@fatma_uygun
|
Öncelikle bilimler geç geldiği için kusuruma bakmayın . Elimden geldiğince hızlı atmaya çalışıyorum bölümleri ama yinede gecikiyor farkındayım. İki çocuğum var ve biri okula gidiyor çocuklar ile ilgilenmekten pek bölüm yazma fırsatı bulamıyorum. Genelde bölümleri gece yazıyorum bu sebepten dolayı. Beni anlayış ile karşılayacağınız dan eminim
Beğeni atıp satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen. Hâlâ hesabımı takibe almayanlar alırsa sevinirim . Lütfen hayalet okuyucu gibi olmayın emek var .
Uyarı! Bu bölüm küfür ve şiddet içiriklidir İyi okumalar canlarım 🥰
Bölüm şarkısı : Ahmet Kaya penceresiz kaldım anne.
Her aydınlığın bir karanlığı vardı . Tıpkı Aden ve Barlas gibi. Onlar siyah ve beyaz gibiydiler . Aden beyazın en temiz hali iken Barlas siyahın ışık görmemiş karanlığın kör kuyusuydu. Barlas attığı her adımda karanlığı ve ölümü çağrıştırırken Aden ilk bahar gibiydi naifti sert geçen kıştan sonra çiçek açan kiraz ağacı gibiydi görsel bir şölen büyüleyici kokusu ile insanın içini ferahlatan kiraz çiçeğiy di . Bir kuşun özgürlüğe uçarken huzur veren sessiydi . Ölü toprağın tekrar dirilişiydi .Aden baharda toprağa düşen cemreydi.Barlas ile çok farklıydılar.
Aden ilk bahar gibi ölü toprağın dirilişine şahitlik ederken Barlas zemheri geçen kış gibi sert ve soğuktu . Toprağın üstündeki küçük tohum tanesinin filizini bile yok edip toprağın yedikat dibine gömerdi.
Bu hikayede ya Aden, Barlas'ı aydınlığına çekip karanlığından kurtaracak yada Barlas , Aden'i karanlığına çekip ışığını söndürüp karanlığa mahkum edecekti. Aden'in , Barlas'ın karanlığını yok etmeye gücü yetermi bilinmez ama Barlas Aden'i karanlığına mahkum etmesi zor değil di. Bu çetin geçen savaşta hangisi galip gelecekti bunu zaman gösterecekti.
Genç adamın söylediği sözler Aden'in kulağında uğultuya dönüşürken bir yandanda Deva'nın saatler önce Barlas ile ilgili sözler dönüp duruyordu. Aden'in yine çaresizliği baş göstermiş gözlerinden yaş olarak damla damla akıyordu çaresizliği. Sahi çaresizlik neydi? Güçlünün ,güçsüzün üzerinde hüküm sürmesi miydi? Yoksa elinden birşey gelmeyip boşu boşuna çaba sarf etmek miydi?
Yüzme bilmeyip koca bir okyanusta boğulacağını bildiğin halde atlamak mıydı ? Yada çaresizliğini kabullenip hiç bir şekilde çaba sarfetmeden kabullenmek miydi? Neydi çaresizlik kendini denizin hırçın dalgalarına teslim etmek miydi yada fırtınaya mecburiyetten bizi sağa sola sertçe savurup ordan oraya sürükleyeceğini bildiğimiz halde kendi ayakları ile gitmek miydi? Sevdiklerimiz için kendimizden vaz geçmek miydi? Aden için çaresizlik kokusuna hasret bırakıldığı annesiydi , babalık etmiş Ferman dı, hem arkadaş hem abi olan Aras tı . Kardeş bildiği kuzenleriydi.
Barlas, Aden'in zaafına oynuyordu onu param parça etmeyi göze alarak . Ailesine ne kadar bağlı olduğunu ,onlara birşey olmasın dan deli gibi korktuğunu bildiği halde ailesini öne sürüyor genç kızı bir uçurumun kenarından kendini atmasını istiyordu zaafını kullanarak . Barlas'ta biliyordu başka türlü Aden'e boyun eğdiremyeceğini . Aden bu zamana kadar sadece amcasının zulmüne boyun eğmiş kadındı sırf dört yıl boyunca kokusuna hasret kaldığı annesi zarar görmesindiye.
Barlas genç kadının korku ve öfke ile harmanlanmış gözlerinden inci tanesi gibi tek tek dökülen göz yaşlarını takip etti bakışlarıyla. Genç adam sertçe yutkundu . Aden'i ağlarken gördüğünde akıtma inci tanelerini diyerek silip akıttığı tek damla göz yaşına kıyamayan adam sevdiği kadını koruya bilmek için gözünden akan her damlaya sebep oluyordu. Bakmaya kıyamadığı kadına kendi elleri ile cehennemin kapısını aralayarak istemeye istemeye kıyıyordu. Oysa Aden'i kurak toparaklardan farkı olmayan gönlüme baharda düşen cemre diye adlandırıyordu genç adam. Aden'i her düşündükçe sen benim kurak topraklardan farkı olmayan gönlüme düşen cemresin ,sen benim gönlüme bahar getiren tek kadınsın adın gibi bana cennetin bahcesini bahşeden kadın diye seven adam şimdi o baharı kışa çeviriyordu.
Aden'in gözünden akan her damla yaş Barlas'ın içinde yanan ateşi harlıyor kalbini param parça ediyordu . İçinde sevdiği kadının hayatını mahvedeceğini bildiği için kor ateş yanarken bakışları ve duruşu buzdan farkı yoktu. Duygularını okadar iyi kamufle ediyorduki içinde yanan ateşi Aden göremiyordu .
Aden'in tepki göstereceğini bildiği halde elini kaldırıp yanağındaki göz yaşlarını silmek için elini kadının yanağına doğru uzattı. Aden ,Barlas'ın yanağına doğru uzanan elini elinin tersi ile sert bir şekilde itip . " Dokunma bana ! " Diye bağırdı. Hem yaralayıp hemde ilaç olmaya çalışmasına anlam veremiyordu. Barlas'ın dengesiz hareketleri içten içe korkutuyordu genç kadını.
Barlas genç kadının sertçe ittiği elini geri çekerek . " Tamam dokunmuyorum . " Diyerek kararlı bakışlarını genç kadının çaresizce bakan gözlerine sabitledi. "Yapma böyle Aden boşuna çırpınıyor sun . Sen böyle yaptıkça kendine zarar veriyorsun ve ben senin zarar görmeni istemiyorum." Aden'e bana boyun eğ diyordu açık açık.
Aden'in bu defa kimseye boyun eğmeye niyeti yoktu gücü tükenene kadar, çıkmaza girene kadar hayatı için çaba sarf edecekti.
Genç kadın sertçe göz yaşlarını silip çattığı kaşları ile nefret dolu bakışlarını Barlas'ın yüzünde gezdirdi . " Zarar görmemi istemiyorsun öylemi?" Dedi ağır ağır başını sallayarak . " Şuanda sen bana zarar vermiyor musun ha ? " Bir saniye bile gözlerini Barlas'ın gözlerinden ayırmadı . Genç adamın sert ve kararlı bakan gözlerinde birşey aradı. Bu kötülüğü kendisine neden yaptığı için tek bir neden aradı. Bakışlarında bir öfke bir nefret aradı ama tek birşey göremedi . Barlas duygularını,bu evliliği neden istediğini şüphe duyulacak tek bir şeyi bile öyle gizliyorduki düz bakışlarından kimse şüphe duyacak birşey bulamayacak gibiydi tıpkı Aden gibi . Bakışları ile herşeyi örtbas ediyordu.
Aden'in kafasında ise tek bir soru vardı. 'Bu kötülüğü neden bana yapıyor? .' Düşüncesinde de haksız değil di. Bir insan neden başkasının adına evlilik kararı verip hayatını mahvetmek isterdiki . İntikam için isterdi . Aden bu yüzden Barlas'ın kararlı ve düz bakışlarında bir öfke bir nefret aradı ama hiç birşey bulamadı.
Barlas ile arasındaki mesafeyi katledip dibine kadar girdi. " Yalan olan sevdanı bahane edip." İşaret parmağını sertçe Barlas'ın sol göğsüne vurdu iki defa üst üste . " Beni ailem ile tehdit edince bana zarar vermiş olmuyormu sun ?" Akmak isteyen göz yaşları akmasın diye dişlerini kırlırcasına sıkıyordu. Daha fazla Barlas'a çaresizliğini göstermek istemiyordu . Tekrar elini kaldırıp her kelimede Barlas'ın sol göğsüne sertçe işaret parmağı ile vurdu anla beni dercesine."Bana şuanda en büyük zararı sen veriyorsun Allah'ın belası. Bana hayatından vaz geç diyecek kadar bencilsin."
Barlas her kelimede sol göğsüne işaret parmağı ile sertçe vuran kadının aniden bileğini kavrayıp kendine doğru çekip aralarında milim farkı bile koymadan bedenine yapıştırdı. Az önce Aden'in bakıpta göremediği öfke şimdi kendini gösteriyordu. "Her lafına eyvallah derim ama benim sana olan sevdama yalan deme ne eyvallah'ım olmaz ! " Aylardır içinde ilmek ilmek işleyen dakikasını saniyelerine karıştıran herkesi yok sayıp yakacak kadar gözünü döndüren sevdasına Aden dahi hiç kimse yalan diyemezdi. Hele birde sevdiği kadını koruya bilmek için kıyıp , sevdiği kadının gözünde kötü olmayı bile göze almışken aylardır nefesini kesen karşılık bulamadığı sevdasının kendisini günden güne kıymık parçası gibi kalbine batarken kimse yalan diyemezdi. Avuçları arasındaki Aden'in bileğini acıtmamak için dişlerini kırılırcasına sıkarak öfkesini konturol altında tutmaya çabalıyordu genç adam.
" Aylardır içimde ne yaşadığımı bilmiyorsun sen ? " Duygularına inanmayan kadına aylardır içinde tek başına ne yaşadığını dile getirmekten çekinmediği gibide öfkesini göstermektende geri durmadı. " Ulan gecem gündüzüme karıştı. Seni ilk gördüğüm günden beri düşünmeden geçirdiğim bir saniyem olmadı . Beni sevmediğini bildiğim halde seni sevmekten vazgeçmedim lan ben . Sen benim taştan ördüğüm tüm duvarlarımı yıktın . Ben seni her gördüğümde yüzünü aklıma kazıyorum lan sen yanımda yokken yüzünün her zerresine duyduğum özlemi dindire bilmek için. Sen benim kurak topraklardan farkı olmayan gönlüme düşen cemresin ,sen benim gönlüme bahar getiren tek kadınsın Aden . Bu duyguyu bana çok yabancı ve ben bu duyguyu ilk defa seninle yaşıyorum.Sakın birdaha sana olan duygularıma yalan deme . " Aden'in duygularına yalan demesi Barlas yüreğindeki sevdasına hakaret saydı. Genç kadının söylediği sevdan yalan demesi bakışlarındaki karanlığın gün yüzüne çıkmasına sebep oluyordu
Aden , Barlas'ın kararan bakışlarından korkuyordu ve elinin bileğini mengene gibi saran genç adamdan kurtarmak için çırpınıyor du. "Bırak kolumu " ama Barlas tam tersini yapıyor genç kadının kolunu daha sıkı kavradı canını acıtmamaya özen göstererek Aden'in bedenini kendine daha çok yaslayıp hareket kabiliyetini azalttı. Aden , Barlas'ın yaralı olduğunun bilİncindeydi ve bu halde bile zarar görmesini istemediği için çırpınmayı bıraktı. Genç adamın sertçe alıp verdiği soluk genç kadının yüzünü yalayıp geçiyordu çok yakınlar dı ve bu Aden'in şuanda umrunda bile değildi. Tek istediği şuanda Barlas'ı evlilik kararından geri döndürmekti.
" Ben aptal bir kadın değilim senin bana olan yaklaşımını görüyorum Barlas . " Barlas'ın kendine olan duygularını az çok göre biliyordu ama bu evlilik kararını aldığı için o duyguların yalan ola bilme ihtimalini de düşünmeden edemiyordu genç kadın.Ağlamamak için diretiyordu ama kendini durdura bilmek adına verdiği çaba çenesinin titremesinden belliydi. " Senin başka bir derdin var . Abim ile yumruk yumruğa kavga ediyorsunuz ikinizede sorun ne diye sorduğumda tek kelime etmiyorsunuz . Abim ile aranızdaki sorun ne bilmiyorum ama yumruk yumruğa kavga edecek kadar küçük bir sorun değilde mi ? Sen Ferma'nın canını yakmak için mi benim ile evlenmek istiyorsun? " Aklına başka bir şey gelmiyordu genç kadının. Son zamanlarda Barlas ile ferma'nın arası çok kötüydü . İkiside çakmak çakılsa patlayacak gibiydiler ateş püskürecek yer geziyordu ve Aden ikilinin arasındaki sorunun kendisi olduğunu bilmiyordu.
Barlas'ın öfke ile yüzü gerildi. Aden intikam için kendisi ile evlenmek istediğini düşünüyordu böyle birşeyi nasıl düşüne bilirdi . Düşmanlığın bile bir şerefi vardı ve Barlas'a göre intikam için bir kadını kullanmak şerefsizlik ti. " Ulan sen beni hiçmi tanımadın ben intikam için bir kadını harcayacakkadar şerefsiz bir adam mıyım? " Nefesini nefesinde hissettiği kadın Barlas'ın sınırlarını zorluyordu söylediği sözler ile ve Barlas öfkesini konturol altında tutmakta zorlanıyordu. Aden'in kendisi için bulunduğu itham Barlas Karahan gibi bir adama ağırdı.
" Tanıyamamışım seni hemde hiç tanıyamamışım." Daha fazla dayanamadı tutmaya çalıştığı göz yaşlarını serbest bıraktı tekrar genç kadın . " Abim ile bir derdin yoksa intikam için istemiyorsan bu evliliği neden istiyorsun Barlas ." Bedeni artık gücünü kaybediyordu . Kafasında dönüp duran neden sorusuna mantıklı bir cevap alamaması ve hayatının elinden yavaş yavaş kayıp gitmesi daha çok tüketiyordu Aden'i.
Barlas yavaşça yaralı olan elini kaldırıp genç kadının yüzüne doğru götürdü canının acısını umursamadan. Az önce Aden'in silmeye izin vermediği göz yaşlarını boşta kalan elinin baş parmağı ile genç kadının yanağını okşarcasına sildi . Aden'in çırpınıp karşı gelmeye gücü kalmamıştı. Bugün okadar çok şey yaşamıştı ki kendini tükenmiş hissediyordu. Şuan yapa bildiği tek şey yüzüne temas eden elle gözlerini sımsıkı yumup hayatını mahvetmek isteyen adamın biran önce yanağında gezinen elini çekmesini bekledi.
" Seviyorum seni Aden hemde hiç kimseyi sevmediğim kadar seviyorum." Acı çekercesine gözlerini kapatmış kadının yanağından akan yaşları silmeye devam etti yüzünü okşarcasına. Gerçeği söylemek istiyordu amcan , Savaş ile pazarlığa oturdu seni ve aileni Savaştan korumak için mecbur kaldım demek istiyordu ama Aden'in kaldıranayacağını bildiği için susmak zorundaydı. Kim kaldıra bilirdiki öz amcasının kendisi için iğirenç bir pazarlığa oturmasını üstelik pazarlığa oturduğu kişi bir uyuşturucu baronuydu ve uyuşturucu bağımlısı bir adamdı Savaş. Aden öğrenirse eğer Savaş gibi bir adam ile evlenmemek için bile canına kıyardı.
Aden'in acı ile gözünden akan herdamla yaş Barlas'ın içini parçalıyordu. Genç adamın hayal ettiği bu değildi sevdiği kadına acı çektirmek nefretini kazanmak değildi ama mecburdu. Aden'in kendisine gelmesini bekleyecekti , kendisini sevmesi için sabredecekti. Dillere destan düğün yapacaktı sevdiği kadın kendisine geldiğinde. Tüm düğün hazırlıklarını Aden'in istediği gibi yapacaktı. Kendisi için giydiği gelinliğin içinde aşk ile bakacaktı sevdiği kadın tıpkı kendisi gibi.
Ama Savaş ve Beharam bey yüzünden Barlas'ın ve Aden'in tüm hayalleri yıkıldı. Aden'in kendi hayatı için kurduğu Barlas'ın,Aden ile olan hayalleri yıkıldı.Bu evlilik olmaz ise Behram bey, Aden'i , Savaş ile evlendirip yurt dışına gönderecek ve izini kaybettirtecekti. Olanları Ferman duyduğunda Savaş ile baş edemeyecekti . Ferman küçümsenecek bir adam değildi güçlüydü savaşırdı ama Savaş uyuşturucu bağımlısı ve uyuşturucu ticareti yapan bir adamdı her köşe başında zehirlediği çakalları vardı ve bu yüzden en az sattığı madde kadar tehlikeliydi .Savaş ,Aden için gemileri yakmış gözünü kararmıştı. Şuanda sessizliğini koruyordu Savaş ama Aden'in,Barlas ile evleneceğini duyduğunda içinde uyuyan şeytan uyanacak ve azap vakti gelecekti . O gün geldiğinde Barlas engel olmazsa büyük bir savaş başlayacak kan dökülecekti .Aden'i ala bilmek için kim var kim yoksa gözünü kırpmadan öldürürdü . Barlas bunu çok iyi biliyordu ve Aden'i koruya bilecek tek kişi Barlastı. Savaş'ın ,baş edemeyeceği tek adam yeraltına liderlik eden Barlas Karahan dı.
Aden'in ailesi konusunda hassas olduğunu biliyordu bu yüzden ailesi ile tehdit etmişti ama onların kılına bile zarar vermezdi Barlas . Sevdiği kadının ailesine nasıl zarar vere bilirdiki sadece Aden'in bu evliliği kabul edip kimseye tek kelime etmemesi için blöf yapmıştı.
Aden gözlerini açıp kırgınlık dolu bakışlarını yüzünün her zerreside dolaşan bakışlara sabitledi. " Sevgi bu değil Barlas." Sesinden acı çektiği okadar anlaşılıyordu ki Barlas sevdiği kadına ne denli acı çektirdiğini göre biliyordu."Eğer sevseydin benim sana gelmemi beklerdin. Gelirmiydim sana hiç bilmiyorum ama seven insan sevgisine karşılık bulmak için çaba sarfeder ve bekler . Gerçekten seven insan sevdiğini zorraki bir evliliğe sürükleyip hayatını mahvetmez . Seninki sevgi değil Barlas bencillik ." Aden'in bakışları pişmanlık ve kırgınlık doluydu. Barlas'ın hayatına dahil olmasına müsade ettiği için ona güvendiği için aralarına mesafe koymadığı için çok pişmandı.
Barlas, sevdiği kadının gözlerinde o pişmanlığı ve kırgınlığı iliklerine kadar hissetti. Aden'i bu konuşmalardan sonra kendinden uzaklaştığını ve dahada uzaklaşıp aralarına taştan duvar öreceğini biliyordu. Daha fazla genç kadının kırgınlık dolu bakışlarına dayanamayıp avucunun arasında tuttuğu kolunu serbest bırakarak kadına istediği özgürlüğü verdi şimdilik . Aden , genç adamın kolunu bırakması ile aralarındaki mesafeyi açıtı.
Aden şimdiden aralarındaki mesafeye mesafe katmaya başlamıştı ya bugünden sonra nasıl olacaktı sevdiği kadın bir nefes kadar yakınken aralarına setten duvarlar ördüğü zaman Barlas nasıl uzak duracaktı?
" Ferman , İstanbul'a geldikten sonra çok değiştin Aden . " Dedi Barlas kendinden bir kaç adım uzaklaşan kadına. "Aramızda birşey yoktu eyvallah ama beni tanımaya başladıktan sonra eskisi gibi mesafeli durmuyordun bana karşı." Bu bir gerçekti Ferman İstanbul'a gelmeden önce Aden eskisi gibi mesafeli değildi çok yakında değildi . Ferman geldikten bir süre sonra Aden aralarına tekrar mesafe koymuştu Ferma'nın isteği üzerine. Barlas ile arasına mesafe koymasaydı eğer ne Ferman sakin dururdu nede Barlas, Aden den uzak dururdu ortalık karışır büyük olayların meydana gelmesine neden olurdu. "Soruyorsun ya bir anda bana sormadan nasıl tek başına benim adıma evlilik kararı verdin diye . Ben sevdiğim kadından uzak kalmak istemiyorum Aden . Her an yanımda ol istiyorum nereye baksam seni görmek istiyorum . Gardropumdaki kıyafetlerimin yanında senin kıyafetlerini görmek istiyorum. Evimin , odamın her köşesinde sana ait birşey olsun istiyorum. Seninle aynı yastığı paylaşmak istiyorum. Ulan hergün göre bilmek için can attığım güzel yüzünü kurban olduğum gözlerini her sabah uyandığımda görmek istiyorum. Adımın yanında senin adın geçsin istiyorum .Nefesin ile soluklanmak istiyorum kadın. " Genç adamın sesindeki keder kendini belli ediyordu.Evet bunların hepsini Aden ile yaşamak istiyordu ama bu şekilde değil .
