iki büyük patron ve patronun oğlu bana sarılıyor, kollarım iki yanımda onu sarılmasına karşılık vermeden bekliyordum. Allahım yer yarılsın da düşeyim ben ya lütfen, ben bunları düşünürken kendini geri çekmiş ve bana bakıyordu.

 

Babası ve abisi de şok içinde idi ve bize bakıyorlardı. Etrafa göz gezdirdiğimde herkes şok içinde kalmıştı "Biz Gülce ile üniversiteden arkadaşız" deyip 32 diş sırıtıyordu. Ben zaten konuşma yetimi az önce kaybetmiş kafamı yere eğmek durumunda kalmıştım utançtan. Utandığım şey ise insanlar torpille burada çalıştığımı düşünecekti.

 

Ali beyden boğaz temizleme sesi geldiğin de kafamı kaldırıp ona bakmıştım sinirlenmişti oğlunun hareketine ve öldürücü gözlerle hala karşı karşıya duran bize bakıyordu.

Canan hanım ortada ki gerginliği fark etmiş ve "Ata Bey bana emanet efendim müsadeniz olursa biz çalışmaya başlayalım" diyerek beni bu kaos dan uzaklaştırma çabasına girmişti. Kafasını tamam şeklinde aşağı yukarı sallayarak arkasını dönüp odadan ayrılmıştı.

 

Atalay bey ise peşinden gitmemiş kardeşini artık karşımdan çekerek bizim odaya doğru ilerletmişti. Ben hala ne yaşadığımı idrak etmeye çalışırken yan taraftan Gönül'ün konuşması ile kafamı ona çevirdim "Az önce ne yaşandığına dair fikri olan var mı?" diye bir soru yönelttiğinde bizim kızlar etrafımı sarmış diğerlerinin sorgulayan bakışlarına maruz kalmamam için çaba sarf ediyorlardı.

 

Benim de ne yaşadığıma dair bir fikrim yoktu ki odanın ortasında hala salak gibi dikiliyordum."Olayı ben yaşadım ama benim hiç fikrim yok" dediğimde derin bir nefes alıp odaya doğru hareket etmeye başlamıştım. Salak mıydı bu çocuk acaba tamam tanıdın elini uzat tokalaşalım ne diye herkesin ortasında sarılıyorsun.

 

Odaya girdiğimde Atalay bey ve Yusuf Ata' da odada idi. Elini kardeşinin ensesine koyup "Öğle molasında yanıma gel" diyerek onun boynunu hafif sarsmıştı. Kafasını tamam anlamında salladığında Atalay bey arkasını dönerek odayı terk etmişti.

 

Oda da bir gerginlik hakimdi daha doğrusu benim gerginliğim odaya hakimdi. Sinirli gözler ile karşı masama oturmuş kişiye bakıyordum hissetmiş gibi kafasını kaldırıp bana gülümsemişti. Allahım gerçekten katil olmama beş dakika falan vardı bence "Gülce" diyerek bana doğru seslenmişti Canan hanım gözlerimi onun olduğu tarafa çevirmiştim "Sen çık şu tasarım ile ilgili donelerin ret cevaplarını modalhane ustasına imzalat" dediğinde amacını anlamıştım beni bu ortamdan uzaklaştırmaktı.

 

Bende gerekli dosyaları alarak masadan kalkmış odanın kapısını açıp dışarı çıkmıştım. İhracat tasarım modelistleri ile aynı ofiste çalışıyorduk biz, odanın içinde bir oda daha vardı o yüzden ben dışarı çıktığımda kafalar yine bana doğru dönmüştü. Oflayarak hızlı adımlarla odayı terk etmiş ve konfeksiyona doğru adımlarımı merdivenlere çevirmiştim.

 

Kafayı yemek üzere idim bu çocuk beni nasıl hatırlamıştı ya oflayarak merdivenleri çıkmaya devam ediyordum bunları düşünürken az kaldı çılgın çıkacaktım kim bilir neler düşünüyorlardı insanlar benim hakkımda ve en kötüsü bu olay bütün fabrikaya yayılacaktı. Her firmada olduğu gibi bu firmada da dedikodu en büyük ihtiyacı ve gerekli kaosuydu.

