Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10.Bölüm

@fatma_uygun

 

 

İyi okumalar canlarım 🥰

 

Tiktok hesabımı 👇👇 bırakıyorum takibe alırsanız sevinirim.

👉Fatma.uygun.wattp

​​​​​​

 

Ölüm sessizliği adeta masada kol geziyordu. Kimse Aden ismini beklemiyordu masadaki üç kişi hariç . Agah ağa ve Barlas'ın diğer iki kardeşi Mirza , Miraç idi . Mirza ve Miraç abisinin Aden'e olan duygularını biliyorlardı ve abilerinin bu ismin birgün bu evde bu şekilde zikredeceğinide . Ama Aden'in ona hala bir adım atmadan aldığı bu kararada şaşırmışlardı.

 

Barlas'ın genç kadına olan tutumunu da biliyorlardı bu ani kararın altında bir sebep yattığını abilerinin böyle bir kararı tekbaşına almayacağını da biliyorlardı. Agah ağa geçen bu beş ay içinde çok kez kızının yanına gidip geldiğinde oğlunun hal ve hareketlerini görmüştü. Ondan öncesinde de oğlunun Aden le daha yakından ve özenle ilgilendiğini görmüştü. Bu yüzden şaşırmamıştı bu beklediği birşeydi.

 

Aden'in küçüklüğünü bilirdi Agah ağa kendi kızı gibi de severdi. Aden onu pek tanımasada. Genç kadın babasının ölümünden sonra kendini dış çevreye kapattığı için Agah ağayı pek tanımaya fırsat vermemeişti kendine ama sürekli evin içinde ismi geçer ziyaretede gelirdi. Aden babasının ölümünden sonra evin içinde hayalet gibi görünmez olmuştu misafirin geleceğini duyduğu an kendini odasına kapatırdı . Agah ağa Eroğlu ailesine her gittiğinde muhakkak Aden'i görmek için yanına giderdi . Genç kadın ozamanlar yaşadığı psikolojik sorunlarından dolayı kimseyi gözü görmeyecek kadar kötüydü.Ama babasının yakın dostu olduğunu biliyordu .

 

Masada herkes duydukları isimle adeta dumura uğramış gibiydiler. Herkes kendi topraklarından bir aşiret kızı beklerken Barlas ters köşe yapmış kendi törelerine yabancı olan Aden'i istediğini dile getirmişti.

 

Barlas'ın halası kırklı yaşların sonunda hafif kırışmaya başlamış yüzü iki kaşının arasındaki deq ile yüz hatlarınını daha da sert görürünmesine sebep oluyordu. Şuan duydukları hiçte hoşuna gitmemişti.Hüküm süren sert bakışları yeğenin üzerinde geziniyordu. Ağır aksanı ile içinden geçenleri pervasızca dile getirdi.

 

" Sen ne dersin Barlas ağa. " Öfkeden harmanlanan bakışları gibi sesi de öfkesini belli ediyordu.

 

"Ne dediğimi duydun hâlâ . Aden'i seviyorum ve sevdiğim kadınla evlenmek istiyorum." Halasından böyle bir tepki bekliyor du ama Babası ve babaannesinden önce tepki vereceğini düşünmüyordu.

 

" Utanmayacak mısın ? Yarı çıplak gezen kadını aşiretimize gelin diye getirmeye. Yakışırmı o kadın senin yanına ?." Bakışlarındaki sertlik kendinden ödün vermiyordu. O kız bu konağa gelin diye gelemezdi onun nazırında Aden bu aileye yakışmıyordu. İki defa Şehnaz hanım ile Aden'in evine gitmişti Deva orada kaldığı zamanlarda genç kadının giyim tarzı onlara göre çok ters ti. Oysa ne kolaydı insanı görünümüyle yargılamak özünü, karekterini bilmeden . Açık giyinene o yolun yolcusu çarşafa bürünene geri kafalı derler. Oysa insanı insan yapan ne giydiği kumaş parçası,nede mezhebi insanı insan yapan merhameti,vicdanıdır. Genç kadının güzelliği şeytanı bile yoldan çıkaracak cinstendi ve yeğenin bu kızdan etkilenmesine hiç şaşırmıştı Elzem Xanım.

 

Bu konağın gelini olacak biri varsa oda kızı gibi bakıp büyüttüğü kız kardeşinin emaneti Erva idi Elzem hanımın nazarında.

 

Barlas , halasının sevdiği kadın için kullandığı ağır sözleri duyunca ölümü çağrıştıran sert bakışları hışım la halasını buldu.

 

" Hala! Sözlerine dikkat et . " Gözlerindeki karanlık denizin hırçın dalgaları kayalara çarpışı gibiydi adeta . Tehlikeli ve öfkeli. "Sevdiğim kadını bu şekilde diline dolamana izin vermem halâm değil kim olursa olsun buna müsade etmem!" Halasının sözlerini duyunce Behram bey'in yeğeni için sarfettiği iğrenç sözler geldi aklına sevdiği kadın bu sözleri haketmiyordu . Ve Barlas ağa kim olursa olsun sevdiği kadın hakkında bu denli konuşmalarına müsade etmeyecekti.

