Yeni Üyelik
15.
Bölüm

14.BÖLÜM

@fatma_uygun

Selamlar . Nasılsınız iyisinizdir umarım .

👇👇👇👇

 

Takibe alırsanız sevinirim ♥️

 

Tiktok hesabım= @fatma.uygun. wattp

 

Her insanın korktuğu bir an vardır. Aden'in geçen beş aydır hayatı normal bir şekilde ilerliyordu ve herşey eski haline dönecek diye korkuyordu korkmakta haklıydı çünkü. Aden'in korktuğu o ana yaklaşıyordu. Saatler sonra hayatı değişecek , istemediği bir hayata sürüklenecekti .

 

O an herşey tepe taklak olacaktı. Bu bir başlangıçtı gün geçtikçe herşey daha kötüye sürüklencek genç kadını karanlık bir kuyu misali karanlığa hapsedecekti. İstemediği bir adam ile istemediği bir hayatı yaşamaya mahkum edilecekti.

 

İstemdiği hayata ve zoraki evliliğe mahkum edilen milyonlarca kadın var Aden de o milyonlarca kadınlardan birisi olacaktı. Ne acıydı ki zorda olsa kurduğu düzeni tek bir cümle ile yerle bir olacaktı. Okadar çektiği acı ve zorluk boşa gidecek heba olup kaybolacak tı bir bilinmezlikte.

 

İnsan oğlu böyleydi işte insanların hayatı üzerine oyunlar kuruluyor kumar misali oyunlar dönüyordu . Dönen oyunların masum kurbanlarından birisi de Aden idi .

 

Deva giden Barlas'ın hemen ardından evden ayrılmıştı. Geriye kalan Aden ve Dila idi evde. İki kuzen salonda oturuyorlardı. Dila hâlâ abisinin söylediği ağır sözler için gözyaşı döküyordu. Abileri ve üç kuzeninden başka kimsesi yoktu . Ne annesi ne babası birgün olsun sevgi göstermemişlerdi. Ufacık bir merhamet ufacık bir sevgi kırıntısını bile esirgemiş çok görmüşlerdi Dila ya.

 

Dila'nın tek sığınağı iki abisiydi ve dün Murat'ın sözlerinden sonra korkmuştu küçük bir çocuk gibi onların sevgisinden de mahrum kalacağım diye. Sevgiye aç olan insan sevginin kırıntısını tattıktan sonra o sevgiyi vereni kaybetmekten korkardı tıpkı Dila gibi.

 

Aden kardeşi bildiği kuzenin ağlamasına daha fazla dayanamadı. Ağlaması dursun diye baya dil dökmüştü ama Dila'nın ağlamasını durduramadığı için pes etmişti. Ama yine kıyamadı kuzenine .

 

" Dila yeter ama ağlama. Sanki Murat abiyi bilmiyormuş gibi ağlayıp duruyorsun ." Diyerek yanında oturan Dila'nın göz yaşlarını sildi. " Sinirlendiği için öyle dedi sana ikimizde biliyoruz sana kıyamayacağını."

 

" Öyle . " Dedi üzgün bakışlarını Aden'e çevirerek. " Galiba abimide kendimden uzaklaştırıyorum yaptıklarımla . Tıpkı annem ve babam gibi. Tek fark annem ve babama hiç birşey yapmadığım halde benden uzak duruyorlar. "

 

Aden'in buruk bakışları Dila'nın yüzünü gezindi. Aynı evde büyümüş ,aynı bardakta su içmiş aynı ekmeği paylaşıp yemişlerdi. İlk okuldan liseye kadar aynı okullarda okumuşlar ikisi de en kötü günlerinde bir birine sığınak olmuşlardı. Yeri geldiğinde beraber ağlamış yeri geldiğinde beraber gülmüşlerdi.

 

Hayat onlara öyle şeyler yaşatmıştıki yeri geldiğinde ikisi endibi görmüş el ele vererek düştükleri yerden beraber kalkmışlardı.

 

Aynı çatı altında büyümüş ayrı acılar ile imtihan edilmiş farklı kaderler yaşayan iki kadın dı onlar. Aden'in hayatı sekis yaşına kadar normal bir şekilde ilerlemişti. Taki babası gözleri önünde öldürülene kadar . O günden sonra başlamıştı onun cehennemi . Psikolojik tedaviler , amcasının zulmü, Savaş'ın takıntılı hali, abilerinin Fransa'ya gitmeleri ve en son İstanbul'a okumaya geldiği için annesinin hasreti ile sınanmış büyük bir aile özlemi ile yanıp kavrulmuştu. Aden son sanmıştı ama hayat onu daha farklı yerde farklı kişi ile imtihan edecekti . Son değil bir imtihanın başlangıcı olacak zarlar yeniden atılacak yeni bir oyunun başlangıcı olacaktı ve Aden bundan bihaberdi .Sekiz yaşından bu yaşına kadar sınanmadığı acı çekmediği dert kalmamıştı. Dayakta yemişti amcasından sayısız . vücudunda günlerce geçmeyecek morluklar , babasının ölümü ile ilgili kimden geldiğini bilmediği şüpheli zarfı gizlediği için parmakları kırılmıştı amcası tarafından günlerce acıdan uyuyamadığı çok gece olmuştu.

 

Aklına kazınmıştı bunları hiç bir zaman unutamayacaktıda . Nasıl unuta bilirdiki saçları kökükünden sökülürcesine sürüklenip evin karanlık bodrum katına kilitlendiği günleri . Dila da onu korumak istediği için çok kez aynı şeyleri yaşamıştı. Ve bunlar Alp ve Murat evde yokken oluyordu . Behram bey biliyordu oğullarının böyle birşeye müsade etmeyeceğini. Aden hep susmuş bu duruma karşı sağır ve dilsiz olmayı seçmiş abilerine ve kuzenlerine tek kelime etmemişti. Murat ve Alp bir kaç defa vücudunun gözle görülen yerlerindeki morluklara denk gelince babalarına kafa tutmuşlar kıyamet koparmış lardı elbette.

 

Dila ise doğduğu günden beri kadersizdi. Annesi bir yudum sütünü bile çok görmüştü . Dila ve Aden'in babaannesi Ayfer hanımın zoru ile emzirmişti Eyşan hanım ,Dila yı. Eyşan hanımdan çok Aden'in annesi Eslem hanım bakmıştı emeği çoktu Dila da. Anne ve Babası onu görmezden geliyorlardı. Babası Behram bey Aden'e uyguladığı gibi kendi öz kızına da şiddet uyguluyordu.

 

Hiç bir zaman evlat yurduna koymamış hep bela gibi görmüşlerdi kızlarını. Birgün olsun başını okşama mış sevgi göstermemişlerdi. Onların iki evladı vardı Murat ve Alp , Dila yı hiç bir zaman kabul etmemişlerdi. Dila anne ve babasından görmediği merhamet ve şefkati amcası ve yengesinden görmüştü. Aden den hiç bir zaman ayırt etmemişlerdi onu . Kızlarına ne alınırsa aynısı Dila yada alınırdı.

 

Amcasının ölümünden sonra en az Aden kadar etkilenmişti . Kendini en az Aden gibi yetim kaldığını hissetmişti. Babasının yapmadığı babalığı amcası yapmıştı ve amcası öldüğü gün Aden kadar üzülmüştü. Öz babası ölse okadar üzülmezdi. Başını okşayan merhameti ve sevgisini gösteren bir eli kaybetmişti Dila.

 

Aden buruk gülümsemesi ile .

 

" Amcam ve yengemin kendilerine hayrı yok kendilerinden başka hiç bir canlıyı sevmiyorlar boşver onları . Onların sevgisine ihtiyacın yok biz sana yetmiyormuyuz? " Diyerek sahte alınganlığı ile Dila ya baktı. Sırf daha fazla üzülmesin diye yapıyor du. Ne kadar dili boşver dese de Dila'nın kanayan yarasıydı boş vermeyeceğini biliyordu.

 

Dila burnunu çekerek oturduğu yerden Aden'e sokularak . " Ya ben öylemi dedim tabiki yetersiniz siz bana . " Aden'in kafasını iki elinin arasına alarak kendine doğru çekip iki yanağına öpücük kondurup geri çekildi.

 

" Yüzümü salya sümüğün ile yıkadın ." Dedi şakasına gülerek Dila'nın kafasını dağıtmaya çalışıyordu.

 

Dila kızgın bakışları ile . " Yürü git beee seni öpende kabahat. Salya sümük müş yalancı . " Aden den uzaklaşıp iki kolunu göğsüne bağlayıp kafasını diğer tarafa çevirdi.

 

" Ya sen alındı mı bana . " Diyerek Dila'nın kolundan tutuğu gibi kendine doğru çekip sarıldı.

 

" Benim sana küstüğüm nerede görülmüş. Sana karşı pek yüzsüzüm bilmiyormusun ? Katır gibi tepsende yine sana küsemiyorum ." Diyerek kollarını Aden'in beline dolayıp karşılık verdi.

