Yeni Üyelik
16.
Bölüm

12. Bölüm

@fantastikokur

Sarya Aksel'den.

Artık yaşıyordum. Hayatım boyunca hep nefes almıştım ama yaşamanın tadına yeni varıyordum. Eskiden günler saatler ve dakikalardan ibaretti. Artık saçımda dolaşan rüzgarı seviyordum. Duygularım hayatım boyunca beni yönetmişti fakat onların özgür olduğu tek yer resimlerini. Şehrin sıradan maratonu içerisinde sıkışmış ruhum ailesi sandığı insanlar tarafından işkencelere maruz kalmıştı. Şimdi ise bu dört adam onun bütün zincirlerini kırıyordu.

Ben hiçbir zaman engelin ruhumda olduğunu düşünmemiştim. Zamanı gelip ruhum bedenimden ayrıldığında tüm yanlışlarımda bedenimle birlikte ruhumdan süzüle çekti. İşte son zincir o gün kırılacaktı. Bir zamanlar o zincirin kırılmasını çok istemiştim. Ama şimdi tam şu an burada kalmak istiyordum. Buraya anne ve babamın birde Kuzey'in gelmesini ve ömrümüz boyunca bu plajda kalmamızı istiyordum. Hep o zincire vurulmuş kalmayı istiyordum.

Bazen zincirler yıllar içerisinde pas tutar zayıflardı. Öyle zayıflardı ki fark etmezsiniz. Yıllar sonra o zincir aklınıza geldiğinde elinizde un ufak olurdu

Huzuru hayatım boyunca en çok bugün tatmıştım ve tatmaya devam ediyordum. Sabah herkesten önce uyanmıştım. Bir süre sonra benim gibi erkenden uyanan Arya ile birlikte kahvaltı hazırlamıştık. Sucuklu yumurta ve meyve suyu. Amerika'da çay bulamazdık en azından tatil için geldiğimiz kısa dönemde. Yeğenimle birlikte gülüşerek ve şarkı söyleyerek hazırladığımız kahvaltı fazla gürültülü olmuş olacak ki tüm abilerim aşağı inmişti. "Hanımlar döktürmüşsünüz." İkimizde Orhan abime döndük ve kocaman gülümsedik. Sonra Arya birden " Baba hepsini ben yaptım halam sadece oturdu." Dedi. Kaşlarımı çattım ve ona döndüm. "Ben mi sadece oturdum küçük hanım?"

Arya kaş göz işaretleriyle babasını gösterip sus işareti yapıyordu. "Kusura bakma senin babansa benimde abim. Bende ilgi istiyorum." Abime döndüm ve " Her şeyi birlikte yaptık abicim." Bu sefer kaşlarını çatan Arya'ydı ama onunki kısa sürmüştü. Çünkü Orhan abim bir koluyla onu diğeriyle beni kaldırmıştı. Kimiside başımızdan öptü ve "siz hiç telaş yapmayın ben ikinizide çok severim." Arya'da bende kıkır kıkır gülüyorduk. Sonra Alparslan abim beni Orhan abimin kucağından aldı. Artık Alparslan abimin kucağındaydım.

"Sen iki kişiyle uğraşma abi. Kızınla ilgilen. Kardeşimi ben severim." Alparslan abim yanağımı öpmüştü. Sonra Attila abim tarafından Alparslan abimin kucağından alındım. "Senin yaşın geldi abi. Git evlen sende kendi kızını sev. Kardeşimle ben ilgilenirim. Ohooo Orhan abim senin yaşındayken Arya'yı kucağına almıştı. Sen daha bekarsın. Sevgilin bile yok." Alparslan abimin cevap vermesine kalmadan Arya ve ben aynı anda bağırmıştık.

"Olmasın"

Alparslan abim kahkaha atarken Attila abim beni Mete abimin kucağına verdi ve ters ters bakıyordu.

Eskisi kadar alıngan değildim sadece tanımadığım insanlara karşı savunmasızdım. Ama küçük bir oyundan zarar gelmezdi. Gözlerini doldurdum " Artık beni sevmiyor musun?" Sesini titretiyor duman. Attila abim gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu. "Olur mu hiç öyle şey yıldızım? " Diye yanıma gelmek isterken kafamı Mete abimin boynuna gömdüm ve "oluyormuş demekki" Sesini biraz daha titrettin. Ağlıyormuş gibi çıkıyordu. Kafamı hafif kaldırdım ve ne yapacağını şaşırmış olan Mete abimin kulağına fısıldadım. "Sadece şaka" Sonuçta beni kucağından düşürebilirdi.

Attila abim beni Mete abimden almaya çalıştığında Mete abime koala gibi sarıldım. " Gelmiycem işte. Bırak beni." Diğerleri bunu Attila abimin düzeltmesini istediği için karışmıyordu. Biraz daha uğraşıp beni kucağına almayı başardığında kahkayı patlattım ve "şakası" Diye bağırdım. Ben ve Arya gülüyorduk ama diğerleri biraz daha geç algılamıştı. Onlarda gülmeye başladığında Attila abim hala anlamamıştı. Daha sonra oda güldü.