 

" İster müsade et Barlas ister etme o kadın bizim ailemize yakışmaz . " Elzem hanım Barlas'ın uyarasını kulak ardedip genç kadın hakkındaki düşüncelerini pervasızca dile getirmekten çekinmiyordu.

 

" Ailemize yakışıp yakışmayacağına sen mi karar vereceksin Elzem Xanım ? " Halasının kendini bilmezce savurduğu sözleri gözlerindeki tehlikeyi arşa çıkarmıştı genç ağanın. Elzem hanım nasıl pervasızca sözlerini savuruyorsa Barlas ta aynı şekilde karşılık verecekti. Sevdiği kadını kimseye ezdirmeyecekti. Ezmeye çalışan olursa eğer kim olursa olsun şüphesiz ki Barlas ağa da onu ezecekti.

 

" Buna sende karar veremezsin Barlas ağa!"

 

" Ben değilsem kim karar verecek miş Elzem Xanım !" Barlas aldığı karardan bir adım geri atmayacaktı. Sevdiği kadını hastalıklı şekilde seven Savaş'a kaptırmayacaktı. Biliyordu Barlas ağa sevdiği kadın Savaş ile evlenirse giydiği gelinlik kefeni olurdu . Ve buna asla müsade etmeyecekti. Kendisi ile evlendiğinde pek bir şey değişmeyecekti o gelinlik Aden'e yine kefen olacaktı. Hiç sevmediği bir adamla zorla evlenerek. Barlas'ın tek umudu evlendikten sonra sevdiği kadını kazanmaktı . Sevdiği kadın yaşarken ölmemesi için tüm benliğini ortaya koyacaktı onun için giydiği gelinlik kefeni olmasın diye. Belki zor olacaktı kadını kazanması ama oldurmak için ne gerekiyorsa şüphesiz yapacaktı .Bu evliliği istiyordu . Bu evlilik olurmu olmaz mı diye hiç düşünmüyordu çünkü Barlas birşeyi istedimi alırdı ya güzellik le yada zorla . İstediği evliliğin er yada geç olacağını biliyordu ve hayatta ilk defa birşeyden korkuyordu. Gün be gün içinde sevdasını büyüttüğü kadının onu hiç bir zaman sevmeme ihtimali işte bu genç adamı korkutuyordu.

 

" Aşiret büyükleri ne idüğü belirsiz bir kadınla evlenmek istediğini duyunca buna müsadeceklerini mi düşünüyorsun? Bizim aşiretimize ne zamandır yabancı bir gelin geldiğini gördün ? " Kendinden emin bir şekilde dile getirdi hüküm süren bakışları ile.

 

Karahan aşireti Barlas ağa evlensin diye baskı kuruyorlardı . Hatta bir çok aşiretin kızı da önerilmişti ama genç ağa hiç birini kabul etmemişti. Evlenmeyi bile istemiyordu taki günaha davetiye çıkaracak kadar güzel olan Aden'i görene kadar. Bir günah olsaydı Aden'i sevmek Barlas şüphesiz yine severdi gün be gün aklına ,kalbine benliğine işleyen kadını.

 

" Aynı yastığa baş koyup bir ömür geçirecek olan benim aşiret büyükleri değil. Ne idüğü belirsiz dediğin kadının soyu sopu belli laflarına dikkat et hâlâ. "Öfkeyle harmanlanan bakışları biraz sonra söyleyecekleri ile herkesin içindeki altı yıldır yanan ateşi harlayacaktı . O ateşte en çok kendini yakacağını bilmesine rağmen dile getirecekti

 

" Bu aşiretin başına geçmemi siz istediniz ben değil On sekizimde ağalığı istemediğim halde aşiretin başına beni geçirdiniz bununlada yetinmediniz yeraltının karanlığına ittiniz boynuma urgun olup dolanan karanlığa . Ciğeriniz yandı ciğerim yandı ! Elimden birşey gelmedi benim yüzümden öldü utancımdan altı yıldır mezarına bile adım atmıyorum yüzüm yok ona karşı. Yasını bile tuturmadınız bana . Bu yüzden kimsenin vereceği hükme boyun eğmem. Madem bu aşiretin ağası benim kararda benimdir kimseye hesap vermem. Yok illa karışıp engel olmaya çalışan olursa buyursun hiç düşünmeden ezer geçerim. "

 

Dilinden herkesin içini yakan sözleri dile getirirken Şehnaz hanımdan gözlerini kaçırıyordu . Acımasız sözleri dedesi ve babasına iken Şehnaz hanımın her defasında yüreğini yakmayı başarıyordu Barlas. Şehnaz hanımın yüreğini yine dağlanmıştı oğlunun zehir zemberek sözleri ile yüzü yine acıya büründü Şehnaz hanımın yine sustu oğluna hiç birşey diyemedi oda biliyordu bu hayata oğlunu mecbur etmişlerdi içindeki merhameti öldürmüş insanların kanıyla elini kırmızıya boyanmış lardı oğlunun . Bir annenin sesizce içine attığı çığlıkları atıyordu Şehnaz hanım yine.