 

"Küsemezsin de zaten.Sayende bir katır olmadığım kalmıştı ." Diyerek güldü. Kızmamıştı Dila'nın benzetmesine . "Gelelim abinlere sen ne yaparsan yap ne abinler ne biz senden uzaklaşmayız canım bunu o güzel aklından çıkar . Ama artık kendini toparla abinler üzülüyor bu hareketlerine . Seni kırıp üzmek için söylemiyorum bunu sakın yanlış anlama . " Diyerek eğilip Dila'nın yanağına aynı şekilde öptü.

 

" Yok canım biliyorum beni üzmek veya kırmak için söylemediğini. Ama haklısın. Seninde başını yaktım abim kesin Ferman abiyi aramıştır. " Mahçup bir şekilde kendini geri çekerek Aden'e baktı. Ferman'ın bazı katı kuralları vardı ve o kuralların dışına çıkılmasından hazetmezdi.

 

" Sen iyi ol o yeter abimden azar işitmeyi bile çekerim senin için. " Biliyordu Ferman'ın gazabından kurtulamayacağını. Olmuştu birkere böyle birşey. Olan ile ölene çare yoktu abisinin söyleyeceği tüm sözleri mecbur ses etmeden dinleyecek ti hiç bir suçu olmamasına rağmen.

 

Ama Dila'nın mutluluğu daha önemliydi Aden için . Dila iyi olunca oda iyi hissediyordu kendini . Onlar iki kuzenden öte kardeş gibiydiler bir birlerinin mutlulukları ile mutlu oluyorlardı.

 

✓✓✓✓

 

Aden'in sözleri hala Barlas'ın kulaklarında uğulduyordu. Ne demişti 'Sen kimsin ki bana karışıp hesap sorabilirsin ne hakla . ' Aden haklıydı ve Barlas'ı en çok kızdıran da genç kadının haklı olmasıydı. Kimdiki Barlas ,Aden için arkadaşının abisi ama şimdilik öyleydi . Çok yakın zamanda sen kimsin ki dediği adamın karısı olacaktı .

 

Şehrin dışındaki evine yol alırken Cihangir'in peşinden gönderdiği adamından telefon gelince kendisine ait olan mekana gitmek zorunda kalmıştı. Öfkesi hala aynıydı hırçın deniz gibi köpürdükçe köpürüyordu. Adamından gelen telefon ile Cihangir'e daha çok öfkelenmeye başladı.

 

Kendisine ait olan mekanın önüne geldiğinde aracının kapısını kapıda bekleyen adamı açtı. Barlas aracından indi.

 

" Hoş geldiniz Barlas bey . "

 

Adamına başını sallayarak mekana girdi. Saat daha erken olduğu için çalışanlardan başka kimse yoktu. Etrafa bakınması ile bar tabure sinde oturan Cihangir'i gördü. Barmenin uzattığı votka yı sek içim yaparak bir yudumda bitirdi . Barlas , Cihangir'in bu halini görünce sinirle yeri döven tok adımlar ile yanına ilerledi.

 

Barlas'ın ne için gazabına uğramıştı yine bildiğini yapıyordu akıllanmaya niyeti yok gibiydi ama Barlas'ın sabrını sınıyordu . Bu Cihangir açısından hiç iyi değil di.

 

" Cihangir! " Sesi düzeyi normal olmasına rağmen insanı ürkütecek cinstendi.

 

Cihangir, Barlas'ın sesini duyması ile elindeki kadehi bar tezgahına bıraktı. Arkasını dönüp Barlas'a bakmasına kalmadan Barlas yanı başına geldi .

 

Barlas öfke ile harmanlanmış kararmış bakışları ile . " Akıllan mayacakmısın lan sen ? Ne için okadar lafı işittin benden buraya gelmiş aynı boku yiyorsun . " Dedi sert ses tonu ile .

 

Cihangir abi bildiği Barlas'a kırgındı o sözleri haketmemişti. " Güvenmiyirsun ya bana güvenini bir kere daha sarsıyorum.Hani dışarıdaki adamlarından hiç bir farkım yok ya bende onlar gibi yapıyorum. " Dedi rahat bir şekilde kırgınlığını dile getirerek. Başka birisi olsa Barlas'ın karşısında bu şekilde konuşmaya cesaret edemezdi . Ama Cihangir ve Barlas'ın arasındaki dostluk çok başkaydı ve Cihangir bundan güç alıyordu.

 

" İyi bok yiyorsun ozaman Cihangir devam et koçum sen keyfini bozmayayım . " Barmen den aynı şekilde bir votka da kendisi istedi. Barmenin uzattığı bardağı alıp tek seferde içip " Sen şu şişeyi versene ." Dediyerek alkol şişesini işaret etti.

 

Barmenin uzattığı şişeyi alıp hiç düşünmeden yan tarafında içmeye devam eden Cihangir'in başından aşağı döktü. Cihangir kafasından aşağıya dökülen alkol ile neye uğradığını şaşırdı.

 

Cihangir'in ensesinden tutuğu gibi oturduğu yerden kaldırıp. " Seni bu şişnin içine sokar votka ile boğarım lan sikik herif . Şu rahat tavırlara bak . " Ses tonundaki öfke bakışları ile uyum içinde idi. İkiside Cihangir'i yakmaya hazırdı.

 

Etrafta temizlik yapan çalışanların bakısları ikiliye döndü şaşkın ve korku içinde . Barlas'ın öfkesi ben burdayım diyordu adeta konuşurken dişlerini sıkmaktan gerilen çenisi boynundaki ve anlındaki damarlar patlayacak mışcasına görünüyor du. Şuanda öfkesini frenleme ye çalışıyordu ama bu ne kadar sürerdi bilinmez.

 

Etrafta kendilerine bakan çalışanlara döndü öfkeli bakışları . " Siktirtmeyin belanızı işinize dönün." Diye adeta kükredi.

 

Herkes korku ile yaptığı işe geri döndü kimsenin cesareti yoktu Barlas Karahan'ın gazabına uğramaya.

 

" Napıyorsun abi ? " Barlas'ın önce alkollü kafasına dökmesi hemen ardından ensesini kavraması ile neye uğradığını şaşırdı Cihangir.

 

" Nemi yapıyorum? Senin gibi malın aklını başına getirmeye çalışıyorum . Bu günlerde sikik aklın yerinde değil canımı sıkıyorsun." Cihangir'in ensesinden ki elini çekip bar taburesine oturdu.

 

" Oh ne ala memleket yenge canını sıkıyor sende gelip acısını benden çıkarıyorsun . Buda böyle değilse benim adım Cihangir değil ." Tamda on ikiden atış yapmıştı Aden'e olan öfkesini Cihangir den çıkarıyordu. Cihangir Barlas'ın her hareketini iyi bilirdi yanılmamıştı da .

 

"Boş konuşmayı kes ! Git odamda pantolon gömlek var üzerini değiş gel . " Barlasın mekanın üst katındaki odada her zaman yedek kıyafetleri bulunurdu. Yeraltında ani toplantılar ve karışıklıklar çıka biliyordu ve acil gitmesi gerektiği zaman üzerini değiştiriyordu.

 

Pars diğer mekanlarına göre sıkça geldiği gece kulübüydü Barlas'ın . İstanbul'un gözde mekanlarından biriydi .

 

Cihangir eline aldığı peçede ile yüzünü temizledikten sonra söylenerek üst kata çıkan merdivenlere doğru ilerledi ağzının içinde birşeyleri geveleyerek .

 

" Elbet elime düşersin yenge hanım gösteririm ben sana . Adamı delirtip benim başıma bela ediyor. Bu da gelip benim beynimi sikiyor . Araları iyiyken birşey yok kavga ettikleri zaman Cihangir kum torbaları oluyor anasını satayım." Cihangir ağzının içinden homurdanğını sanıyordu ama Barlas herşeyi duymuştu.

 

" Yiyorsa saçının tek bir teline dokun . Kardeşim demem belanı sikerim senin ." Aden'in saçının tek teline zarar gelse dünyayı yakardı kim olursa olsun gözü görmezdi . Sözleri Cihangir'in kulağına iliştiğinde duraksayıp arkasını dönerek Barlas'a baktı.

 

" Sende de ne kulak varmış . Ben kendi söylediklerimi duymadım sen nasıl duydun. Zaten sikiyorsun belamı Barlas bey ." Bilerek Barlas bey demişti kırgındı diğer adamlarımdan bir farkın yok dediği için .

 

"Söylediklerimi gayet iyi duyduğuna göre git üzerini değiştir beş dakikan var . " Diyerek kolundaki saati gösterdi. Cihangir birşey demeden üstkata çıktı. Barlas ise Cihangir'i beklerken yeni bir kadeh daha istedi.

 

Zamanlaması iyiydi Cihangir sarhoş olmadan gelmişti. Başka bir adamı olsaydı bu durumda yanına gitmeyi bırak nerede diye sormaz dı bile. Cihangir'in babası Agâh Ağa'nın sağ koluydu en yakın adamı ve dostuydu . Agâh Karahan ve Şiyar Aslan'ın dostlukları bakiydi tıpkı kendilerinden sonra oğullarının dostluğu gibi.