O nasıl Aden'in sevda rüzgarına kapılmışsa Aden de kendisinin rüzgarına kapılsın istiyordu Barlas ağa . Gözü sevdiği kadından başka kimseyi nasıl görmüyorsa sevdiği kadının da gözü kendisinden başka kimseyi görmesin istiyordu . Her an yamacında olsun nefesi ile soluklanmak istiyordu . "Ferman geldikten sonra benden uzaklaşmaya başladın dün sabah ne demiştin bana . Ferman Fransa'ya gideceği gün sana aldığım gül için Ferman ile tartıştığını söyledin . Abimle senin yüzünden aram açılsın istemiyorum bunca yıl ayrı kalmışken senin yüzünden huzursuluk çıksın istemiyorum dedin hatırlıyorsun demi. Ferman senin bana tek bir adım atmana izin vermeyecek bunu ikimizde biliyoruz . Sürekli aramıza set örecek ve sen bana bir adım atmak istesende abin için gelmeyeceksin bunu bildiğim için bu yüzden aldım evlilik kararını. " Bir yandan söyledikleri doğruydu ama Aden'e gerçekleri söyleyemediği için bunu bir bahane olarak kullanıyordu.
Aden , Barlas'a bir adım atmak istese Ferman izin verir miydi ? Vermezdi. Barlas'ın umrunda olurmuydu bu peki ? Kesinlikle olmazdı Aden ona umut verseydi gözü Ferman'ı dahi görmezdi yeterki Aden den bir karşılık bulabilseydi. Şimdi yine değişen birşey yoktu yine Ferma'nın yapacakları umrunda olmayacaktı ama tek fark Barlas'ın kalbini sızlatan Aden'i zorraki bir evliliğe sürüklemekti şuanda.
Sevdiği kadının acı çeke. gözlerine öyle bir bakıyordu ki kendiside onun ile birlikte acı çekiyordu. "Az önce bencilsin dedin ya evet ben kendi içimde sana karşı büyüttüğüm tek taraflı sevdam için senin ile biran önce evlenmek istiyorum. Çünkü Ferman Türkiye'ye döndüğünde beni senden uzak tutmak için herşeyi yapacak ve benim sabrım yok buna. Ben sensiz bir dakika bile geçirmek istemiyorum bana karşı hiç birşey hissetmediğini bilmeme rağmen . Ve ben sabırsız bir adamım Aden bana gelmen için yeterince sabrettim . Her an yanımda olamamana artık sabrım kalmadı. " Oysa hiç kimseye göstermediği sabrı Aden'e göstermişti göstermeyede devam ediyordu Bahram bey ve Savaş o masaya sevdiği kadın için oturana kadar.
"Seni düşünmekten kafayı yiyeceğim . Bu söylediklerim sana saçma geliyor farkındayım. İlk başlarda banada saçma geliyordu altı aydır tanıdığım bir kadına kendimi bukadar çabuk kaptıramam bu kadar kısa zamanda diye . Ama düşündüğüm gibi olmuyormuş gönül işi ben bunu anladım bir insan bir aydada sevdaya düşermiş bir asır sonrada . Ben kalbim ve aklım arasında çok kaldım Aden. Şuanda Fermanla aramız ne kadar kötü olsada sana aşık olana kadar iyi dosttuk biz. Olmaz dedim Ferman sana güveniyor Barlas dedim ama gönlüme düşen sen galip geldin ." Sevdiği kadın ile bu halde olmaları içinde bir volkan patlaması etkisi bırakıyordu Barlas'ın. Her dakika daha çok param parça olduklarına şahitlik ediyordu.
" Gönlümdeki yanan ateşi söndürmem gerek ve sen olmadan o ateş hiç bir zaman sönmeyecek Aden. Bunun için senin düşünceni sormaya gerek duymayacak kadar bencil bir adamım içimdeki tarifi olmayan sızı dan kurtulmam için sadece kendimi düşünecek kadar bencil oldum ." Dili bu sözleri söylüyordu ama içinde sevdiği kadının hayatını mahvettiği için sessizce kopan tufan vardı.
Aden'in dudaklarında müstehzi bir gülümseme belirdi . " Şimdi sen istiyorsun diye Ferman hiç bir sorun çıkarmadan beni sana vereceğini mi düşünüyorsun gerçekten ? " Az önce ağlayan kadın şimdi müstehzi bir gülümseme vardı yüzünde . Deli deseler yeriydi bugün delirmesine ramak kalmıştı.
Barlas duruşunu dikleştirip kararlı bakışlarını genç kadından bir saniye ayırmadan aralarındaki bir kaç adımlık mesafeyi kapatıp tam karşısında durdu . Gür kirpiklerinin altından hafif başını dikleştirip kızarmış gözler ile kendisine bakan kadının yüzüne doğru eğildi. " İşte burda devreye sen gireceksin güzelim . Beni sevdiğini bu evliliği istediğini söyleyeceksin abine ondan sonrası bende." Aden istediğini söyler ise Ferman ve diğerleri ile baş etmesi daha kolay olurdu.
Aden'in çattığı kaşları ile başını biraz daha dikleştirdi . " Asla abime seni sevdiğimi ve evlenmek istediğimi söylemeyeceğim çünkü seninle evlenmeyeceğim ! " Kırılırcasına bir birine kenerlediği dişlerinin arasından genç adamın yüzüne doğru tısladı.Öfkeyle harmanlanmış bakışları genç adamın yüzünü talan ediyordu .
Genç kadının öfke ile alıp verdiği soluk Barlas'ın yüzünü yalayıp geçiyordu . Genç kadına kıyamıyordu hele birde bukadar yakınken ama mecburdu son kozunu oynamaya başladı başka türlü Aden'e bu evliliği kabullen diremeyecekti ve bunun bilincindey di."Tamam sen bilirsin Ferma'nın zarar görmesini istiyorsan söyleme . " Dedi kolundaki saate bakarak . Saat sabaha karşı dördü gösteriyordu . "Abin Türkiye'ye dönüş yapacağı için okadar çok çalışıyorki şirkette sabahlıyor eve yeni gidiyor." Diyerek genç kadının gözlerinin en derinine baktı. Aden ile konuşmaya başlamadan önce telefonuna Ferman ile ilgili bilgiler gelmiti. Ferman ile ilgili söyledikleri doğruydu . Aden'in direneceğini bildiği için elinin kolunun uzanamaycağı yerin olmadığını daha fazla ileriye gide bileceğini görsün istiyordu .
Söylediği sözden sonra Aden'in affallamış bakışlarını görünce . "Nerden biliyorsun diye o güzel ağzını hiç yorma güzelim . Elimin kolumun nerelere kadar uzana bileceğini umarım anlamışsındır. Abinin hayatı bir telefona bakar ." Aden'in korkusuna bir korku daha ekledi. Bakışları ve duruşu o kadar acımasızdı ki Barlas'ın genç kadından aylardır gizlediği kötü yanını istemesede ortaya koymuştu. Genç kadının, Barlas'ın bu hâlinden korkmaması mümkün değildi.
Aden duyduğu söz ile affalladı bir anda Ferman için içine bir korku yayıldı. Kısa bir süre sonra korkusunu belli etmemek adına kendini toparladı ne kadar toparlaya bilirse . Titreyen göz bebekleri korktuğunu beyanen belli ediyordu. Korku ve öfke bedenini ele geçirmişti adeta .Öfke ile işaret parmağını kaldırıp Barlas'a doğru sallayarak . " Sen beni ailem ile tehdit ediyorsun ya seni tanıdığım ,bana yaklaşmana izin verdiğim her gün için lanet ediyorsam şimdi .Olurda bu evlilik gerçekleşir ise sende benim ile evlendiğin hergüne lanet edeceksin . Sen benim hayatımı mahvetmeye and içip günahıma girdin ya ahdım olsun sana Barlas Karahan!" Diyerek Barlas'a doğru adımlayıp tam karşısında durarak Barlas'ın yüzüne doğru salladığı parmağını sol göğsüne indirip sertçe bastırdı."Her gününü sana zehir edip bu kalbini cayır cayır yakmazsam her saniyeni burnundan fitil fitil getirmezsem , banada Aden Eroğlu demesinler . " Her kelimesinde sol göğsüne daha çok bastırıyordu . Elinin altındaki kalbi kendimi sana haram kılıp bu kalbi cayır cayır yakacağım diyordu .
Barlas önce kalbinin üzerine sertçe bastıran narin ele baktı. Daha sonra bakışlarını Aden'in öfke ile harmanlanmış bakışlarına çıkardı. Genç kadının yüzüne biraz daha eğilerek sol göğsünün üzerendeki narin elin üzerine elini koyup daha çok bastırdı. " Kalbimi cayır cayır yakmanada razıyım sen yeterki benim ol Eroğlu kızı . " Aden den gelecek her şeye razıydı . Eroğlu kızının kendisini yakacağından hiç şüphesi yoktu genç adamın . Şuanda bile cayır cayır yakmıyormuydu zaten Barlas'ın kalbini ? Sevdiği kadından gelecek herşey başım ile gözüm üstüne diyecek kadar çok seviyordu bu küçük kadını.
Aden bir hışım ile genç adamın elinin altındaki elini çekip arkasını dönerek kapıya doğru ilerledi. Bir dakika bile bu evde durmak istemiyordu.
" Nereye ? " Bir anda arkasını dönüp giden kadının arkasından çattığı kaşları ile katı bir sestonu ile seslendi Barlas.
Aden genç adamın sesini duyunca attığı adımlarını durdurdu sertçe verdiği nefes ile öfkeli bir şekilde genç adama döndü. "Cehenneme gelecek misin ? " Dedi karşısında kaşlarını çatmış kendisine ters bakışlar atan genç adama.
" Nereye dedim Aden!" Diye tekrar aynı soruyu sordu katı sestonu ile Barlas.
" Evime . Burda senin ile bir saniye bile durmak istemiyorum. Oldumu Barlas bey öğrenip rahatladın mı nereye gittiğimi? "
" Cihangir bıraksın . " Aden'in gitmesini istemiyordu ama gitmek istemesinede engel olmadı olmayacaktıda genç kadını bugün yeterince yıpratmıştı daha fazla yıpranmasını istemedi .
" İstemez kendim giderim ." Diyerek tam arkasını dönüp gidecekken Barlas bir kere daha hayal kırıklığına uğrattı genç kadını.
"Bu saatte tek başına gitmene izin vereceğimi mi düşünüyorsun ?" Dedi hâlâ çatık olan kaşlarını dahada çatarak.
" Senden izin isteyen mi var ? Sen kimsinki senden izin alacağım ? " Diye Barlas'ın öfkesini harlayacak sözü dile getirmekten çekinmedi.
Barlas , Aden'in söylediği sözlerle kırmızı görmüş boğa gibi burnundan solumaya başladı. Bu küçük kadın Barlas ağayı delirtmeyi iyi başarıyordu. Barlas'ın tek korkusu bu sivri dilli küçük kadın birgün kendisini yine delirtmeyi başardığında gazabı ile yakmaktan korkuyordu. Nihayetinde Aden , Barlas'ın bam teline nasıl dokunacağını çok iyi biliyordu. Barlas öfkesini konturol altına almaya çalışıyor du. Boynunu sola doğru yatırıp kütürdetti genç kadının sivri dilini koparmamak adına.
Barlas ağır adımlar ile genç kadının yanına yürüyüp tam karşısında durdu. Yüzünde beliren sinsi gülümseme ile genç kadının yüzüne doğru eğilip Aden'in kulağına doğru yaklaştı . " Evlendiğimiz gece odamızda kim olduğumu en ince ayrıntısına kadar öğreteceğim sana hemde hiç bir ayrıntıyı atlamadan ." Diyerek kulağına fısıldadı. Başını genç kadının kulağına yaklaştırdığı yüzünden çekip affallayan kadının yüz ifadesine baktı büyük bir zevkle . Aden onun nasıl damarına basıp delirtiyor ise Barlas ta, Aden'i delirtmekten geri durmayacaktı. Genç kadının affallamış halini umursamadan konuşmaya devam etti. " Ben istemediğim sürece o kapıdan dışarıya burnunu dahil çıkaramazsın . Ya Cihangir bırakacak seni evine yada hiç bir yere gidemezsin . " Barlas gibi bir adam sabaha karşı sevdiği kadının taksi ile evine dönmesine müsade etmezdi hele ki düşmanı çokken asla müsade etmezdi .Behram beyede hiç güveni yoktu orasıda ayrı bir konuydu.
Afallamış bakışlarından kurtulup duyduğu sözle bakışları tekrar Barlas'ı buldu genç kadının . Bakışlarında saf bir öfke vardı genç adama karşı. Ve Barlas bugünden sonra sevdiği kadının aşkla bakmasını istediği gözlerinde her baktığında kendine karşı iki şey görecekti öfke ve nefret ...
Genç kadın Barlas'ın söyledi ilk cümleyi esgeçti . Ne diye bilirdiki bu arsız adama karşılık verdiği anda o arsız dili dahada edepsiz olacaktı. Aden İşaret parmağı ile kapıyı işaret edip. " Şimdi ben bu kapıdan nasıl çıkıyorum iyi izle ." Diyerek hışım ile genç adam arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi. Ama bilmediği birşey vardı ve saniyeler sonra öğrenecekti.
Kapının önüne geldiğinde sabırsızca kapıyı açtı ve açar açmaz kapının önünde ızbandut gibi iri yarı iki adam ile göz göze gelmesi bir oldu. Arkasından gelen Barlas'a ait olduğunu bildiği ayak sesini duyunca duruşunu dikleştirip iri yarı iki adamı umursamadan açık olan kapıdan çıkmak için adım atması ile iki adam yolunu kapatıp çıkmasına engel oldu . Barlas, Aden den böyle birşey beklediği için eve girmeden önce iki adamını kapının önünde beklemelerini kendi onayı olmadan kesinlikle Aden'in bu kapının eşiğinden dışaraya adım atmayacağını belirtmişti. Biliyordu Aden ile konuştuktan sonra bir dakika kalmak istemeyeceğini. Gecenin bir vakti gitmek isteyeceğini ve buna asla razı gelmezdi genç adam. Nitekin gecenin bir yarısı değil de sabaha karşı gitmek istiyordu Aden . Barlas ağa sevdiği kadının inadını bildiği için kapıya iki adam yerleştirmekte buldu çareyi.
" Çekilin önümden ." Diyerek iki adamın yüzüne baktı. Kendisi iki adamın yüzüne bakarken onların gözü arkasında duran Barlas ta olduğunu görünce öfkesi ikiye katlandı. Yolunu kapatan iki genç adamı ittirerek ." Size çekilin önümden dedim. " Dedi sesini yükselterek.
Aden'in ettiği temas ile iki genç adam ellerini arkaya bağlayarak duruşlarını dikleştirdi genç kadının ittirmesine karşılık temasta bulunmamak adına . Refleks olarak bile Aden'e elleri değerse eğer Barlas'ın o elleri kıracağını biliyorlardı.
Aden söylenerek bir süre iki adamın yolundan çekilmesi için uğraşıp durdu . Adamlardan biri Aden'in evden çıkmak için dakikalardır verdiği çabaya daha fazla sessiz kalmadı.
" Boşuna çırpınıp ne kendini yor nede bizi . Ağam izin vermediği sürece önünden çekilemeyiz yenge daha fazla zorlama bizi ." Dedi .
Aden duyduğu sözler ile bir anda parladı. "Ağanız batsın. " Diyerek sinirli bir şekilde arkasında duran Barlas'a döndü hışımla. Gördüğü görüntü dahada sinirlenmesine sebep oldu . Barlas iki elini pantolonun cebine koymuş sarsılmaz duruşu ile dediğim dedik havası ile oldukça rahat tavırlar sergiliyordu ve bu rahatlığı Aden'i deli ediyordu. " Söyle adamlarına önümden çekilsinler . " Dedi öfke dolu sestonu ile .
Barlas ellerini pantolonunun cebinden çıkarıp ağır adımlar ile oldukça rahat olduğunu belli eden hareketleri ile ağır ağır genç kadının yanına doğru adımladı. Aden üzerine doğru gelen rahat tavrından ödün vermeyen adamı pür dikkat izledi . Barlas kapının eşiğinde duran pür dikkat kendini izleyen genç kadının yanına geldiğinde kolundan tutup hafifçe kenara doğru çekip kapıyı kapattı.
"Aden güzelim inatlaşma benimle ." Dedi genç kadının inatçı hali hoşuna gitse de sabrını zorluyordu . "Farkında mısın? Bilmiyorum ama ne zaman benimle inatlaşsan benim dediğim oluyor ." Diyerek daha önce genç kadının kendisi ile inatlaştıktan sonra neler olduğunu dile getirmekten geri durmadı." Sen kimsinki bana karışıyorsun dedin ? Sana kim olduğumu gösterceğim ve sen kendi ayakların ile geleceksin bana dedim ." Diyerek iki elini yana doğru açtı. " Bak kendi ayakların ile geldin bana üstelik kocan olacağımı öğrendin. Evlenmem diyorsun ikimizde biliyoruz bu evlilik olacak . " Diyerek genç kadın ile arasındaki mesafeyi kapattı. Gür kirpiklerinin altından titreyen göz bebekleri ile kendine bakan kadının yüzüne doğru eğdi başını hafifçe aralarındaki boy farkından dolayı.
"Az önce ben istemediğim sürece o kapıdan dışarıya burnunu çıkaramazsın dedim . Sen ne dedin peki inatçı keçi? " Diyerek göz kırpıp genç kadının yüzüne doğru biraz daha eğildi . " Şimdi ben bu kapıdan nasıl çıkıyorum iyi izle dedin . Peki sonuç ne oldu ." Diyerek bakışları ile ateş saçan kadından bir saniye gözlerini ayırmadan konuşmaya devam etti." Yine benim istediğim oldu . Bence artık benimle inatlaşmaman gerektiğini öğrenmiş olman gerek yoksa sen zararlı çıkacaksın ." Bakışlarını genç kadının gözlerinden ayırıp yüzüne oldukça yakışan küçük burnuna indirip sağ elinin işaret parmağı ile genç kadının burnuna dokunarak . "O küçük burnunun dikine gitmeye devam edersen ." Bakışlarını tekrar sevdiği kahveler ile birleştirdi.
" Görmek istemediğin bir Barlas ile karşı karşıya gelirsin haberin olsun .Şimdi geç içeriye uslu uslu Cihangir'in gelmesini bekle . " Diyerek bir anda kararan bakışları ile Aden'in salona geçmesi için kenara çekildi kafası ile içeriyi işaret ederek.
Aden adeta burnundan soluyordu Barlas'ın kendine emir vermesi ile alıp verdiği sert soluktan dolayı göğsü sert bir şekilde inip kalkıyordu. Bu defa önünden çekilen Barlas'a kendisi yaklaşıp dikleştirdiği başı ile Barlas'ın göğsünün tam ortasına sağ işaret parmağı ile bastırarak. " Sen bana emir veremezsin ! " Dedi kendinden emin duruşundan ödün vermeden. Barlas'ın göğsündeki elini çekip kapıyı işaret etti. "Ben o kapıdaki emir kullarından değilim !" Üzerinde hiç bir hakka sahip olmayan adamın emir vermesi sinirini bozuyordu . Gerçi üzerinde bir hakkı dahi olsa birilerinin kibirli bir şekilde emirler yağdırması hiç hoş değildi genç kadın için.
Aden'in hareketi ile Barlas'ın dudağının kenarı varla yok arası kıvrıldı. Aden'in kendini ezdirmemek için verdiği çaba hoşuna gitti. Birkez daha Aden'in kendisi için doğru bir karar olduğunu anladı. Barlas Karahan'ın karısı en az kendisi gibi inatçı ve sarsılmaz bir duruşu olmalıydı . Barlas'ın heybetli ve sarsılmaz duruşu düşmanlarının kolay ulaşamayacağı biri haline getiriyordu ve onun kadını da ulaşılması zor biri olmalıydı tıpkı Aden gibi. Aden şimdilik bunun farkında değildi Barlas ile geçirdiği hergün kendinde yeni şeyler keşfedecek ti. Kimseden korkmaması gerektiğini kimsenin kendine kolay ulaşamayacağını ve ne kadar güçlü bir kadın olduğunu sözünün hüküm sayıldığını tek bir sözü ile cehennemi cennette, cenneti cehenneme çevire bileceğini her geçen gün Barlas yavaş yavaş öğretecekti. "Evet kapımdaki emir kullarımdan değilsin . " Dedi sinir bozucu bir gülümseme ile " O kapımdaki kullara emir verecek olan hanım ağasın . " Biraz daha genç kadının yüzüne doğru eğildi . Adeta nefesini nefesinde hissedecek kadar yüzünü genç kadının yüzüne yaklaştırdı. "Nede olsa çok yakında karım olacaksın ve şimdiden benim olman için oldukça sabırsızlanıyorum. " Diyerek genç kadının öfkesine öfke kattı.