 

Altı yıldır o ölümden kendini suçlu yordu Barlas ağa . Yer altı dünyasına babası ve dedesinin zoru ile girdiği için onlarıda ayrı suçluyordu . Karahan ların içini yakan ateşi harlamaktanda geri durmuyor kendi ciğerini yaka yaka onlarada unutturmuyor du sırf babasının canıda yansın istiyordu. Toplum içinde babasına ne kadar saygıda kusur etmesede yanlız kaldıklarında dilindeki zehri akıtıyor du genç ağa .Bu hayatı o seçmemişti herkes gibi normal bir hayatı olabilirdi ama babası ve dedesi o hayatı eline vermeden almışlardı. O ölümden kendisini ne kadar sorumlu tutsada babası ve dedesi de sorumluydu en az kendisi kadar genç ağanın nazarında. On sekiz yaşından bu yana ilk defa kendisi için birşey istiyirdu ve buna kimsenin engel olmasında izin vermeyecekti .Bakışlarındaki tehlike adeta fink atıyordu halasının üzerinde. Gerçekten bir engel gibi aşiret büyükleri karşısında durursa ezer geçerdi düşman edineceğini bildiği halde. Aldığı kararın kimsenin sorgulamasına izin vermeyecekti.

 

Barlas'ın yılanın zehrini aratmayacak sözleri aile fertlerini derinden sarstı. Barlas'a cevep verecek cesaretide bulamadılar onlarda biliyordu Barlas'ın o konuda ne kadar hassas olduğunu ve gözünü karartığını.

Ortam iyice gerilmiş ailenin diğer fertlerinin ağzını bıçak açmıyordu. Hala ve yeğenin bir birine kurduğu ağır sözleri dinlemekle kalıyorlardı. Eğer masadan bir kişi daha ters bir söz söylerse fitili ateşlenmiş bombanın patlamasına sebep olurlardı. Hesna Xanım kızı Elzem'in patavatsız ca sarfettiği sözlerin nereye varacağını bekliyordu tıpkı Agah ağa gibi . Kim olursa olsun genç bir kız hakkında kızının bu denli aşağılayıcı konuşmasına izin vermeyecekti Hesna Xanım sadece kızı daha ne kadar ileriye gideceğini bekliyordu gereken cevabı ozaman verecekti.

 

Barlas'ın babaannesi Hesna hanım bu evin büyüğü idi ve haksızlığı sevmezdi haksızlık yapan kendi kanından da olsa affetmez kendi doğrularından şaşmayan adaletli bir kadındı ama belliki kızı Elzem'e bunu öğretemediğini düşündü. Bu evde sözü geçen tek kadın Hesna hanımdı tıpkı verilen hükümlerde sözü geçtiği gibi. Kocasını altı yıl önce Mardin'den sürgün etmiş kudretli bir kadın dı.Şehnaz hanım ise bir sessizliğe gömülmüş ne olumlu nede olumsuz tek bir söz söylememişti. Barlas'ın biraz önce söylediği sözlerden sonrada iyice sessizliğe gömülmeyi tercih etti.

 

" Bu aşirete gelecek gelin bu topraklardan olacak . İstanbul'da nasıl bir hayat yaşadığı belli olmayan bir kadın değil. " Yeğenini küçümseyen bakışları ile . " Kaç aydır tanıyorsun bu kızı hâlâna saygısızlık edecek kadar benimsiyorsun."

 

" Hala !" Uyarıcı bir ses tonu ile halasını uyardı . " Ben bu topraklardan olan bir kızı istemiyorum isteseydim o kadar zorladığınızda kabul ederdim . Benim karım olmasını istediğim tek kadın Aden başka seçenek yok benim için ." Öfkesini konturol altında tutmaya çalışıyordu ama nafile halası dili ile öfkesinin köpürmesine sebebiyet veriyordu. Öfkeden seğiren çenesi kırılacakmış gibi dişlerini sıkarak halasına karşılık verdi.

 

" Ne Barlas ağa baksana şu haline nasılda aklını çelmiş senin atana karşı saygısızlık edecek kadar kör etmiş gözünü. İlk gördüğümde de sevmedim o kızı ." İçindeki zehri dili ile yeğenine akıtıyor du. Dili yılan kadar kıvrak ve zehirli idi Elzem Xanımın. Kendi istediği olmayacaksa Barlas'ın ki de olmayacak düşüncesi ile masadakilerin aklına sokmak istediği şeyi birazdan dile getirip herkesin aklına o şüpheyi düşürecekti. " Koynuna girerek mi gözünü kör etti . " Söylediği sözle biraz sonra patlamaya hazır olan bombanın kendisi ile birlikte masadakileride yakacağını param parça edeceğini hesaba katmadan pervasızca dilindeki zehri akıtırken keyfi yerine geldi Elzem hanımın . İğrenç düşüncesinin herkesin aklında acaba öyle midir diye soru işareti bırakacağını iyi biliyordu. Barlas bugüne kadar evlenmek istemezken bir anda Aden ile evlenmek istemesi bu soru işaretini güçlendirmesine sebebiyet vericekti .Biraz sonra yeğeninin gazabından kaçamayacaktı.