 

Bunları düşünerek konfeksiyona gelmiş ve gerekli dosyaları imzalatmıştım. Adımlarımı tekrar bizim odaya doğru ilerlemiş merdivenlerden yavaş yavaş inmeye başlamıştım. Odaya dönmek ve o gerizekalının suratını görmek istemiyordum ama el mahkum bunu yapmak zorundaydım. İşimi zaten zor bulmuştum ve seviyordum tekrar bir oflama çıktı ağzımdan ve odaya inmeye devam ettim.

 

Odaya geldiğimde Canan hanıma gerekli dosyaları vermiş masama geri dönmüştüm. Kafamı kaldırdığımda bana hala yarım gülüşle bakan Yusuf Ata'yı görmek sinirlerime iyi gelmemişti. Yok gerçekten problemleri vardı ve beni de deli etmeye çalışıyordu "Gülce" diyerek bana konuştuğunda son derece eğlendiği belli oluyordu "Efendim Yusuf Bey" dediğim de resmiyete geçmemiz gerektiğini anlamalıydı.

 

Bu sözlerim ona daha fazla keyif verdiğini gülümsemesinin büyümesinden anlamıştım "Ata yeterli Gülce resmiyete gerek yok" dediğinde daha fazla sinirlenmiştim "Bence resmiyete gerek var Yusuf Bey" diyerek sevmediğini bildiğim adını kullanmış ve sırıtmasının asla solmamasına daha da sinirleniyordum.

 

Benim bu adamı öldürmem ile kaç yıl hapis yeme ihtimalim olduğunu düşünmeye başlamıştım artık ciddi bir şekilde. Sandalye kayma sesi ile gözlerim Canan hanıma dönmüştü "Öğle yemeği saati geldi" diyerek masasından ayrılmaya başlamış bizde onunla beraber hareket etmiştik. Bizden önce odadan ayrılmış kapıyı da arkasından çekmişti

 

Masamdan telefonumu ve sigaramı alıp ayrılırken önüme geçmişti bir an da "Gülce" diyerek kolumu tuttuğunda etrafa bakıp hızla kolumu ondan çekmiştim zaten yanlış anlamaya çok müsait bir andaydık temas etmesi dedikoduları harlamasından başka işe yaramazdı "Yusuf Bey lütfen bana Gülce hanım diye seslenir misiniz? Gereksiz bir dedikoduya mahal vermek istemiyorum" dediğimde kafasını sağa doğru hafif yatırmıştı. Olumsuz anlamda cıkladığında gözlerimi devirmekten geri kalamamıştım "Saçmalama biz arkadaşız hemde uzun zamandır, neyse onu bunu geç hadi yemekhaneye gidelim kurt gibi açım" diyerek odanın kapısını açarak uzaklaşmıştı benden " Yusuf Bey hatırladığım kadarıyla sizi Atalay Bey çağırmıştı" diyerek onun yanından geçmiştim. Bu adam anlık hafıza kayıpları ile baş ediyor olabilirdi bence yarım saat önce olan olayı hatırlamıyordu ama beni hatırlıyordu.

 

Yanıma doğru döndüğümde benle beraber yürüdüğünü fark etmiştim" Tabi ki hatırlıyorum ama ben normal bir eleman olduğum için abimle öğle yemeği yemek istemiyorum" diyerek yanımda yürümeye devam etti. Gözlerimi yana doğru çevirdiğim de bana bakarak gülümsemiş ve göz kırpmıştı.

 

Salak diye yüzüne bağıracaktım neredeyse ama yüzüne bakıp"La havle" diyerek yolumu sigara içme alanına çevirdim, uzaklaşıp sakin kalmak daha iyiydi her zaman

 

Sigara alanına geldiğimde bir sigara yakıp telefonuma bakmıştım bildirimler sıralanmıştı ve onlara bakmaya başlamıştım tanımadığım bir numaradan mesaj vardı ve ona tıklayıp yazanları okumaya başlamıştım

 

Bilinmiyor: Gülce ben Orhan beni her yerden engellediğin için seninle konuşamıyorum ama bu şekilde olmaz bir şeyleri kurtarmamız gerekli ve sen bunu için çaba bile göstermiyorsun yaptığın büyük bencillik artık farkına var bu kelimeleri benim ailem değil senin amcan olacak pezevenk söyledi bunu günahını ben çekmek istemiyorum.Kalbime zaten söz geçiremiyorum izin ver iş çıkışı alayım seni konuşalım her şeyi en baştan söz bu evlenme olayını da halledicem benim karım olacak tek kişi sensin başkası değil.