Aden duyduğu son cümle ile kaşlarını daha ne kadar çata bildiyse çattı. Barlas'ın bu hallerine daha fazla sabrı yoktu ve biran önce gitmek istiyordu .Genç adamın sözlerini aldırış etmek istemedi daha fazla çatışmak istemiyordu . Heleki duyduğu son cümle kafasında bin bir senaryo kurmasına sebep oluyordu . Bu evlilik gerçekleşir ise eğer ilk gece o odada yaşanacakları düşünmek bile korkunçtu Aden için. Bir kaç adım geriye doğru adımlayıp Barlastan uzaklaştı. Kaçırdığı gözleri ile . " Cihangir nerde ise beni evime bıraksın. Daha fazla senin saçmalıklarını dinlenmek istemiyorum."Diyerek gardını indirdi daha fazla gücü kalmamıştı Barlas ile baş etmeye. Şimdiden bu kadar tükenmiş iken Antep'e gittiğinde başına gelecekler ile nasıl başa çıkacaktı.
Barlas , genç kadının son sözlerinden sonra birşey söylemedi . Kabullenecekti Aden bu evliliği bu yüzden daha fazla üstüne gitmek istemediği için cebindeki telefonu çıkarıp cihagiri aradı. Cihangir telefonun ikinci çalışında açtı.
" Buyur abi ."
" Nerdesin Cihangir."
" Eve gelmek üzereyim abi bir ,iki dakikaya evde olurum istediğin şeyi halletmek için çıkmıştım. " Dedi Cihangir ,Barlas'ın isteği üzerine Asaf Çetiner'in korkak gibi saklandığı yeri bulmak için çıkmıştı evden .
" Tamam koçum geldiğinde yengeni evine bırak." Dedi yüzüne bakmayan kadından gözlerini ayırmadan.
" Tamam abi . " Diyerek telefonu kapattı Cihangir.
Barlas kendisinden bir kaç adım ileride duran Aden'in yanına ilerledi tam karşısında durdu. Birkaç saniye yüzüne bakmayan kadının aşık olduğu güzel yüzüne baktı sessizce.
"Aden ." Dedi Barlas genç kadın yüzüne bakması için ama Aden hâlâ dibine kadar giren genç adamın yüzüne bakmamakta ısrarcıydı . " Bu evlilik olcak bunu kabullen . Kabullen ki bilmediğin tarafımla denk düşme canın yanar."
Aden sessizce ağlayarak yere eğdiği başını kaldırıp kızarmış gözleriyle Barlas'a baktı dolu dolu gözlerle. Ama söylediği söze tek kelime edemedi gücü tükenmişti ve Barlas'a ne söylerse söylesin vaz geçmeyeceğini gördü. Barlastan yana umudu tükenmişti . Her hayır demesinde işin ucunu ailesine dayatıyordu Barlas ve Aden kendisi yüzünden ailesinin zarar görmesini istemiyordu. Tek umudu amcası kalmıştı ondanda pek umutlu değildi ama başka çaresi yoktu.
Barlas sessizce inci tanesi gibi göz yaşını akıtan kadının bu haline daha fazla dayanamıyordu. Kendi ömründen alıp sevdiği kadının ömrüne koyacak kadar çok severken en çok üzen kendisi olması Barlas için zordu . Çünkü daha önce böyle bir sevdayla yanıp kavrulmamıştı Yüreği. İlk defa böyle bir sevda ile terbiye ediliyordu. Sevda ağırdı her yürek kaldıramazdı . Barlas gibi bir adama bile sevda ağır gelmişti hele birde tek taraflı olunca yüreği sevdasının altında ezildiği yetmezmiş gibi sevdiği kadını korumak için istemediği bir hayata sürüklüyordu.
Aden tek kelime etmeden inci tanelerini döktü Barlas ise inci tanelerini akıtan kadından bir saniye gözünü ayırmadı. Karşımızdakinin canı yanarken insanın canı yanar mıydı? Evet yanardı hemde en az karşımızdaki kadar heleki o kişi yüreğimize ev sahipliği ediyorsa insanın canı cayır cayır yanardı. Barlas'ın da canı yanıyordu. Kalbine ev sahipliği eden kadını az az tüketmeye başladığı için en az Aden kadar canı yanıyordu. Sevdiği kadının gözünden akan her damla içindeki ateşi harlıyor Aden ile bu hale gelmesine sebep olan Behram bey ve Savaş için intikam yeminleri ediyordu içten içe.
Barlas, Aden'i sevmeye kıyamazken istemediği bir evliliğe sürükleyerek diri diri toprağa gömüyordu . Keşke evlendikleri zaman tüm sorunlardan kurtulabilselerdi ama asıl cehennemi evlendikten sonra yaşayacaklardı. Hergün biraz biraz bir birlerini tüketecek derin yaralar açacaklardı.Barlas ve Aden'in sessiz bakışlarını kesen kapının çalması oldu . Barlas ağa çalan kapı ile istemeye istemeye sevdiği kadından bakışlarını ayırıp yanı başında olan kapıyı açtı. Açılan kapı ile Cihangir kapı ağzında bekleyen Barlas ve ağlamaktan gözleri kızaran Aden'in üzerinde gezindirdi bakışlarını. Anlamıştı Aden ve Barlas'ın yüzleşmelerinin sert geçtiğini.
Aden ve kendisinin üzerinde göz gezdiren Cihangir için sessizliğini bozdu Barlas.
" Yengeni eve bırak ." Dedi Barlas düz bir ses tonu ile .
" Tamam abi ." Diyerek bakışlarını Aden'e çevirdi Cihangir. " Buyur gidelim yenge. " Dedi ağlamaktan bir günde çökmüş olan kadına.
Aden tek kelime etmeden açık olan kapıdan arkasına bakmadan bahçeye çıktı. Aldığı temiz hava ciğerlerini yakıyordu adeta . Aylardır ceza evindeymişte aylar sonra özgürlüğüne kavuşmuş gibi hissetti genç kadın ama bu özgürlük fazla uzun sürmeyecekti.
Arkasından gelen Cihangir ile birlikte arabaya binip bahçe kapısından ana caddeye çıktılar . Arkalarında pişmanlık dolu sözler fısıldayan Barlas'ı bırakarak
" Özür dilerim kurban olduğum gözünden akan her damla yaşa sebep olduğum için özür dilerim. Seni amcan olacak piç ten başka türlü koruma ma zaman yok . Yüreğimdeki seni ezip geçeceğimi bilsemde seni korumaktan vaz geçmem .Ama sana sözüm olsun akıttığın her bir damla yaşın acısını misli misli ödeteceğim o itlere ." Barlas her geçen gün Behram beye daha çok kin güdmeye başladı. Barlas ,Aden'e olan sevdasını kurban ediyordu sırf onu koruya bilmek adına. Belki başka yolu vardı ama zaman yoktu zaman oldukça kısıtlıydı. Ve sevdiği kadını bile bile ölüme gitmesine müsade edemezdi genç adam . Önlerinde uzun ve engebeli bir yol vardı. Belki düşe kalka yürüyeceklerdi belkide bir birlernin ayağını kaydıracakları bir yol . Belkide iki genci bir birlerine bağlayacak bir yoldu . O yolu beraber yürümeden ne olacağını bilmiyorlardı bilinen tek şey Barlas'ın ne olursa olsun Aden'i sevmekten bir an yorulmayacağı sevmekten vaz geçmeyeceğiydi. Belki gönlü çok yara alacaktı sevdiği kadından ama onu sevmekten bir an olsun vaz geçmeyecekti.
Sevda dile kolaydı yüreğe ağır. Yaşayan ağırlığın altında ezilirken sevdayı tatmayana uzaktan izlemek güzel gelirmiş. Lakin sevdasını doya doya yaşayana güzeldi sevmek uzaktan sevene ,sevipte karşılık bulamayana değil. Aşk bazen okadar güzel iken bir o kadar da acı verici olur...
Aden başını cama doğru çevirmiş bugün bitmek bilmeyen göz yaşlarını akıtıyordu. Bir bilinmezliğin içinde kayboluyordu adeta . Düşünmekten aklını yitirmeye ramak kalmıştı . Yarın Antep'e gittiğinde neyle karşılacaktı? Bu işin içinden nasıl çıkacaktı? Fırtınanın ortasına doğru sürüklendiğini hissediyordu yarın Antep'e gittiğinde olacakların korkusu şimdiden bedenini esir almıştı. Aden saç diplerinde hala dün amcasının saçlarını eline dolamasının acısını hissederken yarın daha beterini yaşayacağını biliyordu.
Cihangir başını cama çevirmiş sessiz sessiz göz yaşı döken kadına çevirdi yoldaki bakışlarını bir kaç saniyeliğine.
" Yenge ." Dedi Aden'in kendisine bakmasını sağlamak için. Genç kadının bakışları kendine dönünce konuşmaya devam etti. "Yeter artık ağlama kendini harap ettin bugün ağlamaktan ." Dedi Aden'in bu hâli içini acıtmıştı. Bir kız kardeşi yoktu ama Deva ile birlikte büyüdüğü için onu kardeşi olarak görmüştü. Deva'nın parmağına iğne batsa içi sızladı Cihangir'in . Onun hiç kardeşi olmamıştı . Cihangir abi olarak Barlas'ı bilmiş kardeşleri olarak Deva ,Miraç ve Mirza'yı bilmişti gözlerini onlar ile açmıştı. Soy adı ne kadar Karahan olmasada o Karahan ailesinin bir ferdi olarak büyütülmüştü.
Aden kızarmış gözler ile kendisine ağlama diyen adama baktı ciddi misin dercesine . Şuanda ağlama demesi o kadar saçmaydı ki Aden'e göre." Ağlamayayım öylemi ? " Diyerek bakışları yol ve kendisi arasında gidip gelen Cihangir deydi. "Abin olacak adam ve amcam birlik olup hayatımı mahvediyorlar ve ben ağlamayayım öylemi ? " Diyerek Cihangir'e sert bir tonda çıkıştı. Bir çıkmazdaydı canı acıyordu ve bir çaresizlik ele geçirmişti bedenini .
" Haklısın keşke bu şekilde olmasaydı ama abim böyle olsun istiyorsa vardır bir sebebi." Ne diye bilirdiki başka duyduklarını bildiklerini genç kadına söyleyemezdi .
" Evet varmış bir sebebi. " Dedi alayvari bir sestonunda. " Bencilce kendi içinde büyüttüğü duygunun acısını dindirmek için Ferman'ı bahane edip benim hayatımı mahvetmek istiyor . " Dedi genç kadın Barlas'ın sebep olarak Ferman'ı sunması çok saçma geliyordu genç kadına .
"Biz Barlas ile beraber büyüdük ve ben Barlas'ı ilk defa böyle görüyorum Aden . Kimseye göstermediği sabrı sana gösteriyor. Söz konusu sen olunca hiç bir sınırı yok gözü birşey görmüyor. Senin bencilce içinde büyüttüğü dediğin duyguyu Barlas ilk defa tadıyor.Sen Barlas için özel bir kadınsın." Bu evliliğin bu şekilde olması yanlıştı Cihangir bunun bilincindeydi ama bir yandanda gerçekler vardı Aden'in bilmemesi gereken gerçekler . Bu yüzden Barlas'ın ne hissettiğini dile getirmekten kaçınmadı ki Aden'in kafasında başka bir düşünce yer edinmesin diye .
" Cihangir ben kör değilim . Barlas'ın bana olan duygularını biliyorum ve bu yüzden aramıza mesafe koydum . Ben Barlas'a karşı hiç birşey hissetmiyorum. Hiç birşey hissetmesiğim adam için abilerimi karşıma alıp aramı açmamak adına mesafe koydum . Ne o benden yana umutlanıp canı yansın nede ben abilerim ile aram açılsın istemedim . " Dedi sitem dolu sözleri ile . "Ben ikimizin de canı yanmasın diye uğraşırken Barlas benim hayatımı mahvedip canımı yakmaktan geri durmuyor . Ben Barlas için özel bir kadın olmak istemiyorum. Sadece kendi hayatımı kendi isteklerim ile ilerletmek istiyorum onun karısı olmak istemiyorum." İstemeye istemeye Barlas'ın karısı olma düşüncesi bile genç kadının canını yakıyordu . İstemediği bir adam ile istemediği bir hayatı yaşamak istemiyordu Aden.
" Barlas Abim seni gerçekten çok seviyor Aden . Ne yapıyorsa sevdasından yapıyor ."
" Barlas'ın sevda anlayışı bu mu? Buysa eğer senin abinin sevmekten anladığı severek öldürüyor Cihangir." Yine gözleri dolmaya başlamıştı. Bugün birilerine bu evlilik kararının yanlış olduğunu anlatmaktan yorulmuştu. Sevdanın adını böyle zorbalıkla ,tehditle birşeylere zorlanması olmadığını göstermektende yorulmuştu. Bu tehdit ve zorbalık gerçek sevdaya hakaretti genç kadın için. Sevda böyle birşey değildi . Sevda iki insan bir birini sevince güzeldi . Tehdit ile zorla sevda olmazdı.İnsan sevdiğine kıyamazdı . Gerçekten seven bir insan sevdiğinin canı yandığında en az onun kadar yanardı.
" Aden abim kötü biri değil hele sevdiklerine karşı hiç değil. Sana kıyamıyor be kızım . Ben bugün abimin gözünde birkez daha seni ne kadar sevdiğini gördüm. Sen şuanda haklı olarak sinirlisin ama senin akıttığın her damla göz yaşı abimin içini yakıyor. Ve ben eminim ki abim bunun acısını kendinden çıkarıyordur." Gördüğü ve bildiği gerçekleri savunmaktan geri durmadı Cihangir. Biliyordu Barlas zorda kalmasa sevdiği kadına bu kötülüğü yapmayacağını.
Aden aylardır huzur içindeydi ve aylardır gözünden akmayan yaşları bugün bir anda bozulan huzuru misli ile akıtmıştı. " Barlas özünde iyi biri olabilir . Ama beni ailem ile tehdit edip bu evliliğe mecbur etmek istemesi benim gözümde kötününde kötüsü yapar onu. Hani diyorsun ya abim sana kıyamıyor diye bu kıyamadığı haliyse bana kıysa neler yapar desene." Diyerek eli ile durmak bilmeyen göz yaşlarını sildi . Şimdiden bu kadar yorulmuşken evlilik gerçekleştiğinde nasıl güçlü duracaktı. Aden derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti . " Aşkı boynuma urgun olup beni boğuyor bu evliliğe beni mecbur ederek lakin ne Barlas nede kimse bunu görmüyor." Dedi bugünden sonra Barlas'ın aşkı Aden'in boynuna takılmış bir urgundan başka birşey değildi.
Sevda bir kuş kadar naif ve kırılgandı. Çok sıkarsan ölür iyi tutamaz san uçup giderdi. Herşeyin bir ölçüsü olduğu gibi sevdanın da bir ölçüsü vardı. Ama Barlas bu ölçünün dışına çıkmıştı istemeyerek Aden'i fazla sıkıp öldürüyordu.
Cihangir genç kadının son sözlerine haklı oluşundan tek kelime etmedi. Fırtına öncesi sessizliğin bitmesine az kaldığını gördü. Barlas ve Aden şimdiden böyleyseler evlendiklerinde bir birbirlerinin hayatını nasıl cehenneme çevire ceklerini düşünmek bile istemedi Cihangir .
Aden'in son sözlerinden sonra arabanın içinde bir sessizlik oldu. Cihangir'in telefonun çalması ile kısa bir bakış atıp arayana bakarak telefonu açtı telefon araca bağlı olduğu için ses arabanın içinde duyuldu. Arabanın içindeki sessizliği bozan Barlas'ın sesi oldu.
" Ne yaptın Cihangir? Yengeni eve bıraktın mı?" Diye sordu Aden'in o çaresiz hali ne gözünün önünden gidiyordu nede aklından çıkıyordu. Bu gece Barlas Karahan'a haramdı sevdiği kadının nefretini kazanmıştı.
Aden , Barlas'ın sesini duyunca gerilmişti. Cihangir gerilen genç kadına kısa bir bakış atıp Barlas'ın sorusunu yanıtladı.
" Bir iki dakikalık yolumuz kaldı. Yengeyi bıraktıktan sonra havaalanına geçeceğim Yavuz ağayı alacağım abi." Yavuz Miroğlu dostunun vurulduğunu duyarduymaz Antep'ten kalkan ilk uçağa binmiş geliyordu. Barlas'ı böyle bir zamanda yanlız bırakmak istemedi hele birde Aden ile evlilik meselesini duyunca dostunun yanında olmak istedi . Yavuz ağada çekmişti sevdadan . Sevdayı çeken anlardı sevdalının hâlinden Yavuz ağada yanmıştı bir çift kehribar gözlü kadına .
" Tamam . "Diyerek içini yiyip bitiren soruyu sormadan kapatmak istemedi Barlas . "Aden nasıl? " Diye sordu sıkıntılı bir nefes verdi gürültülü bir şekilde. Sevmeye kıyamadığı kadına bugün istemeyerekte olsa kıymıştı ve bunun ağırlığını yaşıyordu yüreğinde . Şuanda tek istediği sevdiği kadına nasıl kıymış ise kolları arasına alıp saçının her teline buseler kondurup özür dilemek ti . Ama olmayacak birşey istiyordu Barlas ağa . Aden aralarına bir defa mesafe koymuştu ve bu mesafe artık kapanmak yerine daha çok açılacaktı.
Cihangir yan tarafında çaresizliğe bürünen kadına kısa bir bakış atıp Barlas'a gerçeği söylemekten geri durmadı. Barlas'ın neden böyle birşey yaptığını bilmesine rağmen Aden'in canını nasıl yaktığını bilsin istedi. "İyi değil ." Dedi Barlas'ın kendi kendine sessizce savurduğu küfürü duyunca verecek bir cevabı olmadığını bildiği için zordurumda bırakmak istemedi. " Abi yengenin evine geldik Yavuz ağayı havaalanından aldıktan sonra seni ararım ." Diye tefonu kapatıp Aden'in evinin sokağtina girip evin önüne geldiğinde arabayı kenara çekip durdu. Duran araba ile ne Cihangir'in tek kelime etmesine müsade etti ne kendisi tek kelime etmeden arabadan inip hızlı bir şekilde kapalı olan bahçenin kapısını açıp içeri girdi Aden . Hızla arşınladığı bahçeden geçip evin kapısının önüne gelmişti ki bir anda kapı açılınca Aden korktu ile yerinden sıçradı.
Kapıyı açanın Dila olduğunu görünce rahat bir nefes aldı. Bir an kapıyı açanın amcası olduğunu sanmıştı korkması bu yüzdendi.
" Ödümü kopardın Dila amcam sandım seni . Hem sen niye bu saatte ayaktasın niye uyumadın ?"
" Seni merak ettim uyku tutmadı hem ne bu halin savaştan çıkmış gibisin . Hadi geç içeriye de konuşalım ." Diyerek Aden'i içeriye alıp kapıyı kapattı. Salona giden kuzenin arkasından yürüdü Dila. Salona girdiğinde bir çocuk gibi çaresizce boynunu bükmüş göz yaşının biri akmadan diğeri yerini dolduran Aden'in bu halini görünce Dila'nın içi parçalandı. Hızlı adımlar ile Aden'e ilerleyip kolları arasına alarak sımsıkı sardı. Aden sanki bunu bekliyormuş gibi bugün sessizce akıttığı göz yaşlarını sessizliğini bozup hıçkıra hıçkıra ağlayarak dizlerinin üzerine çöktü. Dila bir anda kendini yere bırakan Aden'i kaldırmaya gücü yetmediği için aynı şekilde yanına oturup bir ablanın küçük kardeşini göğsüne yatırıp sarmaladığı gibi sarıldı Aden'e. Dakikalarca Aden ağladı Dila ise kardeş yarısına ağladı. Aden olan biteni anlatırken hıçkırıklara boğuldu Dila ise babasının verdiği kararın utancına boğularak göz yaşı döktü.
Utanç duygusu ne güzel birşeydi Dila babasının yerine Aden den utanmıştı ama Behram bey abisinin emanetine yaptığından gram utanmamıştı. Bugün bir genç kızın hayatını karartmak için and içilmiş gibiydi . Bugün Aden'in Dila'nın kolalarında bağırarak ağlayıp isyan etmesini kimse ne görmüş ne duymuştu. Gerçi sessizce attığı çığlıkları da olmuştu bugün Barlas'ın gözlerine bakarak ama Barlas'ta hem kör hem sağır olmuştu feryatlarına . Bugün bir çiçek dalından koparılıp bir köşeye konmuştu solması umursanmadan.