 

Elzem hanım şimdiden Aden'e cephe almış eğer o kız bu konağa gelin olarak gelirse çektireceğinin garantisini şimdiden veriyordu. Genç kadını gazap dolu günler bekliyordu ama o bundan bi haberdi . Barlas'ın kendisi ile evlenmek istediğini bile bilmiyordu .

 

Bir anda Barlas'ın oturduğu sandalye gürültüyle geriye doğru fırladı masaya sert bir yumruk geçirerek. " Hala o diline hakim ol sahip çık demiştim ." Şuan öfkesini konturol altına alamayacak kadar kendini kaybetmişti Barlas .

 

Barlas'ın oturduğu sandelye gürültüyle geriye fırlatması ve Barlas'ın bir anda masaya yumruğunu geçirmesi herkesi korkutmuştu.

 

"Seni sonkez uyarıyorum birdaha Aden'i bu şekilde dilene dolamayacaksın Elzem Xanım. Bir defa daha sevdiğim kadının iffetine dil uzatacak olursan halam olman bile gazabımdan kurtaramaz seni! " Ellerini masaya bastırarak diğer tarafında oturan kadına doğru eğilip işaret parmağını sallayarak yanardağın patlayarak lavlarını etrafa püskürttüğü gibi ateş saçan bakışları ile Elzem hanımı yakmaya hazırdı.

 

Bu nasıl bir hadsizlik ti! Hayatında iki defa gördüğü kadının namusuna dil uzatacak kadar nasıl nefret besleye bilirdi bir kadın . Oysa Hesna Xahınım bir sözü vardı ' Kadın kadının kurdu değil yurdu olmalı ' diye Elzem hanım annesinin sözlerinin tam tersini yapıyordu. Genç bir kızın yurdu değil kurdu olmayı seçmişti.

 

Dimdik duran ağacın dalına sinsice tırmanan kurt olmayı seçmişti yavaş yavaş kemirerek kurutacaktı köklerini birdaha dallanıp budaklan maması için. Dıştan bakıldığında sağlam ama içinde çürükler oluşturacaktı Elzem Xanım. Bunu yapmasının tek bir sebebi vardı ablasının emaneti kızı gibi büyüttüğü Erva'nın tahtını kuracaktı. Bir genç kızın tahtını kurarken diğerinin bahtını karartacağını yeğliyor du sözleri ile.

 

Barlasın fırtına öncesi sessizliği biraz sonra tufana dönüşüp halasını yok edecekti. Tufan kopmadan Hesna Xanım yaşına göre güçlü çıkan sesi ile araya girdi.

 

" Ne yapıyorsunuz siz bu ne terbiyesizliktir böyle. " Hüküm süren bakışları kendinden ödün vermeden kızı ve torunun üzerinde gidip geliyordu. Çenesini dikleştirerek bakışlarını torununa çeviridi . Çenesindeki motif gibi işlenilmiş deq sarsılmaz duruşunu dahada sarsılmaz görünmesini sağlıyordu.

 

" Karşındaki senin terbiyesizlik ede bileceğin akranın değil. O senin büyüğün halan dır o sesini kıs hareketlerine dikkat et Barlas ağa." Yaşlı kadın otoriter bir şekilde sert dille torununu payladı. Bunu yapıyordu çünkü torunu ne olursa olsun büyüklerine karşı adabını kaybetmesin istiyordu. Bir kadına edep nasıl yakışıyorsa bir adamada adap yakışırdı. Yoksa torununu haksız gördüğü için sert bir dille uyarmamıştı haklıydı torunu .

 

Barlas'ın öfkeden anlındaki damarlar patlayacak gibi kendini gösteriyordu. Elzem hanım ise çenesini diklestirmiş annesinin Barlas'ı haksız görmesinin keyfini sürerek izliyordu. Elzem hanımın bilmediği birşey vardı ve biraz sonra öğrenecekti buda Hesna Xanımın torununu haksız görmediği idi.

 

Torunun kendisine cevap vermesine müsade etmeden sert bakışlarını kızına dikti bu defa Hesna hanım.

 

" Ya sana ne demeli Elzem ! Kendi canından olmasada kendi kanından olan kıza analık ettin. Yakıştımı sana genç bir kızın namusunu diline dolamak ."

 

"Ana" Elzem hanım kendini savunmak istedi ama Hesna hanım buna müsaade etmeden elini havaya kaldırarak kızının susmasını sağladı.

