Yeni Üyelik
13.
Bölüm

12.BÖLÜM

@fatma_uygun

Tiktok hesabım= fatma.uygun.wattp takip ederseniz sevinirim

 

İyi okumalar dilerim

 

G.Antep

 

Genç bir kızın hayatı iki adamın dudaklarının arasından çıkan sözlere bağlıydı. Pamuk ipliğine bağlı her an kopmaya hazır bir hayat.

 

Agâh ağa üç saat önce Antep'e Behram bey'in evine gelmişti. Yenilen akşam yemeğinden sonra Behram bey , Agâh ağa ile konuşmak için üst kattaki çalışma odasında ağırlamıştı misafirini.

 

" Sana sunduğum teklifi kabul et derim Behram. Ben senin yerinde olsam Barlas'ı karşıma almam . Benim oğlum ama düşman edinilecek son kişi senin anlayacağın düşmanlığı ağırdır altında kalır ezilirsin. Dost edin sırtını daya Barlas'a. " Agâh ağa kendince olaya çare olacak teklifi Behram beye sunmuştu. Ve bu sunduğu teklifi ikisinden başka kimse bilmeyecekti özellikle Aden ve Barlas .Kendinden okadar emindi sunduğu teklifi Behram bey geri çevirmeyeceğine.

 

Behram bey Agâh Ağa'nın sunduğu teklifi kafasında tartıp düşündü . Kısa sürede. Zaman kazanmak adına konuyu farklı yöne sürükledi.

 

" Aden konusunda niye bu kadar ısrar ediyor Barlas. Etrafında kadın mı kalmadı ille Aden diye tutturdu. " Barlas'ın bu kadar ısrarcı olmasının altında bir şeyler olduğundan şüphe duyuyordu Behram bey. Şüphe duyduğu şey kendisiyle ilgili olduğunu da düşünüyordu.Agâh ağa gelmeden öncede aramış Aden ile evlenmelerine engel olursa yapacaklarını açık bir şekilde dile getirmiş tehdit etmişti Behram beyi , Barlas.

 

Behram bey iki taraflı korku sarmıştı bir tarafta Savaş diğer tarafta ipini çekmeye hazır Barlas vardı.

 

Bu ikilem Behram bey'in gözünü korkutuyordu. Bu gün içerisinde karısı Eyşan ile konuştuklarını iyice düşünmüştü. Karısının Savaş'a güvenmeme konusunda haklı bulmuştu. Savaş ile anlaşma yaptıkları gün bile Savaş'a güvenmemişti. Başka bir seçeneği olmadığı için yeğenini pazarlık konusu edip Savaş ile bir anlaşma yapmıştı. Ama Savaşa hiç güveni yoktu . Barlas'ın baskın bir karektere sahip olduğunu ve güvenilir olduğunu biliyordu Behram bey.

 

Bir de Aden ,Barlas ile evlense bile boyun eğmeyeceğini Barlas'a zorluk çıkaracağınıda biliyordu. Aden zorluk çıkardıkça Barlas genç kadını daha çok kısıtlayacaktı adeta bir kuşun özgürlüğünü elinden alıp altın kafese koyması gibi. Bu durumda Behram bey'in işine geliyordu bunun böyle olacağını bildiği için Aden yine ayağının altından çekilmiş olacak tı.

 

" Sevdalanmış . Bu kadar ısrarcı olma sebebi bu başkada bir sebebi yoktur. "

 

" Aralarında birşey mi var Aden ve Barlas'ın bizim bilmediğimiz. Sonuçta altı aydır görüşüyorlar sık sık bir aradalar ." Agâh Ağa'nın teklifini kabul edecekti ama önce kendi hayatını güvenceye alacaktı bu yüzden ağırdan alıyor du Behram bey.

 

" Düşündüğün gibi aralarında birşey yok ."

 

" Aralarında birşey yoksa oğlun bu kadar rahat nasıl evlenmeyi istiyor . Hem ben kabul etsem bile Aden'in kabul edeceğini hiç sanmıyorum inatçı ve dik başlı bir kızdır. "

 

" Sen teklifimi kabul et hele . Büyükleri olarak biz bi konuşup görüşelim Aden'e muhakkak kabul ettiriz." Behram beyin ne yapmaya çalıştığının gayet farkındaydı Agâh ağa şimdilik suyuna gidiyordu.

 

" Aktan lara verilmiş bir sözüm var bir haftaya kadar gelecekler buyur etmişken nasıl vaz geçtim diyeceğim. Sıkıntı çıkarırlar." Savaştan korktuğu için Agâh ağadan üstü kapalı bir şekilde hayat güvencesi istiyordu.

 

Başına gelecekleri biliyordu Savaş rahat durmaz canını alırdı Behram bey'in. Hele birde beş yıl sonra Aden'e kavuşması bu kadar imkansız değilken . Gözü hiç birşey görmez adeta ortalığı ateşe verir yakar geçerdi.

 

" Sen orasını bana bırak hiç bir sıkıntı çıkaramazlar . O yönden içini rahattut. " Agâh Ağa'nın Behram bey'in oynadığı oyuna sabrı kalmamıştı. Adeta Agâh Ağa'nın sabrıyla oynuyordu Behram bey.

 

" Ferman ve Aras ne der bu işe onlarla da konuşmam gerek . Birde Aden'e sormak gerek kabul etmezse abileride kabul etmez."

 

" Behram yeter artık oynamayı bırak . " Otoriter bir şekilde konuyu ele alıp son noktayı koyacaktı Agâh ağa. Behram beyin oynadığı bu saçma oyuna son verecekti

 

" İkimizde biliyoruz Aden'in kabul edip etmeyeceğinin senin umrunda olmadığını. Daha az önce Aktan lara verilmiş sözün var dedin Aden'in Savaşı kabul etmeyeceğini ikimizde biliyoruz. Yani boşuna Aden'in rızası senin için önemliymiş gibi göstermeye çalışma ikimizde biliyoruz . Rızasının olup olmadığı senin umrunda değil. " Tiksinti ile Behram bey'in yüzüne baktı. Daha düne kadar yeğeni üzerinden pazarlığa oturmamış gibi şimdide yeğenini düşünen iyi amca rollerine girmesi Agâh ağa'nın sinirlenmesine sebep oluyordu.

 

Agâh ağa konuşmasına devam etti.

 

" Onlara verirken de zorla verecektin yeğenini düşünüyormuş gibi oynama. Ve ben Savaş Akat 'ın kim olduğunu ne iş yaptığını çok iyi biliyorum." Savaşın uyuşturucu baronu olduğunu dile getirerek Behram beyi şoka uğramasına sebep oldu. Ve bildiği diğer konuyuda dile getirerek Behram beye bir şok daha yaşatıp köşeye sıkışmasına sebep oldu. " Savaşla yaptığın kirli pazarlıktan da haberim var . " Karşısında dumura uğramış beti benzi atmış adamın yüzüne bakmaya devam etti Agâh ağa ne tepki vereceğini merakla izledi.