Aden için kıyametten farkı olmayan hayat başlamıştı bugünden sonra ...
~~~~~~~~~~
Cihangir, Aden'in eve girdiğini gördükten sonra evin önünden ayrılmış havaalanına doğru yola koyulmuştu Yavuz Miroğlu nu karşılamak için. Bugün Barlas kadar Cihangir içinde oldukça zor bir gün olmuştu. Herşey üst üste gelmişti. Barlas ve Aden'in bu olanları hiç bir şekilde haketmediğini abi bildiği adamın ilk defa sevdaya düşüpte bu şekilde yanmasına üzüldü. Barlas , Cihangir'in her zor gününde yanında olmuştu ve Cihangir de abi bildiği adamın yanında olmayı boynunun borcu olarak bildi . Ne zaman zora düşse Barlas'ın yanında olacaktı. Herkesten çok Barlas'ın hayatında bilgi sahibiydi ve Aden olan sevdasına şahitlik edip Barlas'ın içinde yaşadığı ağırlığı çok iyi biliyordu.
Kafasında geçen düşünceler ile boğuşarak uzun yolu bitirmiş havaalanına gelmişti. Parkettiği arabasından inip bekleme salonuna geçip Yavuz Ağa'nın gelmesini bekledi. Kolundaki saate baktığında uçağın iniş saatine dakikalar kaldığını gördü.
Aradan geçen dakikalar sonra Yavuz Ağa'nın bindiği uçak iniş yapmış Yavuz ise bir buçuk saatin ardından uçak'dan inmişti. Şimdi Cihangir'i bulmalı dostuna kurşun sıkan ları cayır cayır yakma zamanıydı.
Uçaktan indikten sonraki hızlı bir şekilde işlemleri halledip bekleme salonuna doğru ilerledi Yavuz ağa. Bekleme salonuna girdiğinde etrafı tarafı bakışları ile Cihangir'i göre bilmek için.
Cihangir bekleme salonuna gire Yavuz'u farketti. Karşıdan heybeti ve ciddi duruşu ile gelen Yavuz Miroğlu'nu görünce "Senin Allah'ı a kurban Miroğlu " dedi kendi kendine. Barlas kadar Yavuz'un duruşuna ve adam lığına hayran dı.
Yavuz'un görüş açısına Cihangir girince hafif dudakları kıvrıldı. Adam tebessüm etmemek için yemin etmiş gibiydi.
" Hoşgeldin ağam " diyerek elini uzattı Cihangir.
Yavuz kendisine uzatılan ele bakıp karşısındaki adamı şaşırtarak elini es geçip sarıldı.
" Hoş bulmadım Cihangir'im kardeşime sıkanları gömmeden bana hiç birşey hoş değil " dedi. Barlas'a düşkünlüğü yıllara dayanıyordu. Onlar hem çocukluk arkadaşı, hem silah arkadaşı, hem en iyi dost, hemde kardeşler di. Cihangir ile kucaklaşdıktan sonra arabaya doğru yürümeye başladılar.
" Merak etme abi yerlerini buldum seni eve bırakayım icap larına bakacağım " diyen Cihangir'e Yavuz ters ters baktı. Ne demek onu eve bırakmak tı o buraya evde oturmak için gelmemişti ki.
" Ne evi Cihangir önce o it soylarının hakkından gelelim sonrasını konuşuruz. Ben ev oturmasına gelmedim" diyerek Cihangir ile gideceğini belirtmiş oldu.
Beraber arabaya binip gidecekleri yere doğru yol aldılar. Cihangir tespit ettiği mekanın yakınına yerleştirdiği adamını arayıp bilgileri tekrar teyit ettikten sonra diğer adamlara da konum atıp kendisi beklemelerini emretti . Barlas'tan sonra emir komutası cihangir deydi .Uzun ,zorlu ve oldukça tehlikeli saatler onları bekliyordu.
Saatler süren yol bitmiş nihayet Asaf Çetiner'in saklandığı inine gelmişlerdi . Şehrin dışında etrafında ev olmayan dağ evi gibi ıssız bir yerdi . Arka tarafı ormanlık ön tarafında az ilerisinde kayalıklar ile olan bir uçurum vardı evin ön tarafında. Eve yakın olmayan diğer adamlarının da park ettiği dört aracın yanına arabayı park edip indiler Yavuz ve Cihangir.
Cihangir belindeki silahı çıkarıp emniyetini açtı arabadan inmeden yanına aldığı yedek silah ve jarjörleri konturol ettikten sonra silahın birini Yavuz'a uzattı. Uçak ile geldiği için silahını yanında getirememişti Yavuz ağa . Cihangir'in uzattığı silah ve yedek jarjörleri aldıktan sonra oda aynı şekilde silahının emniyetini açtı.
" Piçin saklandığı delik burası." Diyerek Yavuz'a kısa bir bakış attı. Adamlardan birinin verdiği iki kulaklıktan birini Yavuz'a uzattıp kendi kulaklığını taktı. Diğer adamlara göz gezdirdiğinde hepsinin kulağında kulaklık ellerinde silahları ile hazır olduklarından emin oldu.
Yavuz az ileride duran tek katlı ıssız bir yere konumlandırılmış arkata rafı orman ön tarafının az ilerisinde kayalıklar ile uçurum olan eve baktı öfke dolu gözle. En az Cihangir kadar Yavuz'un da aklında Asaf Çetinere yapacakları dönüp duruyordu. Evdeki olan bakışını Cihangir'e çevirip . "Ne duruyoruz kardeşime kurşun sıkanın eceli geldi daha fazla bekletmeyelim ." Diyerek Cihangir ve diğer adamlar ile harekete geçtiler . Bir yandan ses çıkarmadan ilerlerken bir yandanda planı özet geçtiler diğer adamlara. Evin arka tarfından ilerlediler ormanlık olan alandan sessizce eve doğru süzüldüler adeta bir yılan gibi sessiz ve oldukça hızlı hareket ediyorlardı.
Eve yaklaştıklarında Cihangir eli ile komut vererek adamları evin etrafına dağıttı . Asaf Çetiner'i ellerinden kaçırmamak için gerek duyulmadığı sürece silah kullanmayacaklardı . Adamlar yavaş yavaş evin etrafını sararaken Yavuz eli ile sen ön taraftan ilerle ben arka taraftan sızacağım anlamında komut verdi .
Cihangir sessiz adımlar ile evin ön kapısına doğru ilerledi . Ön tarafa geçmeden önce başını hafifçe evin duvarından ön tarafı görecek şekilde uzattı. Arkası dönük ilk kurbanını görünce duvarın arkasından çıkıp sessizce yılan gibi süzüldü. Hâlâ arkası dönük olan adamın arkasından yaklaşıp seri bir şekilde bir eli ile ağzını kapatıp diğer elini boynuna dolayarak duvar dibine çekti . Elinin altında çırpınan adamın bacağının arkasına sert bir tekme atarak dizinin üzerine düşmesini sağladı . Adamın yüzü görüş açısına girince dün Barlasa saldıranların arasından biri olduğunu hatırladı.
" Lan dün beni farkedip ateş eden piç sen değil miy din ? " Diye sessizce fısıldadı adamın kulağına doğru. Mantık dışı bir soru sordu adam Cihangir'i farkedip ateş eden adamdı ama adam bunu heleki bu haldeyken benim dermiydi hiç . Adam korku ve can havli ile hayır dercesine kaşını hayır dercesine kaşlarını kaldırıp indirip . " Hiç kaş göz yapma sendin o piç . Şimdi siktim seni . " Diyerek adama acımadan seri katil edası ile boynunu kırıp adamı öldürdü. Etrafını kolaçan ederek sessiz ve hızlı bir şekilde adamı duvar dibine iyice çekip çöp atar gibi iteledi. Evin diğer tarafına doğru iler iken kulağindaki kulaklıktan Yavuz'un sesi doldu kulağına. " Cihangir enerjini bu pezevenkler için fazla harcama asıl orusbu çocuğu içeride ." Dedi
" Merak etme Yavuz abi enerjimi harcamıyorum bu sadece ısınma turu asıl maç içerideki piç ile olacak " dedi Cihangir
Cihangir gelmeden önce evin yakınına yerleştirdiği adamdan kalabalık olmadıklarını öğrenmişti. Bu yüzden Cihangir oldukça rahat hareket ediyordu.
Bu sırada Yavuz ise arka tarafa doğru yanındaki beş adam ile ilerliyordu iki kişinin leşini yere sermişti bile oldukça prafasyonel bir şekilde . "Attığınız adımdan aldığınız nefese kadar dikkat edin . " Diyerek duvarın dibine doğru iyice gizlenip yan taraftan kendilerine doğru gelen adam yaklaştığı gibi yakasından tutup kendine doğru çekmesi ile kafasını adamın yüzüne geçirmesi bir oldu . Yere yığılan adamın yüzüne doğru eğilip "Selamın aleyküm eceliniz geldi . Gittiğin yerde seni çok güzel şeyler bekliyor merak etme biraz sonra sahibinide yanına göndereceğim." diyerek adamın boynunu kırdı.
Sessiz ve seri bir şekilde yavuz Miroğlu ve Cihangir diğer adamlar ile birlikte evin etrafını temizleyip eve girmeye hazırlanıyorladı ki evin içinden Asaf Çetiner'in sesi duyuldu." Cihagir boşuna uğraşma siz değil ağa babanız da gelse beni bu evden almaya gücünüz yetmez . Senin ağan eksik etek peşinde koşmaktan bani almaya gücü yetmez " . Asaf Çetiner sözünü biktirmesi ile bir anda ormanlık alan dan gelen silah sesi ile pusuya düştüklerini anladılar . Cihangir ve yavuz aynı anda .
" Ha siktir ."
"Ha siktir." Dediler .
İkili hemen silahlarına davranıp diğer adamlar ile birlikte ateş etmeye başladılar.
Yavuz öfke ile " Cihangir'i bilmem ama Yavuz Miroğlu senin gibi kalleşi Barlas Karahan'ın önüne atmak için geldi . Erkek olsan arkadan vurmazdın orusbu gibi kıvırmazdın. " Diyerek
Yavuz Ağa'nın kurşunu hiç sek miyor attığını direk indiriyordu . Elini kulağındaki kulaklığa dokundurarak .
" " Lan Cihangir sakın vurulayım deme içerideki şerefsize rezil edip Barlas'ın diline düşürme beni." " Diyerek iki kişiyi indirdi attığı kurşunla.
Cihangir, Yavuz'un söylediği ile sesli bir şekilde güldü. Yavuz'un ,Barlas'ın diline düşmemek için ettiği söze .
" Sen varken benim vurulmam imkansız Miroğlu . Allah'ına kurban senin attığını indiriyorsun . " Dedi Yavuz'un çatışma esnasında Barlas'a ne kadar benzediğini farkederek . " Barlas abim ile aynı kaptan yemek yediğin nasıl da belli ıskalamak size yasak gibi attığınızı vuruyorsunuzda . Böylede hiç tadı olmuyor birazda bana bırak ağam ." Diyerek gözünün gördüğüne mermi yağdırıyordu .
İkili sanki çatışmanın ortasında değelmiş gibi oldukça rahatlardı hem adamları indiriyor hemde konuşuyorlardı.
" Merak etme sana yetecek kadar adam var it sürüsü gibi ormandan çıkıyorlar ." Diye Cihangir'i cevapladı .
Cihangir bu defa diğer adamlara itafen konuştu. " Vurulan olursa acımam bir kurşunda ben sıkarım haberiniz olsun beyler. Heleki evin etrafında sekiz adamdan başka adam olmadığını söyleye gerizekalı her kim ise o sakın vurulmasın onun ile özenle ilgileneceğim . " Diyerek karşısına çıkan iki adamı vurdu.
Adamlara ateş ederkende söylenmeyi unutmadı. " Ulan piç herifler ben tekim siz çift erkekliğe sığıyormu bu . Domuz sürüsü gibi akın akın geliyorlar amına koyduğumun evlatları. "
Cihangir bir yandan ateş ediyor bir yandanda vurduğu her adama küfürler sıralıyordu . Yavuz , Cihangir'in saydırdığı küfürleri duydukça niye etrafımda normal tek bir adam yok diye düşünmeden edemedi.
Adamlardan birisi kulaklık aracı ile . "Cihangir abi . " Dedi
" Söyle "
" Abi sana evin etrafında sekiz adam olduğunu söyleyen Kemal di bizim bir suçumuz yok abi yaşamayı seviyoruz bil istedik "dedi Cihangir'in gazabından kurtulmak için.
Cihangir sinirlenerek " Kemal senin kör gözünü sikeyim ben ." Diye bağırdı . "Lan piç senin yüzünden pusuya düştük ."
"Abi yeminle saydım sekiz kişiydiler. Hem ormanıda kolaçan ettim kimse yoktu ." Diyerek kendini savundu Kemal
" Senin Matematik öğretmenini sikeyim Kamal .Lan senin matematik öğretmenin kimdi? "Diye sordu Kemal de Mardinliydi .
" Rahmetli Akif hocay dı Allah rahmet eylesin . Ölünün ardından da küfür ediyorsun ya abi yuh sana ."
" Ulan piç! Akif hoca benimde matematik öğretmenim di çokta severdim . Senin yüzünden adama küfür ettim ." Diyerek homurdanarak karşı tarafa ateş etmeye devam etti.
"Nerden bileyim ben abi "
" Sus Kemal sus . Burdan bir çıkalım seni sike sike çoğaltacağım Kemal ." Diye bağırdı .
Kulaklıktan kulaklarına dolan adamlarından birinin söylediği tüm planın değişmesine sebep oldu " Abi Asaf Çetiner arka kapıdan kaçıyor . "
Yuvuz ve Cihangir, Asaf itinin kaçtığını duyunca az önceki sakin ve rahat hallerinden çıktılar .
Yavuz ne yapacağını çok iyi biliyordu. "Cihangir burası sende ben giderim o piçin peşinden ." Diyerek adamlardan kendini korumasını isteyerek güvenli bir şekilde ormanlık alana girdi .
" Abi iti yakalayınca çok hırpalama banada kalsın hırpalama payı." Diyerek diğer adamları yönlendirerek operasyonu yöneletmeye devam etti.
Yavuz koşarak girdiği ormada hem hızlı ilerliyordu hemde etrafı tarıyordu gözleri ile . Etrafı taraması fazla uzun sürmedi Asaf çetiner radarına yakalandı Yavuz'un.
Asafın peşine düşerek bir kovalamaca başladı. " Asaf Çetiner " diye bağırdı. Yavuz Miroğlu'nun sesi ile orman inledi adeta .
"Barlas Karahan'ın selamını getirdim . Seni bekliyor kemiğin bitmiş sana kemik verecekmiş." Diye koşarak yaklaştığı adamın bacağına bir el ateş etti. Acı ile inleyerek yere düşen Asaf'ın yanına yaklaşıp diz çöküp. " Sen kimsin lan benim kardeşime kurşun sıkarsın ." Diyerek yumruğunu yüzüne geçirdi. " Sen kimsin lan " öyle bir bağırıyorduki yumruklarını arka arkaya indirirken boğazı yırtılırcasına.
Asaf Çetiner yüzüne ard arda inen yumrukları umursamadan. " Asıl sen kimsin . Barlas korkup seni mi yolladı. Yada o bağ evindeki hatunun koynunda mı çıkamadı." Dedi piskopat gibi gülmeye başlayarak. Bir yandan acı çekiyor bir yandanda piskopat gibi gülmeye devam ederek ." Ama Barlas'ta ağzının tadını biliyormuş ben olsam bende çıkmam o hatunun koynundan." Eceline hızlı koşuyordu Asaf bunun farkında değildi. Barlas bu sözleri duysa o dilini kızgın şiş ile dağlardı.
Asaf' ın , Aden ile ilgili söylediği sözü duyunca Yavuz'un beynine kan sıçramış gibi delirdi adeta . Barlas onun dostuydu ve dostunun namusu bildiği kadına kimse dil uzatamazdı. Barlas olsa onunda beynine kan sıçrardı dostunun namus bildiği kadının namusuna dil uzatılması ile . Yavuz gözü dönmüş gibi elinin altında itgibi yatan adamın üzerine eğilip pes peşe yüzüne yumruk attı tüm öfkesini çıkarmak için.
" Ben senin canını burda alırdım da sen dua et Barlas alacak senin canını " Asaf'ın deli gibi yumrullarının altında gülmesi Yavuz Miroğlu'nun öfkesine öfke kattı. Öfkeli bir şekilde defalarca tekrar tekrar yumruğunu Asaf'ın yüzüne indirdi taki bayılacak mış gibi olana kadar. Yavuz , Asaf'ın yanından öfke ile ayağa kalktı her ihtimale karşı dikkatli olması gerektiğinin bilincindeydi ve gözleri ile etrafı taradı birilerinin Asaf'ı kurtarmaya gelme ihtimali olabilir düşüncesi ile
Asaf bir tilki kadar kurnaz bir adamdı Yavuz'un ayağa kalkıp gözleri ile etrafı taramasını fırsat bilip sessiz bir şekilde ayağa kalktı acı ile kıvranarak son defa kendisine arkası dönük olan Yavuz'a bakıp yaralı bacağının müsade ettiği kadar koşmaya başladı.
Yavuz arkasından gelen hışırtı ile dönmesi ile Asaf'ın kaçtığını gördü. Kaçan adamın arkasından oldukça rahat bir tavır ile yürümeye başladı. " Benden kaça bileceğini sana düşündüren ne yavşak ." Diye yürümeye devam etti .
Asaf sürekli arkasına bakarak Yavuz ağa dan kaçmaya çalışırken bir anda karnına yediği tekme ile arkaya doğru savrulup sırt üstü yere düştü ağzından kaçan acı dolu inilti ile yediği tekme kimden geldi diye baktı . Üzerine doğru eğilen ne ara geldiğini bilmediği Cihangir'i görünce şoka uğradı. "Daha karpuz kesecek tik Asafcım nereye gidiyorsun . " Diyerek kendine korku dolu gözler ile bakan Asaf'ın bu halini gördükçe keyfi yerine geliyordu . " Asafcım dedim ama yakında Barlas ağam seni Asoş yapacak alıştırma olsun dedim malum yerini kestikten sonra. Hem o malum yerin sana fazlalık sende hiç durmuyor karı gibisin zaten çabuk alışırsın merak etme." Dedi söylediği sözden dolayı gözleri korku ile büyüyen adamın üzerine doğru daha çok eğilip kıravatını eline doladı Cihangir.
İğrenir cesine bi eline doladığı kıravata baktı birde kıravatın sahibi Asaf Çetiner'e baktı Cihangir iğrenç birşeye bakar gibi . "Yavuz abi şunu görende adam sanacak birde kıravat takmış kendini beyfendi gibi göstermek için. " Diye yanına gelen Yavuz'a çevirdi bakışlarını. " Halbuki yural takmış eşşekten bir farkı yok " Yüzünü iğrenircesine buruşturup. " Ulan birde çok zevksiz kıravatın rengine bak yüzü gibi mor . Kombin yapmış gibi . "
Yavuz , Cihangir'in sözlerine kısa bir kahkaha atarak ." Cihangir eşseklere hakaret olur onların bile onuru var . "
Eline doladığı kıravat ile bir köpek misali Asaf'ı sürüyerek iler iken . " Eşşek bile yediği kaba sıçmıyor bu sıçtı birde sıvıyor ." Diyerek kıravtı ile sürüklediği adamı arabaya doğru götürdü. Arabaları park ettiği yere geldiklerinde tüm adamların üzerinde bakışlarını gezdirdi eksik kimse varmı diye ama yoktu. Kıravatını tuttuğu adamı . " Kemal bu iti senin arabaya al . Sakın evin etrafındaki adamları sayarken yaptığın hatayı yapma sikerim yoksa belanı ." Diyerek yanına gelen Kemal'e teslim etti Asaf'ı.
" Hiç merak etme abi bende bu iş gözümü üzerinden ayırmam . Bu iti elimden kaçırırsam sen sikmeden Barlas ağam siker beni ." Diyerek arabaya götürdü.
Cihangir geri kalan adamlara bakıp . " Bir kısmınız burda kalsın etrafı temizlesin . Bu kadar leş bir arada görülürse dikkatleri üzerimize çekeriz." diyerek arabasına bindi Yavuz ile birlikte. Adamların bir kısmı etraftaki cesetleri temizlemek için kalmış geri kalanı Cihangir ile yola koyulmuş depoya doğru yola çıktılar.
Cihangir ile Yavuz'un yaptıkları plan tıkır tıkır işlemiş Barlas'a kurşun sıkan adamları almışlar ve bir depoya kapatmışlar dı . Yolda gelirken Cihangir Barlas'ı aramış depoya seçtiklerini söylemiş şimdide Barlas'ın gelmesini bekliyorlardı. Yavuz yorulmuştu ama dostu için bu yorgunluğa değerdi. Dostunu dimdik ayakta görmeden içi rahatetmeyecekti.
