Baka kalmıştı, yara veya kan yoktu. Bütün gece uyumamıştı ve Ashley'ye bunları nasıl anlatacağını düşünmüştü. Sabah olduğu anda (07.00'da) Ashley'nin yanına koştu ve onu uyandırdı. Ashley'nin yüz ifadesi ilk başlarda uykuluyken Calypso son kısımları anlatmaya başladığında şaşkın ve dikkatlice dinliyormuş gibi kasılmaya başlamıştı. Calypso konuşmayı bitirdiğinde ise ilk olarak " Tam olarak tanıştığımız yerdemiydi yani, emin misin?" diye sormuştu. Calypso ise "Evet" diyince kaşları çatıldı, düşünceli bir hali vardı. Bir süre bununla ilgili konuştular. Ardında yurttaki diğer insanlarda uyandı, Calypso ve Ashley'de onlarla beraber hazırlanıp kahvaltıya indiler. Kahvaltıyla ilk ders arasında yarım saatlik bir ara vardı. Bu arada Calypso ve Ashley genelde kütüphanede kitap okurdu, bu günde bu arayı kütüphanede geçireceklerdi. Ama kitap okumak için değil Mrs Spotlin ile konuşmak için. Mrs Sootlin'ne

-Kitabı kaldırdınız mı? diye sordular.
-Hayır, daha kaldırmadım.
-Calypso'nun elindeki yara gitmiş ama, yok olmuş.
-Nee?!? Bu nasıl mümkün olabilir!?!?
-Bakabilirsiniz dün pansuman yaptığınız yara, şuan yok. Sabah kontrol etmek için sargıyı açıp baktım ama yara falan yoktu, kan lekesi bile yoktu. dedi ve ona elini uzattı. Yarayı göremeyince Mrs Spotlin'in gözleri fal taşı gibi açıldı:

-Ama bu nasıl olur. Ben dün senin bu eline pansuman yaptım. Diğer elini de göster bakayım! dedi ve Calypso'nun diğer elinize çekti. Ama onda da hiç bir iz yoktu. Mrs Spotlin, çaresiz ama otoriter bir şekilde:

-Siz ikiniz doğru sınıfa, ben bu durumu müdüre ileticem. Siz de bir daha bu tür durumları kahvaltıdan sonraya bırakmayın lütfen.