 

" Söylediklerinle ben utandım bir kadın olarak sen utanmadın mı gencecik bir kızı diline dolarken ? " Kızına küçümseyici bakışları hala kızgınlık doluydu Hesna hanımın. " Bu topraklarda kadın olmanın zor olduğunu en iyi sen bilirsin. O kızda bu toprakların bir parçası . Doğuda doğmuş büyümüş. Kadın olmak her coğrafyada zordur ama doğuda daha zordur Elzem . Demem oki namusu bir kadının çeyizidir . Seninde kızın var unutma. Ne yapmaya çalıştığının farkındayım yapma kızım yoksa karşında beni bulursun! " Bastonun dan güç almasına rağmen sarsılmaz bir duruşu vardı Hesna hanımın. Eski topraktı bu gözler nelere şahitlik etmişti. Ne yaşanmışlıklar görmüştü.

 

Kadın kadını nasıl yıkacağını iyi bilirdi. Elzem hanım da Aden'i namusuyla vurmaya çalışıyordu ve devamda edecekti. Bilirdi bu topraklarda kadının namusuna gölge düştümü suç suzda olsa ayaklanamayacağını kendini yok edeceğini çok iyi bilirdi. Başı bir defa eğildimi birdaha kaldırmasına fırsat vermeden o başı ezeceklerinide iyi bilirdi. Ve Hesna Xanım kızının ne yapmaya çalıştığını anlamıştı ve bu patavasızca davranışına göz yummamıştı.

 

Yaş aldıkça evden pek çıkamaz uzun yol gidemez olmuştu Hesna hanım . Aden'in babası ölmeden önce Hesna hanımda çok kez gitmişti Antep'e Eroğlu ailesine misafirlik etmişti. Aynı şekilde onlarda Mardin'e gelirdi. Aden'in anasını , babasını iyi tanırdı saygılı ve temiz insanlardı. Aden'in de saygılı ve temiz bir kız olduğundan hiç bir şüphesi yoktu. Hesna hanım Aden'i en son gördüğünde el kadar çocuktu . Çokta uslu bir kızdı annesi üstüne titrerdi . El kadarken bile terbiyeli bir kızdı Hesna hanım Aden'in o hallerini severdi . Uzun yıllardır görmesede şimdide öyle bir kız olduğunu düşündüğü için genç kadını korumuştu. Özü temizdi Aden'in bunu bildiği için kızının pervasızca ettiği sözlere inanmamıştı Hesna hanım .

 

Elzem hanım annesinin sözleri ile dumura uğramıştı. Ve annesinin kendisine söz hakkı vermemesi öfkesini ikiye katlamıştı . Hesna hanım bakışlarını Barlas'a çevirerek .

 

" Bunca yıldır evlen diye dil döküp başaramadığı mı başarmış . Bu kız seni yola getireceğe benziyor. Agâh kızın ailesi ile görüş .Eğer oluru varsa bu evliliğin kızında gönlü varsa bi görüşüp konuşalım. Kafamıza yatarmı yoksa onların kafasına yatmazmı bu düşünce bi görelim. Eğer kaderlerinde varsa olur zaten." Agâh ağa ile konuşuyordu ama gözlerini torunundan bir saniye bile ayırmadı . Torunu ilk defa kendisi için birşey istiyirdu ve isteğini yerine getirecekti . Aden'in yanlış bir seçim olduğunu düşünmedi bile Hesna hanım. Biliyordu ki torunu yanlış bir seçim yapmazdı heleki böyle bir konuda. Kocası ve oğlu yüzünden torunun hayatı cehenneme dönmüştü. O yüzden torunun bu isteği başıyla göz üstündeydi

 

" Yarın Behra mı arar açarım konuyu ana. "

 

" Konuştuktan sonra bana haber et oğlum .Hadi size afiyet olsun ben odama gidiyorum. "

 

" Yemeğini yemedin ilaç kullanıyorsun daye . " Sofraya oturduklarından beri sesi çıkmayan Şehnaz hanım kaynanasını tekrar kalktığı sofraya oturtmaya çalışıyordu.

 

" İnsanda iştahmı bıraktı deli oğlunla görümcen . Zehir ettiler yemeği. Hem yorgunum namazımı kılıp yatacağım. " Azarlar gibi çıkan sesi ile hem kızını hem torunun payladı odasına çıkmadan.

 

Elzem hanım giden annesinin arkasından bir hışımla salondan çıkıp odasına gitti.

 

Barlas babasının isteği üzerine Agâh ağa ile konağın üst katında olan çalışma odasına çıktılar. Salonda kalan aile fertleri tıpkı sudan çıkmış balığa dönmüşlerdi . Kimi daha olayı sindirmeye çalışırken kiminin ise konuşma arasında geçen acı sözlerin ağırlığı altında kalmıştı.

 

Barlas çalışma odasının kapısının önüne geldiğinde kapı kolunu indirip odaya girdi arkasından odaya giren babası ile. Çalışma masasının ön tarafında karşılıklı konulmuş koltuğa karşılıklı bir şekilde oturdular.

 

Agâh ağa lafı uzatmadan söze girdi.

 

" Nerden çıktı bu evlilik kararı bir anda ." Oğlunun verdiği karardan memnun kalsada bir terslik olduğunu sezdi Agâh Ağa. Oğlu Antep'ten geldiğinden beri öfkeli olmasıda bir terslik olduğunun kanıtı idi .