 

Ben: Salak salak konuşup benim daha fazla canımı sıkma Orhan bizim senle adımız bile yan yana gelemez git sözlüne bak beni de unut arkamda duramayacak adamın tek bir sözüne bile güvenmem ben.

Ayrıca söylemiş olayım beni daha fazla taciz etmeye devam edersen polise vermekten asla çekinmem şimdi Siktir Git benim gözüm de daha fazla küçülme.

 

Yazdıklarımla içim soğumamış daha fazla ateşe odun atmış gibi olmuştum. Herşey üst üste geliyordu ve ben ağlamamak için kendim ile büyük savaş vermeye başlamıştım. Benim arkamda durmamış babasına boyun eğmişti ama bencil ben oluyordum şaka gibi.

 

Elimde ki telefondan yeni numarasını da engellemiş ve bana ulaşma çabasına bir ket daha vurmuştum. Ben bunlarla uğraşırken kızlar yanıma gelmişti ve oldukça meraklı gözüküyorlar "Ağğğğbbbbiiiii neler oldu öyle" diyerek bana doğru konuştu Açelya şaşkın ifadesi ile "Ben şoka girdim o an zaten ama patron falan da şoktaydı bence çünkü surat ifadesini hiç görmemiştim onda" diyerek minik bir kahkaha attı Gönül.

 

Bu durumdan çok eğlenmişti ama benim canım da hayli sıkkındı bu durumdan farkında değildi kimse. "Kızlar gerçekten dalga geçilecek mevzu değil bu" dediğimde bana bakmışlardı "Hem nasıl zor ve saçma bir durum da kaldım görmediniz mi? Hayır yani ben ne alaka da beni hatırlıyorsun ya ben seninle aynı ortamda bile sayılı oturdum" diyerek isyanıma devam ettim.

 

Gönül kolumu sıvazlayarak destek olmuştu bana "Tamam kızım ya unutulur elbet bu durum, hem böyle bir şeyi sende beklemiyordun" diyen Gönül'e kafamı çevirdim "Yanlız Gülce sen bu kadar yakınmıydın da bu adam seni unutmadı da çat diye geldi sarıldı" dediğinde aklına bir şey daha gelmiş gibi gözlerini büyüterek konuşmasına devam etti "Kız yoksa siz sevgiliydiniz de ondan mı öyle yaptı o" diyerek aklında ki saçma düşünceyi benimle paylaşmıştı.

 

Bende bu durumun saçmalığına daha fazla dayanamayarak "Ay saçmalamayın ya" diye onlara çemkirmiştim. "Üniversiteden en yakın arkadaşımın sevgilisiydi onun sayesinde aynı ortamda bulunduk bir kaç kere o kadar" dediğimde Hande bu sefer lafa atlamıştı.

 

"Kızım bu nasıl saçma bir şey ya hayır bari bize yalan söyleme de seni savunabilelim insanlara geçmişleri var onların deriz" dediğinde daha fazla sinirlenmiştim artık ve sabrım da kalmamıştı zaten "Hande sen salak mısın size niye yalan söyleyeyim ben olanı söyledim işte" derken üstüne doğru yürümüştüm.

 

Hande'nin çarpık gülümsemesi hala suratındaydı "Sen daha öncesinde bize sadece aynı okuldaydık tanışmıyoruz da dedin Gülce ama adam gelip sana sarıldı bu ne perhiz bu ne lahana turşusu"diyerek önceden anlatmadığım olayın lafını sokuyordu bana.