 

Cihangir'in annesi de Karahan konağında çalışıyordu. Cihangir'in çocukluğu Karahan konağında geçmiş Barlas ve diğer kardeşleri ile büyümüştü. Zamanında Agâh ağa yeraltının en güçlü mafya lideriydi kendisinden sonra Barlas'a devretmişti konumunu. Kuşaktan kuşağa geçiyordu bu döngü. Agâh ağadan öncede babası bu döngü böyle ilerlemişti bu zamana kadar.

 

Agâh ağa yeraltında lider olduğu zamanlarda düşmanları vardı elbette. Tüm düşmanlarını Şiyar Aslan ile sırt sırta verip yenmişlerdi.

 

Şiyar'ın eşi Aysun hanım birgün rahatsılanmış Şiyar bey hastaneye götürmüştü karısını. O gün hastaneye diye çıkmışlardı evden ama birdaha dönememişlerdi . O gün ikisininde ölüm haberi gelmişti Karahan konağına . Şiyar, Agâh Ağa'nın sağ kolu olduğu için onun düşmanları onada düşman olmuştu ikisi birlikte çok iş yapmış bir çok çakalın inine çomak sokmuşlardı. Bu yüzden Şiyar Aslan ve Aysun Arslan'ın arabalarına silahlı saldırı olmuş hain bir pusuya kurban gitmişlerdi. O gün o rabada Agâh Ağa'nın da olduğu sanılmıştı ama değildi.

 

O gün bir çocuğun çığlıkları yeri ve göğü inletmişti. Mezopotamyanın taş duvarları bir çocuğun öksüz ve yetimliğine ev sahipliği etmiş tüm Mardin küçük çocuğun feryatları ile inlemiş göz yaşı dökmüştü.

 

Cihangir anne ve babasını kaybettiğinde on dört yaşındaydı. Anne ve babasından başka kimsesi yoktu. Şiyar bey ,Aysun hanımı defalarca istemiş ailesinden ailesi vermemişti hâl böyle olunca Aysun hanımı kaçırmış Karahan aşiretine sığınmıştı. Agâh ağa kapısına sığınan iki gence kol kanat germişti koruması altına almış bir Allah'ın kulunun zarar vermesinede müsade etmemişti. Kimse de dokunmaya cesaret edememişti genç çifte . Agâh Karahan'ın koruması altına alıdığına el uzatan sonunun bir avuç toprak olduğunu bildikleri için kimse cesaret edememişti. Agâh ağa ve Şiyar aynı yaştaydılar ama Şiyar , Agâh ağayı abi bilmişti Agâh ağaya borcunu dostluğu ile ödemişti. Şiyar kapısına sığındığında Barla bir yaşındaydı. Bir sene sonra Şehnaz hanım ve Aysun hanım hamile kalmışlardı. Şehnaz hanım Mirza ya hamile idi Aysun hanım ise Cihangir'e.

Aysun hanım Cihangir'e doğum yaptıktan sonra birdaha çocuğu olmamıştı.

 

Kaza günü bir aile yok olmuş Cihangir kimsesiz kalmıştı.

Babası ve annesi kaçarak evlendiği için iki ailede onları silmişti . Bu yüzden ne cenazeye katılmışlardı nede Cihangir'i kabul etmişlerdi.

 

Cihangir'i kabul etseler bile Agâh ağa vermezdi de . Dostunun ölümünden sonra bir evlatta onu bilmişti bir güne birgün kendi evlatlarından ayırt etmemişti dostunun emanetini. Barlas ve Cihangir'in dostluğu Cihangir ailesini kaybettiği gün dahada kuvetlenmişti. Barlas yeraltı dünyasına adım attıktan sonra Cihangir'e verdiği sözü tutmuştu. Kardeşini hem öksüz hem yetim bırakanların yedi sülalesinin kökünü kazımıştı Cihangir ile omuz omuza vererek. Cihangir'in intikamını almıştı. Kardeşim dediği adamın içinin soğumayacağını bilsede ölen anne ve babası mezarlarında rahat uyuyacaklarını düşünerek. Barlas birtek kendi canından koparılıp torağa verilen kişinin intikamını alamamıştı. Onuda alırdı elbet ama elini kolunu bir çok yerden bağlamışlardı.

 

O günden sonra Barlas Karahan yeraltı dünyasının korkulan tek yüzü olmuştu. Bu yüzden Cihangir'in yeri başkaydı Barlas Ağa'nın yanında. Bugün öfke ile Cihangir'e söylediği sözlerinde altında eziliyordu oda farkındaydı Cihangir o sözleri haketmediğinin. Buraya gelme sebebide buydu zaten . Kardeşim dediği dostunu kırdımıştı ve telefi edecekti. Hayatta değer verdiği iki kadının o halini görünce kan beynine sıçramıştı Aden'in diğerlerinden ayrılıp herkesin içinde raks etmesi o hali Barlas'ın sabrının son demi olmuş Cihangir'e patlamıştı.

 

Bir taraftan Barlas ta haklıydı. Kendisi için değerli olan iki kadını gözü kapalı emanet edebileceği tek kişiye etmişti ve güvendiği dostu kızlar ile bir ortalığı karıştırmıştı.

 

Cihangir üzerini değişmiş bir şekilde aşağıya indi . Barlas'ı umursamadan yan tarafındaki bar taburesine oturdu. Barlas oturduğu yerden kalktı. " Hadi Cihangir kalk gidiyor işimiz var. " Hâlâ bar taburesine oturan Cihangir'e baktı.

 

Cihangir, Barlas'ın sözlerini umursamadı oturduğu yerden kalkmayı bırak Barlas'ın yüzüne dahil bakmadan . " Kapındaki adamlardan hiç bir farkım yoktu ya git kapıdaki diğer adamların ile hallet işini güvenmediğin biri ile işini halledemezsin Allah muhafaza güvenini yine boşa çıkarırım ." Dedi sesindeki kırgınlık kendini belli ediyordu. Bu güne kadar Barlas'ın güvenini hiç bir zaman boşa çıkarmamış Barlasta hiç bir zaman Cihangir'i böyle bir şey ile itham etmemişti.

 

Barlas sert bir şekilde yüzünü sıvazladı. Hatasının farkındaydı tek dostunu kırmıştı ama nasıl toparlayacığını bilmiyordu. Bugün zehir zemberek sözleri ile önüne geleni kırmıştı sırf Aden'i kıskandığı için.

 

Eleni Cihangir'in omzuna koyup dostane bir şekilde omzunu sıktı. Gönül kırmak kolaydı ama kırılan gönlü almak kolay değildi.

 

" Cihangir sen beni tanımıyormusun oğlum . Sinirlendiğim zaman ne söylediğimi bilmiyorum . Ağır konuştum farkındayım ulan sen benim sırtımı gözü kapalı dayadığım tek dostumsun. " Cihangir'in bakışları kendine döndüğünde konuşmasına devam etti. " İlk defa böyle bir duygu yaşıyorum lan . Şu taştan olan kalbim ilk defa bir kadını kabul etti. Hiç bilmediğim bir duygu bir okadar yabancı bana bir okadar tanıdık bir his gibi .Sevdiğim kadını gözümden sakınırken onun o halini görünce kan beynime sıçradı. Aden'i seviyorum hemde hiç kimseyi sevmediğim kadar. Benim yerimde sen olsan napardın sesizce köşene çekilirmiydin kardeşim. "

 

Cihangir beş altı saniye kadar ses etmedi Barlas'ın yüzüne baktı . Daha sonra sesizliğini bozdu

 

" Ağız tadı ile bi trip bile attırmıyorsun. " Diyerek oturduğu yerden kalktı. " Kara sevdaya düştüğünü biliyoruz ağam Mecnun gibi dolanıyorsun ortalıkta . Yenge seni çok değiştirdi yakında hanım köylü olursan hiç şaşırmam ." Farkındaydı Barlas'ın hergün Aden'e biraz daha kapıldığını. Barlas'ın söyledikleri ve kendisinin gördükleri ile abi dediği adamın Aden'e olan yoğun duyguları ve tutumunu biliyordu.

 

Barlas gibi birinin aşık olacağını hiç bir zaman düşünmemişti Cihangir. Evlense bile karısını severmiydi bilmiyordu sadece saygı göstereceğini düşünmüştü. Barlas'ın kalbi taştan duvardı Aden'i tanıyana kadar . Ve Cihangir, Barlas'ın aşık olmasına sevinmişti. Abi diyip ailesi bildiği adamın mutlu olmasını istiyordu çünkü Barlas ta ağır bedeller ödemiş çok acı çekmiş bir adamdı. Cihangir kendisininde hatalı olduğunu da biliyordu Barlas'ın emanet ettiğine gözü gibi bakardı ama dün gece sarhoş olacağını tahmin etmemişti. Barlas'ın bakışlarında da söylediği sözlerin pişmanlığını görünce uzatmak istemedi . Oda biliyordu Barlas öfkelendiği zaman ağzından çıkanı kulağı duymazdı.