 

" Evlen evlen diye beynimi yiyordunuz . Evlenmek istiyorum diyorum şimdide hepiniz bir yandan nerden çıktı bu diyorsunuz. Bi karar verin artık." Elzem hanıma olan siniri hala geçmemişti ve buda ses tonunda ki sert tını ile gayat kendini belli ediyordu.

 

" Evlen , evlen de oğlum . Düne kadar bu evde Aden ile ilgili tek kelime etmezken şimdi evlenmek istiyorum diyorsun ." Şüpheli bakışları oğlunun yüzünü talan ediyordu .

 

" Sende halam gibi ailemize yakışmaz diyeceksen kendini hiç yorma bu konuda senide dinlemem bilmiş ol ." Babasının şüpheli bakışlarını Elzem hanım gibi istemediğini düşünmesine sebep oldu genç Ağa'nın. Babası dahil kim engel olmaya çalışırsa izin vermeyecekti

 

" Öyle bir düşüncem yok . Aksine Aden'i severim . "

 

" Niye sorguluyor sun ozaman ."

 

"Sorguluyorum çünkü birşey olmuş . Ben oğlumu iyi tanırım Barlas . Aldığın bu karar oturup mantıklı düşündüğün bir karar değil acele ile alınmış bir karar . Seni ben büyüttüm seni en az senin kadar iyi tanırım kafandan geçen herşeyide iyi bilirim. Sevdalanmış sın belli ama evlilik çocuk oyuncağı değil oğlum emin misin aldığın kararda ?"

 

" Onu ilk tanıdığım günden beri istediğim bir şey di sadece doğru zamanı bekliyordum ." Cümlesini tamamlayamadı çünkü doğru zaman şimdi değildi . Önce kadının kalbine girecek en az onu sevdiği gibi kadının da onu sevmesini bekleyecek ti sonrasında ikisi için güzel bir evlilik inşa edecekti . Ama olmadı mecbur bu evlilik olacaktı Barlas'ın nazarında . Doğru zaman kavramı yoktu artık Barlas için sevdiği kadının başkası ile yan yana adı dahil anıldığında nefesi kesilmişti. Bir de iğrenç bir şekilde sevdiği kadın üzerine pazarlık yapıldığını duyduktan sonra beklemesi gerektiği bir dakika sı bile yoktu. Sıkıntı ile sağ eli ile yüzünü sıvazladı gergin bir şekilde .

 

Genç adamın bu hali bir terslik olduğunun kanatine varmasına sebep oldu Agâh ağanın.

 

" Madem istiyoyorsun sorun ne ozaman?Antep'ten geldiğinden beri niye patlayacak yer arıyorsun bir onu de bana." Oğlu evlenmek istediğini dile getirdiğinden bu yana hal ve hareketleri gerginliğini belli ediyordu bir katıksız öfkesi vardı çatacak yer arıyordu. Oğlunun bu tavırları tek başına aldığı bir karar olduğunu apaçık gün yüzüne çıkarıyordu. Eğer Aden , oğlu ile evlenmek istiyor olsaydı oğlu kavgadan çıkmış gibi öfkeli olmazdı. Bunu en başta farketmişti Agâh ağa. Odaya girdiklerinden bu yana dile getirmek istediği soruda buydu. Sadece oğlunun katıksız öfkesinin dinmesini bekliyordu ama öfkesi dinmek yerine dahada harlanıyordu.

 

Barlas , babasının sorusu ile gözleri babası hariç odanın her yerine değindirdi . Kahvenin siyaha harmanlanan hareleri nihayet babasını buldu.

 

" Aden'in bundan haberi bile yok . " Sıkıntılı nefesini gürültü bir şekile verdi.

 

" Ne demek haberi yok? " Çatılan kaşları ile oğluna anlamsız bir şekilde baktı .

 

Oğlu evlenmek istediğini söylüyordu ama evlenmek istediği kızın bundan haberi bile yoktu durum oldukça karmaşık bir hal almaya başlamıştı. Ve bu durum Agâh ağanın canını sıkmaya başladı. Oğlu ile aynı olan gözlerini oğlunun üstüne sabitledi vereceği cevabı bekledi.

 

" Basbaya haberi yok ." Eliyle yüzünü sert bir şekilde sıvazlayıp oturduğu yerden hafif öne eğilerek kolunun dirseğini bacağının üzerine koyup yorgunlukla gözlerini kapatarak burun kemerini sıktı. " Söylemiş olsaydım şuan da İstanbul'da değil burada o uzun dili ile beynimi yiyor olurdu." Bu halde bile Aden'i düşündüğünde dudağının kenarının kıvrılmasına sebep oldu .

 

" O ne demek ulan sen kafayı mı yedin. Kızın haberi yok sen evlenmek istiyorum diyorsun. " Çatık kaşları ile birlikte sinirlendiğini belli eden sesi kendini belli edecek kadar yüksek çıktı.

 

Barlas babasının sert vakur sesi ile oturduğu yerden hışımla kalktı.