 

"Hande saçma sapan konuşma Gülce zaten dedikodu çıkmasın diye anlatmamıştır bir şey" diyerek lafa atladı Gönül "Allah Allah ya tamam ilk sene anlatmadı buna okey ama bu kız neredeyse üç senedir burada çalışıyor mevzusu da çok defa geçti niye o zaman anlatmadı bize de enayi gibi kaldık burada" dediğinde Hande de bana bir adım atmış neredeyse burun buruna gelmiştik.

 

Açelya onun kolunu tutmuş "Sakin ol Hande gereksiz gerginlik yaratma burada sesiniz de yükseliyor fark etmiyorsunuz" dediğinde uyarma ihtiyacı duymuştu bizi. Hande tutulan kolunu silkeleyerek çekmişti ve bana sinirli gözler ile bakmaya devam ediyordu. İşaret parmağımı ona doğru sallarken "Bana bak Hande seni son defa uyarıyorum bana inanmak istemiyorsan kesersin arkadaşlığını biter gider zaten bir ton şeyle uğraşıyorum sen son sırayı bile zorlamazsın onların arasında he bir daha bana bu tavırla gelirsen seni yolarım nerede olduğumuzu da umursamam." diyerek onu uyarmıştım

 

Kendimi dizginlemek için ortamdan uzaklaşmam gerekliydi hatta direk izin alıp gitmem lazımdı bu gün erkenden bitmeliydi. Kızların arasında bir şey demeden uzaklaştığım da ayaklarımı odaya doğru çevirmiştim. Sinirliydim ve patlamak üzereydim Orhan gerizekalısı yetmez gibi bir de bu Yusuf derdi çıkmıştı başıma. Odaya geldiğim de elimde ki eşyaları çantaya doldurup giderkende Canan hanıma mesaj atmaya çalışıyordum. Normalde emrivakileri sevmezdi ama bu durumda kendimi işe de veremezdim.

 

Ben: Canan hanım benim öğleden sonrası için doktor randevum vardı ama ben size söylemeyi unutmuşum son dakika aklıma geldi benim acil çıkıp randevuya yetişmem lazım tekrar özür dilerim.

 

Mesaj yoluyla kısa bir bilgilendirme yaptığımda odadan çıkmış hızlı adımlarla güvenlik noktasına gelmiştim.

"Bana bir taksi çağırır mısınız?" diyerek güvenliklere doğru konuşmuştum. Anlaşmalı olunan taksi firması ile iletişime geçmiş bir taksi çağarmışlardı hemen elimde ki telefondan bildirim sesi gelince ekranı çevirip bakmıştım, mesaj Canan Hanımdandı

 

Canan Hanım:Bu günlük sana izin veriyorum ama bana izinleri bir gün önceden haber vermen gerektiğini de hatırlatmak isterim Gülce, zor bir gün oldu senin içinde o yüzden bu toleransımı su istimal etme olur mu zaten istemeden dikkat çektin.

 

Gördüğüm mesaj uyarı niteliğinde olduğu için gözlerimi devirmiştim sanki ben bilmiyorum da dikkat çektiğimi birde o belirtmişti.

 

"Taksi geldi Gülce Hanım" diye seslendi Ali abi "Sağolasın Ali abi sana kolay gelsin" diyerek yanından uzaklaşıp gelen taksiye binip bu gün herşeyi bitirmek ve direk uyumak istiyordum. Zaten bin tane derdim vardı birde şimdi iş yeri dedikodusuna malzeme olmuştum arkadaşım dediğim kişiler bile beni sorgular durumdaydı düşünmek için çok şeyim vardı ama düşünmek istemiyordum.

 

Taksi ile evin önüne geldiğimde parasını ödeyip inmiştim "Gülce" diye seslenilince kafamı o tarafa çevirmiştim Orhan'ın annesi bana doğru geliyordu elinde market poşetleri vardı ve hızlı hızlı bana doğru yürüyordu "Buyur Esma teyze" diyerek bende ona doğru yürümüştüm.

 

Önünde durduğumda poşetleri yere bırakıp bana bakmıştı "Kızım iyi misin" diye bana soru sorduğunda içten mi diye düşünmeden edemedim ama uzun zamandır tanıdığım kadına da saygısızlık etmek istemiyordum.