 

Barlas kendisine hanım köylü olursan şaşırmam diyen Cihangir'e ters bakıslar atınca Cihangir iki elini hafifçe havaya kaldırdı sustum dercesine. İki dost mekandan çıkıp Barlas'ın adamının getirdiği arabaya binip şehrin dışındaki eve doğru yola çıktılar.

 

" Evi boşaltılar mı? " Ferman'ın evinin karşısındaki evden bahsediyordu.

 

" Tüm işlemleri hallettiğim gün ev bulduk adama hemen evi boşaltsın diye . Taşıma şirketinden adamları da ayarladım ev boşaldı . Temizliği de yapıldı. Bugün yeni eşyalar gelecek en geç iki güne yerleşmiş oluruz. " Tüm işleri hızlı bir şekilde halletmiş ti Barlas'ın isteği üzerine.

 

Barlas tamam dercesine başkanı salladı. Ferman ve Murat'a inat o evi olmış gibi görünse de Aden'e daha yakın olmak için almıştı. Ara ara görmekle yetinemiyordu artık her evden çıkarken, eve gelirken ,bahçede balkona çıktığında görmek istiyordu. Kısa bir süre sonra karısı olacaktı ve sevdiği kadını alıp Mardin'e dönecekti. O gün gelene kadar Aden'in karşısındaki evde kalarak idare edecekti.

 

İlk defa tattığı bu duygu çok karmaşıktı. Kalbi ve aklı adeta Barlas Karahan'a oyun oynuyordu. Tolerans göstermediği şeylere şimdilik tolerans gösteriyordu. Aden'in yanında yıllardır kaybettiği huzuru ve mutluluğu bulmuş gibiydi. Birde küçük kadının temasları genç adamın iri cüssesini adeta etkisi altına alıyor benliğini unutturuyor du Barlas'a.

 

✓✓✓✓

 

Bazı duygularımızı bastırıp içimizde yaşamayı tercih ederiz. Şuanda Aden ve Dila da öyle yapıyordu. Bugün bir çok şeyi konuşmuşlar dı ve bir birlerinin üzüldüğünü görmemek için üzüntülerini bastırıp içlerinde yaşamayı tercih etmişlerdi.

 

Dün akşam yaptıkları partinin izleri hâlâ evde duruyordu ve iki kuzen el birliği ile temizliğe koyulmuşlardı saatlerdir temizlik yapıyorlardı.

 

"Aden artık bittiğini söyle lütfen ben bittim çünkü tek bir yerin daha tozunu alacak dermanım kalmadı. " Diye yorgun bedenini salondaki koltuğa bıraktı. Saatler akşam saatini gösteriyordu ve iki genç kız saatin nasıl geçtiğini bile anlamamıştılar .

 

Aden elinde iki kahve fincanı ile mutfaktan çıkıp salona girdi. Elindeki kahfe fincanın birini Dila ya uzatıp kendiside yorgun bedenini kolduğa bıraktı .

 

"Bitti bitti."

 

" Sonunda ya canım çıktı. Biz bu evi bukadar dağıtmayı nasıl başardık?" Yan tarafındaki Aden'e bakarak kahvesinden bir yudum aldı .

 

Aden ağrıyan başını eli ile ovuşturarak. " Ben dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyorum . " Dün gece yaptıklarını hatırlasa bugün kesinlikle deve kuşu gibi başını toprağa gömerdi . Hele bide Barlas'a söyledikleri ve Barlas'ın söylediklerini hatırlasaydı bugün ettiği sözlerin tek kelimesini edemezdi.

 

Birkaç dakika ortamda sessizlik hüküm sürdü. Sesizliği bozan Dila oldu .

 

"Aden? "

 

"Hııım."

 

" Bugün babam gelecek ya senece neden geliyor? " Hem endişeli hemde meraklı bakışlarını kafasını koltuğa yaslayıp gözleri kapalı olan Aden'e çevirdi.

 

Aden açtığı gözleri ile oturduğu yerden rahatsızca kıpırdandı. " Bilmiyorum ama hiç hayra alamet değil gibi geliyor. Bilmiyorum yada bana öyle geliyor." Dedi içindeki huzursuzluk ile.

 

" Geçenlerde Agâh amca geldi saatlece çalışma odasında konuştular. Ne konuştularsa babam o günden beri tuhaf davranıyor ve çok gergin." Behram bey o günden beri gergindi ve Dila'nın gözünden kaçmamıştı o halleri.

 

" İş konusmuşlardır ." Aden ardniyet olmadan düşüyor du ama aslı öyle değildi. Behram bey kaptırdığı kuyruğunu kurtarmanın peşindeydi . Agâh ağa ise yıllar sonra oğlu ilk defa birşey istemişti Barlas ile arasındaki duvarı yıkmanın peşindeydi. İkiside bencil davranışlar sergiliyordu kendilerince olan sebepler ile.

 

" Hiç sanmıyorum." Diye oturduğu yerden bedenini dikleştirdi. " Önce annem ve babamın gizli gizli konuşmalarını duymuştum senide aramıştım ." Aden evet dercesine başını salladı. " O gün senin ve Barlas'ın adı geçti . Bundan birkaç gün öncesi Savaş ile ilgili konuşuyorlardı fısır fısır. Ee en son Agâh amaca geldi babamın halve hareketi değişti bir tedirginlik içinde kaç gündür annem ile fısır fısır konuşup birşeyleri tartışıyorlar. Var bişey ben eminim ama ne olduğunu çözemiyorum. " Tüm duyduklarını kafasında birleştirip bir sonuca bağlamaya çalışıyordu ama sürekli aklı karışıyordu.

 

Aden anlamayan bakışları ile Dila ya baktı. "Yani? "

 

" Yanisi ya babamın kulağına Savaş ve senin ile ilgili birşey geldi . Ya da Barlas ve senin ile ilgili bir durum var. Kafamdakileri birleştiriyorum bu iki seçenekten başka bir sonuca varamıyorum . " Aden'in tedirgin olan yüzüne bakıp tepkisini ölçmeye çalıştı. Aden daha çok tedirgin olmuştu. Dila'nın varsıyımların da doğruluk payı var ise şayet ucu yine Aden'e dokunacak yeni bir cehhenem kapısı aralanacaktı.

 

Aden kuzenin söylediği söze cevap vermesine kalmadan kapı çaldı. Aden elindeki kahve fincanını ortadaki büyük sehpaya bırakıp oturduğu yerden kalkıp kapıya doğru yöneldi . Kapıyı açtığında cehennemin ateşini aratmayacak olan amcasının bakışları ile karşılaştı.

 

Amcasının bakışlarındaki sebebini bilmediği hiç haketmediği o nefreti görünce sertçe yutkunup yana doğru bir adım attı amcası eve girsin diye.

 

" Hoş geldin amca . " Dedi titreyen sesi ile . Amcasının görüntüsü bile bedeninin gerilmesine sebep olurken Dila'nın söylediklerinde haklı çıkma payını düşündükçe bedenindeki korku nüksediyor du.

 

Behram bey hiç birşey demeden genç kızın yanından geçip salona girdi. Aden giden amcasının ardından kapıyı kapatıp salona ilerledi

 

Dila salona giren babasını görünce oturduğu yerden ayağa kalktı. " Hoş geldin baba . " Diyerek salona giren Aden ile göz göze geldi. Aden kafasında kurduğu şeyler ile beti benzi atmış yüzü kireç gibi olmuştu.

 

 

Hoş buldum ." Dedi Behram bey soğuk tavırları ile . Behram bey'in cevabı ile ortamda süren bir sessizlik oluştu.

 

Aden daha fazla ayakta durmamak adına amcasının karşısındaki koltuğa oturdu . Dilada aynı şekilde Aden'in yanına oturdu. Ortamda hüküm süren sessizlik ve Behram beyin memnuniyetsiz bakışları iki genç kızın daha fazla gerilmesine sebep oluyordu.

 

Dila yedi yabancıya bakarmış gibi kendisi ve Aden'e bakan babasının yüzünde gezdirdi bakışlarını. Çocukluğundan bu yana herzaman kendine sorduğu soruyu bir kere daha içinden kendine sordu. ' Bana karşı neden böylesiniz ben ne yaptım' diye. Kendi kendine sorduğu soruya bir yanıt aradı ama her zamanki gibi hiç bir yanıt bulamadı.

 

Zoruna gidiyordu babasının ve annesinin bu tavırları. Çünkü hiç bir zararı olmamıştı bir gün olsun saygıda kusur dair etmemişti. Yirmi iki yaşına kadar anne ve babasının bu tavırlarının sebebini bilmiyordu hiç bir zaman da bilmeyecekti. Babasının şefkatli bir bakışına bile muhtaçtı . Dila babasındaki buruk bakışlarını önüne eğerken orta sehpanın üzerindeki boş fincan çarptı gözüne . Fincandaki bakışını babasının kendisine olan buz gibi bakışı ile buluşturdu.

