@fantastikokur
|
1 ay sonra Saray Aksel'den Annem artık bir buçuk aylık hamileydi. Bu hamilelik abiler arasında depresyon sebebi olsada hiç küçük kardeşe sahip olmayan ben için mutluluk sebebiydi. Kuzey'e bu durumu söylediğimde anırarak gülmüştü. Bir çok insanın oha diyeceği bir durumdu ama olmuşla ölmüşe çare yoktu. Babamda çok mutluydu. O iyi bir babaydı ve her birimizi çok seviyordu. Yeni gelecek bebeği de çok seveceği kesindi. Bazen evde boş boş sırıtıyordu. Hamileliğin ilk dönenleri olarak bol bol midesi bulanan annem için hamilelik artık sıradan bir durumdu. Ne yapması gerektiğini biliyordu. Ne zaman ne olacağını. Ve bir diğer soru ise kız mı erkek mi olacağıydı. Tabii bunu bir tek ben merak ediyordum. Diğerleri bu durumdan bıkmıştı. Nasıl olmasın küçük Aksel'in kendisinden büyük yeğeni vardı. Ben bebeğin kız olmasını istiyordum. Kendi yaşadıklarımı yaşatmamak ona güzel bir hayat vermek için bir kız kardeş düşüncesi çok güzeldi. Arya halası ya da amacasından büyük yeğen ise durumu kavrayabilmiş değildi. Ondan küçük biri nasıl halası ya da amcası olabiliyordu? Kabul etme yılı beni güldürürken diğerleri aklın yolu birdir bakışı atıyordu. Bebekle Orhan abim arasında 34 yaş olacaktı. Bebek 34 yaşındayken Orhan abim 68 yaşında olacaktı. Hepimiz onun yanında çok yaşlıydık. Bugünde anne kız alışverişe gidecektik. Mete abimde bizimle gelecekti. Eşyaları taşımaya. Alışverişin sebebi annem bana hamileyken giydiği kıyafetleri çöpe atması ve karnı şiştik çeşitli girebileceği hiçbir şeyi olmamasıydı. "Gün sonunda yaşamamız için dua etmeye başla." Dedi. Ne kadar kötü olabilirdi ki alt tarafı alışveriş. "Bir şey olmaz alışveriş alt tarafı." Mağaza mağaza gezmeyi severdim. Tabii şimdi çıkıp akşam yemeği saatine kadar kalmaya da karşıydım. Evden çıktık ve alışveriş merkezine gittik. İlk önce elbiselere bakmaya başladık. Çok güzel çiçekli elbiseler vardı. Tam olarak yazın giyip turistik yerlerde gezmelik. Sonra pantalon lara bakmaya başladık. Sweatler ve kazanlara da göz gezdirdik sonra ilgimizi çekenleri seçip abime verdik. O ödemeyi yaparken bizde bir kozmetik mağazasına giriş yaptık. Eyeliner ve maskara almak istiyordum. Çok makyaj yapan biri değildim. Özellikle bedenimdeki izleri küçük yaştan beri kapatıcıyla kapatan biri olarak birazda irite olmuştum. Ama içimdeki küçük kız çocuğu yinede seviyordu her birini. Çok sık kullanmayacak olsam bile varlığı iyi hissettiriyordu. Buradan da bayağı bir şey seçmiştik ve abime buraya gelmesine dair bir mesaj attım. Abim onları ödeyince acıktığımızı hissedip yemek katına çıktık. Annem canının iskender çektiğini söyleyince mecbur iskender çiye gittik. Abim anneme sevgi dolu karnına canavar görmüş gibi bakıyordu. Ben eğleniyorduk açıkçası. Yemekten sonra da ayakkabı bakmaya başlamıştık abim artık yeter diye bağırmak istiyor bir yandan da ona göre bu işkenceye nasıl katlandığımı sorguluyordu. Vana hava hoştu. Seviyordum gezmeyi. Annemle olunca daha keyifliydi. Annem ileriyi düşünerek rahat