 

" O şerefini siktiğim amcası başkasına verecek . Utanmaz herif şerefsizin teki ile pazarlık yaptı yeğeni için. " Behram bey ve Savaş 'ın konuşmaları hala kulanğında uğulduyordu. Gözlerindeki çakan şimşekler her an yıldırım gibi kendini bilmeyen iki şerefsizin üzerine düşeceğinin göstergesiydi.

 

" Lafı dolandırmadan anlat şu işin aslını."

 

Oğlunun anlattıklarını dinledikçe dostum dediği adamdan utandı . Esas dostum dediği adam toprağın altındaydı. Behram beyle abisi olan İlyas bey sayesinde tanışmıştı . İlyası dost bilince Behram'ı da dost bilmişti . Oğlunun ağzından dökülen her kelime Agâh ağa için dostluk sıfatını haketmeyen Behram beye tiksinti duymasına sebep oldu .

 

" Bunları nasıl öğrendin ? Haber kaynağın sağlam mı oğlum? " Agâh ağa duyduklarından tiksinti duyduğu kadar inanmakta istemiyordu Behram bey için değil rahmetli dostu İlyas'ın emaneti bu şekilde pazarlık konusu olduğu için.

 

" Bizzat kendim duydum . Şerefsiz utanmadan kendi yeğeni üzerinden pazarlık yaptı götü neye tutuşmuşsa . Nikahtan sonra Savaş itinin adamı istediğini verecekmiş Behram itine . " Odanın içinde konuşurken öfkeyle dört dönüyordu. " Plana bak birde evlendiği gün Aden'i Türkiye'den çıkaracaklarmış yurtdışına birdaha bu tarfa adım atmasınada izin vermeyeceklermiş. Ama gösteririm ben onlara ."

 

" Başka bir yolunu bul Barlas evlilik olmaz . O ikisinden seninde bir farkın kalmaz . Onunlada evlenmek istemiyor seninle de istemeyecek. Bu evlilik zoraki olursa senin ne Behram dan nede Savaştan bir farkın kalır oğlum."

 

" Baba bu evlilik olacak . Aden'i sustura caklar boyun eğmesi için. Ama ben buna müsade etmem." Behram bey'in elimde bir video kaydı var ve Aden görüntü deki kişiye kıyamaz boyun eğer sözlerinden dolayı kadını susturmaya çalışacaklarını biliyordu Barlas . "Savaş kim biliyormusun sen ? " Ateşin harmanlandığı gözleri babasına döndü. Agâh ağa hayır anlamında başını sallayınca Barlas konuşmasına devam etti. " Madde üretimi ve ticareti yapan baron . Oda yetmezmiş gibi birde beş yıldır Aden'e takıntılı . Üretimini ticaretini yaptığı yetmezmiş gibi birde madde bağımlısı. Savaş iti bulduğu her fırsatta rahatsız ediyor ve Aden birine birşey olur korkusuyla kimseye birşey söylemiyor bizzat şahit oldum bu duruma . "

 

" Elbet vardır başka bir çözüm oğul. O kızın hayatını altüst edeceksin bu konuda benden destek bekleme. Aden senin avuçların arasına alıp istediğini yaptırabileceğin bir kız değil. Evlenseniz bile sana boyun eğmez."

 

" Başka bir yolu yok baba düşünmedim mi sanıyorsun?" Hidetle öfkeden göhsü sert şekilde inip kalkıyordu. " O evliliğe engel olsak bile Savaş peşini bırakmayacak adam pazarlık edecek kadar gözünü karartmış. Amcası olcak şeref yoksunu Aden den kurtulmaya çalışıyor yeğenini pazarlık masasına koyacak kadar . Yeğenine duyduğu öfkesinin nedeni meçhul. " Aden'in arkasından dönen oyunlardan bir haber olması Barlas'ın içini burkuyordu . Melekler kadar masum du sevdiği kadın böyle bir sonu haketmiyordu.

 

" Böylede olmaz oğlum seni sevmeyen birini kendine yar edemezsin. Yar dediğin yüreğine yara olur. Sen sevdalanmış sın sevdan gözünü kör etmiş senin ama .Zorlayarak olan evlilik ikinizede zarar verir . İkinizde bir birinizi kanatırsınız ."

 

" Sence bu benim umrumda mı Agâh ağa! " Babasının tam karşısında durup kararan bakışları ile otoriter ses tonu ile babasına baktı. " Cık . Umrumda değil " Dikleştirdiği bedeni ile sarsılmaz bir şekilde durdu.

 

" Gelen yara ondan gelsin sevdiğim kadından gelecek herşey başımla gözüm üstüne."

 

" Sen şimdi böyle diyorsun ama eğer bu evlilik gerçekleşirse seni sevmesi yönünde beklentin olacak beklentilerin boşa çıktığı an ozamanda kendi yüreğini kendi bıçağınla deşe deşe kanatacaksın. Yazık etme ikinizede sen sevdiğin kadını tek taraflı sevdanla yaşarken öldüreceksin bunun farkında bile değilsin " Oğlunu aldığı karardan dönderemeyeceğini bildiği halde yinede söylemek istediklerini içinde tutmayıp dile getirdi. Barlas babasının sözlerini umursamadan kendi isteklerini dile getirdi.