 

Behram bey, Agâh Ağa'nın gerçekleri tüm çıplaklığı ile bilmesinden dolayı bir tedirginlik yaşadı belli etmemeye çalıştı ama Agâh ağa çoktan farketmişti bile.

 

" Yok öyle birşey ben kimseyle yeğenim üzerine pazarlığa oturmadım . " Kendini kurtarmak için inkar etmeye başladı. Üç kişinin bildiği sır, sır değildir. Ne kadar Ferman dan korkum yok desede it gibi korkuyordu. Delinin tekiydi Ferman tıpkı Barlas gibi . Ferman'ın kulağına gitme olasılığının korkusu şimdiden sarmıştı Behram beyi . Bu konuyu öğrenmesi demek geçmişte kardeşine ettiği zulmü ve kurduğu planların ortaya çıkması demekti.

 

" Behram ikimizde bunun gerçek olduğunu biliyoruz kandırma beni . Beş para etmez bir adamla yeğenin üzerine pazarlığa oturdun . Sebep kendi götünü kurtarmak için ." Bildiği gerçekleri dile getirmekten çekinmedi.

 

" Sende aynı teklifle geldin bana o ne olacak." Adeta ar damarı çatlamış gibi utanmadan pişkin pişkin yaptığı pisliği kabullendi daha fazla uzatmadan. Biliyordu ne kadar inkar etsede karşısındaki adamı kandıramayacaktı. Kendini daha fazla yormadan kabullendi .

 

" Ben bu odaya ilk girdiğim dakika söyledim sana sıkıntıların varmış yardım ederim dedim inkar etmiyorum. Ama beni o şerefsiz piçle aynı kefeye koyma Behram senin için hiç iyi olmaz. Bizim kim olduğumuz belli benim yaptığım teklifle senin onunla yaptığın pazarlığın arasında dağlar var . "

 

Behram bey'in kendisini Savaş ile aynı kefeye koyması Agâh Ağa'nın sabrının sonuna gelmesine sebep oldu . Öfkeli bakışlarından ödün vermeden düne kadar dostum dediği şereften yoksun adama sabitleyerek konuşmasına sert bir üslup ile devam etti.

 

" Arasındaki fark nedir dersen detaylara gire bilirim istersen ." Kendinden emin bakışları Behram beyin yüzünde gezindi. " Ferman'ı da çağırır üçümüz bildiğim tüm detayları konuşuruz yada konuyu uzatmazsın beni dinlersin." Behram beyi köşeye sıkıştırmanın verdiği zevkle azda olsa rahatladı Agâh ağa. Behram bey karşısında daha kim olduğunu bilmiyordu Agâh Ağa'nın canını sıkanlara gösterdiği yüzünü gösteriyordu.

 

Behram bey köşeye sıkışmanın verdiği etkiyle öfkeden yanan alev karşısındaki adamı yakmak istiyordu. Kurduğu oyuna Agâh ağa ve Barlas'ı dahil ettiği için içten içe lanet etti kendine.

 

" Sen beni tehdit mi ediyorsun Agâh. Hemde benim evimde senin ağalığın Mardin'de geçer burda değil." Öfkeden fink atan bakışları Agâh Ağa'nın üzerinde dolanıyordu.

 

" Ben tehdit etmem yaparım sende başına gelenleri oturur izlersin Behram . " Sarsılmaz duruşunu oturduğu yerden diklestirdi.

 

" Bir kız uğruna dostluğumuzu harcıyorsun ." Agâh Ağa'nın sarsılmaz duruşu sinirini bozuyordu. Barlas'ın sarsılmaz duruşunun kime benzediğini şimdi daha iyi anladı Behram bey.

 

"Oğlum için herkezi harcarım vijdan bile yapmam. Yıllar sonra oğlum ilk defa birşey istedi benden ve ben bu gece oğlumun isteğini yerine getirerek gitmeyi umuyorum aksi takdirde hiç iyi şeyler olmaz ."

 

Oğluna karşı vicdanını rahatlatmaya ihtiyacı vardı Agâh Ağa'nın on sekizinde oğlunun hayatını karartmıştı. Barlas ne kadar karanlık tarafa geçmek istemesede Agâh Ağa'nın oyunları ile yavaş yavaş karanlığa itmesiyle kendini o karanlığın içinde bulmuştu eline kan bulaşmıştı . Elini kanla kirlettiği gün büyük yemin etmişti.

 

'Elin bana şifa olsa şu dakika öleceğimide bilsem senden kendim için tek bir şey istemem . Elimi insan kanıyla yıkadım bugün senin yüzünden. Ulan dedim sana ağalığı devrettin bari beni yeraltına sokma diye senin elin kirli benim elimde seninki gibi insan kanıyla kirlenmesin dedim sana.' Bu söz on yıldır Agâh Ağa'nın kulaklarında çınlıyor du. Bu sözlerin devamı da vardı elbet zehir zemberek gibi ağır. Ama Barlas ettiği yemini sevdiği kadın için çiğnemişt

 

Ağalığı devrettiği yetmez miş gibi birde yeraltının karanlığına itmişti oğlunu istememesine rağmen. Hayatının elinden alındığı yetmezmiş gibi yeraltı dünyasına girdikten dört yıl sonra canının bir parçasını kaybetmesine sebep olmuş. O günden sonra vicdanını susturamamış kendini suçlamış vicdanı urgun olup boynuna dolanmış uyku denilen şey haram olmuştu Barlas'a.

 

Oğlunun hayatını bir bok çukuruna yuvarladığı yetmezmiş gibi şimdide oğlunun sevdası uğruna Aden'in hayatını karanlık bir çukura çekiyordu. Barlas elbette Aden'e karşı kötü değil di ama istemeyerek yapacağı evlilik genç kadının karanlığı olacaktı. Karşımızdaki insan ne kadar iyi olursa olsun sevda o kalbe düşmedikçe hem beden hem ruh o tutkuyu hissetmeyip zoraki bir evlilik elbette cehennemin karanlık kuytusu olurdu doğrusu da bu değil miydi zaten.

 

Sevmediğin bir adamla aynı yastığa baş koyup ömür geçirmekte karanlıkta kaybolmakla eş değerdi.

 

Agâh ağanın sözlerinden sonra Behram bey tek kelime etmemişti neye uğradığını şaşırdı. Bunca zaman dostum dediği adamın içindeki şeytan uyanmıştı. Elbette biliyordu Agâh Ağa'nın geçmişte yer altında namı büyük bir mafya lideri olduğunu ama bu yüzünü ilk defa görmüştü dostunun.

 

Behram beyin sesi çıkmayınca Agâh ağa tekrar konuşmaya başladı.

 

" Sana sunduğum teklifi kabul edersen ki etmek zorundasın. Savaş yaptığın iğrenç pazarlıktan vaz geç ben de seni hem başındaki beladan kurtarayım hemde savaş tan koruyayım . "

 

" Hadi diyelim başımdaki beladan beni kurtardın ama Savaş tan nasıl koruyacaksın. Vaz geçtiğimi söylediğim anda kafama sıkar o manyak . " En başından beri kendi canını koruma altına almak istiyordu nihayet konuya gelebilmişlerdi .