 

" Kahve içermisin baba . " Diyerek bir umut ile baktı belki bakışlarındaki buz saçakları birer birer yokulur diye ama boşunaydı. Behram bey yirmi iki yıldır değiştirmediği bakışlarını bugün mü değiştirecekti . İmkansızdı bu Behram bey kızına karşı yedisinde neyse yetmişinde de oydu . Bir umuttur belki birgün değişir diyerek Dila hep bekledi hepte bekleyecekti.

 

Behram bey hissiz bakışlarını kızına memnuniyetsizce sunmaktan geri durmadı.

 

" İstemez ! Çok kalmayacağım konuşacaklarım var hemen gideceğim." Diyerek Dila ve Aden'in üzerinde gezindirdi bakışlarını merhametin tek bir zerrezi bile yoktu bakışlarında.

 

Aden istemsizce oturduğu yerden kımıldandı gergindi ve amcasının sözleride daha çok gerilmesine sebep oldu. Amcası normal bir amca gibi olsa ne söyleyecek acaba? Diye merak ederdi ama Behram bey normal bir amca sıfatının yanından bile geçmemişti. Bu güne kadar Aden'in kapısına hiç birzaman normal bir şekilde gelmemişti hep bir olay çıkarmaya gelmişti ve Aden'in korkusu bu yüzdendi.

 

Behram bey tedirgin bir şekilde kendisine bakan kızların üzerinde gezindirdi sert bakışlarını.

 

" Bugün hazırlanın yarın Antep'e gidiyoruz . Sende bizimle geliyorsun Aden ." Dedi tok bir sesle.

 

Aden sert bir şekilde yutkunarak amcasına baktı bakışlarındaki korkuyu gizleyemedi.

 

" Ben neden geliyorum amca? İşten izin almam lazım. " Dedi bugün işe gitmemişti patronunu mahçup bir şekilde aramıştı . Ama Barlas patronu ile konuşmuştu genç kadın bunu duyunca şaşırmadan edemedi. Normal de patronu sıkıntı çıkarırdı ama Barlas'ın sesini duyması bile yetmişti.

 

" Karahanlar haber saldı sana görücü geliyorlar. " Lafı hiç dolandırma dan direk söyledi. Aden'in ne düşündüğünü umursamadan.

 

Aden şok olmuş bir şekilde. " Amca ben yanlış duydum değilmi? " Dedi titreyen sesi ve dolmaya hazır gözleri ile baktı.

 

" Ne dediysem o bir lafı binkere izah edemem sana yarına hazır ol. Altı aydır artık ne haltlar yediyseniz adamın babası kapıma dayandı." Yeğenin o anki çaresiz bakışlarını bir nebze bile umursamadı.

 

Aden ne ara gözlerine dolduğunu bilmediği yaşlarını akıttı. Bu kadarı fazlaydı. İki yıl ailesinden mahrum kalmıştı hatalı olmamasına rağmen hatalıyım deyip boyun eğmişti. Ailesinin huzurunu bozduğunu düşünmüştü . Behram bey genç kızı başka bir psikolajiye sürüklemiş uçurumun kenarında bırakmıştı. Aden durduğu uçurumun kenarından yavaş yavaş kendini çabaları ile geri çekmiş hayatını iyi kötü bir düzene sokmuştu. Ama bu durum çok başkaydı.

 

Sabah sen kimsinki dediği adam ile hayatını birleştiremezdi. Hele birde sabah Barlas'ın o öfkesi ve zehir zemberek sözlerini duyduktan sonra onun ile aynı yastığa baş koyamazdı öfkelendiği zaman gözünün dönmesi Aden'i korkutmuştu. Sırf amcası istiyor diye sevmediği bir adam ile evlenemezdi . Evliliği hiç düşünmemiştide zaten çok erkendi. Amcasının son sözleri ise Aden de büyük bir yıkım etkisi yaratmıştı. Dila da duydukları ile tıpkı Aden gibi şoka girmişti.

Okadar eziyeti hakeretleri yetmezmiş gibi budefada iffetine dil uzatıyordu amcası. Hangi amca bu kadar aşşalık olabilirdi ki. Aden amcasından korkmasına rağmen bu defa sesiz kalmayacaktı.

 

" İki sene beni evime anneme hasret bıraktın hatalı olmama ma rağmen hatalıyım dedim sesimi çıkarmadım amca . " Dedi eli ile gözlerinden firar eden yaşları silerek. " Ama bu defa sesiz kalmamı bekleme benden . Heleki namusuma laf ettirmem kim olursa olsun! Ben bu zamana kadar başınızı önünüze eğecek tek bir harekette bulunmadım . Oyüzden altı aydır ne halt yediyseniz sözlerini işitecek tek bir harekette bile bulunmadım . " Göz yaşları görüş açısını kapatıyordu . Oturduğu yerden ayaklanıp amcasını daha net görmek için göz yaşlarını silip amcasının gözlerine baktı merhametin kırıntısını aradı ama yoktu. Kendi kızına merhameti olmayan adam Aden'e mi merhamet gösterecekti. Titreyen çenesini dikleştirerek ilk defa amcasına karşı geldi. "Antep'e de gelmiyorum Barlas ile evlenmekte istemiyorum." Dedi amcasının yapacaklarını bilmesine rağmen sessiz kalmadı.

 

Behram bey'in gözleri öfke ile bürünmüş kararan bakısları ile Aden'i o karanlığa çekip hapsetmek istermiş gibi idi adeta. Behram bey oturduğu yerden bir hışım ile kalkıp genç kadının kolunu parmakları arasına alıp ezdi .

 

" Ulan sen banamı karşı geliyorsun . " Diyerek baştaki elini havaya kaldırdı tam Aden'e vuracak iken . Dila bağırması ve babasının elini tutması bir oldu .

 

" Yapma baba! " Dedi ağlamaktan titreyen sesi ile . Behram bey elini havada yakalayan kızının eline baktı sonra kararan bakışları ile kızına bakıp Dila yı kolu ile savurup yere düşmesine sebep oldu .Bir eli ile hâlâ Aden'in kolunu kırarcasına sıkmaya devam ederken diğer elinin işaret parmağını Dila ya doğru sallayıp . " Sen karışma senin ile sonra hesaplaşacağım . Sen kim oluyorsun da bana engel olmaya çalısıyorsun? " Öyle bir bağırdı ki kulakları sağır edecek kadar.

 

Aden ise amcasının parmakları arasında ezilen kolunu kurtarmaya çalışıp yere düşen Dila'nın yanına gitmeye çalışıyordu. "Dila iyimisin? " Diye sora bildi sadece kolunu kurtarıp sert bir şekilde yere düşen kardeşi gibi bildiği kuzenin yanına gidemedi.

 

" İyiyim bişeyim yok ." Diye bildi Dila canı yanıyor du ama belli etmemeye özen gösterdi çünkü Aden çırpındıkça Behram bey daha çok canını yakıyordu. Dila'nın enson isteyeceği şey Aden'in canın yanmasıydı.

 

Behram bey buğazı yırtılırcasına bağırarak çırpınan yeğeninin kolunu daha çok sıkmaya başladı. " Geleceksin Aden ! Benim lafımı ikiletmeyeceksin Agâh'a karşı beni daha fazla mahçup etmeyeceksin . Ben duymuyormuyum sanıyorsun altı aydır nerdeyse hergün Barlas'ın bu eve geldiğini ? Ne bok yediysen temizleyecek sin. "

 

" Ben birşey yapmadım ! Beni namussuzlukla suçlayamazsın . Yarın senin ile Antep'e de gelmeyeceğim Barlas ilede evlenmeyeceğim ." Dedi aynı sözleri tekrar etti son çırpınışları ile.

 

Behram bey yeğeninin kendisine baş kaldırmasını yediremedi kendine . Aden'in tuttuğu kolundan kızını yere savurduğu gibi Dila'nın yanına savurdu. Genç kadın sert bir şekilde yere düştü ağzından kaçan acı inilti ile . İki adımda Aden'in yanına ulaşıp ensesine doğru elini atıp sert bir şekilde saçını kavradı.

 

Dila , Aden'in saçlarını babasının elinden kurtarmak için hamle yapacağı sırada Aden müsade etmedi . Müsade etseydi Dila'nın da canını yakacağını biliyordu . İkisinin canının yanması yerine kendi canının yanmasını tercih etti.

 

" Bana birdaha karşı gelirsen seni öldürürüm. Yarın geldin geldin benimle Antep'e . Gelmeyip te Ferman'ı arayıp tek bir laf edersen annenin başına gelenlerden sen sorumlusun . " Tiksinircesine genç kadının saçlarını bırakıp ayağa kalktı. " İkinizde haddinizi aşıyorsunuz birdaha uyarmam sizi gerekeni yaparım ." Diyerek salondan evin çıkış kapısına ilerledi evden çıktı. Çıkarkende kapıyı yerinden sökercesine kapattı. Bu kapı bugün kırılmazsa birdaha birşey olmazdı giden herkes tepkisini kapıyı sert çarparak boykot ediyordu .