 

" Agâh ağa on yıl sonra senden ilk defa birşey istedim . Şurası kara bir sevdaya düştü." Sol göhsüne iki defa sağ eli ile bastırdı. " Elimde olan birşey değil söküp atamıyorum. Biri söylese gülerdim ama altı aydır tanıdığım kadın gönlüme öyle bir düştü ki koparıp atmak istedim de başaramadım. Aksine içimde hergün biraz daha büyüdü. Ve ben sevdiğim kadının tırnağına taş değsin istemiyorum. Gönlüme düşen kadın yanımda olsun istiyorum. Onu o iki piç ten sadece ben koruya bilirim bunu en iyi sen biliyorsun." En son on sekizinde babasındankendisi için birşey istemişti. Ağalığı devralmamak ve yer altı dünyasına girmemek adına ama babası isteğini yerine getirmemişti . On yıl sonra babasından ilk defa birşey istemişti ama bu defa babasının kararı olumsuz olursa boyun

eğmeyecekti Barlas ağa.

 

" Onu senden kim koruyacak onu de bana ?" Gözlerini oğlunun gözlerine dikti . Oğlunun en ufak şeye saman alevi gibi parlayıp öfke kontrolü problemi gerçeğini dile getirdi. "Sen kendi öfkeni konturol altında tutamıyorsun biz alışığız da o kız alışık değil senin katıksız öfkeden kim koruyacak onu. Bir gün iyi olursun iki gün iyi olursun ona karşı sözünü geçiremediğin zaman ne olur biliyormusun? Öfkene yenik düşüp yakarsın o masumu. Eminim ki senin o yüzünle tanışmamış tır çünkü senden korkacağını bildiğin için o yüzünü göstermemişdindir sen." Son söylediği sözlerinden okadar emindi ki Agâh ağa oğlunu çok iyi yanıyordu ve son söylediği sözler doğruydu.

 

Babasının son söylediği sözlerin doğru olduğunu bildiği için Barlas o konuya girmeyi istemedi. Biliyordu o konuya girer ise vicdanı daha çok azap verecekti. Aden'in onayı olmadan bu kararı tek başına aldığı için vicdanı hiç rahat değildi. Genç kadının hayatı mahvolacaktı istemediği bir evlilik yüzünden bunun ağırlığı Barlas ağa yı eziyordu. Ama mecburdu bu evlilik olacaktı yoksa Aden'i diri diri toprağa gömeceklerdi. Ölmeden toprak atacaklar dı üstüne amcası ve Savaş. Babasının sözlerini kulak ardedip kendi bildiğini okumaya devam etti.

 

" Eğer yanımda durmayacaksan karşımdada durma bu konuda Agâh ağa . Ben sadece Aden'in ailesi ile olan bağının kopmasını istemiyorum. Bu evlilik onu yıpratacak bide ailesiyle ayırıp daha kötüsüne sebep olmayayım. Beni bilirsin istersem ne amcası ne abileri umrumda olmaz kolundan tutup getirir zorlada olsa o nikah masasına oturtur Eroğlu ailesinden tek bir kişi ile görüşmesine izin vermem . Onu daha fazla yıpratmak istemiyorum herşey usulüne uygun olsun istiyorum. Şimdi başımda büyük olarak üstüne düşeni yap yada önümde durma!" Otoriter sesi ve sarsılmaz duruşu ile babasının karşısında durdu .

 

Sevdiği kadını korumak için başka bir yolu yoktu Barlas'ın. Babasına dediği gibi Aden iki taraflı tehlikedeydi . Şu kısacık zamanda çok düşündü ama başka çare yoktu.Savaş , Aden'i ala bilmek için gözünü karartmıştı ne Ferman nede Aras dura bilirdi karşısında . Aden'i koruya bilecek güce sahip olan tek kişi Barlas idi. Savaşı iyi araştırmış tı Cihangir den aldığı son habere göre Savaş artık rahat durmayacak tı Aden'i alana kadar. Eğer karşısında Barlas durması Aden'i saplantı haline getiren Savaştan kimse koruyamazdı. Adam hem madde bağımlısı hemde saplantılı bir piskopattı buda genç kadının hayati tehlikesi olduğunu apaçık ortaya koyuyor du. Aden'in gönlünde yara olacağını bile bile yinede istedi . Sevdasını zamana bırakmıştı ama öyle bir zamanı artık yoktu . Sevdiği kadına hem yara olacaktı hemde merhem. Bugünden sonra Aden den gizlediği kötü yanı ortaya çıkacak herkesiyakıp kavuracaktı Barlas. Sevdiği kadın da buna dağir...

 

 

 

Bölüm sonu...

 

Bölümleri bundan sora belli aralıklarda paylaşacağım bilginiz olsun .

Loading...
0%