Barlas Karahan nihayet gelmişti. Yürüyüşü yeri titretiyor bakışları ölüm saçıyordu adeta . Heybeti ise görenleri korkutuyordu.
Yavuz dostunu görünce tebessüm edip oturduğu yerden kalkarak kollarıni iki yana açtı " Gel ağam gel hasret giderelim " dedi.
Barlas yeri döven adımları ile Yavuz'a doğru ilerleyip dostuna sıkıca sarıldı "Delisin oğlum sen delisin Antep'in en deli gözü kara adamısın " Yavuz'a takılmadan edememişti. Bu adam her zaman onun arkasını toplayan yanında olan sırtını gözü kapalı yaslandığı dostlarından biriydi. Diğer dostu ise Cihangir idi .Keza Barlas ta Yavuz için öyle idi.
Yavuz'un ise gözü kapalı canını teslim edeceği tek adamdı Barlas Karahan dı. O ki kaç defa askerde Yavuz'un hayatını kurtarmıştı. Gözü karalığı, canı tezliği bazen sıkıntı olsada çoğu zaman Yavuz'un hayatını kurtarmaya yetmişti.
" Nasılsın kardeşim ağrın ,sızın varmı?" Diye sordu Yavuz.
"Yok kardeşim iyiyim ağrım orda değil burda" diyerek işaret parmağı ve orta parmağını birleştirerek kalbini gösterdi. Koskoca Barlas Karahan yer altı dünyasını tir tir titretirken koca bir aşirete sözünü geçirirken Aden'e her defasında yenik düşüyordu. Onunda zaafı Aden Eroğlu idi. Ama yinede o kadını paramparça etmekten geri durmuyordu.
Yavuz dostunun haline üzülüyordu Aden bu şekilde Barlas'dan nefret edecekti. Bilse herşeyi onun iyiliği için yaptığını belki daha iyi olurdu araları ama dostu saklamayı böylesini uygun görmüşse bir bildiği vardır elbette diye düşündü.
İki arkadaşında işleri çok zordu sevdikleri kadınları en çok onlar yaralıyor en çok onlara zarar veriyorlardu. Aşk bazen dokunmaya kıyamaz iken bazende en derin yaraları açandı.
"Üzülme yalnız değilsin aynı dertten müzdaribiz. Oğlum sevdalanmak bizim neyimizeydi ama işte şu zalim et parçasına laf geçirilmiyor ki" dedi Yavuz kalbini işaret ederek .
Barlas ta biliyordu dostu ile aynı yükün altında ezildiğini . Barlas ağır ağır başını sallayarak . " Şu it ile ilgileneyim eve geçelim Yavuz . " Diyerek dostunun omzuna dokundu. Gözleri Cihangir'i bulunca . " Nerde o piç . " Diyerek Asaf'ı görmeden gözleri şimdiden kararmaya başladı.
"Arka tarafta abi ." Diyerek Asaf'ın yanına doğru ilerledi üçlü.
Barlas deponun arka kısmına geldiğinde yerde ayağından zincirlenmiş bir şekilde gördü Asaf'ı. Asaf it gibi ayağindan zincirlenmiş az ilerisinde varilin içerisinde yanan ateş Barlas'ın gözüne çarptı. Ölüm saçan gözleri Cihangir'i buldu. " Bu piçe ateş yakmış ısıtıyorsun birde battaniye verseydin Cihangir . " Diye öfke ile bağırdı.
" Yok abi ısınsın diye değil bu piçin dili durmuyor . Senin ağan eksik etek peşinde koşmaktan bani almaya gücü yetmez diyor bu piç. Yengeme eksik etek dedi . Hemde benim yengeme . Bunun uzayan diline ayar vermek istersin diye yaktım o ateşi . " Diyerek dağ evinde Asaf'ın Barlas hakkında söylediğini ispiyonlamaktan geri durmadı .
Barlas yanar dağın patlamaya hazı lavlarından farkı olmayan gözlerini öfke ile Asaf Çetinere çevirdi . Asaf , Cihangir'in söylediği sözle deli gibi kahkaha atmaya başladı. Barlas , Cihangir ve Yavuz deli gibi gülen adama hem öfke hem şaşkınlık ile baktılar. Biraz sonra hayatının en kötü günlerini yaşayacaktı ama deli gibi gülüyordu .Asaf güldükçe üç adamın sinirleri dahada geriliyordu . Asaf sanki yürek yemiş gibi az sonra söyleyeceği sözleri söylemeden önce son defa katıla katıla güldü.
Barlas yerde it gibi ayağından zincir ile bağlanan adamın kahkahalarına daha fazla dayanamadı. Hele birde dün Aden'in korku ile attığı çığlıklar kulaklarında hala yankılanırken birde sevdiği kadının Asaf yüzünden akıttığı göz yaşları hâlâ gözünün önünden gitmezken bu adam pervasızca katıla katıla kahkaha atıyordu .
Adeta kükreyerek bir anda Asaf'ın üzerine doğru yürüdü yeri döver adımları ile . Asaf'ın yanına geldiği gibi yarasını umursamadan yüzüne yumruğunu geçirdi ." Biraz sonra son nefesini vereceksin gevşek gevşek ne gülüyorsunlan ecdadını siktiğimin piçi. " Diyerek yara bere içindeki yüzüne bir yenisini ekledi . Adnin o hali gözünün önüne geldikçe birde Asaf'ın kahkahaları kulağına değdikçe adeta lavgibi ateş püskürtüyor Asaf'ın yüzüne ard arda indirdiği darbeler ateşe atmış gibi yakıyordu Asaf'ın yüzünü. " Kim lan eksik etek söylesene ?" Diye birkez daha Asaf'ın yüzüne sert bir şekilde yumruğunu indirdi . " Sen benim kadınıma eksik etek deme cesaretini nerden buldun lan." Diyerek bağırıyordu adeta gözü kararmış sesi boş deponun içinde yankılanıyordu.
Barlas'ın kendinden yaşça büyük olan insanlara hürmeti vardı ama yüzüne yumruklarını indirdiği ite hürmeti yoktu . O Barlas Karahan'ın en kıymetlisine kurşun sıkmıştı bile isteye . Daha bu yüzüne indirdiği yumruklar hiç birşeydi ona kolay ölüm yoktu . Hergün Barlas'a beni öldür diye yalvaracaktı ama Barlas ona istediğini vermeyecekti . Aden'e silah doğrultan birinin ölümü öyle kolay olmazdı Barlas için. Ona en acılı ölümü yaşayacaktı.
Asaf , yüzüne inen yumruklara hiç bir tepki vermiyordu gülmekten başka . Ama biraz sonra pervasızca söyleyeceği sözlerden sonra tepkinin en büyüğünü verecek ettiği söze bin pişman olacaktı. Barlas , Asaf'ın üzerinden öfke ile kalktı . Biraz daha vurmaya devam eder ise elinde kalacak ölümü kolay olacaktı. Barlas adeta öfke ile burnundan soluyordu . Bu adamı ne kadar döverse dövsün öfkesi dinmek yerine dahada artıyordu.
Asaf Çetiner bir süre kendini toparlamaya çalıştı. Daha sonra yerden doğrulup oturur pozisyon alarak yüzüne aldığı darbelerden dolayı ağzının içine dolan kanı tükürüp öfkesinden yerinde duramayan Barlas'a baktı . Barlas'ta olan bakışlarını Cihangir'e çevirip " Cihangir sadece eksik etek demedim . " Diyerek pis pis sırıtmaya başladı. Sanki okadar yumruğu yüzüne yememiş gibi arsız tavırlarını sergilemekten geri durmadı. " Karahan dostuna daha neler neler söyledim . " Diye gülmeye başladı . Bu defa bakışlarını Yavuz'a çevirip." Sen niye Cihangir gibi sana söylediklerimi pek kıymetli dostuna söylemiyorsun adın neydi senin . " Diye bir kaç saniye düşünüp . " Hâh Yavuz . " Dedi ismini hatırlayarak .
Yavuz'un aklına Asaf'ın söyledikleri tekrar gelince siniri tekrar günyüzüne çıktı. Barlas , Asaf'ın ne demek istediğini anlamak için dostuna döndüğünde sinirden gözünün karardığını farketti. Yavuz'un söylemesini bekledi ama Yavuz tek kelime etmedi. Nasıl söyleye bilirdiki Aden ile ilgili dile getirdiği iğrenç sözleri. Barlas duyunca durdurmaya gücü yetmezdi Asaf için kolay bir ölüm gerçekleşmiş olurdu.
Barlas'ın dostuna konuşması için olan bakışlarını görünce Asaf. " Dur ben söyleyeyim o söylerse tadı olmaz . " Diye üç adamın bakışlarını kendine çevirdi. "Barlas dedim o bağ evindeki hatunun koynundan çıkamadığı için mi sen geldin dedim . Ama şimdi Allah var Karahan ağzının tadını da biliyorsun kadın bir içim su gibi. Ben olsam öyle ilik gibi karının koynundan çıkıp bir adamın peşine düşmezdim . " Diyerek ecelini kendine dahada çok yoklaması için çaba sarf ediyordu . " Benim salak adamlarım dün bağ evinde senin işini bitirmeyi becerselerdi eğer ." Dedi patlamaya hazırladığı bombanın pimini çekti. " Bugün o kadın benim altımda zevkten dört köşe olmuş bir şekilde inliyor olacaktı. İki zevki aynı anda tatmış olacaktım hem senden kurtulmuş olacak hemde ilik gibi karıyı zevkle kıvran dırarak siki- " Barlas , Asaf'ın sözünü bitirmesine müsade etmeden ani bir hareketle yerde oturan adamın boğazına yapışıp başını sertçe zemine vurdu. Adeta insanlıktan çıkmış vahşi bir yaratığa dönüşmüştü.
" Lan öldürürüm seni sen benim kadınıma nasıl dil uzatırsın ." Diye boğazına yapıştığı elinden destek alarak kafasını bir kez daha sert zemine vurdu. Asaf'ın kafası sert zeminle her buluştuğunda kan dahada artıyordu.
Barlas bu defa boynunu bırakıp üzerinden bir hışım ile kalkıp yerdeki kalın metal sopayı eline alıp cansız bir varlığa vuruyor muş gibi sert darbeler indirmeye başladı. Kolundaki dikişlerin açılması umrunda değildi. Öfkesi denizin hırçın dalgaları gibi köpürdükçe köpürüyor kayalara sert bir şekilde çarpıyor gibiydi. Gözü adeta kararmış ne Cihangir'in uyarılarını ne Yavuz'un uyarılarını duymuyordu .
Yavuz ve Cihangir'in uyarıları asaf'a hakettiğini verdiğinden dolayı değildi. Kolundaki dikişlerin açılmasına sebep olmuş üzerindeki gömlekteki ıslak görüntünün arttığı içindi.
Asaf'ın acı sesi boş deponun kapısındaki adamların kulaklarına dahi ulaşmıştı Barlas'ın gazap dolu sesi ile birlikte . Asaf'ın acı dolu sesi Barlas'ın öfkesini dindirmek yerine dahada arşa çıkarıyordu. O kim diki Barlas Karahan'ın sevdiği kadına göz dikme gafletinde bulunuyordu . Yerde acı ile boğazı yırtılırcasına bağıran adamın Aden ile ilgili söylediği her söz Barlas'ın kulaklarında uğulduyor öfke kontrolünü kaybetmesine sebebiyet veriyordu .
Cihangir ve Yavuz zorla Barlas'ın iki kolundan tutup Asaf'ın üzerinden çekmeye çalışıyorlardı ama nafile . Barlas'ın bedeni öyle bir öfke barındırıyorduki deli gücü gelmiş gibiydi . Ne Cihangir nerde Yavuz baş edemiyorlardı Barlas ile.
" Ecdadını siktiğimin piçi sen benim kadınıma nasıl göz koyarsın lan ." Diye hem ardı arkası kesilmeyen küfürler savurup hemde hâlâ elindeki demir sopa ile Asaf'ı dövüyordu. Asaf'ın bedeni aldığı darbelere daha fazla dayanamamış bayılmıştı ama hala Barlas darbe üstüne darbe indiriyordu.
Cihangir ve Yavuz zorda olsa Barlas'ı yerde baygın yatan adamdan uzaklaştırmayı başarmışlardı. Ama hala Barlas iki kolundan tututup kendi ile baş etmeyen adama zorluk çıkarıyordu.
" Abi yeter ! " Diye bağırdı Cihangir . Bu adam gözü dönünce kendi canını bile düşünmüyordu. " Siktiğimin piçinin hakettiğini ben veririm dikişlerin açıldı . Dur artık be adam dur . "
" Nasıl durayım lan . Benim sevdiğim kadına göz koyup iğrenç hayaller kuran adama karşı . Öldürürüm ben bunu . " Diyerek Cihangir ve Yavuz'un elinden kurtulmaya çalıştı.
Barlas'ı durdura bilmek adına iki adam oldukça çaba sarf ediyordu ama yinede Barlas ellerinden kurtulmak için çırpınmaktan vazgecmiyordu. Ne kolundaki dikişlerin açılıp kanaması nede canın acısını hissetmiyordu gözünü öyle bir öfke bürümüştüki dokunduğu yeri yakıp geçiyordu.
Bu defa Yavuz devreye girdi. " Dur ulan artık. " Sesi ile depoyu inletti adeta . "Dikişlerin açıldı . Alacağın intikamları bu yaralı kollamı alacaksın." Diyerek Barlas'ı yatıştırmaya çalıştı.
" Ulan sen benim yerimde olsan dururmusun . Adam benim sevdiğim kadın ile ilgili ne hayaller kuruyor ." Diye Yavuz'un yüzüne doğru bağırdı.
" Durmazdım lan durmazdım ama kolum bu haldeyken de düşmanıma zayıf görünmezdim ." Dedi Barlas gibi sesini yükselterek. Söylediği her söz külliyen yalandı. Sevdiği kadının namusuna dil uzatan adamı Antep meydanda sallandırmış Adam dı Barlas'ın yardımı ile . Şuanda yapmaya çalıştığı dostunun sağlığı için onu durdurmaktı.
Barlas öfkesini atamasada iki adamın elinde çırpınmalarını durdurmuştu. Yavuz , Barlas'ın durması ile Cihangir den az ötede duran sandalyeyi getirmesini söylemiş. Cihangir'in sandaliyeyi getirmesi ile Barlas'ı oturtmuşlardı. Cihangir adamlardan birine seslenerek arabadaki ilk yardım çantasını istemişti. Barlas yerde baygın bir şekilde yatan adamı öldürme arzusu ile dolu bakışlarını sabitlemiş göğsü öfkesinden sert bir şekilde inip kalkıyordu .
Sevmeye kıyamadığı kadın düşmanlarının dikkatini çekmeye başlamıştı. Barlas artık daha temkinli olmalıydı Aden'i korumak adına. İçindeki his köz olmuş yüreğini dağlıyordu Aden'i karanlığına çekmeye başladığı için.
Gelen ilk yardım çantası ile Cihangir çantanın fermuarını açtı . " Abi gömleğini çıkar koluna bakalım ." Dedi ilk yardım çantasında ki gerekli malzemelere göz gezdirerek .
"Gerek yok kolumdaki yara umrumda değil. " Dedi hâlâ öfkeyle burnundan soluyordu. Barlas'ın şuan tek derdi sevdiği kadının düşmanlarının dikkatini üstüne toplaması idi. Öfke ile oturduğu yerden kalkıp yumruk yaptığı sağ elini ard arda duvara sertçe indirdi bağırarak canının acısı umrunda değildi sevdiği kadının hayatını daha da fazla mahvetmeye başladığının farkındaydı.
" Lan ben sevmeye kıyamadığım kadının hayatını mahvediyorum . Saatler önce benim ile evlensin diye abisi ile tehdit ettiğim yetmezmiş gibi şimdide düşmanlarımın dikkatini çekmesini sağladım. " Diye öfke ile ellerini saçlarının arasında gezdirdi.
Yavuz deli gibi duvarları yumruklayan dostunun yanına gidip elini omzuna koydu. "Ne yapıyorsun oğlum sen . Kafayı mı yedin kendine zarar verince herşey düzelecek mi sanıyorsun sen . Ne yapıyorsan yengenin iyiliği için yapıyorsun kardeşim. Böyle olması doğru değildi ama başka bir yolu yok zaman kısıtlı dedin . Sen sevdiğin kadını korumak için nefretine razı geldin . Bu evlilik bu şekilede bu kadar erken olmasada birgün gerçekleşecekti . Ozaman yine düşmanlarının dikkatini çekecekti . Ama hiç biri el uzatmaya cesaret edemeyecekti bunu ikimizde çok iyi biliyoruz . Ulan senin ailene el uzatmaya kalkan dakikalar sonra yer yüzünden silinmiş oluyor geçmişte de buna şahitlik ettim ben Barlas. Sen bu itin söylediği şeyi yapmaya yüreği olduğunumu düşünüyorsun boş teneke gibi ses çıkarıyor .Derdi sadece senin sinirlerin ile oynamak . Sen şimdiden öfkene hakim olamazsan yengeyi ileride nasıl koruyacaksın . Sakinliğini koru ki düşmanların seni kolay alt edemes " Diye dostuna gerçekleri söyledi .
Düşmanları Barlas'a silah doğrultma gafletinde buluna bilirlerdi ama onun ailesine ve sevdiklerine silah doğrultma cesaretleri olmazdı. Asaf ise Aden'in o bağ evindeki varlığından tesadüf eseri haberdar olmuştu ve Barlas'ın yumuşak noktası o kadın mı diye pervasızca öğrenmeye çalışmıştı. Adamlarından Aden'in varlığını öğrendikten sonra hakkında bilgi toplamasını istemiş genç kadını sadece fotoğraflarda görmüştü.
Barlas öfke dolu bir ses ile . " Aileme ve sevdiğim kadına dokunma gafletine düşeni diri diri yakarım lan . Ben altı yıl önce canımı toprağa vermişken birdaha aynı şeyin olmasına müsade etmem Yavuz. "
" El uzatmaya da kimse cesaret edemiyor ya bu yüzden. Aden konusunda o yönden için rahat olsun Barlas. Daha yolun başında öfke kontrolünü kaybediyorsun yenge ile evlendiğin zaman bu öfke o kadını yakar kardeşim. "
Barlas az önce kalktığı sandalyeye ilerleyip geri oturdu. Sağ elinin dirseğini dizine koyup sertçe eli ile yüzünü sıvazladı. Bir kaç dakika ortamda bir sessizlik oluştu . Ama Barlas'ın kafasının içinde dönüp duran düşünceler Aden'in ettiği sözler Asaf'ın az önce söyledikleri susmuyordu. Sağ elinin arasındaki yüzünü Yavuz'a doğru kaldırdı. " Çok masum lan o kadar kırılgan ki onu incitmeden kırmadan nasıl seveceği mi bilmiyorum. Okadar merhametli ki benim hayatını mahvedeceğimi bildiği halde merhametini esirgemedi pansumanıma kadar yaptı be ."Sıkıntılı sert bir soluk verdi. Aden ona merhamet ederken Barlas sevdiği kadına istemeyerekte olsa kötülük ediyordu ve sevdiği kadına yaptığı haksızlık yüreğine dert oluyordu genç adamın
" Yaralı bir kuş gibi yaraları var ama üstünü kapatıp gizliyor tek başına yarasını iğleştirmeye çalışıyor lan . Kalbim ve aklım arasında çok savaştım . Ulan Barlas dedim Ferman arada olmasa bile sen bu kadına aşık olamazsın yaralarını sarmak yerine yenisini eklersin yazık etme dedim . Ben ne kadar siyahsam Aden de o kadar beyaz ve temiz . Sen bataklığa batmışsın lan o masum kızı bataklığına çekme dedim kendi kendime ama gönlüme söz geçiremedim Yavuz ." Dedi kederli sesi ile . " Beni hiç bir zaman taşıyamaz düşüncesine kapılmadım . O zarif görüntüsünün altında bir dişi aslan yatıyor. " Dedi aklına Aden'in o hırçın halleri gelince belli belirsiz dudağının kenar kıvrıl dı. " Bazan benim ile tartışırken cesurca ettiği sözlere şaşırmadan edemiyorum. Doğru bildiği yolda inat ile burnunun dikine gidiyor. Bu yüzden beni taşıyacak tek kadın olduğunu biliyorum ama onu istemediği bir hayata mahkum edereken nasıl incitmeyeceğimi bilmiyorum be oğlum . " Dedi kederli bakışları hâlâ dostunun üzerindeyken.