 

" Zamanında kaç tane Savaş gibi piçler geçti elimden. Savaş neki devede kulak ." Savaş küçüm senecek bir adam değildi Agâh ağa bunun farkındaydı ama Behram beye bunu belli etmeyede hiç niyeti yoktu. Savaş onun için hiç birşeymiş gibi göstermek zorundaydı şuanda . Yoksa Behram bey tam kabul etmişken göt korkusuyla vazgeçerdi . Bu defa bu iş içinden çıkılmaz bir hal alırdı Barlas sayesinde .

 

İşin içine Barlas girmese eğer bu konu çok pasif idi . Behram bey savaş ile yaptığı pazarlığın karşılığında götünü kurtaracaktı Aden istemese bile tehdit ile zorla Savaşı kabul ettirecekti. Savaş ise yıllardır hastalıklı derecede takıntılı olduğu kadını alıp gidecek izinide kaybettirecekti. Zaten anlaşma yaparken Ferman ve Aras'ı da Behram bey oyalayacaktı Savaş , Aden'i Türkiye'den götürüne kadar.

 

Ama yaptıkları plana Barlas çomak sokmuştu. Bu yüzden işler sarpa sarmıştı.

 

" Yaptığımız anlaşmadan vaz geçtiğimi söylediğim gün korudun beni ve ailemi diyelim. Bu defa Aden'i, Barlas'a verdiğim gün yedi sülalemi kazır o piskopat. " Tüm ihtimalleri düşünerek işini garantiye almak istiyordu.

 

" Onunda tasmasını tutan sahibi vardır elbet sahibiyle iltibata geçerim itinin tasmasını sıkı tutar . Bu konuda hiç bir şüphen olmasın canınıda malınıda korurum . Senin gibi bir adam için değil ha rahmetli dostumun karısı,çocukları ve senin üç evladın için yapacağım kendi üstüne alınma . " Karşısında ki adama tiksintiyle baktı Agâh ağa. İt gibi korkmasına rağmen Savaş gibi dengesiz bir adam ile nasıl pazarlığa oturmuştu buna şaşırmadan da edemedi Agâh ağa.

 

" Bana bir hafta mühlet ver. Sevkiyata çıkacak bizim tırlar anlaşma yaptığım firmaların mallarını taşıyacaklar iki üç gün işim var burda . Sonra gider Aden'i alır gelirim buraya getirdikten sonra da konuşup ikna ederim. " Agâh Ağa'nın ettiği hakareti umursamadı bile kaç senedir kurtulmaya çalıştığı bela diye gördüğü yeğeninden bir an önce kurtulmak istiyordu.

 

" Tamam öyle olsun. Ama bugün bu odada konuşulanlardan hiç kimsenin haberi olmayacak . Heleki sana sunduğum tekliften Barlas'ın asla haberi olmayacak. Elinden geldiğince Aden , Barlas ile kendi rızası ile evleniyor gibi bilsin ailen . Ne kadar az kişi bilirse su okadar sakin akar iki tarafta normal hayatına devam eder. " Bu evliliğin zoraki olmasını ne kadar az kişi bilirse okadar iyi olacaktı Agâh ağa için. Ferman ve Barlas'ın karşı karşıya gelip bir birlerine düşman olmasını istemiyordu. Bir diğer tarafta da kardeşi Elzem Xanım vardı Aden daha o eve girmeden düşman olmuştu. Birde Aden'in rızası olmadığını bilirse ortalığı savaş alanına çevirdi Ferman'a söyleyerek. Agâh ağa bu ihtimali düşünmek bile istemiyordu.

 

" Anlaştık ozaman "

 

Agâh ağa birşey demeden evet anlamında başını salladı.

 

" Ben kalkayım artık yol uzundur. " Diyerek oturduğu yerden ayaklandı . Agâh Ağa'nın kalkması ile Behram bey de oturduğu yerden kalktı. Çalışma odasından çıkıp beraber alt kata inip ordan da bahçeye çıktılar.

 

Ev halkı gidecek olan misafirini yolcu etmek için onlarda bahçeye çıktılar. Ayak üstü edilen kısa muhabbetin ardından Behram bey'in tokalaşmak için elini uzatması ile Agâh ağa mecbur uzatılan ele karşılık vermek zorunda kaldı.

 

Allah biliyor ya diğer aile fertleri olmasa Agâh ağa bu adamla tokalaşmayı bırak selam bile vermezdi Savaş ile yaptığı pazarlığı öğrendikten sonra.

 

Behram bey arabasına bindi bindiği araca eşlik eden iki araba ile Mardin'e doğru yola çıktı. Bir araba önde diğer araba arkada Behram ağaya korumalık ediyordu.

 

Ceketinin iç cebindeki telefonunu çıkarıp Barlas'ı aradı. Telefon bir kaç defa çaldıktan sonra Barlas aramayı cevapladı .

 

" Alo "

 

" Evdemisin oğlum ?"

 

" Evdeyim ama birazdan yola çıkacağım İstanbul'a gideceğim. Deva kaç gündür yanlız aklım onda kalıyor. " Deva için gitmek istiyordu ama günlerce görmediği kadını da özlemişti deli gibi. Deva ' nın kaç gündür Aden ile kaldığını biliyordu buda özlemi ile yanıp tutuştuğu kadını daha erken görmesi için bir fırsattı.

 

" Beni gelene kadar gitme konuşacaklarım var . "

 

" Tamam "

 

Agâh ağa telefonu kapatarak tekrar ceketinin iç cebine koydu. Akıp giden yolu seyretmeye başladı. Oğlunun isteği üzerine Aden'in hayatını yaktığının farkındaydı. Hata yapıyordu ve bunun bilinceydi. Ama bir yandanda Aden'i amcası ve Savaş 'ın eline bırakmadığı içinde bir nebze için rahattı.

 

Düşündükçe kafasının içinden geçenler karmaşık laşıyordu.

 

Dört adamın arasına sıkışmış masum bir hayat Savaş ve Behram bey'in anlaşması üzerine alt üst olmaya hazır iken araya Barlas ve Agâh ağa da girince sesizce kopacak kıyametin başlangıcı kaçınılmaz olmuştu . Bugün alınan kararla Aden'in hayatının yönü değiştirildi .

 

Kaderden kaçınılmazdı ama coğrafya da kaderin yönünü daha acımasız kılıyordu.

 

Saatler süren yolculuk bitmiş Agâh ağa Mardin'e gelmişti. Araba konağın önünde durdu konağın kapısındaki adam hemen Agâh ağanın kapısını açıp inmesini bekledi.