 

"İyiyim Esma teyze sen nasılsın" dediğimde gülümsemişti bana "İyilik hoşluk diyelim kızımda asıl önemli olan sizsiniz, seninle Orhan" dediğinde asıl meseleye gelmişti direk.

 

"Esma teyze artık biz diye bir şey yok oğlun sözlendi bizim ilişkimiz de bitti artık konuşulacak bir durum yok ortada" dediğimde gitmek için hareket ettiğimde kolumu tutmuştu "Yapma kızım ben konuşacağım babasıyla eriyor çocuk kaç gündür sevdadan benim içim hiç rahat değil o amcan olacak adi öyle şeyler konuşmasaydı şimdi siz sözlüydünüz" dediğinde bütün olaylara hakim olduğunun farkına varmıştım.

 

Yüzüme acı bir gülümseme peyda olduğunda kolumu elinden çekmiştim "Esma teyze seni kırmak veya üzmek en son isteyeceğim şey ama ben yanımda dik duran bir adam istiyorum babasının bir lafıyla o yüzüğü taktıysa gitsin sözlüsünü sevsin bu saatten sonra, evet benim amcam adi bir insan ama dönüpte babasına karşı bile gelememiş yani bizim yolumuz ayrıldı artık." dediğimde kadının yüzü de düşmüştü.

 

Esma teyze yüzüme üzgün bir şekilde bakıyordu "Kızım yapma böyle bak benim oğlum çocukken yemediği tokatı 27 yaşında koca adam iken yedi sırf senin için" analı oğullu tokat yeme mevzusundan yürüyordu.

 

"Esma teyze yeter artık yedi tokatı da noldu sanki sözlenmedimi sanki, senin oğlunun yediği bir tokat olsun benim sevdiğim güvendiğim adam yanımda durmayacaksa gönlümde de yeri yok daha fazla da bu konuyu konuşmaya gerek yok" dediğimde arkamı dönüp apartmana doğru yürümeye başlamıştım.

 

Sanki gün yokmuş gibi bu güne dolmuştu herkes canımı sıkmak için merdivenleri çıkıp eve gelmiştim artık en sonunda kapıyı açıp eve girmiş üstümü çıkartıp direk uyumak için yatağa yatmıştım zaten doğru düzgün uyku uyuyamadığım için gözlerimi kapatmıştım.

 

Mutfakta ki tıkırtı sesleri ile gözlerimi açtım cama doğru baktığımda havanın kararmış olduğunu fark ettim yataktan kalkıp mutfağa doğru gittiğimde ablamın yemek hazırladığını gördüm "Ooooo Didem hanım siz mutfağa girermiydiniz ya" diye ona seslendiğimde geldiğimi ancak fark etmiş ve olduğu yerde korkuyla elini göğsüne yasladı.

 

"Kızım ne diye öyle ani geliyorsun sen ya" dediğinde kıkırdamıştı "Kusura bakma korkacağını düşünmedim hiç" diyerek ona sarılmaya çalışmıştım "Dalmışım biraz ondan oldu da ben mahkemeden döndüğümde senin iş çıkış saatinden önceydi eve niye erken geldin?" diyerek kollarımın arasından çıkmıştı.

 

Erken geleceğini düşünmediğim için izin aldığımı söylememiştim oda haklı olarak nedeni merak ediyordu "İzin aldım öyle biraz başım falan ağrıdı çok da işim yoktu ondan erken geldim" dediğimde yüzüme bakarken ocakta ki yemeği de karıştırmaya devam ediyordu.

 

Kendimi göz hapisinden kurtarmak için buzdolabını açıp salata için malzeme çıkartmaya başlamıştım "Gülce bak üstüne gelmek istemiyorum ama sen konuşmadıkça tedirgin oluyorum" dediğinde ona doğru bakmıştım "Anlatacak bir şey yok abla o yüzden" diyerek malzemeleri yıkamaya başlamıştım.

 

Tencerenin altını kapatıp yanıma geldiğinde kollarını birbirine dolayıp mutfak tezgahına yaslanmıştı "Kızım sen salak mısın ben senin yalan söylediğini anlamayacak mıyım ablan olmayı geçtim avukatım ben be yalan söyleyeni anlayabiliyoruz o kadar herhalde" diye kulağımın dibinde bağırmıştı.