Yavuz başını iki yana salladı . Dostu daha kadınların gerçek yüzü ile tanışmamıştı ama artık tanışacaktı . Aden ve Leyla diğer kadınlara hiç benzemiyor lardı. Zarif görüntülerinin altında yatan güçlü ve inatçı kadınlardı onlar.Barlas'a doğru adımlayıp eli ile dostane bir şekilde Barlas'ın sağ omzuna vurarak. " Sen merak etme bizim kadınlar çenesi ve inadı ile atomu parçalayıp yeni moleküller yaratır." Diyerek aklından hiç çıkmayan Leyla gelince tebessüm etti. Ah o Leyla yok muydu ah o Leyla , Yavuz Miroğlu'nun tüm ayarları ile oynayan kehribar gözlü kadın.
Cihangir elinde pansuman malzemeleri ile ikilinin konuşmasını dinledi . Kendine"Aşık olmak yok oğlum . Şu iki ızbandut kılıklı herifleri bu hallere düşürü yorsa aşk seni ne hallere düşürmez . " diye içten içe kendi ile konuştu. " Bittiyse yengelerimin dedikodusunu etmeniz pansumanını yapayım artık." Diyerek ikilinin bakışlarını üstüne çekti .
Yavuz içten içe Cihangir bu haline sabır diledi. " Ulan bu adamı çok aradın mı kardeşim? " Diye sordu Barlas'a.
" Yok kardeşim hiç aramadım o geldi direk beni buldu bulmakla kalmadı Karahan konağında doğdu . " Diyerek Cihangir'e takılan Yavuz'a eşlik etti .
" Deli meli ama esaslı adam . Öz kardeşin olsa bu kadar arkanda durmaz. " Dedi lafın gelişi .
" Kardeşlerim den hiç bir farkı yok." diyerek bir yandanda gömleğinin düğmelerini tek tek açıp omzundan sıyırarak Barlas . Cihangir'in yarasına bakmasına izin verdi. Cihangir , Barlas'ın sol omzundaki bandı hafifçe kaldırırken ."Temiz gazlıbezini o pansumanın altına koyup tekrar kapa ."
Cihangir anlamaz bakışları ile Barlas'a baktı. " Neden ? "
" Aden yaptı o pansumanı onun eli değdi." Diye sıradan normal birşey söylüyormuş gibiydi .
" Sen ne ara yaranı kanattın ? Dakika bir gol bir kendine zarar verme hızına yetişene aşk olsun ." Diye Barlas'ın yarasını temizlemeye başladı.
" Hastaneden çıktıktan sonra üzerimi değişirken kanadı."
Cihangir'in bakışları bir anda Barlas'ı buldu imalı bakışları. Barlas yüzüne imalı bakış atan Cihangir'in bakışlarını fark edince bir anda kaşları çatıldı . " Siktirtme beynini Cihangir." Diye öfke ile söylendi . Cihangir'in imalı bakışlarının altında yatan düşünceyi az çok tahmin ediyordu.
Kendisini öldürecek miş gibi bakan Barlas'ın gazabından kurtulmak için. "Birşey demedim abi . Dikişlerin açılmış " Diyerek temizlediği yaranın üzerine yeni gazlı bezi koyup bugün adanin yaptığı pansuman ile geri kapattıp ." Birde benim elim değdi ." Diyerek Barlas'ın kolundaki pansumanı işaret etti az önce Aden'in eli değdi diye söylediği pansumana.
Barlas'ın bakışları yerde kendine gelmeye başlayan Asaf'a kaydığı için Cihangir'in sözlerini umursamadı. Asaf'ın varlığını tekrar hatırlaması yine öfkesini gün yüzüne çıkarıyordu. Yerde acı ile yeni yeni kendine gelerek kıvranan Asaf'a baktıkça üzerinde denemek istediği işkenceler kafasında bir bir yer alıyordu. Gözü yan tarafta içinde yanan ateş dolu varil ile Asaf'ın arasında gidip geliyordu. Asaf'a yapmak istediği ilk işkenceyi faliyete geçirmek için ." Kemal ." Diye gür sesi ile seslendi.
Kemal , Barlas Ağa'nın sesini duyması ile koşarak deponun içinde oldukları yere geldi. " Buyur ağam "
" Şu demirleri varilin içindeki ateş ile ısıt . " Diye emir verdi . Birz öncekine göre öfkesini konturol altına almıştı ama öfkesi hâlâ tazeydi .
Kemal , Barlas'ın sözünü ikiletmeden yerdeki demir çubukları alıp içinde ateş dolu varilin üzerine yerleştirdi. Barlas ise bu sırada az önce çıkardığı gömleği tekrar üzerine geçirip düğmelerini ilikledi . Pantolonun cebindeki sigara paketinden bir dal sigara çıkarıp yaktı. Sigaranın zehrini içine çekip gri dumanını havaya üfleyerek ağır adımlar ile Asaf'a doğru ilerledi sigarisindan derin bir nefes daha çekerek . Asaf'ın yanına geldiğinde dakikalar önce yürek yemiş gibi konuşan adamın gözlerine korkunun sindiğini farketti. Yan tarafında duran Kemal'e , Asaf'ı işaret etti. Kemal Barlas Ağa'nın ne demek istediğini anlayarak Asaf'ın ensesindeki saçlarından kavrayarak yüzünü Barlas'a doğru kaldırdı. Barlas sigarasından son bir duman daha alıp hiç acımadan Asaf'ın yaralı yüzünde söndürdü.
Asaf yüzünde söndürülen sigaranın acısı ile acı dolu çığlıkları depoda yankılandı. Kemal hala çırpınan adamın kafasını Barlas'a karşı sabit tutuyordu. Barlas ağa , Asaf'ın yüzüne eğilerek . " Bu daha başlangıç az sonra bu acının iki katını yaşayacaksın siktiğim dilin yüzünden ." Diye öfke ile konuştu Asaf'ın yüzüne karşı.
Ateş dolu varilin üzerindeki demirlere kısa bir bakış attı. Bu depoyu çok sık kullandığı için deponun içini ikiye ayıran yarım duvarın arkasına doğru ilerleyip duvarın arkasına konumlandırılmış masaya göz gezdirdi. Kurbanlarına sürpriz olsun diye o masayı o yüzden oraya konumlandırmıştı . Üzerinde işkence ede bilmek için herşey vardı . Kezzap , benzin ,kelpeten kesici ve delici bir çok aletin bulunduğu masanın üzerinde eldivenleri alıp eline geçirerek tekrar içinde ateş yanan varilin yanına döndü üzerinde ısınmıs olan demirin varilin dış kısmına gelen yerinden tutarak eline aldı. Elinde koruyucu eldiven olduğu için sıcaklığı hissetmiyordu ama demir çubukların ısındığı renginin kırmızıya dönmesinden belliydi.
Ağır ağır Asaf'ın yanına doğru ilerleyerek tam karşısında durdu. Asaf Çetiner'in gözünde öyle bir korku belirmiştiki göz bebekleri adeta yerinden çıkacakmış gibiydi. Barlas önünde kurtulmak için çırpınan adamın yüzüne doğru eğilip yüzünü avucu arasına alıp ezdi. " Benim kadınıma silah doğrultma gafletinde bulunduğun yetmezmiş gibi namusum olan kadının namusuna dil uzatmanın cezasınedir biliyormusun Asaf ." Dedi tiksinircesine .
Asaf'ın gözleri Barlas ile elindeki kızgın demir çubuk arasında gidip geliyordu korku ile . " Barlas yapma yalvarırım yapma ne istersen yaparım. " Diye yalvarmaya başladı . Barlas'ın kendini öldüre bileceği aklının ucundan geçmemişti. Yeraltında Barlas'ın liderlik ettiği masanın üyesiydi buna güvenerekten yapmıştı herşeyi.
" Ne o korktunmu Çetiner biraz önce boyundan büyük ettiğin sözler ile eceline koşuyordun şimdi göt korkunmu tuttu ."
" Özür dilerim Karahan bi eşşeklik ettim yengeye dil uzatarak affet beni büyüklük sende kalsın ." Diye bir yandan yalvarıp bir yandan Kemal'in elinden kurtulmaya çalışıyordu. Az önce Aden hakkında ileri geri konuşurken bedenini ele geçiren korku ile yenge diyordu.
" Benim namusum olana göz koyup dil uzatanın affı olmaz bunu biliyor olman lazımdı."
Asaf korku ile canını kurtarmak adına bu defa ."Eğer benim kılıma zarar verirsen masadakiler sana baş kaldırır sessiz kalmazlar ." Dedi Asaf.
" Kimsenin gücü yetmez bana baş kaldırmaya . Zamanında masada uslu durmayıp bana baş kaldırmak isteyenleri çoktan ehlileştirdim . Ha olmazda öyle bir gaflete düşecek olurlarsa bu benim umrunda olurmu sence ? " Diyerek avucu arasındaki yüzü daha çok ezerek . " Dilini uzat ." Dedi
" Hayır hayır Barlas yapma yalvarırım yapma."
" Uzat dedim lan o dilini ." Diye bir anda adeta kükredi. Bir süre Asaf dilini uzatmamak için çırpınsada bir süre sonra üzerindeki baskıdan dolayı dilini ağzının içinden dışarıya doğru uzattı. Asaf dilini uzatması ile Barlas dilini kızgın demir ile dağkamsı bir oldu. Asaf'ın acı dolu çığlıkları kulakları sağır edecek cinstendi .
" Hızlı koşan çabuk ölür Çetiner ." Diyerek elindeki çubuğu yere atıp içinde ateş yanan varile ilerledi tekrardan. Varilin içinden üzerindeki kızgın demiri almadan önce. " Cihangir arkadaşa yardımcı olun pantolonunu indirmesi için ."
Cihangir ,abisinin sözü ile Asaf'ın yanına gidip önce kemerini çözdü daha sonra iç çamaşırını ve pantolonunu dizine doğru indirdi Asaf tan tiksinerek . Asaf başına geleceği bildiği için dilinin acısını unutmuş bir şekilde çırpınmaya başladı başını iki yana sallayarak. Barlas varilin üzerindeki kızgın demiri alarak tekrar Asaf'ın yanına doğru ilerleyip yerde yatan adamın yanına çömeldi . Kemal , Asaf'ın bedenin üst tarafını tutuyor Cihangir ise diz kapaklarına baskı vererek hareketini kısıtlıyordu. " Kimse benim kadınıma dil uzatamaz. Ananın babanın sikine vermediği terbiyeyi ben vermek zorunda kaldım." Diyerek elindeki kızgın demir ile erkekliğini sağlaması bir oldu. Asaf acı ile çığlık atmasıyla bayılması bir oldu. Barlas elindeki demiri yere atarak çömeldiği yerden kalktı soğuk kanlılık ile . Elindeki eldiveni de çıkarıp bir köşeye attıktan sonra cebindeki sigara paketini çıkarıp bir dal sigarayı dudaklarının arasına yerleştirip yakarak derince soludu sigaranın zehrini ciğerlerine.
Az önce kalktığı sandalyeye doğru ilerleyip tekrar oturdu sağ ayak bileğini sol diz kapağına koyarak . Cihangir ve Kemal alışıktı bu duruma ama yinede Yavuz gibi yüzlerini buruşturmadan edemediler. Barlas ise okadar rahattıki içinde tekbir insani duygu barındırıyordu.
" Ulan Barlas mide denilen birşey koymadın bizde." Diyerek yüzünü buruşturup yerde yatan adama baktı Yavuz.
Barlas rahat bir şekilde sigarasını yudumlamaya devam ederek Yavuz'a çevirdi bakışlarını. " Anası ile babası diline ve sikine terbiye vermiş olsaydı ben terbiye etmek zorunda kalmazdım ." Dedi elindeki sigaradan derin bir nefes daha çekerek yerde baygın bir şekilde yatan adama baktı ruhsuz bir şekilde.
Bu depoya her geldiğinde ruhsuz bir adama dönüşüyordu . Depodan içeriye adım atarken insanlığını kapının önünde bırakıp giriyordu içeriye . Kendisi seçmemişti bu hayatı ama böyle ruhsuz olmayı kendisi seçmişti. Altıyıl önce canının yarısını toprağa verdikten sonra insanlığını bir köşeye bırakmış herkesin korktuğu bir adama dönüşmüştü. Böyle olmaya hayat mecbur bırakmıştı Barlas'ı. Onun hikayesi bambaşkaydı yaraları vardı kimsenin görmediği. Ve Aden'i böyle bir hayata sürüklediği için içi hiç rahat değildi. Aden'i hayatına elbet alacaktı ama onunda rızası olacaktı bu şekilde değildi . Kendini Aden'e kaptırdığı için çok pişmandı . Aden'e olan sevdasından değildi pişmanlığı sevdiği kadını karanlığına sürüklediği içindi. Bir türlü gönlüne söz geçirememişti. Hem kendini hemde Aden'i yakacağını bildiği halde sevdasında vaz geçmedi .
Aradan geçen dakikalar boyunca Barlas sigarasının birini söndürüp diğerini yakmıştı Asaf'ın ayılmasını bekler iken. Asaf ile işi daha bitmemişti ayık olup Barlas yaptığı her işgencenin acısını hissetsin istiyordu . Asaf'a ne yaparsa yapsın öfkesi dinmeyecekti Aden ile ilgili ileri geri konuşmasından dolayı. Asaf'a kolay ölüm yoktu .
Kendine gelen Asaf'ı görünce sigarasından bir nefas çekip yere atıp ayağı ile ezip ayağa kalktı . Ağır adımlar ile yerde perişan bir şekilde yatan Asaf'a doğru adımladı ağır ağır. " Cihangir kelpeteni getir ." Dedi berbat bir halde yerde yatan adamın korku dolu bakan gözlerine bakarak. Adımları Asaf'ın yanına geldiğinde son buldu . Duvarın arkasındaki masanın üzerindeki kelpeten ile gelen Cihangir elindekini Barlas'a uzatarak keyifle izlemek için kenara çekildi.
Asaf dilinin yanmasından dolayı ağzının kenarından kan geliyordu . Barlas'ın elindeki kerpetene büyüyen gözler ile bakarak sırt üstü yattığı yerden hafif doğrularak ellerinden aldığı destek ile geriye doğru sürünmeye başladı ağlayar . Asaf her geri geri arkaya doğru sürünme sinde Barlas adım adım üstüne gidiyordu . Ufak kovalamaca Asaf'ın sırtının duvar ile buluşması ile son buldu . Barlas yerde berbat bir şekilde korku dolu gözler ile kendine bakıp bağırmaya başlayan adamın yanına çömeldi .
" Dilini yakmamın iki sebebi var Çetiner ." Dedi tiksinircesine . " Birincisi benim sevdiğim kadına silah doğrultulmasına emir verdin ikincisi ise namusum olan kadına dil uzatma gafletinde bulundun . " İki bacağının arasını işaret ederek ."Bunu da o pis dilinin söylediği sözler için yaktım. Ananın, babanın veremediği terbiyeyi ben verdim ." Diyerek kararmış gözler ile Asaf'a bakarak . " Sana kolay ölüm yok çetiner ." Diyerek sağ elinin bileğini tuttu . Asaf , Barlas'ın sağ elini tutması ile panikleyerek kolunu kurtarmaya kalktı ama çırpınışları boşunaydı. Barlas verdiği karardan dönecek bir adam değildi. Tuttuğu elini daha sıkı kavrayıp baş parmağını kelpetenin arasına yerleştirmesi ile gözlerine bakarak koparması bir oldu. Asaf , kopan parmağı ile boğazı yırtılıncaya kadar bağırdı. Sesi deponun dışında yankılanıyordu acı ile .
Barlas çömeldiği yerden kalkıp arkasını dönörek Yavuz ve Cihangir'e doğru adımlar iken . " Kemal o parmağı bir kutunun içine koy . Diğer parmaklarının o parmağın yanına gitmesi uzun sürmeyecek. Hergün bir parmağını alacağım."Diyerek bakışlarını Kemal'e çevirdi. " Yemek su vermeyin . Kendi pisliğini yiyip içecek . Dokuz gün sonrada yeraltında düzenleyeceğim toplantıda infazı gerçekleşecek gözünü üstünden ayırma." Diyerek isteklerini bir bir sıraladı.
" Tamam ağam gözün arkada kalmasın."
" Eyvallah koçum . "
Deponun içinde kenarda duran el yıkama lavabosuna ilerleyip suyu açıp eline bulaşan kanı yıkadı. İşi bitince tekrar Yavuz'un yanına gelip .
" Eve geçelim yol yorgunusun . Cihangir senide böyle arkasından sürükledi." Diyerek depodan dışarıya çıktılar.
" Ben buraya oturmaya gelmedim Karahan. Kardeşime kurşun sıkanı bulmaya geldim ." Dedi Yavuz
" Eyvallah sağolasın kardeşim." Diyerek Yavuz'a kendi arabasını işaret etti binmesi için.
Cihangir arabada temiz gömlek varmı . Bu pisliğin kanını üzerimde taşımak bana hareket gibi . "
" Getireyim abi ." Diyerek arabanın bagajını açıp Barlas'ın gömleğini alıp tekrar kapatarak Barlas'ın yanına gidip gömleği uzattı.
Barlas gömleğinin düğmelerini tek tek açarken. " Abi yenge yenge Antep'e ulaşmış . Bilgin olsun."
" Tamam Cihangir. " Diyerek üzerine giydiği temiz gömleğin son düğmesini ilikleyip . Cebindeki telefonu çıkarıp Behram beyin numarasını çevirip telefonu kulağına götürdü.
Telefonun açılması uzun sürmedi.
" Alo."
" Antep'e ulaşmışsınız Behram bey . " Dedi ifadesiz bir ses tonu ile .
" Evet bir saat kadar oldu geleli . Bugün Aden ile amcası olarak oturup konuşacağım. Kabul etmekten başka çaresi yok ben yinede işimi sağlama alayım . Bir iki gün sonrada Ferman ve Aras'ı Antep'e çağırıp onlar ilede konuşacağım . Bu haftanın içinde haber ederim babana gelin kızı isteyin diye . " Dedi Behram bey . Kafasında planladığı gibi giderse nişan için uzun beklemek zorunda kalmayacaklardı.
" Şimdi kulaklarını aç beni iyi dinle . Aden'i ikna ede bilmek için saçının teline dokunursan aldığın nefes bugün son bulur . Kılına zarar gelmeyecek tırnağı kırılsa senden bilirim o zamanda senin ecelin olurum . Anladın mı." Dedi sesi oldukça ketum ve kendinden emindi . Telefonun diğer ucundan sadece sert bir soluk sesi gelince . " Anladın mı dedim ? "
" Anladım Barlas . " Behram bey , Savaş ve Barlas arasında sıkışmış kalmıştı. İki genç adam bir birinden deliydi . Behram beyi Savaş pek korkutmuyordu ama Barlastan it gibi korkup kuyruğunu kıstırıyordu.
" Aferin." Diyerek telefonu kapatıp aracına bindi . Çalıştırdığı araba ile eve doğru yola koyuldular.
Behram beyin adı ne zaman geçse Aden'in gerildiğini ve gözlerinde gizlemeye çalıştığı o korkuyu Barlas defalarca görmüştü. Bu sebepten Aden'in tırnağına zarar gelmesin diye kendi sert dili ile uyarmıştı Behram beyi. Bundan önceki yıllarda Aden'in hayatında yoktu ama şimdi hayatındaydı kimsenin sevdiği kadını incitmesine ,kırmasına ,üzmesine heleki canını yakmasına asla müsade etmeyecekti. Barlas bilmiyorduki herkesten koruyup kolladığı sakındığı kadına en çok kendisinin zarar vereceğini. Aden ile farklı dünyaların insanıydılar. Aden , Barlas Karahan'ın karanlık dünyasına giremeyecek kadar masum ve kırılgandı.
Barlas'ın kafasında deli sorular dönüp duruyordu . Bundan sonra ne olacaktı ? Aden'in güvenini tekrar nasıl kazanacaktı? En önemlisede Barlas ağa sevdiği kadının gözlerindeki nefret ile nasıl baş edecekti? Sevdiği kadın bir nefes kadar yakınken ondan uzak durmayı nasıl başaracaktı? Aden'i soldurup yok etmekten korkuyrdu Barlas. Sevdası sevdiği kadının boynuna urgun olup nefesini kesmesinden deli gibi korkuyordu. Daha önce böyle bir duygu yaşamamış kendini bu kadar çaresiz hissetmemişti. Sevda insanı dile getirip şairde edermiş sevda insanı yok edip türkülerde yazdırırmış . Kurak toprağa bahar getirdiği gibi koca bir ormanı çölede çevirirmiş. Sevda insanı yaşattığı gibi yaşayan bir ölüyede çevirirmiş . Sevdaya düşen Mem de olurmuş Ferhat ta. Sevda ya düşen Zin de olurmuş Şirinde . Barlas ise sevdası uğruna herşeyi göze almıştı.