 

Agâh ağa konağın büyük kapısından içeriye girdiğinde başını kaldırıp baktığında üst katın avlusunda kendini bekleyen Barlas'ı gördü. Saat gece yarısını çoktan geçmişti Barlas ise son baharın getirdiği gecenin ürpertici soğuğunu aldırış etmeden üst katın avlusunda babasını beklemişti.

 

Agâh ağa büyük avluyu geçip oğlunun yanına gitmek için merdivenleri ağır adımlarla çıkmaya başladı. Saat çok geç olduğu için konak oldukça sessizdi.

 

" Hoş geldin baba. Bekle dedin bekledim umarım beklediğime değecek haberle gelmişsindir."

 

"Evlat önce gelbi oturalım soluklanayım. Ayak üstü konuşulacak konular değil. " Oğlu ile yıllardır arasında süren soğuk savaşın buzlarını eritmek istiyordu . Barlas'ın kendisini daha fazla yok saymasına dayanamıyordu.

 

Yıllardır baba oğul gibi oturup konuşamıyor lardı. Sadece iş için yanlız kaldıklarında konuşa biliyordular o zamanda yanlızca iş oluyordu konuları. Barlas hiç bir zaman girdiği toplumda babasına saygısızlık etmiyordu araları iyi gibi davranıyor du o toplumdan ayrıldıktan sonra babası yokmuş gibi davranıyor du. Kendince haklı sebepleri vardı elbette.

 

" Yola çıkacağım ne söyleyeceksen söyle vaktim yok. "

 

Babasının yüzüne bile bakmadan Mardin manzarasına çevirdi koyu harelerini.

 

Yıllardır babasına olan duvarı yine aynı şekilde duruyordu. Ne Barlas yıkıyordu babası ile arasına koyduğu sert duvarı nede Agâh ağanın yıkmasına izin veriyordu. Bu yıllardır böyleydi ve böylede kalacaktı.

 

Agâh ağa oğlunun verdiği cevaba ne kadar üzülsede elinden gelen birşey yoktu. Oğlunun aralarına ördüğü duvarı haklı buluyordu.

 

" Behram ile konuştum. Biraz zorladı ama kabul etti. Bir hafta zaman istedi."

 

" Sebep. " Mardin manzarasında olan bakışlarını babasına çevirdi.

 

" Tırların sevkiyatı varmış iki üç gün işi varmış Antep'te. Onları hallettikten sonra İstanbul'a gidip Aden'i getirecek miş Antep'e konuşmak için . Bende kabul ettim."

 

" Kanını siktiğimin piçine hiç güvenmiyorum. Sen peşine birilerini taktın mı yoksa ben adam göndereyim mi? " Behram beye karşı bir gram güveni yoktu Barlas'ın. Yeğeni için pazarlığa oturan bir adamada güvenilmezdi zaten.

 

" O iş Ahmette. Behram'ın attığı her adımı bana bildirecek merak etme . "

 

" Ahmet'e söyle seni değil beni arasın. Aden'i Antep'e normal bir şekilde götürmez o şerefsiz muhakkak canını yakar."

 

" Yarın söylerim"

 

" Varmı söyleyeceğin başka bir şey. Ben yola çıkacağım saat daha fazla geç olmadan."

 

"Yoktur evlat . "

 

" İyi geceler. " Babasının yanından ayrılıp alt kata indi . Büyük avluyu geçip konaktan dışarıya çıktı. Kendisini bekleyen arabaya binip diğer arabalar ile yola çıktı. Ufak bir işi vardı ordan onu halledip oradan havalimanına geçecekti.

 

Artık Aden ile eskisi gibi olamayacağını biliyordu . Zor bir süreçten geçecek ikiside bir birini yıpratacaktı . Sevdiği kadını incitmekten ne kadar korksada incitecekti.

 

İki kalp bir birine derin yaralar açacaktı. Biri sevdasına karşılık beklerken diğeri bu evlilik uğruna alacağı ağır darbeler sonucu. Belki Barlas'ın yarasına bir gün Aden şifa olacaktı ama Aden'e haberi dahil olmayacağı bir yara açacaktı dikiş bile tutmayacak kadar deri. Ve kadın o yarayı ölene kadar unutmayacak ruhuna aldığı ağır bir darbe olarak kalacaktı.