 

Aden giden amcasının arkasından öylece baka kaldı. Yaşadığı bu anda neydi böyle bir kabustan farkı yoktu. Herşey bir anda olmuştu ve genç kadın Barlas'ın kendisi ile evlenmek istemesinin şokunu atlatamadan amcası tarafından şiddete maruz kalmış oda yetmezmiş gibi birde annesi ile tehdit edilmişti. Aden'i zaafı ile vurmuştu Behram bey. Oda biliyordu yeğenin abileri, annesi ve kuzenlerinin saçının tek bir teline zarar gelmesini istemediğini.

 

Dila az önce babasının savurduğu yerden kalkıp giden babasının arkasından korkulu gözler ile bakıp inci gibi yaşlarını döken Aden'i düştüğü yerden kaldırmaya çalıştı.

 

"Aden hadi kalk yerden . " Diyerek kolundan tutup ayağa kaldırdı.

 

" Dila " dedi ağzından kaçan hıçkırık ile sözünün devamını getiremedi.

 

"Şşştt ağlama sakin ol bi." Dedi Aden'in gözlerinden akan yaşları silerek .

 

"Amcamın bu defa benden istediği şey çok fazla Barlas ile evlenme mi nasıl isteyebilir benden ? Bu zamana kadar bana yaptıklarını siğneye çektim abimlere tek kelime bile etmedim ama bu farklı resmen sevmediğim bir adam ile evlenmemi istiyor. " Ağlamaktan boğuk çıkıyordu sesi . " Yine annem ile sınayacak beni ." Ağlaması şiddetlenmiş ve hıçkırıklara dönüşmüştü. Aden'in boyun eğme sebebi annesiydi . Ve şuanda bir çıkmaza sürükleniyor du. Bir yanda annesinin hayatı vardı bir yanda kendi hayatı. Amcası okadar gaddar bir adamdı ki annesinin canını yakmaktan bir nebze çekinmezdi .

 

Annesi çok acı çekmişti zaten bu zamana kadar birde kendisi yüzünden eziyet görsün istemiyordu. İyice düşünüp bu konunuya bir hal çare bulmak zorundaydı. Hem annesi zarar görmesin diye hemde kendisi Barlas ile evlenmesin diye .

 

Dila hâlâ duyduklarının şokunu atamamıştı birde Aden'in bu hali oldukça üzülmesine sebep oluyordu. Üzgün bir şekilde Aden'e bakarak. " Pislik sabah öyle konuşmasının altında bu yatıyormuş demek ki. " Dedi Barlas'a kızarak . Daha sonra aklına gelen ile Aden'in orta sehpada duran telefonunu alıp. " Ara neredeyse git konuş . Madem babamı ikna eden kendisi vazgeçirende kendisi olsun bu evlilik kararında ozaman ." Dedi sinir ile Barlas'ın,Aden'e olan duygularını göre biliyordu. Hatta yakıştırıyordu Aden ve Barlas'ı birbirlerine. Olsunda istemişti önceki günlerde ama Aden'in, Barlas'ı sevmediğini görünce dile getirmekten de vazgeçmişti Dila. Aden'in daha önce uğradığı ihanetten sonra ne kadar üzülüp yıprandığını bildiği için. Arada bir Aden'e takılıyordu ama istemediğini biliyor kuzeni ile uğraşmak için takılıyordu.

 

Aden , Dila'nın söyledikleri ile bir elindeki telefona bakıyor bir Dila ya bakıyordu .

 

" Aden ilk defa telefon görmüş gibi bakmayı kes ve ara şu ağa bozuntusunu. " Diyerek harekete geçmesini istedi .

 

Aden eline aldığı telefon ile Barlas'ın ismini bulup arayarak telenu hoparlöre aldı. Aden , Barlas'ın telefonunu açmasını bekledi ama Barlas aramaya yanıt vermedi.

 

Aden aramasına yanıt alamayınca ağlamaktan kızaran gözleri ile Dila ya baktı. Kafası karma karışık bir durumdaydı şuanda neyapması gerektiğini ne düşünmesi gerektiğini bile bilmiyor du . Herşey okadar ani olmuştu ki duyduğu şeyleri sindirememişti.

 

Dila kendisine ne yapacağını bilmeyen bakan Aden'e. " Bidaha ara gerekirse açana kadar ara. "

 

Aden , Dila'nın sözü üzerine tekrar aradı ama yine aramasına bir cevap alamamıştı aksine araması meşgule attılmıştı. Dila , Aden'in elindeki telefonu alıp tekrar aradı. Barlas birkaç aramadan sonra telefonu açtı.

 

" Alo."

 

" Nerdesin sen . " Dedi Aden bir yandan ağlıyor diğer yandan Barlas'ın aramasını geç cevapladığı için sinirleniyordu.

 

"Ne yapacaksın nerede olduğumu? Sabah az sinirlendirdiğini düşünüp buraya mı geleceksin? " Dedi alay dolu sesi ile . Aramaları cevaplamadığı için genç kadının sinirlendiğinin farkındaydı. Aden'e hâlâ sinirli olduğu için onu kale almıyormuş gibi davranıyor du sabah söylediklerinden dolayı.

 

" Konuşmamız gerek nerdeysen söyle geleyim yada sen gel ama konuşmamız gerek yüz yüze." Dedi ağlaması durmuştu bu defada Barlas'ın hareketlerine sinirlenmeye başlamıştı. Sesi oldukça sinirliydi.

 

Barlas genç kadının isteme olayını öğrendiğini anladı ani görüşme isteğinden .

 

" Hazırlan birini gönderiyorum seni yanıma getirecek ." Dedi biraz önceki halinden sıyrılıp ciddiyete büründü. Ses tonundan belli ediyordu.

 

" Kimseyi göndermene gerek yok ! Konum at ben gelirim . "

 

" Şehrin dışında bir yerdeyim . Tek başına gelemezsin o yüzden senin evin karşısındaki evdeler bizim çocuklar. Onlardan biri getirsin seni beklemezsinde ." Karşıdaki eve taşınmaya başlamıştı ve adamları oradaydı. Bulunduğu ev şehrin dışında ormanlık alanın içinde bir dağ eviydi ve Aden'in yanlız gelmesi güvenli değil di Barlas'a göre.

 

" Tamam ." Diyerek telefonu kapattı. Oturduğu koltuktan kalkıp üst kata odasına çıktı. Çantasını ve spor bej rengi bir ceket alıdı. Son baharın akşamın getirdiği soğuk ister istemez insanı ürperti yordu.

 

Hızlıca alt kata inip kapıya doğru yöneldi.

 

" Aden ben de geleyim mi ? Seni yanlız göndermek içime sinmiyor." Aden'i bu halde tek göndermek istemiyordu birde Barlas'ın ne tepki vereceğini kestiremiyirdu. Aden'i üzmesinden korkuyordu.

 

Aden , Dila'nın seslenmesi ile durup kuzenine döndü.

" Gerek yok canım ben yanlız giderim aklın bende kalmasın."

 

" Beni ara ama olur mu ?"

 

"Tamam" diyerek evden çıktı. Bahçeye çıkar çıkmaz Barlas'ın adamı ile karşılaştı. Yönlendirdiği arabaya binip yola çıktılar. Aden'in aklında bin bir düşünce vardı. Barlas'ın bu durumdan haberi varmıdır diye düşündü sonra Barlas'ın karekteristik yapısı ve bu sabah kapıyı çarpıp çıkmadan önceki sözleri geldi aklına. İşaret parmağı ile iki defa Aden'in şakağına acıtmayacak şekilde vurup .'Kim olduğumu buraya kazıyacağım çok yakında merak etme . O gün geldiğinde kendi ayakların ile bana geleceksin . Senin için kim olacağımı öğreneceksin . ' Demişti ve şuan Aden neyin içinde olduğunu bu sabahtan bu yana ne yaşadığını idrak edemiyordu kafa yorgunluğundan.

 

Barlas'ın yanına gittiğinde ne cevap vereceği , konuştuktan sonra düşüncesinin ne yönünde olacağını en önemliside bugünden sonra hayatı ne yönde ilerleyeceğinin düşüncesindeydi. Herşey tam yolunda ilerliyor derken bir anda ağızdan çıkan iki kelime hayatını bir bok çukuruna yuvarlıyordu ve genç kadın hala bunun bilincinde değildi.