 

"Abla niye kulağımın dibinde bağırıyorsun acaba uzaktan konuşamıyoruz galiba" diyerek kalçamla onu ittirmiştim. "Gülce gerçekten soruyorum iyi misin bak sen çocukken de böyle olmuştun" dediğinde amcamları kastettiğini anlamıştım "İyiyim abla gerçekten üstüme gelme sende olmayan şeyleri var etme" dediğim de kaşlarını çatmıştı "Neyi var etme Allah aşkına ya neyi var etme sen kendinde misin" diyerek kolumu tutmuş beni kendine çevirmişti "Sen ne yaşadığının farkında mısın acaba Gülce o geceden sonra ağzını açmadın Orhan hakkında geçiştirmek içinde saçma sapan şeyler zırvaladın üstüne gelmek istemediğim için de sustum ama yeter artık sen anlatacaksın ben dinleyeceğim bu akşam" dediğinde son derece sinirliydi.

 

Derin bir nefes almış sorularından kaçmak için yol arıyordum artık "Abla gerçekten artık konuşmak istemiyorum bu konuları Orhan sözlendi bitti benim için" dediğimde salata yapmak için önüme dönmüştüm.

 

"La havle ya kız sen kendine küfür ettireceksin en sonunda bana" diyerek mutfaktan çıkmıştı. En azından sinirlendirerek yanımdan ayrılmıştı ve ben sorularından kaçmıştım. Doğrama tahtası ve malzemeleri alarak salatayı yapmaya koyulmuştum.

 

Ablam tekrar mutfağa girmiş tabakları alarak masayı hazırlamaya başlamıştı bende kendi işimi yapıyordum ama sinirli hali biraz ürkütüyordu beni çünkü ne zaman patlayacağı belli olmazdı. Ablamdı o benim neyi ne zaman yapacağını kestirebiliyordum ama sinirli olduğu zaman o ihtimalde ortadan kalkıyordu umursanmamak daha da sinirlendiriyordu ama ne cevap vereceğimi bilmediğim için yalan söylemekten kaçınıyordum.

 

Salata işi bitmiş soslarını koyup masaya götürmüştüm ablam bu sırada tencereleri de getirmiş yemeğe başlamak için beni bekliyordu. Ben sofraya oturunca çorbaları koymaya başlamıştı "Sen böyle susup konuşmuyorsun ama bu işin altından bir şeyler çıkacak gibi geliyor bana" dediğinde çorba doldurduğu tabağı önüme koymuştu.

 

Sorgusunun bitmemesi beni daha fazla geriyordu "Abla gerçekten konuşmak istemiyorum zaten baş etmeye çalışıyorum bu durumla kendi içimde halledersem sana da anlatacağım" diyerek onu sakinleştirmek için konuşuyordum artık. "Korkum da o sen zaten zor toparlanıyorsun Gülce sustukça, konuşmadıkça olayların sadece Orhan'dan ibaret olmadığını düşünmeye başlıyorum" diyerek anlatamadığım şeylerin altını eşeliyordu fark etmeden.

 

Avukat olması şüphelerini mi artırıyordu bu kızın hiç anlamıyordum mesleki deformasyon dedikleri bu olsa gerek herşeye bir şüphe ile bakıyorlardı herhalde "Abla saçmalamaya başladın artık ya ben aldatılmış oldum bir nevi sadece bununla baş etmeye çalışıyorum sen niye bu kadar şüphe ediyorsun" dediğimde bana dik dik bakıyordu.

 

"Gülce ben senin sıçtığının rengini biliyorum sence birşeyleri gizlediğini anlamayacak mıyım?" dediğinde keyfim iyice kaçmıştı artık beni çok iyi tanıyordu normal olarak ama duyduklarımı ona söylemek daha büyük olayların ateşini harlamak olurdu sadece "Abla yeter artık gerçekten yeter bir yemek yiyecektim onu da zehir ettin" dediğimde kurtulmak için son çırpınışlarımı veriyordum.