 

~~~~~~~~~~~~

 

Saatler sabahın erken saatini bulmuştu . Barlas'ın Mardin deki işi biraz uzamıştı bu sebep ile planladığı saatte İstanbul'da olamamış tı. Normalde uçaktan indiği gibi eve gitmeyi planlamıştı ama içindeki özlemi bastıramıyordu bir türlü sabahın erken saatini umursamadan kardeşini bahane ederek Aden'in evinin yolunu tutmuştu. Kardeşini de özlemişti elbet ama Aden'i sürekli bir bahaneye sığınarak görmektende sıkılmıştı.

 

Aden'in sabahları çok erken uyandığını bildiği için içi rahattı.

 

Şuan yaptığı bencilceydi ama birde onun içinde yanan ateş vardı . Gecesini gündüzünü bir birine katıyordu. Birine söylese belki trajikomik gelirdi. Bu kadar kısa sürede bir kadın bir adamın kalbine nakış gibi nasıl işleyebilir di kendini. Ama hiç birşey yapmadan hayatının yönünü nasıl değiştire bilirdiki.

 

Barlas içindeki sevdaya gidiyordu. Son günlerdi bunlar normal geçire bileceği son günler... Barlas sevdam dediği kadını yakacak Aden o kalpte yeri olduğunu bildiği halde o kalbi yerinden sökecekti.

 

Geçirecekleri bu bir kaç günün sonunda ikisi içinde herşey çok farklı olacaktı.

 

Barlas , Aden'in evinin önüne geldi park ettiği arabasından inip evin büyük bahçesine girdi. Girdiği gibi de evin kapısında bekleyen Cihangir'i gördü.

 

" Abi hoş geldin. Hayırdır sabah sabah kargalar bokunu yemeden buraya geldin . Yenge kaçıyordu ya ." Barlas ile uğraşa bileceği bir fırsat doğmustu. Bu fırsatı değerlendirmeden edemedi Cihangir. Abisi gibi gördüğü Barlas'ı ilk defa Mecnun gibi görünüyor du .

 

" Hiç hoş bulmadım sabah sabah senin meymenetsiz yüzün ve ayarı olmayan o dilin sayesinde . Az kaldı o dilini koparacağım." Başka zaman başka bir yerde Cihangir böyle konuşsaydı Barlas garanti dilini koparmıştı .

 

Ama bugün keyfini hiç kimse bozamadı hem babasından aldığı haber hemde kaç gündür özlemi ile tutuştuğu kadını görecekti. Birde kardeşi vardı tabi .

 

"Ayıp oluyor ama abi ne dedimki. Saat daha altı çeyrek kargalar bile daha yuvalarında pinekliyor . "

 

" Bu gün keyfimi hiç birşey bozamaz Cihangir bu günü iyi değerlendir yarın benimle böyle konuşamazsın . Çünkü fırsat vermeden o dilini koparmış olurum ."

 

Cihangir ile konuştuğu yerde kapının ziline bastı.

 

" Yenge bunca sene nerdeymiş . Kırk yıl düşünsem seni böyle göreceğim aklıma gelmezdi. " Diyerek gıcık bir şekilde sırıtmaya başladı. Taki bahçenin diğer köşesinde duran adamın yanlarına gelmesi ile ciddi bir tavır aldı. Ama eli rahat durmadı üst üste zile bastı Barlas'ın sert bakışlarını görene kadar

 

" Hoş geldin ağam "

 

Bu esnada Aden üst üste çalan zil sesi ile yataktan sersem bir sekilde kalktı. Saate baktığında çok erken olduğunu gördü. Uyku sersemi kalkıp odadan çıkıp alt kata inen merdivenlere yöneldi üstüne başına hiç dikkat etmeden .

 

" Hoş buldum . " Bir eli ile yanına gelen adamının omzunu sıktı. " Varmı bir sorun ? "

 

" Senin yokluğunda İstanbul'un altını üstüne getirecek kadar gezmelerinden hariç bir sorun yok abi. " Cihangir iki genç kızın peşinde çanta gibi dolanmakta yakındı. Son anda aklına gelen şeyide söylemeden edemedim " Ha birde yenge hepimizi tek tek dili ile dövdü sağolsun. Sürekli nereye gitseler peşlerine takılıyormuşuz. " İki genç kız üç günde bezdirmişti Cihangir ve diğer adamları. Cihangir de Barlas biraz sözleri ile ikisini bezdirsin diye bile isteye çok gezdiklerini söylemişti .

 

Tam Barlas, Cihangir 'e cevap verecekti ki açılan kapı ve gördüğü görüntü ile gözlerini anlık öfke bürüdü.

 

Aden saç baş dağınık ayakta uyuklar vaziyet gözlerini bile tam açamıyordu. Sorun bu değildi tabiki de . Üstündeki siyah saten geceliğin ta kendisiydi sorun. Hafif göhüs dekolteli dizinden dör parmak yukarıda ince askısı hafif omzuna doğru kaymıştı. Beyaz tenine siyaha yakışmış adeta ben burdayım diyordu pürüzsüz bacakları ve hafif dolgun göğüsleri.

 

Bir diğer sorun ise kapıdaki adamlar varken bu şekilde kapıyı açmış dünya ile bağlantısı kesilmiş gibi olduğu yerde hâlâ durması idi.

 

Barlas ateş saçan bakışları ile iki adımla aralarındaki mesafeyi kapatıp genç kadının kolundan tutuğu gibi eve sokup kapıyı kırarcasına kapattı.Aden daha ne olduğunu anlamadan sırtı kapıyla birleşti.

 

Genç kadın bunun şokunu yaşaraken Cihangir'in sesi ikilinin kulaklarına ilişti.

 

Kapının arkasında kalan Cihangir " Aden kazan mübarek olsun . Abimin gazabına ilk uğrayışın umarım tek parça görürüz seni. Yada vaz gectim üç gündür bana yaptığın kalmadı abim bana yaptıklarının acısınıda çıkarsın . " Yine yapacağını yapmıştı Cihangir.

 

Az önce bugün hiç birşey keyfimi bozamaz demişti ya işte o sözler şu anda Cihangir ve Aden sayesinde çürüttü.

 

Barlas kapıya sert bir şekilde vurarak . "Cihangir Siktirtme bana belanı kaybol yoksa ben kaybederim seni. " Beriton sesi okadar yüksek çıkmıştı ki kapı ile kendisinin arasında kalan Aden geçici sağlık yaşamıştı resmen .

 

" Ne bağırıyorsun beee kulağımı sağır ettin . " Eliyle sağ kulağını ovuşturup maruz kaldığı gürültüden dolayı yüzünü buruşturmadan edemedi.

 

" Şuan sorun benim bağırmam mı sence?"Alının da kendini belli eden damarı ve sinirden kasılan çenesi öfkesini belli ediyordu ve Aden o öfkenin farkındaydı.

 

Ama şuanda Barlas'ın öfkesinden çok burnuna dolan odunsu koku ile başka bir evrene geçiş yapmıştı. Burnuna dolan bu kokuyu ilk hissetiği günden beri istem dışı etkileniyordu.

 

Burnuna dolan odunsu koku tam Barlas'ın sert yapısına ve tenine yakışıyordu. Ve Aden bunu fark ettiği için kendine içten içe kızıyordu Barlas ile arasında hiç birşey olamaz diye kendi kafasına kaçıyordu genç kadın.

 

Uyku dan yeni uyanmasının sersemliğini atamazken birde burnuna dolan kokunun sersemliğini yaşayarak aval aval Barlas'a bakmakla yetiniyordu.

 