 

Eğer Barlas kararından dönmez ise ne mi olacaktı ? Aden yine amcasının kara vicdanı ile yüzleşmek zorunda kalacaktı. Ya abilerine bu durumu söyleyip ortalığı cehenneme çevircekti. Ferman duyarsa cehennemi aratmayacak gazabı ile Behram beyi yakar toz tanesini bile koymazdı çünkü Aden kırmızı çizgisiydi kardeşine dil uzatanın dilini koparır el uzatanın elini kırar mezarını kazıp eceli olurdu. Söylemeyip kabul de etmese Aden'in annesi vicdandan nasibini almamış Behram bey'in elinde kalır bu zamana kadar çektikleri yetmemiş gibi bir de bundan sonra eziyet çekerdi ve Aden buna razı gelmezdi. Annesi hem arkadaş ,hem anne hem baba hemde en iyi sırdaşı kıymetlisiydi genç kadının. Söylemeyip kabul de etse bu defada kendi hayatı yok olup gidecekti sevmediği bir adama eş olarak . Bunca cefasını çektiği hayatın sefasını bir gün bile sürmeyecekti ve Barlas Karahan'ın karanlık hayatına mahkum olup yok olacaktı.

 

Yol gittikçe uzuyor gibi geliyordu genç kadına sürekli Barlas'ın adamına gelmedik mi,daha çok varmı yol diye sorup duruyordu. Sabrı kalmamıştı ve bedenini saran bu saf korkudan kurtulmak istiyordu. Deli gibi Barlas'ın yapacağı açıklamadan da korkuyordu kendine olan duygularını az çok hissetmişti ama evlenmek isteyeceğini hiç bir şekilde düşünmemişti. Yaşadığı stresten dolayı midesine kramp giriyordu ve bu genç kadını rahatsız ediyordu. Bu yaşına kadar hayatı hep amcasının iki dudağından çıkan sözlere bağlı olmuştu ve bugünden sonrada aynı olacaktı .

 

İstanbul'un yoğun trafiği şehrin kalabalığın dan uzaklaşmış lardı. Araç orman yoluna girdikten bir süre sonra iki katlı evin önünde durdu.

 

Barlas'ın adamı dikiz aynasından genç kadına bakıp .

 

" Geldik yenge ." Dedi.

 

Aden , Barlas'a zaten sinirli iken duyduğu hitapla siniri haf safha çıktı .

 

" Ne yengesi! " Dedi sesini yükselterek. "Nerden yengen oluyorum ben senin ." Arabadan hışımla inip kapıyı sert bir şekilde çarptı eve doğru bir kaç adım ilerleyip durdu arkasını dönüp kendisini getiren adama dönüp işaret parmağını sallayarak. " Bana birdaha yenge dersen senin dilini koparırım !" Bir türlü atamadığı sinirini kendisini Barlas'ın yanına getiren adamdan çıkardı. Adam Aden'in ani sert çıkışından dolayı neye uğradığını şaşırdı ama tek kelime etmedi edemezdide Aden söz olarak dile getirmişti ama Barlas uygulamalı şekilde dilini koparırdı sevdiği kadını kıracak tek kelime kullanırsa .

 

Aden arkasını dönüp tekrardan hızlı adımlar ile eve doğru yürüdü . Tam kapıyı çalmak için elini kaldırmıştıki kapı bir anda açıldı.

 

" Deli gelmeden yeli gelir derler. Geldiğini sesin ile belli ettin ." Dedi Cihangir az önce Aden'in sesini duymuş camdan kendisini getiren adamı azarladığını görmüştü.

 

" Başlatma delinede yelinede . Hiç uğraşamam senin ile çekil önümden ."

Aden kendisine kapıyı açan Cihangir'i sağ eli ile ittirip eve girdi. Şuanda Cihangir'in zırvalıklarını dinleyecek durumda değildi. Hayatı mahvolmak üzereydi sanki yeterince iyiymişgibi birde evlilik saçmalığı çıkmıştı karşısına .

 

Cihangir'in birşey demesine fırsat vermeden holü direk ilerledi salon olduğunu düşündüğü odaya girdi . Salona girer girmez tam karşısındaki koltukta oturan Barlas ile bakışları kesişti.

 

Barlas sevdiği kadının ağlamaktan kızarmış gözlerine baktı. Aden'in gözlerini o halde görünce sıkıntılı bir nefes verdi sert bir şekilde. Sevdiği kadını incitmeye kıyamazken incitiyordu. Aşık olduğu kadının göz yaşı dökmesine sebep olmuştu ve bu bir başlangıçtı. Barlas,Aden'in kendisi yüzünden gözyaşı döktüğü için içten içe kendine küfretti. Bakmaya kıyamadığı gözler kızarmıştı.

 

Aden gözlerinin derinliğine bakan Barlas'a umutla baktı. Barlas'ın evlilik konusundan haberi olmasın Behram bey ve Agâh Ağa'nın başının altından çıksın istedi. Kendisinin bu evliliği durdurmaya gücüyetmesede en azından Barlas'ın gücü yeterdi. Barlas , Aden'in kendisine titreyen göz bebekleri ile baktığını görünce kalbinde bir acı hisseti. Aden'e karşı kendini suçlu hissediyordu ama bu hissi en iyi şekilde gizli yordu.

 

" Ayakta kaldın otursana . " Diyerek oturduğu koltuğun karşısında ki koltuğu işaret etti eli ile.

 

Aden önce Barlas'ın işaret ettiği koltuğa baktı daha sonra gözlerini ağır ağır rahat bir şekilde oturan Barlas'ın üzerinde gezindirdi. Barlas aslında rahat değil di sadece genç kadına öyle görünmeye çalışıyordu ve başarıyordu da .

 

Genç kadın yorgun bir şekilde bir kaç saniye sakinleşmek adına gözlerini kapatıp açtı gürültülü bir şekilde nefesini vererek . Şuanda herşeyi anlamak için fevri hareket etmemeliydi. Barlas'ın gösterdiği koltuğa oturmadı.

 

Barlas genç kadının oturmayacağını anlayınca.

 

" Hayırdır Aden hanım seni buraya hangi rüzgar attı . " Bilmesine rağmen yinede sordu çünkü genç kadın dokunsa ağlayacak gibi bakıyordu bilerek lafı uzatmayı tercih etti.

.

 

" Senin olanlardan haberin varmı? " Lafı daha fazla uzatmanın bir anlamı yoktu bunun için gelmişti burayada . Biran önce öğrenip gitmek istiyordu Aden.

 

" Ne oldu ki?" Dedi bilmemezlikten gelerek.

 

" Soruma soru ile cevap verme . " Yeterince sinirli ve gergindi Barlas'ın bu hali daha çok gerilmesine ve sinirlenmesine sebep oluyordu.Sinirden gözleri dolmaya hazırdı ve kendini zor tutuyordu ağlamamak için.

 

" Ne olduğunu söylersen soruna cevap verebilir. " Aden ne kadar gerginse Barlas rahat olmamasına rağmen rahatmış gibi görünüyor du. Biraz sonra sevdiği kadının gözlerinden inci tanelerini dökecekti bunun bilincindeydi buda geriyordu Barlas ağayı. Gözlerine bakmaya kıyamadığı kadının göz yaşlarını akıtmasına sebebiyet verecekti.

 

"Ailen beni sana istemeye geliyor senin şimdi bundan haberin yok mu? " Diyerek Barlas'ın yüzünü taradı bakısları ile. Bir ara acaba haberi yokmu diye geçirdi içinden ama imkansızdı.Barlas'ın gözünden bir an olsun gözlerini ayırmıyordu onunda bu evlilik konusundan haberi olmasın o belirtiyi yakalayıp bir nebze içini rahatlatmak istiyordu ama Barlas'ın herşeyi biliyormuş gibi bakan gözleri genç kadını umutsuzluğa sürüklüyor du.

 

Barlas rahat bir şekilde ayağa kalktı ellerini pantolonunun cebine koyup genç kadının tam karşısına dikildi. "Haberim var . Bizzat ben gönderdim babamı. " Dedi sevdiği kadının kızarmış gözlerine baktı gözlerini bir saniye bile ayırmadan tepkisini ölçmeye çalıştı ama karşısındaki kadın donuk bir şekilde kendisine bakıyordu dumura uğramış gibi.

 

Aden'in gözleri tekrar dolmaya başladı Barlas'ın sözleri ile. " Sen nasıl böyle birşey yaparsın . " Diye bir anda göz yaşları akmaya başlayarak bağırdı . " Ne demek bizzat ben gönderdim babamı? Seninle evlenmek istediğimi nasıl düşünürsün sen ! " Barlas'ın söylediği söz ile içindeki umut kırıntıları yokolmuş yerini bir karartıya bırakmıştı.

 

Barlas tek kelime etmedi Aden'in söylediği sözlere. Ne diye bilirdiki senin ile ben evlenmezsem amcan senin adına pazarlığa oturduğu Savaş ile evlendirip yurtdışına yollayacak izini kaybettirecek. Ben aşık olduğum kadının başka bir adam ile evlenmesine müsade etmem diyemezdi. Haklıydı genç kadın bu yüzden tek kelime etmedi.