ayakkabılara bakarken bende kendime bir şeyler bakıyordum. Sonra onu gördüm. Hayatımın aşkını Mor topuklu bağcıklı ve kelebekli. Sevdiğim her şey. Benim olmalıydı. Büyük bir arzu duydum. Giyebileceğim hiçbir yer gelmesede aklıma evin içerisinde bile dolaşmak için almalıydım. Hemen gittim ve numarasına bakyım. Benim numaram vardı! hemen aldım. Hayatımın aşkını bulmuştum ve benden mutlusı yoktu. O benimdi. Tek yapmam gereken onu abime verip parasını ödemesini istemedi. Reyonların arasında ilerleyip annem ve abımı buldum. "Abii bu ayakkabıyı bana alır mısın?" Abim ayakkabı kutusunu elimden alıp diğer aldıklarımızın yanına koyarken anneme söylenmeye devam etti. Bende onların yanınsan ayrılıp gezmeye devam ettim. Abimin söylenmelerini dinleyemedim. Zaten annemin hormonları tutar onu ayarlamaya başlardı. En sonunda bütün işlerimiz bitince ödemek için kasaya geçtik. Başka gidecek yerimiz olmadığı için annemle burada kalmıştık. Abim annemin aldıklarını kasadan geçirirken kendi ayakkabımı göremedim. "Abi benimki nerde?" Diye sordum. "Seninki de mi vardı? " Kaşlarımı çalarak ona baktım. "Ne demek seninki de mi vardım sana verdim ya. Aldın diğerlerinin yanına koydun sonra anneme laf söylemeye devam ettin." Abim bana sessizce bakmaya devam ettiğinde ayakkabıyı kaybettiğini anladım. Koşarak ona verdiğim yere gittiğimde başka birinin aldığına emin oldum. Abim üzülme falan diyordu. Aklıma aynı numaradan başka olabileceği gelince oraya gittim. Numarası kalmamıştı... Gözlerimi doldurmadan edemedim. "Olsun." Çıktı kısık sesimden. Abim diğerlerini kasadan geçirdi ve eve gittik. Moralim düşmüştü. Eve geldiğimizde abim işi olduğunu söyleyip evden çıktı. Annem de televizyon izlemeye başladı. Odama geçtim ve çalışma masama oturdum. Eskiz defterimi açtım ve çizmeye başladım. Bir orman canlandı kafamda ilk. Sonra ormanın derinliklerinde dolaşan bir kız. Sonra o kız bir elf kızı oldu. Saçlarının rengi açıldı kulakları uzayıp sivri leştir ve gözleri çelikleşmiş. Sonra başına bir taç geldi. Üstüne bir pelerin. Eline bir sepet ve ağaçlardan birine güller. Sepete yerleştirilmiş bir iki tane gül. bunu tuval resmi yapmaya karar verdim ve daha biyolojik ailemi bulmadan önce aldığım ama yapmaya bir türlü fırsat bulamadığım tuvali mi aldım. Tuvale taslağımı çizdim ve resmimi yapmaya başladım. Renklendirmeye başladım. Resmim bitmeden akşam yemeği saati gelmişti. Ellerimi iyice yıkadım ve aşağı indim. Mete abim haricinde herkes buradaydı. Babam Mete abımı aradığınd dişi olduğunu söylemişti. Çok fazla üstelemedik. Yemeğimizi yedikten sonra Mete abim eve gelmişti. Elinde de bir paket vardı. Bana verdi. " Sana hediye aldım. Daha doğrusu ayakkabıyı telafi etmek için." Ona gülümsedim ve paketi açmadan önce sıkıca sarıldım. "Teşekkür ederim." Sonra paketi açtım ve içinden istediğim ayakkabı çıkınca neşeyle tekrar abime sarıldım. Ayakkabıları giydim. Gerçekten çok güzellerdi. hayatımın aşkı olduğu doğrudur. odama çıkıp resmimi tamamladım ve kurumaya bıraktım. |
0% |