~~~~~~~~~~
G.Antep
İnsana yaşarken öl denir miydi? Aden'e demişlerdi sevmediğin istemediğin biri ile evlen bir ömür geçirerek yaşarken öl demişlerdi. İnsan sevmediği biri ile nasıl bir ömür geçirirdi ki? Bir ömür geçer miydi sahi sevmediğin biri ile . İnsan başını aynı yastığa koyacağı bir ömrü paylaşacağı insanı kendisi seçmez miydi? Ama Aden'e o hakkı vermemişler di . O hakkı elinden almış kaderine boyun eğ diyorlardı. O eve adım attıktan sonra uyuduğun yatak ateş alsun seni yaksın diyorlardı resmen . İnsan istemediği biri ile baharı yaşayamazdı ki ya zemheri gibi soğuktan donardı ,yada cehennem gibi cayır cayır yakardı.
Aden biliyordu bu evlilik olur ise Barlas'ın sevdasının kendini cayır cayır yakacağını. Kaderine boyun eğmek istemiyordu bu defa . Kaderine baş kaldırmak istiyordu. Tıpkı dün gece amcasına ilk defa baş kaldırdığı gibi. Gücü tükenip çıkmaza girene kadar hayatı için savaşacaktı.
Aden'in Antep'e gelmesinin üzerinden bir gün geçmişti. Dün gelir gelmez annesine olan özlemini dindirmiş daha sonra duş alıp uyumuştu akşama kadar . Barlas'a hesap sormaya gittiğinde başlarına gelen olaylardan dolayı o gece hiç uyumamıştı. Dün sabaha karşı eve gelmiş önce Dila ya olanı biteni anlatmıştı göz yaşları ile daha sonrada istemeye istemeye valizini hazırlamış amcası gelincede Antep'e gelmişlerdi.
Dün gece amcasının kendisi ile konuşmak isteyeceğini bildiği için sabaha kadar gözüne görünmek istemiyordu. Taki annesi ' geldiğinden beri ağzına tek lokma koymadın ' diye yemek yemesi için uyandırması ile odasından çıkmak zorunda kalmıştı. Behram bey dün gece tüm aile fertlerini toplayıp Aden'i Karahanlara gelin olarak vereceğini ev halkına duyurmuştu. Tabi Murat ve Alp'i evde yoktu. Behram bey yurt dışına göndermişti eline ayağına dolanıp gerçeği öğrenmesinler diye .
Gece kıyamet gibi geçmiş ortam oldukça gerilmişti. Eslem hanım, Behram beyin karşısına dikilmiş kızımı istemediği bir adama vermem demişti ama boşuna demişti . Behram bey kıyamet koparmış evin içindeki bağırma sesleri evi inletmişti.Aden dün gece ilk defa amcasına baş kaldırmış ' Çocukluğumdan beri hayatımı mahvettin . Bu defa hayatımı mahvetmene izin vermeyeceğim. Bu evlilik olmayacak bunuda böyle bil . ' demiş Behram beyin sinirlerini arşa çıkarmayı başarmıştı. Behram bey durduran ise Barlas'ın arayıp Aden'in saçının teline dokunursan aldığın nefes bugün son bulur demesi olmuştu. Ama Aden bu şekilde diretmeye devam eder ise Beharam bey , Barlas'ın tehdidinide umursamayacaktı.
Aden yolda yürürken öyle bir dalmıştıki evden uzaklaştığının bile farkına varmamış tı. Sabah uyanır uyanmaz kendini evden dışarı atmıştı şimdide eve doğru yürüyordu. Gece düşünmekten pek uyuyamamış sabaha karşı bir iki saat kadar uyumuştu. Uyanır uyanmaz ise hava almak için çıkmıştı ev üstüne üstüne geliyor sanki nefesini kesiyor gibi hissediyordu genç kadın. Yürürken okadar dalmıştı ki. Kafasının içinde bin bir düşünce dönüyor genç kadını huzursuz ediyordu. Bu konu daha fazla uzamandan kapansın ve kendi hayatına dönsün istiyordu . Bir diğer korkusu ise Ferman ve Aras öğrenirse ne olacağıydı . Abilerinin tepkisinden korkuyordu. Aras'ın ne tepki vereceğini kestiremiyordu ama Ferma'nın ne yapacağını iyi biliyordu. Önce kendisinin canını okuyacağını daha sonra ise Barlas'ın ağzını burnunu kıracağından adı kadar emindi Aden .
Dalgın bir şekilde yürümeye devam ederken arkasından seslenen adamın sesini bile duymamıştı. Taki genç adamın kolundan tutup arkaya doğru bakmasını sağlayana kadar. Bir anda kolundan tutulup arkasını dönüp kolunu tutan kişi ile göz göze gelmesi ile bedeni kas katı kesildi .
Ortalık bu kadar karışıkken bir bu adam eksikti. Aden gergin bir şekilde etrafa göz gezdirdi . Daha sonra burnun dibine giren adamın katran karası gözlerine çevirdi bakışlarını.
" Gelmişsin ." Dedi Savaş
" Ne yaptığını sanıyorsun . " Diyerek burnun dibine giren Savaştan bir iki adım geriye doğru uzaklaştı . " Yine ne saçmalıyorsun . Bıkmadım mı artık reddedilmekten Savaş . " Dedi bıkkın bir ses tonu ile .
" Bıkmadım Aden ben senden hiç birzaman bıkmam konu sen olunca yorulmam . " Dedi yüreğinin sızısı olan kadına . Bugün mutluydu Savaş Aden'in kendisi için geldiğini düşünüyordu. Bilmiyorduki Behram bey arkasından iş çevirmiş Aden'i Karahanlara vereceğinden bi haberdi. "Gelmezsin sandım. Benim için geleceğini ummamıştım ." Dedi yıllardır gözlerine aşık olduğu kadına.
Aden çattığı kaşları ile. " Sen kimsin ki senin için geleceğim . " Dedi bu kelimeyi en son Barlas'a kullandığında evleneceklerini öğrenmişti. Yine aynı cümleyi kurarak başka bir felaketi çağırıyor ola bilirmiyim diye düşündü Aden . Ama o sözü Aden'e yedirecek tek adam Barlas tı. Barlas'tan başka kimse kim olduğunu Aden'e gösteremezdi. " Kullandığın madde beynini yakmış senin hayal aleminde yaşıyorsun . " Dedi yıllardır bilipte tek kelime etmediği gerçeği Savaş'ın yüzüne vurdu . Yıllardır biliyordu Savaş'ın madde bağımlısı olduğunu. Zaten Savaş'ın yaptığını aklı selim biri yapmazdı.
Savaş'ın dudağının kenarı kıvrıldı. " Seni alıp buralardan gitmeme az kaldı . O günde geldiğinde de sen hayal aleminden uyanacaksın. " Dedi sinir bozucu bir şekilde.
Aden bıkkınlık ile sert bir soluk verdi . "Savaş yeter artık gerçekten . Ben hiç bir zaman seninle olmayacağım bunu anla. Hem kendine zulmediyorsun bu durumu kabullenmeyerek hemde benim hayatımı cehenneme çeviriyorsun . Boş umutlar peşinde koşup kendine yazık etme . " Dedi bazen Savaş gibi bir adama da üzülüyordu Aden . Savaş ile hiç bir şekilde bir araya gelip muhabbet etmemişlerdi . Birlikte hiç zaman geçirmemiş ve Aden genç adama hiç bir şekilde umut vermemişti. Savaş ile görüştüğü tek an ummadığı bir anda ummadık yerde karşısına çıkıp Aden'i korkutmaktan başka bir şey olmamıştı.
Aden , Barlas'ın kendine olan duygularına bir anlam vere biliyordu. Çünkü Barlas ile sık sık bir araya gelmişlerdi . Yeri geldiğinde Tom ve Jerry gibi olmuşlar yeri geldiğinde sohbet edip gülmüş yeri geldiğinde Barlas ile dertleşip ağlamışlığı bile vardı. Ama Savaş ile tek kelam etmemişken bu halde olması genç kadının üzülmesine sebep oluyordu. Aden'in merhametli bir kadın olduğu burdan bile anlaşılıyordu.
"Ben memnunum halimden." Yıllardır kendisini sevmeyen yüzüne tiksinerek bakan kadının sevmekten gayet memnundu Savaş.
" Gerçekten sana söyleyecek tek kelime bulamıyorum. " Diyerek Savaş ile daha fazla muhatap olmak istemediği için arkasını dönüp ordan uzaklaşmak istedi. Ama Savaş buna müsade etmedi. " Ben bırakırım seni eve . " Diyerek arkasındaki dura arabasını işaret etti. Aden'in eve gittiğini biliyordu Aden'e giden her yolu ezberlemiş ti.
" Gerek yok ben giderim. " Aden'in tavırları gayet normal görünsede oldukça gergin ve tedirgin di .
Savaş, genç kadının gerek yok demesini aldırış etmeden kolundan tutarak gitmesine engel oldu. " Ben bırakırım ." Genç kadının herşeye hayır demesi sinirlerini bozmaya başlamıştı. Çattığı kaşları ile kömür karası gözlerini genç kadının gözlerine sabitledi.
Aden önce Savaş'ın bu hâlinden korksada kendini toparlayıp korkusunu hiçe sayarak. " Bırak kolumu. " Boğazı yırtılırcasına bağırdı. " Yeter artık çekin pis ellerinizi üzerimden. Uzak durun benden ." Bu öfke sadece Savaş'a değildi. Bu öfke Barlas ve Beharam beyey di de. Sesi hâlâ oldukça yüksekti ."Yoruldum artık yeter sizinle uğraşmaktan yoruldum . Bi bitmediniz gitti." Diye bağırıp Savaş'a arkasını dönüp eve doğru ilerledi.
Savaş ise Aden'in bu halini ilkdefa gördüğü için affalladı . Bunca yıl kendisinden korkan kadın şimdi kendisine tırnaklarını çıkarıyordu. Savaş giden kadının arkasından öylece baka kaldı.
Aden ise hızlı adımlarla ile yürüdüğü yolda göz yaşlarını akıtarak ilerledi. Üç gündür ki amcası ve Barlas bu evlilik gerçekleşsin diye canını okuyorlardı.Behram Bey'in Barlas'ın, Aden ile evlenmek istedğini söylemesinin üzerinden üç gün geçmişti ama Aden'e aylar gibi geldi yaşadıkları . Artık dolmuştu ve bir sinir patlaması yaşıyordu göz yaşları ile. " Bi bitmediniz gitti yetti artık be." Diye yüksek sesle söyleniyordu. " Amcam yetmezmiş gibi , Savaş musallat oldu daha onu başımdan def edemeden birde Barlas ağamız çıktı başıma. " Hem ağlıyor hemde söylenmeye devam ediyordu. " Ağalığı batasıca dağdan inmiş ayı. " Dedi Barlas için . "Öbürü desen madde bağımlısı ayyaş . Amcam desen bu dünyada bana verilmiş en ağır sınav . " Yol boyunca hem ağlamış hemde içine attığı şeyleri dile dökmüştü.
Aden'in bu dünyada imtihanı ağırdı. Sekiz yaşından sonra çocuk olmayı unutmuş on sekizinden sonrada annesi ile imtihan edilmişti amcası tarafından. Sırf İstanbul'a gizlice geldiği için. Dakikalardır yürüdüğü yol artık bitmiş Aden nihayet eve gelmişti. Bahçe kapısından eve girmeden önce evin dışına göz gezdirdi. " İnsanın en güvendiği yer evi değil miydi. Peki öyleyse benim neden cehenemim oldu bu ev ." Diyerek bir süre evi izledi daha sonra eve girdi.
Babası öldükten sonra abileride yurt dışına yerleştikten sonra bu ev Aden'e yuva değil cehennem olmuştu. Behram beyin yarattığı bir cehennem. Annesi ve Dila olmasa bu evde hiç durmazdı . Abileri ile konuşup onlar ile yurt dışında yaşamaya başladı. Ama annesi, hergün babasının mezarına gittiği için Antep'ten ayrılmak istemiyor du. İstanbul'a giderken bile ilerleyen günlerde annesini yanına almayı düşünmüştü ama annesi onu bile geri çevirmiş gelmek istemediğini belirtmişti. Eslem hanım da kendini çocuklarına kurban etmişti ama hiç kimse görmemişti.Aden önceleri herşeye annesi için boyun eğmişti şimdide abileri için boyun eğmesi isteniyordu. En güvendiği yerden en ağır darbeler alıyordu . Zaafına kurban ediliyordu .
Barlas'a güvenip te kendisine yaklaşmasına izin verdiği her gün için ah edip lanet ediyordu Aden. Ama nafiley di artık.
Aden eve geldikten sonra amcasının zoru ile kahvaltı masasına oturtulmuş yine aynı konu tekrarlanmış Aden bıkmadan amcasına yine aynı cevabı vermişti. Daha sonra odasına çekilmiş sessizliğine gömülmüştü. Saatler öğleden sonrayı gösteriyordu. Genç kadın kapalı camın karşısındaki berjere oturmuş saatlerdir dışarıyı izliyordu. Bazen ağlıyor bazen göz yaşları kuruyup akmıyordu. Bu işin sonu nereye varacak diye düşünmekten kafayı yemek üzereydi.
Behram bey ise artık sabrının son demlerini yaşıyordu . Aden'e olan sabırı tükenmişti. Aden bu evliliği kabul etmez ise Barlas canını alacaktı diğer yandanda Savaş canını almak için sıradakiler dendi. Eğer Aden'e kabullendiremezse bu evliliği Agâh ağa koruma kararını geri çeker diğer yandan da Savaş çökerdi boğazına.
Dila dan , Aden'i çağırmasını istemişti. Dila yı kıyamet öncesi sessizlik korkutuyordu . Aden bu defada behram bey ile konuşmalarından sağ çıkar ise birdaha birşey olmazdı. Dila babası adına Aden den utana sıkıla odasının kapısına gelip kapıyı çaldı. Bir kaç saniye sonra içeriden gelen ses ile kapıyı açıp girdi. Utanç dolu gözlerle . " Babam seni salonda bekliyor. " Dedi Dila.
Aden saatlerdir oturduğu berjer den kalkıp yorgun adımlar ile Dila'nın yanına doğru yürüdü. " Dila ." Dedi kendinden gözlerini kaçıran genç kadına. " Utanması gereken sen değilsin baban . Babanın yaptıkları yüzünden benden utanarak gözlerini kaçırma. " Dila onun kız kardeşiydi aynı anadan babadan olmasada onlar gözlerini açtığında bir birlerini görmüşlerdi . Ve Dila'nın, babasının yaptıklarının ağırlığını taşımasını istemiyordu. Beharam bey bu kadar şeyi yaparken utanmıyor ise kızının hiç bir suçu yokken utanmaması gerekti.
Dila , dolu dolu gözlerle Aden'e bakıp bir anda kendine doğru çekip sımsıkı sarıldı. "Özür dilerim babam adına ." Hâlâ utanç duygusu yaşıyordu babası yüzünden . Hele bir de herşyi bilirken Aden kimseye birşey söylememesini istediği için onunda ağırlığı vardı üzerinde.
" Saçmalıyorsun şuanda sen baban adına özür dileme ne benden ne bir başkasından . Eğer baban adına özür dilemeye başlarsan ömrünün geri kalanını babanın canını incittiği insanlardan özür dilemek ile geçirirsin . " Aden de biliyordu amcasının kendinden hariç kaç masumun canını yaktığını.
Dila , Aden den kendini geri çekerek göz yaşlarını sildi ." Aden gel inat etme ya Murat abime söyleyelim yada Alp abime . Abilerine söyleyemiyorsun onların iyiliği için anlarım bari benim abilerimden yardım isteyelim kuzum ."
" Dila bunları dün seninle yeterince konuştuk . Benim yüzümden kimsenin zarar görmesini istemiyorum ." Dedi kararlı bir şekilde." Hadi gidelim amcam bu defa ne diyecek ." Diye Dila ile birlikte odadan çıkıp salona doğru ilerlediler. Salona geldiklerinde Behram bey ." Herkes dışarıya çıksın Aden ile yanlız konuşacağım . " Diyerek odadaki Eslem hanımı , Dila yı ve karısı Eyşan hanımı odadan çıkardı. Herkesin odadan çıkması ile Aden amcasına çevirdi bakışlarını. Behram bey yeğenine tiksinircesine bakıyordu. Sanki dönüşü olmayan bir hata yapmış gibi. " Aden bu seni son uyarım ya Barl- " sözünü tamamlayamadan genç kadın sözünü kesmişti.
" Amca yine aynı konuyu açacaksan hiç kendini yorma ben o adam ile evlenmeyeceğim ." Dedi tüm cesaretini toplayarak . Dünden beri amcasının sakinliği ve öfkesini frenlemesi genç kadını korkutmuyor değildi . Ama yinede hayatı ellerinden kayıp gitmesin diye çırpınıyordu . Bilmiyorduki bu çırpınışlarının hiç bir fayda etmeyeceğini.
Behram bey sözünün kesilmesinden rahatsız oldu. " Aden " dedi dişlerini sıkarak ." Benim sözümü kesip te canımı sıkma sana dünden beri sabır gösteriyorum sabrımla daha fazla oynama. " Dedi Aden'in saçlarını eline dolamamak için kendini frenli yordu." Ben bu evlilik olacak dediysem olacak ." Dedi katı bir sesle.
Aden yine amcasına hayal kırıklığı ile bakıyordu. Bu adam yedisinde neyse yetmişinde de oydu Aden amcasından merhamet beklemek ile hata yapmıştı.
" Ben Barlas ile evlenirsem bu evlilikte senin çıkarın ne olacak amca? " Üç gündür aklını karıştıran soruyu dile getirdi . Şuanda ne kadar cesaretli görünse de gözleri amcasından ne kadar korktuğunu belli ediyordu. " Onlar ile ortak olup iş mi yapacaksın yada sayısız arabamı satacak sın? Hangisi amca malına mülküne sana para getirisi olacak parana para katacak daha iyi birşey mi yapacaksın ?" Bu sözleri dile getiriyordu ama içinde büyük bir korku vardı. Korkudan alıp verdiği nefes titriyor avuçlarına bastırdığı tırnaklari derisini çizip kanatıyordu .
Behram bey duyduğu sözler ile patlamaya hazır bir bomba gibi patladı. " Ne diyorsun lan sen ben pezevenkmiyim de seni para ile satayım ." Sesi okadar ürkütücü ve yüksektiki evdeki yardımcılar mutfaktan adamları ise kapıdan duyacak kadar evi inletiyordu sesi." Senin o dili koparırım Aden . Şu laflara bak hele . Ulan ben seni niye o adam veriyorum biliyormusun." Ateş saçan bakışlarını yeğenini yakmak üzereydi. " İstanbul'da ne bok yediğin belli değil kiminle sürtüğün belli değil ulan. Benim meshepim bu kadar geniş değil Aden ! El kadar elbiseleri giyip gezmediğin yer yok lan . " Diye bağırdı
Aden amcasının bağırması ile yumruklarını daha çok sıkarak tırnaklarını derisine geçirip sımsıkı gözlerini yumdu korku ile . Amcası avını parçalama dan önce etrafında dolanan bir çakal gibi yavaş yavaş yaklaşıyordu genç kadını ürkütüp elinden kaçırmamak adına. Yavaştan gözleri dolmaya başlamıştı genç kadının amcasının sürekli namusuna iftira atması canını yakıyordu. Aden için namus kavramı değerliydi her kadında olduğu gibi.
Sımsıkı yumduğu gözlerini aralayıp amcasına baktı titreyen göz bebekleri ile. "İstanbul'da yanlız yaşamam ise sorun abimler temelli olarak dönüyorlar Türkiye'ye. İstanbul'da yeni bir düzen kuracaklar onların yanına yerleşirim ." Dedi amcasının gözlerine beklenti ile bakarak .
" Aklından bunları çıkar uzatma Aden evleneceksin dediysem evleneceksin. " Dedi oteriter bir sesle.
Aden'in umutları bir bir yıkıyordu. Amcasından yana umut etmesi hataydı.
"Bende hata amca senden medet ummam hataydı." Dedi gözyaşları yanağından süzülürken .Birgün olsun amcalık yapmadın bana . Ben sana ne yaptım ki sen beni düşman belledin . Babam öldüğünde sekiz yaşındaydım amca çocuktum daha . " Babasından bahsederken içi sızladı genç kadının. Koca bir boşluk vardı içinde büyük bir baba özlemi.
"Amcalık yapıp şefkat ile saçımı okşaman gerektiği yerde sen ne yaptın saçlarımı kökünden sökercesine yerlerde sürükledin . " O günleri tekrar birer birer zihninde canlanıyor du. "On yaşındaydım o gün yaptığını hiç unutmadım biliyormusun . " Dedi kendisinin hiç bir zaman unutamadığı ve amcasına o günü tekrar hatırlamasını istedi. " Veli toplantısı vardı okulda ." Dedi dudağında acı dolu gülümseme ile. " Amca her toplantıda arkadaşlarımın babası katılıyor demiştim. Babam ölmeseydi oda gelirdi okula . Babam yok ama sen varsın baba amca yarısı diyorlar benim için okula gelirmisin diye sormuştum sana gelmen için ısrar edip ağladım diye beni dövdüğün hiç aklımdan çıkmıyor. Heleki saçlarımı ellerine dolayıp kökünden sökercesine çektiğini hiç unutmadım. " Oysa Aden babasını kaybettikten sonra ilk defa amcasından birşey istemişti. İstediğine de bin pişman olmuştu.