 

Aden genç adamın tepkisiz tek kelime etmediğini görünce adeta delirdi. " Benim senin ile evlene bileceğimi nasıl düşünürsün aramızda bir bağ yokken ! Benim adıma nasıl böyle bir karar alırsın sen. Neyin kafasını yaşıyorsun Barlas." Genç kadının adeta sinirden eli ayağı titriyordu. Sesinin yüksek çıkmasını bir nebze umursamadı bile . Barlas onun düşüncelerini umursamıyorsa Aden de sesinin yüksek çıkmasını umursamayacaktı. " Aklım almıyor yaptığın bu saçmalığı. Nasıl yaparsın bana bunu ? Bana sormadan ne düşündüğümü bilmeden babanı göndermek nedir . Hayatımı mahvedeceksin farkında mısın? " Gözünden akan yaşlar görüş açısını kapatıyordu. Zaten narin bir yapıya sahipti bugün bu evlilik konusunu duyduğundan beride göz yaşlarına hakim olamıyordu . Hayatı avuçları arasından sıyrılıp gidiyordu ve boş yere çırpınıp dil dökmekten başka birşey gelmiyordu elinden.

 

Barlas hala sesizliği ile hüküm sürüyordu ve bu durum Aden'in daha çok sinirlenmesine sebep oluyordu . Okadar söz etmişti ve Barlas tek kelime etmemişti. Aden daha fazla genç adamın sessizliğine dayanamayıp Barlas'ın göğüs kısmından gömleğini kavradı iki eli ile . " Cevap versene bana niye susuyorsun Allah'ın belası? Hayatımı mahvetmeye niyetlenmiş sin niye tek kelime etmiyorsun? " Diyerek avuçlarının arasında ezdiği gömleği bırakıp genç adamın göğsüne ser bir şekilde vurdu. " Bu düşünceyi aklından çıkar çünkü ben senin ile evlenmeyeceğim ! Duydun mu iki cihan bir arayada gelse seninle evlenmeyeceğim . " Titreyen çenesini göz yaşları arasında dikleştirip nefret ile bakan gözleri ile Barlas'a bakarak tekrardan vurdu göğsüne genç adamın.

 

Aden şuanda bir yıkım yaşıyordu çünkü yıllar sonra abilerinden başka bir adama güvenmişti ve o adam onu beklemediği bir anda beklemediği birhamle yapıp vurmuştu. Aden içten içe Barlas'ın kendine yaklaşmasına müsade ettiği için lanet etti. Güvenmişti kendisini incitecek birşey yapmayacağını düşünmüştü ama Barlas Karahan, Aden'in güvenini yerle bir etmişti hiç beklemediği bir yerden.

 

Barlas sevdiği kadının bu haline daha fazla sesiz kalamadı. Aden'in göğsüne vuran iki elini bileğinden kavrayıp kendine doğru çekti. " Yeter Aden kendi canını acıtmaktan başka birşey yapmıyorsun şuanda . " Diyerek bağırdı. Göğsüne indirdiği darbeler canını yakmıyordu aksine Aden'in ellerinin acıdığını düşünüyordu. Barlas'ın canını yakan tek şey aşık olduğu kadının göz yaşlarıydı ve sevdam diye yüreğine kazıdığı kadının onu istemediği idi. Böyle bir tepkiyi bekliyordu bu beklediği birşeydi kendini hazırlamıştı ama bunu duymak yinede içini sızlatmıştı.

 

Genç kadının vücudunu kendi vücudu ile birleştirdi bir milim mesafe bırakmadan. Titreyen çenesini dikleştirmiş ağlayan gözler ile kendisine bakan kadının yüzüne doğru eğdi yüzünü aralarındaki boy farkından dolayı. " Sana körsün demiştim ya gerçekten körsün. " İlk gördüğü gün göz doktoruna görün önüme baksamda göremiyorum de demişti Aden'e . " Sana olan bakışlarımı hiçmi görmedin ? Senin yanındayken bambaşka bir adama dönüştüğümü hiç mi görmedin?" Dedi genç kadının gözlerinden gözlerini ayırmadan.

 

"Ulan seni kıskandığımı hiçmi farketmedin? Sana aşık olduğumu hiçmi hissetmedin Aden." Acı çekercesine zikretti sevdiği kadının ismini. Aylardır bu sevdanın yüküne kalbi tek başına ev sahipliği ediyordu . Karşılık bulamadıkçada acı çekiyordu.

 

Kolları arasındaki küçük kadın gecesini gündüzüne katıyordu. İçinde büyüttüğü sevda yüreğine ağır geliyordu artık . Bunu dile dökmenin vakti gelmişti.

"Aşık oldum lan bensana . Şu taştan kalbim ilk defa bir kadın için duracakmış gibi atıyor. " Genç kadının bileğini tutan sağ elini bırakıp sertçe işaret parmağı ile sol göğsüne vurdu.

 

"Ulan sana bakmaya kıyamıyorum. Sen bu kadar şeyi görmediysen körsün demekki. Seviyorum seni kadın hiç mi görmedin " Sevdasını dile getirmişti ama bunun böyle bir olay ile öğrenmesini istememişti. Birnevi sevdasını kullanarak amcasının yapmak istediği şeyi ört bas etmişti.

 

Aden bileğini mengene gibi saran ellerden kurtulmaya çalıştı ve Barlas istediği özgürlüğü verdi avuçlarının arasındaki narin kolları bırakarak. Aden genç adamdan bir adım geriye giderek ufak bir mesafe kattı aralarına. " Bunu fark ettiğim için dün sabah benden uzak durmanı söylemiştim sana Allah'ın belası. Sen ne - " Aden sözlerinin devamını getiremeden bir anda silah sesleri duyulması ile cam çerçeve gürültü ile yere indi . Aden'in çığlık sesleri ile eve yağmur gibi yağan mermi sesleri bir birine karıştı.

 

Barlas hızlı bir şekilde kendini Aden'e siper ederek genç kadını koltuğun arkasına doğru yönlendirip yere çömelmesini sağladı. Aden'in korku ile kalbi ağzından atıyordu. Attığı çığlık boğazını yırtacak kadar gürültülü idi. Şu anın verdiği korku ile babasının öldürüldüğü gece aynıydı. O günde tam böyle bir saldırının içinde kalmıştı bugünde. Ogün yanında babası vardı bugün Barlas. Geçmişten gelen travma ve şuanda yaşadığı korku ile birleşmiş o günkü korku bedenini tekrar ele geçirmişti.

 

Dışarıdan gelen silah sesleri ve evin içine yağmur gibi yağan mermi adeta bir savaş gibiydi.

 

Barlas genç kadının kafasını iyice yere doğru eğmiş koltuk ile kendi arasında güvenli bir nokta oluşturmuştu. Yüzü kendine doğru dönük olan kadının çığlıkları ve ağlaması şidetlenmişti . Belindeki silahı çıkarıp emniyetini açtı. Tam kafasını koltuğun arkasından çıkarıp ateş edecekken Aden'in korku dolu sesi doldu kulağına. " Barlas? " Dedi korku ile genç adamın silah tutan kolunun bileğini tuttu gitme dercesine.

 

Barlas kolunu tutan kadının boşta kalan eli ile yüzünü avuçladı. " Korkma yanındayım." Aden'in gözlerindeki o korkuyu görünce belli etmemeye çalıştığı öfkesi gün yüzüne çıktı. Sevdiği kadın yanındayken kim böyle birşeye cüret etmişse eceli yakındı. Eğer Barlas burdan sağ çıkar ise Aden yanında iken kim saldırmaya cesaret etmiş ise yaşatmayacaktı. Heleki Aden'e bu korkuyu yaşattığı için ölümüde sıradan olmayacaktı.

 

Aden hıçkırıkları arasında. " Gitme ." Dedi hem Barlas'a birşey olur korkusu vardı içinde hemde deli gibi korktuğu için .

 

" Gitmiyorum korkma burdayım . Sakın olduğun yerden çıkma ." Diyerek koltuğun arkasından kafasını hafif çıkarıp bir kaç el ateş etti. Dışarıda sanki bir ordu varmış gibi hâlâ eve mermi yağıyordu. Bir yanda Aden vardı ona birşey olacak korkusu bir yanda kardeşim dediği adamın dışarıda tek başına oluşu Barlas'ı çıkmaza sürülüyordu. Cihangir den tek bir ses yoktu öldümü sağmı belli değildi.

 

" Cihangir ses ver ." Diye buğazı yırtılırcasına bağırdı. Cihangir den yanıt gelmedi . Mermiler koltuğun tepesini sıyırıp geçiyordu ve Aden için güvenli değil di.

 

" Ayağa kalkmadan sağ tarafıma geç " dedi korkudan titreyen kadına. Aden ,Barlas'ın yönlendirmesine uyup dediğini yaptı. Kendi bedenini Aden'e siper ederek . " Şimdi ayağa kalkmadan, başını kaldırmadan hola doğru koşacağız."

 

Aden tamam dercesine başını salladı.

" Şimdi ." Dediğinde genç kadının boştaki eli ile beline destek veriyor diğer yandan silahını ateşli yordu. Tam hole girmek üzereyken acı dolu bi inilti koptu. Kan damlacıkları zemin ile buluştu.

 

Bölüm sonu...



Loading...
0%