Barlas donuk bir şekilde yüzüne bakan kadının bir anda sus pus olmasını garipsedi. Daha az önce çekinmeden cevap veriyordu. Barlas'ın cevap bekleyen bakışlarına karşılık ağzından çıkan tek şey "Hııı." Olmuştu.

 

Kadının verdiği tepki Barlas'ı daha çok öfkelendirmişti.

 

" Ulan ne işin var bu halde kapıda ." Ses tonuna hakim olmadan bir anda bağırdı. Barlas sabırsız olduğu kadarda kıskanç bir adamdı ve Aden'in az önce kapıyı o vaziyette açması ona göre çok tersti.

 

Aden , Barlas'ın kendine bağırması ile aklı başına geldi.

 

" Ben sana soruyor muyum sabahın bu saatinde kargalar şeyini yemeden ne geziyorsun diye . "Aralarında ki yakınlığın farkında olmadan çenesini dikleştirerek gür kipriklerinin arasından genç adamın yüzüne baktı. Az önce aynı sözleri Cihangir de etmişti.

 

Barlas sinirden kızaran gözlerini yumdu bir kaç saniye sakinleşmek adına . Gözlerini açtığında kapı ile kendi arasında sıkıştırdığı kadına kendini daha çok yasladı bir eli hala kapıya yaşlı duruyordu aralarındaki hatrı sayılır boy farkından dolayı başını biraz daha kadının yüzüne doğru eğdi. Ama hala gözleri kadının yüzündeydi kadının tenine bakmaya bile kıyamadığı için yüzünden bir an olsun gözlerini ayırmıyordu. Seviyorum dediği kadının bedenine sapık gibi bakmayı kendine yakıştıramazdı.

 

"Aden ! Benim canımı sıkma . Sen önüne gelene böyle geceliklemi kapımı açıyorsun ? " Dişleri kırılır casına sıkmaya devam ediyordu öfkesini bastırmak için. Sevdiği kadına sorduğu soru bile sinirlenmesine sebep oldu.

 

 

 

Sevdiği kadını bu halde birinin görme ihtimali bile onu o vaziyette gören kişiyi öldürme sebebi olurdu heleki en kısa zamanda bu kadın karısı olma ihtimali varken.

 

Aden önce bi affalladı . Daha ne vaziyette olduğunun yeni farkına vardı. Uyku sersemi üstünü kontrol etmemişti. Utançtan bedenindeki tüm kan sanki yüzüne akın etmiş gibi kıp kırmızı oldu. Üstündeki geceliği yeni hatırlarken birde Barlas'ın bedeni ve kapının arasında kalması Barlastan aldığı odunsu koku nefes almasını zorluyordu şuanda.

 

Önce Dikleştirdiği çenesini indirerek gözlerini kaçırdı.

 

" Ben şey ." Barlas'ın yüzüne bakmadığı için göğsüne diktiği gözleri ile . "Yeni uyandım uyku sersemi farketmedim üzerimdekini . Bu saatte kimse gelmez ki bize . " Barlas'a açıklama gereksinimi duydu nedenini kendisi de bilmiyordu. Belki kendisini böyle bir karekter olarak tanımasını istemediğinden di .

 

" Bana bak ! " Hala öfkesini burnundan solu yordu . Kendisinin bakmaya kıyamadığı kadını bir başkası böyle görmesini istemiyordu.

 

Aden , Barlas'ın istediğini yerine getirmedi . Hala gözlerini Barlas'ın göğsüne sabitlemiş bir şekilde durmaya devam ediyordu genç adamın yüzüne bakmamakta ısrar ediyordu. O vaziyette görünmekte hem utanmış hemde rahatsız olmuştu .

 

Annesi onu bu şekilde yetiştirmemişti . Görüş açısı geniş bir ailedede büyümemişti zaten . Yerine göre giyinirdi açık giyinmişliğode olurdu ama gecelikle heleki saten bir gecelikle odasının kapısına dair adım atmazken bugün bilmeyerek yaptığı hata ona utanç kaynağı olarak geri dönmüştü haliyle.

 

Kendisine bakmamakta ısrar eden kadının çenesini uzun parmakları ile tutup yüzüne bakmasını sağladı. Aden'in gözlerinde gördüğü saf bir utançtı bile isteye yapmadığı farkında olmadan yaptığını alenen belli ediyordu.

 

Öfkesi hala dinmemişti ama kadının masum bir kedi gibi bakmasına da dayanamadığı için öfkesini içine attı . Bu öfkesini çıkara bileceği bir adet Cihangir vardı.

 

Hafif hafif baş parmağı ile kadının çenesini okşarken uzatmamak adına söze girdi. Üstten üstten kadına bakarken.

 

" Ben değil de bir başkası görseydi seni o vaziyet. Üstelik bahçede bir yığın adam olduğunu bildiğin halde bu şekilde kapıyı açtın. Seni bir daha bu şekilde kapı açarken görmek istemiyorum. Bu defa kıyamadım sana ama bir dahaki sefer bu kadar sakin kalmam ben bu kadar geniş bir adam değilim." Sanki aralarında sevgililik durumu veya ötesi varmış gibi konuştu. Bu sözleri bu kadar net kurma sebebi ise bu kadın onun karısı olacaktı ve bunun bilincinde olduğu için söyledi .

 

Ama Aden bu sözlerden hiç bir şekilde şüphe duymadı veya sen kimsin ki deme cesareti bile bulamadı şuan duyduğu utanç yüzünden .

 

Barlas kapı ile kendisi arasında sıkışan kadına daha fazla eziyet etmek istemedi . Çünkü ikiside bir birinin vücut sıcaklığını gayet iyi hissediyorlardı ve Barlas kadına ettiği temas ile vücudu alev topu gibi yanıyor ve kaskatı kesiliyordu bu kadın onu çok çabuk etkisi altına alıyordu.

 

Aden tek kelime etmeyince Barlas konuşmaya devam etti.

 

" Anlaştık mı?" Adeta kadının gözlerine taparca baktı Annesi ve kız kardeşinden sonra tek kıymetlisi Aden di .

 

Aden tamam anlamında başını salladıktan sonra dakikalardır nefes almıyornuş gibi hissetti.

 

" Nefes alamıyorum çekilirmisin lütfen ? " Sesi sanki içine kaçmış gibiydi ama söylediği sözü Barlas'ın kulağına ulaşmıştı.

 

Barlas kapı ile kendisi arasında kalan Aden den uzaklaştı kadının istediği özgürlüğü ona verdi . Ama kadının söylediği cümleye takılmadan edemedi okadar bunalttım mı ? Diye düşünmeden edemedi.

 

Oysaki bunalttığından değil Barlas tan aldığı kokunun etkisi ve yaşadığı utanç yüzünden di o sözleri.

 

" Yukarıya çık üzerini değiş böyle dolanma ortalıkta . Birazdan Cihangir damlar buraya. " Gözlerini hala kadının yüzünde sabit tutuyordu. Bir kere bile kadının etkileyici vücuduna değirmedi .

 

" Sende çay koy ozaman madem erkenden geldin yardım et bana Deva uyanana kadar kahvaltı hazırlayalım."

 

" Tamam." Başka biri istemiş olsa asla yapmazdı basit olan bir işi bile . Kendisi emir kipi kullanırdı ama kimsenin kendisine emredercesine konuşmasına müsade etmezdi. Aden'in ,Barlas üzerindeki getirileri di bunlar . O sert kabuğun altında yatan ince ruhlu adam yavaşça kendini belli etmeye başlamıştı. O ince ruhu sadece sevdiği kadınaydı .

 