Yemeğimizi yedikten sonra plaja gittik. Bir süre beraberlikte. Yüzme bilmediğim için kıyıdan çok uzaklaşmıyorduk Ayrıca yüzme bilse de Arya küçük bir çocuktu. İleri gidemezdi ve ileri gitmeyi istememesi için elimizden geleni yapmalıydık. Arya'nın annesi Sibel Orhan abımı aradığında onlar kıyıya geçti. Bir ara Orhan abimden hikayelerini dinlemek istiyordum. Neden boşandıklarını çok merak ediyordum. Abim bir gün aralarında hiçbir sıkıntı olmadığını söylemişti. Peki neden ayrılmışlardı. Mete abim ve Attila abim kumdan kale yarışması yapmak için sudan çıktı. Alparslan abimden Aryanın yokluğunı fırsat bilip daha uzaklara yüzmeye gitti. Bende eşyelarımızın olduğu yere geçtim. Onları izliyordum. Hepsi ayrı ayrı mutluydu. Arya telefondaki annesine kuşlarla nasıl oynadığını gösteriyordu. Orhan abimin Sibel'e hala aşkla baktığını görmüştüm. Bahse varırım bir gün tekrar evleneceklerdi. Alparslan abim okyanusun keyfini çıkarıyordu. Mete abim ve Attila abim kumdan kale yarışması için hazırlık yapıyordu. Bence kazanan Attila abim olacaktı. Ne de olsa o bir mimardı. Mete abimse psikoloji öğrencisi.

Burada kendi kendime otururken benim yaşlarımda bir kızın yanıma geldiğini duydum. "Hello" Dedi. Gülümsüyordu. Sarı saçlarını at kuyruğu yapmış şapkasının arkasındaki delikten çıkarmıştı. Güneş'ten pek anlayana Şam'da renkli gözlüydü. Mavi bir bikini vardı üstünde. "We are playing volleyball. One person is missing. You look lonely too. Will you join us" (Voleybol oynuyoruz. Bir kişi eksiğiz. Sende yalnız görünüyorsun bize katılır mısın? Google çeviri)

bunu kesinlikle beklemiyordum. Birilerinin benimle bir şeyler yapmak istemesini kesinlikle beklemiyordum. Heyecanlanmıştım. Bu insanlar engelimi bilmiyordu. Babamı tanımıyordu. Kitaplardan uyarlanma hayat hikayemi bilmiyordu. Ayağa kalkım onun yanına gittim. " Of corse. My Name İs Sarya. What your name is?" Ona elimi uzatmıştım. Oda elimi sıktı ve "I'm Alice. Where are you from?" Birlikte diğerlerinin yanına ilerlerken konuşuyordukta. "I am from Türkiye"

Diğerlerinin yanına geldiğimizde toplamda beş kişilerdi. Takımları üç üç ayarlayacaklardı sanırım. Herkes kendini tanıtmıştı. Alice haricinde iki kız ve bir erkek vardı. Kızlardan biri ciddi anlamda uzun böyleydi. Kımral saçlara ve yeşil gözlere sahipti. Güneşte bayağı yanmıştı. Yeşil bir bikini vardı üstünde. Adı ise Vanessa'ydı. En az Alice kadar tatlı bir kızdı. Biraz daha soğuk duran ama yinede güler yüzlü kız Alice gibi sarışındı. Şu anda fark ediyordum ki ikiside mavi gözlüydü. Alice " She is my sister" Dediğinde şaşırmadım. Onun adı Amber'dı. Erkeklere geldiğimizde ise ikiside çok yakışıklıydı. (Kuzey üzgün) ikiside kumraldı. Birinin altında turuncu diğerinin altında da kahverengi bir şort vardı. Boyları abilerimin arasında en kısa olan Attila abimden biraz kısaydı. (Başka birine en kısa dediysem kusura bakmayın. Artık en kısa Attila) birinin gözleri maviyken diğerinin ki kahverengiydi. Mavi gözleri olanın adı Alex'i. Diğeri ise George. Çok geçmeden oyuna başladık. Benim takımımda George ve Alice vardı. Karşı takım Vanessa Ambar ve Alex'ten oluşuyordu. Vanessa ve George gerçekten çok iyi oynuyordu. Maç neredeyse onların arasında dönüyordu. Ambar kendisine gelen topu Alice'e attığında Alice'in bana gönderdi. Bende George'a attım. George'un karşıya gönderdiği topu Alçak kurtardı ve top Ambar'a geri döndü. Oradanda Vanessa bizim tarafımıza gönderdi topu.

Bizim takımda asosyal liği nin getirisi olarak en kötü oynayan bendim. Ama yinede iyi ilerlemiştir. Şu anda iki takımda son sayı için mücadele ediyordu. Kendini o kadar kaptırmıştım ki. George'un bana gönderdiği topu hızla karşıya göndermiştim. Ve sayı! Kopan alkışla hepimiz o tarafa baktık. Abilerim oturmuş bizi izliyordu.

(İngilizce yazmaya çeviriye gitmeye falan üşendim. Konuşmaları İngilizce olarak düşünün).

"Onlar benim abilerim."

Loading...
0%