Yeni Üyelik
6.
Bölüm

3. Bölüm Part 2

@fantastikokur

2018 Şırnak

Şırnak'a kış geliyordu. Aylin odasında oturmuş kahvesiyle birlikte yağan yağmuru izliyordu. Yarın göreve gidecekti. Aldıkları istihbarata göre bir köye baskın yapılacaktı. Birkaç aydır köy halkından zorla erzak alındığı bilgisi gelmişti. İzci timiyle birlikte katılacakları görevde Hayat timi sivilleri tahliye edecek İzci timi baskına gelenlerle ilgilenecek destek için geride tuttukları birlikleri -Her zaman aynı düzendeydiler - sivilleri pöh timine teslim ettikten sonra geri dönen hayat timi ilgilenecekti. Teröristler baskını yaptıktan sonra rahatça kaçabilmek için saat dörtte orada olacaktı. Şimdi ise saat 23.18 i gösteriyordu. Bu havada helikopteri kaldıramayacakları için kirpiyle gideceklerdi. Aylin ailesine haber vermek için onların arayamayacak kadar geç olmasını bekliyordu. Şehitler hissederdi. Eğer bir şey olacak olursa Aylin'in bunu hissetmesi gerekirdi. O yüzden dönünce aramayı uygun gördü. Ayça ne kadar kızacak olsada böylesi onun için daha iyiydi.

Saatler su gibi akıp geçti. Gece iki sularında yağmur biraz durulmuştu. Üç kardeşten oluşan whatsapp grubuna göreve gideceğine dair bir mesaj attı ve evden Hilal'le birlikte çıktı. Hilal'le bu zamana kadar çok iyi anlaşmıştı. Kafa kızdı. Ilgaz'la ilgili imalar yapmasa belkide favori arkadaşı olabilirdi. Ama Allah var yakışıklı adamdı Ilgaz üsteğmen. İlk vaşta çok meraklı biri olduğunu hatta sonrasında fazla soğuk olduğunu düşünsede birlikte nöbete kaldığı geceler aralarındaki buzları eritmişti. Hele erlerin yatakhanede kavga çıkardığı gece sinirden kayan şivesini unutamıyordu. "Poh yiyenin uşakları" diye bağırışı ara ara kulağına geliyordu. Ama bir şey kesindi ki garip adamdı üsteğmen. Lojmana çokta uzak olmayan karargaha geldiklerinde göreve gitmelerine bir buçuk saat kalmıştı. Soğuğa alışsalarda içimiz ısınsın diye bir çay içtiler. Yavaş yavaş iki timde toplandığında toplantı odasında bir kez daha operasyonun üstnden geçtiler. Sonra da operasyona hazırlanmak için hepsi dağıldı. Pöh timiyle orada buluşacaklardı. Zaten onların çok bir görevi yoktu.

Son kez albaylada görüşüp kirbiye bindiler. Operasyon komutanı kıdem farkından dolayı Ilgaz'dı. Köyün yakınlarında kirpiden indiler pöh timide buradaydı. Aralarında ufak bir konuşma geçti sonra Hayat timi Aylin önderliğinde yanlarından ayrıldı. Sivilleri kontrollü şekilde köyden uzaklaştırmaya başladılar. Onlar sivillerle uzaklaşırken ters taraftan gelev izci timi köye giriş yaptı. Çatılara okulun ve sağlık ocağının içine konuşlandılar. Etrafı gözetliyorlardı. Keskin nişancı olan Egemen uzaktan gelen teröristleri gördü. Bu sırada Hayat timi köyü tamamen boşaltmıştı. Terör yanlısı olan bir iki kişi zorluk çıkarsada fazla sıkıntı çıkmamıştı. Şimdi pöh timinin olduğu konuma doğru yürüyorlardı. Köyden uzaklaştıklarında silah sesleri gelmeye başladı. Tüm tim şu an orada olmak istiyordu. Ama onların eğlenecekleri yer farklıydı. Öncelik sivillerdi. Sivilleri pöh timine teslim edip etrafa dağılarak hızla köye ilerlediler. Etraftaki desteğe gelen itleri arıyorlardı. Etraftaki dağlara çıktılar. Köyün çevresini sarmışlardı. Orkun dürbünden köye baktı. Baskın için gerekenden çok daha fazla it vardı ama sadece boş kalabalıktı. Hepsi teker teker öldürülüyordu. Uzaktan gelen destek birliği gördüler. Biraz daha yaklaşmasını bekledikten sonra Orkun'un atışıyla çatışma başladı. İki timde görevini bitirdikten sonra konuşlandıkları yerden çıktılar. Köy meydanında buluştuktan sonra başkaları da gelebilir diyerek hızla köyden ayrılmak için ilerlediler. Bundan sonrası pöhün işiydi. Birazdaha ilerledikten sonra gelen patlama sesiyle hepsi ayrı yere savruldu. Teröristler köyin tahıl ambarını patlatmıştı.