 

Beni köşeye sıkıştırıyor her seferinde de zorluyordu kavga edecektik ve bunu istemiyordum "Bu gün Esma teyze ile konuşurken görmüş seni komşular tabi sizin ilişkinizi de bilenler olduğu için Orhan'ın söz olayı da duyulmuş alt komşu aradı sizi gördükten sonra bunu bile anlatmaya tenezzül etmedin bana" dediğinde gün içinde olanları duymuştu ve benim bahsetmemem onu daha fazla sinirlendiriyordu.

 

"Abla anlatacaktım ama izin vermiyorsun ki her kelimem de altında başka şeyler arıyorsun sürekli bir irdeleme halindesin bu beni sıkıyor farkında değilsin bırak ben halledeyim bazı şeyleri içimde ki, senden uzaklaşmaya çalışmayayım" dediğim de canı sıkılmıştı belli ediyordu.

 

Kaşığı alıp en sonun da çorbayı içmeye başlamıştım ama ablamın gözleri üstümdeydi "Tamam sormayacağım ama sende bu psikolog seansına başlayacaksın" dediğinde geri adım attığını ilan etmişti artık ve ben rahatlamıştım.

 

Ablamın da yemeğe başlaması ile ben konuşmuştum "Tekrar ilaçlara başlamak istemiyorum" dediğimde bakışları bana dönmüştü.

 

Elinde ki kaşığı kasenin içine bırakıp derin bir nefes aldı "Bak sadece konuşma terapisi de ayarlarız problem değil ayarlarım herşeyi sadece kapatma kendini daha fazla." dediğinde sıkılmıştım artık bu muhabbetten beni biraz kendi içimde ki problemleri çözmeme izin verse daha rahat edecektim ama buna müsaade etmiyordu.

 

Elimde ki kaşığı kasenin kenarına koyup alnımı ovaladım sıkıntıyla "Tamam yeter ki daha fazla soru sorma artık" dediğimde ablamda kafa sallamıştım sadece ve yemeğe devam etti. Keyfim kaçmıştı iyice önümde ki yemeği yemek hiç içimden gelmiyordu ama bu daha fazla dikkatini çekerdi.

 

Telefonumun zil sesi ile daha doğru düzgün yemek yemediğim masadan cevaplamak için kalkmıştım. Odama geldiğimde telefon susmuştu bile arayana yetişememiştim.

 

Berjerin üstünde ki telefonu elime aldığım da Canan hanımın aradığını gördüm ekrana dokunup geri arama yaptım kulağıma götürdüğüm telefon ilk çalışta açılmıştı "Gülce iyi akşamlar müsait misin" diye bir soru sorduğunda sesi normal geliyordu.

 

"İyi akşamlar Canan hanım müsaitim buyurun" dediğimde konuşmaya devam etmişti. "Modellerden birinde proplem varmış iş yerinde ona bakabilir misin ben şuan şehir dışındayım uzaktan halledilecek bir şey değil gibi problem" dediğinde hangi model olduğunu hatırlamaya çalışıyordum.

 

"Tamam Canan hanım ben giderim fabrikaya problem neyse halletmeye çalışırım" dediğim de karşıdan onaylayan mırıltılar gelmişti.

 

Telefonu hopörlere alıp alıp saçlarımı toplamak için toka aramaya başlamıştım bile "Bu arada Ata Bey de fabrikaya geliyormuş bilgin olsun." dediğinde "Neden" diye bir tepki vermiştim elimde olmadan.

 

"Ne demek neden Gülce artık iş arkadaşın ya seninde" dedi haklı bir tepkiyle ama benim neden soru işi daha bilmeden ne yapabileceği ile ilgiliydi. "Yok Canan Hanım yani işi daha bilmiyor ben o yüzden verdim o tepkiyi" diye açıklama yapmaya girişmiştim. Daha fazla konuşup kendimi rezil etmek istemiyordum o yüzden telefonu kapatmak için lafa tekrar girdim "Neyse Canan hanım ben taksi çağıracağım 20 dakikaya fabrikada olurum" dediğimde "Tamam haber ver bana saat fark etmez yarın büyük olay çıkacak yoksa" deyip telefonu kapatmıştık artık.

 

 

Loading...
0%