Aden hızlı bir şekilde merdivenlerden yukarıya çıkıp gözden kayboldu . Barla ise üzerindeki ceketini çıkarıp koltuğun üzerine koyup mutfağa girdi. Tezgahın üzerinde duran çaycıya suyu doldurup prize takıp düğmesine bastı . Sırtını tezgaha dayayıp genç kadının gelmesini bekledi .

 

Bir yandan da aklına gelenlerle sırıtmadan edemedi . En son bu eve geldiğinde Ferman'ı çıldırtıp gitmişti. Aklından geçirdiği ile since sırıttı. Daha Ferman'a neler yapacaktı. Kardeşinden uzak durmasını istediği için .

 

Pantolonunun cebindeki telefonu çıkarıp salona geçti . Koltuğa rahat bir şekilde oturdu sanki kendi eviymiş gibi . Elindeki telefon ile Selfie çekti . Arkasını tam alacak şekilde. Ferman'ın numarasına girip fotoğrafın üst kısmına açıklama yazıp gönderdi. 'Günaydın kayınço .😉"

 

Fransa ile türkiye saatinin arasında bir saat oynuyordu ve Fransa'da 1saat gerideydi .

 

Ferman mesajı gördüğü zaman kurutacaktı ve Barlas şimdiden zevk almaya başlamıştı. Sesize aldığı telefonu cebine koyup ayaklandı. Mutfağa gireceği esnada merdivenlerden inen Aden girdi görüş açısına. Birlikte mutfağa girdiler. Aden kot bir pantolon üzerine beyaz tişört giymiş dağınık olan saçlarını tepeden topuz yapmıştı.

Aden pantolonunun cebindeki telefonunu çıkarıp mutfağın ortasında ki ada tezgahın üzerine koydu.

 

"Sen hasta falan mısın normalde erken uyanırdın . " Eli ile ensesini hafif kaşıyarak devam etti. " Yani uyku problemi yaşıyorsun ya ondan sordum . "

 

" Hayır dün gece geç uyuduk bugün de hafta sonu iş te yok o yüzden gece geç uyudum." Bir yandan dolabın içindeki kahvaltılıkları çıkarıyordu bir yandan Barlas'ın sorusuna cevap veriyordu.

 

"Başka kimse var mıydı? Yoksa Deva ile yanlız mıydın? " Bu soruyu sorma sebebi Devanın daha önce bahsettiği yakışıklı önceki evinde ki komşusuydu. İki gün önce Cihangir de bahsetmişti yengeyi ziyarete geldi bir saat kadar oturup gitti demişti.

 

Aden'in şuanki kaldığı ev Ferman'ın evi idi . Aden evine giren adamlardan dolayı kendi evinde kalmıyordu.

 

Aden'in kendisine arkasının dönük olmasını fırsat bilip telefonunu kapattı. Ferman arayacak ulaşamayacaktı ve orda kudurup duracaktı elinden birşey gelmeden . Bu da Barlas'a daha çok zevk verecekti. Barlas , Ferman'a adeta meydan okuyordu. Kardeşimden uzak dur demişti Barlas ise attığı fotoğraf ile Aden den uzak durmayacağını açık ça belirtmişti.

 

"Hayır . Sağolsun Cihangir sayesinde gelen kargo bile geri çevrildi . " Hatırladıkça sinir oluyordu. Üç gündür Cihangir ile Tom ve Jerry gibilerdi.

 

Tezgahın üzerine koyduğu domates ,salatalık ları yıkayıp çekmeceden bıçak aldı .

 

"İyi iyi ." Cihangir'in eve erkek sinek bile yaklaştırmaması işine gelmişti.

 

Aden ters bakışları ile bir hışımla Barlas'a döndü.

 

" İyi mi? "

 

Barlas ada tezgahın yanındaki tabureye yerleşti . Kolunun birini tezgaha dayayıp cebindeki sigara paketini çıkarıp bir dal alıp dudaklarının arasına yerleştirip yaktı.

 

Derince içine çekip gri dumanı burnundan serbest bıraktı.

 

" Evet iyi . Deva hanım okadar çok alış veriş yapıyorki günde kaç kargo geldiği belli değil." Kardeşinin harcama yapması değildi sorun. Sorun bir defa bile giymeden dolabında çürüttüğü sayısız elbiseydi . Bir kısmına giymesine Barlas izin vermiyordu çoğunluğunuda canı sıkıldıkça alıp dolabın bir köşesine atıyordu.

 

" Kardeşinin harcadığı iki kuruş paramı gözüne mi geliyor gerçekten."

 

" Tabiki de kardeşimin harcamaları gözüme gelmiyor. Canı sıkıldıkça alışveriş yapıyor ve aldıklarının çoğunluğunu kullanmıyor. Canı sıkıldıkça alış veriş yapacağına çocuk esirgeme yurduna bağış yapıp ziyarette bulunsun . En azından çocukları sevindirmiş olur. " Bu konuda haklıydı ve Aden Barlas'ın bu ince düşüncesinden dolayı mutlu olmuştu.

 

Orada sevgi görmeyen milyonlarca çocuk vardı ve hepsinin ilgiye ihtiyacı vardı.

 

" Devanın okadar çok harcama yaptığını bilmiyordum . Ve düşüncende oldukça haklısın . Çocuklar mutlu olunca dünya güzelleşiyor ben öyle düşünüyorum."

 

" Sen korkma diye manyak yüzünü göstermemiştir. Alış veriş yaparken içinden adeta canavar çıkıyor "

 

" Bu arada o kargo Deva nın değildi benimdi . Dört gündür o elbiseyi bekliyordum sağolsun Cihangir sayesinde bi dört gün daha bekleyeceğim. Uyuz herif kargo benim dememe rağmen gıcıklığına adamı gönderi paket teslimatı yapmadan . "

 

" Ben getirtirim paketini ." Cihangir ile Aden'in bu hallerine gülmeden edemedi ama yinede Cihangir bunun içinde bir azar işitecekti Barlastan.

 

Kabın içine koyduğu domates ve salatalık kabını Barlas'ın önüne koydu . Ardından kesme tahtası ve bıçağıda hemen yanına koydu. Kendisine anlamaz gözle bakan Batmas'ı daha fazla bekletmedi .

 

" Zahmet olacak ama domates ve salatalıkları doğrarmısın ? Sana beraber kahvaltı hazırlayalım dediğimde oturup beni izlemeni kastetmiştim."

 

Barlas cebinde titreyen telefonu farketti . Aden den gözünü ayırmadan cebinden çıkarıp arayana baktı.

 

Arızalı....Arıyor

 

Gördüğü isim tamda tahmin ettiği kişiyidi . Aramayı reddedip telefonu tekrar cebine koydu. Tamda tahmin ettiği gibi Ferman şuanda deliriyordu. Sigarası dan keyifle bir duman daha çekti içine . Aden'in yüzüne baktığında beklenti dolu bakışlarını gördü.

 

" Ben anlamam daha önce mutfağa yemek yeme haricinde girmişliğim olmadı. " Diyerek beklentisini sonlandırmak istedi. Ama Aden kendisini uykusundan eden adama bu gün kahvaltı hazırlatmayı kafasına koymuştu.

 

Barlas'ın iki dudağının arasına yerleştirdiği sigarayı dikkatlice aldı . Suyun altına tutup söndürüp çöpe attı. Ellerini yıkadıktan sonra tekrar Barlas'a döndü.

 

"Zararlı diyeceğim çok klişe olacak ki zararlı aç karnına dahada zararlı." Barlas'ın neye uğradığını bilmeyen bakışlarını umursamadı. Önüne koyduklarını işaret etti. " Senden üstün bir performans beklemiyorum sadece domates ve salatalıkları ince ince dilmeni istiyorum . Senin gibi bir adam bunu gayet yapar ."

 