"O günden sonra senin ne amcalık edebileceğini nede çocuklarına babalık edemeyeceğini öğrendim. sen bizim için şu sokaktan geçen insanlardan farkın yok . Ben bugün yine bir hata yaptım senden medet umup merhamet bekledim ama yine yanıldım." Dedi bir gerçeği kendine tekrar hatırlatarak.
Behram ağa bir hışım ile Aden'e döndü öfkesi ve nefreti ile harmanlanmış ateş saçan bakışları ile genç kadına baktı. Attığı yeri dövercesine her adım yapacaklarının bir sınırı olmadığını gösteriyor du . Behram ağa sabrının son demlerini yaşıyordu. Evleneceksin dedikçe Aden inat edip kendisine karşı geliyor ayak diretiyordu. Bir kelime daha söylerse öfkeden dönen gözünün neler yapabileceğini Aden hala kestiremiyormuy du .
" Evleneceksin dediysem evleneceksin Aden uzatma !Verilmiş sözler var ortada kırk defa söyledim sana bu iş olacak istesen de istemesen de. Aylardır fingirdeyip durduğun adamı şimdimi istemeyesin tuttu gece gündüz adam evine girip çıkarken aklın neredeydi. " Behram beyin bakışları acımasız dili ise bir yılanın zehrini aratmayacak türdendi ." Sen yat kalk dua et altına yattın diye seni yüzüstü bırkamadığına .Adımızı lekelemene müsademi edeceğimi düşündün ? " Bakışları nefret doluydu yeğenine karşı . Aden'e karşı okadar acımasız davranıyor du ki namusunu bile dile doluyordu .
Aden amcasının sözleri üzerine defalarca söylemekten bıkmadığı kelimeleri tekrar isyan etti. " Amca defalarca söyledim yine söylüyorum ben Barlas ile evlenmeyeceğim . Bu defa hayatımı mahvetmene izin vermem . " Amcasının evlilik konusunda kararlı olması genç kadını yolun sonuna gelmiş gibi hissetmesine sebep oluyordu.
Ama diretmektende geri durmayacaktı bu defa hayatını amcasının eline bırakmayacaktı. Barlas'ı geri döndürenemişti şansını amcasından yana deniyordu ama ne kadar başarılı olabilirdiki Behram beyin öfkesi bukadar büyükken .Aden duruşunu dikleştirip hayatı için çırpınmaya devam etti . " Bu defa hayatımı mahvetmene izin vermeyeceğim . Dört yıl boyunca anneme hasret bıraktın anneme ve bana etmediğin kötülük kalmadı sırf annem daha fazla zarar görmesin ,abilerimin başına bela açmayayım diye sustum ama bu defa susmam amca!" Kararlı duruşu ile Behram beyin karşısında dimdik durdu. Bunca zamandır amacına karşı gelmeye cesareti olmayan Aden topladığı tüm cesareti ile Behram beyin karşısında dimdik durup baş kaldırıyordu ."Ferman abimi arayıp herşeyi anlatacağım ve sen dahi hiç kimse benim namusumu sorgulayamaz . Sizin pis zihniyetiniz benim namusumu sorgulamaya yetmez." Diyerek öfkesinin son demlerini yaşayan Behram beyin tüm öfkesini serbest bırakmasına sebep oldu .
Behram bey çıkmazdaydı bir tarafta Barlas bir yanda Savaş köşeye sıkıştırıyordu . İki tarafta çıkmaz sokak olduğu yetmezmiş gibi birde Aden diretiyordu . Behram bey , Aden'in ettiği sözlere daha fazla dayanamadı kaldırdığı sağ elini sert bir şekilde yeğenin yüzüne indirmesi ile Aden sert bir şekilde yer düştü . Yere düşen yeğenin yanına çömelerek. " Ulan sen benim başıma orusbumu olacaksın? Sen beni dilleremi düşüreceksin ." Diyerek Aden'in saçalarını eline dolayarak ayağa kaldırıp sürükleyerek odadan çıkardı. Gözü öyle bir dönmüştü ki Barlas'ın uyarısını bile unutmuştu . Aden o kadar büyük laflar etmiştiki Behram bey daha fazla öfkesini dizginleyememişti. Ama Barlas bu yaptığını öğrenir ise Behram bey ozam Barlas'ın gazabından kurtulamacaktı.
Eslem hanım ve Dila , Aden'in çığlık sesleri ile koşarak amca ve yeğenin konuşmak için girdiği odanın kapısının önüne geldiler. Gördükleri manzara içler acısı idi . Behram bey , Aden'in saçlarını eline dolamış ikinci katın merdivenlerine doğru sürüklüyordu . Aden'in amcasının ellerinden saçlarını kurtarmak için çırpınarak attığı çığlıklar evi inletiyordu . Eslem hanım ve Dila koşarak Behram beyin elinden Aden'i kurtaramak için yanlarına gittiler
" Abi bırak kızımı." Eslem hanımın kızını bu halde görmesi ile içi parçalandı. Hasret kaldığı yavrusu vicdansız amcası ellerine doladığı saçları ile merdivenlerden aşağıya doğru sürükleyerek indirmeye çalışıyordu. Eslem hanım , Behram beyin elinden yavrusunu kurtarmaya çalıştı Dila ile birlikte. " Baba bırak lütfen baba ." En az Eslem yengesi kadar Aden için korkuyordu Dila .
" Abi kurbanın olayım bırak kızımı." Diye feryat etti Eslem hanım. Behram bey ,Aden'i kurtarmak için çırpınan kızına ve Eslem hanıma ölümcül bakışlarını çevirerek . " Çekilin lan bu orusbu benim yüzümü ikinci defa yere eğdirecek. Önce İstanbul'a kaçtı okumayı bahane ederek şimdide Barlas'ın altına yatıp orusbuluk ettiği yetmezmiş gibi evlenmem diye tutturdu. " Aden'in saçlarını daha sert kavrayarak merdivenlerden aşağıya doğru sürükleyerek Eslem ve Dila'nın elinden kurtuldu. Behram bey hâlâ bağırmaya içindeki öfkeyi kusmaya devam etti . " Eğer tek bir Allah'ın kulu Aden'i elimden almaya kalkarsa önce onu sonra Aden'i öldürürüm lan ."
Aden'in saçları kökünden sökülürcesine çekildiği yetmezmiş gibi merdivenlerden aşağıya sürüklenirken merdiven ve korkuluklara bacağını belini çarpa çarpa indirilmesi genç kadının can havli ile attığı çığlıkları sokağın başından duyulacak kadar acı doluydu . Behram bey arkasından gelen Eslem hanım ve Dilayı umursamadan merdivenlerin sonuna kadar geldi. Aden'in saçlarını daha sıkı kavrayarak bahçenin yan tarafına doğru sürükleyerek ilerlemeye devam etti.
Eslem hanım, Behram beyin kızını nereye götüreceğini anlayınca . " Abi götürme oraya abi kurbanın olayım yapma dayanamaz Aden . Kızım bir kere daha yıkılır yapma abi toparlayamam yavrumu yapma . " Bacaklarında derman kalmamış gibi olduğu yere sert bir şekilde iki dizinin üzerine düştü. " Yapma abi kızıma aynı acıyı bir kere daha yaşatma . " Diye bağırdı boğazı yırtılırcasına . Bu gün bu ev bir annenin acı dolu feryadı ile inledi ama Behram bey kaybettiği vicdanı ile Aden'i götürmek istediği yere saçlarından sürüklemeye devam etti.
Aden amcasının kendisini sürüklediği yeri görünce daha çok çırpınarak bağırmaya devam etti. " Hayır hayır." Korkudan aklı genç kadını terk edecek gibiydi . Aden oraya en son gittiğinde yaşadıklarını zarzor unutmaya çalışmışken ikinci defa orayı görmeye dayanamazdı . Bu defa kaldıramazdı. " Amca yalvarırım götürme beni oraya bırak . Amca nolur bu kötülüğü bana yapma amca. " Boğazı yırtılırcasına bağırıp çırpınıyordu ama boşuna . Aden amcasının kendisini götürmek istemediği yere gitmemek için can havli ile çırpınıyor amcası yürümesi için daha çok saçlarından çekiştiriyordu. Aden'in bacaklarında derman kalmamış gibi bacakları daha fazla taşıyamadı yere düştü Behram bey ise genç kadının yere düşmesini umursamadan yerede sürüklemeye devam etti. Aden ne kadar çok direnir ise dirensin artık boştu o çok korktuğu hayatını mahveden o yere tekrar gelmişti.
On dört yıldır adım atmadığı babasının hayince gözlerinin önünde katledildiği arka bahçe . Gözleri babasının öldüğü o yere değmesi ile ciğerlerine giden nefesi kesildi Aden'in. Babasının cansız bedenini son gördüğü yere doğru sürüklendikçe çığlıkları arşa ulaşmıştı da Behram bey sağır olmayı tercih etmişti . Babası o gece evin arka bahçesinde hayince katledildikten sonra Aden birdaha oraya adım atmamış onunla birlikte evin arka bahçesine bakan odalara dair girmemişti.
Şimdi ise babasını kanlar içinde sonkez gördüğü zemine setçe fırlatılmıştı. Aden şuanda tamda babasının can verdiği yerdeydi ve oradan uzaklaşmak için bir yandan çırpınıyor bir yandan da feryat ediyordu. O gün tekrar zihninde canlandıkça aklını yitirecekmiş gibiydi. Behram bey yeğenine bu hayatta yapacağı en büyük kötülüğü yapmıştı. Kim olsa babasının son nefesini verdiği yeri birdaha görmek istemezdi hele birde Aden o gece babasının yanındaydı ve herşeye alenen şahit olmuştu. Aden olduğu yerden kalkıp arkasına bakmadan kaçmak için çırpınır ken Behram bey Aden'in saçlarından tutmuş kaçmasına engel oluyordu.
" Amaca bırak nolur bırak nefes alamıyorum amaca yalvarırım bırak ." Diye boğazı yırtılıncasına bağırıyordu . Üzerinde bulunduğu toprağa bakmak istemzken amcası o toprağa baksın diye eline doladığı saçları ile yüzünü yere doğru eğiyordu. Genç kadın toprağa her gözü kaymasında babasının kanlar içinde ki cansız bedeni gözünün önünde belirtiyordu. Eslem hanım ve Dila arka bahçeye gelip Aden'i kurtarmak istemişlerdi ama Behram bey kapıdaki adamlara seslenmesi ile bu girişime engel olmuşlardı.
Aden'in aklını yitirecekmiş gibi attığı çığlıkara ve çırpınma sına an be an şahitlik ediyorlardı. Bir yandan Eslem hanım kızı için feryat figan bağırıp yeri göğü inletiyor biryandada dila . İkiside adamların elinden kurtulup Aden'e gitmek istiyorlardı ama bir türlü başaramıyorlardı.
Beharam bey Aden'in saçlarından çekiştirerek yüzüne doğru eğildi. " Ben senin baban gibi şımarık hallerini çekmem ." Didi gözü dönmüş bir şekilde. "Senin şımarıklığını çekecek olan adam on dört yıl önce burda öldü." Diyerek genç kadının yüzünü toprağa doğru eğdi . "Bunu sen istedin Aden . Sözümü dinleseydin şimdi babanın son nefesini verdiği toprağın üzerinde yatıyor olmazdın . Bu şekilde bana karşı gelmeye devam edersen seninde ölümün tam burada olacak ." Dedi Beharam bey.
Az önce feryat figan bağıran Aden bir anda sessizliğe büründü. Belkide yavaş yavaş aklını kaybediyordu. Amcasının söylediği her söz kulağına dolarken zihninde ve gözlerinde her geçen dakika tekrar tekrar canlandı. Behram bey çırpınmayı bırakan Aden'in saçlarını sert bir şekilde bırakıp ayağa kalktı cebindeki telefonu çıkarıp bir kaç saniye karıştırdıktan sonra tekra Aden'in yanına çömelip telefonun ekranını genç kadına çevirdi ve ekranda beliren videoyu oynattı. Aden ince ne olduğunu anlamadı taki ekranda abisini görene kadar. Bir güvenlik kamerasından alınmış bir videoydu . Ekranda abisi hariç tanımadığı iki kişi daha vardı . Aden bir kaç saniye videoyu dikatle izledi ve videoda gördüğü görüntü ile korku dolubir çığlık daha attı.
Behram bey telefonu genç kadının görüş açısından çekip tekrar cebine koydu. " Bu görüntüleri göndermem gereken kişiye gönderirsem ne olur biliyormusun ? " Dedi vicdansızca." Abini dakikasına yok ederler. Eğer bu görüntüler göndermem gereken kişiye gondermemi istemiyorsan dediğimi yapacaksın. Barlas ile evlenip abinlere tek kelime etmeyeceksin . Abinler sen istiyorsun diye bilecek . " Yerde harap olmuş yeğeninin halini umursamadan konuşmaya devam etti." Yok ben yine burnunun dikine giderim diyorsan önce elimdeki bu görüntüyü gitmesi gereken yere ulaştırırım ." Dedi ve yüzünü feryat figan bağıran Eslem hanıma çevirerek işaret etti. " Daha sonra ananın işini bitiririm. Tüm sevdiklerinin acısını yaşatır bir süre sonra da seni tamda burda o baban olacak adamın öldüğü yerde öldürürüm ." Dedi dili pervasızca herşeyi söylüyor yılanın zehrini akıttığı gibi Aden'e zehrini akıtıyordu.
Aden önce bağırmaktan sesi çatallanan annesine baktı ona birşey olur ise yasayamazdıki. Ya abileri onların tırnağına taş değse canı giderdi. Amcası kimseye dokunmadan senin canını alırım deseydi Aden bir dakika düşünmeden tereddüt etmeden al canımı derdi ama durum bambaşkaydı. Ve yolun sonuna gelmiş kaderine boyun eğmek zorunda kalmıştı. Ama bugünden sonra ne amcasını affedecekti , nede bu durumu yaşamasına sebep olan Barlas'ı.
Ağlamaktan kızaran gözlerini amcasına çevirip bağırmaktan kısılan sesi ile . "Tamam ne istersen yapacağım annem ve abilerime dokunma . Herşey senin istediğin gibi olacak dedi. " Hayatının iplerini amcasının eline vererek kaderine boyun eğdi. Bu günden sonra Aden dalından kopmuş bir yaprak gibi amcası ve Barlas'ın rüzgarına kapılıp yok olacaktı. Bugün bir kadının daha hayatı kararmış Antep buna şahitlik etmişti kararan bir çok hayata şahitlik ettiği gibi.
Behram bey Aden den aldığı cevap ile memnun olmuş. Genç kadını orda bırakıp arka bahçeden çıkıp gitmişti. Aden hâlâ amcasının kendini fırlattığı yerde bir boşluğa bakar gibi üzerinde oturduğu toprağa bakıyordu. Eslem hanım ve Dila , Behram beyin gitmesi ile göz yaşları arasında adenini yanına koşup gelmişlerdi. Aklını yitirmiş gibi üzerinde oturduğu toprağa bakan Aden'i güçlükle yerden kaldırıp arka bahçeden çıkarmış odasına getirmişlerdi. Aradan saatler geçmiş Aden sırtını dayadığı yatağın yanı başında yerde saatlerdir sessizce göz yaşı dökmüş ağzını açıp tek kelime etmemişti. Dila ve Eslem hanım defalarca Aden'i konuşturmaya çalışmış ama genç kadın dili lal olmuş gibi tek kelime etmemişti. Bir boşlukta süzülüyor göz yaşları buna eşlik ediyordu Aden'in.
Yıllar sonra babasının öldüğü yere gitmesi genç kadına yeni bir travma yaratmıştı. Bugün haketmediği okadar çok şey yaşamıştı ki gücü tükenmişti. Hayatı için verdiği bir çaba kendinin zararına olmuştu. Eğer bugün babasının öldüğü yere zorla götürüleceğini ve annesi ve abilerinin canı ile tehdit edileceğini bilseydi bu duruma gelmeden kabul ederdi . Aden için artık zorlu yeni bir hayat başlıyordu ve bu hayatın altından sağ çıkmayı nasıl başaracağını bilmiyordu. Belkide sağ çıkmak istemezdi kendini ölümün kollarına bırakırdı. Bunca yıl bu hayatın hep cefasını çekmişti gün yüzü ona haram kılınmıştı.
Saatler sonra Aden sessizliğini bozdu . "Anne beni yanlız bırakır mısınız." Dedi gözleri hâlâ zemine takılı kalmış bir şekilde.
Eslem hanım kızının kurduğu cümle ile . "Olmaz ben seni bu halde yanlız bırakmam ." Dedi Eslem hanımında hâlâ gözlerinden yaş süzülüyordu.
" Annem lütfen." Diyerek bakışlarını annesine çevirdi . " Yanlız kalmak istiyorum." Dedi Aden gözlerinden inci taneleri süzülürken.
Eslem hanım kızının çığlıklarını kendisi var diyerek içine attığını biliyordu sırf bu yüzden çıkmasını istediğinide . Aden ve Eslem hanım bir süre aynı konu üzerinde konuştu. Aden annesinin odadan çıkmasını istedikçe Eslem hanım çıkmam diye diretmişti. Eslem hanım sonunda pes edip odadan Dila ile birlikte çıkmıştı. Aden bir süre daha sessiz bir şekilde oturmuş daha sonra topraktan kirlenmiş üzerine takılmıştı gözleri. Babasının üzerinde can verdiği topraktı . Üzerinden kaç bahar geçmiş çiçekler açmış,üzerinden kaç yaz geçip sıcağı ile kavurmuştu, üzerinden kaç kış geçip yağmur ile temizlenmiş sayısız kar yağmış toprağı dondurmuştu . Ama Aden'in gözünde babasının son nefesini verdiği topraktı.
Yavaşça oturduğu yerden kalkıp üzerindeki t-shirtü çıkardı . Mevsim artık kışa yaklaşırken incecik t-shirt giymişti üç gündür bedeni yanıyordu . Altındaki pantolonunuda çıkarıp odanın bir tarafına doğru fırlattı. Üzerinde sadece iç çamaşırı kalmış bir vaziyette kapıya doğru ilerleyip kapıyı kilitledi. Daha sonra banyoya doğru ilerlerken üzerindeki son parçaları da çıkarıp banyoya girdi. Duşa kabine doğru ilerleyip içine girdikten sonra suyu açıp altına geçti. Suyun altında dakikalarca sessiz göz yaşı akıttı daha sonra sessizliği yerini hıçkırıklara bıraktı. Sanki teninden etini koparıyorlar mış gibi canı acıyordu. Bugün yaşadıkları okadar ağır gelmişti Aden'e . Bir süre sonra hıçkırıkları çığlıklara dönüşmüştü ayakta dura bilmek adına sırtını dayadığı duşa kabinden yavaşça kayıp zemine oturdu. Bedenin dermanı kalmamıştı artık dizlerinin bağı çözülmüştü. " Ahım olsun size . Siz beni yaktınız dilerimki sizde benim gibi cayır cayır yanın." Diye feryat etti. " Dilerimki bana yaşattığınızı yaşamadan ölmeyin. " Aden'in feryadı tüm evi inletmiş gökleri erişmişti. Behram bey ve Eyşan hanım hariç tüm ev halkı ve çalışanlar Aden'in bu haline içileri parçalandı.
Hayatta en zor olan şey çaresizliktir bazen bir kor ateş gibi bedenimizi sarar ve yakar. Hele birde güvene bileceğimiz kimse kalmadıysa etrafımızda . Genç kadının güvene bileceği kimsesi kalmamıştı. Aden'in eli kolu bağlanmış ve hiç birşey yapamıyordu .suyun altında bogazı yırtılırcasına bağırarak ah etmekten başka elinden hiç birşey gelmiyordu. Zihninde günlerdir düşündüğü şeyleri bile düşünemez hale gelmişti amcasının arka bahçeye götürüp babasının son nefesini verdiği yerde aklı durmuştu. Bu saatten sonra eli kolu bağlanmış hayatı için çırpınmayı bırakmıştı. Aden artık kaderine boyun eğmiş Karahan gelini olmaktan kaçamamıştı.
Bölüm sonu...
Bölümü nasıl buldunuz yorumlarınızı bekliyorum?
Gelecek bölümlerde neler görmek istersiniz yorumlarda belirtin ve hep birlikte bir değerlendirme yapalım.
Beğeni atıp yorum yapmayı unutmayın. Hayalet okuyucularım biraz sizleride görelim.
Gelecek bölümde görüşmek üzere.
|
0% |