Patlama sesini duyan pöh timinden beş kişi sivillerin yanında kalırken beş kişi köye indi. Patlamadan etkilenmeselerde savruldukları için toparlanmaya çalışan iki time yardım ediyorlardı. Ufak tefek sıyrıklar ve zedelenmeler haricinde bir sıkıntıları yoktu. Ilgaz ayağa kalkar kalkmaz gözleri Aylini aradı. Oturduğu yerden yavaş yavaş kalkmaya çalıştığını gördüğünde koşarak yanına gitti. Etraf toz toprak olmuştu. Patlama dolayısıyla çıkan yangını söndürmeye çalışan üç pöhe baktı. Diğer ikise timdekilere yardım ediyordu. Aylin'in önünde diz çöktüğünde yüzüne baktı. Anlı kesinlikle moraracaktı. Gözlerinin altında biten maskesini aşağı indirdi ve matarasından su içirdi.

İlk başta anlamasada son bir kaç haftadır anlıyordu ki Aylin'den hoşlanıyordu. Bu yıl başı yediği ceza şimdi ona ödül gibi geliyordu. Ilgaz iyi olduğundan emin olmak ister gibi kahve gözlerine baktı. Güneş direkt yüzüne vurmadığı sürece simsiyahtı gözleri. Şimdi ise yoğun tozdan dolayı kısılmış savrulmanın etkisiyle hafif sersemlemişti. Ilgaz onun iyi olduğunu anladığında çöktüğü yerden kalktı ve elini uzattı. Aylin kendisine uzatılan eli tuttu ve birlikte yangın söndürme çalışmalarına katıldılar.

Karargaha döndüklerinde Aylin her yerinin ağrıdığını hisseti. Karargahtaki odasına girdi ve kapıyı kilitledi. Sonra odadaki banyoye girdi ve sıcak bir duş aldı. Vicudunun farklı yerlerinde bir çok morluk vardı. Duştan sonra morluklara krem sürdü ve saçlarını sıkıca ördü. Üç günlük izinleri vardı. Burda dolabında tuttuğu siyah eşofman takımını giydi. Eve gitmek için karargahtan çıktı. Hiç istemesede gece Hilal'le yürüdüğü için arabası yoktu ve şimdide yürümek zoeundaydı. Eve geldiğinde telefonundan döndüğüne ama uyuyacağı için hiçbir aramaya cevap vermeyeceğine dair bir mesaj attı. Ayça'dan kesinlikle trip yiyecekti.

Hilal karargahın bahçesinde sigara içiyordu. Bayram'la birlikte simit yiyerek ilerleyen Kartal’ı izliyordu. Aşık mı olmuştu yoksa büyük bir beğeni miydi hala çözebilmiş değildi. Ama Kartal’ın ona hiçbir ilgisi olmadığını biliyordu. Şu kadar zamanda arkadaş bile olamamışlardı. Sigarasını söndürdü. Ve tekrar karargaha girdi. Kantinden kendine bir vişne suyu aldı. İçerek eve gitmeyi planlıyordu. Şarap yoksa vişne suyu vardı. Karargahtan çıktı ve lojmana doğru ilerlemeye başladı. Daha işlek bir yere geldiğinde farketmediği adama çarptı. "Kusıra bakmayın görmedim." dedi ve göz ucuyla adama baktı. Lacivert bir kazağı ve siyah bir pantolonu vardı. Kısa kumral saçları ve yeşil gözleriyle ilgi çekiciydi. Boyu ise iki metreyi bulurdu. Kısa bir baş selamı verdikten sonra önüne döndü ve yürümeye devam etti. Hilal'se umursamadan vişne suyunu içmeye devam etti. Eve geldiğinde kendini yatağa attı. Uyandığında bir sürü tatlı yapacaktı.

Loading...
0%