Arkasını dönüp tekrar kahvaltı için düşündüğü şeyleri yapmaya başladı.

 

"Seninle evlenecek kadının Allah yardımcısı olsun .Bir insan sadece yemek yemeyemi girer mutfağa . Abim bile senden iyiymiş ben daha onu kınıyordum sen ondan betermişsin."

 

"Allah senin yardımcın olsun ozaman güzelim."

 

Aden anlamaz bakışları ile omuzunun üstünden Barlas'a baktı.

 

"Anlamadım?"

 

"Yardım ederim karıma okadar da değil yani dedim."

 

Aden bir Barlas'a birde elindeki bıçağa baktı şuanda resmen domatesi katlediyordu.

 

"Şöyle bir baktım da yardım etmesen daha iyi kadının akıl sağlığı açısından. " Diyerek kıkırdadı Barlas'ın ters bakışlarını aldırış etmeden.

 

Barlas ise için den " O günler de gelecek elbet gösteririm ben sana " diye geçirdi.

 

" Karım için mutfaktaki varlığım bile yeter . Resmen görsel bir şölenim ." Barlas alttan alttan imalar yapıyordu ama Aden hâlâ anlamıyordu.

 

" Senin şu öz güvenin beni bitiriyor.Yürüyen ego. "

Omzunun üzerinden Barlas'a baktığında

Barlas elindeki domates ile adeta bir savaş içine girmişti . Daha önce eline yemek yapmak için bıçak dahil almamıştı bu halleri gayet normaldi. Diğer yandanda Aden'i izliyordu.

 

Buraya gelirken Aden'in kendileri için kahvaltı hazırlayacağı kendisininde izleyeceği aklına gelmemişti. Bu kadını her anını seyretmek istiyordu . Yemek yaparken yerken,uyurken ,konuşurken ,kitap okurken, şarkı söylerken her anını aklına kazımak istiyordu.

 

Gün geçtikçe bu küçük kadın kalbinde daha çok ev sahipliği ediyordu. Ve Barlas'ı kendine daha çok bağlıyor varlığı ile kendine hapsediyordu.

 

Biraz da olsa Barlas'ın yardımı ile mükemmel bir kahvaltı hazırlamışlardı. Aden saate bakmak için telefonunu eline aldığında kapalı olduğunu farketti.

 

" Saat kaç oldu benim telefon kapanmış hiç farkında değilim."

 

" Dokuz. " Telefonu sanki kendisi kapatmamış gibi umursamadı.

 

" Deva hâlâ uyanmadı ben onu uyandırıp geleyim . " Telefonunu açtıktan sonra yemek masasının kenarına koyup Devayı uyandırmak için gitti.

 

Aden'in bilmediği birşey vardı Deva çoktan uyanmış bir ara aşağıya inmiş abisi ile Aden'i mutfakta sohbet edip gülüştük lerini görünce farkedilmeden geri odasına çıkmıştı.

 

Aden bir kaç basamak çıkmıştı ki Deva da aşağı ya iniyordu.

 

" Bende seni uyandırmaya geliyordum. "

 

" Yarım saat falan oldu uyanalım sen erkencisin geç uyumana rağmen ." Sanki abisinin geldiğinden haberi yok gibi davranıyordu.

 

"Sağolsun abin sabahın köründe kapıya dayanınca erken kalktım."

 

" Abim mi geldi . "

 

" Hıhı."

 

Konuşarak birlikte kahvaltı masasına geldiler. Hep birlikte masaya oturdular.

 

" Neler hazırlamışsın kız sen . Nefis görünüyor masa eline sağlık balım." Yanında oturan Aden'in yanağına hızlıca bir öpücük kondurdu Deva. Aden ile aralarındaki bağ her geçen gün daha da güçleniyordu. İki iyi dost ,sırdaş ,en yakın arkadaş olmuşlardı bir birlerine .

 

" Afiyet olsun canım."

 

Barlas buğazını temizler gibi çıkarttığı sesle Aden ve Deva nın bakışları ona döndü.

 

" Hakkımı inkar ediyorsun şuanda okadar yardım ettim. "

 

" Hayatta inanmam abi . Sen içtiğin su bardağını bile kaldırmazsın ." Sanki ikiliyi görmemiş gibi birde şaşırmış gibi yapıyordu.

 

" Şehit olan domatesler ve gazi olan salatalıkları doğradı . " Diyerek tabağın içinde birazı ezilmiş birazı iri iri doğranmış domates ve salatalıkları işaret etti gülerek.

 

Deva göz ucuyla tabağa bakıp .

 

" Belli oluyor zaten katletmiş hepsini . " Oda Aden'in gülmesine katıldı.

 

Çalan telefon ikilinin gülmesini durdurdu.

Barlas yan tarafında duran Aden'in telefonundaki arayana göz ucu ile bakarak uzattı. Murat ismini görünce içten içe küfretti. Aden'e olan duygularını alenen görüyordu ve bundan oldukça rahatsızdı.

 

Aden telefonu cevaplayarak kulağına götürdü. Karşı tarafatan sesi gelen kişi ile.

 

" Efendim bitanem."

 

" Evdemisin kuzum ."

 

" Evet birşeymi oldu."

 

" Biz Murat abimle İstanbul'a geliyoruz bir saat sonra uçuşumuz var ."

 

Barlas,Aden'in konuşma şeklini duydukça siniri bir anda tavan yaptı . Kıskançlıktan kırmızı görmüş boğa gibi yüzünün şekli değişti. Telefonun diğer tarafın daki kişiyi Murat sanıyordu oysa Dila idi.

 

" Gerçekten mi şaka yapmıyorsun demi."

 

" Ne şakası kızım gerçek hem Deren de İstanbul'daymış. Görüştünüz mü?"

 

" Evet iki gün önce beraberdik. "

 

" Hah iyi bi geleyim mükemmel planlarım var . Deva yı ara oda gelsin ."

 

" Deva burda yanımda. "

 

" İyiymiş ozaman geldiğimde görüşürüz." Telefonu kapattı .

 

Karşısına baktığında Barlas'ın sinirden seğiren çenesi ve anlında beliren yüzünü gördü. Biraz önce pamuk gibi olan adama bir anda ne olduğunu anlamadı.

 

" Deva yı soran kim? " Arayan kim diyemeyeceği için en mantıklı soruyu sordu.

 

"Dila ." Barlas'ın arayanı gördüğünü biliyordu ve Murat'ın, Deva yı sorduğunu sandığı için sinirlendiğini düşündü ama yanılıyordu . Barlas'ın siniri kendisini kıskandığı içindi.

 

" Haa iyi ozaman ."

 

Kahvaltının devamını sohbet eşliğinde ettiler. Barlas kardeşinin ve Aden'in samimi hallerinden gayet memnun du. Aden ile evlendiği zaman Mardin'de yaşayacaklardı ve o zorlu süreçte Deva nın, Aden'in en büyük destekçisi olacağını biliyordu. Hayatında değer verdiği iki kadının anlaşması Barlas için iyiydi. Deva biraz zilli olduğu için herkez ile anlaşamaz dünyayı dar eden biri idi .

 

Ama Barlas bir bilse bu ikili kafa kafaya verdiği zaman onu delirtip belayı çekeceklerini . Yarın akşam ikilinin o hallerini gördüğünde de böyle düşüne bilecekmiydi. Barlas ikili bir araya geldiğinde ne yapa bildiklerini yarın ilk defa görecekti. Birde Dila ve Deren vardı tabi. Yarın akşamdan sonra bu dörtlü birdaha bir araya gelmemeli diye uğraşması gerekti.

 

 

 

Bölüm sonu...

 

Loading...
0%